Tarımda 2010’nun bilançosu…

Tarım ve Köyişleri Bakanı Mehdi Eker, basın toplantısı ile 2010 yılını kendi açısından değerlendirdi. Bu yıl ile sınırlı kalmayarak AKP Hükümeti’nin 8 yıllık tarım icraatlarını anlattı. Çok pembe bir tablo çizdi. Tarımda başarıdan başarıya koştuklarını, tarımı uçurduklarını uzun uzun anlattı. Benzer bir konuşmayı Türkiye Büyük Millet Meclisi Plan Bütçe Komisyonu’nda bakanlık bütçesi görüşülürken yapmıştı.
Yazıyı okurken “iyi de kardeşim bu bakanlık hiç mi iyi şeyler yapmadı” diyenler Bakan’ın her iki konuşmasını da bakanlığın internet sayfasından okuyabilir.
Mehdi Eker’in pek değinmediği ama 2010’da tarım sektörüne damgasını vuran gelişmeler özetle şöyle:
1- Bu yıla damgasını vuran en önemli gelişme et fiyatındaki artış ve buna bağlı olarak hayvancılıkta başlayan ithalat süreci oldu. AKP Hükümeti’nin en çok destek vermekle övündüğü hayvancılıkta 2010’da büyük bir çöküş yaşandı. Et fiyatındaki artışı ithalatla kontrol etmeye, hayvancılığı ithalatla terbiye etmeye karar veren hükümet, önce kasaplık canlı sığır ithalatına izin verdi. Sonra sırasıyla besilik hayvan, damızlık, koyun, kuzu ve nihayet karkas et ithalatına kapılar açıldı. Canlı hayvan ithalatında yüzde 135, karkas et ithalatında yüzde 225 olan gümrük vergileri Et ve Balık Kurumu’nun açtığı ihaleler için sıfırlandı. Daha sonra özel sektöre de ithalat kapıları açıldı. Besi hayvanı ithalatında gümrük vergisi sıfırlandı. Kasaplık canlı hayvan ve karkas ette yüzde 30’a kadar düşürüldü. Cumhuriyet tarihinde ilk kez kurban bayramında kesilecek kurbanlıklar ithal edildi. Hayvancılık sektörü tamamen dışa bağımlı hale geldi. Yapılan ithalat nedeniyle pek çok besi işletmesi kapandı. Yılın son ayında Hükümet, hayvancılıkta ithalat iznini süresiz uzattı. Kısacası, hayvancılık için 2010 yılı tam anlamıyla kara bir yıl oldu. Dışa bağımlılığın faturası 2011 ve sonrasında çok ağır bir bedelle ödenecek.
2- Hayvancılıkta bir tarafta ithalat her aşamada sürdürülürken diğer tarafta Hükümet, Ziraat Bankası aracılığı ile hayvancılık yatırımlarına sıfır faizli kredi uygulamasını başlattı. Sektörün içinden çok, daha önce hayvancılık yapmamış pek çok girişimci sıfır faizli kredi alarak yatırım yaptı. Yaklaşık 38 bin girişimciye, yaklaşık 3 milyar lira kredi verildi. Kredi alanların talepleri doğrultusunda damızlık inek fiyatı 4 bin liradan 7 bin liraya koyunun fiyatı 500-600 liradan 1000 liraya çıktı.Yurt içinde hayvan bulamayanlar ithalata yöneldi. Verilen kredinin önemli bir bölümü hayvan ithalatına gitti. Sıfır faizli kredi uygulaması 2011’de de devam edecek.
3- Genetiği Değiştirilmiş Organizmalar (GDO), 2010’nun en çok tartışılan konularından birisi oldu. Biyogüvenlik Yasası, Türkiye Büyük Millet Meclisi’nde 18 Mart 2010’da kabul edildi ve 26 Mart 2010’da Resmi Gazete’de yayınlandı. Yasa çerçevesinde GDO konusunda geniş yetkilere sahip olan Biyogüvenlik Kurulu oluşturuldu. İlgili yönetmelikler çıkarıldı. Türkiye’ye 32 çeşit GDO’lu ürünün girişine izin verildi. Biyogüvenlik Yasası ve GDO Yönetmeliği 26 Eylül 2010’da resmen yürürlüğe girdi. Yasa ve yönetmeliğe göre GDO’lu ürünlerin etiketlenmesi gerekiyor. Ancak etiketleme yapılmadı. 2011’de GDO konusu yine yoğun olarak tartışılacak konulardan biri olacak.
4- Domateste tuta kelebeği (domates güvesi) faciası yaşandı. Domates üretimi yarı yarıya azaldı. Özellikle açık alanda üretim yapanlar büyük zarar gördü. Domates ihracatı ve salça üretimi ve ihracatı olumsuz etkilendi. Üretim azalınca domatesin kilosu 10 liraya kadar çıktı.

