Köyde Yaşam ve Kazanç


Ynt: Köyde Yaşam ve Kazanç

bizim köyde küçücük biyer, ne kahve var nede bakkal ama insanlar çalışkan, hemem hemen her hanede ya traktör var yada büyükçapta küçükbaş hayvancılık yapılıyolar, yani köyde çalışmayan yok. ama bu değilki her köy böyle.
 
Ynt: Köyde Yaşam ve Kazanç

Çağrı link=topic=68947.msg785768#msg785768 date=1381927221' Alıntı:
Bence konunun başında sıkıntı var.Köyde yaşamakla çiftçilik yapmak aynı şey değil.Çiftçilik bir meslek ,ha tamam belki köyde yaşayan %90 aynı zamanda çiftçilik yapıyor ancak bu ayrımı artık herkesin kavraması gerek.Lafım özellikle konuyu açan arkadaşa değil genel olarak zihniyet değişirse biryerlere varabiliriz.Aynen bir abimiz demiş,herkes kendi işini yapsın memur memurluğunu çiftçi de çiftçiliğini.Çiftçilik hobi işi olamaz şurda nerden baksanız çiftçilik yapan birinin en kötü 50-60 bin lira sermayesi var traktörü ekipmanı vs.

Haklısınız ikisi farklı kavramlar... Ben normal köy hayatından bahsediyorum, büyük çaplı bir hayvancılık veya tarım değil.
 
Ynt: Köyde Yaşam ve Kazanç

Öncelikle komşunun tavuğu komşuya kaz görünürmüş :)

Yani hep başkalarına, yukardakilere bakmak onlarla kıyas bizi yok yere üzer, gerer...

'Nimette kendinden küçüğe, musibette kendinden büyüğe bak, HER HALÜKARDA HALİNE ŞÜKRET' dememişler boşuna!

Bi de kalbinin sesini dinle sevdiğin işi yap, para arkasından gelir, gelmese de en azından sevdiğin işi yapmış olursun :)

Son olarak RIZK meselesi çok karmaşık çok gariptir... 'nasipse gelir şamdan yemenden nasip değilse ne gelir elden' vesselam.
 
Ynt: Köyde Yaşam ve Kazanç

UÖZKAN.77 link=topic=68947.msg785792#msg785792 date=1381940589' Alıntı:
Öncelikle komşunun tavuğu komşuya kaz görünürmüş :)

Yani hep başkalarına, yukardakilere bakmak onlarla kıyas bizi yok yere üzer, gerer...

'Nimette kendinden küçüğe, musibette kendinden büyüğe bak, HER HALÜKARDA HALİNE ŞÜKRET' dememişler boşuna!

Bi de kalbinin sesini dinle sevdiğin işi yap, para arkasından gelir, gelmese de en azından sevdiğin işi yapmış olursun :)

Son olarak RIZK meselesi çok karmaşık çok gariptir... 'nasipse gelir şamdan yemenden nasip değilse ne gelir elden' vesselam.

Tamamen katılıyorum... İnsan sevdiği işi yapmalı. Hiç değilse ileride içinde kalmasın ben bu işi yapmadım diye...

Köydeki arkadaşlara da diyorum. ' ' Sevdiğiniz işi yapın, aylık sabit geliri var diye memurluk istemeyin ' ' diyorum ama hiç hedefleri yok. Polis, doktor, veteriner, asker falan filan varken düz sıradan memurluğu kim ister ki? Bizim köyde zengin bir kesim var, aynı sülaleden. Adamların giyim dükkanları var, hep onlara özenirler. Bizim arkadaşlara diyorum madem onlar gibi olmak istiyorsunuz yavaştan başlayın diyorum. 2-3 tarla fazladan ek, kazandığını biriktir bir kaç seneye ufak da olsa dükkan kiralarsın diyorum ama ona bile cesaret edemiyorlar. Gidip o adamların dükkanlarında çalışmak için yalvar yakar işe giriyorlar. Bu dediğim zengin adamlar 15-20 sene önce pazarlarda sırtlarında elbise taşıyorlardı. Adamlar çalıştı, Allah da işlerini rast getirdi. Çalışana ekmek çok, çalışmayana ya da çalışıp da işin hile hurdasına kaçana da batak yolu...
 
