son yılların en düşük fiyatları batmak üzereyiz


Ynt: son yılların en düşük fiyatları batmak üzereyiz

arkadas bende kayısı üreticisiyim aynı durumdan bizde cok zarar cekiyoruz artık devletin kaysı işine el atması lazım kaysı ciftcisi iflasın esiginde her giden sene masraflar artarken kaysı fiyatları düşüyor gercekten direniyoruz tabi ne zamana kadar direnebilirsek
 
Ynt: son yılların en düşük fiyatları batmak üzereyiz

Ben halimden memnun deilim kar marji bu gidisatta cok kotu ama zarar ettirmiyo icara gelince bizim memleketi kastettim 5 dekarua bi torba un dedim 100 dekara 20 torba eder oda 1300 tl gibi rakam tutar...5 bin lira karmi beoncede deil ama en azindan zarar ettirmiyor..bide yavuz arkadasim su konuda yaniliyosun yada bu tarafini dusun diyelimki 5000 tl kari var aya bolunce 400 lira gibi gelir oluyo demi yilda mesala peki senede bu ektigin yere gun olarak saat olarak kac gun ve saat calisiyosun ekiminden harmanina toplasan 1 ay yilda bir ay calisiyosun ben sehirde asgari ucret alip senede en fazla 10bin tl gelirim olacana 365 gun kaba tabirle yardiracama 200 dekar yer ekmeyi senede de ayni kari aylik olarak hesaptada ayni maasi almayi tercih ederim ...yine soluyorum kari kar degil alternatif seylerde yapmak lazim yada birikmusin varsa buyuk oynamak lazim
 
Ynt: son yılların en düşük fiyatları batmak üzereyiz

öldürmeyen zorluk güçlendirirmiş.daha çok çalışıyoruz.Daha dikkatli ve fenni iş yapıyoruz.daha derinden su çıkarıp daha uzaklara götürüyoruz.ikinci üçüncü mahsul elde ediyoruz. Az zamanda çok ve büyük işler yaparız.gündüz yetmezse gece de çalışırız.çünkü biz çılgın türküz.yırtık bir çarıkla 7 süper devlete kafa tutmuş o deli insanların torunlarıyız.
 
Ynt: son yılların en düşük fiyatları batmak üzereyiz

uzay kasa link=topic=69306.msg789756#msg789756 date=1383247518' Alıntı:
Amin.Konu uzasın,millet içini döksün.Meşveret olmazsa ortak çözümde olmaz.
abi haklısında benim anlatmak istediğim olayın farklı bi tarafıydı yanlış anlaşılıyor o yüzden dedim,,,çifçilikte tek bi ürüne bağımlı kalmak bugünün şartı ile çok zor hepimiz içindeyiz alternatif farklı ürünler yetiştirmek ve bunlardanda her yönüyle faydalanıp kar marjını yükseltmemiz gerek örneğin arpa buğday ekicez yonca mısır ekicez bi kısmını satıcaz bi kısmını tohumluğa ayırıcaz bi kısmını yem yapıcaz firezinden saman yapıp tuşu yapıp kaba yem kesit yem yapıp bu esnada inek dana beslicez etinden sütünden alımından satımından yararlanıcaz girdileri elimizden geldiği kadar minimize edicez,,aynı geri dönüşüm gibi düşünücez herşeyinden en fazla nasıl refaha eriyorsak o şekilde hareket etmemiz gerek benim çocukluğumdan bugüne kadar göedüğüm yaşadığım bu ama hergeçen gün refah düzeyimiz azalıyor ALLAH sonumuzu hayır etsin Allah bugunumuzu aratmasın .Herkese SAYGILAR...
 
Ynt: son yılların en düşük fiyatları batmak üzereyiz

Su anki durum tarim sektorunde calisan insan sayisini azaltmak. Hukumet politikasi bu. Ayrica AB kıstaslarından da birisi bİrisi ayni zamanda bu:

Konu ile ilgili bir yazı:

