Çiftçi, ekeceği ürüne karar veremiyor..

Türkiye`nin, adı ``tarımla`` anılan en önemli bölgelerinden biri olan Çukurova, daha önce tarım alanlarının önemli bölümü ``beyaz altın`` diye adlandırılan pamuk ekimine ayrılması nedeniyle beyaza bürünüyordu. Ancak, bu ürünün her geçen yıl çiftçinin gözünden düşmesi, bu kez ``sarı kız`` diye tabir edilen mısıra yönlendirince tarım alanları bu kez sarıya büründü. Çiftçinin ``sarı kız`` sevdası da uzun sürmedi, çünkü, oluşan fiyatlar, artan üretim ve buna paralel bozulan arz-talep dengesi ile ithal mısır, bu ürüne bağlanan umutları da boşa çıkardı. Susam ise ekiminin zahmetli, bunun yanı sıra ithal susamla rekabet zorluğu nedeniyle üreticinin tercihi olmaktan çıktı. Bu ürünler arasında yöreyle özdeşleyen pamuk ise tekstil sektörünün gelecek vaat etmemesi nedeniyle artık son tercih olarak görülüyor. Ekim alanı 400 bin hektarlardan 40 bin hektara düşen pamukta, bu yıl yüzde 20 daha daralma bekleniyor. Bu nedenle, çiftçinin, martın ikinci yarısından itibaren başlayacak ekim sezonunda Türkiye`nin ham yağ açığını da dikkate alarak, yağlık bir bitki olan soyaya daha fazla yöneleceği tahmin ediliyor. Seyhan Ziraat Odası Başkanı Süleyman Girmen, yaklaşan ekim sezonuna rağmen çiftçinin karar vermede zorlandığını, şu sıralar oluşan fiyatların tatminkar görülmediğini belirterek, ``Lif pamuk 1.60 ile 1.70 lira arasında, mısır 44-45 kuruş, soya ise 70 kuruş seviyesinde seyrediyor. Bu fiyatlar, üretim maliyetleri dikkate alındığında tatminkar değil`` dedi. Girmen, tarımda kendilerini kaygılandıran en önemli unsurun pamuk olduğunu, pamuğun stratejik bir ürün olduğunun tüm dünyaca kabul edildiğini kaydederek, ``Buna rağmen Türkiye genelinde son 10 yıldır pamuk ekim alanları 600 bin hektar ile 700 bin hektar arasında değişiyor. Çukurova`da ise 1960-70`li yıllarda 400-420 bin hektar olan ekim alanı, 2006`da 57 bin hektara, 2007`de 41 bin hektara, geçen yıl ise 40 bin hektara kadar geriledi. Bu yıl ise yüzde 20`lik daha daralma tahmin ediyoruz`` diye konuştu. Pamuğun, çiftçinin artık son tercihi olduğuna dikkati çeken Girmen, şöyle devam etti: ``Bunun yanı sıra bir de küresel krizden en fazla etkilen sektör tekstil oldu. Bu nedenle yöreyle özdeşleşen pamuk tekstil sektörünün gelecek vaat etmemesi nedeniyle çiftçinin son tercihi oldu. Ancak, bundan kaygı duyuyoruz. Çünkü, lifi ile tekstil sanayisinin, tohumu ile yağ sanayisinin, küspesi ile de yem sanayisinin ham maddesi olan pamuğun, sadece bir tarım ürünü değil sosyal bir değer olduğunun unutulmaması gerekir. Pamuk toprakla buluştuğu andan itibaren, çapasıyla, hasadıyla binlerce kişiye iş imkanı sağlıyor.`` Fiyat ve maliyetteki artış Ceyhan Ziraat Odası Başkanı Yavuz Tezcan ise ``pamuğun kilo fiyatının son 5 yıldır üç aşağı beş yukarı aynı kalmasına rağmen maliyetinin yaklaşık yüzde 40 artış gösterdiğini`` belirtti. Tezcan, 2005`de bir kilogram kütlü pamuğun maliyetinin 90 kuruş, satış fiyatının ise 55-60 kuruş olduğunu hatırlatarak, ``O yıl, prim desteği ile maliyetteki 30-35 kuruşluk fark kapatıldı. Yani çiftçi maliyetini ancak karşıladı, devlet ne verirse razı oldu. 2008 yılına geldiğimizde kültünün fiyatı 65 kuruş oldu ancak, maliyeti 1.10 liraya çıktı. Bu şartlarda çiftçinin pamuk ekmesi düşünülebilir mi?`` dedi.
 

Benzer Konular