son yılların en düşük fiyatları batmak üzereyiz


Ynt: son yılların en düşük fiyatları batmak üzereyiz

sebazios link=topic=69306.msg790053#msg790053 date=1383357077' Alıntı:
Bu güne kadar hiç çiftçilik ve hayvancılık yapmamış biri olarak (babaya, amcaya, dedeye yardımcı olmaktan bahsetmiyorum, evin reisi olup hane geçindirmekten bahsediyorum) oldukça iddialı görüşler bunlar. İstersen söylediklerinin hepsine madde madde cevap vereyim.

Sizin köyünüz gerçekten istisna. En azından ben hayatım boyunca bütün gün uyuyan bi köy ahalisi görmedim. Bizim bölgedeki köylerde saat 07:00 ' de evde, saat 08:00 ' de köyde kimseyi bulamazsın. Şikayet konusu ise insanoğlunun yapısından kaynaklanır. Hükümetle falan da ilgisi yoktur. Bu gün esnafa sor, şikayet dinlersin, memura sor, şikayet dinlersin. Sebebi basittir. Ellerindeki haklarını kaybetmemek, üstüne yeni haklar kazanmak için yapılan mesleki bir davranıştır bu. Sen kendi çalıştığın 'ki bu güne kadar çalışıysan' sektör ve çevrendekilerinde memnuniyet duydun mu hiç? Sanmıyorum.

Köy ile ilgili kısımlara yukarıda değindiğim için tekrarlamak gereği görmüyorum. Sadece danalara gidenlerin meraya kanape atmalarına biraz takıldım. Ben keçi gübresinde emeklemeye başladım. Üniversite ve yüksek lisansım eğitimim sırasında dahi her yaz aralıksız hayvan peşindeydim. Belki biraz abartacağmı ama senin yaşın kadar hayvan gütmüşlüğüm vardır. Dünyada merya salınan hiçbir hayvan, çiviyle çakılmış gibi yerinde durmaz. Yaylıma çıkmak deyimi hayvanların yayılması, dağılması fiilinden gelir. Yani ben kanepede yatacağım, hayvanlar otlayacak. Üzülerek söylüyorum ama bunu söyleyenler seni kandırmışlar :)

Ha ister büyükbaş olsun ister küçükbaş, hayvanlar yaz aylarında öğle sıcağını atlatabilmek için gölgede yatar. İşte bu esnada başlarındaki çoban yada sığırtmaç şafak vakti kalkıp gece yarısı döndüğü için o da aynı hayvanlar gibi öğlenleri uyur. Belki bu amaçla bahsigeçen sığırtmaç arkadaş toprak üstünde yatmamak için gölgeye bir kanepe atmış olabilir ki bu da 'tembellik' değil 'zeka' göstergesidir. Doğal olarak meraya konmuş bir kanepeden sürü sahibinin tembel olduğu fikri çıkartılamaz. Hepsinden öte bu oldu hayvancılığın bitmesine nasıl sebep olur o kısım hala muallakta.

Ülkemiz liberal bir ekonomiye sahiptir. Bunun anlamı iyi düşünen ve çalışan birey ve kurumların, bunu yapmayanlara oranla pastadan daha fazla pay alabilme imkanlarının olmasıdır. Bunu neden açıkladım. Çünkü tarım sektöründeki konjonktür, sadece liberal ekonomiye dayanmaz. ilk mesajda durumlarının kötü olduğunu, batmak üzere olduklarını söyleyen arkadaşların bu hale gelmesinin sebebi senin sandığının gibi 'iyi düşünememeleri yada çok tembel olmaları' değil, devletin stabil bir tarım politikasına sahip olmamasıdır. Tarım politikası olan bir ülkede herhangi bir tarım ürünü rant sahası haline gelmez. (Bakınız: 2012 yılı Saman krizi) Gelişmiş ülkelerde bu tarım politikları 30-40-50 yıllık süreleri kapsayacak şekilde olur ve ulusal ihtiyaçlar doğrultusunda konuşlandırılır. Bir ürün bir yıl fahiş fiyatlara çıkarken ertesi yıl yerlerde sürünmez. Bu durum, tarım (ve dolayısı ile tarımda çalışan insanların) ekonomisinin rüzgarda savrulan kuru bir yaprağa dönmesine sebep olur.

