İSVİÇRE ESMERİ (hayvancılık)


hayvancılıkla uğraşan arkadaşlar dünyanın pek çok yerinde kendini kanıtlamış yüksek süt verimine sahip olan holstein cinsi inekleri bilir.aile içi diye tabir edilen işletmem de otuz yıldır ben de bu cinsi bakmaktayım. benim merak ettiğin konu ülkemizdeki yedi farklı bölgede değişik iklim koşullarının mevcut olmasına rağmen bizlere önerilen bu holsteinler her bölgemizde aynı verimi verebiliyormu?acaba bunun bir araştırması yapılmışmı? çünkü bu ırk yüksek süt verimine sahip olduğu kadar,hastalıklara da yakalanma oranı o kadar yüksek olan bir ırk.yetiştirdiğimiz damızlıklarımıza her defasında daha fazla süt veren suni tohumlar koydurarak süt verimlerini arttırmak istedik.istedik istemesine ama bu sefer de kaçınılmaz sonla karşılaştık, ne kadar çok süt,okadar çok sağlık proplemi ve tabiki ekonomik kayıp. helede son yıllarda veterinerlerle neredeyse akraba olduk. bu sebeplerden dolayı insanın aklına ister istemez acaba doğru hayvanımı bakıyoruz sorusu geliyor. bu sebepten hayvan ırklarına bir göz attım. isviçrerin bol sütlü olduğu söylenen saanen keçilerini herkes bilir, aynı isviçrenin bir de İSVİÇRE ESMERİ denilen süt cinsi bir ineği olduğunu gördüm. süt veriminde de holsteinden sonra ikinci sıralarda,her türlü iklime adapte olabilen,hastallıklara da gayet dayanıklı,aynı zamanda da kombine(hem et hem süt )özelliği taşıyan bir cins. avrupanın birçok ülkesinde de yaygın olarak yetiştirilen bu cins acaba türkiyede yetiştiriliyormu? bizim bölgede hiç rastlamadım. türkiyede bulunuyorsa hangi bölgede? eğer ülkemizde bulunmuyorsa neden bulunmuyordur? insan bu gibi durumlara mantıklı bir açıklama bulamayınca ister istemez avrupalılar bunu bize kasıtlı olarak önermemişlerdir diye düşünüyor. yoksa birçoğu avrupa kökenli olan bu ilaç şirketleri bu kadar veteriner ilacını fahiş fiyatlarla başka türlü nasıl satacaklar? bir düşünseniz ya hastalıklara dayanıklı bir ırk bakmamız onların hiç işlerine gelirmi? arkadaşllar,bizim sadece sütçü özelliği olan değilde,kombine bir ırk bakmamız lazım.zaten çok süt üretmekle bu güne kadar hep zarar ettik.süt fazlalığından dolayı fiyatları düşürdükleri zaman hep birbirimize sorduk, yollaramı dökelim, dereyemi diye. sonuç olarak hayvanlarınmızın hastalanmamasını,kazancımazın veteriner ve ilaç şirketlerine gitmemesini,sütümüzün para etmesini istiyorsak, kesime giden hayvanlarımızdan da zarar etmememizi istiyorsak,bu yazdıklarıma otuz yıllık deneyimlerimi de katarak,aile içi işletmelirimiz için ben kombine bir hayvan ırkı diyorum. SAYGILARIMLA
 
Ynt: İSVİÇRE ESMERİ (hayvancılık)

Amerikada süt üretimi yapan büyük çiftliklerin tercih ettiği inek seçimi holştayn olmakla birlikte ineğin yapısal yönden farklılıkları vardır.Örneğin inekler asla ırkının en yüksek cidago değerlerini taşımazlar otra boydadırlar,yüksek süt verimi istenen bi özellik değildir (40,50kg) 20,25 kg verim kabul gören bir değerdir,ayrıca kullandıkları boğalar genellikle ineklerinde eksik gördükleri değerle yönündedir (ayak yapısı, meme yapısı gibi) ve buzağıların doğum mevsimi toplulaştırılmış ve yaz aylarına denk gelmektedir, buzağılar doğumdan sonra hemen elde çıkarılmaktadır. İşletmemizi bu yönde değerlendirmek kısa ve orta vadede daha kazançlı hale getirir.
 
Ynt: İSVİÇRE ESMERİ (hayvancılık)

bu problemlerle karşılaşmamızda belki bizimde suçumuz vardır ama veteriner arkadaşların da sanki biraz payları var gibi.bu güne kadar suni tohumlamaya gelen bir veteriner görmedim ki, kaç paralık tohum istiyorsun diye söze başlamasın.aslında dediğiniz gibi ilk evvela hayvanın genetik yapısını inceleyip,süt verimini de sorduktan sonra uygun gördüğü boğanın tohumunu kullanması lazım. çünkü onların boğa kataloglarında boğaların damızlık için geçirgenlik bilgileri mevcut. ama dediğim gibi bu güne kadar bu tür hareket eden bir veterinere rastlamış değilim. aslında bu konu işletmenin geleceği için en önemli adımlardan biri,hatta ilk adımlardan. ama ne yazık ki ilk adım yanlış yöne atıldığı zaman istediğimiz yere gidemiyoruz.
 
