En önemli hayvansal gıdalardan biri olan kırmızı et ülkemizde iç talebi dahi karşılayamıyor. Sektördeki ağır tahribat sonucunda 1982–2002 döneminde sığır mevcudu 14,4 milyondan 10,5 milyona gerileyerek yüzde 30 azalmış, koyun varlığı 49,6 milyondan 27 milyona yüzde 45 gerilemiş, çayır ve mera alanlarımız ise 21 milyon hektardan 12 milyon hektara inmiş durumda. FAO verilerine göre de Türkiye ' nin kırmızı et üretimi düşüş trendine girmiş durumda. 2002 yılında yaklaşık 650 bin ton olan Türkiye ' nin kırmızı et üretimi, 2004 yılında 600 bin ton düzeyine gerilemiş. İhracat ise yok denecek kadar az. Desteklenen diğer tarımsal ürünlerin fiyatları hayvan besleme maliyetlerini artırdığı için de Türkiye ' nin kırmızı et üretimi düşüyor. İnsan beslenmesinde çok önemli bir protein kaynağı olan etin ülkemizde daha fazla üretilmesi için gerekli desteğin sağlanması gerekiyor. Aksi takdirde Türkiye ' de tarımın önemli bir parçası olan hayvancılık duracak ve bitkisel üretim de bundan olumsuz etkilenecek.
Kırmızı et üretiminin Türkiye ' de genel olarak küçük işletmelerde yapılıyor olması da sektör için dağınık bir yapı oluşturuyor. Bu dağınık yapı sektörün entegre bir yapıya ulaşmasını da engelliyor. Bu dağınık yapı ve hayvancılıktaki kayıt dışılık kırmızı et sektörünün önündeki en önemli engeller olarak dikkat çekiyor.
İTO 14 Nolu Kasaplar-Tavukçular Meslek Komitesi Başkanı Servet Can, ülkemizde besiciliğin hala geleneksel yapıda olduklarına dikkat çekerek bu tarz üretimden vazgeçilmesi gerektiğini ifade etti. Can, sözlerini şöyle sürdürdü:' Geleneksel hayvancılık yapan küçük işletmeciler eğitilerek ve destekleyerek modern entegre kuruluşlar haline getirilmesi gerekmektedir. Üreticilerimizin geleneksel yapıda olmaları en büyük sorun olarak hala duruyor. Soğuk zincirin kırılmadan tüketiciye ulaşması önemli bir durumdur. Türkiye de kırmızı et sektörünün birçok sorunları vardır. Bu sorunların bazıları üreticilerin çoğunun geleneksel yapıda olmalarıdır. Hayvan başına düşen etin ve sütün verim miktarı gelişmiş ülkelere kıyasla çok alt seviyededir.'
MERALAR ISLAH EDİLEREK KOYUNCULUK ARTIRILMALI
Can, Türkiye yayla ve meraların yeterince kullanılmadığına da değinerek koyun varlığımızın gittikçe azaldığının altını çizdi. Can, koyun varlığımızın 1980 li yıllarda 60 milyonlarda iken şu anda ise 20 milyon civarında olmasını tehlikenin işareti olarak yorumladı. Can, açıklamasını şöyle sürdürdü: 'Koyunculuk varlığımız gittikçe tüketilmektedir. Son iki üç yıl içerinde daha ciddi bir şekilde tüketilmektedir. Bu duruma çözüm ise koyunculuğun artması ve meralardır. Meraların ıslahı ile koyunculuk arttırılmalıdır. Meralar ıslaha açılırken koyunculuk teşvik edilmelidir.' Son bir ay içinde koyun etine %30 ile %35 arasında fiyat artışı yapıldığını da sözlerine ekleyen Can, ' Gelişmiş ülkelerde hayvancılığın ve sektörün gelişmiş olmasına rağmen devletin subvansiyonu yeterli değildir. Sanayicilerimizin bu sektöre yatırım yapması sektörümüzün kalkınmasında önemli rol oynayacaktır.'dedi.
Süt verimi yüksek ırklara dönüşmesinin sağlanabilir olduğunu söyleyen Can, bunun için sektörde profesyonelleşmenin gerekli olduğunu ifade etti.
