Et Balık besicilerin pazarı olacak

ve Balık Kurumu’nun kuruluşundan bahseder misiniz?1950’li yıllarda dünya savaştan yeni çıkmış, Türkiye’de bu savaştan büyük oranda etkilenmişti. Savaşla birlikte fakirlik, yoksulluk halkın moralini bozmuş, insanlarda yatırım yapacak para kalmamış ve parası olanlarda ise müteşebbis olma birikimi yoktu. Devlet, öncülük yapabilmek için bazı sahalara yatırım yapma kararı aldı. Bunlardan biride tarım sahası idi. Bu sahaya yem fabrikaları, et kombinaları ve süt fabrikaları yaparak hizmet etmeye başladı. 1952 yılında Et ve Balık Kurumunu oluşturup ilk kombinayı 1953 yılında Erzurum’da faaliyete açtı. Daha sonra ülke genelinde kombina sayısı 35’e kadar yükseldi.

Et ve Balık Kurumu Tarım ve Köyişleri Bakanlığı’nın ve diğer bakanlıkların ilgili kuruluşları ile ortak hareket ederek çiftçiyi çeşitli yöntemlerle eğitti, yönlendirdi, bilinçlendirdi. Örnek verecek olursam 50’li yıllarda besicilik sadece yaz aylarında yayla besiciliği olarak yapılıyor, et parçalanmadan satılıyordu. Türkiye karkas ağırlığı ortalaması 80-100 kilogram olup, et kalitesine göre fiyatlandırılmıyordu. Et ve Balık Kurumu, Tarım ve Köyişleri Bakanlığı’nın ilgili birimleri ile birlikte hareket ederek besinin 12 aya yayılmasını, etin parçalanarak kalitesine göre fiyatlandırılıp satılmasını, besi materyali olarak da, yerli kara sığır değil kültür ırkı ve melezlerinin kullanılmasını, bu sayede karkas ağırlığının 100 kilogramdan, 200 kilogramın üstüne çıkmasını ve böylelikle besicinin daha çok kar etmesini sağlamış oldu.

Bu Kurum, yıllar itibariyle 50 bin tona varan üretimler yapmış, çiftçiye garanti pazar olmuş, fiyatı belirlemiş, zarar etmesini önlemiş, tüketiciye kaliteli ve ucuz et ve et ürünleri sağlamıştır. Yani ülkemiz hayvancılığının gelişmesine büyük katkı sağlamış gençlerimize iş sahası olmuştur.

Özelleştirme sürecini de anlatır mısınız?

Et ve Balık Kurumu olarak ülke hayvancılığına yaptığımız katkı, fevkalade önemlidir. Ancak 1990’lı yıllara gelince şöyle bir anlayış oluştu. Devlet bakkallık, kasaplık yapmamalıdır. Ben bu anlayışa şartlar müsait ise saygı duyuyorum ama insanlar, bazen de eksik kararlar verebilirler. O dönemde çeşitli kurumlar gibi Et ve Balık Kurumu’nun da özelleştirilmesi gündeme geldi. 1992 yılından sonra özelleştirilme kapsamına alındı.

Deniliyordu ki, artık özel sektör et işleme sahasına yeterli teknolojik yatırım yaptı. Eğitimli insan sayısı arttı. Yeterli müteşebbisimiz var. Bu sahadan çekilmeliyiz. Daha Orta Anadolu’nun doğusuna, Doğu ve Güney Doğu Anadolu da sivil toplum örgütleri yeterince örgütlenmemiş, özel sektör yeterince teknolojik yatırım götürememiş iken, bana göre Et ve Balık Kurumu kademeli olarak özelleştirilmeliydi. Onu için bazen insanlar, yöneticiler eksik karar verebilir dedim. Eksik bir karar alındığını düşünüyorum. Başbakanımız Sayın Recep Tayyip Erdoğan bu sahayı çok iyi bilen bir insan. Başbakanımızın Yurt gezilerinde hayvancılıkla ilgili sivil toplum örgütleri, çiftçiler, besiciler, ticaret odası başkanları Et ve Balık Kurumu’nun özelleşme kapsamından çıkarılıp, tekrar Tarım ve Köyişleri Bakanlığı’na bağlanmasını istediler. Böylelikle Sayın Başbakanımızın talimatıyla, 2005 yılının Ağustos ayında Et ve Balık Kurumu özelleştirme kapsamından çıkarıldı. 8 kombinasıyla Tarım ve Köyişleri Bakanlığı’na bağlı KİT kapsamında bir genel müdürlük oldu.

Özelleştirme sürecinde, teknolojik yatırımlarda gerileme söz konusu oldu mu?

Et ve Balık Kurumu kombinalarına özelleştirme kapsamında kaldığı 13 yılda teknolojik yatırım yapılmadı ve teknolojik olarak dünya standartlarının gerisinde kaldı. Çünkü dünyada teknoloji baş döndürücü bir şekilde gelişmektedir. Et işleme sahasında da 13 yılda çok büyük teknolojik gelişmeler oldu. Hayvancılıkla ilgili sivil toplum örgütlerinin ve özel sektörün yeterince yatırım yapamadığı yörelerimizde biz fiyatta eşik olacağız, garanti pazar olacağız, tüketicilerin kaliteli et tüketebilmesi için pazarın standardını yükseltmeye devam edeceğiz.

