Yerli besici yüzde 75 vergi artışı ile yine rahat nefes alamayacak

Karkas et ithalatında gümrük vergisi yeniden düzenlendi. 2 Temmuz tarihli Resmi Gazete’de yayınlanan Bakanlar Kurulu Kararı ile kırmızı et ithalatındaki gümrük vergisi yüzde 60’tan yüzde 75’e çıkarıldı.

Vergi artışı et ithalatını azaltır mı? Yerli besicileri zarardan kurtarmaya yeter mi? İç piyasada kırmızı et fiyatına nasıl yansır? Tüketici bundan nasıl etkilenir?

Vergi artışı kime yarar, kime zarar getirir?

Bu sorulara verilecek yanıtların ortak paydası şu; hayvancılık politikası iyi yönetilmiyor.

Sadece son bir yılda canlı hayvan ve et ithalatı ile ilgili mevzuat değişikliklerine bakılırsa nasıl tutarsız ve sektöre yarar değil, zarar veren bir politika uygulandığı açıkça görülebilir.

Mevzuattaki değişikliği satır başlarıyla hatırlamakta yarar var.

İthalat ilk kez 2010 yılı Nisan ayında gündeme geldi. Bakanlar Kurulu Kararı ile Et ve Balık Kurumu’na sıfır gümrükle canlı hayvan ve karkas et ithalatı yetkisi verildi.

Böylece canlı hayvan ithalatı için kapılar açıldı. Et ve Balık Kurumu, 2010 Mayıs ayında peş peşe ihaleler yaptı. Yetmedi, özel sektörün de canlı hayvan ithal etmesi için gümrük vergisi yüzde 135’ten yüzde 40’a düşürüldü.

Canlı hayvan ithalatı da yetmedi. Karkas et ithalatına kapılar açıldı. Karkas ette gümrük vergisi yüzde 235’ti. Et ve Balık Kurumu’na sıfır gümrükle, özel sektöre yüzde 30’la ithalat izni verildi.

Yerli besiciler hayvanlarını satamaz duruma geldi. Zararları katlanarak büyüdü. Büyük işletmeler bile sektörden çekilmek zorunda kaldı. Birçok besi işletmesi kapandı. Et üretiminde ciddi düşüş oldu.İthalatta ise büyük artış oldu.

Besicilerin tepkisi üzerine 19 Mart 2011’de karkas ette vergi oranı yüzde 30’dan yüzde 40’a çıkarıldı. Bu karar besicileri zarardan kurtarmadı. 13 Mayıs 2011’de bu kez vergi yüzde 40’tan yüzde 60’a çıkarıldı. Bu karar da besicileri memnun etmedi. Çünkü zarar devam etti. Nihayet, 2 Temmuz’da yine Bakanlar Kurulu Kararı ile karkas ette gümrük vergisi yüzde 75’e çıkarıldı.

Alınan bu son kararın doğuracağı sonuçlar ne olacak?

1- Yerli besici yine rahat nefes alamayacak. Yem fiyatındaki artışa bağlı olarak yerli besicinin karkas et maliyeti ortalama 15 lira. Yüzde 75 vergiye rağmen ithal etin maliyeti 12-13 lira. Dolayısıyla yerli besicinin zarar etmeden üretimi sürdürmesi mümkün değil.Bu nedenle verginin yüzde 75’e çıkarılması yerli besiciyi rahatlatacak bir karar değil.

2-Özel sektör firmaları ithalat vergisinin artacağını bildikleri için yapabilecekleri kadar et ithal ederek stok ettiler. Uzun bir süre bu stoktaki etleri kullanacaklar.Bu nedenle yerli besicilerin hayvanlarını kestirmesi hem yüksek maliyet hem de talep açısından mümkün değil. Kaldı ki, büyük alıcıların hayvan talebi yok.

3-Bu gelişmelerden en olumsuz etkilenen kesim, tüketiciler. Vergi artışı mutlaka et fiyatına artış olarak yansıyacak. Tüketiciler daha pahallıya et tüketecek.

