SON HAYVANLARIMIZDA SATILDI :(

Ynt: SON HAYVANLARIMIZDA SATILDI :(

Arkadaşım sana şöyle bir tavsiyede bulunayım... Tabi ki hayvandan anlamak önemli ama bunda asıl önemli konu işletmeyi iyi idare edebilmek. Gelir-gider tablosunu, yıl sonunda bilançosunu, istatistiksel verileri iyi analiz edersen, daha doğrusu bir nevi geleceği görebilirsen ve adımlarını buna göre atarsan başarılı olabilirsin. Sadece hayvandan anlamakla olmuyor. Bizim köydekiler pratikte benden daha iyi gibi gözükebiliyorlar ama ben anlatmaya bir başlıyorum ağızları açık dinliyorlar. Yani köydeki gibi bilinçsiz bir şekilde hayvancılığa gireceksen hiç girme. Sen bunu bir meslek olarak görüyorsan hayvancılığın yanında bilimsel, matematiksel, istatistiksel, pazarlama teknikleri, gerektiği yerde hukuk gibi kavramları da bilmen gerekiyor.

İleride Allah nasip ederse bu işe girmeyi hedefliyorum. Okulun bitmesine 2 sene kaldı. Ondan sonra nasipse hayvancılığa gireceğim. Şuan hangi hayvanı besleyeceğim, ne ile besleyeceğim, nerede besleyeceğim, kaç tane besleyeceğim gibi temel konuları geçip detaylara çalışmaya başladım. Teorik olarak hedefler aksamadan devam ediyor. Sadece tecrübem yok, o da zamanla olur.

Hayallerin çok güzel, inşallah hayallerin gerçekleşir.

ismail_17 link=topic=68837.msg784633#msg784633 date=1381516252' Alıntı:
Ne oluyorsa kırsalda kimse kalmak istemiyor,evlenen büyük şehire, diğer taraftan büyük şehirekilerde hiç hayvandan anlamayanlar,kırsalda hayvancılık yapmak istiyor.
Dengesini bulmak zor. Gelişmiş şehir refahında köyler olsa , gelişmiş entegre sistemli hayvancılık ve gelişmiş tarım olsa kimse gitmez büyük şehire.

Aslına bakarsanız köylüler de hayvandan bir şey anlamıyor. Köyde çoban hayvanları sürekli sürmüş, hayvanlar yorgunluktan yürüyemiyor. Adamın birisi de sopayı almış, ağa ya adam ya hayvana vurdukça vuruyor. Dedim ki ' ' senin vicdanın yok mu görmüyor musun yürüyemiyor hayvan, niye vuruyorsun? ' ' dedim, bana gelmiş ' ' bunlar bundan anlıyor ' ' diyor. Bu zihniyetteki bir adam hayvandan anlasa ne olacak? Önüne yem koyup, kurban gelince de hayvanları hapsedip besiye çekmeyle hayvandan anlıyor mu oluyor köylüler? Ben adama soğuğa dayanıklı ırkları sayıyorum adam bana ' ' bunlar buranın soğuğuna dayanmaz, boşver hayvancılığı filan ' ' diyorlar :D. ' ' yahu hayvan Kanada ' da yaşıyor burada mı yaşamayacak? ' ' diyorum, buranın kışına dayanmaz diyor :D. Güler misin ağlar mısın, köylü zihniyetinin hali bu...

Tamam pratikte hayvanı idare edebilirler, hayvanın yaşamını devam etmesi için iyi kötü koşulları sağlayabilirler ancak bu bence hayvandan anlamak değildir. Bilimsel ve psikolojik açıdan da hayvanı bilmesi gerekir. Hangi besinler verildiğinde, hangi ortam sağlandığında hayvanlardan maksimum verim alınıyor bilinmesi gerekir. Bence hayvandan anlayan kişi tamamen legal yöntemler ile hayvandan maksimum verim alan kimsedir...

Bizim köyde şehre göç başladı. Adama diyorum nerede çalışıyorsun, kapıcılık diyor. Bahçe bakımı, çöpleri toplama filan... Mesleği kötülediğimden değil ama bu adam köyde su parası, sebze-meyve, süt ve süt ürünleri, yumurta, et gibi (tamamen organik) giderlere para ödemeyen bir adamdı. Yeri geldiğinde traktörüne 10 bin TL ' lik mazot depoluyordu. Kendi bahçesiyle uğraşmayıp başkasına ait bir bahçede aynı işleri yapmak bana mantıksız geliyor. Yani nasıl bir şehir sevdasıdır akıl mantık almıyor..!
 
Ynt: SON HAYVANLARIMIZDA SATILDI :(

ELPRESACANARİO link=topic=68837.msg784765#msg784765 date=1381531969' Alıntı:
Arkadaşım sana şöyle bir tavsiyede bulunayım... Tabi ki hayvandan anlamak önemli ama bunda asıl önemli konu işletmeyi iyi idare edebilmek. Gelir-gider tablosunu, yıl sonunda bilançosunu, istatistiksel verileri iyi analiz edersen, daha doğrusu bir nevi geleceği görebilirsen ve adımlarını buna göre atarsan başarılı olabilirsin. Sadece hayvandan anlamakla olmuyor. Bizim köydekiler pratikte benden daha iyi gibi gözükebiliyorlar ama ben anlatmaya bir başlıyorum ağızları açık dinliyorlar. Yani köydeki gibi bilinçsiz bir şekilde hayvancılığa gireceksen hiç girme. Sen bunu bir meslek olarak görüyorsan hayvancılığın yanında bilimsel, matematiksel, istatistiksel, pazarlama teknikleri, gerektiği yerde hukuk gibi kavramları da bilmen gerekiyor.

