Önemli 2014 Aile Çiftçiliği Yılı..



Aile Çiftçiliği Yılı..”Kayıt : 3 Aralık 2013
Yazan : Ali Ekber Yıldırım Kategori : AB Tarım, Kırsal politikalar, Tarım genel

Birleşmiş Milletler 2014 yılını “Uluslararası Aile Tarımı Yılı” kısacası “Aile Çiftçiliği Yılı” ilan etti. Bu demektir ki, dünya bir yıl boyunca aile çiftçiliğinin önemini, sorunlarını konuşacak. Sürdürülebilir tarım için aile çiftçiliği modelini ayakta tutmaya çalışacak.Avrupa Birliği çalışmalara çoktan başladı bile. Yakın zamanda Avrupa Parlamentosu’nda onaylanan 2014-2020 bütçesinde, tarımsal destekleme politikasında aile çiftçiliğini öne çıkardı. Bu konuda özel destekler verileceğini ilan etti.

Geçen hafta Avrupa Komisyonu Brüksel’de “Aile Çiftçiliği: Avrupa’da ve Dünya’da Daha Sürdürülebilir ve Krizlere Dirençli Bir Tarım Yolunda Diyalog” konulu bir konferans düzenledi.

Brüksel’de yapılan konferansın ayrıntıları, Avrupa, Amerika ve Türkiye’de aile çiftçiliğinin durumu özetle şöyle:
Konferansta Birleşmiş Milletler Gıda ve Tarım Örgütü (FAO) Genel Müdürü Graziano da Silva, Avrupa Birliği Tarım ve Kırsal Kalkınma Komisyoneri Dacian Cioloş, Avrupa Birliği Tarım ve Kırsal Kalkınma Genel Müdürü Jerzy Bogdan Plewa, Avrupa Genç Çiftçiler Konseyi Başkanı Matteo Bartolini, Uluslararası Yavaş Gıda Hareketi (Slow Food) Başkanı Carlo Petrini’nin de bulunduğu çok sayıda panelist görüşlerini açıkladı.


Konferansta yaklaşık 80 ülkeden 300 temsilci yer aldı. Türkiye’den de Et ve Süt Kurumu Genel Müdürü İsmail Kemaloğlu ile Gıda Mühendisi Bekir Yıldız katıldı.

Yapılan sunumlarda, konuşmalarda, tartışmalarda tarımda aile işletmelerinin çok önemli olduğu ve mutlaka desteklenmesi, sürdürülebilir tarım için bir model olarak yaşatılması gerektiği konusunda görüş birliği oldu.

Ayrıca, aile işletmelerinin güçlenmesi için ürettikleri ürünlerin, yerel markaların pazara, tüketiciye ulaşması konusunda da desteklenmesi gerektiği ifade edildi.

Aile işletmeleri neden önemli?
1- Yıllarca bize çok büyük, devasa işletmelerle tarım yaptığı söylenen Amerika Birleşik Devletleri’nde bile tarımda, özellikle hayvancılıkta büyük şirketlerin payı sadece yüzde 3-4 civarında. İşletmelerin yüzde 96-97′si aile işletmesi. Amerika’nın tarımsal üretimde, ihracatta başarısı varsa bunu aile işletmelerine borçlu olduğunu unutmamak gerekir.

2-Avrupa Birliği’nde de durum pek farklı değil. İşletmelerin yüzde 98′i aile işletmesi. Birlik kapsamında 172 milyon hektar tarım arazisi işleniyor. Tarımsal üretim yapan 12 milyon tarım işletmesinde istihdam edilen işgücünün yüzde 84’ü aile fertlerinden oluşuyor.

3- Avrupa’da da Amerika’da da hayvancılıkta besicilik yapanlarla, yetiştiricilik yapanlar genel olarak birbirinden ayrılıyor. Yetiştiricilik yapanlar hayvanları besiciden buzağı olarak alıp belli bir kiloya ulaştırdıktan sonra satıyor. Ama besicilik yapanlar hayvancılık kültürünü kuşaklar boyunca yapan ailelerden oluşuyor.

