Süt piyasasına istikrar gerekiyor

29 Eylül 2013 - 02:30

Süt piyasasına istikrar gerekiyor
Murat Yörük, “Süt sektöründe uzun vadeli üretim, tüketim, ihracat dengesini istikrarlı yürütmemiz için bir program olmalı” dedi

Dünyada en çok süt üreten ülkeler arasında sekizinci sırada olan Türk süt üreticileri, ulusal çiğ süt politikası oluşturulmasını istiyor. Türkiye’de süt üretimi 2012’de bir önceki yıla göre yüzde 15.6 oranında artarak 17.4 milyon ton oldu. Türkiye Süt, Et, Gıda Sanayicileri ve Üreticileri Birliği (SETBİR) Başkanı Murat Yörük, Türkiye’de süt piyasasında istikrar programı uygulanması gerektiğini belirterek, “Süt sektöründe uzun vadeli üretim, tüketim, ihracat dengesini belli bir istikrar çerçevesinde yürütmemize olanak sağlayacak bir program olmalı” dedi.

Kısır döngü var
Türkiye’de ulusal çiğ süt politikasına ihtiyaç olduğunu dile getiren Yörük, şunları söyledi: “Süte ağustosta yüzde 11’lik zam geldi. 90 kuruş olan süt 1 TL oldu. Reyona yansıması ise bayram sonrasına kaldı. Tüketici zammı yeni yeni algılıyor. Sütte genelde yılsonuna doğru arzda artma olur. Bu yıl arzın artışının yüzde 4-5 gibi olacağını tahmin ediyoruz. Eğer bu dönemde arzın fazlalığını alabilecek bir enstrüman ortaya koyamazsak fiyatlarla ilgili sıkıntı yaşanabilir.

İhracata teşviklerin Avrupa ve Ortadoğu pazarında rekabet edilebilecek şekilde bir an önce verilmesi lazım. Üç aylık sütteki arz fazlasının fiyatta bir oynamaya yol açmaması gerekir. Bu kısır döngüyü yaşamamak adına yılın ilk üç ayındaki süt arzını absorbe etmek için ihracat artırılmalı. Şimdiden karar verilirse üç ay fiyatla ilgili oynama olmadan geçer. Süte zam gelirken yeme, mazota da zam geliyor. Üretici hala kazanamıyorum diyor. Üretici kazanmalı ki kesim olmasın. Avrupa’da olduğu gibi ulusal çiğ süt tedarik mekanizmasına ihtiyacımız var.”

İçeriğe göre fiyat
Yörük, süt sektöründeki sorunlara da değinerek, şu saptamalarda bulundu:
“En önemli iki sorun, kaliteli, sürekli ve güvenilir hammadde temini ve kayıtdışılıktır. Ek olarak ülkenin mevsimsel üretim miktarları farklılığı sorununu çözememiş olması da var. Bu, her yıl ilkbahar ve sonbahar aylarında fiyatlarda dalgalanma yaşanmasını ve istikrarsızlığı beraberinde getiriyor. Ülkemizde halen daha süt miktar olarak, kalitesine bakmadan fiyatlandırılıyor. Ancak ihalelerde hala daha süt içeriğine bakmaksızın tek bir fiyattan alınıp satılıyor.”

İhracat teşviği artmalı
Yörük, çiğ süt üreten üreticinin yanı sıra sütü katma değeri yüksek bir ürüne dönüştürerek bunu pazarlayan sanayicinin de desteklenmesi gerektiğine vurgu yapıyor: “Üretici, sanayici, tüketici üçlü saç ayağında üretimle paralel olarak sanayicinin de iç ve dış pazarda ürününü satması gerekli. Biz bu üretimle ancak desteklerle bile yaklaşık 100 bin ton süt ürünü ihracatı yapabiliyoruz. Oysa potansiyelimiz en az 200 bin ton ürün ihraç etmemizi gerektiriyor. Ancak verilen destek sadece süt tozu ile kısıtlı kalıyor. Süt tozunun yanı sıra peynir, tereyağı, içme sütü, yoğurt gibi ürünlere verilecek desteklerle, ihracatımızda önemli bir artış sağlayacak.”

Japonların yemek listesinde yer aldı
Yörsan, Japon Hava Yolları’nın yemek listesine girdi. Havayolunun listesinde Yörsan beyaz peynir, yoğurt ve nar suyu ürünleri yer alıyor

Türkiye’de gıda sektörünün önde gelen isimlerinden Yörsan, titizliğiyle ünlü Japon Hava Yolları’nın yemek listesine girmeyi başardı. Japon Hava Yolları’nı tercih eden yolculara Yörsan ürünleri ikram ediliyor. Japon Hava Yolları’nın yemek listesinde Yörsan beyaz peynir, yoğurt ve nar suyu ürünleri yer alıyor. Aynı zamanda Japonya’nın en büyük zincir mağazalarından olan Kobe Bussan ve Aeon marketlerinde Yörsan labne ve Yörsan meyve suyu çeşitleri de yer alıyor.