4- Et ithalatçıları ise bu işten en karlı çıkanlar olacak. Ucuza et ithal ederek stoklayanlar vergi artışını gerekçe göstererek yüksek fiyatla satacaklar.

Özetle, et ithalatı vergisindeki artış bir avuç ithalatçıya yarayacak.Üretici, tüketici ve ülke zararlı çıkacak.

*****

Anız yakan geleceğini yakar !..Hububatta hasat sürüyor. Tüm uyarılara rağmen birçok çiftçi anız yakmayı inatla sürdürüyor. TEMA Vakfı, anız yakılmaması için bir kez daha uyardı. Belki yararı olur diye bu uyarıdan bir bölümü paylaşıyoruz.

“Ülkemizde hububat ekimi yapılan 13,1 milyon hektar arazinin yaklaşık yüzde 30’unda 6 milyon tondan fazla köklü hububat sapının (anız) yakıldığı tahmin edilmekte ve bu rakam her geçen gün endişe verici şekilde artmaktadır. Hasat sonrasında tarlada kalan anızın yeni ekim öncesinde temizlenmesi gerekir. Ancak, bu temizleme işleminin yakılarak yapılması topraklarımıza, ormanlarımıza, su varlığımıza, biyolojik çeşitliliğimize ve ekonomimize büyük zarar vermektedir.

Anızın yakılması sırasında toprakta yaşayan, onu besleyen, havalandıran, verimli kılan milyonlarca canlı mikroorganizma yok olur, toprağı besleyecek organik atıklar ortadan kalkar, toprak fakirleşir, verim gücü düşer. Üzeri çıplak kalan toprak, rüzgar ve sellerle taşınarak erozyona uğrar, yağış suyu yer altı su kaynaklarına ulaşamaz, doğal denge bozulur. Öte yandan anız yangınları yakındaki diğer tarla ve bahçelere sıçrayabildiği gibi orman yangınlarına hatta yerleşim alanlarının yanmasına da sebep olur.

Ülke topraklarımızın yüzde 76’dan fazlasında organik madde eksikliği vardır. Anız gübreye dönüştürülerek tekrar toprağa verildiğinde, toprak organik madde açısından zenginleşir, toprağı verimli kılan mikroorganizmalara besin sağlanır, toprağın neminin korunmasına katkı sağlanır, toprağın verimi artar, çiftçi daha fazla ürün alır ve ürünün tadı, kokusu daha güzel olur. Ayrıca, topraktaki bitki örtüsü tahrip olmadığı için rüzgar ya da su ile taşınmaz, böylece erozyondan korunmuş olur.”

 
Ynt: Yerli besici yüzde 75 vergi artışı ile yine rahat nefes alamayacak

Hayvancılık ve de besicilikle ilgili yapmadığımız yorum kalmadı ama anız yakılmaması konusunda birşey söylemek gerekli. Bazen anız yakmanın fayda ve zararları hala tartışılmakta. Birçok çiftçinin yakmadığı zaman ürün artıklarından kurtulması mümkün değil. Büyük çiftçilerin belki de pahalı olan bu sap parçalayıcı aletleri alıp kullanmaya güçleri yetebilir ama, küçük çiftçiler için aynı durum söz konusu değil. Çözüm olarak birkaç arkadaşın birleşip te almaları, belki de tek çıkar yol. Aski takdirde yeterince parçalanmayan artıkların toprağa karıştırılmasından dolayı mantari hastalıklar için uygun koşullar oluşuyor ve o tarlaya ekilecek olan bir sonraki üründe çiftçiler büyük bir olasılıkla mantari hastalıklarla mücadele etmek zorunda kalıyorlar. Daha sonrasını söylemeye gerek yok zaten, ilaçlamalar için yapılan masraf ve emek, ürünlerdeki ilaç kalıntıları, bu tür ilaçların topraklara verdiği zararları bilmeyenimiz yoktur. :)
 

Benzer Konular