Türkiye ' de tarımda çalışan insan sayısı işgücünün yüzde 24 ' ü seviyelerinde olmasına rağmen tarımsal verimlilikte kırsal nüfusunun 3 ' te biri kadar bile olmayan Hollanda ' nın gerisinde. Bu durum köyden kente göçün ise bir numaralı nedenleri arasında yerini alıyor ve tarım nüfusumuz azalıyor...
Türkiye ilginç bir ülke. Güneydoğu sorunu gibi ölümcül önemi haiz bir konuda bile kafalarımız karmakarışık. Ancak ne zaman eş dostla sohbete girip ekonomi konuşsak, biraz da siyasi nedenlerle, hemen bazı klişe şikayetler ortaya çıkmakta. Son zamanlarda gene tarım sektörü konusu gündemde.
Bir dostum emekli olduktan sonra Ege kıyılarında 2000 ağaçlı bir zeytinlik satın alarak çalışmaya başladı. Bugünlerde sürekli tarımda yaşamanın ve ayakta kalmanın mümkün olmadığını söylüyor.
Ama bir yandan da veriler Türkiye ' nin tarımsal GSYİH açısından dünyada yedinci büyük ülke durumuna geldiğinin altını çiziyor. Ekonomiden ve sektörden sorumlu bakanlar da ülkenin kritik ve stratejik tarım ürünleri açısından oldukça kendine yeter hale geldiğini vurguluyorlar.
DİĞER bir bakışla da 2012 sonu itibarıyla çalışanların hâlâ yüzde 24.6 kadarının tarım sektöründe çalıştığı verisi, tarımda sorun var anlamına geliyor. Tarım nüfusu oranı son on yılda yüzde 40 ' lı değerlerden yüzde 25 düzeyine inmiş olsa da tarımdaki istihdam oranı sanayileşmiş ülkelere göre çok çok yüksek. Bu konuya sık sık değinen meslektaşımız Dr.Mehmet Altan ise bazı anlamlı karşılaştırmalar yapar. Dünya genelinde nüfusun yüzde 25 kadarı tarımda çalışsa da örneğin Avrupa Birliği ' nde tarım nüfusu ortalaması yüzde 4 civarındaymış. Yani ülkemizde de zaman içinde ülke geliştikçe tarım nüfusunun bügünkü oranının beşte birine inmesi gerek diye düşünülmesi lazım.
Tarımda verimsizlik kente göçü getiriyor
Makroekonomİk verilere bakıldığında da tarım zayıf. 2012 sonunda yavaşlayan ülkemiz yüzde 2.2 büyüdü. Tarım sektörünün 2012 yılındaki GSYİH payı ise yüzde 7.9 ve büyüme hızı ise 3.5 idi. Büyümeye katkı verisine dönersek 2012 yılında yüzde 2.2 düzeyindeki büyümeye çalışan nüfusun 4 ' te1 ' ini içeren tarımın katkısı sadece 0,3. Yüzde 8.8 büyüdüğümüz 2011 ' de ise tarımın büyümeye katkısı 0.6 idi. 9.2 büyüdüğümüz 2010 ' da ise tarımın büyümeye katkısı yüzde 0.2 idi. İşte temel sorun bu, tarım nüfusu ve kırsal nüfus büyük, tarımda verimlilik ve büyümeye katkı küçük! Bu nedenle de kente göç gerçekleşiyor!
Türkiye ' nin sorunu verimlilik
DÜNYADA tarım ürünlerinin ihracatı açısında üçüncü durumdaki ülke ise 46 milyar dolarla Fransa ' ymış. Dünyanın en kalabalık nüfusuna sahip olan ülkesi Çin bile 26 milyar dolarlık tarım ürünü ihracatı ile dünya sekizincisi durumunda bulunuyor. Ülkemiz Türkiye ' nin tarım konusunda temel sorunu ise verimlilik açığı olarak göze çarpıyor. Hemen hiçbir üründe verimlilik durumumuz tarımda ileri ülkelerin normlarına yakın konumda değil.
Az nüfusla çok ihracat modeli: Hollanda ABD ' yi bile geçti
Mehmet Altan sıkça Hollanda ve tarım örneğini verir. Hollanda nüfusu 17 milyon yüzölçümü bizden 20 kat daha küçük ve toprakları büyük çapta denizden doldurma bir ülke. Hollanda kırsalında 1.5 milyon bizim kırsalda ise 17.4 milyon kişi yaşıyor. Bizim 5.2 milyon insanımız tarımda çalışırken, Hollanda ' da bu rakam 600 bin. Ama Hollanda bizim beşte birimiz kadar bir nüfusla 281 milyar dolar ihracat yapıyor. Bizim ihracat 150 milyar doların üstünde! İlginç olan, küçücük Hollanda ' nın tarımsal ihracatında yılda 60 milyar dolar bile dünya birincisi olması. Hollanda sadece lale ihracatından 10 milyar doların üstünde gelir sağlıyor. Akıllara Hollanda ' nın tarımda ABD ' yi geçtiği sorusu da geliyor. Evet ülked az farkla da olsa ABD ' yi geçiyor.
 
Ynt: son yılların en düşük fiyatları batmak üzereyiz

Tarimda verimliligin ilk sarti ,basarili olabilmenin ilk sarti oncelikle tarim yapabileceginz tarladir..Eger yeteri kadar tarlaniz yoksa,avrupa standartlarinda yaklasik ciftci basina 500 dekardir, istediginiz kadar becerikli olun olmaz..En fazla kalifiye tarim iscisi olabilirsiniz..Mevcut tarla fiyatlariyla da hic bir sermaye sahibi toprak almaz..Onun icin kucuk ciftcinin elindeki arazilerin ucuz fiyata alinmasi lazim..Yaklasik on milyon ciftcinin issiz kalmasi demektir bu..Avrupa standardi bu demek..Bakalim zaman neyi gosterecek..Kim olecek kim kalacak..
 

Ynt: son yılların en düşük fiyatları batmak üzereyiz

kurban bayramında otobüslerin bagajlarını gördünüz...yollardaki özel araçları gördünüz köyden kente gıda göçünü...turşular,yağlar-peynirler,salçalar,kurular vs vs..şehirli köyden anansının bacısının kardeşinin destegiyle hayat sürüyor..türk ekonomisi krizlerde böyle geçim sağlıyor..şuan ki geçim de bu..köyün küllüğü olmasa şehirli aç..asgari ücretle ne geçim olacak...
köylü tüccarı zengin ediyor...köylü şehirliyi doyuruyor...ama efendiler köylüye köle gözüyle bakıyor...batan batsın kalan kalsın..köylü üretiyor..zengin...tüccarile şehirlinin yanında bankalarıda zengin ediyor....
hangi köylü kredisiz borçsuz harçasız batmadan kaybetmeden yıl geçiyor...
 