İleride Allah nasip ederse bu işe girmeyi hedefliyorum. Okulun bitmesine 2 sene kaldı. Ondan sonra nasipse hayvancılığa gireceğim. Şuan hangi hayvanı besleyeceğim, ne ile besleyeceğim, nerede besleyeceğim, kaç tane besleyeceğim gibi temel konuları geçip detaylara çalışmaya başladım. Teorik olarak hedefler aksamadan devam ediyor. Sadece tecrübem yok, o da zamanla olur.

Hayallerin çok güzel, inşallah hayallerin gerçekleşir.

Aslına bakarsanız köylüler de hayvandan bir şey anlamıyor. Köyde çoban hayvanları sürekli sürmüş, hayvanlar yorgunluktan yürüyemiyor. Adamın birisi de sopayı almış, ağa ya adam ya hayvana vurdukça vuruyor. Dedim ki ' ' senin vicdanın yok mu görmüyor musun yürüyemiyor hayvan, niye vuruyorsun? ' ' dedim, bana gelmiş ' ' bunlar bundan anlıyor ' ' diyor. Bu zihniyetteki bir adam hayvandan anlasa ne olacak? Önüne yem koyup, kurban gelince de hayvanları hapsedip besiye çekmeyle hayvandan anlıyor mu oluyor köylüler? Ben adama soğuğa dayanıklı ırkları sayıyorum adam bana ' ' bunlar buranın soğuğuna dayanmaz, boşver hayvancılığı filan ' ' diyorlar :D. ' ' yahu hayvan Kanada ' da yaşıyor burada mı yaşamayacak? ' ' diyorum, buranın kışına dayanmaz diyor :D. Güler misin ağlar mısın, köylü zihniyetinin hali bu...

Tamam pratikte hayvanı idare edebilirler, hayvanın yaşamını devam etmesi için iyi kötü koşulları sağlayabilirler ancak bu bence hayvandan anlamak değildir. Bilimsel ve psikolojik açıdan da hayvanı bilmesi gerekir. Hangi besinler verildiğinde, hangi ortam sağlandığında hayvanlardan maksimum verim alınıyor bilinmesi gerekir. Bence hayvandan anlayan kişi tamamen legal yöntemler ile hayvandan maksimum verim alan kimsedir...

Bizim köyde şehre göç başladı. Adama diyorum nerede çalışıyorsun, kapıcılık diyor. Bahçe bakımı, çöpleri toplama filan... Mesleği kötülediğimden değil ama bu adam köyde su parası, sebze-meyve, süt ve süt ürünleri, yumurta, et gibi (tamamen organik) giderlere para ödemeyen bir adamdı. Yeri geldiğinde traktörüne 10 bin TL ' lik mazot depoluyordu. Kendi bahçesiyle uğraşmayıp başkasına ait bir bahçede aynı işleri yapmak bana mantıksız geliyor. Yani nasıl bir şehir sevdasıdır akıl mantık almıyor..!

Abi tavsiyelerin için çok sağol, ben zaten şehirde büyüdüm, ama her tatilde köye gittim işleri öğrendim, öğrendim ama eski usul öğrenmişim, çoğu şeyi burada öğrendim, senin gibi bende dedemlere anlatıyorum bak şöyle böyle temiz hava filan, yok diyorlar bizim burda olmaz, kesip atıyorlar hemen, ahırlarımız 30-40 senelik ahırlar! Güzel havalandırma yapalım diyorum ceyran carpar diyorlar, bu resimlerdeki buzağılar hiç dışarı çıkmadı, ahır zaten eski ağaç ahır, basık havasız, su sürekli önünde bulunmuyor, yemi günlük artırma ya da geçiş sürecinde karışık verme gibi bir durum yok, zaten yemi 15-20 senelik bir yoğurt tası ile veriyorlar ölçü yok! Otun ölçüsü yok! Sütü kafaya göre veriyorlar ve biberondan vermiyorlar tencereden içiriyolar hayvan hızlı içtiği için süt soluk borusuna kaçıyor orda bozuluyor sonra ishal durumları oluyor bunu anlatıyorum bız öyle bilmeyiz çok geç içiyolar deyip çıkıyolar işin için, doğrusu biberonu ters çevirdiğin zaman ineğin memesinden sütün kendi kendine akmadığı gibi süt akmayacak mesela, biberonların meme uclarını felan kesiyorlar hayvan doğal olarak ememiyor süt kendi akıyor zaten bu da sindirim sistemine ve çene yapısına zarar :( bu buzağılar bu sene hiç dışarı çıkmadılar veterinerler ve buradaki tecrübeli ve bu işi profesyonel olarak yapan kişiler bas bas bağırıyor SU-GÜNEŞ-HAVA diye ama ya dinlemiyorlar ya da dinlemiş gibi yapıp geçiyorlar, eğer istesem kendi başıma çıkarırdım o buzağıları bahçeye ama bu sefer ben kötü olurdum ellemedim :(. Hayvan stresini anlatıyorum, ahır içinde bağırmayın diyorum, birden korkutuyorsunuz yapmayın diyorum başka türlü durmuyor diyolar, Dediğiniz gibi köyde ne tarımı ne hayvancılığı hiç bilen yok, 1.5 aylık buzağıya zorla saman veren mi dersin, başlangıç büyütme yemi vermeyen mi dersin, bizim gibi sürekli su, güneş, havadan mahrum bırakan mı dersin, gördüğüm bütün köylerde aynı.