Maldivlerde tüketim
Dünya markası olma yolunda emin adımlarla ilerleyen Türk firmalarından biri olan Yörsan, süt ve süt ürünleri sektöründe Amerika, Japonya, Maldiv Adaları, Birleşik Arap Emirlikleri, Bosna Hersek, Kuveyt, Lübnan, Singapur, Arnavutluk, Malezya, Irak, Suudi Arabistan, Azerbaycan, KKTC, Libya, Afganistan, Özbekistan gibi ülkelere ihracat yapıyor.

Bununla birlikte, helal ürün pazarı tüm dünyada giderek büyürken, firmaların ‘Helal Gıda Sertifikası’na da ilgisi artıyor. Yörsan, TSE’den helal gıda belgesi alan ilk firmalar arasında yer aldı. Yörsan, daha önce de Türkiye’de helal gıda belgelendirmesi yapan GİMDES’ten süt ve süt ürünleri sektöründe helal belgesi alan ilk büyük firmalardan biri olma özelliğini taşıyor.

FastFood devlerine üretim yapıyor
Tüm üretimini entegre bir sistemle yürüten Beypiliç, dev fastfood zincirlerine de üretim yapıyor. 1979 yılından beri sektörde faaliyet gösteren Beypiliç, tamamen entegre olan üretimini, entegre bir sistemle yürütüyor. Üretilen ürünlerin her aşamasını kontrol altında tutarak gerekli olan gıda güvenliğini yerine getiriyor.

Helal belgesi aldı
Beypiliç yetkilileri şunları söyledi: “Bütün kalite yönetim sistemlerine sahibiz. Bu sistemlerin gerekliliklerini de harfiyen uyguluyoruz. Bu alanda satış noktalarında da soğuk zinciri ve hijyen kurallarını sürekli olarak denetleyerek ana bayilerde de gerekli kalite yönetim sistemlerine geçmelerini sağlıyoruz.

TSE’nin vermiş olduğu helal sertifakasını da bünyesine katan ilk firmalardan olduk. Bu konuda sektörde örnek gösteriliyoruz. İleri işlem tesislerle tam pişirilmiş ürünleri de tüketicinin beğenisine sunmakla beraber, Burger King, Popeyes, Arby’s gibi dünya devi firmaların piliç ürünlerini de üretiyoruz.”

Sağlıklı piliç eti üretimini ön planda tutan Beypiliç, eğitim çalışmaları ile tüm personelini bilgilendirerek, daha iyisini üretme çabasını gösteriyor. Üretim politikası olarak çalışanlarına ‘kendi yemeyeceğimiz ürünü üretmeyiz’ anlayışını benimsetmiş.

Beyaz ette ihracat yüzde 20 artacak
Türkiye’nin dünyada piliç eti üretiminde sekizinci sıraya yerleştiğini söyleyen BESD-BİR Başkanı Dr. Sait Koca, “50 ülkeye ihracat yapıyoruz. İhracat hacmi 567 milyon doları buldu” dedi

Beyaz et sektörü sürekli büyürken, ihracatını da hızlı artırıyor. Beyaz Et Sanayicileri ve Damızlıkçıları Birliği Derneği (BESD-BİR) Başkanı Dr. Sait Koca, 2012 yılında toplamda 1 milyon 830 bin tonluk kanatlı eti üretimi gerçekleştiği bilgisini paylaşarak, “Bunun 1 milyon 707 bin tonu piliç eti, 43 bin tonu hindi eti. 2001 yılında 10.2 kg olan kişi başına beyaz et tüketimi, 2012’de 20.5 kg’a çıktı. Sektör, 2013’de de büyümesini sürdürecek. 900 bin tona yakın da yumurta üretimi var. 2013‘de 1 milyon 777 bin ton piliç eti, 45 bin 200 ton hindi eti üretimi olmak üzere toplamda 1 milyon 905 bin ton kanatlı eti üretimiyle yüzde 5-6 oranında bir büyümenin gerçekleşeceği bekleniyor” dedi.