Ynt: son yılların en düşük fiyatları batmak üzereyiz

Köylü çalışmıyor, kim ne derse desin... Bizim köyde adamları uyanık görmüyoruz, hepsi yatıyor. Sonra da vay efendim kazanamıyoruz, devletin buna bir el atması lazım. Çalışmayan kendileri, devlet destek vermiyor diye şikayet edenler kendileri, oy verenler yine kendileri... Ben anlamadım ne istediklerini!

Yahu ağacı dikmişsin, büyütmüşsün, ürün alıyorsun... Bu ağaca harcadığın zaman günde 1 saat yoktur ortalamaya vursan. Geriye kalan zamanlarda ne yaptınız çok merak ediyorum? Eğer bizim köydekiler gibi yapıyorsanız vay halinize... Bizim köydekiler 7/24 yatıyor. Güya danaları gütmeye gidiyorlar, oraya bile kanepe atmışlar giden yatıyor. Sonra hayvancılık bitti, tarım bitti... Geçeceksiniz bu işleri!! Çalışan, emek veren rızkını ona göre alıyor. Çalışmayan adam fabrika da kursa batar, doktor olsa da batar, çiftçi olsa da batar... Adam doktor olmuş 6 sene okul okumuş ama memurla aynı maaşı alıyor. Niye? Çünkü kendisini geliştirmemiş. Kendisiyle aynı yaşıt hatta aynı okuldan mezun adam paranın dibine vururken bu normal memura yakın maaş alıyor. Yani her şey sizde bitiyor, çalışırsanız kazanırsınız...

Bir de işin hilesine kaçanlar var! Bunların kendilerine ürettikleri ile halka satacakları ürünler farklı tarlalarda yetişir. Kendilerine kaliteli, doğal ürün ayırırken, halka hormonlu, katkılı ürünleri satarlar. Bırakın da böyleleri batsın, iyi oluyor! Kendi çoluğuna çocuğuna yedirmediği şeyleri halka satan adamlar var. Batacağız diye ağlarlar orada burada, batın da kurtulalım!

Bir köye gittim, adam incir ikram etti. Bu kendimiz için ürettiğimiz bahçenin inciri dedi. Halka sattığınızı nasıl üretiyorsunuz dedim, onlarda ilaç filan oluyor dedi. Kuru incirlerde de aynısı, iyilerini kendilerine alırlar, kötülerine bozulmasın çürümesin diye kimyasallar karıştırıp halka satarlar! Bunlara zerre kadar üzülmüyorum, keşke toptan batsalar. Güya çocuğuna iyisini yediriyor, bilmiyor ki haram lokma verdiğini... Kayısının pazarlanması incir gibi, inşallah bu battım diyenler bu şekilde üretim yapmıyordur!
 
Ynt: son yılların en düşük fiyatları batmak üzereyiz

yavuz arkadaşım kayseri özvatana gel burda yaşa yardımcı oluyum sana ben icarı bi tarafa atıyorum 10 15 dekar tarla
4 bin tl 5 6 falan anca satarsın bizim burda oda alıcı bulursan ::),kimse almaz istersen 2 bin tl ye sat almazzzz ilçede insan kalmdı full yaşlı,, koca lisede kızerkek karışık 150 kadar öğrenci genç desen allah şahidim ki 20 tane delikanlı yok benim akranım,tarlalar boş bazı yaşlı amcalar teyzeler senin ayağına geliyor tarlam boş kalmasın ne icar verirsen razıyım nolur ek diye yinede bende dahil çoğu insanın maddiatı yetmediği için ekilmiyor,,tarlalarmı hakiki tarla dağdan bayırdan bozma değil 1.sınıf 7700 nüfus 10 yılda 2000 küsür kaldık ...arkadaşlar size şöle söleyim ilçenin yerlisiyim köyünden değil köyleri geçin sırf merkezin ekim dikim yapılan alanı küsüratını bilmiyorum 12 bin küsür dekar ( 1000m2) olarak yarısı nadasta yarısı ekiliyor toprakların şuan ekip diken kaç kişi var peki 50 tane çiftçi belki çıkar 250 tane traktör var ama otomobil niyetine...ben acıyorum vatanımın düştüğü hale b..k var şehirde herkes gidior kimse kalmadı 800 liraya çalışıyor baba ana ekmek yolla şeker bitti un yolla,, nolduuu AĞAMIZ köylüydü ŞEERLİ OLDU,,

ELPRESACANARİO abi aynı fikirdeyiz hemen hemen ..devletin tarımda uyguladığı politika dahaiyi olamazmı olabilir ama olmuyorsa adam vermiyor gübreyi ucuzlatmıyor mazotu balıkçıya bedavaya veriyor bize indrim bile yapmıyr..ama yani napalım isyanmı çıkaralım ALLAHA havale etmekten başka sandıkta başka partiye oy atmaktan başka hiç bi şansımız yok...biz napabiliriz bunu konuşmak lazım farzedelimki devlet yok biz napalım mesele bu,,,
 
Ynt: son yılların en düşük fiyatları batmak üzereyiz

ELPRESACANARİO
konunda bir yere kadar haklısın amma şehirdeki insan kurtlu ve görünüşü güzel olmayan mala para vermiyor. bunları sağlamak içinde biryerde ilaç ,gübre vb şeylerden faydalanmak zorunda kalıyor insanlar. Doğal haliyle üretip pazara çıkarsan kimse bakmaz. Seçmece yapsan işçi maliyeti ve ürün çok az çıkacak buda bir sorun. Sana ikram edilen mal misafir olduğun için içlerinden seçilmişte olabilir. kimseyi suçlamak gibi bir düşüncem yok. İki tarafı b..klu değnek en azından benim görüşüm.
 