Çiftçilik le uğraşan kişiler 40 yaş üstü, kime hayvancılık yapmak istiyorum desem 40 yaşına kadar çalış para kazan sonra yaparsın diyorlar, benim en verimli 20 senem el işinde geçtikten sonra neyleyim 40 dan sonra hayvancılığı tarımı ?

İsteğim hayvancılığı az ama ÖZ yapmak, eğer öyle yapamayacaksam HİÇ YAPMAYAYIM DAHA İYİ, isteğim eski kara düzeni devam ettirmek değil, en güncel, en modern biçimde yapmak, bi hayvanı kuru kuru 4-5 sene beslemek yerine rasyon vs. dikkat edip en kısa sürede en yüksek verimini elde ettrip değerlendirmek.

Bazı şeyleri kafamda kurmaya başladım artık, ırkları araştırıyorum, çadır ahır gibi ucuz maliyetli ahır tiplerine bakıyorum, meradan en iyi nasıl yararlanırım araştırıyorum, soğutma tankı vs. bunlar olmazsa olmazlarım, yapabilirsem sağım hane istiyorum, her gün bana yeni bir şeyler katıyor, artık traktör ve tarla ekipmanlarına çok para bağlamak istemiyorum, şuan ki traktörüm işimi fazlasıyla görüyor, onun yerine hayvancılığa para yatırmak istiyorum, zaten yeni traktörlere güvenemiyorum bile her 100-150 saatte arıza açanları görüyoruz,

60-70 Bin TL traktöre vereceğim para ile kendi işletmemi kurabilirim zaten ilk başta çok fazla hayvanım olmasını bende istemiyorum çünkü tecrübem yok, kafamı karıştıran bazı sorular da var aslına mesela ben hayvanları gütsem köyde kim kalacak, buzağılar, besi hayvanları vs. kim bakacak, baksa bile çevremde modern şekilde uğraşabilecek kişi göremiyorum malesef.

Allah ' a büyük konuşmayayım ama şehirde durduğum her güne lanet edesim geliyor, trafik ayrı bir dert, insanlar ayrı dert, temiz hava yok, içtiğin su belli değil, yediğin hiç ama hiç bir şey belli değil, ne yiyorsak fabrikadan ne yiyorsak katkılı, kimyasal madde var. Şehir de de kimse aç kalmıyor, ama kimse de krallar gibi yaşamıyor, köyde kendi işinin patronu olmak varken neden el yanında çalışayım.

Üstelik köylü de kendini çok küçük görüyor ben bunu anlamıyorum, düşünce hep aynı, köylü garibandır, köylü iyi giyinmez, iyi arabaya binmez, iyi evi olmaz, rahat yaşamı olmaz, köylü iyi telefon kullanmaz, köylü şöyle köylü böyle nedir bu kendini küçük görmek ? Bir kere sen üretici sıfatı taşıyorsun, yediğini içtiğini biliyorsun, temiz hava, kendi işinin patronu olmak bundan daha iyisi nedir ? Üretken olmanın, çalışkan olmanın verdiği gururla gezmek varken hep boyunlar bükük.

Kim ne derse desin, ister mazot 10 TL olsun, ister gübre 150 TL, bana göre çiftçilikte en büyük sorun EĞİTİM EKSİKLİĞİ, mazotun ve gübrenin ucuz olduğu günlerde gene tarım tam 4-4 ' lük yapılmıyordu, hala yapılmıyor, aynı tas aynı hamam :( İşi bilmedikten sonra mazotta ağır gelir gübrede, peşinde koşup ta memnun olmayan azdır, gereğiyle yapan çoğu kişiyi memnun görüyorum, ekeyim ekini bidaha başına varmayayım, hayvanı da öyle böyle güdeyim karnımı doyursun yeter diyenler elbette memnun olamazlar.
 
Ynt: SON HAYVANLARIMIZDA SATILDI :(

ELPRESACANARİO link=topic=68837.msg784765#msg784765 date=1381531969' Alıntı:
Arkadaşım sana şöyle bir tavsiyede bulunayım... Tabi ki hayvandan anlamak önemli ama bunda asıl önemli konu işletmeyi iyi idare edebilmek. Gelir-gider tablosunu, yıl sonunda bilançosunu, istatistiksel verileri iyi analiz edersen, daha doğrusu bir nevi geleceği görebilirsen ve adımlarını buna göre atarsan başarılı olabilirsin. Sadece hayvandan anlamakla olmuyor. Bizim köydekiler pratikte benden daha iyi gibi gözükebiliyorlar ama ben anlatmaya bir başlıyorum ağızları açık dinliyorlar. Yani köydeki gibi bilinçsiz bir şekilde hayvancılığa gireceksen hiç girme. Sen bunu bir meslek olarak görüyorsan hayvancılığın yanında bilimsel, matematiksel, istatistiksel, pazarlama teknikleri, gerektiği yerde hukuk gibi kavramları da bilmen gerekiyor.