50 ülkeye ihracat
Ülkemize kanatlı eti ithalatı yapılmadığına işaret eden Koca, şunları söyledi: “Kanatlı eti üretiminde hayvan yetiştiriciliği aşamasında damızlık yumurta/civciv ithalatı yapılıyor. Kanatlı yeminin başlıca hammadde ve girdileri yani mısır, soya fasulyesi, premiks, ilaç ve aşılar yurtdışından ithal ediliyor. 2012 yılı için ihracat rakamlarına baktığımızda, ülkemizden kuluçkalık yumurta ve ticari civciv ihracatının yan sıra kanatlı eti ve ürünlerinin ihracatı gerçekleştiriliyor.

Bu çerçevede; 2012’te 269 bin 32 ton tavuk eti, 3 bin 737 ton hindi eti, 31 bin 159 ton ayak, 21 bin 368 ton işlenmiş ürün olmak üzere toplamda 326 bin 249 ton kanatlı eti ve ürünlerinin ihracatı gerçekleşti. Beyaz et ürünleri ihracatının parasal değeri ise 567 milyon dolar. Mevcut ihracat pazarlarımız, Ortadoğu, Uzak Doğu ve Kafkasları içine alan geniş bir coğrafya. Ülkemizden yaklaşık 50 ülkeye ihracat yapılıyor. 2013 yılında ihracatımızın yüzde 20 dolayında artması bekleniyor. Türkiye piliç eti üretiminde dünyada 8. sıraya yerleşti.”

Koca, sektördeki sorunlara da işaret ederek, şunları söyledi: ”Sektörde yem hammaddelerinde dışa bağımlılık ve yüksek yem maliyeti, kümes ihtiyacı, desteklerin yetersizliği, yüksek girdi maliyetleri, hastalıklarla mücadelede etkin programlara olan ihtiyaç, ihracat teşviklerinin rakip ülkelerdeki uygulamalardan çok düşük olması, AB’de ve hatta dünyada olmayan bazı yasal düzenlemelerin sektöre ve ülke ekonomisine verdirdiği kayıp sorunları var. Sektörümüz, mevcut sorunların çözümü için girişimlerde bulunuyor. Çözüm için ilgili kurum ve kuruluşların gerekli çabayı gösteriyor ancak çözüm süreci biraz zaman alabilir.”


RAKAMLARLA BEYAZ ET
- Türkiye’de 600 bin kişiye doğrudan istihdam sağlıyor.
- Dünyada beyaz et üretiminde Türkiye, dünyadaki payını da yüzde 1.70’den yüzde 2.01’e çıkardı.
- 2012’de 1 milyon 830 bin tonluk kanatlı eti üretimi gerçekleşti.
- 2013’te 1 milyon 777 bin ton piliç eti, 45 bin 200 ton hindi eti üretimi olmak üzere toplamda 1 milyon 905 bin ton kanatlı eti üretimiyle yüzde 5-6 oranında bir büyümenin gerçekleşmesi bekleniyor.
- Türkiye’de 2012’de kişi başına yıllık beyaz et tüketimi 20.5 kg’a çıktı.



Beyaz etteki fiyat, gerçek fiyat değil
Sait Koca, “Beyaz ete önümüzdeki günlerde yapılacak zam bomba etkisi yaratmaz. Sektör gerçekten sıkıntıda. Maliyetler yüksek ve üretici mal ettiği fiyata zaten satamıyor. Fiyatların mutlaka yükselmesi zorunluluk” dedi.

Koca, beyaz et fiyatlarını piyasanın belirlediğine işaret ederek, şunları kaydetti: “Bizim öyle bir şansımız yok. Şu an geçen yılki fiyatın altında satış gerçekleştiriliyor, maliyetlerin artmasına rağmen. Bu da sıkıntı yaratıyor. Şu an beyaz ette olması gereken fiyatlar gerçek fiyatlar değil. Önümüzdeki günlerde beyaz ete zam yapıldığında yaygara kopacak. Aslında bu, zam değil. Şu anki fiyatların çok üzerinde satış yapmamız gerekiyor. Normal maliyetlerimize ulaşmamız bile bize mutluluk verecek. Beyaz ete önümüzdeki günlerde yapılacak zam bomba etkisi yaratmaz, sektör gerçekten sıkıntıda, maliyetler yüksek ve üretici mal ettiği fiyata zaten satamıyor, fiyatların mutlaka yükselmesi zorunluluk.”



Çaycuma’da günde 250 ton süt işliyor
Zonguldak’ta faaliyet gösteren Çaycuma Süt Ürünleri, üretimini yeni fabrikasında sürdürüyor. 1955’de kurulan firma, ilk yıllarında faaliyet gösterdiği küçük ölçekli mandıra yapısından bugün 27 bin metrekarelik ve günlük 250 ton süt işleme kapasitesine sahip iki fabrikayla üretime devam ediyor.