Ynt: son yılların en düşük fiyatları batmak üzereyiz

FEHİM link=topic=69306.msg789962#msg789962 date=1383332692' Alıntı:
ELPRESACANARİO
konunda bir yere kadar haklısın amma şehirdeki insan kurtlu ve görünüşü güzel olmayan mala para vermiyor. bunları sağlamak içinde biryerde ilaç ,gübre vb şeylerden faydalanmak zorunda kalıyor insanlar. Doğal haliyle üretip pazara çıkarsan kimse bakmaz. Seçmece yapsan işçi maliyeti ve ürün çok az çıkacak buda bir sorun. Sana ikram edilen mal misafir olduğun için içlerinden seçilmişte olabilir. kimseyi suçlamak gibi bir düşüncem yok. İki tarafı b..klu değnek en azından benim görüşüm.

Ben de kimseyi suçlamıyorum ama kendileri için başka ayrı bahçe yaptıklarını ve o bahçede kimyasal kullanmadıklarını bizzat kendileri söyledi. Devir organik devri, organik üreten kazanıyor. Mesela sirke ile ilaçlama yapanlar var. Suni gübre yerine hayvan gübresi ve doğal ev atıklarını kullananlar var. Yani organik tarım yapmak istediler de yöntem mi söylemedik? Adamlar işin kolayına, hilesine kaçıyor... Hormon kullanıyorlar!
 
Ynt: son yılların en düşük fiyatları batmak üzereyiz

organik yapan kazanıyormus yapan deil satan kazanıyor ciftci emek ceker tüccar tepesine binmeyi gözler organik kaysı üretiyoruz 10 yıldır sertifikalı ama fiyat yok ilaçlı ile organik aynı paraya gidiyor biraz ciftciyi anlamak lazım organik ile ilaçlı arasında fark olmazsa ciftci neden organik yapıpta maliyet arttırsın organik tarım ilaçları ile normal kimyasal arasında cok fiyat farkı var ciftci nasıl dayansında yapsın arkadas ya
 
Ynt: son yılların en düşük fiyatları batmak üzereyiz

HEMA 60 link=topic=69306.msg790016#msg790016 date=1383339163' Alıntı:
organik yapan kazanıyormus yapan deil satan kazanıyor ciftci emek ceker tüccar tepesine binmeyi gözler organik kaysı üretiyoruz 10 yıldır sertifikalı ama fiyat yok ilaçlı ile organik aynı paraya gidiyor biraz ciftciyi anlamak lazım organik ile ilaçlı arasında fark olmazsa ciftci neden organik yapıpta maliyet arttırsın organik tarım ilaçları ile normal kimyasal arasında cok fiyat farkı var ciftci nasıl dayansında yapsın arkadas ya

Elma sirkesini siz evde bile yapabilirsiniz... Yine ısırgan otu ile yapılan bir ilaç daha var. Organik ilaçlama yaparken bile ilaçladığınız meyveyi sebzeyi dalından kopartıp yiyebilirsiniz. Sizin kullandığınız ilaçlar neyden yapılıyor bilmiyorum ama kimyasal ise organik değildir, sadece zararsızdır. İllaki dışarıdan ilaç almanıza gerek yok, yaratıcı ve araştırmacı olunmalı. Bir üreticinin hedefi girdileri en aza indirerek üretim yapmak değil mi? Peki neden ilaca para veriyorsunuz, kendi yapabileceğiniz ilaçlar varken? Gübreye neden para veriyorsunuz, sebze ve meyve atıklarından, hayvan dışkılarından gübre yapabildiğiniz halde... %100 organik yapıldığında maliyet artmaz, aksine azalır. Ayrıca üreticilerin pazarlama tekniklerini bilmesi gerekiyor artık. Birilerinin dudaklarından çıkacak rakamlara göre hareket ederseniz zarar edersiniz tabi... Kimse kendi karından kısıp ' ' aman onlar da kazansın ' ' demez...

Zamanında bir kadın kendi ürettiği sebzeleri internetten satışa sundu ve yakınlarına tanıttı. Yakınları etrafındaki insanlara yaydı derken kadın tüm Türkiye ' ye sebze kargolamaya başladı, hatta siparişlere yetişmez hale geldi. Ondan sonra para hırsı kadını esir alınca, kadın işin hilesine kaçıp pazardan aldığı sebzeleri satmaya başladı. Bu da öğrenilince kadın anında battı. Annemin bir çok iş arkadaşı o kadından alışveriş yaptı ve doğal diye normalin üzerinde -tabi abartı değil- paralar verdiler. Yine reçel, turşu, yaprak sarması, mantı satan kadınlar... Bizim burada bir adam var, yaprak sarması satıyor. İlk başta sadece karısı yapıyormuş, şimdi yanında 5 kadın çalıştırıyor hem de maaşlı. Pazara gelmesi ile adamın getirdiği sarmaların bitmesi bir oluyor. Başka bir örnek daha vereyim; bakanlıklarda kuruyemiş satan bir adam vardı. Her gün bakanlıkları filan dolanırdı. Adam hem güzel ürünler getiriyor hem de saygılı birisiydi. Adam o sattığı kuruyemişler ile ev ve araba aldı. Hala da satıyor. Hatta bunun kağıttan kendi yaptığı cüzdanı varmış, artık zenginsin değiştir şunu diyenlere ' ' nereden geldiğimizi unutmayalım, bu fakir cüzdanı ' ' diyormuş. Bunlar bizzat yakınlarım tarafından edindiğim ve hikaye olmayan örnekler...

