Damızlıkçılar ihracata hazır

Damızlıkçılar ihracata hazır
25 Mart 2013 Pazartesi 08:01

Damızlık sektöründe ihracata başlayacaklarına dikkat çeken Velioğlu, Ortadoğu ve Türki Cumhuriyetler ' e yoğunlaştıklarını açıkladı.

ANKARA - Türkiye Damızlık Sığır Yetiştiricileri Merkez Birliği (TDSYMB) Genel Sekreteri Dr. Hüseyin Velioğlu, sektördeki tüm tarafların önünü görebilmeleri için hayvancılık desteklemelerinin en az 5 ' er yıllık dilimler halinde belirlenmesi gerektiğini söyledi. sektör olarak Türk Cumhuriyetleri ve Arap ülkelerine ihracata hazırlandıklarını belirten Velioğlu, EBK, TMO, ÇAYKUR gibi kurumların çiftçi kuruluşlarına devredilmesi gerektiğini belirtti. Velioğlu, oluşturulacak yeni yapıda ürünlerden yapılacak binde 1 kesinti ile devlet desteğine ihtiyaç kalmayacağını savundu. Ankara Sohbetleri ' ne konuk olan Hüseyin Velioğlu, Ankara Temsilcimiz Ferit B. Parlak ile Ankara Haber Müdürümüz Hüseyin Gökçe ' nun sorularını cevaplandırdı.

Canlı hayvan ithalatı, alınan önlemlerle durma noktasına geldi gibi...

İthalat şu anda sakin, et fiyatlarında 50 kuruş 1 lira civarında kıpırdanma başladı. Bu ne kadar sürekli olur bilemiyoruz. Bu hareketliliğe bağlı olarak insanların Batı ' dan Doğu ' ya gidip besi hayvanı toplamaya başladığını görüyoruz. Bu aslında iyiye alamet. Yeni dönemde 300 liralık besi desteğinin arttırılarak devam etmesi çok uygun olur.

Öngörülebilir yatırımlar, ihracata da destek olur mu?

Tabi Türkiye ' nin kısa vadede ihracata yönelik bir politika izlemesi gerekiyor. Bizim içinde olduğumuz damızlık sektöründe ihracata yönelik ciddi atılımlar var. Kırgızistan, Tacikistan, Libya, Tunus, Cezayir, Arabistan, Irak gibi ülkelere yoğunlaştık. Hem sperma hem de damızlık düve satacağız. Biz TDSYMB olarak iddialıyız, Avrupa ' dan ucuza satarız. Bunun hükümetler nezdinde görüşmeleri sürüyor. Biz oradan heyetler misafir ediyoruz, hayvan ithalatına bakan bürokratları ağırlıyoruz. Dolayısıyla 2014 yılında inşallah ihracat başlayacak.

Türkiye damızlık ithalatı yapmıyor mu?

Türkiye Holştayn ithal etmiyor. Kısmen Esmer ve Simental geliyor. Bunlar kombine ırklar, hem etçi, hem sütçü. Türkiye ' nin bu aşamadan sonra kombine ırka yönelmesi gerekiyor. Resmi rakamlara göre süt üretimi yıllık 15-16 milyon ton civarında. Sezonda ayran, süt ve mamulleri tüketimi, peynir tüketimi yoğun ama çiğ süt, pastörize süt olarak tüketim biraz aşağıda. Bunu arttırmamız gerekiyor. Tabii okul sütü kampanyası iyi ancak bunun eğitim döneminin tamamında ve haftanın 5 günü olmasını istiyoruz.

5 yıllık kararname çıksın ki bir kuşak sütle gelişsin, bakalım bu nesil bize göre biraz daha akıllı mı olacak?

