Süt Hakkında Bilmek İste(me)diğiniz Her Şey !?

Durum
Üzgünüz bu konu cevaplar için kapatılmıştır...

Okunmasında fayda olan bir yazı...

Süt Hakkında Bilmek İste(me)diğiniz Her Şey !?

Siz hiç süt içen bir inek veya öküz gördünüz mü? Memeden kesilen hiç bir canlı doğal şartlarda süt ihtiyacı duymaz! Doğada hayvanlar yavrularını sütten kesme kurallarını çok net bir şekilde (hırlayıp azarlayarak, hatta gereğinde yavrusunu döverek) belirliyorlar. Ancak her nedense insanoğlu tüm konularda olduğu gibi beslenme konusunda da doğaya ters düşerek kendini sağlıklı tuttuğunu zannediyor. Üstelik içtiğimiz süt insan/ana sütü değil hatta anne inek sütü bile değil. Suni şartlarla süt üretmesi sağlanan canlılardan sömürülen bu sıvı insan metabolizmasıyla bir çok konuda uyumsuz olan inek sütü; diğer yandan insan yavrusunun normal şartlarda 2 yaş sonuna kadar anne sütü alması gerekliliğini de göz ardı ediyoruz..!

İnsanların süt hakkındaki bilgileri ya tamamen yanlıştır yada bilerek yanıltılmışlardır. Sebebi Dünya ekonomisinde inanılmaz yerinin olması, inek sütünün erişkin insanlar için faydasız hatta zararlı olduğu insanlara açıklanırsa ve süt tüketimi durursa çok büyük ekonomik çöküntülerin yaşanacak olmasıdır.

Sütü üreten hayvan bedeni insan bedeniyle uyumsuz bir yapıya sahiptir. Bir buzağı 18 ay sonra tam bir yetişkin haline gelirken, insan buna 18 yılda ulaşır. Bu bile sütün aslında bizim bedenimize göre farklı olduğunu gösterir.

Sütün içinde kazein diye bir madde vardır ve insan midesi bunun asla tamamını sindiremez. Bir bebek midesi bile ancak %40 ' ını sindirebilir. Ayrıca süt ince barsakta balgam yapar ve gözenekleri tıkar. Buradaki sindirimi de engeller yani.

Ayrıca sütte yüksek oranda kalsiyum olduğu rivayeti de deneylerle ispatlanmış bir yalandır. Yapılan bazı klinik deneylerde 1500 çocuğun üzerinde yapılan bir araştırmada süt içenlerle içmeyen çocukların arasında kalsiyum bakımından önemli bir farkı olmadığı görülmüştür.

'Doğulular ve Afrikalılar geleneksel olarak, müshil amaçlı kullanımı hariç sütten uzak durmuşlardır. Ama batı dünyasında insanlara hayatları boyunca her gün süt içmeleri söylenir.'

Doğaya baktığımızda, yavruların sütten kesildiği zamana kadar yalnızca sütle beslendiğini görürüz, çünkü sindirim sistemi buna uygun şekilde tasarlanmış. Sütün sindirimini sağlayan laktaz enziminin, ergenliğe geçişle birlikte insan sisteminden kendiliğinden yok olması; yetişkin insanların süte besin olarak kaplanlardan ya da şempanzelerden daha fazla ihtiyacı olmadığını gösteriyor.

İddia şu: Yetişkinlerin vücudu sütü sindirmeye uygun değildir. Bu ne demek? Şu demek: Erişkin yaşta süt, sindirim sistemini bozar. Neden? Çünkü çocuklarda olan fermentler ve enzimler (laktoz, kazein, vs.) yetişkinlerde yeterli miktarlarda yoktur. Bu durumda ne olur? Vücutta gaz birikimi ve yumuşak gaitaya (büyük abdest), karın ağrılarına, şeker hastalığına, kalp ve damar hastalıklarına ve hatta yaşlı kadınlarda şimdiye kadar bilindiğinin aksine kemik erimelerine sebep olur. Süt içende vücutta zararlı fermantasyonlar ve oksidasyonlar (zararlı kimya sal reaksiyonlar) oluşur. Bu de ne demektir? Serbest radikaller demek. Peki serbest radikal ne demek? Çabuk yaşlanma demek! Yani süt bir yaşlanma nedeni.

Süt, çiğ olarak tüketildiğinde tam protein besin olmasına rağmen yağ da içerdiği için kendinden başka bir besinle zor karışır. Buna rağmen günümüzde yetişkinler diğer yiyecekleri devamlı soğuk sütle 'yıkarlar'. Süt mideye girdiğinde hemen kesilir ve mevcut başka bir yiyecek varsa kesilmiş süt tanecikleri diğer yiyecek taneciklerinin etrafında pıhtılaşır, onları
mide özsularından yalıtırak sindirimi geciktirir, çürüme başlangıcına ortam sağlar. Bu yüzden süt tüketimi ile ilgili ilk ve en önemli kural şudur: 'Ya tek başına iç, ya da içme.'

-Pastörize ve homojenize süt dehşeti!

Bugün süt, içindeki doğal enzimleri yok eden ve nâzik proteinleri değiştiren pastörizasyonun her yerde uygulanması yüzünden, daha da sindirilemez hâle gelmiştir.

Çiğ süt, sütün sindirimini sağlayan laktaz ve lipaz aktif enzimlerine sahiptir. Canlılığını yitirmiş laktazı ve diğer aktif enzimleri içeren pastörize süt, yetişkin mideler tarafından gerektiği gibi sindirilemez.