Bir işi helalinden, hilesine hurdasına kaçmadan, severek yaparsan kazanıyorsun... Soruyorum size o kimyasallar ile ürettiğiniz meyveleri çocuğunuza gönül rahatlı ile yedirebiliyor musunuz yoksa sizin de mi ayrı bahçeniz var?

Çoğunuz büyüğümsünüz, akıl vermek haddime değil ama bir düşünün bu yazdıklarımı...
 
Ynt: son yılların en düşük fiyatları batmak üzereyiz

Bu güne kadar hiç çiftçilik ve hayvancılık yapmamış biri olarak (babaya, amcaya, dedeye yardımcı olmaktan bahsetmiyorum, evin reisi olup hane geçindirmekten bahsediyorum) oldukça iddialı görüşler bunlar. İstersen söylediklerinin hepsine madde madde cevap vereyim.

ELPRESACANARİO link=topic=69306.msg789845#msg789845 date=1383310360' Alıntı:
Köylü çalışmıyor, kim ne derse desin... Bizim köyde adamları uyanık görmüyoruz, hepsi yatıyor. Sonra da vay efendim kazanamıyoruz, devletin buna bir el atması lazım. Çalışmayan kendileri, devlet destek vermiyor diye şikayet edenler kendileri, oy verenler yine kendileri... Ben anlamadım ne istediklerini!

Sizin köyünüz gerçekten istisna. En azından ben hayatım boyunca bütün gün uyuyan bi köy ahalisi görmedim. Bizim bölgedeki köylerde saat 07:00 ' de evde, saat 08:00 ' de köyde kimseyi bulamazsın. Şikayet konusu ise insanoğlunun yapısından kaynaklanır. Hükümetle falan da ilgisi yoktur. Bu gün esnafa sor, şikayet dinlersin, memura sor, şikayet dinlersin. Sebebi basittir. Ellerindeki haklarını kaybetmemek, üstüne yeni haklar kazanmak için yapılan mesleki bir davranıştır bu. Sen kendi çalıştığın 'ki bu güne kadar çalışıysan' sektör ve çevrendekilerinde memnuniyet duydun mu hiç? Sanmıyorum.

ELPRESACANARİO link=topic=69306.msg789845#msg789845 date=1383310360' Alıntı:
Yahu ağacı dikmişsin, büyütmüşsün, ürün alıyorsun... Bu ağaca harcadığın zaman günde 1 saat yoktur ortalamaya vursan. Geriye kalan zamanlarda ne yaptınız çok merak ediyorum? Eğer bizim köydekiler gibi yapıyorsanız vay halinize... Bizim köydekiler 7/24 yatıyor. Güya danaları gütmeye gidiyorlar, oraya bile kanepe atmışlar giden yatıyor. Sonra hayvancılık bitti, tarım bitti... Geçeceksiniz bu işleri!! Çalışan, emek veren rızkını ona göre alıyor. Çalışmayan adam fabrika da kursa batar, doktor olsa da batar, çiftçi olsa da batar... Adam doktor olmuş 6 sene okul okumuş ama memurla aynı maaşı alıyor. Niye? Çünkü kendisini geliştirmemiş. Kendisiyle aynı yaşıt hatta aynı okuldan mezun adam paranın dibine vururken bu normal memura yakın maaş alıyor. Yani her şey sizde bitiyor, çalışırsanız kazanırsınız...

Köy ile ilgili kısımlara yukarıda değindiğim için tekrarlamak gereği görmüyorum. Sadece danalara gidenlerin meraya kanape atmalarına biraz takıldım. Ben keçi gübresinde emeklemeye başladım. Üniversite ve yüksek lisansım eğitimim sırasında dahi her yaz aralıksız hayvan peşindeydim. Belki biraz abartacağmı ama senin yaşın kadar hayvan gütmüşlüğüm vardır. Dünyada merya salınan hiçbir hayvan, çiviyle çakılmış gibi yerinde durmaz. Yaylıma çıkmak deyimi hayvanların yayılması, dağılması fiilinden gelir. Yani ben kanepede yatacağım, hayvanlar otlayacak. Üzülerek söylüyorum ama bunu söyleyenler seni kandırmışlar :)

Ha ister büyükbaş olsun ister küçükbaş, hayvanlar yaz aylarında öğle sıcağını atlatabilmek için gölgede yatar. İşte bu esnada başlarındaki çoban yada sığırtmaç şafak vakti kalkıp gece yarısı döndüğü için o da aynı hayvanlar gibi öğlenleri uyur. Belki bu amaçla bahsigeçen sığırtmaç arkadaş toprak üstünde yatmamak için gölgeye bir kanepe atmış olabilir ki bu da 'tembellik' değil 'zeka' göstergesidir. Doğal olarak meraya konmuş bir kanepeden sürü sahibinin tembel olduğu fikri çıkartılamaz. Hepsinden öte bu oldu hayvancılığın bitmesine nasıl sebep olur o kısım hala muallakta.