Kayısılıkların durumu da bunun en büyük örneğidir. Devletin kendi politikası ve teşviki ile ihtiyaç üçerinde kayısı bahçesi tahsis edildi. Bunun doğal sonucu da arz talep dengesi, terazisiyi üreticiyi üzecek biçimde şekillendirdi. Yukarıda bahsettiğin organik tarım büyük bir rant konumunda şu an. Devlet (aynı kayısıda yaptığı gibi) bunu plansız şekilde teşvik etmeye devam ederse, çok değil 6-7 yıl içerisinde organik üreticilerin durumu kayısı üreticilerinkinden farksız olacak. Bu sefer de sen ve senin gibi düşünenler 'tembel köylü' olacak ki bu doğru değildir.

Ha bu arada lafı gelmişken söyleyeyim, çok değil 5 yıl içerisinde de bu talihsiz durum ceviz üreticilerinin başına gelecek. Yaşar da görürsek bu mesajı hatırlatırım.

Peki burada suçlu kim. Buradaki suçlu işini iyi yapamayan yada işini birilerini zengin etmek için yapan Devet Planlama Teşkilatı, Devlet İstatistik Kurumu, Tarımsal Kalkınma ve Planlama Teşkilatı, Tarım Bakanlığı ' nın ilgili personeli ve hepsinden öte tarımı, oy membağı olarak gören 'Dönem Hükümetleri'dir. Çünkü Türkiye ' nin tarım politikası, mevcut hükümet devrilene kadardır. (Ayrıntılı incelemek isteyenler için Bülent Ecevit ' in 'Köykent Projesi' incelenebilir.

Kısaca anlatmak gerekirse 'tarımsal strateji' denen bu kompleks yapı senin bildiklerinin aksine 'tembel köylü' teorisi ile açıklanamayacak kadar karmaşık ve edilgendir.

Bu arada sık sık çiftçilerin mesai saatlerinin azlığı ile ilgili yakınmalar duyar oldum. Sonuç olarak bu bir meslek tercihidir. Bu konuda kamuda öğretmenler göze batarken asker ve polisler de 'mesleki yıpranma' dolayısı ile çok erken emekli olurlar. Çiftçilerin de bu kadar az çalışmalarına rağmen meslek kaynaklı sakatlanma yada yaralanma geçirmeden mesleki haytlarını bitirenini şahsen ben görmedim. En yüksek risk faktörü olan mesleklerden biridir çiftçilik. Ayrıca ekonomik olarak da sürekli risk baskısı altında olduklarını düşününce alışma saatlerinin arttırılmamasından yanayım.

Bu kimsenin zoruna gitmemeli. Çünkü çiftçilerin mesai saatlerini arttırmak istiyorsanız, bunu çiftçilerle değil, güneşin, toprağın, yağmurun, rüzgarın ve mevsimlerin yaratıcısı olan 'Allah ' ü Teala' (s.a.s) ile konuşacaksınız ki netekim bizlerin çalışma zamanlarımızı o belirler.

Ha zora gitme hala mevcutsa, çiftçilik mesleğine başladığınızda fırtınalı, çiğli, karlı hatta tipili havalarda da çalışarak, çok çalışan bir çiftçi olursunuz, bu sorun da bitmiş olur.

Yukarıda bahsettiğin helal süt emmemişlerin konumuzla ne alakası var onu da çözemedim.

Bu mesajın 'Organik Tarım' 'Ekstansif Tarım' 'İntansif Tarım' ve 'İyi Tarım' kavramları hakkında hiçbirşey bilmediğini kanıtladığı için üzülerek cevap veremiyorum. Bu kavramlar hakkında kapsamlı bir inceleme yapıp kendini geliştirirsen, konuyu daha deteylı olarak tekrar tartışmaya açarız.

Toprağın sana 100 kg buğday verebilmesi için (toprak yapısına göre) 2-4 kg saf azota ihtiyacı vardır. Ortalama 3 diyelim. 500 kg buğday için düz hesap 15 kg. Bu tahminen 32 kg Üre gübresi ile sağlanır.