İleride Allah nasip ederse bu işe girmeyi hedefliyorum. Okulun bitmesine 2 sene kaldı. Ondan sonra nasipse hayvancılığa gireceğim. Şuan hangi hayvanı besleyeceğim, ne ile besleyeceğim, nerede besleyeceğim, kaç tane besleyeceğim gibi temel konuları geçip detaylara çalışmaya başladım. Teorik olarak hedefler aksamadan devam ediyor. Sadece tecrübem yok, o da zamanla olur.

Hayallerin çok güzel, inşallah hayallerin gerçekleşir.

Aslına bakarsanız köylüler de hayvandan bir şey anlamıyor. Köyde çoban hayvanları sürekli sürmüş, hayvanlar yorgunluktan yürüyemiyor. Adamın birisi de sopayı almış, ağa ya adam ya hayvana vurdukça vuruyor. Dedim ki ' ' senin vicdanın yok mu görmüyor musun yürüyemiyor hayvan, niye vuruyorsun? ' ' dedim, bana gelmiş ' ' bunlar bundan anlıyor ' ' diyor. Bu zihniyetteki bir adam hayvandan anlasa ne olacak? Önüne yem koyup, kurban gelince de hayvanları hapsedip besiye çekmeyle hayvandan anlıyor mu oluyor köylüler? Ben adama soğuğa dayanıklı ırkları sayıyorum adam bana ' ' bunlar buranın soğuğuna dayanmaz, boşver hayvancılığı filan ' ' diyorlar :D. ' ' yahu hayvan Kanada ' da yaşıyor burada mı yaşamayacak? ' ' diyorum, buranın kışına dayanmaz diyor :D. Güler misin ağlar mısın, köylü zihniyetinin hali bu...

Tamam pratikte hayvanı idare edebilirler, hayvanın yaşamını devam etmesi için iyi kötü koşulları sağlayabilirler ancak bu bence hayvandan anlamak değildir. Bilimsel ve psikolojik açıdan da hayvanı bilmesi gerekir. Hangi besinler verildiğinde, hangi ortam sağlandığında hayvanlardan maksimum verim alınıyor bilinmesi gerekir. Bence hayvandan anlayan kişi tamamen legal yöntemler ile hayvandan maksimum verim alan kimsedir...

Bizim köyde şehre göç başladı. Adama diyorum nerede çalışıyorsun, kapıcılık diyor. Bahçe bakımı, çöpleri toplama filan... Mesleği kötülediğimden değil ama bu adam köyde su parası, sebze-meyve, süt ve süt ürünleri, yumurta, et gibi (tamamen organik) giderlere para ödemeyen bir adamdı. Yeri geldiğinde traktörüne 10 bin TL ' lik mazot depoluyordu. Kendi bahçesiyle uğraşmayıp başkasına ait bir bahçede aynı işleri yapmak bana mantıksız geliyor. Yani nasıl bir şehir sevdasıdır akıl mantık almıyor..!
abi yazdıkların çok güzel olmuş
abi köylü zihniyeti işte ne anlatırsan anlat kendi bildiklerini yaparlar hala
mesela bu yıl devamlı köydeydim bir komşumuz var.adam ineklerim kapsını penceresini felan kapatmış hayvan üşümesin amca sen ne yapıyorsun dedim yazık değilmi hayvanlara dedim onla üşürler dedi.bende yav amca dedim hayvanları soğuktan değil sıcaktan koruyun diyom adam hala bildiğini okuyo.bende sonra bıraktım ne hali varsa görsün çok kızdım hayvanlara eziyet yapıyoolar kız-*sw kız-*sw
 
Ynt: SON HAYVANLARIMIZDA SATILDI :(

ÇeLişki_37 link=topic=68837.msg784804#msg784804 date=1381560748' Alıntı:
Abi tavsiyelerin için çok sağol, ben zaten şehirde büyüdüm, ama her tatilde köye gittim işleri öğrendim, öğrendim ama eski usul öğrenmişim, çoğu şeyi burada öğrendim, senin gibi bende dedemlere anlatıyorum bak şöyle böyle temiz hava filan, yok diyorlar bizim burda olmaz, kesip atıyorlar hemen, ahırlarımız 30-40 senelik ahırlar! Güzel havalandırma yapalım diyorum ceyran carpar diyorlar, bu resimlerdeki buzağılar hiç dışarı çıkmadı, ahır zaten eski ağaç ahır, basık havasız, su sürekli önünde bulunmuyor, yemi günlük artırma ya da geçiş sürecinde karışık verme gibi bir durum yok, zaten yemi 15-20 senelik bir yoğurt tası ile veriyorlar ölçü yok! Otun ölçüsü yok! Sütü kafaya göre veriyorlar ve biberondan vermiyorlar tencereden içiriyolar hayvan hızlı içtiği için süt soluk borusuna kaçıyor orda bozuluyor sonra ishal durumları oluyor bunu anlatıyorum bız öyle bilmeyiz çok geç içiyolar deyip çıkıyolar işin için, doğrusu biberonu ters çevirdiğin zaman ineğin memesinden sütün kendi kendine akmadığı gibi süt akmayacak mesela, biberonların meme uclarını felan kesiyorlar hayvan doğal olarak ememiyor süt kendi akıyor zaten bu da sindirim sistemine ve çene yapısına zarar :( bu buzağılar bu sene hiç dışarı çıkmadılar veterinerler ve buradaki tecrübeli ve bu işi profesyonel olarak yapan kişiler bas bas bağırıyor SU-GÜNEŞ-HAVA diye ama ya dinlemiyorlar ya da dinlemiş gibi yapıp geçiyorlar, eğer istesem kendi başıma çıkarırdım o buzağıları bahçeye ama bu sefer ben kötü olurdum ellemedim :(. Hayvan stresini anlatıyorum, ahır içinde bağırmayın diyorum, birden korkutuyorsunuz yapmayın diyorum başka türlü durmuyor diyolar, Dediğiniz gibi köyde ne tarımı ne hayvancılığı hiç bilen yok, 1.5 aylık buzağıya zorla saman veren mi dersin, başlangıç büyütme yemi vermeyen mi dersin, bizim gibi sürekli su, güneş, havadan mahrum bırakan mı dersin, gördüğüm bütün köylerde aynı.