Ynt: İSVİÇRE ESMERİ (hayvancılık)

isviçre esmeri olarak bilinen ırk montofon ırkıdır tabi şu anda türkiyede bulunan montofonları neredeyse tamamı melzleşmiş durumdadır yani saf montofon ırkı kalmadı gibi bir şey bunun sebebide malasef bizleriz guzelim saf ırkları aklımıza gelen diğer ırlklarla mezleştirmemizdir.
 
Ynt: İSVİÇRE ESMERİ (hayvancılık)

Holştayn ırkının bahsettiğiniz kadar da nazik olmadığı düşüncesindeyim..
Bir kaç yıldır; tv ler ve basın yoluyla ısrarla açık besi adı altında bi furyadır başladı gidiyor..Bunu gören hekes bölgesel iklim farklılıklarını gözetmeden çevirdi bir çit, iyi kötü birde yemlik ve suluk.v.s.. başaldı hayvancılığa.. Ne bir altyapı var nede başka bişey, dize kadar çamur ve gübrenin içinde ne kadar sağlıklı holştayn vede başka bir cins hayvan bakılabilirki..? Burda zaten kelimede ayrıntı var; ' açık besi ' dikkat edilirse ' açık süt sığırcılığı ' denmiyor.. Bunu gözlemlerime dayanarak yazdım; açık besi et üretimi için oldukça avantajlı.. Süt üretimi içinse dezevantaj..:) Gerekli bakım ve beslenme koşulları oluştuğunda holştayn cinsi süt ineklerinde de hastalık v.s. olmayacağı kanaatindeyim.. Ayrıca; youtubede bulunan diğer ülkelerdeki çiftliklere bakarsanız, mutlaka yaylım yani çayır meralarda hayvanların otlatıldıklarını göreceksiniz.. Yılın en az
3/1 kısmında mutlaka hayvanlar meralardan faydalanmalıdır.. Hayvanı bir makina gibi göremezsiniz.. Yağını suyunu koy çalıştır, dök içine hammaddeyi mamül olarak al..yok böyle bişey.. Ne yazık ki bir çok bölgede meralar ve çayırlar talan edilmiş ve tarıma açılmıştır.. Ve biz böyle yerlerde 7/24 senenin 365 günü hapishane koşullarında hayvancılık yapmaya çalışıyoruz.. Hayvanlarında mutlaka özgür dolaşabilmeleri gereklidir, sonuçta onlar yaban hayatlarından koparılarak evcilleştirilmişlerdir.. Bazı bölgelerde, yerli ırk hayvanların yılın 6 ayında ormanlarda başı boş bakıldığını ve bunların kışın gelmesiyle köylere kendiliğinden döndüklerine şahit olmuşumdur.. Bunlar neredeyse ömründe hiç pensilin veya antibiyotik almadan ölürler.. Birde duruma bu yüzden bakmak gerekli..
 
Ynt: İSVİÇRE ESMERİ (hayvancılık)

2010-12-20_13-30-42.jpg

Ana vatanı İsviçre olmasına rağmen değişik iklim, bakım ve besleme şartlarına uyum kabiliyetinin yüksek olmasından dolayı dünya üzerinde geniş bir alana yayılmıştır. Hem sütçü hem etçi bir ırk olarak kabul edilen Montofonlar, değişik iklim ve arazi şartlarına kolayca uyum sağlayabilmektedir. Otlama kabiliyetleri oldukça iyidir. Ülkemizde ise bütün bölgelerde, değişik iklim şartlarında ve yetersiz koşullarda başarı ile yetiştirilmektedirler. Montofonlar 8-9 yaşına kadar damızlıkta kullanılabilirler. 14-15 yaşına kadar damızlıkta kullanılan hayvanlara da rastlanmaktadır.

Renk, gümüşi griden siyaha yakın koyu esmere kadar değişir. Sırtta açık renkte bir ester çizgisi vardır. Kulak içinde tüyler çoğunlukla uzun ve beyazdır. Burun ucu, kuyruk ucu, ve boynuz uçları siyahtır. Vücut sağlam yapılı, kuvvetli, adaleli, iri ve güçlüdür. Memenin yapısı ve memenin karın duvarına bağlantısı kuvvetlidir. Süt ve et verim yönlü kombine bir ırktır.