Özel sektörün öneminden bahsettiniz. Ancak Et ve Balık Kurumu, dolaylı veya direkt özel sektöre rakip olmuyor mu?

Hayır. Bizim yapmak istediğimiz şu: Et ve Balık Kurumu, özel sektöre rakip olarak yola çıkmadı. Aksine özel sektörle el ele vererek besiciye hizmette başarılı olmayı hedefliyor. Amacımız özel sektörle birlikte hayvancılığı istenilen seviyeye taşımaktır. Özel sektörün yeterli yatırım yapmadığı Orta Anadolu’nun doğusu, Doğu ve Güney Doğu Anadolu’ya özel sektör yeteri kadar yatırım yaptığında, besiciler hayvanlarına güvenli sürülebilir pazar bulduklarında o zamanki idarede bulunan siyasi iktidarın kararıyla biz kombinalarımızı hemen özel sektöre devredeceğiz. Şu anda bu bölgelerde kesimhaneleri olmayan özel sektör üreticilerine kombinalarımızın kapıları açık bu bölgelerden aldıkları havyaları getirirse işletme masraflarımızı alarak keseceğiz, soğutup kendilerine teslim edeceğiz. Yani özel sektör bu ülkenin bir değeridir biz de bunun farkındayız.

Amacımız hayvansal ürünleri de en iyi şekilde işleyerek tüketicinin hizmetine sunmaktır. Bugün Türkiye’de 400 bin ton kayıtlı kırmızı et üretiliyor. Tahminimce 400 bin tonda kayıt dışı, yanlış anlaşılmasın kaçak et değil, Et ve Balık Kurumu olarak biz 400 bin ton kayıtlı etin 10 bin tonunu ürettik. Üretilen etin yüzde 1’i dahi değil. Yalnız biz bu kadar üretimle bile fiyatı belirliyoruz. Piyasada ki arz fazlası besi hayvanını alarak fiyatın düşmesini, çiftçinin zarar etmesini önlüyoruz. Şu an biz yüzde 60 randımanlı karkas etin kilogramını 9 YTL’ye kesiyoruz. Özel sektörün bu fiyatın altına inmesi söz konusu değildir. Yani biz eşiğiz.

Yeni projeleriniz, yeni yatırımlarınız, çalışmalarınız var mı?

Sürdürülebilir bir pazar olmak istiyoruz. Bunun içinde zarar etmemeliyiz. Yeni projeler başlattık, fizibilitelerimizi hazırladık, Hazineye ve DPT’ye sunduk Bakanlar Kurulundan 2009 yılı bütçesinden 25 Milyon lira yatırım ödeneğimiz çıktı. Yaptığımız projeye göre zarar etmemek için yıllık 20 bin ton lop et üretmemiz gerekmektedir. Bu eti büyük bir çoğunluğunu yani yüzde 87,5’ini Orta Anadolu’nun doğusu, Doğu Anadolu ve Güneydoğu Anadolu bölgelerindeki kombinalarımızın çevresinden aldığımız besi hayvanlarından temin edeceğiz.

2009 yılında 147 milyon TL, 2010 yılında 207 milyon TL, 2011’de de 270 milyon TL olmak üzere toplam 625 Milyon TL’yi bu coğrafyaya kaynak aktaracağız.

Kurban Bayramı yaklaşıyor bu alanda çalışmanız olacak mı?

Kızılay, Mehmetçik Vakfı, Diyanet Vakfı ve Türk Hava Kurumu, kendilerine bağışlanan kurbanlık hayvanlarını bizim kanalımızla kestirip, kavurma ve et konservesi yaptırdıktan sonra çeşitli ülkelere ve ülkemizde ki ihtiyaç sahiplerine dağıtmak istiyorlar. Bunlarla sözleşme yaptık. Kurbanlıklarını biz temin edip keseceğiz. Etlerini kavurma ve et konservesi şeklinde teslim edeceğiz.

Sivas halkı biliyoruz ki hayvancılıkla geçiniyor. Sivas hayvancılığı hakkında ne düşünüyorsunuz. En büyük problemi nedir?

