Kırmızı ette en büyük üretici “ithalatçı” oluyor


Türkiye’nin en büyük kırmızı et üreticisi Banvit, uygulanan yanlış ithalat politikası nedeniyle besicilikten çekildiğini açıkladı.

Adil olmayan ithalat politikası ile üretim yapılamayacağını belirten Banvit A.Ş. Yönetim Kurulu Başkanı Ömer Görener, kırmızı et piyasasında faaliyetlerini sürdüreceklerini ancak iç piyasadan besi hayvanı almayacaklarını üretime uygun şartlar oluşuncaya kadar ithalat yapacaklarını söyledi.

“Spekülatör” suçlamasına ilanla yanıt vermişti

Tarım ve Köyişleri Bakanı Mehdi Eker’in “spekülatörlükle” suçladığı büyük besi işletmelerinden biri olan Banvit, gazetelere verdiği ilanlarla üreticinin spekülatör olamayacağını, asıl spekülasyonun ithalatta olduğunu kamuoyuna duyurmuştu.

Ali Ekber YILDIRIM

İZMİR- Yıllık 21 bin başlık besi işletmesi ile Türkiye’nin en büyük kırmızı et üreticisi olan Banvit, besicilik

faaliyetini durdurmaya karar verdi. Banvit, iç piyasadan besilik hayvan alımını durdurarak ihtiyacı olan eti ithal edecek.

Banvit Yönetim Kurulu Başkanı Ömer Görener, uygulanan ithalat politikasının adil olmadığını ve bu politikayla besiciliğin yapılamayacağını belirterek konuya ilişkin DÜNYA’ya şu bilgileri verdi: “ Kasaplık canlı hayvan ve ardından et ithalatı başladığından beri yapılan ithalatın adil olmadığını söyledik. Bugünkü ithalat politikası değişmediği sürece içerde besi hayvanı alıp besicilik yapmak mümkün değil. Türkiye’ye kilosu 10 liradan et ithal edilirken bizim 15-16 liraya mal ettiğimiz yerli et ile piyasada rekabet etmemiz, yaşamamız mümkün değil. Bu nedenle ithalat politikası adil duruma getirilinceye kadar Banvit olarak besicilik faaliyetlerimizi askıya almaya karar verdik. Uygulanan politika üretimi katmadeğeri artırmayı değil, ithalatçıyı destekliyor. Bu şartlarda bizim besicilik yaparak yaşamamız mümkün değil. Adil bir ithalat politikası uygulanıncaya kadar üretim yerine bizde ithalat yapacağız. Bizi buna zorladılar.”

Önümü göremiyorum

Kırmızı et sektöründen çekilmediklerini ancak besi hayvanı alımını durdurduklarını belirten Ömer Görener: “ Elimizdeki hayvanların karkas ağırlığı 240-250 kiloya gelince peyder pey keseceğiz. Bu da yaklaşık 8-10 aylık bir süreci kapsıyor. Elimizdeki hayvanları kestikçe yerine yeni hayvan almayacağız. İç piyasadan da almayacağız, ithal hayvan da almayacağız. Arkadaşlarımız araştırıyorlar, ihtiyacımız olan eti biz de ithal edeceğiz. Bugün et mamulleri üreten firmalardan ithalat yapmayan kalmadı. Uygulanan politika üretim yerine ithalata zorluyor. Şartlar değişirse elbette bu kararımızdan caymayı çok isteriz. Biz bu ülkede hayvancılığın gelişmesi, yetiştiricinin para kazanması, besiciliğin sürdürülebilir olmasını ve katma değer yaratılmasını, istihdam yaratılmasını istiyoruz. İthalat politikaları adil hale getirilirse ve vergi oranları üretimi sürdürülebilir hale getirilirse biz yine seve seve besicilik yaparız. Ama bugünkü koşullarda biz önümüzü göremiyoruz. Ben önümü göremezsem nasıl besicilik yapabilirim. Benim maliyetlerim 15-16 lira iken ben 10 liralık ithal etle nasıl yarışırım. Şartlar üretimi sürdürecek şekilde düzenlenirse tekrar döner besicilik yaparız.” görüşünü dile getirdi.

İşçi çıkarmayacak

Besicilik faaliyetine aktardıkları fonu başka yatırımlarda değerlendireceklerini bu nedenle eleman çıkarmayacaklarını anlatan Ömer Görener, şirket açısından kayıplarının olmayacağını söyledi. Banvit’in yatırımları ve piyasadaki gücü ile faaliyetini sürdüreceğini hatırlatan Görener: “Bizim açımızdan bir kayıp yok. Biz bu konuya ayıracağımız kaynağı başka yatırımlarda değerlendirir yolumuza devam ederiz. Arkadaşlarımız araştırıyor, düzgün ithalat nereden yapılacaksa biz oradan et ithal ederiz. Ama Afyon’daki, Burdur’daki, Kars’taki besici ne olacak? Ülke hayvancılığı ne olacak? Bizim endişemiz bu. Bu ülkede hayvancılık, besicilik biterse bir daha ayağa kaldırılması yılları alır. Bunun iyi hesaplanması gerekir” dedi.

