DÜNYADA GIDANIN STRATEJİK ÖNEMİ

“Yeryüzü herkesin ihtiyacını karşılamaya yeterlidir. Fakat herkesin oburluğunu karşılamaya değil…”

Tarımsal üretim ve gıda tüm dünya ülkelerinin gündeminde yer alıyor. İklim değişimi, nüfus artışları ve kaynakların azalması dolayısıyla gıdanın her geçen gün stratejik önemi artıyor. Dünyada yaklaşık bir milyar insan yeterli düzeyde beslenemiyor. Pakistan’da yaşanan sel felaketi ve Somali’deki aç insanların durumunu gören uluslararası kuruluşlar bu tehlikenin ne denli büyük bir tehdit oluşturduğunu vurguluyor ve çözüm üretilmesini istiyor. Birleşmiş Milletler Gıda ve Tarım Örgütü zirve toplantılarında; dünya nüfusunu doyurmak ve açlıkla mücadele için hükümetlerin yeni politikalar belirlemelerini ve 2050’ye kadar tarımsal üretimlerini yüzde 70 oranında arttırmaları gerektiğine dair uyarılar yapılıyor. Tarımsal üretimin gıda temini açısından taşıdığı stratejik öneminin yanı sıra toplumun sosyal ve beslenme konusunda da büyük değeri var.

GIDADA GELECEĞE YÖNELİK RİSKLER

• Nüfus artışı

• Tüketimin artması

• Doğal kaynakların azalması

• İklim değişikliği

• Bitki ve hayvan sağlığı

• Hayvanlardan insanlara bulaşan virüs, bakteri ve parazitler

İnsanoğlunu gelecekte bekleyen en önemli ve en büyük risk doğal kaynakların hızla yok edilmesidir. Genetiği değiştirilmiş tohum, aşırı miktarda kullanılan ilaç ve gübre tohum yapısını değiştirdi ve toprağı verimsizleştirdi. Doğanın insanlara bedelsiz sağladığı varlıkların ve hizmetlerin giderek yok edilmesinden dolayı ekolojinin yanında, ekonomik ve sosyal dengeler de bozulacak. Hızla artan sorunlar toplumsal ayaklanmaları tetikleyerek dünya ülkeleri arasında çatışmalara yol açabilir.

YÜKSELEN GIDA FİYATLARININ ARKASINDAKİ NEDENLER

Tarım ürünlerinin fiyatı aslında iki nedenle artar. Ya üretim yetersizdir, ya da üretim girdilerinde anormal tırmanış vardır. Ancak; son yıllarda tarım ürünlerinin fiyatını tırmandıran sebebin sadece üretim yetersizliği ve maliyet artışları olmadığı; değişik nedenlerin olduğu gözleniyor.

• Kuraklık ya da aşırı yağışlar ve fazla nem gibi olumsuz hava koşulları üretimi etkiliyor ve hasadın çoğunun yok olmasına neden oluyor. Bu nedenle tüketimi karşılayacak stoklar elde edilemiyor. 2010 yılında dünya tahıl ihracatının önemli bir bölümünü gerçekleştiren Rusya, Ukrayna ve Kazakistan’da yaşanan kuraklık, dünyada buğday fiyatlarında yaklaşık yüzde 70’lere varan bir artışa neden oldu. Çin, Hindistan ve Pakistan’daki aşırı yağışlar ve seller başta buğday olmak üzere tahıl ürünlerinde düşük hasada neden oldu.

• Verimliliğin azalması ve istenilen mahsulün alınamamasının diğer bir nedeni de, bitkilerde oluşan hastalık ve böceğin yapmış olduğu tahribattır. Dünyada son yıllarda daha da sıkça görülen çeşitli bitki hastalıklarından ve farklı böcek türlerinin istilasından dolayı ekili tarım alanları zarar görüyor. Pek çok ülkede olduğu gibi 2010 yılında ülkemizde de buğdayda kara pas hastalığı, patateste siğil, domatesteki güve ve nohuttaki mantar hastalığı hasadı olumsuz etkiledi. Dünyada nohut üretiminde yaşanan olumsuzluk çok ciddi fiyat artışına neden oldu. 2010 yılında dünya borsalarındaki 700-800 dolar civarındaki nohut fiyatları ikiye katlandı. 2011 yılında da nohut üretiminde bir iyileşme olmadı. Dünya borsalarında nohut fiyatlarındaki artış devam ediyor. Üretim yetersizliği demek işlenmemiş tarım ürününde fiyatın artışı anlamına geliyor.