Ynt: Köyde Yaşam ve Kazanç

baştan sona tüm yazılanları okudum. ben öğretmenim eşim hemşire yıllık gelirimiz Allah bereket versin 65000 lira civarında yılbaşından sonra inşallah 70 000 liranın üzerinde olacak. Evimiz, arabamız, traktörümüz, İzmir ' e zeytin bahçemiz, Eskişehir ' de tarlamız var içine 48 metre kare ev yaptık. babamı emekli yapmak ve borçlarını ödemek için yaklaşık 70.000 lira kadar ödeme yaptım. Çiftçiliği sadece paramı değerlendirmek ve zevk için yapıyorum. Ben buğday tarımı yapıyorum. Hiçbir kalemde veresiye ve borç kullanmıyorum. param varsa ekiyorum gübre atıyorum yoksa ekmiyorum. Parça parça ödeme yapıyorum ve toplu para alıyorum. dekardan 150 kg buğday alırsam elime toplu para geçmiş oluyor, ama kendi emeğimin karşılığını alamıyorum. 150 kilonun üzerinde aldığım her ürün bana para kazandırır. Çünkü benim çiftçilikten gelecek paraya ihtiyacım yok. Yani ben çiftçilikten kazandığım para ile evime ekmek götürmeyeceğim, çocuğuma elbise almayacağım, okutmayacağım çünkü bunlar için zaten gelirim var. Ben paramı bankada değerlendirsem bu kadar kazanamam. Bu sene nasip olursa 70 dekar yer ekeceğim. Yaklaşık olarak 1500, liralık tohum, 1280 liralık gübre, 450 liralık mazot aldım, 1000 liralık mazot parası kitabın içinde bekliyor. 70 dekarın icarı 2100 kg buğday parası yaklaşık olarak 1300 lira, biçer parası yaklaşık olarak 1100 lira tutuyor. İlaçlarım ve yaprak gübresi geçen seneden var. Eğer 1000 liralık bahar gübresi de atarsam yaklaşık olarak 7000 lira para harcamış olacağım. Eğer ben nasip olurda 2014 yılında 8000 liralık buğday satarsam % 10 ' un üzerinde kazanacağım ve elime toplu bir para geçecek. Be bu işi sadece hafta sonlarını kullanarak yapabiliyorum. Benim çevremdeki çiftçiler senede toplam 15 gün çalışıyor, nasıl mı senede 4 gün nadas, 5 gün ekim, 2 gün gübre 1 gün ilaç, 3 gün biçim 1 gün satım. Dünyanın hiç bir yerinde 350 gün yatan insan para kazanamaz. Köyde yaşıyor, çiftçi kapısında bir tavuk bile yok yumurtayı, sütü, ekmeği, bulguru, hazır çorbayı, bakkaldan domatesi, biberi pazardan alırsan buğdayı 5 liradan satsan, mazotu 1 liradan aslanda bu işin bereketi olmaz. çünkü şimdi buğdayın kilosu 60 kuruş ekmeğin kilosu 2 lira 80 kuruş. sen buğdayı 5 liradan satarsan ekmeğin kilosunu 20 liradan aşağı alamazsın.
gelelim devlet memurluğunun rahatlığına, eğer kul hakkına inanıyorsan dünyanın en ağır işi devlet memurluğudur. Çünkü aldığın her kuruşta yediğin her lokmada tüyü bitmemiş yetimin hakkı var. Ben bir devlet memuru olarak görevim insanlara hava atmak, onları küçük görmek eziyet etmek değil insanlara hizmet emek onlara yardımcı olmak işlerini kolaylaştırmak. Benim mesleğimin var olma sebebi halk, eğer devlet, öğrenci varsa öğretmen, çiftçi varsa ziraat mühendisi, hasta varsa doktor atıyor. Siz hiç öğrencinin olmadığı okulda öğretmen gördünüz mü.
benim okulumda 450 öğrenci var hepsi bize zimmetli, düşer kolunu incitir, elini keser, düşer acile götürürsün sıfır arabanın koltuğu kan olur, okuldan kaçar, onu bulmak, ailesine teslim etmek senin görevin, okula yardım gelir yardıma en çok ihtiyacı olanı belirlemek adil bir dağıtım yapmak, ağır bir vicdani yük.
Çok uzattım son bir kaç cümle ile bitireyim. geçen sene bu zamanlar iki tane 7. sınıf öğrencisi koşarak teneffüse çıkıyor. bunları çağırdım oğlum koşmadan adam gibi yavaş yavaş oynayın dedim. aradan 5 dakika geçmeden çocuklardan birisi ağlayarak iki öğrencinin kollarında odama geldi, hocam kalbim çok ağrıyor nefes alamıyorum, hemen 112 yi aradım, geldiler kalp atışlarında düzensizlik var, acile götürüyoruz. ailesine haber verdim, oğlunuz acile gitti kalp atışları düzensiz demek dünyanın en zor işi, Allahtan çocukta bir şey çıkmadı, ama o gün 2 saat içinde 38 senede beyazlayandan daha fazla saçım beyazlamıştır. Olay bu çocuklar benim odadan çıktıktan sonra tekrar koşmaya başlamışlar. birisi duvarın önündeymiş, diğeri onu yakalamak istemiş, duvarın önündeki çekilince diğeri tüm hızıyla duvara çarmış. ondan sonra kalbim ağrıyor, zor nefes alıyorum. Eğer çocuğa bir şey olursa derdini kime anlatırsın. Hiç olmazsa traktörün üzerinde bu stresleri atıyorum.
 