Peki sığır gübresindeki azot miktarı ne kadar? Cevap: % 0,28. Diğer bir değiş ile 1000 ' de 2,8. Bunun anlamı dönümden 500 kg buğday alabilmen için dekara yaklaşık 5.500 kg sığır gübresi dökmen gerekli.

Sen öyle 500-1000 dönüm değil de 100 dönüm yer işleyen basit bir çiftçi isen arazini aynen senin dediğin gibi ORGANİK olarak işleyebilmen için 550.000 kg (550 ton) sığır gübresine ihtiyacın olacak. Ben, bu kadar gübreyi bir yılda üretebilecek 500 tane sığıra ihtiyacın olduğuna hiç değinmeden, bu kadar gübrenin sadece nakliyesinin dahi, o yıl alacağın mahsulün toplam parasını kat be kaç geçeceğini anlamanı istedim. Ha bu arda gübrenin fiyatını, yükleme işlemlerini, gübrenin fermantasyonu için gereken 1 yıllık işlemleri ve o işlemler sırasında iş makinalarının masraflarını daha saymadım.

Üstelik bu buğday için organik sertifikan yoksa, organik olarak da satamazsın. Mecburi olarak TMO ' ya yada tüccara vereceksin. Verirken de 'ama onlar organikti' diye arkalarından ağlarsın.

Yukarıdaki örnek tüm tarımsal ürünler için geçerlidir.


Organik olmayan bir ürünü organik diyerek satmak kanuni bir suçtur. Şikyet halinde ciddi yaptırımları vardır. Çünkü organik ürün sertifikası alabilmen için:
Arazinin 5 yıl boyunca işlenmemesi,
Araziye komşu olan hiçbir tarım arazisinde intansif tarımın yapılmaması,
Düzenli ve kapsamlı toprak analizleri,
Danışman kurumlar ile raporlu ve koordinasyonlu çalışma zorunluluğu, gibi daha sayamadığım çok ciddi maddi emek ve zaman gerekmektedir. Bu şu an işlenen 100 dekar arazi için en az 5 yıl ve (alacağın organik sertifikasına göre değişen) çok ama çok yüklü (yüzbinler ile telafuz edilebilecek) miktarlarda maddi külfet demektir.

Yukarıda, bahsettiğim tarım türleri hakkında yeterli bilginin olmadığı kanısına varmıştım. Bunu nereden anladığımı şimdi sen de daha iyi anlamışsındır. Çünkü:

100 dekar inciri ilaçlaman için 6 ton civarında sirkeye ihtiyacın olur. Bunu da yapabilmek için 8 ton elmaya, bunları yapabilmen için bir üretimhaneye, sıkmak için sanayi tipi prese, aktarmak için sıvı gıda pompalarına, yeterli miktarda tanka......... daha sayamayacağım kadar imkana ihtiyacın olur. Ha satın alsan o da olmaz, sirkenin de organik olması gerekli.

Hepsi için ise çok ama çok fazla paraya ihtiyacın olur.

Biz de ilaçlamayıveririz. Olmuşken tam organik olsun. E bu seferde bir kurt sardı, gitti 100 dekar incir. Kaş yapalım derken 100 dekar inciri berbat ettik ya!..

Senin o tembel köylülere anlatacağın organik tarım maalesef ki 'ucuz' değil, var olan tüm tarım türleri içerisinde 'EN PAHALI' olanıdır.



Uzzuun lafın kısası:

Sana söylemek istediğim şu: mutlaka fikirlerin olacak, mutlaka bunları söyleme ihtiyacı da duyacaksın, hatta bunları rhatça söylemen için ben şahsen elimden geleni yaparım ama:

Senin yaşadığın yaşın 3 katını toprağa adamış insanlara, sırf kendi köyüne bakarak, üstelik de bilip bilmeden 'TEMBEL KÖYLÜ' diyemezsin...

Baştan söyleyeyim, benim amacım köylüleri kötülemek değil. Aksine onların gelişmesini istiyorum. Sadece yaptıkları işi sevmemelerine, geliştirmemelerine ve yeterince çalışmamalarına sinirleniyorum.