Ülkemiz liberal bir ekonomiye sahiptir. Bunun anlamı iyi düşünen ve çalışan birey ve kurumların, bunu yapmayanlara oranla pastadan daha fazla pay alabilme imkanlarının olmasıdır. Bunu neden açıkladım. Çünkü tarım sektöründeki konjonktür, sadece liberal ekonomiye dayanmaz. ilk mesajda durumlarının kötü olduğunu, batmak üzere olduklarını söyleyen arkadaşların bu hale gelmesinin sebebi senin sandığının gibi 'iyi düşünememeleri yada çok tembel olmaları' değil, devletin stabil bir tarım politikasına sahip olmamasıdır. Tarım politikası olan bir ülkede herhangi bir tarım ürünü rant sahası haline gelmez. (Bakınız: 2012 yılı Saman krizi) Gelişmiş ülkelerde bu tarım politikları 30-40-50 yıllık süreleri kapsayacak şekilde olur ve ulusal ihtiyaçlar doğrultusunda konuşlandırılır. Bir ürün bir yıl fahiş fiyatlara çıkarken ertesi yıl yerlerde sürünmez. Bu durum, tarım (ve dolayısı ile tarımda çalışan insanların) ekonomisinin rüzgarda savrulan kuru bir yaprağa dönmesine sebep olur.

Kayısılıkların durumu da bunun en büyük örneğidir. Devletin kendi politikası ve teşviki ile ihtiyaç üçerinde kayısı bahçesi tahsis edildi. Bunun doğal sonucu da arz talep dengesi, terazisiyi üreticiyi üzecek biçimde şekillendirdi. Yukarıda bahsettiğin organik tarım büyük bir rant konumunda şu an. Devlet (aynı kayısıda yaptığı gibi) bunu plansız şekilde teşvik etmeye devam ederse, çok değil 6-7 yıl içerisinde organik üreticilerin durumu kayısı üreticilerinkinden farksız olacak. Bu sefer de sen ve senin gibi düşünenler 'tembel köylü' olacak ki bu doğru değildir.

Ha bu arada lafı gelmişken söyleyeyim, çok değil 5 yıl içerisinde de bu talihsiz durum ceviz üreticilerinin başına gelecek. Yaşar da görürsek bu mesajı hatırlatırım.

Peki burada suçlu kim. Buradaki suçlu işini iyi yapamayan yada işini birilerini zengin etmek için yapan Devet Planlama Teşkilatı, Devlet İstatistik Kurumu, Tarımsal Kalkınma ve Planlama Teşkilatı, Tarım Bakanlığı ' nın ilgili personeli ve hepsinden öte tarımı, oy membağı olarak gören 'Dönem Hükümetleri'dir. Çünkü Türkiye ' nin tarım politikası, mevcut hükümet devrilene kadardır. (Ayrıntılı incelemek isteyenler için Bülent Ecevit ' in 'Köykent Projesi' incelenebilir.

Kısaca anlatmak gerekirse 'tarımsal strateji' denen bu kompleks yapı senin bildiklerinin aksine 'tembel köylü' teorisi ile açıklanamayacak kadar karmaşık ve edilgendir.

Bu arada sık sık çiftçilerin mesai saatlerinin azlığı ile ilgili yakınmalar duyar oldum. Sonuç olarak bu bir meslek tercihidir. Bu konuda kamuda öğretmenler göze batarken asker ve polisler de 'mesleki yıpranma' dolayısı ile çok erken emekli olurlar. Çiftçilerin de bu kadar az çalışmalarına rağmen meslek kaynaklı sakatlanma yada yaralanma geçirmeden mesleki haytlarını bitirenini şahsen ben görmedim. En yüksek risk faktörü olan mesleklerden biridir çiftçilik. Ayrıca ekonomik olarak da sürekli risk baskısı altında olduklarını düşününce alışma saatlerinin arttırılmamasından yanayım.

Bu kimsenin zoruna gitmemeli. Çünkü çiftçilerin mesai saatlerini arttırmak istiyorsanız, bunu çiftçilerle değil, güneşin, toprağın, yağmurun, rüzgarın ve mevsimlerin yaratıcısı olan 'Allah ' ü Teala' (s.a.s) ile konuşacaksınız ki netekim bizlerin çalışma zamanlarımızı o belirler.

Ha zora gitme hala mevcutsa, çiftçilik mesleğine başladığınızda fırtınalı, çiğli, karlı hatta tipili havalarda da çalışarak, çok çalışan bir çiftçi olursunuz, bu sorun da bitmiş olur.

ELPRESACANARİO link=topic=69306.msg789845#msg789845 date=1383310360' Alıntı:
Bir de işin hilesine kaçanlar var! Bunların kendilerine ürettikleri ile halka satacakları ürünler farklı tarlalarda yetişir. Kendilerine kaliteli, doğal ürün ayırırken, halka hormonlu, katkılı ürünleri satarlar. Bırakın da böyleleri batsın, iyi oluyor! Kendi çoluğuna çocuğuna yedirmediği şeyleri halka satan adamlar var. Batacağız diye ağlarlar orada burada, batın da kurtulalım!