4-Aile işletmeleri ve tarım için dünyanın hemen her yerinde temel sorun tarım nüfusunun yaşlanması. Avrupa’da ortalama yaş 50′nin üzerinde. Yakın zamanda gittiğimiz Avrupa’nın en önemli iki tarım ülkesi Polonya ve Fransa’da da temel sorunun tarımdaki yaşlı nüfus olduğunu gözlemledik. Genç kuşak tarımdan kopuyor. Birleşmiş Milletler’ in 2014 yılını “Aile Çiftçiliği Yılı ilan etmesi bu açıdan da büyük önem taşıyor. Genç nüfusun tarımda kalması ve tarımsal faaliyetin kuşaktan kuşağa aktarılması hedefleniyor.

5-Türkiye açısından bakıldığında özellikle 1980 yılından bu yana, yani 40 yılı aşkın bir süredir aile işletmelerinin yok edilmesi için yoğun çaba harcanıyor. Hemen her iktidar döneminde, Tarım Bakanlığı koltuğunda kim olursa olsun yaklaşım hep aynı. Hepsinin temel amacı tarımsal nüfusu azaltmak oldu.

6- “İşletmeler çok küçük, araziler parçalı” denilerek, ölçek ekonomisine geçmek için sürekli büyük işletme kurulması, tarımda şirketleşmenin sağlanması için yoğun lobi ve çalışmalar yapıldı. Aile işletmeleri tarıma, hayvancılığa küstürüldü. Kırsaldan kentlere büyük göçler oldu. Köyler yakıldı, boşaltıldı.

7- Türkiye, aile işletmeleriyle değil, büyük işletmelerle övünen bir ülke oldu. Büyük işletmeler de olsun. Buna kimsenin itirazı yok. Fakat siz devlet olarak büyük işletmeler üzerinden bir politika oluşturur ve “biz geldiğimizde 50 baş üzeri 4 bin 300 hayvancılık işletmesi vardı şimdi 28 bin 400 işletme var” diye sadece işletme büyüklüğü ile övünürseniz, aile işletmelerini yok sayarsanız kentlerinizi yaşanmaz hale getirirsiniz.

Hayvancılığı da hayvanıyla, yemiyle, etiyle, kurbanıyla, samanıyla ithalata bağımlı hale getirirsiniz. Bakın son 4 yılda kurulan o büyük işletmelerin hemen tamamı zor durumda. Çünkü hayvancılığı bilmiyorlar. İşletmesini görmeyen patronlar var. Urfa’daki hayvancılık işletmesini İstanbul’dan yönetirseniz batırırsınız.

8-Aile işletmesindekiler hayvanıyla, toprağıyla bir aidiyet duygusu yaşıyor. O kültürü nesilden nesile taşıyor. Bu birikimi, bu deneyimi kitaplardan öğrenemezsiniz. O nedenle çok bilmişler ikide bir “deden kalma yöntemlerle tarım olmaz, hayvancılık olmaz” der. Onlara asla inanmayın. Avrupa, Amerika ve gelişmiş ülkeler tarımda teknolojiyi de, gelişmeyi de deden gelen o alışkanlıkların, birikimin üzerinden sürdürüyor. Başarısı da oradan geliyor.

Özetle, sürdürülebilir tarımın vazgeçilmez temel taşı olan aile işletmeciliğinde Türkiye’nin de aile işletmeciliğine dayalı kendi özgün modelini kurması ve desteklemesi gerekiyor. Şirketleşme ile sürdürülebilir tarım yapmak çok zor
.
 
Ynt: Önemli 2014 Aile Çiftçiliği Yılı..

Tebrikler ÇOK güzel bi konu..

Kim ne derse desin son dersi hayat verir! Küçük demek de kesinlikle kötü demek değildir.. Dünyayı halen küçük-orta büyüklükte işletmeler besliyo.. tek sıkıntı bunların biraraya gelip yeterince örgütlenememesi..

Son olarak; 100 tavuk huzur verirken, 100 bin tavuk huzur kaçırabilir, küçük güzeldir, orjinaldir vesselam.. bi de örgütlü küçükler olsa tadından yenmez..
 

Ynt: Önemli 2014 Aile Çiftçiliği Yılı..

Benim programda değinmek istediğim bu konuydu, paylaşım için teşekkürler. Moderatör izin verirse bunu çok rahat açıklayabilirim.
 
Ynt: Önemli 2014 Aile Çiftçiliği Yılı..