Referans fiyat uygulanmalı

Kırmızı etin maliyetinin 15-16 lira olduğunu vurgulayan Ömer Görener, bu yüksek maliyetin girdi fiyatlarındaki yükselmeden ve buzağı fiyatındaki artıştan kaynaklandığını söyledi. Kendilerinin spekülatör olarak suçlandığında kamuoyuna üreticinin spekülatör olamayacağını anlattıklarını hatırlatarak: “Biz ithalat yapılmasın, her şey yasaklansın demiyoruz. Ama ithalatın da koşulları var. Bütün dünyada uygulanan politika özünde üreticiyi koruyacak, üretimi sürdürecek bir “referans fiyat” sistemi var. Bunu Avrupa Birliği uyguluyor. Toprak Mahsulleri Ofisi ‘de bazı ürünlerin iç piyasa fiyatlarından daha aşağıda yurtiçine girişine izin vermiyor. Türkiye’de maliyet ne ise o fiyata kadar mal gümrüklenebilmeli. Türkiye’de buzağı, yani besi materyali çok pahalı. Türkiye’de önceden 1400 liraya kadar yükselen buzağı fiyatı, bugünlerde 1200 lirada seyrediyor. Ama Avrupa’da fiyat 200 avro düzeyinde, yani 400 lira. Birliklerin, özel sektörün ve bakanlığın bir araya gelip, buzağı fiyatının ne olması gerektiği konusunda mutabakat sağlaması gerekir. Her kesimi memnun edecek, 700-800 liralık bir fiyat belirlenmeli. Eğer Türkiye’deki fiyat 800 lira olacaksa, ithal hayvan da bunun üzerinden millileştirilmeli. Et getirilmesine de itirazım yok, ama onun da iç maliyetlere göre referans fiyat belirlenmeli. İçerde maliyet 16 lira iken, 10 liradan ithal edilirse kim et üretir?” görüşünü dile getirdi.

Besicilikte lider

Banvit, 21 bin baş kapasiteli işletmesi ile besicilikte Türkiye’nin lideri konumunda. Banvit kendi besi işletmesinin yanı sıra dışarıdan da besi hayvanı alarak kesim yapan ve kendi markasıyla et mamulleri üretiyor. Ayrıca pek çok işletmenin et tedarikçisi konumunda. Banvit 2010 yılında yaklaşık 40 bin büyükbaş hayvan kesimi yaptı.Banvit’in kırmızı etteki pazar payı yüzde 1.5 civarında. İkinci sıradaki Saray Halı Tarım İşletmesinin 17 bin baş kapasiteli besi işletmesi var. Koç Ata İşletmesi üçüncü sırada yer alıyor. Banvit’in besicilikten çekilmesi karşısında diğer işletmelerin nasıl bir tavır alacağı merakla bekleniyor. Ayrıca ülke genelinde faaliyet gösteren binlerce besi işletmesi var. Bu işletmelerin de mevcut ithalat politikası nedeniyle zor günler yaşaması bekleniyor.

“Spekülatör” suçlamasına ilanla yanıt vermişti

Tarım ve Köyişleri Bakanı Mehdi Eker’in “spekülatörlükle” suçladığı büyük besi işletmelerinden biri olan Banvit, gazetelere verdiği ilanlarla üreticinin spekülatör olamayacağını, asıl spekülasyonun ithalatta olduğunu kamuoyuna duyurmuştu. İlanlarda Türkiye’de artan nüfusa karşılık hayvanm varlığının azaldığı ve et üretiminin yetersiz olduğu bu nedenle et fiyatının yükseldiği, üreticinin değil, ithalatın spekülasyona neden olduğu görüşüne yer verilmişti.



KUTU

Ömer Görener’in önerileri:



*** Kesilmiş Et ve Kasaplık Canlı Hayvan ithalatı ülkemizin aleyhine bir uygulamadır ve bir an önce sonlandırılmalıdır.

*** Et açığının Buzağı ve Besi Materyali ithalatı ile kapatılması hedeflenmelidir.

*** Ucuz maliyet altyapısına sahip ülkelerden ithal edilen Kesilmiş Et ve Kasaplık Canlı Hayvanlar yetersiz gümrük vergisi ile ülkeye sokulmamalıdır.

*** Ülkemizde Buzağı ve Besi Materyali fiyatlarının kabaca nerelerde olacağına, dolayısıyla gümrük eşik değerlerine karar verilmelidir.

*** Gümrük eşik değeri Tarım Bakanlığımız, Besi ve Damızlıkçı Birlikleri ile Özel Sektörün ortak olarak mutabık kalınan görüşleri ile oluşturulmalıdır.