Yukarıda bahsettiğin helal süt emmemişlerin konumuzla ne alakası var onu da çözemedim.

ELPRESACANARİO link=topic=69306.msg789845#msg789845 date=1383310360' Alıntı:
Bir köye gittim, adam incir ikram etti. Bu kendimiz için ürettiğimiz bahçenin inciri dedi. Halka sattığınızı nasıl üretiyorsunuz dedim, onlarda ilaç filan oluyor dedi. Kuru incirlerde de aynısı, iyilerini kendilerine alırlar, kötülerine bozulmasın çürümesin diye kimyasallar karıştırıp halka satarlar! Bunlara zerre kadar üzülmüyorum, keşke toptan batsalar. Güya çocuğuna iyisini yediriyor, bilmiyor ki haram lokma verdiğini... Kayısının pazarlanması incir gibi, inşallah bu battım diyenler bu şekilde üretim yapmıyordur!

Bu mesajın 'Organik Tarım' 'Ekstansif Tarım' 'İntansif Tarım' ve 'İyi Tarım' kavramları hakkında hiçbirşey bilmediğini kanıtladığı için üzülerek cevap veremiyorum. Bu kavramlar hakkında kapsamlı bir inceleme yapıp kendini geliştirirsen, konuyu daha deteylı olarak tekrar tartışmaya açarız.

ELPRESACANARİO link=topic=69306.msg790021#msg790021 date=1383341031' Alıntı:
Elma sirkesini siz evde bile yapabilirsiniz... Yine ısırgan otu ile yapılan bir ilaç daha var. Organik ilaçlama yaparken bile ilaçladığınız meyveyi sebzeyi dalından kopartıp yiyebilirsiniz. Sizin kullandığınız ilaçlar neyden yapılıyor bilmiyorum ama kimyasal ise organik değildir, sadece zararsızdır. İllaki dışarıdan ilaç almanıza gerek yok, yaratıcı ve araştırmacı olunmalı. Bir üreticinin hedefi girdileri en aza indirerek üretim yapmak değil mi? Peki neden ilaca para veriyorsunuz, kendi yapabileceğiniz ilaçlar varken? Gübreye neden para veriyorsunuz, sebze ve meyve atıklarından, hayvan dışkılarından gübre yapabildiğiniz halde... %100 organik yapıldığında maliyet artmaz, aksine azalır. Ayrıca üreticilerin pazarlama tekniklerini bilmesi gerekiyor artık. Birilerinin dudaklarından çıkacak rakamlara göre hareket ederseniz zarar edersiniz tabi... Kimse kendi karından kısıp ' ' aman onlar da kazansın ' ' demez...

Zamanında bir kadın kendi ürettiği sebzeleri internetten satışa sundu ve yakınlarına tanıttı. Yakınları etrafındaki insanlara yaydı derken kadın tüm Türkiye ' ye sebze kargolamaya başladı, hatta siparişlere yetişmez hale geldi. Ondan sonra para hırsı kadını esir alınca, kadın işin hilesine kaçıp pazardan aldığı sebzeleri satmaya başladı. Bu da öğrenilince kadın anında battı. Annemin bir çok iş arkadaşı o kadından alışveriş yaptı ve doğal diye normalin üzerinde -tabi abartı değil- paralar verdiler. Yine reçel, turşu, yaprak sarması, mantı satan kadınlar... Bizim burada bir adam var, yaprak sarması satıyor. İlk başta sadece karısı yapıyormuş, şimdi yanında 5 kadın çalıştırıyor hem de maaşlı. Pazara gelmesi ile adamın getirdiği sarmaların bitmesi bir oluyor. Başka bir örnek daha vereyim; bakanlıklarda kuruyemiş satan bir adam vardı. Her gün bakanlıkları filan dolanırdı. Adam hem güzel ürünler getiriyor hem de saygılı birisiydi. Adam o sattığı kuruyemişler ile ev ve araba aldı. Hala da satıyor. Hatta bunun kağıttan kendi yaptığı cüzdanı varmış, artık zenginsin değiştir şunu diyenlere ' ' nereden geldiğimizi unutmayalım, bu fakir cüzdanı ' ' diyormuş. Bunlar bizzat yakınlarım tarafından edindiğim ve hikaye olmayan örnekler...

Bir işi helalinden, hilesine hurdasına kaçmadan, severek yaparsan kazanıyorsun... Soruyorum size o kimyasallar ile ürettiğiniz meyveleri çocuğunuza gönül rahatlı ile yedirebiliyor musunuz yoksa sizin de mi ayrı bahçeniz var?

Çoğunuz büyüğümsünüz, akıl vermek haddime değil ama bir düşünün bu yazdıklarımı...

Toprağın sana 100 kg buğday verebilmesi için (toprak yapısına göre) 2-4 kg saf azota ihtiyacı vardır. Ortalama 3 diyelim. 500 kg buğday için düz hesap 15 kg. Bu tahminen 32 kg Üre gübresi ile sağlanır.

Peki sığır gübresindeki azot miktarı ne kadar? Cevap: % 0,28. Diğer bir değiş ile 1000 ' de 2,8. Bunun anlamı dönümden 500 kg buğday alabilmen için dekara yaklaşık 5.500 kg sığır gübresi dökmen gerekli.