5- Tarım ve Köyişleri Bakanlığı, tarım desteklerini ilk kez ürün ekiminden önce, Şubat’ta açıkladı. Desteklerin çoğu 2009 ile aynı seviyede kaldı. Toplam 42 kalemden oluşan tarım desteklerinin sadece 12 kaleminde küçük artışlar yapıldı.
6- Avrupa ve Orta Asya Bölgesi’nde faaliyet gösteren kurum ve kuruluşların tarım, tarımın finansmanı ve kırsal kalkınma konularındaki uygulama ve deneyimlerinin paylaşılması amacıyla kurulan EastAgri platformunun yıllık toplantısı İstanbul’da yapıldı.
7- Avrupa Birliği’nin yıllardır çıkarılmasını istediği, “Veteriner Hizmetleri, Bitki Sağlığı, Gıda ve Yem Kanunu” kabul edildi. Tarım ve Köyişleri Bakanlığı’nın yeniden yapılandırılmasını öngören, bakanlığın adını Tarım ve Gıda Bakanlığı olarak değiştirilmesini öngören yasa taslağı ise Türkiye Büyük Millet Meclisi gündeminde yer aldı.
8- Çiğ süt fiyatının düşmesini protesto eden üreticiler, ilk kez süt satmama “süt grevi” yaptı. Grevle çiğ süt fiyatının düşmesi engellendi.
9-Domates, kırmızı et ve kuru soğan fiyatındaki artış nedeniyle enflasyon Nisan ayında çift haneli rakamlara çıktı. Ayrıca hem dünyada hem de Türkiye’de pamuk ve şekerin fiyatı son yılların en yüksek seviyesine ulaştı. Pamuk üretimine ciddi bir yönelme oldu.
10- Kuraklık nedeniyle Rusya buğday ihracatını durdurdu. Fiyatlar yükseldi. Bu gelişmeyle birlikte tarımda kendi kendine yeterlilik kavramı daha çok önemsenmeye başlandı. Tarım ve Köyişleri Bakanlığı buğday ile ilgili sorun yaşanmayacağını belirtirken, Toprak Mahsulleri Ofisi’ne Aralık ayında 1 milyon ton buğday ithalatı için yetki verildi.
Tarımda elbette daha pek çok gelişme yaşandı. Fakat, akla ilk gelen ve uzun zaman gündemi meşgul eden konular bunlardı.
Türkiye Gazeteciler Cemiyeti Nezih Demirkent Ödülü’nü, Ziraat Mühendisleri Odası’nın yılın basın ödülünü,Turizm Çevre ve Kent Gazetecileri Derneği(TURÇEV)’nin “yeşil küre” ödülünü almak bize onur verdi.
Tarım ve Köyişleri Bakanı Mehdi Eker’in, NTV’ de Murat Birsel’in hazırlayıp sunduğu “Gündemdekiler” programına “Ali Ekber Yıldırım varsa ben yokum” diyerek katılmaması en hafif deyimi ile şık olmadı.
Yeni bir yıla girerken 2011’de genel seçim olduğunu hatırlatalım. Seçim yılları, tarımda vaatlerin ve paraların bol keseden verildiği yıllardır. Yeni yıla girmeden Başbakan Recep Tayip Erdoğan, tarımsal kredi faizlerinin 3 puan düşürülmesine ilişkin açıklaması bunun ilk sinyali olarak değerlendirilebilir.
Seçim yıllarında tarımı hatırlayarak kırsalın oyunu almak yıllardır değişmeyen bir kural haline geldi. Umarız bu seçim yılında bu gelenek sona erer. Oylar para ile değil, akılla verilir.

 

Benzer Konular