Ülkemiz şartlarında yetiştirilen Montofonlarda ergin canlı ağırlık dişilerde 400-450 kg, erkeklerde 500-550 kg, yıllık süt verimleri 3500-4000 kg kadardır. Sütteki yağ oranı ise % 3.6 civarındadır. Süt verimi yükseldikçe sütteki yağ oranı bir miktar azalır.

Esmer ırk sığırlar yüksek besi kabiliyetine de sahiptir. İyi bakım ve besleme şartlarında günlük canlı ağırlık kazancı 900-1000 g civarındadır. Montofonlar Holştaynlara göre daha kanaatkar hayvanlardır.

768 arkadaşım gerçektende ilgi çekici ve faydalana bileceğimiz bir konu açmışsın benim işletmemdede holsteyn ırkı hayvanlkar var gerçektende narin hastalıklara dayanıksız hayvanlar yani 20 litre süt veren hayvanla 30-40-50 litre süt veren hayvanlar arasında dağlar kadar fark var hayvanların süt verimlerine ve ırk yapılarına göre bakılıp beslenmeli holsteyn ırkları süt sığırcılığında yüksek kar getiren ırklar BURDA YEM de uzun yıllar çalışmış bir arkadaş var o anlatıyordu çiflikte 55 litre süt veren inekler vardı diye sadece burda-doğuş yem diye 3200 enerjilik bir yem hayvanları ayakta tutuyormuş Nail abininde değindiği gibi işletme koşulları modern ,sistemli ve hijyenik olursa hayvanların vücut ihtiyaçlarıda yeterince karşılanırsa daha az sorunla karşılaşılır eskiden babmgilde güzel bir mondafon inek vardı ürettilerdide baya dediğiniz gibi pek hastalamazdı
Bende sadece besi amaçlı ıırklardan çoğaltıp yetiştirmeyi düşünüyorum tabi dişi damızlık sağım yapılmayacak angus,belçika mavisi,limuzin,şavrole vs. danalarınıda yaşına varıncaya kadar yanlarında tutacaksın yani i nevi süt besiciliğ yapmayı düşünüyorum İNŞALLAH bir gün.
 
Ynt: İSVİÇRE ESMERİ (hayvancılık)

ben Ardahanlıyım bizim oralarda açık mera hayvancılığı yapılıyor yani sağılan inekler günde iki kere eve gelp sağılıyor geceleri arazide yatıyor . diğer tosun ve düveler 5 6 ay dışarda ayda bir eve geliyor evin yolunu unutmamaları için . gel gelelim holstein ırkı aynı zamanda simental ırkı bizim oraların şartlarına uygun değil ayak tırnakları çok çabuk parçalanıyor şap gibi hastalıkları çok çabuk kapıyor . Ama montofon ırkı son derce dayanıklı ve et- süt verimi yüksek.
Ülkemizde ki tarım politikalarının saçma ve bilgisizce yapıldığının bir göstergeside hayvancılıktadır şu anda ülkemizde et ihtiyacı var et fiyatları tavan yapmış ancak bizim süper zeki tarım bakanlığımız et verimi yüksek olan etçil sığırlara destek vermesi gerekirken süt arzın ın fazla olduğu sütün sudan bile ucuz olduğu ülkemize süt sığırcılığını destekliyor sizce böyle bişe varmı bu durum dış ülkelere büyük döviz kayıplarına sebep olmakta ve nasıl beslenip ne şekilde kesildiği belli olmayan hayvanları ülkemize getirmektedir . bu gelen hayvanlarla bir çok hayvan hastalığı ülkemizdeki mevcut hayvan varlığınıda tehlikeye sokmaktadır.
Ben ulusalarası ticaret ve finansman 3. sınıf öğrencisiyim ve şimdiye kadar öğrendiklerimle az çok ekonomik bilgiye sahibim . Bence ülkemiz bu et konusunda dışarıya döviz akıtmaktan vazgeçmeli ve dışardan son derece ucuza getirebildiği sığırlarrın etçil olanlarını (angus, hereford, limuzin, belçika mavisi) damızlık olarak ülkemize getirmeli ve direk köylerdeki çiftçilere herhangi bir ipotek göstermeksizin üzerine zimmetleyerek vermelidir. Çünkü ülkemizde verilen kredileri yanlış kullanılıyor ve hayvan alınması gereken 0 faizli kredi ipotek gösterebilecek serveti olanlar tarafından suistimal edilmektedir. gidip köylere baktığımızda para eden bir menkul kıymeti olmayan bir çiftçinin o hayvanları yetiştirerek hem ülke ekonomisine hemde kendine istihdam sağlamada büyük yarar sağlayacaktır.
Benim görüşüm budur. Gümrük müsteşarlığı sadece damızlık olan hayvanların (gebe düve e inek) vergilerini düşürmeli kesilecek hayvanın vergilerini eskisi gibi % 135 e çıkarmaldır .