Aile Çiftçiliği Yılı’nda köyler yok ediliyor…
Kayıt : 13 Mart 2014
Yazan : Ali Ekber Yıldırım

Birleşmiş Milletler 2014 ‘ü “Uluslararası Aile Çiftçiliği Yılı” ilan etti. Dünya aile çiftçiliğini yaşatmaya çalışırken Türkiye’de bırakın aile çiftçiliğini 16 bin 200 köyü bir gecede yok edecek yasal düzenleme yapıldı.

Büyükşehir Yasası’nda yapılan değişiklikle 30 Mart yerel seçiminden sonra 16 bin 200 köy, tüzel kişiliğini yitirecek. Bağlı oldukları ilin, ilçenin mahallesi olacak. Bu köylerde yaşayanlar 30 Mart’ta köylü olarak uyuyacak sabah uyandıklarında kentli olacaklar. Böyle bir nüfus kayması dünyada ilk kez yaşanacak. Kırsalda yaşayanların nüfusu yüzde 24′ten yüzde 9′a inecek. Aile çiftçiliği köylerle birlikte büyük ölçüde yok olacak.

Aile çiftçiliği konusunda dünyada neler oluyor?
Birleşmiş Milletler’in 2014 yılını “Uluslararası Aile Çiftçiliği Yılı” ilan etmesinden sonra ilk resmi organizasyon Macaristan’ın başkenti Budapeşte’de 4-6 Mart tarihlerinden yapıldı.

Macaristan Kırsal Kalkınma Bakanlığı ile Birleşmiş Milletler Gıda ve Tarım Örgütü (FAO) tarafından ortaklaşa düzenlenen “Aile Çiftçiliği Üzerine Global Forum ve Sergi” organizasyonuna 100 ülkeden 500 civarında davetli katıldı.

Forum’da tarımsal üretimin sürdürülebilirliği ve küresel gıda güvenliğinin sağlanması bakımından aile çiftçiliğinin desteklenmesi gerektiği vurgulandı, bu desteklerin kapsamı tartışıldı.

Macaristan Kırsal Kalkınma Bakanlığı Küresel Forum’la ilgili yayınladığı sonuç bildirisinde özetle şu görüşlere yer verdi:

1-Aile çiftlikleri bölgeden bölgeye farklılık gösterse de tüm milletlerde aile çiftliklerinin paylaştığı ortak değerler ve aşılması gereken ortak sorunlar mevcuttur.

2-Çoğu küçük ölçekli çiftlikler aile emeğine dayalıdır. Bu çiftlikler, küresel gıda ve beslenme güvenliğine kayda değer katkı sağlamaktadır. Aile çiftliklerinin sorunlarına yönelik çözüm önerileri, bu çiftliklerin bulunduğu ülke şartlarını ve kültürel değerleri göz önünde bulundurmalıdır.

3-Çiftçiler, daha iyi bir yaşam umuduyla şehirlere göç etme ihtiyacı duymadan kırsal kesimde yaşamlarını sürdürmeye yetecek kadar yüksek bir gelire ihtiyaç duymaktadır. Bu doğrultuda, çiftçilerin ürünleri ve sundukları hizmetler için makul fiyatlar sağlanmalıdır.

4-Araziye, doğal kaynaklara, bilgiye, eğitime ve finansmana sınırlı erişim; aile çiftçiliğinin gelişimini küresel olarak engellemektedir. Bu sorunların çözümüne ilişkin en iyi uygulamalar geniş ölçekte yaygınlaştırılmalıdır.

5- Kadınlar aile çiftliklerinin omurgasını oluşturmakta; ancak kadınların katkıları gelir dağılımı ve üretim kaynaklarına erişimde karşılığını bulamamaktadır. Kadınlar ve erkeklerin üretim kaynaklarına yeterli erişimi sağlanabilirse kırsal topluluklar daha dirençli hale gelebilir.

Kadınların karar verme süreçlerine anlamlı katkı vermesine olanak sağlanmalıdır. Kadınların aile çiftliklerinin yönetimindeki rollerine ilişkin bilinçlendirme çalışmalarına devam etmeli ve kadınların araziye, krediye, eğitime, teknolojiye, iş çevreleri ile sosyal çevrelere ve karar verme süreçlerine eşit erişimini teşvik etmeliyiz.

6- Gençler tarıma ilgilerini gün geçtikçe kaybetmekte ve başka sektörlerde iş aramak için kırsaldan göç etmektedirler. Genç çiftçilere, makul yaşam standartları ve uygun gelir sağlamak için hedefe yönelik programlar, politikalar ve projeler geliştirilmesi esastır.