MARKAYA YATIRIM YAPAN KAZANDI
2007 yılında tavukçuluk sektörünün 2006 yılında kuş gribinden sonra tekrar yapılandığı ve merdiven altı firmaların elendiği bir yıl olduğunu söyleyen Komite Başkan Vekili Mehmet Karadayı, marka yatırımı yapan entegre firmaların bütün bu olumsuzluklardan etkilenmeyerek 2007 de çok iyi bir yıl geçirdiklerine işaret etti. 200 yılı, 2008 yılı için firmaları cesaretlendirdiğini ifade eden Karadayı, ' 2007 – 2008 yılı içinde firmaları cesaretlendirmiş ve bundan sektörün lider firmaları Pazar paylarının arttırmak için 2007 karlılıklarının devam edeceği düşüncesiyle üretimlerini %20–25 arası arttırmışlardır' dedi. Karadayı sözlerini şöyle sürdürdü: ' Fakat talep artışının arzdan düşük olması nedeniyle 2008 yılında fiyat baskısı olmuştur. 2007 ' ye göre daha düşük kalmıştır. Bunun yanı sıra kuraklık ve diğer etkenlerden dolayı hammadde maliyetlerinde ciddi artışlar meydana gelmiştir. 2007 yılının 2008 ' e göre kötü kapanacağı kesindir.'
REKABET BİLİNÇLİ OLMALI
Meclis Üyesi Önder Ünlüer: 'Sektörün önünün açılması için öncelikle sektör kendi çabaları ile kayıt altına alınması için çaba göstermelidir'diyerek açıklamasını şöyle sürdürdü: 'Rekabeti bilinçli yapıp kar marjından gereksiz yere fedakârlık yapmamalı. Markalaşmaya önem verip sektördeki boşluğun doldurulması için reklâm çalışmaları yapılmalı. Rakiplerini iyi tespit edip(örneğin; zincir marketlerin et reyonları gibi)ürün çeşidini ve yapısal yenilikleri göz ardı etmemeli çıraklık eğitimine önem verip, yetişmiş kalifiye elemanların çoğaltılmasına destek olunmalı. Bağlı bulundukları sivil toplum kuruluşlarında aktif görev alıp öneriler sunmalı.'
HİJYEN KONUSUNDA CİDDİ İYİLEŞTİRME VAR
Hijyen konusunda son yıllarında gözle görülür şekilde ciddi bir iyileştirme yapılmış fakat olması gereken yerde olmadığına da vurgu yapan Ünlüer, gıda ile ilgili hizmet veren iş yerlerinin mutlak surette iş yeri hijyeniyle ilgili eleman istihdam edip veya akredite veterinerlik hizmetlerinden yararlanması gerektiğini kaydetti. Ünlüer düzenli olarak hijyen iş denetimlerinin puantaj uygulayarak raporlatılmasının da şart olduğunu hatırlattı. Sektörün hijyen konusunu iyi kavradığını söyleyen Ünlüer, sektör temsilcilerimiz bu konuda geçmişe oranla duyarlı davranmaktadır, açıklamasını yaptı.
KAÇAK ETE DUR DENMELİ
İTO Meclis Üyesi Hasan Tahsin Akyüz, hükümetten acil olarak kaçak et sorununa çözüm bulunması konusunda çalışma yapılmasını ifade ederek, kaçak ete acilen dur denilmeli dedi. Akyüz, sözlerini şöyle sürdürdü: 'Hükümetin kaçak ete dur demesi gerekiyor. Bunun için teşvik dahil tüm yolları denenmeli. Yerli et üretimimiz artırılmalıdır. Kaçak hayvan girişi da ya da kaçak et ülkemize büyük zarar vermektedir. ' Teşvik konusunda zincirin son halkası olan tüketiciden bir öncekine değil zincirin ilk halkasına yani üreticiye teşvik verilmesini isteyen Akyüz, aksi halde haksız kazancın teşvik edileceğini ifade etti. Ayrıca verilen teşviklerin de mutlaka nereye gittiği, nereye yatırım yapıldığı gibi konularında ciddi araştırma yapılması gerektiğinin de altını çizdi.
