Telefonlar çalıştı, çiğ süt fiyatı düşürüldü

Aylardır et ve süt fiyatı gündemden düşmüyor. Fiyat artsa da, düşse de çok tartışılıyor. Fiyat artışının da, düşüşünün de pek çok nedeni sayılıyor. Biz de bunları zaman zaman yazıyoruz.

Yem fiyatındaki yükselme, süt ürünleri ihracatındaki artış, çiğ süt üretiminin azalması gibi pek çok neden fiyat artışının nedenleri arasında sayılıyor. Bu nedenlerin hepsi doğru.

Fiyat düşüşünün de pek çok gerekçesi var. Çiğ süt üretiminin artması, ihracatın durması, süt tozu ithalatı gibi nedenlerle çiğ süt fiyatı düşüyor. Bunlar da doğru.

Fakat, bütün bu gelişmeler, sağlıklı işleyişi olan alıcı ile satıcının haklarının korunduğu piyasalarda geçerli olan gerekçeler.

Türkiye'de çiğ süt piyasası alıcı ile satıcının eşit şartlarda söz sahibi olduğu, haklarının korunduğu bir piyasa mı?

Çiğ süt piyasası nasıl işliyor?

Daha önceki bir yazımızda(<http://www.tarimdunyasi.net/?p=245>) dile getirdiğimiz gibi Türkiye'de çiğ süt fiyatı yukarıda belirttiğimiz koşullar çerçevesinde piyasada değil, telefonla belirleniyor. Normal piyasa kuralları işlemiyor.

Geçen hafta yaşananlar, çiğ süt fiyatının telefonla belirlendiğini bir kez daha kanıtladı.

Geçen hafta neler yaşandığını yazmadan önce, çiğ süt fiyatının belirlenmesi ile ilgili işleyişi kısaca hatırlatmakta yarar var.

Türkiye'de çiğ sütün fiyatı Burdur'da yapılan ihale baz alınarak belirleniyor. Burdur'da Köy-Koop yöneticileri ile süt sanayicilerinin temsilcileri çiğ süt fiyat ihalesi için bir araya gelir. İhaleden bir gün önce akşam yemeğinde buluşan taraflar rakı balık eşliğinde görüş alışverişinde bulunur. Gecenin sonunda fiyat aşağı yukarı belirlenmiş olur. Ertesi gün sembolik bir ihale ile çiğ süt fiyatı ilan edilir.

İlan edilen bu fiyatı baz alan süt sanayicileri, mandıracılar bölgelerde çiğ süt üreticileriyle veya süt kooperatifleriyle sözleşmeler imzalar. Sütün kalitesine, miktarına göre sözleşme yapılır.

Sözleşmede ihale fiyatı referans alınır. Örneğin, 'Burdur'da ihale ile belirlenen fiyatın yüzde 10 veya yüzde 15 fazlası ödenir' diye sözleşme yapılır. Bunun anlamı şu: Burdur'da çiğ sütün üreticiden alış fiyatı litre başına 80 kuruş olarak belirlendiyse, üretici veya kooperatifle yüzde 10 fazlası diye sözleşme imzalayan sanayici veya alıcı, çiğ sütü üreticiden, kooperatiften 88 kuruştan almayı taahhüt ediyor demektir.

Bu şekilde yapılan pek çok sözleşme var. Fakat, uygulamada bu sözleşmelerin hiçbir geçerliliği yok.

Geçen hafta bu şekilde sözleşme imzalayan birkaç firma Aydın yöresindeki üreticilere telefon ederek çiğ süt fiyatını 12.5 kuruş, bazı alıcılar ise 6.5 kuruş düşürdüğünü bildirdi.

Yapılan iş sözleşmeye aykırı. Fakat, üreticinin bu aşamada sözleşmeyi uygulatmak için yapacak hiçbir şeyi yok. Ya o firmaya süt satmayacak ya da verilen fiyatı tartışmasız kabul edecek.

Türkiye'de fiyatı belirleyen birkaç süt sanayicisi var. Sanayiciler fiyat konusunda söz birliği yaptığında üretici köşeye sıkışıyor ve dayatılan fiyatı kabul etmek zorunda kalıyor. Çünkü, üreticiler çok dağınık. Çok sayıda örgüt olsa da aralarında güç birliği, sözbirliği yok. Sanayicinin fiyat dayatmasına karşı, 'sütümüzü satmıyoruz' diyebilecek örgütlülüğe ve bilince sahip değiller. Bunu yapabilseler, çiğ süt fiyatı telefonla değil, ekonomik gerekçelere, piyasa koşullarına göre belirlenecek. Sanayiciler bir telefonla fiyatı indiremeyecek. Ama bu pek mümkün değil.

Telefonla fiyat düşürmenin yanı sıra yine geçen hafta ilginç bir gelişme daha oldu. Bir firma, süt aldığı üreticileri, kooperatifleri tek tek arayarak şubat ayında satılan çiğ süt için fatura kesmemelerini bildirdi. Yani, şubat ayı içerisinde üretici sütünü satmış. Faturayı kesip parasını alacak. Süt sanayicisi telefon ederek 'faturayı kesme, fiyatı 10 kuruş düşürdüm' diyor. Üretici, sütünü satarken 90 kuruştan satıyor. Ama parayı tahsil etmeye gelince sanayici 'ben senin sütünü değerlendiremedim, zarar ettim. Bu nedenle 80 kuruştan ödeme yapacağım' diyor.

Böyle bir uygulama, böyle bir piyasa düzeni dünyanın neresinde, hangi ekonomik düzende olabilir. Bırakın serbest piyasayı, vahşi kapitalizmde bile vicdanları sızlatan bir uygulama.

Hükümet, Tarım ve Köyişleri Bakanlığı yapılan bu uygulamanın farkında mı?

'Piyasaya müdahale etmeyeceğiz' denilerek üreticinin kazanılmış haklarının gasp edilmesine, fiyatın telefonla ve sözleşmeye aykırı olarak düşürülmesine daha ne kadar seyirci kalınacak?

Üretici örgütleri bu konuyu Rekabet Kurumu'na taşımayı düşünüyorlar mı?

DÜNYA 30 yaşında

DÜNYA Gazetesi, bağımsız ve tarafsız yayın çizgisi ile 30 yıldır yayın yaşamını sürdürüyor. Kurucuları Nezih Demirkent ve Prof. Dr. Işın Demirkent'in ilkeleri doğrultusunda Sayın Didem Demirkent'in ve Genel Yayın Yönetmeni Hakan Güldağ'ın yönetimindeki DÜNYA Gazetesi, tarım konularında da Türkiye'nin en duyarlı gazetesi. Ulusal medyada her hafta tarım sayfası yayınlayan ve 14 yıldan beri tarım yazarı olan tek gazete. Her fırsatta yinelediğimiz gibi, her gazetede bir tarım yazarı/tarım uzmanı olsa sektörün sorunları daha çok gündeme gelir ve çözüm bulmak kolaylaşır. DÜNYA'yı bugünlere taşıyan tüm DÜNYA'lılara sonsuz teşekkürler.
 

Benzer Konular