Şişeyle beslenen bebeklerin yaşadığı karın ağrısı, pişik, solunum rahatsızlıkları, gaz ve diğer rahatsızlıkların da gösterdiği gibi çocuklar bile bu konuda sıkıntı çeker. Enzimlerin eksikliğinin ve hayâtî proteinlerin değişmesinin, sütteki kalsiyumu ve mineral elementleri erittiği de kuşku götürmez.

1930 ' larda Dr. Francis M. Pottenger, pastörize ve çiğ sütle beslenmenin 900 kedi üzerindeki etkilerine ilişkin 10 yıllık bir çalışma yürüttü. Bir grup yalnızca çiğ süt alırken, diğer grup aynı kaynaktan alınan pastörize sütle beslendi.

Çiğ süt içen grup kuvvet bularak büyüdü, hayatı boyunca sağlıklı, aktif ve canlı kaldı ama pastörize sütle beslenen grup kısa süre sonra durgun, sersem ve normalde insanlarla ilişkilendirilen kalp krizi, böbrek yetmezliği, tiroit bozukluğu, solunum rahatsızlıkları, diş kaybı, kemik zayıflığı, karaciğer iltihabı gibi kronik yozlaştırıcı rahatsızlıklara karşı savunmasız hâle geldi.

Ama Dr. Pottenger ' in en çok dikkatini çeken ikinci ve üçüncü nesillere olanlardı.

Pastörize sütle beslenen grubun yavrularının hepsi pastörize sütten kalsiyum emiliminin olmadığını gösteren zayıf ve küçük dişler, kalsiyum eksikliğinin açık ifadesi olan güçsüz kemiklerle doğdular. Çiğ sütle beslenen grubun yavruları ebeveynleri gibi sağlıklı kaldı.

Pastörize sütle beslenen grubun üçüncü kuşak yavrularının birçoğu ölü doğarken, kurtulanlar ise kısırdılar ve üreyemiyorlardı. Çiğ sütle beslenen grup soyunu sürdürürken, pastörize sütle beslenen grupta dördüncü nesil olmadığı için deney bitmek durumunda kaldı.

Eğer bunlar pastörize sütün zararlı etkilerinin yeterli kanıtı değilse, ticârî süt endüstrisinin kabul etmekten tiksindiği, kendi annelerinden alınan pastörize sütle beslenen buzağıların genellikle 6 hafta* içinde öldüğü gerçeğini dikkate alın.

Çiğ sütün lehinde, pastörize sütün aleyinde bulunan bu gibi bilimsel kanıtlara ve yirminci yüzyılın başlarına kadar insan türünün çiğ sütle beslendiği gerçeğine rağmen bugün Amerika ' da birkaç eyalet hariç çiğ süt satmak yasal değildir.

Doğal niteliklerinden uzaklaştırılmış süt, insan ömrünü uzatmada hiçbir fayda göstermezken; sütü pastörize etmek raf ömrünü uzattığından süt endüstrisi için daha kârlıdır. Dahası, pastörizasyon hepsini olmasa da bazı tehlikeli mikropları öldürerek sıhhî olmayan mandıralardaki hasta ineklerden alınan sütü göreceli olarak 'zararsız' hâle getirir ve bu da süt endüstrisinin mâliyetlerini azaltır.

Dr. Pottenger ' in pastörize sütle beslenmiş kedilerinin kısırlaşması ve gücünü yitirmesi için yalnızca üç kuşak geçmesi yeterli olmuştur. Amerikalıların ve Avrupalıların neredeyse aynı sayıdaki kuşağı pastörize sütle beslenmiştir. Bugün, kısırlık Amerikan çiftleri için başta gelen sorunlardan biriyken; kalsiyum eksikliği de öyle yayılmıştır ki,
Amerikalı çocukların yüzde doksanı kronik diş çürümesi sorunuyla karşı karşıyadır.

İşin daha kötüsü, şimdilerde kaymağının ayrılmasını önlemek için süt 'homojenize' ediliyor. Bu, yağ moleküllerinin sütün geri kalanından ayrılmayacağı noktaya kadar mayalanmasını ve öğütülmesini gerektiriyor. Ama aynı zamanda bu durum, süt yağının küçük parçacıklarının ince bağırsağın duvarından kolayca geçmesine izin vererek, doğal niteliğini kaybetmiş yağ ve kolestrolün vücut tarafından emilme miktarını büyük oranda arttırıyor.

Aslında homojenize sütten, saf kremadan aldığınızdan daha fazla süt yağı alırsınız!

-Besin ' mi zehir ' mi?!

Kemik erimesi rahatsızlığı olan kadınların pastörize süt ürünleri ile ilgili gerçekleri dikkate almaları gerekir. Doğal niteliklerinden uzaklaştırılmış bu süt, bu durumu önlemek için yeterince kalsiyum sağlamaz.

Büyük miktarlarda pastörize süt ürünleri tüketen Amerikalı kadınlar, dünyanın en yüksek sayıdaki kemik erimesi vakalarından muzdariptirler.

Örneğin, çiğ lahana; herhangi bir miktar pastörize süt, yoğurt, çiftlik peyniri veya doğal niteliği bozulmuş diğer süt ürünlerinden daha fazla kalsiyum sağlar.

Kuzey Dakota ' nın Grand Folks şehrindeki İnsan Araştırma Merkezi ' nde yapılan yeni çalışmalar gösteriyor ki, boron elementi kalsiyumun besinlerden emilmesinde ve kemik yapımında kullanılmasında temel bir role sahiptir.