7- Tarım sistemlerimizin ve kırsal ağlarımızın sürekliliğini sağlamak için aile çiftçiliğini desteklemeliyiz.

8-Ekonomik sürdürülebilirlik aile çiftçiliği için elzemdir. Devamlılık arz eden çiftçilik, gençleri çiftliklerde tutmaktadır. Bu konuda özellikle devlet, iş çevreleri, çiftçiler ve sivil toplum gibi farklı paydaşlar arasında pragmatik işbirliğine ihtiyacımız vardır.

9-Aile çiftçiliğinin sosyal sürdürülebilirliği; yeni nesillerin çiftçiliğe yönelik ilgisine, isteğine ve toplumun geleneksel aile çiftçiliği kültürüne değer vermesine bağlıdır.

Özetle, dünya aile çiftçiliğini tarımın ve kırsal ekonominin kurtarıcısı olarak görüyor ve buna yönelik önlemler alırken, Türkiye, bu işletmelerden kurtulmaya çalışıyor. Köyleri, aile işletmeciliğini yok ediyor.

Bu satırları yazarken sevgili Berkin Elvan’ı, devletin şiddeti ile yaşamını yitiren gençleri düşünüyoruz. Gencecik, taptaze fidanlar. Sözün bittiği yerdeyiz. Unutmayalım ki, gençlerini öldüren devlet, geleceğini de öldürür.
 
Ynt: Önemli 2014 Aile Çiftçiliği Yılı..

Komşu tarlayı alana 5 yıllık kredi veriyor

TARIM ARAZİLERİNİN BÖLÜNEREK VERİMSİZ HALE GELMESİNİ ENGELLEMEK AMACIYLA GELİŞTİRİLEN ‘AİLE ÇİFTÇİLİĞİ’ PROGRAMINI ŞEKERBANK GENEL MÜDÜRÜ HALİT YILDIZ (SAĞDA) VE GENEL MÜDÜR YARDIMCISI GÖKHAN ÖZTÜRK BİRLİKTE TANITTI.

SERKAN ŞAHİN İSTANBUL
26 Kasım 2014, Çarşamba

Türkiye’de tarım sektöründeki verimsizliğin esas nedeni bölünmüş tarım alanları. 15 Mayıs 2014’te yürürlüğe giren Toprak Koruma ve Arazi Kullanımı Kanunu’yla miras hukukundan kaynaklı arazi bölünmeleri engelleyerek soruna çözüm aranıyor.

‘Aile Çiftçiliği’ programını tanıtan Şekerbank’ın Genel Müdürü Halit Yıldız, “Bakanlığın attığı bu adımı hızlandırmak için finans sektörüne görev düşüyor. Bu kapsamda biz de yanındaki tarlayı almak isteyen çiftçiye 5 yıl vadeli kredi vereceğiz.” dedi. Kredi maliyetinin kişiye ve yere göre değişeceğini belirten Yıldız, hemen yanındaki tarlayı satın almak için verilen kredi faiz oranının başka tarla almak için kullanılacak kredi faizinden daha düşük olacağına dikkat çekti. Türkiye’de 3 milyon çiftçinin bulunduğunu anlatan üst yönetici, tarımda öne çıkmış ülkelerdeki ortalama arazi büyüklüklerinin Amerika’da 1.800, İngiltere’de 540, Fransa’da 520, Almanya’da 460 ve İspanya’da 240 dekar iken Türkiye’de bunun 60 dekara düştüğünü belirtti. Bölünmüş tarım alanlarında verimliliğin yüzde 5 azaldığına dikkat çeken Halit Yıldız, bu proje sayesinde tarlaların birleşerek verimliliği artıracağını ifade etti. Şekerbank, tarıma destek vermek için kurulan ilk özel banka konumunda. Türkiye’nin birçok tarım yapan yerleşim yerlerinde sadece Şekerbank’ın şubesi olduğuna dikkat çeken Şekerbank Genel Müdür Yardımcısı Gökhan Öztürk, ‘Aile Çiftçiliği’ seferberliğinin kapsamlı bir proje olduğunu kaydetti. Öztürk, 2014 Aralık’tan 215 Aralık’a kadar 150 profesyonel ile Türkiye’nin her köyündeki çiftçinin ayağına gidileceğini söyledi.
 

Benzer Konular