Çiftçilik le uğraşan kişiler 40 yaş üstü, kime hayvancılık yapmak istiyorum desem 40 yaşına kadar çalış para kazan sonra yaparsın diyorlar, benim en verimli 20 senem el işinde geçtikten sonra neyleyim 40 dan sonra hayvancılığı tarımı ?

İsteğim hayvancılığı az ama ÖZ yapmak, eğer öyle yapamayacaksam HİÇ YAPMAYAYIM DAHA İYİ, isteğim eski kara düzeni devam ettirmek değil, en güncel, en modern biçimde yapmak, bi hayvanı kuru kuru 4-5 sene beslemek yerine rasyon vs. dikkat edip en kısa sürede en yüksek verimini elde ettrip değerlendirmek.

Bazı şeyleri kafamda kurmaya başladım artık, ırkları araştırıyorum, çadır ahır gibi ucuz maliyetli ahır tiplerine bakıyorum, meradan en iyi nasıl yararlanırım araştırıyorum, soğutma tankı vs. bunlar olmazsa olmazlarım, yapabilirsem sağım hane istiyorum, her gün bana yeni bir şeyler katıyor, artık traktör ve tarla ekipmanlarına çok para bağlamak istemiyorum, şuan ki traktörüm işimi fazlasıyla görüyor, onun yerine hayvancılığa para yatırmak istiyorum, zaten yeni traktörlere güvenemiyorum bile her 100-150 saatte arıza açanları görüyoruz,

60-70 Bin TL traktöre vereceğim para ile kendi işletmemi kurabilirim zaten ilk başta çok fazla hayvanım olmasını bende istemiyorum çünkü tecrübem yok, kafamı karıştıran bazı sorular da var aslına mesela ben hayvanları gütsem köyde kim kalacak, buzağılar, besi hayvanları vs. kim bakacak, baksa bile çevremde modern şekilde uğraşabilecek kişi göremiyorum malesef.

Allah ' a büyük konuşmayayım ama şehirde durduğum her güne lanet edesim geliyor, trafik ayrı bir dert, insanlar ayrı dert, temiz hava yok, içtiğin su belli değil, yediğin hiç ama hiç bir şey belli değil, ne yiyorsak fabrikadan ne yiyorsak katkılı, kimyasal madde var. Şehir de de kimse aç kalmıyor, ama kimse de krallar gibi yaşamıyor, köyde kendi işinin patronu olmak varken neden el yanında çalışayım.

Üstelik köylü de kendini çok küçük görüyor ben bunu anlamıyorum, düşünce hep aynı, köylü garibandır, köylü iyi giyinmez, iyi arabaya binmez, iyi evi olmaz, rahat yaşamı olmaz, köylü iyi telefon kullanmaz, köylü şöyle köylü böyle nedir bu kendini küçük görmek ? Bir kere sen üretici sıfatı taşıyorsun, yediğini içtiğini biliyorsun, temiz hava, kendi işinin patronu olmak bundan daha iyisi nedir ? Üretken olmanın, çalışkan olmanın verdiği gururla gezmek varken hep boyunlar bükük.

Kim ne derse desin, ister mazot 10 TL olsun, ister gübre 150 TL, bana göre çiftçilikte en büyük sorun EĞİTİM EKSİKLİĞİ, mazotun ve gübrenin ucuz olduğu günlerde gene tarım tam 4-4 ' lük yapılmıyordu, hala yapılmıyor, aynı tas aynı hamam :( İşi bilmedikten sonra mazotta ağır gelir gübrede, peşinde koşup ta memnun olmayan azdır, gereğiyle yapan çoğu kişiyi memnun görüyorum, ekeyim ekini bidaha başına varmayayım, hayvanı da öyle böyle güdeyim karnımı doyursun yeter diyenler elbette memnun olamazlar.
yazdıkların çok güzel olmuş.
köylü zihniyeti işte birtürlü anlamazlar
aynen bide kendilerini hep küçük gösteriyolar.bilmiyorki aslında ne güzel temiz sağlıklı yiyecekler ne güzel işte ..biz ne yedimizi bilmiyok hep kimyasal.
aynen çiftçilikte en büyük sorun eğitimsizlik..
 