İTHAL ETE GEREK YOK
Sık sık ithal et laflarının gündemde olmasının hem tüketiciyi hem de üreticiyi olumsuz etkilediğini söyleyen Akyüz, 'İthalat ete gerek yok. Kesinlikle taraf değilim, ithal et gelirse bizim besicimiz çok büyük zarar görür, sonuçta ülke olarak zarar görürüz, dedi.Tüketici sağlığı açısından fiyatları değil kaliteyi tercih etmesi gerektiğine işaret eden Akyüz, tüketicilere dönük tavsiyesinde şunları söyledi:
'Tüketici önce fiyat dememeli, önce sağlık ve kalite demeli. Bunun içinde kendi mahallesindeki kendi kasabından et almalı. Büyük marketler ucuz veriyor diye kasabından vazgeçmemeli. Kasaplar o sokağın, o mahallenin ailesinden olmuştur
Kırmızı et üretiminin Türkiye ' de genel olarak küçük işletmelerde yapılıyor olması da sektör için dağınık bir yapı oluşturuyor. Bu dağınık yapı sektörün entegre bir yapıya ulaşmasını da engelliyor. Bu dağınık yapı ve hayvancılıktaki kayıt dışılık kırmızı et sektörünün önündeki en önemli engeller olarak dikkat çekiyor.
İTO 14 Nolu Kasaplar-Tavukçular Meslek Komitesi Başkanı Servet Can, ülkemizde besiciliğin hala geleneksel yapıda olduklarına dikkat çekerek bu tarz üretimden vazgeçilmesi gerektiğini ifade etti. Can, sözlerini şöyle sürdürdü:' Geleneksel hayvancılık yapan küçük işletmeciler eğitilerek ve destekleyerek modern entegre kuruluşlar haline getirilmesi gerekmektedir. Üreticilerimizin geleneksel yapıda olmaları en büyük sorun olarak hala duruyor. Soğuk zincirin kırılmadan tüketiciye ulaşması önemli bir durumdur. Türkiye de kırmızı et sektörünün birçok sorunları vardır. Bu sorunların bazıları üreticilerin çoğunun geleneksel yapıda olmalarıdır. Hayvan başına düşen etin ve sütün verim miktarı gelişmiş ülkelere kıyasla çok alt seviyededir.'
MERALAR ISLAH EDİLEREK KOYUNCULUK ARTIRILMALI
Can, Türkiye yayla ve meraların yeterince kullanılmadığına da değinerek koyun varlığımızın gittikçe azaldığının altını çizdi. Can, koyun varlığımızın 1980 li yıllarda 60 milyonlarda iken şu anda ise 20 milyon civarında olmasını tehlikenin işareti olarak yorumladı. Can, açıklamasını şöyle sürdürdü: 'Koyunculuk varlığımız gittikçe tüketilmektedir. Son iki üç yıl içerinde daha ciddi bir şekilde tüketilmektedir. Bu duruma çözüm ise koyunculuğun artması ve meralardır. Meraların ıslahı ile koyunculuk arttırılmalıdır. Meralar ıslaha açılırken koyunculuk teşvik edilmelidir.' Son bir ay içinde koyun etine %30 ile %35 arasında fiyat artışı yapıldığını da sözlerine ekleyen Can, ' Gelişmiş ülkelerde hayvancılığın ve sektörün gelişmiş olmasına rağmen devletin subvansiyonu yeterli değildir. Sanayicilerimizin bu sektöre yatırım yapması sektörümüzün kalkınmasında önemli rol oynayacaktır.'dedi.
Süt verimi yüksek ırklara dönüşmesinin sağlanabilir olduğunu söyleyen Can, bunun için sektörde profesyonelleşmenin gerekli olduğunu ifade etti.
MARKAYA YATIRIM YAPAN KAZANDI
2007 yılında tavukçuluk sektörünün 2006 yılında kuş gribinden sonra tekrar yapılandığı ve merdiven altı firmaların elendiği bir yıl olduğunu söyleyen Komite Başkan Vekili Mehmet Karadayı, marka yatırımı yapan entegre firmaların bütün bu olumsuzluklardan etkilenmeyerek 2007 de çok iyi bir yıl geçirdiklerine işaret etti. 200 yılı, 2008 yılı için firmaları cesaretlendirdiğini ifade eden Karadayı, ' 2007 – 2008 yılı içinde firmaları cesaretlendirmiş ve bundan sektörün lider firmaları Pazar paylarının arttırmak için 2007 karlılıklarının devam edeceği düşüncesiyle üretimlerini %20–25 arası arttırmışlardır' dedi. Karadayı sözlerini şöyle sürdürdü: ' Fakat talep artışının arzdan düşük olması nedeniyle 2008 yılında fiyat baskısı olmuştur. 2007 ' ye göre daha düşük kalmıştır. Bunun yanı sıra kuraklık ve diğer etkenlerden dolayı hammadde maliyetlerinde ciddi artışlar meydana gelmiştir. 2007 yılının 2008 ' e göre kötü kapanacağı kesindir.'
