Bayraktar: Biyoyakıt üreticiyi rahatlatacak

Türkiye Ziraat Odaları Birliği (TZOB) Genel Başkanı Şemsi Bayraktar, tarım ürünlerinden biyoyakıt üretimi yapılmasının üreticiyi rahatlatacağını, Türkiye için önemli bir gelir kaynağı ve istihdam yaratacağını vurguladı. Son yıllarda dünyada biyoyakıta ilginin arttığını Bayraktar, biyoyakıtların, başta petrolde dışa bağımlılığın azaltılması olmak üzere, tarımsal üretimde çeşitliliğin artırılması, kırsal kalkınmayı desteklemesi ve yem sanayisine hammadde sağlaması gibi sebeplerle büyük önem taşıdığını vurguladı.

TZOB Genel Başkanı Şemsi Bayraktar biyoyakıt üretimiyle ilgili açıklama yaptı. EPDK’nın 19 Eylül 2011 tarihinde aldığı bir karar ile 2013 yılından itibaren akaryakıta her yıl artan oranlarda yerli tarım ürünlerinden üretilen etanol ve biyodizel katılmasının zorunlu hale getirdiğini vurgulayan Bayraktar, bu kararın tarım Sektörü üzerindeki olası etkilerini dikkatle incelemek gerektiğini belirtti. TZOB olarak tarım ürünlerinden biyoyakıt üretimi yapılmasının üreticiyi rahatlatacağını, Türkiye için önemli bir gelir kaynağı ve istihdam yaratacağını düşündüklerini vurgulayan Bayraktar, biyoyakıtların, başta petrolde dışa bağımlılığın azaltılması olmak üzere, tarımsal üretimde çeşitliliğin artırılması, kırsal kalkınmayı desteklemesi ve yem sanayiine hammadde sağlaması gibi sebeplerle büyük önem taşıdığının altını çizdi. Son yıllarda dünyada biyoyakıta ilginin arttığını kaydeden Bayraktar, tarımsal üretimde söz sahibi olan ülkelerin ürettiklerini biyoyakıt üretiminde hammadde olarak da kullanmaya başladıklarına işaret etti.

-BİYODİZEL ÜRETİMİ EN FAZLA ALMANYA, FRANSA VE İTALYA’DA-

Bayraktar, biyoetanol üretiminin başta ABD ve Brezilya olmak üzere, Çin, AB, Hindistan, Kanada, Tayland, biyodizelin ise en fazla AB ülkelerinden Almanya, Fransa ve İtalya’da üretildiğini belirtti. Biyoetanol ve biyodizel üretimi için gerekli olan hammaddelerin oldukça geniş tarımsal ürünleri kapsadığını dile getiren Bayraktar, dünyada biyoetanol üretiminde en fazla mısır, şeker pancarı, şeker kamışı buğday, arpanın, biyodizel üretiminde ise kanola, soya fasulyesi, palm yağı, ayçiçeği, aspirin kullanıldığını vurguladı.

-TÜRKİYE BU GELİŞMELERDEN UZAK KALMAMALI -

Dünyada ABD ve AB ülkeleri başta olmak üzere çoğu ülkenin biyoyakıt üretimlerini çeşitli şekillerde desteklediğini ve üretimlerini her yıl artırdıklarını ifade eden Bayraktar şöyle dedi:

“Dünyada öncelikli olan gıda amaçlı tarımsal üretimdir. Ancak, gıda temel ihtiyaç maddesi olmakla birlikte artan enerji fiyatları ülkeleri biyoyakıt üretimine yönlendirmektedir. Ülkeler biyoyakıt üretimini her geçen yıl artırırken, Türkiye bu gelişmelerden uzak kalmamalı, gıda güvenliğini sağladıktan sonra, dünyadaki gelişmeleri de takip ederek tarımsal politikalarına biyoyakıt üretimine yönelik hedeflerini de eklemelidir. Türkiye’de biyoyakıt üretim çalışmaları 2005 yılında hızlanmış, plansız ve mevzuat çalışmaları tamamlanmadan kısa sürede 1-1.5 milyon ton kurulu kapasite ve 90 bin ton fiili üretime ulaşılmıştır. Ancak, yasal olmayan birçok firmanın kayıtdışı ve standartlara uymayan üretimleri sektörü sıkıntıya sokmuştur. Biyodizel üretimi için gerekli olan yağlı tohumların yetersizliğinin de etkisiyle biyodizel üreticileri de üretimlerini devam ettirememişlerdir. Geçen süreçte ülkemiz biyoyakıt üretim çalışmaları biyoetanol üzerine yoğunlaşmıştır. Pankobirlik tarafından yapılan çalışmalar sonucu biyoetanol üreten ilk fabrika Konya’da hizmete açılmıştır. Türkiye ' nin en büyük biyoetanol tesisi olan ve 2007 yılında faaliyete geçen fabrika ülkemizde şeker pancarı tarımının sürdürülebilirliğinin sağlanması ve ülkeye yarattığı katma değer açısından son derece önemli bir yatırım olmuştur. Son yıllarda biyoetanol üretim tesisi sayısı 4’e çıkarılmıştır.