Daha da dikkate değer bir nokta şudur: Yeterli miktarda boron verildiğinde kadınların kanındaki östrojen seviyesi, Batı ' da kemik erimesine karşı genel bir geçici önlem olan östrojen yenileme terapisine duyulan ihtiyacı ortadan kaldırarak, iki katından daha fazla arttı. Boronu nereden bulabiliriz?

Özellikle elma, armut, üzüm, fındık, lahana ve diğer lifli sebzeler gibi kasiyumu da bulduğumuz taze meyve ve sebzelerden. Doğa zaten ihtiyacımız olan hayâtî besin kaynaklarının tümünü birbirini tamamlayan şekilde bolca sağlamıştır ama insan onları öldürene kadar pişirmekte ve işlemekte ısrar eder ve sonra diyetinin neden 'işe yaramadığını' düşünür durur.

Yetişkinler harika bir besin olan çiğ sütü temin edemedikleri sürece, günlük diyetlerinde yer alan sütü yeniden gözden geçirmelidirler.

Çocukları 'güçlü ve sağlıklı' büyüsünler diye pastörize sütle tıka basa doldurmak düpedüz deliliktir, çünkü en basitinden, onlar içindeki besinleri ayrıştıramazlar.

Aslında, doğal niteliğini yitirmiş süt ürünleri, bağırsakları tabaka tabaka balçık gibi çamurla tıkayarak organik besinlerin emilimine engel olduğundan; erkekler, kadınlar ve çocuklar diyetlerindeki tüm pastörize süt ürünlerini çıkarmalıdırlar.
İnek sütü buzağılar içindir ve bebekler de sütten kesilene kadar anne sütüyle beslenmelidir. Doğa her iki tip sütü ve sindirim sistemini buna göre tasarlamıştır.

-Pastörize süt içen buzağılar ölüyor

Anne ineğin pastörize sütü ile beslenen buzağıların genellikle 6 hafta içinde öldüğü bilimsel olarak belgelenmiştir ki, bu da pastörize inek sütünün buzağı için olduğu gibi, insan için de sağlığa yararlı ve hayat veren bir besin olmadığını gösterir. Buna rağmen, yetişkin insanlar doğal niteliklerinden uzaklaştırılmış bu salgıyı hem bebeklerine içirirler hem de kendileri tüketirler. İnek sütü, insan sütünün 4 katı protein ve sadece yarısı kadar karbonhidrat içerir. Pastörizasyon, inek sütünün içinde bulunan yoğun proteinin sindirilmesini sağlayan doğal enzimi yok eder. Böylece; bu fazla süt proteini, bağırsakları çamurla tıkayarak, insanın sindirim yolunda çürür.

Bu çamurun bir kısmı kana sızar. Süt ürünlerinin günlük tüketimleriyle bu kokuşmuş çamur biriktikçe, vücut çamurun bir kısmını deriden (sivilce, leke ile) ve ciğerlerden (nezle ile) dışarı atarken kalanı içeride iltihaplanır, enfeksiyonlara sebep olan mukoz oluşturur, alerjik tepkilere yol açar, eklemleri kalsiyum tortularıyla sertleştirir.

-Süt ' ün metabolizma üzerindeki olumsuz etkilerinden bazıları

Kronik astım, alerji, kulak enfeksiyonları ve sivilcenin birçok çeşidi süt ürünlerini diyetten çıkarmakla kolayca iyileştirilebilir.

İnek sütü ürünleri özellikle kadınlar için zararlıdır. Süt kadınların vücudundan dışarı akmalıdır, içeri değil. Pastörize inek sütünün kadınları güçten düşüren etkileri, süt üretimini arttırmak için ineklere enjekte edilen sentetik hormonlarla daha da şiddetlenir. Bu kimyasallar titizlikle dengelenmiş dişi endokrin sistemine çok zarar verir.

Besin ve İyileşme (Food and Healing) adlı kitabında besin terapisti Anne Marie Colbin süt ürünlerinin kadınlar için yarattığı felaketi şöyle açıklar: 'Süt, peynir, yoğurt ve dondurma gibi süt ürünlerinin tüketimiyle; yumurtalık tümörünü ve kistlerini, vajinal akıntıları ve enfeksiyonları da kapsayan dişi üreme sistemindeki çeşitli hastalıklar kuvvetle bağlantılıdır.

Bu bağlantının, süt ürünlerinin tüketimine son verdiklerinde problemlerin azaldığını veya yok olduğunu bildiren tanıdığım sayısız kadın tarafından defalarca doğrulandığını görüyorum. Lifli tümörlerin geçtiğini veya dağıldığını, rahim kanserinin durduğunu, adet düzensizliklerinin düzeldiğini duyuyorum. Kısırlık bile bu yaklaşımla birkaç örnekte ortadan kalkmış görünüyor.' Birçok kadın ve erkek, doktorları iyi bir kalsiyum kaynağı olduğunu söylediği için süt ürünleri tüketiyor. Bu bâtıl bir tavsiyedir.

Doğrudur, 100 gramında 33 gram kalsiyum bulunan insan sütü ile karşılaştırıldığında, inek sütü her 100 gramında 118 mg kalsiyum içerir. Ama ayrıca, inek sütü 100 gramında insan sütünde 18 mg bulunan fosfordan 97 mg içerir. Fosfor, sindirim yolunda kalsiyum ile birleşir ve aslında kalsiyumun emilimini önler.