Ynt: Köyde Yaşam ve Kazanç

stulu link=topic=68947.msg785862#msg785862 date=1381961182' Alıntı:
baştan sona tüm yazılanları okudum. ben öğretmenim eşim hemşire yıllık gelirimiz Allah bereket versin 65000 lira civarında yılbaşından sonra inşallah 70 000 liranın üzerinde olacak. Evimiz, arabamız, traktörümüz, İzmir ' e zeytin bahçemiz, Eskişehir ' de tarlamız var içine 48 metre kare ev yaptık. babamı emekli yapmak ve borçlarını ödemek için yaklaşık 70.000 lira kadar ödeme yaptım. Çiftçiliği sadece paramı değerlendirmek ve zevk için yapıyorum. Ben buğday tarımı yapıyorum. Hiçbir kalemde veresiye ve borç kullanmıyorum. param varsa ekiyorum gübre atıyorum yoksa ekmiyorum. Parça parça ödeme yapıyorum ve toplu para alıyorum. dekardan 150 kg buğday alırsam elime toplu para geçmiş oluyor, ama kendi emeğimin karşılığını alamıyorum. 150 kilonun üzerinde aldığım her ürün bana para kazandırır. Çünkü benim çiftçilikten gelecek paraya ihtiyacım yok. Yani ben çiftçilikten kazandığım para ile evime ekmek götürmeyeceğim, çocuğuma elbise almayacağım, okutmayacağım çünkü bunlar için zaten gelirim var. Ben paramı bankada değerlendirsem bu kadar kazanamam. Bu sene nasip olursa 70 dekar yer ekeceğim. Yaklaşık olarak 1500, liralık tohum, 1280 liralık gübre, 450 liralık mazot aldım, 1000 liralık mazot parası kitabın içinde bekliyor. 70 dekarın icarı 2100 kg buğday parası yaklaşık olarak 1300 lira, biçer parası yaklaşık olarak 1100 lira tutuyor. İlaçlarım ve yaprak gübresi geçen seneden var. Eğer 1000 liralık bahar gübresi de atarsam yaklaşık olarak 7000 lira para harcamış olacağım. Eğer ben nasip olurda 2014 yılında 8000 liralık buğday satarsam % 10 ' un üzerinde kazanacağım ve elime toplu bir para geçecek. Be bu işi sadece hafta sonlarını kullanarak yapabiliyorum. Benim çevremdeki çiftçiler senede toplam 15 gün çalışıyor, nasıl mı senede 4 gün nadas, 5 gün ekim, 2 gün gübre 1 gün ilaç, 3 gün biçim 1 gün satım. Dünyanın hiç bir yerinde 350 gün yatan insan para kazanamaz. Köyde yaşıyor, çiftçi kapısında bir tavuk bile yok yumurtayı, sütü, ekmeği, bulguru, hazır çorbayı, bakkaldan domatesi, biberi pazardan alırsan buğdayı 5 liradan satsan, mazotu 1 liradan aslanda bu işin bereketi olmaz. çünkü şimdi buğdayın kilosu 60 kuruş ekmeğin kilosu 2 lira 80 kuruş. sen buğdayı 5 liradan satarsan ekmeğin kilosunu 20 liradan aşağı alamazsın.