Çaycuma Süt Yönetim Kurulu Üyesi Doruk Alphan, 2001’de yeni fabrikaların taşındıklarını belirterek, şöyle konuştu:

Doğaya da yatırım
“Yeni fabrikamızda sadece teknolojiye değil doğaya da yatırım yaptık. Firmamız, artan süt talebine bağlı olarak bölge halkını hayvancılığa yönlendirirken, diğer yandan da teknolojiye yatırım yaparak, son teknoloji ürünü makinelerle, markanın temellerini sağlamlaştırıyor. Son olarak inşa ettiği peynir altı suyu arıtım tesisi ile doğaya da saygı gösterdiğini ispat ettik. Burdur’da tamamlanan ikinci fabrikamızı da yine şirketin vizyonu olan ‘doğaya ve insana saygı’ çerçevesinde faaliyete geçirdik. Çaycuma Süt, kalite ve gıda güvenliği yönetim sistemleri ve diğer tüm üretim izin ve kalite belgelerine de sahip.

Hijyene, kaliteye ve teknolojiye önem vererek, tüm denetimlerden geçer not aldı. ‘Helal Sertifikası’nı almayı da başardık.”
Çaycuma Süt, süt haricinde ayran, yoğurt, beyaz peynir, kaşar peynirleri, diğer peynirler ve tereyağı üretimi yapıyor. Çaycuma süt ürünleri, kahvaltılık tereyağları tüm Migros, Carrefour ve Kiler’lerde de bulunabiliyor.

Bursalı Kafkas yeni lezzetlerle büyüyor
Bursa’dan dünyaya yayılan ünlü lezzetler arasında yer alan Kafkas, yeni ürünlerle büyümeye devam ediyor. Kestane şekerinde Türkiye yanında dünyada ün salmış bir marka olan firma, bitter çikolata kaplı kuru meyveler, çikolata kaplı kestane şekerlemeleri, kestaneli tatlı, krokan, Gourme-Line serisiyle çikolata, kestane ezmesi, sos ve kremaları, unlu mamulleri ile çeşitlendirdiği yeni karyokaları, gofret pastası, lokum, acıbadem kurabiyesi gibi yeni tatlarla ürün yelpazesini genişletti.

16 bin metrekarelik tesis
Kafkas’ın kurucusu Ali Şakir Tatveren, kestane şekerinin lezzetini Bursa’ya getiren isim oldu. Tatveren, başlangıçta küçük ölçekte başladığı şekerleme işinde gösterdiği titizlik ve ürettiği kaliteli ürünler sayesinde Kafkas’ın bugünkü konumuna gelmesini sağladı.
Firma 1999 yılında, 6 bin 500 metrekare kapalı, 10 bin metrekare açık alana sahip modern bir tesis kurdu. Bursa’da kendine ait 12 mağazası bulunan Kafkas, yurtiçi pazarlama faaliyetlerini Türkiye’nin merkezi bölgelerindeki mağaza veya kornerden oluşan bayilik zinciriyle yürütüyor. Türkiye çapında 90 civarında satış noktası bulunuyor.

Yılda 3 bin ton ve üzeri çiğ kestane işleme kapasitesine sahip olan Kafkas, toplam üretiminin yüzde 20’sini ihraç ediyor. Başta Fransa olmak üzere ABD, Yunanistan, Avusturya, Suudi Arabistan, Birleşik Arap Emirlikleri, Kuzey Kıbrıs, Tayland, Tayvan ve İsviçre’ye ihracat yapıyor. Kestane şekeri ve kestaneli ürünlerdeki başarısını uzun yıllardır devam ettiren Kafkas, yeni ürünleriyle büyümeye devam ediyor.
 
Ynt: Süt piyasasına istikrar gerekiyor

Üretici açısından da çok işte olduğu gibi hayvancılık işinde sebat edip istikrarlı olmak gerekir ki işin en doğrusunu yapabilelim.
İşin başında bilgili tecrübeli insanlar olursa kaliteli ürün kaliteli iş ortaya çıkıyor.
Ürün kaliteli olunca pazarlamak kolay.
 
Ynt: Süt piyasasına istikrar gerekiyor

Paylaşım için teşekkürler, kendini amorti eden sağım sistemleri, rasyonlar vs. gerekli hale geldi, artık yemi 'peynir tası' ile vermenin vakti çoktan geçti, çiftçimiz bilgiye muhtaç, özellikle kırsal bölgelerde resmen ilkel tarımı makine ile yapıyorlar modernlik ile alakası yok, aynı şekilde hayvancılıkta öyle, ahır dan tutundan mera kullanımına kadar bilgi gerekli, şuan böyle bir uygulama görmüyorum, keşke zorunlu hale gelsede ülkemiz tam anlamıyla bilinçli yapsa.
 

Benzer Konular