New York Devlet Üniversitesi tıp merkezinin pediatri bölüm başkanı Dr. Frank Oski şöyle diyor: 'Yalnızca Kalsiyum-Fosfor oranı 2-1 olan besinler temel kalsiyum kaynağı olarak kullanılmalıdır. İnsan sütünün oranı 2.35 ' e 1, inek sütününki yalnızca 1.27 ' ye 1. İnek sütü ayrıca 100 gramında 16 mg sodyum içeren insan sütü ile karşılaştırıldığında 50 mg sodyum içerir, yani süt ürünleri muhtemelen modern batı dünyası diyetinin en yaygın aşırı sodyum kaynaklarından biridir.'

Bununla beraber, inek sütü daha iyi sindirilen ve sağlığa yararlı olan diğer besinler kadar iyi bir kalsiyum deposu değildir.
100 gramında 118 mg kalsiyum bulunan inek sütünü bazı besinlerin 100 gramı ile karşılaştırın:
Badem (254 mg),
brokoli (130 mg),
kıvırcık lahana (187 mg),
susam tohumu (1,160 mg),
bir tür su yosunu olan kelp (1,093 mg)
ve sardalya balığı (400mg).

-Kemik erimesi (osteoporoz) ve süt:

Süt tüketimi kemik erimesi için bir tedavi olarak doktorlar tarafından tavsiye ediliyor ama gerçeğin tümüyle farklı olduğu söyleniyor. En son görüşlere göre ağızdan kireç (kalsiyum) alımı ile kemik erimesi önlenemez. Kirecin vücuda girişi değil vücut tarafından alınımı önemli. Bunu da mümkün kılan ve hızlandıran Calcitonin ve Provitamin D denen hormonlar. Kilolarla kireç yesek belki zehirleniriz, böbreklerimizde taşlar oluşur, kalbimiz düzensiz atar ama kemiklerimizde fazla bir düzelme olmaz. Günlük gıdalarımızla sebze ve meyvelerden aldığımız kalsiyum yeterlidir. (Brokoli mesela) Esas olan kirecin vücuda girmesini sağlayan hormonlardır. Düzenli beslenmenin yanı sıra kemiklerdeki kan dolaşımını arttırıcı spor ve masajlar daha faydalıdır.

Harvard Üniversitesinde 75.000 kadın hastada 12 sene süre ile yapılan bir araştırmada (Feskanich D, Willet C, Stampfer MJ, Golditz GA. ' Milk, dietary calcium and bone fractures in women; a 12 year prospective study '. American Journal of Public Health) kemik kırıklarında ve kemik erimesinde bir azalma görülmemiş. Hatta fazla kalsiyum alanlarda daha fazla kemik kırıkları meydana geldiği gözlenmiş. Tıpta ki en son görüş şu: Sodyumlu gıdaları (sofra tuzu, gazozlu içecekler ve bazı maden suları, sucuk-sosis gibi konserve et ve diğer konserve gıdalar) ve et mamullerini azaltırsanız, bol sebze, yoğurt, peynir ve meyve yer iseniz, günlük kalsiyum ihtiyacınızı salata ve taze yeşil sebzelerden, meyve ve sebze sularından elde ederseniz kemikleriniz erimeyecek ve kırılmayacaktır.

Kemik erimesine gelirsek, bunun daha çok beslenmedeki kalsiyum eksikliğinden değil, özelikle şeker gibi kemiklerden ve dişlerden kalsiyumu süzen beslenme etkenlerinden kaynaklandığını görürüz. Şeker, et, rafine nişasta ve alkolün tümü, kanda sürekli bir asit ortamı yaratır ve asidik kanın kemiklerden kalsiyumu çözdüğü bilinir.

Osteoporozu düzeltmek için en iyi yol, yukarıda belirtilen süt ürünü haricindeki kalsiyumca zengin besinleri tüketirken aynı zamanda kemiklerden kalsiyum çalan asit arttırıcıları diyetten çıkarmaktır. 3 mg boron minerali takviyesinin de kemiklerin kalsiyumu emmesine ve tutmasına yardım ettiği görülür.

-Kalp-damar hastalıkları ve süt:

Süt kalp krizlerini ve damar sertliği riskini arttırdığı da iddia ediliyor. Neden? Çünkü süt ve süt mamulleri (tereyağı, peynir ve yoğurt) yüksek miktarda kolesterol ve yağ içerirler. Bu da damarların kireçlenmesine ve kalp hastalıklarına yol açar. Süt, çok fazla miktarlarda içilirse kanser riskini de arttırdığı söyleniyor. İçerdiği ettiği çok kuvvetli proteinler nedeni ile meme, bağırsak ve prostat kanseriyle ilişkili bulunuyor. Meme ve prostat kanseri hastalarının kanında yüksek dozda bir büyüme hormonu olan (IGF-1) çok fazla olarak mevcuttur. Bu hormon aynı zamanda sütte de çok fazla miktarlarda mevcuttur. (Daha çok süt versin diye ineğe verilen rBGH hormonu yüzünden. Avrupa ' da yasak, Türkiye ' deki durumu bilmiyorum) Bazı doktorlar bu büyüme hormonun kansere zemin hazırlayabileceğini öne sürüyor. Çok süt içenlerin de kanında bu hormona fazlaca rastlanmakta.

-MS, kireçlenme,aizheimer

Multiple Skleroz (MS) nedenlerinden biri olarak alınan yüksek proteinler, dolayısıyla inek sütü düşünülmekte. Sütte bulunan aşırı D vitamini kirecin hücre dışı yerleşmesini hızlandırıp vücutta kireçlenmelere sebep olduğu da biliniyor. D vitamini ayrıca vücutta alüminyum birikmesine dolayısıyla Alzheimer hastalığına neden olmakta.