Sen öyle 500-1000 dönüm değil de 100 dönüm yer işleyen basit bir çiftçi isen arazini aynen senin dediğin gibi ORGANİK olarak işleyebilmen için 550.000 kg (550 ton) sığır gübresine ihtiyacın olacak. Ben, bu kadar gübreyi bir yılda üretebilecek 500 tane sığıra ihtiyacın olduğuna hiç değinmeden, bu kadar gübrenin sadece nakliyesinin dahi, o yıl alacağın mahsulün toplam parasını kat be kaç geçeceğini anlamanı istedim. Ha bu arda gübrenin fiyatını, yükleme işlemlerini, gübrenin fermantasyonu için gereken 1 yıllık işlemleri ve o işlemler sırasında iş makinalarının masraflarını daha saymadım.

Üstelik bu buğday için organik sertifikan yoksa, organik olarak da satamazsın. Mecburi olarak TMO ' ya yada tüccara vereceksin. Verirken de 'ama onlar organikti' diye arkalarından ağlarsın.

Yukarıdaki örnek tüm tarımsal ürünler için geçerlidir.


Organik olmayan bir ürünü organik diyerek satmak kanuni bir suçtur. Şikyet halinde ciddi yaptırımları vardır. Çünkü organik ürün sertifikası alabilmen için:
Arazinin 5 yıl boyunca işlenmemesi,
Araziye komşu olan hiçbir tarım arazisinde intansif tarımın yapılmaması,
Düzenli ve kapsamlı toprak analizleri,
Danışman kurumlar ile raporlu ve koordinasyonlu çalışma zorunluluğu, gibi daha sayamadığım çok ciddi maddi emek ve zaman gerekmektedir. Bu şu an işlenen 100 dekar arazi için en az 5 yıl ve (alacağın organik sertifikasına göre değişen) çok ama çok yüklü (yüzbinler ile telafuz edilebilecek) miktarlarda maddi külfet demektir.

Yukarıda, bahsettiğim tarım türleri hakkında yeterli bilginin olmadığı kanısına varmıştım. Bunu nereden anladığımı şimdi sen de daha iyi anlamışsındır. Çünkü:

100 dekar inciri ilaçlaman için 6 ton civarında sirkeye ihtiyacın olur. Bunu da yapabilmek için 8 ton elmaya, bunları yapabilmen için bir üretimhaneye, sıkmak için sanayi tipi prese, aktarmak için sıvı gıda pompalarına, yeterli miktarda tanka......... daha sayamayacağım kadar imkana ihtiyacın olur. Ha satın alsan o da olmaz, sirkenin de organik olması gerekli.

Hepsi için ise çok ama çok fazla paraya ihtiyacın olur.

Biz de ilaçlamayıveririz. Olmuşken tam organik olsun. E bu seferde bir kurt sardı, gitti 100 dekar incir. Kaş yapalım derken 100 dekar inciri berbat ettik ya!..

Senin o tembel köylülere anlatacağın organik tarım maalesef ki 'ucuz' değil, var olan tüm tarım türleri içerisinde 'EN PAHALI' olanıdır.



Uzzuun lafın kısası:

Sana söylemek istediğim şu: mutlaka fikirlerin olacak, mutlaka bunları söyleme ihtiyacı da duyacaksın, hatta bunları rhatça söylemen için ben şahsen elimden geleni yaparım ama:

Senin yaşadığın yaşın 3 katını toprağa adamış insanlara, sırf kendi köyüne bakarak, üstelik de bilip bilmeden 'TEMBEL KÖYLÜ' diyemezsin...
 
Ynt: son yılların en düşük fiyatları batmak üzereyiz

Öncelikle tüm arkadaşlara selam olsun herkesin mahsulü bol ve bereketli olsun lakin gelin görünki ülkemizde özellikle iç anadolu diye düşünüyorum tarım ve hayvancılık bitti bir arkadaş ın yorumu çok dikkat çekici araba ev reklamları diyor en az 50 150 bin tl ülkdede başka bir sınıf mı varda biz bilmiyoruz diyor ülkede bir değil bir çok sınıf var ve biz çiftçilik ve hayvancılık yapan gariplar hiç bir sınıfta kendimize yer bulamadık biz şeker pancarı ile buğday ekeriz altarneatik ürün olarakda kabak ay çiçeği gibi ürünleri az da olsa bazen ekeriz bölge olarak kuru fasulye bunlarada pazar bulmak mesele buğdayda dekara 250 - 300 kğ ürün aldığımız zaman bayram ederiz pancarı ise eken bilir erken ölmek isteyen pancar eker şahsi fikrim hayvana gelincede 40 a yakın seçme damızlık ineklerimiz var dı buzalacı ve bunlardan toplamda 10 tane buzağı aldık bazılarıda kısır kaldı en az 20 tane buzağı olması lazımdı zarar diz boyu banka kredileri aldı başını gitti ortalama 5 binliraya inek aldık şimdi satıyoruz müşteri yok ineğin yüzüne bakan olmuyor gelende 2 bin lira veriyor mal başına bunların yemi çoban parası tarlanın mazotu gübresi işçisi vay halimize vayy allah hepimizin yardımcısı olsun bir arkadaşım diyor ben çifçciliği bırakıp başka yerde işe girdim ben de diyorum imkanım olsa toprağı değil ülkeyi terk edecem ama gidemiyorum nasırlı ellerin emeğinin sömürülmesi içime evlat acısı gibi koyuyor.
 

Benzer Konular