Benim dışarıdan gözlemim -sadece kendi köyüm de değil- köylülerin genelinin yeteri kadar çalışmadığı, araştırma yapmadığı ve yaptıkları işi sevmedikleri yönünde. Madem fikirlere saygı var, benim fikirlerim de bu yönde. Bir insan ya tembeldir ya da değildir, o işi 100 sene de yapsa aynı 2 sene yapsa da aynı. Yarası olan gocunur. Adamlar ben ' ' şunu yaptım, şunu yapsam verimi artırabilir miyim ' ' gibi sorular sordu da ' ' tembelsin ' ' mi dedim? Kaç tane köy gezdim, erkeklerin çoğu ya yatıyor ya da kahvehanede batak atıyor... Ya yatak ya batak bunlarınki. İşleri hep kadınlar çevirmeye çalışıyor. Yalansa yalan deyin!

Ben insanları yaptıkları işleri geliştirmeleri hakkında teşvik etmeye çalışırken siz sanki tam tersini savunuyormuşsunuz gibi duruyor. Hayvancılık ve tarımda çok başarılı olmuş, büyük paralar kazanan işletme sahipleri sizden bizden farklı mı? Neden onlar gibi olunmuyor da sürekli ' ' batmasak yeter ' ' düşüncesinde bu insanlar? Dertlerini bize atmaları yerine birlik olup tepki gösterseler daha faydalı olmaz mı? Kendisine yapılan haksızlıklara göz yumup, üstüne üstlük bir de kendisini ilgilendiren politikasından yakındığı hükümete oy verme mantığını anlamış değilim...

Helal süt emmişlik ile alakası şu; bir üretici kendisinin yemeyeceği, çocuğuna vermeyeceği bir ürünü halka pazarlaması etik mi değil mi? Bu üreticinin işinde başarılı olması halk için iyi mi kötü mü? Bildiğiniz üzere incir, kayısı gibi ürünler çabuk bozulduğundan bazı işlemlerden geçiyor. Bu işlemlerin sağlıklı olmadığı kanısına varan üretici de kendi yiyeceği ürünleri farklı bahçelerde üretiyor. Gidin İzmir ' de köyde incir yetiştiren üreticilere sorun kendilerine ayrı bahçe yapıyorlar mı yapmıyorlar mı diye... Büyük çoğunluğu kendilerine farklı bahçe yapıyor. Bunu yine bizzat kendileri söyledi ve gördüm. Adamlar kendileri söylüyor, ben ' ' yalan söylüyorsun ' ' mu diyeyim?

Gübre konusunda alternatif sundum. Eğer aldığı ürün %100 organik ise ve maliyeti daha düşükse kullanılabilir. Ki %100 organikse ve dediğiniz işlemler sonucu oluşturuluyor ise fiyatının çok da uygun olacağını sanmıyorum. Yalnız bitkisel ve hayvansal atıklar ile gübre yapıp kullanan, ilacını kendisi üreten bir çok çiftçi var. İşlerine hangisi geliyorsa onu yapsınlar ama doğal olsun...

Organik satış konusunda tabi ki sertifika alınmalı. Onunla ilgili bir şey demedim. Sadece talebin organik tarıma olduğunu söyledim. Ayrıca burada asıl anlatmak istediğim hormonsuz, insan sağlığını tehdit etmeyen ürün üretmek. Siz hormonlu, GDO ' lu ürünleri destekliyor musunuz? Para kazanmak uğruna bu tarz ürünlerin halka satılması doğru mu? Halka bu ürünleri yedireceğime başka iş yaparım daha iyi.. Bu tamamen vicdan meselesi!

Kanepe olayı bana anlatılmış bir şey değil, bizzat gördüğüm bir olay. Adamların orada uyukladıklarına, hayvanlarını kaybettiklerine kaç defa şahit oldum. Evet taşa toprağa oturmaktansa kanepede oturmak daha mantıklı ama benim anlatmak istediğim orada bu değil. Adamlar ilk fırsatta eve gidip yatıyorlar, yetmiyor danaya gidip yatıyorlar. Ben çalışmaktan sürekli kaçmalarından bahsediyorum. Çalışayım, işimi geliştireyim, daha fazla kazanayım, yeni işler yapayım arayışında değil büyük çoğunluk.