Peynir ve yoğurtta fermantasyon vücut dışında olduğu için fazla bir zarar söz konusu değil çünkü laktatiar artık parçalanmıştır ama yine de yüksek protein ve yağların fazla tüketimini sağlığa pek o kadar yararlı değil. Tavsiye edilen yağ miktarı % 30 ' u geçmeyen peynir ve % 3,5 ' i geçmeyen yoğurtları fazla olmamak kaydı ile tüketmek. Ayrıca piyasaya yeni çıkmaya başlayan laktozsuz sütler de bir yere kadar çare olabilir. '

-Süt alerji nedenidir

Sürekli gazdan, yorgunluktan veya baş ağrısından mı şikayetçisiniz? Veya depresif misiniz? Belki de nedeni süt alerjisidir. İnsanlar farkında değil ama süt alerjisi en fazla görülen alerji tiplerinden. Belirtileri hafif bir mide-barsak şikayeti ya da gaz birikimi olabileceği gibi, astıma kadar varan solunum sistemi şikayetleri de olabilir. Egzama ve ciltte kızarıklıklar, uzun süren burun akıntıları ve sinüzit iltihapları, ağız ve burun içinde kapanmayan yaralar, migren ve migrene benzer baş ağrıları, eklem ağrıları ve hatta DEPRESYONLAR süte ve süt mamullerine karşı reaksiyonlar olarak sayılıyor. Süt içenlerin yorgunluk hissetmeleri laktatların bağışıklık sisteminin düzenini bozmalarından kaynaklanır. Peynir ve yoğurtta laktat fermente olduğundan (parçalandığından) süt gibi zararlı değildirler.

'Geleneksel Çin tıbbı açısından bakarsak, süt bir çeşit 'cinsel öz'dür. İnsan türünün başka bir türün cinsel özünü içmesi özellikle kadınlar için sadece hastalığa yol açar, çünkü içerdiği hormonlar insanın endokrin sisteminin hassas dengesini bozar.'

Eğer süt ürünleri içmekte ısrarlıysanız, en iyi tercihiniz insan sütünün besinsel karışımına ve dengesine yaklaşan 'keçi sütü' olmalıdır. İnek sütünden yapılmış yegane tehlikesiz ürünler sindirilebilen bir yağ olan taze tereyağı, laktobakteri tarafından sizin için önceden sindirilmiş taze mayalanmış yoğurttur. Ama bunlar bile mâkul ölçülerde ve mümkünse çiğ, pastörize olmayan sütten yapılmış olmalıdır.

Kaynak:
-www.hps-online.com / Food & dieting/The science of food combining
-Milk and dairy www.hps-online.com/Food & dieting /Food profiles
-Robert Cohen 'MILK: The Deadly Poison. Argus Publishing
http://gulernameste.blogcu.com/pastorize-sutun-zararlari/1148526
 
Ynt: Süt Hakkında Bilmek İste(me)diğiniz Her Şey !?

inekler danalar hepsi bıraksan emecek kendi kendini emen inek bile gördüm daha geçen gün yolda giderken koca inek başka bi ineği emiyordu yani bu yazı saçmalıktan başka bişey değil bence
 
Ynt: Süt Hakkında Bilmek İste(me)diğiniz Her Şey !?

sadece gülüyürom yayınlayan arkadaş kusura bakmasın ama ilk iki paragrafı okuyabildim sadece tamamen saçmalıktan ibaret ve hiçbir bilimsel doğruluğu olmayan bi saçmalıç bütünü arkadaşlar beslenme çok büyük bir bütündür ve bunun gibi saçmalıklarla değiştirilemez lütfen biraz duyarlı olalım ve araştırmaya başlayalım bunun gibi yazıların burada yayınlanmasına ben şahsen çok üzüldüm kendimi geliştirecek uygulamada bana yardımcı olabilecek diğer insanların tecrübelerinden yararlanabileceğim bir site olarak görüyorum burayı hele hele Türkiye de bunlara çok ihtiyaç varken bu siteyi daha faydalı daha güzel ve en önemlisi doğru bilgilerle donatalım bence bu şekilde yanlış bilgiler hele hele üreticilerin olduğu bir yerde bu şekilde açılan bir konu beni sadece güldürüyor yıllarca cahilliğimzden şikayet ettik burada ki yorumları okuyorum ' ' gavur onu yapmış, gavur bunu yapmış vs. vs. ' ' bunları yapamamamızın tek sebebi şu an bu hazıra alışmamız çalışmayıp düşünmeyip araştırmayıp böyle bilgileri kopyala yapıştır yapmamız
 
Ynt: Süt Hakkında Bilmek İste(me)diğiniz Her Şey !?

ugur_husky link=topic=55109.msg586413#msg586413 date=1335610182' Alıntı:
sadece gülüyürom yayınlayan arkadaş kusura bakmasın ama ilk iki paragrafı okuyabildim sadece tamamen saçmalıktan ibaret ve hiçbir bilimsel doğruluğu olmayan bi saçmalıç bütünü arkadaşlar beslenme çok büyük bir bütündür ve bunun gibi saçmalıklarla değiştirilemez lütfen biraz duyarlı olalım ve araştırmaya başlayalım bunun gibi yazıların burada yayınlanmasına ben şahsen çok üzüldüm kendimi geliştirecek uygulamada bana yardımcı olabilecek diğer insanların tecrübelerinden yararlanabileceğim bir site olarak görüyorum burayı hele hele Türkiye de bunlara çok ihtiyaç varken bu siteyi daha faydalı daha güzel ve en önemlisi doğru bilgilerle donatalım bence bu şekilde yanlış bilgiler hele hele üreticilerin olduğu bir yerde bu şekilde açılan bir konu beni sadece güldürüyor yıllarca cahilliğimzden şikayet ettik burada ki yorumları okuyorum ' ' gavur onu yapmış, gavur bunu yapmış vs. vs. ' ' bunları yapamamamızın tek sebebi şu an bu hazıra alışmamız çalışmayıp düşünmeyip araştırmayıp böyle bilgileri kopyala yapıştır yapmamız