• Ülkelerarası ürün rekolte farklılıkları, bazı ihracat yasakları, korumacılık, ihracat ve ithalat dengelerinin değişimi; gıda borsalarında fiyat hareketliliğine neden olur.

• Tarım ürünlerinin yatırım aracı olarak belirlenmesi, günün şartlarına göre fiyatlarla oynanması, stok ve fiyat spekülasyonu yapılması, fiyat istikrarını bozar.

• Petrol fiyatlarının yükselmesinden dolayı biodizele talebin artması tüm tarım ürünlerinin fiyatlarını arttırır. (2008 yılında petrol fiyatları 140 dolara çıktı, 2009’un Mayıs ayından sonra ise 40 dolara düştü. Ham yağ fiyatı 2008 yılında 1900 dolara çıktı, 2009 yılında ise 650 dolara düştü. Yani petrol fiyatları ile paralel seyir gösterdi.) Tarım ürünlerinin biodizelde kullanılması, tahıl, et ve süt başta olmak üzere temel gıda fiyatlarının artışına neden olmaya devam ediyor. Otomobiller insanların yiyeceğine ortak olmaya başladı. İnsan ihtiyacını karşılayacak şekilde üretim yokken bu iki tüketim nasıl karşılanacak. Biodize ile ilgili politikalar yeniden gözden geçirilmeli.

• Fiyat artışlarına neden olan diğer bir etken; Çin, Hindistan ve Pakistan’ın tüketim alışkanlıklarının değişimidir. Dünya nüfusunun belirli bir çoğunluğunu teşkil eden bu ülkelerde son yıllarda buğday, et, yağ ve süt tüketimi artarak devam etti.

GIDADA FELAKET ÖNGÖRÜLERİ

FAO başta olmak üzere bazı kurum ve kuruluşlar, bilim adamları, uzmanlar dünyada nüfus artış hızının gıda üretiminden daha fazla olduğunu kuraklık, aşırı yağış ve seller, kıtlık ve açlık nedeniyle tarımdaki verimlilik artmazsa; gıda güvencesinin ciddi sıkıntıya gireceği uyarılarını yapıyorlar. Diğer bir uyarı ise talebin artmasıyla birlikte fiyatların daha da artabileceği, bazı ülkelerde enflasyonun yükseleceği ve bu durumun piyasalarda sıkışıklık yaratabileceği yönünde. Bu açıklamalardan sonra dünya piyasalarında tedirginlik yaşanıyor ve fiyat beklentileri oluşuyor. Tüm bu öngörü ve uyarılar bir krizin habercisi gibi. Tarımda verimliliğin yükseltilmesiyle birlikte üretim, tüketim ve stok miktarının doğru verilmesi ve yönetilmesiyle olumsuzlukların önüne geçilebilir.

Buğday ve pirinç dünya nüfusunun en stratejik besin maddesidir. ‘Uluslararası Hububat Konseyi’ 28 Temmuz 2011 tarihli son raporunda dünya buğday üretimi Temmuz 2011/ Haziran 2012 döneminde 674 milyon ton düzeyinde öngörüyor. Dünya buğday tüketimi yaklaşık 676 milyon ton miktarında gerçekleştiği öngörülüyor. Dünya dönem sonu buğday stoklarının Temmuz 2011/ Haziran 2012 döneminde 190 milyon ton düzeyinde stok dikkate alındığında sorun yok.

28 Temmuz 2011 tarihli son raporda Temmuz 2011/Haziran 2012 döneminde 457 milyon ton üretim dünya pirinç tüketiminin aynı dönemde 456 milyon ton miktarında gerçekleşmesi öngörülüyor. Temmuz 2011/Haziran 2012 döneminde pirinç stoklarının 98 milyon ton düzeyinde gerçekleşmesi bekleniyor. Dünya pirinç stokları 2011/2012 sezonunda yeterlidir.

TÜRKİYE’DE BU YIL

ENDİŞEYE GEREK YOK

Türkiye’nin başta buğday olmak üzere kuru gıda ürün stokları iç tüketimi karşılayacak durumda olduğunu belirtmeliyiz. Dünya piyasalarında gerginlik ve fiyat beklentileri olmasına rağmen mübarek Ramazan ayının içinde olduğumuz bu günlerde ürünlerde endişe yaratacak bir durum söz konusu değil.