Neyse herkes istediği tarımı, hayvancılığı yapabilir. Ben de kendi bildiğim şekilde yapacağım. Kendi yemediğim ürünü, 3-5 kuruş için halka satmayacağım.

Tekrar söylüyorum yarası olan gocunur.. ' ' Ben bu arkadaşın söylediği gibi birisi değilim ' ' diyorsan üstüne alınma!
 
Ynt: son yılların en düşük fiyatları batmak üzereyiz

sebazios link=topic=69306.msg790053#msg790053 date=1383357077' Alıntı:
Bu güne kadar hiç çiftçilik ve hayvancılık yapmamış biri olarak (babaya, amcaya, dedeye yardımcı olmaktan bahsetmiyorum, evin reisi olup hane geçindirmekten bahsediyorum) oldukça iddialı görüşler bunlar. İstersen söylediklerinin hepsine madde madde cevap vereyim.

Sizin köyünüz gerçekten istisna. En azından ben hayatım boyunca bütün gün uyuyan bi köy ahalisi görmedim. Bizim bölgedeki köylerde saat 07:00 ' de evde, saat 08:00 ' de köyde kimseyi bulamazsın. Şikayet konusu ise insanoğlunun yapısından kaynaklanır. Hükümetle falan da ilgisi yoktur. Bu gün esnafa sor, şikayet dinlersin, memura sor, şikayet dinlersin. Sebebi basittir. Ellerindeki haklarını kaybetmemek, üstüne yeni haklar kazanmak için yapılan mesleki bir davranıştır bu. Sen kendi çalıştığın 'ki bu güne kadar çalışıysan' sektör ve çevrendekilerinde memnuniyet duydun mu hiç? Sanmıyorum.

Köy ile ilgili kısımlara yukarıda değindiğim için tekrarlamak gereği görmüyorum. Sadece danalara gidenlerin meraya kanape atmalarına biraz takıldım. Ben keçi gübresinde emeklemeye başladım. Üniversite ve yüksek lisansım eğitimim sırasında dahi her yaz aralıksız hayvan peşindeydim. Belki biraz abartacağmı ama senin yaşın kadar hayvan gütmüşlüğüm vardır. Dünyada merya salınan hiçbir hayvan, çiviyle çakılmış gibi yerinde durmaz. Yaylıma çıkmak deyimi hayvanların yayılması, dağılması fiilinden gelir. Yani ben kanepede yatacağım, hayvanlar otlayacak. Üzülerek söylüyorum ama bunu söyleyenler seni kandırmışlar :)

Ha ister büyükbaş olsun ister küçükbaş, hayvanlar yaz aylarında öğle sıcağını atlatabilmek için gölgede yatar. İşte bu esnada başlarındaki çoban yada sığırtmaç şafak vakti kalkıp gece yarısı döndüğü için o da aynı hayvanlar gibi öğlenleri uyur. Belki bu amaçla bahsigeçen sığırtmaç arkadaş toprak üstünde yatmamak için gölgeye bir kanepe atmış olabilir ki bu da 'tembellik' değil 'zeka' göstergesidir. Doğal olarak meraya konmuş bir kanepeden sürü sahibinin tembel olduğu fikri çıkartılamaz. Hepsinden öte bu oldu hayvancılığın bitmesine nasıl sebep olur o kısım hala muallakta.