Sivas ve ilçeleri, 390 bin adet büyükbaş hayvanla 81 il içerisinde ikinci sırada yer almaktadır. Gelişmiş ülkelerde tarımsal gelirlerin içerisinde hayvancılıktan elde edilen gelir yüzde 50’dir. Türkiye de bu ortalama yüzde 25’dir. Sivas’ta da bu oran yüzde 50’dir. Bu şu demektir; hayvancılık Sivas için vazgeçilmez bir geçim kaynağıdır. Sivas da hayvancılığa destek, göçü bitirmek, hasreti bitirmek, fukaralığı bitirmektir. Sivas da hayvancılığın en büyük problemi ne diye soruyorsunuz. Pazardır. Üretmek bir şey değil pazarlayamazsan kazanamazsın, faaliyeti sürdüremezsin. Sivas 340 bin ton süt üretir ancak yüzde 3’ü Sivas’ta işlenir senede 40 bin deri üretir hiç biri Sivas’ta işlenmez. Binlerce hayvan besiye bağlanır (tahminim 2008 yılı içerisinde 25 bin hayvan kurban için besiye bağlandı) garanti sürdürülebilir pazar olan et işleme tesisleri, kombinaları yok. Olanlarda küçük işletmeler. Ben Sivaslı iş adamlarımızın, yabancı yatırımcıların, tüm ilgili birimlerce özendirilip, bürokratik engeller önlerinden kaldırılıp Sivas’a hayvansal ürünleri işleyen işletmeler yapmalarını sağlamak gerekir diye düşünüyorum. Sivas’ta hayvancılık bir iki başlık sığırlarla yapılıyor. Bu geçim sağlamaz. Çiftçilerimiz, besicilerimiz en az 100 başlık, bin başlık, 5 bin başlık işletmeler kurmalı bu işletmeler işsize iş, aşsıza aş kapısı olmalı. Sivas merkezde, Şarkışla’da, Kelkit vadisinde organize hayvancılık besicilik bölgeleri muhakkak oluşturup büyük yatırımcıların önünün açılması gerekir.

En büyük problem pazar diyorsunuz. Sivas Et Balık Kombinası özelleştirildi. Sizde Et Balık Kurumu Genel Müdürüsünüz Sivas ta Et Balık Kurumu yeniden açılamaz mı?

Ben Et Balık Kurumu Genel Müdürü olduktan sonra Sayın Valimiz Veysel Dalmaz ziyarete geldi. 'Sayın Genel Müdür Sivas Et Balık’ın önünden geçerken her seferinde bu kurumun özelleştiğine üzülüyorum. Bu kurumu Sivas’ın ileri gelen insanları almış onlardan bedelini ödeyerek İl Özel İdaresi olarak satın alsam kurumunuza bila bedelle devretsem' dedi. Ben de Sayın Valim bu şekilde Ağrı aldı devretti sizde alıp devrede bilirseniz Sivaslı bir Genel Müdür olarak burayı rehabilite eder teknolojisini yeniler orta doğunun en büyük et işleme merkezi ve kesimhanesi yapar Sivas çiftçisinin, besicisinin hizmetine sunarım dedim. Vali bey çalışmalarını başlattı eğer sonuçlanır bize devredilirse 5 ise 5 Trilyon, 10 ise 10 Trilyon yatırım yapıp Sivaslıların hizmetine sunarız inşallah. Burası açılırsa Sivas’ın dışında Yozgat, Çorum, Amasya, Tokat, Erzincan, Malatya gibi illerimizin de hayvancılığının gelişmesine katkı sağlayacaktır. Kamyoncu et taşıyacak 100-150 kişi istihdam bulacak, yem satan para kazanacak, besici para kazanacak, Sivas’ta ticari bir canlılık olacak. Sivas hayvancılığının önündeki pazar sorunu kalkacak diye inanıyorum. Sivas kombinası özelleştirilmeden öncede Türkiye’nin en çok kar eden, kesim yapan et kombinası idi.

Kızılay’a, THK’na, Mehmetçik Vakfına, Diyanet Vakfına bağışlanan kurbanları temin edip kesmek üzere bu kurumlarla anlaştığınızı ifade ettiniz, Sivas’tan ve ilçelerinden kurbanlık hayvan alacak mısınız?

Evet alacağız, bunun için Sivas’a bir heyet gönderdim. Sivaslı besicilerle, kasaplar odasıyla, ziraat odalarıyla toplantı yaptılar. Basına açıklama yaptılar. Tahminimizce Sivas’ta 2008 yılında kurbanlık olarak 25 bin baş sığır besiye alındı. Besicilerimizden hayvanlarını bize satmak isteyenlerden tosunlarının karkasını 9,50YTL’den, ineğin karkasını 8,50YTL’den Sivas’a en yakın kombinamız olan Adana’da alıp keseceğiz. Ücretinin yüzde 50’sini peşin ödeyip, kanlını da müteakip ayın başında hesaplarına aktaracağız. Kombinamıza hayvan getiren besicilerimiz misafirimizdir sosyal tesislerimizden yararlandıracağız. Yalnız bize kurbanlık hayvan satmak isteyen Sivaslı besicilerimiz Adana Et Balık Kombinası Müdürlüğüne (03223462174 – 05334634961) nolu telefonlarla ulaşarak sözleşme yapmaları gerekmektedir. Bizimle sözleşme yapmayan hayvanını satamayan besicilerimiz üzülmesinler hayvanlarını zararına satmasınlar, bayramdan sonraki ilk günden itibaren hayvanlarını Adana Kombinamıza getirirlerse o günkü fiyatımızdan alıp kendilerinin garanti pazarı olacağız. Alıp paralarını ödeyeceğiz. Kombinalarımıza getirilen hiçbir besi hayvanını geri çevirmeyeceğiz hayvanlarını düşük fiyata satıp zarar etmesinler; çünkü biz besicilerin, çiftçilerin kara gün dostuyuz.
 

Benzer Konular