Ynt: SON HAYVANLARIMIZDA SATILDI :(

ÇeLişki_37 link=topic=68837.msg784804#msg784804 date=1381560748' Alıntı:
Abi tavsiyelerin için çok sağol, ben zaten şehirde büyüdüm, ama her tatilde köye gittim işleri öğrendim, öğrendim ama eski usul öğrenmişim, çoğu şeyi burada öğrendim, senin gibi bende dedemlere anlatıyorum bak şöyle böyle temiz hava filan, yok diyorlar bizim burda olmaz, kesip atıyorlar hemen, ahırlarımız 30-40 senelik ahırlar! Güzel havalandırma yapalım diyorum ceyran carpar diyorlar, bu resimlerdeki buzağılar hiç dışarı çıkmadı, ahır zaten eski ağaç ahır, basık havasız, su sürekli önünde bulunmuyor, yemi günlük artırma ya da geçiş sürecinde karışık verme gibi bir durum yok, zaten yemi 15-20 senelik bir yoğurt tası ile veriyorlar ölçü yok! Otun ölçüsü yok! Sütü kafaya göre veriyorlar ve biberondan vermiyorlar tencereden içiriyolar hayvan hızlı içtiği için süt soluk borusuna kaçıyor orda bozuluyor sonra ishal durumları oluyor bunu anlatıyorum bız öyle bilmeyiz çok geç içiyolar deyip çıkıyolar işin için, doğrusu biberonu ters çevirdiğin zaman ineğin memesinden sütün kendi kendine akmadığı gibi süt akmayacak mesela, biberonların meme uclarını felan kesiyorlar hayvan doğal olarak ememiyor süt kendi akıyor zaten bu da sindirim sistemine ve çene yapısına zarar :( bu buzağılar bu sene hiç dışarı çıkmadılar veterinerler ve buradaki tecrübeli ve bu işi profesyonel olarak yapan kişiler bas bas bağırıyor SU-GÜNEŞ-HAVA diye ama ya dinlemiyorlar ya da dinlemiş gibi yapıp geçiyorlar, eğer istesem kendi başıma çıkarırdım o buzağıları bahçeye ama bu sefer ben kötü olurdum ellemedim :(. Hayvan stresini anlatıyorum, ahır içinde bağırmayın diyorum, birden korkutuyorsunuz yapmayın diyorum başka türlü durmuyor diyolar, Dediğiniz gibi köyde ne tarımı ne hayvancılığı hiç bilen yok, 1.5 aylık buzağıya zorla saman veren mi dersin, başlangıç büyütme yemi vermeyen mi dersin, bizim gibi sürekli su, güneş, havadan mahrum bırakan mı dersin, gördüğüm bütün köylerde aynı.

Çiftçilik le uğraşan kişiler 40 yaş üstü, kime hayvancılık yapmak istiyorum desem 40 yaşına kadar çalış para kazan sonra yaparsın diyorlar, benim en verimli 20 senem el işinde geçtikten sonra neyleyim 40 dan sonra hayvancılığı tarımı ?

İsteğim hayvancılığı az ama ÖZ yapmak, eğer öyle yapamayacaksam HİÇ YAPMAYAYIM DAHA İYİ, isteğim eski kara düzeni devam ettirmek değil, en güncel, en modern biçimde yapmak, bi hayvanı kuru kuru 4-5 sene beslemek yerine rasyon vs. dikkat edip en kısa sürede en yüksek verimini elde ettrip değerlendirmek.

Bazı şeyleri kafamda kurmaya başladım artık, ırkları araştırıyorum, çadır ahır gibi ucuz maliyetli ahır tiplerine bakıyorum, meradan en iyi nasıl yararlanırım araştırıyorum, soğutma tankı vs. bunlar olmazsa olmazlarım, yapabilirsem sağım hane istiyorum, her gün bana yeni bir şeyler katıyor, artık traktör ve tarla ekipmanlarına çok para bağlamak istemiyorum, şuan ki traktörüm işimi fazlasıyla görüyor, onun yerine hayvancılığa para yatırmak istiyorum, zaten yeni traktörlere güvenemiyorum bile her 100-150 saatte arıza açanları görüyoruz,

60-70 Bin TL traktöre vereceğim para ile kendi işletmemi kurabilirim zaten ilk başta çok fazla hayvanım olmasını bende istemiyorum çünkü tecrübem yok, kafamı karıştıran bazı sorular da var aslına mesela ben hayvanları gütsem köyde kim kalacak, buzağılar, besi hayvanları vs. kim bakacak, baksa bile çevremde modern şekilde uğraşabilecek kişi göremiyorum malesef.

Allah ' a büyük konuşmayayım ama şehirde durduğum her güne lanet edesim geliyor, trafik ayrı bir dert, insanlar ayrı dert, temiz hava yok, içtiğin su belli değil, yediğin hiç ama hiç bir şey belli değil, ne yiyorsak fabrikadan ne yiyorsak katkılı, kimyasal madde var. Şehir de de kimse aç kalmıyor, ama kimse de krallar gibi yaşamıyor, köyde kendi işinin patronu olmak varken neden el yanında çalışayım.

Üstelik köylü de kendini çok küçük görüyor ben bunu anlamıyorum, düşünce hep aynı, köylü garibandır, köylü iyi giyinmez, iyi arabaya binmez, iyi evi olmaz, rahat yaşamı olmaz, köylü iyi telefon kullanmaz, köylü şöyle köylü böyle nedir bu kendini küçük görmek ? Bir kere sen üretici sıfatı taşıyorsun, yediğini içtiğini biliyorsun, temiz hava, kendi işinin patronu olmak bundan daha iyisi nedir ? Üretken olmanın, çalışkan olmanın verdiği gururla gezmek varken hep boyunlar bükük.

