turkıyenın tarımda kendısıne yeterlılıgı

25.12.2008
2,632
300
Konya
Türkiye İstatistik Kurumu’nun Hane halkı İşgücü Araştırması’nın 2006 yılı Mayıs dönemine ilişkin sonuçları, satın alma gücü eriyen, ürettiğini maliyetinin altında satmak zorunda kalan ve hala 2005 yılı Doğrudan Gelir Desteği ile mazot ve gübre desteklerini alamayan çiftçinin toprağını hızla terk ettiğini gösteriyor. Buna göre, 2006 yılı Mayıs döneminde 7 milyon 266 bin kişi olan tarım sektöründe çalışan sayısı geçen yılın aynı dönemine göre 778 bin kişi azalarak 6 milyon 488 bin kişiye düştü. Tarımsal istihdam oranı ise yüzde 32’den yüzde 28’e düştü.

Mayıs 2006 döneminde istihdam edilenlerin yüzde 28,4’ü tarım, yüzde 18,7’si sanayi, yüzde 5,8’i inşaat, yüzde 47,1’i ise hizmetler sektöründe. Önceki yılın aynı dönemi ile karşılaştırıldığında, tarım sektöründeki istihdamın 3,6 puan azaldığı, buna karşılık hizmetler sektörü istihdamının ise 2,9 puan arttığı anlaşılıyor. TÜİK’in araştırmasına göre, Mayıs 2000’de tarımda 8 milyon 307 bin kişi istihdam edilirken, 2006 yılının aynı döneminde 6 milyon 488 bin düştü. Böylece 2000–2006 yıllarının Mayıs ayları itibariyle tarım kesiminde istihdam 1 milyon 800 bin kişi azaldı.

Bağımsız Sosyal Bilimciler 2006 Yılı Raporu’na göre ise, AKP’nin 4 yıllık iktidarı döneminde tarım sektörü net ithalatçı konumuna getirildi. Tarıma yönelik destekler ise milli gelirin yüzde 3’ünden yüzde 0,7’sine kadar geriledi.

2013 yılı tarımın bitiş yılı olacak
AKP’nin IMF-Dünya Bankası talepleri doğrultusunda hazırladığı 9. Kalkınma Planı’da tarımdaki çöküşü daha da hızlandırıyor. Plan’a göre, tarımsal üretimi piyasa belirleyecek, tarımın üretim ve katma değerdeki payı azalacak. 2007–2013 yıllarını kapsayan 9. Plan’da üretim içindeki payı 1980–2000 döneminde yüzde 18, 2002–2005 döneminde yüzde 11,2 oranında gerçekleşen tarım sektörü, 2007–2013 döneminde yıllık ortalama yüzde 3,6 büyümesi ve toplam üretim içindeki payının 2013 itibarıyla yüzde 7,8 seviyesine gerilemesi öngörülüyor. Ayrıca, 2006 yılında yüzde 28 olan tarımın toplam istihdam içerisindeki payının 2013 itibarıyla yüzde 18,9 seviyesine gerilemesi hedefleniyor.

8. Plan döneminde de her türlü destekten yoksun bırakılan çiftçi topraklarını ekemez hale getirilmiş, tarım sektörünün istihdam içerisindeki payı yüzde 36’dan yüzde 29,5’e gerilemiş ve bu sektördeki istihdam 1 milyon 276 bin kişi azalmıştı.


VARAN -2- Türkiye Ziraat Odalar Birliğinin Raporu:

AKP tarımı eritiyor TZOB tarafından hazırlanan ve Başbakan Erdoğan’a sunulan raporda bir zamanlar kendi kendine yeten nadir ülkelerden olan Türkiye’nin nasıl oldu da dışarıya bağımlı hale geldiğini bir kez daha gözler önüne serdi. Çiftçi, 2005 yılında ürettiği ürünü bir önceki yılın fiyatlarına bile satamazken girdi maliyetlerinde ise yüzde 30’lara varan artışlar yaşandı.

Uygulanan AB ve IMF endeksli politikalardan dolayı 2005 yılında en büyük darbeyi yine tarım sektörü yedi. Girdi fiyatlarının sürekli yükselmesine rağmen ürün fiyatlarının geriye gitmesi sektörü içinden çıkamayacağı bir krize doğru sürüklüyor. Tarımsal ürünler 2005 yılında bir önceki yıla göre ortalama yüzde 27 gelirlerken, girdi maliyetleri ise ortalama yüzde 13 arttı. 2004’e göre 2005 yılında en fazla değer düşüşü yüzde 79 ile şeftalide yaşanırken, girdi kaleminde ise motorinde yüzde 26 artış oldu. Türkiye Ziraat Odaları Birliği (TZOB) tarafından sektöre yönelik hazırlanan rapor, tarımın içinde bulunduğu içler acısı durumu gözler önüne serdi. AKP Hükümeti’nin AB sürecinde sektörü rekabet edebilir bir seviyeye getirme iddiası ile politikalar ürettiğini iddia ettiği bir dönemde girdi fiyatları ile ürün fiyatları arasındaki makasın bu kadar açılması geleceğe yönelik kaygıları da artırıyor.

Motorin, gübre, tohum ve ilaç gibi en önemli girdi fiyatlarında 2005 yılında enflasyonun üzerinde bir artış yaşanırken ürün fiyatlarında ise yüzde 80’lere varan değer kaybının olması uygulanan tarım politikasının çarpıklığını gösteriyor. Rakamlar arasındaki bu tezatlık çiftçiyi sektörden uzaklaştırırken, sektörün de bu hali ile AB ile nasıl rekabet edebileceği soru işaretlerine neden oluyor. Buğday üreticisi, 2004 yılında 356 bin liraya sattığı Anadolu Kırmızı Sert Buğdayı, 2005 yılında 330 bin liraya ancak satabildi. Bu rakamlar TMO’nun ortalama fiyatı. Ancak aynı buğdayın piyasada 300 bin liranın altına kadar düştüğü dönemler de oldu. TZOB’un raporuna göre geçtiğimiz yıl Ege tütünü, yaş çay yaprağı ve et fiyatlarında bir önceki yıla göre düşük de olsa fiyat artışları yaşanırken, birçok üründe ise büyük fiyat düşüşleri dikkat çekiyor.
 

Benzer Konular