gelelim devlet memurluğunun rahatlığına, eğer kul hakkına inanıyorsan dünyanın en ağır işi devlet memurluğudur. Çünkü aldığın her kuruşta yediğin her lokmada tüyü bitmemiş yetimin hakkı var. Ben bir devlet memuru olarak görevim insanlara hava atmak, onları küçük görmek eziyet etmek değil insanlara hizmet emek onlara yardımcı olmak işlerini kolaylaştırmak. Benim mesleğimin var olma sebebi halk, eğer devlet, öğrenci varsa öğretmen, çiftçi varsa ziraat mühendisi, hasta varsa doktor atıyor. Siz hiç öğrencinin olmadığı okulda öğretmen gördünüz mü.
benim okulumda 450 öğrenci var hepsi bize zimmetli, düşer kolunu incitir, elini keser, düşer acile götürürsün sıfır arabanın koltuğu kan olur, okuldan kaçar, onu bulmak, ailesine teslim etmek senin görevin, okula yardım gelir yardıma en çok ihtiyacı olanı belirlemek adil bir dağıtım yapmak, ağır bir vicdani yük.
Çok uzattım son bir kaç cümle ile bitireyim. geçen sene bu zamanlar iki tane 7. sınıf öğrencisi koşarak teneffüse çıkıyor. bunları çağırdım oğlum koşmadan adam gibi yavaş yavaş oynayın dedim. aradan 5 dakika geçmeden çocuklardan birisi ağlayarak iki öğrencinin kollarında odama geldi, hocam kalbim çok ağrıyor nefes alamıyorum, hemen 112 yi aradım, geldiler kalp atışlarında düzensizlik var, acile götürüyoruz. ailesine haber verdim, oğlunuz acile gitti kalp atışları düzensiz demek dünyanın en zor işi, Allahtan çocukta bir şey çıkmadı, ama o gün 2 saat içinde 38 senede beyazlayandan daha fazla saçım beyazlamıştır. Olay bu çocuklar benim odadan çıktıktan sonra tekrar koşmaya başlamışlar. birisi duvarın önündeymiş, diğeri onu yakalamak istemiş, duvarın önündeki çekilince diğeri tüm hızıyla duvara çarmış. ondan sonra kalbim ağrıyor, zor nefes alıyorum. Eğer çocuğa bir şey olursa derdini kime anlatırsın. Hiç olmazsa traktörün üzerinde bu stresleri atıyorum.

İki sektörü de görmüş birisi olarak çok güzel analiz etmişsiniz... Bizim köydekiler de aynen dediğiniz gibi, toplam 1 ay çalışmıyorlar. Ha yanlış anlamayın hayvancılık veya tarımla uğraşan bir işletmeden bahsetmiyorum. Normal köyde yaşamını sürdüren ve geçimini elde ettiği ürünlerden karşılayan insanlardan bahsediyorum. Köydeki komşumuzla konuşuyoruz ' ' inanır mısın her gün sabah 6 ' da kalkıyorum, ineğin sağımı, sürüye teslimi yüzünden ' ' diyor. İşin 1 saat sürüyor sonra yatıyorsun. Yemin ediyorum kadının kocasını uyanık yakalayamıyorduk! Adam danalara gidiyordu, yemin ederim hayvanları saldıkları yere kanepe atmışlar, giden yatıyor orada :D. Çalışma diye bir şey yok... Ha çalışan çalışıyor ona göre de kazanıyor.