Kim ne derse desin, ister mazot 10 TL olsun, ister gübre 150 TL, bana göre çiftçilikte en büyük sorun EĞİTİM EKSİKLİĞİ, mazotun ve gübrenin ucuz olduğu günlerde gene tarım tam 4-4 ' lük yapılmıyordu, hala yapılmıyor, aynı tas aynı hamam :( İşi bilmedikten sonra mazotta ağır gelir gübrede, peşinde koşup ta memnun olmayan azdır, gereğiyle yapan çoğu kişiyi memnun görüyorum, ekeyim ekini bidaha başına varmayayım, hayvanı da öyle böyle güdeyim karnımı doyursun yeter diyenler elbette memnun olamazlar.

Bak sana bir akrabamızı anlatayım... Adam emekli oldu ve gençliğinden bu yana hayal ettiği hayvancılığa girdi. O kadar çok araştırdı ki bilgi yarışına giremez kimse hayvancılık konusunda, o kadar donanımlı bir adam. Adam süper paralar kazanmaya başladı, şato gibi ev yaptı, köyde herkes buna Ağa derdi :). Sonra yanlış bir kişiye güvenmesi sonucu battı. Evi de gitti arabası da... Çok hırs yapmıştı ama sonuç kötü oldu. Çünkü parayı doğru şekilde kullanamadı, kazandığını hayvana yatırdı. Her sene koyun sayısı 2 ye katlanıyordu, sayısı artsın diye alıyordu. Neyse bu batınca eskiden ağa diyenler şimdi deli demeye başladı adama..:). Deli dedikleri adam şimdi ceviz işine girdi, 1-2 sene içinde yine kazanmaya başlasın bu sefer de tekrardan ağa demeye başlayacaklar...

Neşet Ertaş ustanın Dertli Yoldaş diye bir türküsü var, türküde ' ' zengin isen ya bey derler ya paşa, fakir isen aptal derler ya cingan haşa ' ' diyor... O kadar güzel bir söz ki... Ülkemizin zihniyetini tarif ediyor.

Ağa olmak da senin elinde deli olmak da... Ağa olmak kolay; yeter ki her konuda donanımlı ol, helalinden kazanca bak ve kazancına şükret, hep daha fazlasını isteme... Eğer imkanın varsa da krediye filan asla bulaşma! Bizim akraba hayvancılıktan anlıyordu ama işletmeyi yürütmek için gerekli olan diğer bilgileri bilmiyordu. Girdisini çıktısını iyi analiz edemedi. Yıl sonunda kendisine minimum kazanç belirlemedi, sürekli şu kadar hayvanım olsun derdindeydi. O sene batmasaydı 500 ' den fazla koyun yapmayı hedefliyordu. Tabi yanlış kişiye güvenmenin de etkisi büyük. Ne kadar büyürsen kuyunu kazmaya çalışan da o kadar çok oluyor. Büyüsen bile belli etmeyeceksin demek ki...
 
Ynt: SON HAYVANLARIMIZDA SATILDI :(

ELPRESACANARİO link=topic=68837.msg784872#msg784872 date=1381576191' Alıntı:
Bak sana bir akrabamızı anlatayım... Adam emekli oldu ve gençliğinden bu yana hayal ettiği hayvancılığa girdi. O kadar çok araştırdı ki bilgi yarışına giremez kimse hayvancılık konusunda, o kadar donanımlı bir adam. Adam süper paralar kazanmaya başladı, şato gibi ev yaptı, köyde herkes buna Ağa derdi :). Sonra yanlış bir kişiye güvenmesi sonucu battı. Evi de gitti arabası da... Çok hırs yapmıştı ama sonuç kötü oldu. Çünkü parayı doğru şekilde kullanamadı, kazandığını hayvana yatırdı. Her sene koyun sayısı 2 ye katlanıyordu, sayısı artsın diye alıyordu. Neyse bu batınca eskiden ağa diyenler şimdi deli demeye başladı adama..:). Deli dedikleri adam şimdi ceviz işine girdi, 1-2 sene içinde yine kazanmaya başlasın bu sefer de tekrardan ağa demeye başlayacaklar...

Neşet Ertaş ustanın Dertli Yoldaş diye bir türküsü var, türküde ' ' zengin isen ya bey derler ya paşa, fakir isen aptal derler ya cingan haşa ' ' diyor... O kadar güzel bir söz ki... Ülkemizin zihniyetini tarif ediyor.

Ağa olmak da senin elinde deli olmak da... Ağa olmak kolay; yeter ki her konuda donanımlı ol, helalinden kazanca bak ve kazancına şükret, hep daha fazlasını isteme... Eğer imkanın varsa da krediye filan asla bulaşma! Bizim akraba hayvancılıktan anlıyordu ama işletmeyi yürütmek için gerekli olan diğer bilgileri bilmiyordu. Girdisini çıktısını iyi analiz edemedi. Yıl sonunda kendisine minimum kazanç belirlemedi, sürekli şu kadar hayvanım olsun derdindeydi. O sene batmasaydı 500 ' den fazla koyun yapmayı hedefliyordu. Tabi yanlış kişiye güvenmenin de etkisi büyük. Ne kadar büyürsen kuyunu kazmaya çalışan da o kadar çok oluyor. Büyüsen bile belli etmeyeceksin demek ki...