Zahmet edip yazının devamını da okusaydınız burada sütün değil 'pastörize edilmiş' sütün zararlı olduğunun anlatılmaya çalışıldığını görürdünüz Uğur bey. Yazıyı yazan ben değilim, ama doğallıktan ve özünden uzaklaştırılıp aylarca dayanabilen ve kimyasallarla koruma altına alınıp süt olmaktan çıkarılan bir sıvının pek de sağlıklı olamayacağı konusunda bazı fikirlere katılabilirdiniz.
Biz burada kimseye süt içmeyin, yoğurt yemeyin demiyoruz.
Bu ülkede okullarda yıllarca, 'mahalleye gelen sütçüden süt almayın, onun sütü pis olur' diye öğretildi çocuklara. Ama asıl asıl zararlı olan pastörizasyona tabi tutulmuş, ani sıcaklık değişimleriyle özünden uzaklaştırılmış sütü görmemiz engellendi.

Aynı şekilde piyasada satılan yoğurtların da zararlı olduğu bir çok bilimsel deneyle ispatlanmış ve sabitlenmiştir. Her zaman için, her konuda kimyasal maddeler insan sağlığı için bir tehdit oluşturmaktadır. Bunu unutmamak gerekir.
Evimizde yaptığımız yoğurt maksimum 1 hafta dayanabilirken, marketteki yoğurdun aylarca bozulmadan kalabilmesini neyle açıklıyorsunuz ?
Aynı şekilde ineğimizden sağdığımız süt saatler içinde bozulabilirken, marketteki sütün aylarca rafta kalabilmesini neye bağlıyorsunuz ?

Bu sütün asıl yaratıcısı, sütü aylarca bozulmayan bir ürün olarak da yaratabilirdi. Ama özellik olarak süt hemen tüketilmesi gereken, hemen tüketildiğinde fayda sağlayan bir besin olduğu için, pastörize edilerek 'uzun ömürlü süt' haline getirildikten sonra, insan sağlığı için pek faydalı bir hal almamaktadır.

Bir şeyin saçmalık mı, gerçek mi olduğunu lütfen sadece ilk iki paragrafını okuyarak söylemeyelim. Fikir sahibi olmak için öncelikle bilgi sahibi olmak gerekir.
 
Ynt: Süt Hakkında Bilmek İste(me)diğiniz Her Şey !?

bugun inemizi satmak zorunda kaldık koyunlarda 1 ay sonra daga gidiyo marketten yogurt süt almaya gonlum el vermiyodu simdi hic el vermiyo güzel ve faydali bi paylasımm
 
Ynt: Süt Hakkında Bilmek İste(me)diğiniz Her Şey !?

ahmet bey sizde yazıyı tam olarak okumadınız sanırım yazıyı okumaya başladığımda ekonomik bir amaçlı yazılmış yazı olduğunu görebiliyorum ve artık bu oynanan oyunları kabul edemedim için yazıyı okumaya gerek görmedim, siz olayları birbirine karıştırıyorsunuz, okullarda şöyle öğretildi böyle öğretildi demek ortada bununla ilgili bi bilmsel yazı olduğunu ortaya koymaz o zman biz çiftçiler olarak yeteri kadar hijyenik üretim yapamadık ki bu konuşmalar gündeme geldi bu yazıda sizin bahsettiniğiz gibi ' ' artık üreticiler çok hijyenik üretim yapıyor pastorize değil üreticiden süt alın denmiyor ' ' aksine brokoli vs gibi ürünlerle karşılaştırılması yapılıyor ve pastorize süt değil süt ve süt ürünlerinden bahsediliyor sık sık umarım şu anki süt fiyatlarından haberiniz vardır, bu arada bu kadar bilgi sahibiyseniz sizden üreticinin artık kaliteli üretim yaptığını ortaya koyan bi araştırma ve bi makaleyle de bunu insanlarla paylaşmanızı istiyorum, bu tür yazılara bu şekilde bi karşılık verirsiniz diye düşünüyorum...
 
Ynt: Süt Hakkında Bilmek İste(me)diğiniz Her Şey !?

ugur_husky link=topic=55109.msg586726#msg586726 date=1335693177' Alıntı:
ahmet bey sizde yazıyı tam olarak okumadınız sanırım yazıyı okumaya başladığımda ekonomik bir amaçlı yazılmış yazı olduğunu görebiliyorum ve artık bu oynanan oyunları kabul edemedim için yazıyı okumaya gerek görmedim, siz olayları birbirine karıştırıyorsunuz, okullarda şöyle öğretildi böyle öğretildi demek ortada bununla ilgili bi bilmsel yazı olduğunu ortaya koymaz o zman biz çiftçiler olarak yeteri kadar hijyenik üretim yapamadık ki bu konuşmalar gündeme geldi bu yazıda sizin bahsettiniğiz gibi ' ' artık üreticiler çok hijyenik üretim yapıyor pastorize değil üreticiden süt alın denmiyor ' ' aksine brokoli vs gibi ürünlerle karşılaştırılması yapılıyor ve pastorize süt değil süt ve süt ürünlerinden bahsediliyor sık sık umarım şu anki süt fiyatlarından haberiniz vardır, bu arada bu kadar bilgi sahibiyseniz sizden üreticinin artık kaliteli üretim yaptığını ortaya koyan bi araştırma ve bi makaleyle de bunu insanlarla paylaşmanızı istiyorum, bu tür yazılara bu şekilde bi karşılık verirsiniz diye düşünüyorum...

