Türkiye savaşa çekiliyor

25.12.2008
2,632
299
Konya
5 Kasım Erdoğan–Bush görüşmesiyle hızlanan bir Ortadoğu trafiği yaşanıyor.
Ankara’ya ABD ve zaman zaman da İsrail cenahından üst düzey ziyaretler yapılıyor. Irak işgali öncesi yaşanan hareketin bir benzeri yaşanıyor.
Bizler bu önemli gidiş gelişlerin ana gündem maddesinin PKK olmadığını, İran olduğunu sık sık ifade ediyoruz.
ABD İran konusunda Türkiye’den hem aktif destek, hem de sınır bölgelerini açmasını istiyor. Türkiye’nin İran sınırına İran’dan kalkacak füzelerin tespiti için bir radar sistemi kurulmasını talep ediyor.
ABD Milli Savunma Bakanı Robert Gates, Ankara ziyaretinde, ABD’nin bu taleplerini Türk yetkililere bir bir sıralamıştı.
Bu gerçeği Türk yetkililer ve de taşeron medyamız her ne kadar sümenaltı etmeye çalışsalar da ABD’den yapılan açıklamalar açık ve net.
Son olarak Pentagon sözcüsü Geoff Morrell, “Savunma Bakan Robert Gates’in Ankara’daki temaslarında konu gündeme geldi. Füze konusu sadece askeri yetkililerle değil, Başbakan Tayyip Erdoğan ve Cumhurbaşkanı Abdullah Gül ile yapılan görüşmelerde de gündeme geldi. Daha fazla sormayın ayrıntı veremem” açıklaması yaptı.
Şimdi savaşların adamı olarak bilinen Dick Cheney de 20–21 Mart’ta bu konuyla alakalı Türkiye’de olacak.
Peki, bu radar sisteminin kurulması ne anlama geliyor? Neden Irak, Kuzey Irak, Azerbaycan ya da başka bir yer değil de Türkiye tercih ediliyor?
Gazetemizin Çarşamba günkü manşeti oldukça dikkate değerdi:
ABD’nin İran’ı vurabilmek için istediği radar istasyonu Türkiye’ye kurulursa “TÜRKİYE İRAN’IN HEDEFİ OLACAK”.
Evet, bu manşet ABD’nin gizli senaryosunu açığa çıkarıyordu.
Hedef, İran’ı vurmaktan ziyade, İran ile Türkiye’yi bir kıvılcımla kapıştırmak.
İranlı yetkililer de Türk yetkililer de ABD’nin bu hesabını aslında çok iyi biliyor.
İran, Türkiye ile karşı karşıya gelmemek için Türkiye ile ilişkilerini sıcak tutmaya çalışıyor. Diplomasiyi elden bırakmıyor. Ne de olsa 1639 Kasrı Şirin Antlaşması’ndan bu yana Türkiye ile en ufak bir sorun yaşamamış.
Hatta İran, Türkiye gibi PKK’dan en fazla zarar görenlerden. Ortak düşmanımız.
Bu konuda da İran’ın Türkiye’ye teklifleri önemli. İranlı yetkililer, bölge ülkelerinin bir araya gelerek bu terör sorununu çözebileceğini ifade ediyorlar. Terörü destekleyen, hatta oluşturan ülkelerin PKK terörü konusunda faydası olmayacağını vurguluyorlar.
Hatırlarsanız, geçtiğimiz yıllarda Türkiye’ye nükleer santral ile ilgili yardımcı olabileceklerini açıklamışlardı. İran’daki ihaleleri Türk firmalarına açmışlardı. Bazı Türk firmaları İran’da yatırım bile yaptılar.
Türk yetkililerin ABD’ye olan son ziyaretlerini İran yakından takip etti. Çünkü konuşulan konular kendilerini oldukça ilgilendiriyordu. Türkiye yanlış bir adım atmasın diye ikaz mahiyetinde doğalgaz kesintisi bile yaptı.
İran, yıllardır süregelen bir ABD senaryosu olan “Türkiye–İran çatışması”na mahal vermemek için bu ve benzeri diplomatik yaklaşımları gerçekleştirdi.
Eğer Türkiye sınırına İran hedefli bir radar istasyonu kurulursa, bugüne kadar “sorunlu” olmayan Türkiye–İran ilişkileri bir anda bozulacaktır ve kıvılcımı ilk çakan da maalesef Türkiye olacaktır.
Bu radar istasyon İran’ın güvenliğini ABD lehine tehdit edecek olan bir sistemdir. ABD, Türkiye’nin desteğiyle İran’ın elini kolunu bağlayacaktır. Peki, İran kendisini kontrol altında tutacak olan böyle bir sistemin varlığına kayıtsız kalacak mıdır?
İran, ABD’yi direkt vuramayacağına göre, menziline giren ve ABD adına kendisini tehdit eden yerleri öncelikli olarak vuracaktır. Böyle olunca ABD’nin radar istasyonun bulunacağı Türkiye de elbette ki nasibini alacaktır.
ABD pekala bu sistemi Irak’a kurabilirdi, ama bu sonucu bildiğinden hatta kurguladığından dolayı Türkiye’yi istiyor. Irak’ın hedef olması ABD’nin çıkarına değil.
ABD bu vesileyle Türkiye’yi İran’ın hedefi haline getirdiğinde bir taşla iki kuş vurmuş olacak.
Şunu asla unutmayalım ki, böyle bir çatışmada İran da mutlaka zarar görecektir, ama asıl zararı Türkiye görecektir. İran–Irak savaşı’ndan sonra İran değil, Irak işgal edilmiş ve parçalanmıştır.
İran, ulus devlet özelliğini ve küresel güçlere karşı direnme gücünü hala korumaktadır.
Batılı güçlerin asıl hedefi böyle bir savaşta zayıf düşecek olan Türkiye’yi bölmek, parçalamaktır.
Sudan sebeplerle Birinci Dünya Savaşı’na çekilen Osmanlı Devleti’nin başına gelenler, bugün aynen bizim için planlanmaktadır.
 

Benzer Konular