Bana söyleyecek söz kalmamış, eline, emeğine sağlık, anladım ki sende çok araştırıyorsun bu işleri, inşallah istediğini elde edersin..:)

Söylemeden geçemeyeceğim, bizim bölgede analiz yaptırana, dekara kaç litre mazot yaktığını, gübreyi, buğdayı ne kadar attığını, kazandığı parayı ince ince hesap edeni-edene gülüyorlar resmen, dedikleri şey o kadar kafa yorulurmuymuş, bense sadece gülüp geçiyorum ne diyeyim, sonra bizim 60-70 dönümden kazandığımızı o kişi 35-40 dönümden kazanınca imreniyorlar bu seferde.
 

Ynt: SON HAYVANLARIMIZDA SATILDI :(

Köyünde iyi kötü bi düzeni olan haline şükretsin büyükşehirlerin durumu dışardan göründüğü gibi değil!

Biraz gayret ve bilinçli çalışmayla gayet güzel yaşanabilir.
 
Ynt: SON HAYVANLARIMIZDA SATILDI :(

ÇeLişki_37 link=topic=68837.msg784876#msg784876 date=1381578344' Alıntı:
Bana söyleyecek söz kalmamış, eline, emeğine sağlık, anladım ki sende çok araştırıyorsun bu işleri, inşallah istediğini elde edersin..:)

Söylemeden geçemeyeceğim, bizim bölgede analiz yaptırana, dekara kaç litre mazot yaktığını, gübreyi, buğdayı ne kadar attığını, kazandığı parayı ince ince hesap edeni-edene gülüyorlar resmen, dedikleri şey o kadar kafa yorulurmuymuş, bense sadece gülüp geçiyorum ne diyeyim, sonra bizim 60-70 dönümden kazandığımızı o kişi 35-40 dönümden kazanınca imreniyorlar bu seferde.

Aynen dediğin gibi.. Başkalarının laflarına bakmayacaksın. İlk başta benle de dalga geçiyorlardı, köyde ne yapacaksın diye. Bana öyle diyene ben de ' ' tamam siz şehre gidin ben köye geleceğim ' ' diyorum gülüp geçiyorum :). Anlatsam bile adamlar köyü, hayvanı sevmiyorlar... Bu işi sevmeyen yapamaz zaten. Ben üretkenliği seviyorum, kendi ürettiğim şeyi tüketmeyi seviyorum. Başkalarının emri altında çalışmayı beceremiyorum. Tamamen yapı meselesi.. Ailemde herkes memur, benim gibi düşünen çok az ama Allah razı olsun sonuna kadar destekliyorlar. Zaten aileden bu desteği görmesem bu kadar üzerine düşmezdim, kariyer uzmanı olur 4.200 TL maaş ile çok rahat hayatımı devam ettirirdim. Hayallerimi gerçekleştirmeyi çok istiyorum, Allah nasip ederse gerçekleştireceğim. Varsın köylü desinler... :). İtibar parayla oluyor...
 
Ynt: SON HAYVANLARIMIZDA SATILDI :(

tümosan 8095 link=topic=68837.msg784931#msg784931 date=1381597311' Alıntı:
Allah can sağlı versin .bundada bi hayır vardır belkide.
içinde istek ,heves olduktan sonra ilerde zaten yaparsın istediğin işi.
hacimmet link=topic=68837.msg784943#msg784943 date=1381600081' Alıntı:
Hayırlısı olsun kardeş üzülme mal dediğin her zaman alınır herşeyde vardır bir hikmet

Yorumlar için teşekkür ederim, satıldığı için pişman değilim memnunum çünkü değerlendirebilmek güzel bir sey, para savrulmadı tarlaya yatırım olduı, zaten aile olarak yıllarca ilerleyememe sebebimiz hayvan azalmasın, eksilmesin, satılmasın düşüncesi olduğu için, şimdiye ne evler arsalar alınırdı zamanında ki hayvanlarımızla, besleyipte değerlendirebilene helal olsun, kapısında göstermek için besleyen boşa uğraşır bence.
 
Ynt: SON HAYVANLARIMIZDA SATILDI :(

ÇeLişki_37 link=topic=68837.msg787249#msg787249 date=1382455360' Alıntı:
Yorumlar için teşekkür ederim, satıldığı için pişman değilim memnunum çünkü değerlendirebilmek güzel bir sey, para savrulmadı tarlaya yatırım olduı, zaten aile olarak yıllarca ilerleyememe sebebimiz hayvan azalmasın, eksilmesin, satılmasın düşüncesi olduğu için, şimdiye ne evler arsalar alınırdı zamanında ki hayvanlarımızla, besleyipte değerlendirebilene helal olsun, kapısında göstermek için besleyen boşa uğraşır bence.

Hayvan sahibi olmak ile hayvancılık sektörüyle uğraşmak arasında fark var. Hayvancılık sektörünü para için yaparsın, hayvan beslemeyi de etinden, sütünden faydalanmak için yaparsın.

Hayvan beslemenin bir maliyeti vardır. Maddi bir beklenti olmadan, 30-40 inek beslemek batmaya götürür adamı.

Bizim köydeki tanıdıklarda bir aralar 60 tane yerli ırk inek vardı. Bunlardan erkek doğanları kurbana ayırırlardı. Ama aşırı maliyet ve plansız harcamalar yüzünden evinden, arsasından oldular. Ellerinde 1 inek bile kalmadı.

Eti, sütü için inek besleyen bir aile 10 ineği geçmemeli bence. Hatta 10 bile fazla bana göre.
 

Benzer Konular