Nasıl bir ekonomik oyun olabilir acaba ? Brokoli veya badem üreticilerinin uydurması mı bu yazı ?
Okul kitaplarındaki o yazıların gündeme gelmesinin nedeni de hijyenik üretim yapılamaması falan değil, asıl ticari olan onlar işte. Hala bazı alanlarda görmekteyiz o tip şeyleri. Olayların birbirine karıştığı falan yok merak etmeyin. İnsanlar pastörize etmeden de günlük süt şeklinde süt üretimi yapabilirler. Ve bu büyük işletmelerde gayet hijyenik bir şekilde yapılabilir. Süt nasıl sağılırsa sağılmış olsun.
Üreticinin artık kaliteli ve hijyenik üretim yaptığı ile ilgili bir iddiam da yok benim. Türkiye şartlarında da bunu kimse iddia edemez zaten.
Siz süt üreticisi veya süt üreticileri birliği başkanı olmalısınız. İnsan sağlığı veya sütün hijyenik olması değil de hep fiyat veya ticaret üzerinden yorumluyorsunuz olayı.
Ben kimseye bir şeyleri kanıtlamak zorunda değilim. İsteyen istediği şeye inanır. Bu yazıda anlatılmak isteneni de az çok anlayabilmeli insan.
Pastörize süt ve süt ürünleri çok büyük bir endüstridir ve insan sağlığına açıkça zararlıdır bu ürünler.
 
Ynt: Süt Hakkında Bilmek İste(me)diğiniz Her Şey !?

Ahmed Gülsu link=topic=55109.msg586733#msg586733 date=1335694613' Alıntı:
Nasıl bir ekonomik oyun olabilir acaba ? Brokoli veya badem üreticilerinin uydurması mı bu yazı ?
Okul kitaplarındaki o yazıların gündeme gelmesinin nedeni de hijyenik üretim yapılamaması falan değil, asıl ticari olan onlar işte. Hala bazı alanlarda görmekteyiz o tip şeyleri. Olayların birbirine karıştığı falan yok merak etmeyin. İnsanlar pastörize etmeden de günlük süt şeklinde süt üretimi yapabilirler. Ve bu büyük işletmelerde gayet hijyenik bir şekilde yapılabilir. Süt nasıl sağılırsa sağılmış olsun.
Üreticinin artık kaliteli ve hijyenik üretim yaptığı ile ilgili bir iddiam da yok benim. Türkiye şartlarında da bunu kimse iddia edemez zaten.
Siz süt üreticisi veya süt üreticileri birliği başkanı olmalısınız. İnsan sağlığı veya sütün hijyenik olması değil de hep fiyat veya ticaret üzerinden yorumluyorsunuz olayı.
Ben kimseye bir şeyleri kanıtlamak zorunda değilim. İsteyen istediği şeye inanır. Bu yazıda anlatılmak isteneni de az çok anlayabilmeli insan.
Pastörize süt ve süt ürünleri çok büyük bir endüstridir ve insan sağlığına açıkça zararlıdır bu ürünler.
ben başkan felan değilim ki umarım bahsettiğniz kurumların başkanları da sizin gibi düşünmüyorlardır, ben bir süt üreticisiyim kusura bakmayın ama bu iş işle yakından uzaktan ilgilenmediğniz belli oluyor ki zaten biz üzerimize düşüni yapıp hijyenik bir üretim yapıyoruz ben daha önce ki dönemleri de kast edip kendimide bu gruba dahil edip sorumlusu biziz demiştim ama siz hala olaya ve olaylara çok farklı açılardan bakıp yorumluyorsunuz, konuyu nerelere çekiyorsunuz herhalde dünyada ki ve Ülkemizde ki gündemi takip etmiyorsunuz ülkemize nasıl süt tozu sokulduğunu ne oyunlar oynandıgını bilmiyorsunuz gümrük sebestliklerini konuyu çok farklı yere çektiniz bence anlayış farkımız da buradan kaynaklanıyor daha önce de kast ettiğim gibi yazıda sürekli ' süt ' üzerinden bahsediliyor ' pastorize süt ' kavramı aralara serpiştirilmiş herhalde üretimin hijyenik olması bu yazılarla sağlanmaz sizde bir çiftçi olarak bu görebilirsiniz diye düşünüyorum, insanlar çözüm üretmek yerine çok masum gibi görünerek bu yazılarla insanların kafasını karıştırarak pazarı daraltmaya çalışıyorlar şimdi yine ekonomi diyeceksiniz peki soruyorum size talep olmazsa elinizdeki malı almayacaklarsa siz neden üretim yapıyorsunuz üretiğiniz ürünü maliyetine mi satıyorsunuz gübre fiyatı mazot fiyatı nedir ? Türk çiftçisi cahil değildir ahmet bey ama bizi yönetenler sürekli kendi çıkarlarını düşünen ve ekonomilerini düşünen cinsten madem hijyenik üretim istiyrlar çiftçiyi bilgilendirip desteklesinler bu insanların hepsi gece gündüz demeden emeklerinin karşılığını almadan çalışıyorlar hiç bir sosyal yaşantılaı yok çocuklarının harcamalrından kasıp mazot gübre alıyorlar, ama bu yazıyı yazanların durumu ortada fazla söze ne hacet PAŞAMI özlemle anıyorum KÖYLÜ MİLLETİN EFENDİSİDİR derken ne kadar doğru söylemiş ama biz bunu hiç düşünmemişiz sadece ağzımıza sakız edip şu an ki durumumuzla dalga geçmek için orada burada söyleyip duruyoruz, avrupada bi akaryakıt zammı olsun bakalım insanlar nasıl tepkilerini ortaya koyuyor biz peki ya biz hiç bir değişiklik olmamış gibi hükümete ona buna küfredip gidip yine alıyoruz kabulleniyoruz kaderimiz gibi ki kendi ülkemizde ve sınır komşularımızda olmasına rağmen ne kadar pahalı yakıt tüketiyoruz dmi PAŞAM neden uğraşmış o bölgeyi vermemek için sonra siz de kalkmışsınız bana süt üreticileri birliği başkanı olmalısınız diyorsunuz, biraz geriye doğru gidin bakalım tarihe bir bakın siz kabul etseniz de kabul etmeseniz de dünya ekonomik bir çemberin içerisinde dönüyor..
 