Bunu artık Avrupa, Amerika uyguladı, Çin bile uyguluyor. Süt tozu ihracat teşviki çok önemli, bunun devamı gerekiyor. Yerli süt sanayicisinin desteklenmesi önemli. Süt destekleri 5 yıldır uygulanıyor, bu saatten sonra artık kalite desteğine geçilmesi gerekiyor. Çünkü sütte kalite olmadığı zaman, bütün ürünün kalitesi düşüyor. Dolayısıyla bunun için süt desteği konusunda bir proje çalışmamız var. Geçen sene İzmir ' de Türkiye ' nin ilk laboratuvarını açtık. Alet ekipman aldık, 2 milyon lira yatırım yaptık. Soğuk zincirde tüplerde inek başına ayda bir sefer numune alınıyor.

Bu iş üreticiye ne kadara mal oluyor?

Çok cüzi fiyata 3.5 liraya yapıyoruz. 1 lirasını devlete, 2.5 lirasını birliğe alıyoruz. Test sonuçları 2 dakikada çıkıyor. Bu yapı Türkiye ' de bizim dışımızda başka kurumda yok. Hayvan başına 50-60 lira destek olursa sistem çok daha sağlıklı işler. Pilot olarak; İzmir, Bursa, Balıkesir, Ankara ve Tekirdağ ' da başladık. Biz proje çerçevesinde en az 2 milyon ton süt tahlili hedefliyoruz. Biz 2 milyon ton sütü hijyenik olarak işleyip, ahırdan sofraya kontrol ediyoruz. 2013 bütçesinden buna kaynak aktarılırsa ciddi yatırım olur. Bu durum ayın zamanda süt ve süt ürünleri ihracatının önünü açacak.

İhracata tekrar dönelim, nasıl olacak?

Bakanlığa resmi bir yazı yazarak ihracat desteği talep ettik. İlk defa bu birlik, Holştayn ihraç etmek istiyor. Bunun için kamunun desteğine ihtiyacımız var. Hem maddi, hem manevi destek istiyoruz. Karşı ülkelerde güvenilir partnerler bulursak, teminat karşılığı bu hayvanları gönderebiliriz. Hastalıktan ari olan Trakya ve Ege Bölgesi ' nde yapılacak işler, Türkiye için çok somut adım olacak. Hem ülke kazanacak, hem çiftçi kazanacak, hem de kamu yaptığı işin doğru olduğunu anlayacak. Aynı şekilde spermada da iddialıyız. Geçen sene yerli sperma üretenlere ilk defa destek çıktı. Bu çok olumlu bir gelişme. Birlik tarihinde 15 yıldır ilk defa 500 bin sperma sattık, bu tamamen ülkenin ulusal değeri. Kamu buna sahip çıktı. Zaten projeyi Gıda Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı ile ortak yürütüyoruz. Yıllık 13-14 milyon dolarlık sperma ithal edildiğini düşündüğümüzde, üstelik bunun satış fiyatı 50 milyon doları da buluyor. 10 dolarlık sperma 50 ' ye satılıyor. Biz ithalata karşı değiliz, kaliteli mallar gelsin, o ülkelerin düşük vasıflı spermalarının girmesini istemiyoruz. Biz artık yeni segmente geçtik. Bizim boğaların kızları 13-14 ton süt veriyor. Türkiye ortalaması, süt sığırında 2.5 tonu bulmazken, bizim ineklerin ortalaması 6.2 tona ulaşıyor.

Tarım Ürünleri Piyasası Kurumu ile nasıl bir proje öneriyorsunuz?

Türkiye ' nin tartışması gereken bir proje öneriyoruz. Örneğin ahırdaki sütün binde 1 ' ini buradaki süt hesabına vereceğiz. Tarım Ürünleri Piyasası Kurumu, süt subesi, et şubesi, yağlı tohumlar şubesi, yem bitkileri, kuru meyve şubesi olmalı. Burada hem vatandaş, hem devlet olacak. Hem ithalat-ihracatçı olacak. Biz sütün binde 1 ' ini buraya vereceğiz. Etin de ayın şekilde binde 1 ' ini verip özel hesaplar oluşturulmasını öngörüyoruz. Kesinlikle devlet denetleyecek, bağımsız denetçi olacak.