-“EPDK’NIN KARARI ÜRETİCİLERİ MEMNUN ETTİ”-

Türkiye’de şekerpancarı üretiminin biyoetanol üretiminde değerlendirilmesine yönelik çalışmalar devam ederken, biyoetanol üretiminin desteklenmesine yönelik EPDK’nın 19 Eylül 2011 tarihinde aldığı Karar üreticilerimizi memnun etmiştir. Kota ile engellenen şeker pancarı üretiminin kullanım alanının biyoetanole yönlendirilmesiyle özellikle İç Anadolu Bölgesi çiftçileri kota sıkıntısını aşarak rahat nefes alacaktır. Şeker pancarının yoğun olarak gerçekleştirildiği bölgelerde kurulacak biyoetanol üretim tesisleri ile şeker pancarı değerlendirilirken aynı zamanda bölgedeki istihdamın artırılmasına da katkı sağlanacaktır.”

-“KARAR, BİYOETANOL TESİS SAYISINI ARTIRACAK”-

EPDK tarafından alınan Karar ile akaryakıt olarak piyasaya arz edilen benzin türlerine, yerli tarım ürünlerinden elde edilecek biyoetanol katkısının, 1 Ocak 2013 tarihi itibariyle en az yüzde 2, 1 Ocak 2014 tarihi itibariyle en az yüzde 3 olma zorunluluğu getirildiğini aktaran Bayraktar, bu alınan karar ile biyoetanol tesis sayısının artırılacağını, biyoetanol üretiminin daha istikrarlı devam edebileceğini belirtti. Bayraktar, böylelikle benzin ithalatına ödenen döviz miktarı azalacağına dikkat çekti.

-“KARAR, TÜRKİYE’DE YAĞLI TOHUM İHTİYACI DAHA DA ARTIRACAK”-

EPDK’nın benzer Kararı biyodizel üretimi için de aldığına işaret eden Bayraktar, EPDK tarafından alınan karar ile akaryakıt olarak piyasaya arz edilen motorin türlerine yerli tarım ürünlerinden elde edilecek biyodizel katkısının 1 Ocak 2014 tarihi itibarıyla en az yüzde 1, 1 Ocak 2015 tarihi itibarıyla en az yüzde 2, 1 Ocak 2016 tarihi itibarıyla en az yüzde 3 olma zorunluluğu getirilmiştir. Türkiye’de biyodizel üretiminin artırılması amacıyla alınan bu karar gıda amaçlı yağlı tohum ihtiyacını daha da artıracaktır. Bu ihtiyacın karşılanarak ülkemizi 2014 yılına kadar yağlı tohum açığını kapatıp biyodizel üretecek seviyeye getirmek için başta GAP, KOP, BAP gibi büyük sulama yatırımlarının bir an önce tamamlanması ile yağlı tohum üretiminin artırılması önemlidir. Burada dikkate alınması gereken önemli husus şudur: 2009 yılında toplam yağlı tohum üretimi 2.2 milyon tondur. Bitkisel Yağ Sanayicileri Derneği verilerine göre ülkemizde üretilen yağlı tohumlardan elde edilen yağ miktarı ise 506 bin ton, tüketilen toplam yağ miktarı ise 1.8 milyon tondur. Görüldüğü üzere yağ ihtiyacının sadece yüzde 28’i ülkemizde üretilen yağlı tohumlarla karşılanmaktadır. Yağ ihtiyacımızın karşılanması amacıyla her yıl yağ ve yağlı tohumlar ithalatı gerçekleştirilmektedir” dedi.

-“TÜRKİYE’NİN YAĞLI TOHUM ÜRETİMİNİ ARTIRMA POTANSİYELİ MEVCUT”-

2010 yılı itibarıyla Türkiye’nin yağlı tohum ithalatı 2 milyon 732 bin ton, bitkisel yağ ithalatı 816 bin ton ve bunların işlenmesi sonucu arta kalan küspelerin ithalatı ise 944 bin ton olarak gerçekleştiğini belirten Bayraktar, bütün bu ithalat kalemlerine ödenen döviz tutarının ise 2.3 milyar dolar olduğunu vurguladı. Bayraktar, ithalat miktarları ve ödediğimiz döviz miktarının her yıl artış gösterdiğine dikkat çekti. Türkiye’de aslında dışa bağımlı olunan yağlı tohumlar başta olmak üzere, çeltik, mısır gibi üretiminin artırılması için gerekli potansiyelin mevcut olduğunun altını çizen Bayraktar, özellikle GAP bölgesinde, yağlı tohumların hemen hemen tamamının üretilebildiğini, ancak GAP bölgesinde üretimin artırılmasına yönelik uzun yıllardır hedefler olmasına rağmen halen bu ürünlerin ekilişi oldukça yetersiz olduğunu bildirdi. Bayraktar, bu potansiyelin değerlendirilerek üretimin artırılmasının sağlanabilecek yağlı tohum açığının kapatılıp biyodizel üretimi gerçekleştirilebileceğini vurguladı.

Sayfa : 1ANKA
 

Benzer Konular