*** Kesinlikle süt tozu ithalatına müsaade edilmemelidir.

*** Süt ve et fiyatlarının dengelenmesi için sağmal damızlık popülasyonunun artırılması gereklidir.
 
Ynt: Kırmızı ette en büyük üretici �ithalatçı� oluyor

Bakan bey birer birer büyük firmaları spekülatörlükle suçlasın,onlar da sektörden çekilsin sonra da fiyatlar normale dönsün bakalım.Madem sorumlu spekülatörler,kessinler ithalatı,sonra büyük firmalar da tasfiye edilsin,etin kilosu kaç para oluyor beklesin görsünler :)
 
Ynt: Kırmızı ette en büyük üretici “ithalatçı” oluyor

sadece hayvancılıkta değil bütün sektörlerde çok taş yerinden oynadı.
otomotivde yan sanayi yabancıların. bankaların çoğu yabancıların.
büyük ulusal marketler yabancı ortaklı. elektronik mağazaları yabancı.
sıra hayvancılığa geldi demekki.
 
Ynt: Kırmızı ette en büyük üretici “ithalatçı” oluyor

Hayvancılığın bu günlere gelmesinde elbetteki uygulanan tarım politakalarının etkisi büyük, inkar edilemezde..
Bana göre durum sosyal bir durum..Yani köyden kente göçle başlayıp, süratle değişen üretim-tüketim dengesi.. Bunun altında da; köydeki genç nüfusun evlenme sorunu.. ki, hemde ne sorun.. Biraz daha açarsak yada örneklersek;
Bir aile var 6 nüfuslu, diyelimki 2 kızı ve 2 de oğlu olsun. Şimdi kızlarını köydeki işlerden kurtarmak için köyden gelen evlenme isteklerine karşı çıkıyor ve şehirde işi olana kızımı veririm diyor..Veya birini şehirde ikamet eden birine versin diğerinide köyden şehir şartı ile evlendirsin..
3 üretci insan bir anda 3 tüketici oluyor..Sıra erkek çocuklara geldiğinde karşına aynı durum çıkıyor ve dolayısıyla 2 çocuğuda evlendirip şehre gönderince (muhtemelen yine köyden 2 gelin alır) 4 tüketici daha eklendimi oldu 7 tüketici 2 üretici..Eh şimdi babada az çok emekli olmuştur, çocuklarıda başgöz etmiştir, satar sığırı sıpayı kalır elde bi traktör, az buçuk arazi. Ben bilirim mantığı ile emekli maaşını çektikçe alır bir bidon mazot zamanlı zamansız gider bişeyler yapar.. Ekonomiklik, maliyet hesapları falan altsüt olmuştur..

Üretim ve tüketim dengesi sadece bu örnekte ne duruma gelmiştir..Bunu binlerle çarparsak, şu anki durum aslında iyi bile sayılır..
Not: Atasözü değil sıpa sözü.. ' Zengine gidip b..k atacağıma, fakire gider k..ç atarım.. trajikomik diye düşünüyorum.
 
Ynt: Kırmızı ette en büyük üretici “ithalatçı” oluyor

nailyetek link=topic=37978.msg323442#msg323442 date=1294745528' Alıntı:
Hayvancılığın bu günlere gelmesinde elbetteki uygulanan tarım politakalarının etkisi büyük, inkar edilemezde..
Bana göre durum sosyal bir durum..Yani köyden kente göçle başlayıp, süratle değişen üretim-tüketim dengesi.. Bunun altında da; köydeki genç nüfusun evlenme sorunu.. ki, hemde ne sorun.. Biraz daha açarsak yada örneklersek;
Bir aile var 6 nüfuslu, diyelimki 2 kızı ve 2 de oğlu olsun. Şimdi kızlarını köydeki işlerden kurtarmak için köyden gelen evlenme isteklerine karşı çıkıyor ve şehirde işi olana kızımı veririm diyor..Veya birini şehirde ikamet eden birine versin diğerinide köyden şehir şartı ile evlendirsin..
3 üretci insan bir anda 3 tüketici oluyor..Sıra erkek çocuklara geldiğinde karşına aynı durum çıkıyor ve dolayısıyla 2 çocuğuda evlendirip şehre gönderince (muhtemelen yine köyden 2 gelin alır) 4 tüketici daha eklendimi oldu 7 tüketici 2 üretici..Eh şimdi babada az çok emekli olmuştur, çocuklarıda başgöz etmiştir, satar sığırı sıpayı kalır elde bi traktör, az buçuk arazi. Ben bilirim mantığı ile emekli maaşını çektikçe alır bir bidon mazot zamanlı zamansız gider bişeyler yapar.. Ekonomiklik, maliyet hesapları falan altsüt olmuştur..

Üretim ve tüketim dengesi sadece bu örnekte ne duruma gelmiştir..Bunu binlerle çarparsak, şu anki durum aslında iyi bile sayılır..
Not: Atasözü değil sıpa sözü.. ' Zengine gidip b..k atacağıma, fakire gider k..ç atarım.. trajikomik diye düşünüyorum.
çok doğru bir yorum Nail abi... malesef aynı sorun yurdumun 4 bir yanındaki her köyde ayni.....
 

Benzer Konular