VELİOĞLU ' nun dikkat çektikleri

Birçok sektörde olduğu gibi, hayvancılıkta da unumuz var, şekerimiz var, sütümüz var, tenceremiz var, ocağımız/tüpümüz/fırınımız var, ustamız da var ama helva yapmayı beceremiyoruz. Damızlık Sığır Yetiştiricileri Birliği Genel Sekreteri Hüseyin Velioğlu da bu resme dikkat çekip, 'İçim sızlıyor...' demişti yaklaşık 3 yıl önce. Ve eklemişti, 'Sadece çevremize bakarsak Orta Asya ve Kafkaslar yaklaşık 60 milyar dolarlık et ithalatı gerçekleştiriyor. 'Orta Asya ve Kafkaslar...' dedik ya, Velioğlu, 'Önerilerim dikkate alınırsa AB ' nin dahi tedarikçisi oluruz' diyecek kadar da iddialıydı o dönem. Bu iddianın gerçekleşmesine zemin hazırlayacak yeni öneriler de sunuyor. 'İçiniz sızlamaya devam ediyor mu?' sorumuzu ise, 'Bütün şehirlerimizi geziyorum. Milyonlarca dönümlük boş alanları gördüğüm zaman içim sızlamaya devam ediyor' şeklinde yanıtlıyor.

1.200 lira maaşla sigortalı hayvan bakıcısı bulamıyoruz

Hayvan yetiştiriciliğinde biz bin 200 lira artı sigortaya yerli işçi bulamıyoruz. Afganlar geliyor, Azeriler, Gürcüler geliyor, ailece gelip daha ucuza çalışıyorlar. İşkur ile görüşüyoruz. Becerebilirsek iş garantili hayvan yetiştiriciliği kursu yapacağız. En az üç bin tane hayvan yetiştiricisine ihtiyacım var. İşsizlik ortamında insanlar bu işi yapmak istemiyor, oysa Avrupa ' da bu bir kültür. Her şey otomatik, eskisi gibi değil. Gübre otomatik temizleniyor, sağım makinelerle yapılıyor. Bizim özellikle ortaokul mezunu, ilkokul mezunu, sanatı mesleği olmayan insanları bu işe kazandırabiliriz. Bu aslında sosyolojik bir olay. Benim hemşerim kahvede otururken, dışarıdan gelen insanlara çay toplatılıyor benim memleketimde.

Tarım Ürünleri Piyasası Kurumu önümüzü açar

Piyasaların düzenlenmesi için hükümetin bir çalışması var. Et Süt Kurumu, fakat biz o yapının eksik olacağı kanaatindeyiz. Dolayısıyla oradaki temel yapı yine kamu kökenli olacak. Biz diyoruz ki üretici olarak aynı Avrupa ' da olduğu gibi Tarım Ürünleri Piyasası Kurumu içinde olmalıyız. Bu sadece Et ve Süt Kurumu olarak görmek istemiyoruz. Kurumun içinde tüccar, üretici, ihracatçı, borsacı, birlikler olmalı. Tarım sigortasında TARSİM modelini düşünün. Bunun gibi bir yapı öngörüyoruz.

Destekler 5 yıllık süreleri kapsamalı

Destek mekanizmaları tek yıllık açıklanıyor. Ziraat Bankası ' nın düşük faizli kararnamesi çıktı, ardından yem bitkileri yatırımının da ilk kez kararname ile destekleme kapsamına alındığını görüyoruz. Ancak gönül ister ki bu kararnameler 5 yıl gibi daha uzun vadeleri kapsasın. Bana göre, tarım ve hayvancılığın gelişmiş ülkelerde olduğu gibi 5 yıllık kararnamelerde yönetilmesi gerekiyor.

Bu iş üreticiye ne kadara mal oluyor?