Memurluğun bence güzel bir yanı yok. Çevremde o kadar çok memur var ama işinden memnun olan yok. Üstlerin astları sürekli ezdiği, milletin ağız kokusunu çektiğin, sorumluluğu yüksek, hata kabul etmeyen bir meslek. Sonuçta devlet işi yapıyorsun. Ayrıca adaletsiz yükselme var. Tanıdığı olan vasıfsız, yolda görsen yüzüne bakmayacağın adamlar senin üstün olup sana emirler yağdırıyor. Yani olay sabit gelir değil, işin bahanesi bu!

Ben diyorum ki herkes sevdiği işi yapsın! Memurluğu seven onu da yapabilir. Ama sabit gelir diye seçilecek bir meslek değil. Bizim akrabanın binası var, orayı kiraya verdi aylık 90.000 TL. Buyurun size sabit gelir! Malı masadı satıp işlek bir yerden dükkan alsanız yine sabit bir geliriniz olur. Küçücük dükkan bile Kızılay ' da 5.000 TL aylık. Yani sabit gelir sadece memurlukta yok, dar açıyla bakmayın.
 
Ynt: Köyde Yaşam ve Kazanç

stulu arkadaşımız öğretmen olmanın verdiği tecrübeyle iyi hikaye anlatmış çiftçiliği hobi amaçlı değilde bir kazanç kapısı olarak yani mecburiyetten yapsaydı eminim böyle konuşmazdı yıllık 65 70 bin tl gelirim benimde var çiftçi olarak ama mazot gübre ilaç işçi derken elime geçen para 20-25 bin tl ama sizin kazancınızda 65 -70 bin tl amasiz oparayı sadece kendinize harcıyorsunuz onu da pahalı arabalar(genel memur vs) için söylüyorum lüx daireler çeşit çeşit elbiseler olarak harcıyorsunuz sizler sıcak ekmek yerken bırakın köylüde yesin çok görmeyin onlarda insan
 
Ynt: Köyde Yaşam ve Kazanç

Ben hikaye anlatmıyorum, gördüklerimi yaşadıklarımı yazıyorum, hobi amaçlı olmasa kesinlikle çiftçilik yapmam, sıfırdan bu işe girip düzen kurmak, bunu amorti etmek, bu işten karnını doyurmak, birikim yapmak çok zor, herkes çevresine ve arkadaşlarına göre yaşar, memur kazancın telefon, elbise, araba, lüx daire, tatil olarak değerlendirir. Çiftçide ihtiyacı olmadığı halde 4x4 traktör alarak değerlendirir. Türkiye ' de satılan 100 traktörden 80 i gösteriş ve iddia için alınıyor. Artık hangi sektör olursa olsun, işini büyütmeden ayakta kalması zor. Bundan 10 sene önce 1210 Ford ' la nakliyecilik yapan adam, eğer bugün çekicisi yoksa para kazanamıyor, iş bulamıyor, eskiden küçük bir bakkaldan ailesini geçindiren insanlar, artık can çekişiyor, ben küçükken bayramdan 15gün önce terziler sipariş almıyordu, günde 16 saat çalışıyordu, şimdi yüzde doksanı kapattı, ayakta kalanlar sadece paça kısaltıyor. Bundan beş sene sonra site olarak inşaat yapamayan müteahhitler iş yapamayacak çünkü artık herkes site içinde ev istiyor. Normal mahallede 100 metre karelik daireyi 115 milyara satamayan müteahhit, aynı daireyi site içinde çok rahat 250-300 bin liraya projeden satabiliyor. Herkesin bir şekilde kendisini gelişen dengelere göre ayarlaması gerekiyor. Bugün markette Şili ' den gemi ile iki ayda gelen en iyi muzu 4 liraya satın alabiliyorsun. Ama Isparta ' da yetişen elma aynı markette 5-6 lira. Ben sadece buğday, arpa, pancar ekerim bu şekilde kendimi geliştiririm diyorsan, bu işi 10 sene daha yaparsın. 2000 dekardan az arazide çiftçilik yapan insan mutlaka yanında hayvancılık yapacak yada düzenli geliri aylık bir geliri olacak. Yoksa 10 seneye kadar 1210 Ford kamyon sahipleri, terziler, ayakkabı tamircileri, kalaycılar, bakırcılar gibi tarihin tozlu sayfalarında yerini alacaklar.
 

Benzer Konular