Tohum saç toprağa, biterse insan utansın!



Malumunuz yaz geliyor.
Manavların tezgahlarında, ağaçların dallarında birbirinden güzel meyveler merhaba diyorlar bize.
Meyvenin faydası çok.
Çeşit çeşit vitamin deposu. Düzenli meyve tüketmenin faydaları saymakla bitmez.
O sıcak yaz günlerinde serin serin, sulu sulu meyveleri tüketmenin tadı... Muazzamdır! Değil mi ya?
Aslında ne kadar da önemli bir yeri var meyvelerin hayatımızda, fark ettiniz mi? Bir tek meyvenin değil gerçi, hayatımızın muhtelif yerlerinde rastladığımız ama dikkat etmediğimiz nice börtü, böcek, kurt, kuş vazgeçilmez bizim için.
Daha da ötesinde yaşadığımız mekânlar, bize bir şeyler yapma genişliği sağlayan zaman, tanıdık-tanımadık nice insanlar... Düşünsenize, ya bunlar olmayaydı? Zaman, mekân, insan, kainât yok! Bir tasavvur etmeyi deneyin. Mümkün mü?
Halbuki günlük yaşantının akıntısının ve mekanikliğinin bize dayattığı otomatlık içinde tüm bunları ne kadar da es geçiyoruz değil mi? Hiç şaşırmıyoruz bunlara. Sanki hiçbir olağanüstülükleri yokmuş, gayet sıradanlarmış gibi bir tavrımız var.
Özünde öyle mi peki? Hiç zannetmem. Şaşırmalıyız, elbette şaşıracağız! Buna mecburuz. Tüm insanlık olarak zaman-mekân-insan-kainât dörtlüsüne şaşırmamaya devam ettikçe gün be gün silinecek ruhumuz. Karakterli ve ince ruhlu insanlar modern zamanlarda ruhumuzun nasıl eridiğini gayet iyi hissediyorlar, eminim.

Modern dünyanın bize dayattıklarına karşı verilecek en iyi cevap: Beklemek... Ve karşılık vermek.
Duralım, bekleyelim. Akıntının sürükleyiciliğinden sıyrılıp ruhumuzu dinleyelim, başımızı kaldırıp bir bakalım etrafımızda ne oluyor diye. Sonra bir karşılık verelim. Çok büyük olmasına gerek yok. Başlangıç mahiyetinde bir karşılık olacak neticede.
Hani yazımızın başında da bahsettik ya o cânım meyvelerden, heh, işte onlardan başlayalım işte. Hani diyorum, hazır yaz da gelmişken, bol bol tüketeceğiz ya meyve, işte o meyvelerin çekirdeklerini yani tohumlarını çöpe değil toprağa atalım. Düşünsenize bütün yaz boyunca attığınız çekirdeklerden bitiveren ağaçları, ağaçların üzerlerine yuva yapacak olan kuşları ve gölgelerine sığınacak insanları.
Çok mu zor Allah ' ınızı severseniz tohumu çöpe değil de toprağa atmak? Başlangıç için gayet de kolay bence. Siz atın toprağa, o kendi yolunu bulacaktır. Ama derseniz ki, ben atıp da başıboş bırakır mıyım o tohumcuğu, ilgilenirim onunla, işte o zaman size daha da minnettar olurum.
Deneyin bunu, bir canlının yetişmesini bizzat, an be an gözleyin. Şaşıracaksınız.
Şimdi bu kadar konuştum ama eli boş da gelmedim. Bu güzel etkinliği genele yaymak adına bir proje başlatmış bulunmaktayız. Kendisini takdim edeyim: Tohum Saç Toprağa Projesi.
Projemiz başlangıç aşamasında internet üzerinden yürüyecek olmakla birlikte; ilerleyen zamanda projenin gidişatına göre reel etkinlikler de yapabiliriz umarım. Projemizi yakından takip etmek istediğinizi bildiğim için iletişim adreslerimizi de paylaşacağım.

Blogumuz : http://tohumsactopraga.wordpress.com/
Facebook sayfamız: https://www.facebook.com/tohumsactopraga
Facebook etkinlik sayfamız: https://www.facebook.com/events/288936951241125/
Twitter hesabımız : https://twitter.com/tohum_


Projemiz daha yeni doğdu. Eminim sizlerin desteğiyle büyüyecek.

Hani demiş ya Necip Fazıl:
Tohum saç toprağa, bitmezse toprak utansın!

İyi ama biz üzerimize düşeni yapmayınca tohum ne yapacak? İyisi mi biz:
Tohum saçalım toprağa, biterse insan utansın!


http://blog.radikal.com.tr/Sayfa/tohum-sac-topraga-biterse-insan-utansin-21927
 
Ynt: Tohum saç toprağa, biterse insan utansın!

Merhaba ben suudi arabistan dan trakkulubu devamlı takip ediyorum.Herkez sağolsun sizlerin sayesinde bu yaşımda bilmem gerekenden fazlasını biliyorum ve bunların hepsi sizin sayenizde oldu.Benim Toprağa sevgim hiç bir zaman bitmeyecek.Paylaşım için çok teşekkür ederim.Çok güzel olmuş.Sağolun.
 

Benzer Konular