REKABET BİLİNÇLİ OLMALI
Meclis Üyesi Önder Ünlüer: 'Sektörün önünün açılması için öncelikle sektör kendi çabaları ile kayıt altına alınması için çaba göstermelidir'diyerek açıklamasını şöyle sürdürdü: 'Rekabeti bilinçli yapıp kar marjından gereksiz yere fedakârlık yapmamalı. Markalaşmaya önem verip sektördeki boşluğun doldurulması için reklâm çalışmaları yapılmalı. Rakiplerini iyi tespit edip(örneğin; zincir marketlerin et reyonları gibi)ürün çeşidini ve yapısal yenilikleri göz ardı etmemeli çıraklık eğitimine önem verip, yetişmiş kalifiye elemanların çoğaltılmasına destek olunmalı. Bağlı bulundukları sivil toplum kuruluşlarında aktif görev alıp öneriler sunmalı.'
HİJYEN KONUSUNDA CİDDİ İYİLEŞTİRME VAR
Hijyen konusunda son yıllarında gözle görülür şekilde ciddi bir iyileştirme yapılmış fakat olması gereken yerde olmadığına da vurgu yapan Ünlüer, gıda ile ilgili hizmet veren iş yerlerinin mutlak surette iş yeri hijyeniyle ilgili eleman istihdam edip veya akredite veterinerlik hizmetlerinden yararlanması gerektiğini kaydetti. Ünlüer düzenli olarak hijyen iş denetimlerinin puantaj uygulayarak raporlatılmasının da şart olduğunu hatırlattı. Sektörün hijyen konusunu iyi kavradığını söyleyen Ünlüer, sektör temsilcilerimiz bu konuda geçmişe oranla duyarlı davranmaktadır, açıklamasını yaptı.
KAÇAK ETE DUR DENMELİ
İTO Meclis Üyesi Hasan Tahsin Akyüz, hükümetten acil olarak kaçak et sorununa çözüm bulunması konusunda çalışma yapılmasını ifade ederek, kaçak ete acilen dur denilmeli dedi. Akyüz, sözlerini şöyle sürdürdü: 'Hükümetin kaçak ete dur demesi gerekiyor. Bunun için teşvik dahil tüm yolları denenmeli. Yerli et üretimimiz artırılmalıdır. Kaçak hayvan girişi da ya da kaçak et ülkemize büyük zarar vermektedir. ' Teşvik konusunda zincirin son halkası olan tüketiciden bir öncekine değil zincirin ilk halkasına yani üreticiye teşvik verilmesini isteyen Akyüz, aksi halde haksız kazancın teşvik edileceğini ifade etti. Ayrıca verilen teşviklerin de mutlaka nereye gittiği, nereye yatırım yapıldığı gibi konularında ciddi araştırma yapılması gerektiğinin de altını çizdi.
İTHAL ETE GEREK YOK
Sık sık ithal et laflarının gündemde olmasının hem tüketiciyi hem de üreticiyi olumsuz etkilediğini söyleyen Akyüz, 'İthalat ete gerek yok. Kesinlikle taraf değilim, ithal et gelirse bizim besicimiz çok büyük zarar görür, sonuçta ülke olarak zarar görürüz, dedi.Tüketici sağlığı açısından fiyatları değil kaliteyi tercih etmesi gerektiğine işaret eden Akyüz, tüketicilere dönük tavsiyesinde şunları söyledi:
'Tüketici önce fiyat dememeli, önce sağlık ve kalite demeli. Bunun içinde kendi mahallesindeki kendi kasabından et almalı. Büyük marketler ucuz veriyor diye kasabından vazgeçmemeli. Kasaplar o sokağın, o mahallenin ailesinden olmuştur