Yeni mahsul buğday, kırmızı mercimek ve yeşil mercimek çıktı. Ağustos ayında nohut, fasulye çeşitleri, Eylül ayında çeltik hasat edilecek. Buğdayda 20 milyon tonun üstünde rekolte bekleniyor, devreden stokla birlikte ürün dahili tüketimi karşılıyor. Kırmızı mercimekte yeni mahsul için beklenen miktar çıkmasa da üretim tüketimin iki katına yakındır. Nohut ve fasülye yetiştirilen bölgelerden gelen bilgiler, üretimden kaynaklanan sorunlardan dolayı nohutta ciddi hasar, fasulyede verim kaybı olduğu yolundadır. Kuru fasulye üretiminin iç tüketimi karşılayabileceği tahmin ediliyor. Hasat sona ermeden net bir üretim rakamı verilemeyeceği için rekolte kaybı miktarı biliniyor. Çeltik ekimi tamamlanmıştır, mücbir bir sebeple karşı karşıya kalınmazsa geçen seneye göre pirinç miktarında yaklaşık yüzde 10 artış bekleniyor.

Ramazan ayı öncesi alışkanlıktan mı fırsatçılıktan mı bilinmez fiyatların artacağı yönünde spekülasyonlar yapıldı. Ramazan ayını zam ayı olarak bilenler ve beklenti içinde olanların öngördükleri zamlar bu Ramazan’da olmadı. Ramazan ayında en çok tüketilen pirinç başta olmak üzere işlenmiş ya da işlenmemiş tarımsal ürünlerde nohut hariç fiyatlarda bir artış olmayacak.

DÜNYADA ÜRÜN BOLLUĞU VE UCUZ İTHALAT DÖNEMİ SONA ERDİ

Her ülke stratejik ürünlerini kendi topraklarından karşılayacak üretimi yapmak zorundadır. İnsanların yaşamak için yeterli gıdayı alabilmeleri, insan haklarının esasını oluşturuyor. Hiçbir ülke insanlarını beslemek gibi yaşamsal bir konuyu bir diğer ülkeye ihale edemez ve etmemelidir. Her ülke uluslararası ve dahili spekülasyonlardan halkını etkilendirmeden ülkesinin “Gıda Güvencesini ve Gıda Güvenliğini” sağlamalıdır. Gıdada yaşanacak bir kriz; eğer önlemi alınmazsa sosyal problemleri, güvenlik krizini ve küresel barışı bozan gelişmeleri tetikleyecek boyuta ulaşabilir.

FAKİR MÜCADELE EDİYOR ZENGİN

DAHA ZENGİN OLUYOR

Gelişmekte olan ve geri kalmış ülkelerin insanları var olabilme mücadeleleri verirken gelişmiş ülkelerin insanları daha çok tüketiyor. Eğer önlem alınmazsa dünyayı, kendini silah ve para gücüyle duvarlar arkasına saklayan zengin bir toplumla, açlık çeken, yoklukla savaşan ve yaşam mücadelesi veren, her geçen gün sayıları artan fakirliğe mahkûm edilmiş insanların oluşturduğu bir gelecek bekliyor. Kuraklığın ve yoksulluğun pençesinde bulunan Somali’de kıtlık ilan edildi. 10 milyon kişi aç, insanlar çaresiz, çocukların yetersiz beslenmelerinden dolayı hayatını kaybetmesi açlık salgını ilan edilmesi için yeterlidir. Dünya ülkeleri yardımlarını hızlandırmalıdır. Yarın çok geç olabilir. Dünyada silahlanmaya ayrılan paranın çok az bir bölümü dünya nüfusunun açlığına çare olur. Para ve siyasal gücün her şeyin üzerine çıkması, bencil olmak ve paylaşmamak gelecek nesil için gerçekten ürkütücü ve bir o kadarda düşündürücüdür. Mahatma Gandhi’nin: “Yeryüzü herkesin ihtiyacını karşılamaya yeterlidir. Fakat herkesin oburluğunu karşılamaya değil…” sözü aç gözlülüğe, paylaşmasını bilmeyenlere en güzel cevap olsa gerek.
 

Benzer Konular