Ynt: Süt Hakkında Bilmek İste(me)diğiniz Her Şey !?

ugur_husky link=topic=55109.msg586747#msg586747 date=1335699338' Alıntı:
ben başkan felan değilim ki umarım bahsettiğniz kurumların başkanları da sizin gibi düşünmüyorlardır, ben bir süt üreticisiyim kusura bakmayın ama bu iş işle yakından uzaktan ilgilenmediğniz belli oluyor ki zaten biz üzerimize düşüni yapıp hijyenik bir üretim yapıyoruz ben daha önce ki dönemleri de kast edip kendimide bu gruba dahil edip sorumlusu biziz demiştim ama siz hala olaya ve olaylara çok farklı açılardan bakıp yorumluyorsunuz, konuyu nerelere çekiyorsunuz herhalde dünyada ki ve Ülkemizde ki gündemi takip etmiyorsunuz ülkemize nasıl süt tozu sokulduğunu ne oyunlar oynandıgını bilmiyorsunuz gümrük sebestliklerini konuyu çok farklı yere çektiniz bence anlayış farkımız da buradan kaynaklanıyor daha önce de kast ettiğim gibi yazıda sürekli ' süt ' üzerinden bahsediliyor ' pastorize süt ' kavramı aralara serpiştirilmiş herhalde üretimin hijyenik olması bu yazılarla sağlanmaz sizde bir çiftçi olarak bu görebilirsiniz diye düşünüyorum, insanlar çözüm üretmek yerine çok masum gibi görünerek bu yazılarla insanların kafasını karıştırarak pazarı daraltmaya çalışıyorlar şimdi yine ekonomi diyeceksiniz peki soruyorum size talep olmazsa elinizdeki malı almayacaklarsa siz neden üretim yapıyorsunuz üretiğiniz ürünü maliyetine mi satıyorsunuz gübre fiyatı mazot fiyatı nedir ? Türk çiftçisi cahil değildir ahmet bey ama bizi yönetenler sürekli kendi çıkarlarını düşünen ve ekonomilerini düşünen cinsten madem hijyenik üretim istiyrlar çiftçiyi bilgilendirip desteklesinler bu insanların hepsi gece gündüz demeden emeklerinin karşılığını almadan çalışıyorlar hiç bir sosyal yaşantılaı yok çocuklarının harcamalrından kasıp mazot gübre alıyorlar, ama bu yazıyı yazanların durumu ortada fazla söze ne hacet PAŞAMI özlemle anıyorum KÖYLÜ MİLLETİN EFENDİSİDİR derken ne kadar doğru söylemiş ama biz bunu hiç düşünmemişiz sadece ağzımıza sakız edip şu an ki durumumuzla dalga geçmek için orada burada söyleyip duruyoruz, avrupada bi akaryakıt zammı olsun bakalım insanlar nasıl tepkilerini ortaya koyuyor biz peki ya biz hiç bir değişiklik olmamış gibi hükümete ona buna küfredip gidip yine alıyoruz kabulleniyoruz kaderimiz gibi ki kendi ülkemizde ve sınır komşularımızda olmasına rağmen ne kadar pahalı yakıt tüketiyoruz dmi PAŞAM neden uğraşmış o bölgeyi vermemek için sonra siz de kalkmışsınız bana süt üreticileri birliği başkanı olmalısınız diyorsunuz, biraz geriye doğru gidin bakalım tarihe bir bakın siz kabul etseniz de kabul etmeseniz de dünya ekonomik bir çemberin içerisinde dönüyor..

Anlıyorum sizi. Süt tozu ne zaman ve ne şekilde ülkeye sokuldu, hangi yardımlar adı altında yapıldı gayet iyi biliyorum.
Yalnız merak ettiğim süt zararlı olsa bile satılsın, içilsin mi demek istiyorsunuz ? Yoksa süt zararlı değil mi diyorsunuz ? Ya da bunlar halk arasında yayılırsa süt satılmaz diye mi korkuyorsunuz ?
Bir de bu yazı bir oyunsa, sizce kim bu oyunu yapanlar ?
 
Durum
Üzgünüz bu konu cevaplar için kapatılmıştır...

Benzer Konular