Ülkemiz liberal bir ekonomiye sahiptir. Bunun anlamı iyi düşünen ve çalışan birey ve kurumların, bunu yapmayanlara oranla pastadan daha fazla pay alabilme imkanlarının olmasıdır. Bunu neden açıkladım. Çünkü tarım sektöründeki konjonktür, sadece liberal ekonomiye dayanmaz. ilk mesajda durumlarının kötü olduğunu, batmak üzere olduklarını söyleyen arkadaşların bu hale gelmesinin sebebi senin sandığının gibi 'iyi düşünememeleri yada çok tembel olmaları' değil, devletin stabil bir tarım politikasına sahip olmamasıdır. Tarım politikası olan bir ülkede herhangi bir tarım ürünü rant sahası haline gelmez. (Bakınız: 2012 yılı Saman krizi) Gelişmiş ülkelerde bu tarım politikları 30-40-50 yıllık süreleri kapsayacak şekilde olur ve ulusal ihtiyaçlar doğrultusunda konuşlandırılır. Bir ürün bir yıl fahiş fiyatlara çıkarken ertesi yıl yerlerde sürünmez. Bu durum, tarım (ve dolayısı ile tarımda çalışan insanların) ekonomisinin rüzgarda savrulan kuru bir yaprağa dönmesine sebep olur.

Kayısılıkların durumu da bunun en büyük örneğidir. Devletin kendi politikası ve teşviki ile ihtiyaç üçerinde kayısı bahçesi tahsis edildi. Bunun doğal sonucu da arz talep dengesi, terazisiyi üreticiyi üzecek biçimde şekillendirdi. Yukarıda bahsettiğin organik tarım büyük bir rant konumunda şu an. Devlet (aynı kayısıda yaptığı gibi) bunu plansız şekilde teşvik etmeye devam ederse, çok değil 6-7 yıl içerisinde organik üreticilerin durumu kayısı üreticilerinkinden farksız olacak. Bu sefer de sen ve senin gibi düşünenler 'tembel köylü' olacak ki bu doğru değildir.

Ha bu arada lafı gelmişken söyleyeyim, çok değil 5 yıl içerisinde de bu talihsiz durum ceviz üreticilerinin başına gelecek. Yaşar da görürsek bu mesajı hatırlatırım.

Peki burada suçlu kim. Buradaki suçlu işini iyi yapamayan yada işini birilerini zengin etmek için yapan Devet Planlama Teşkilatı, Devlet İstatistik Kurumu, Tarımsal Kalkınma ve Planlama Teşkilatı, Tarım Bakanlığı ' nın ilgili personeli ve hepsinden öte tarımı, oy membağı olarak gören 'Dönem Hükümetleri'dir. Çünkü Türkiye ' nin tarım politikası, mevcut hükümet devrilene kadardır. (Ayrıntılı incelemek isteyenler için Bülent Ecevit ' in 'Köykent Projesi' incelenebilir.

Kısaca anlatmak gerekirse 'tarımsal strateji' denen bu kompleks yapı senin bildiklerinin aksine 'tembel köylü' teorisi ile açıklanamayacak kadar karmaşık ve edilgendir.

Bu arada sık sık çiftçilerin mesai saatlerinin azlığı ile ilgili yakınmalar duyar oldum. Sonuç olarak bu bir meslek tercihidir. Bu konuda kamuda öğretmenler göze batarken asker ve polisler de 'mesleki yıpranma' dolayısı ile çok erken emekli olurlar. Çiftçilerin de bu kadar az çalışmalarına rağmen meslek kaynaklı sakatlanma yada yaralanma geçirmeden mesleki haytlarını bitirenini şahsen ben görmedim. En yüksek risk faktörü olan mesleklerden biridir çiftçilik. Ayrıca ekonomik olarak da sürekli risk baskısı altında olduklarını düşününce alışma saatlerinin arttırılmamasından yanayım.

Bu kimsenin zoruna gitmemeli. Çünkü çiftçilerin mesai saatlerini arttırmak istiyorsanız, bunu çiftçilerle değil, güneşin, toprağın, yağmurun, rüzgarın ve mevsimlerin yaratıcısı olan 'Allah ' ü Teala' (s.a.s) ile konuşacaksınız ki netekim bizlerin çalışma zamanlarımızı o belirler.

Ha zora gitme hala mevcutsa, çiftçilik mesleğine başladığınızda fırtınalı, çiğli, karlı hatta tipili havalarda da çalışarak, çok çalışan bir çiftçi olursunuz, bu sorun da bitmiş olur.

Yukarıda bahsettiğin helal süt emmemişlerin konumuzla ne alakası var onu da çözemedim.

Bu mesajın 'Organik Tarım' 'Ekstansif Tarım' 'İntansif Tarım' ve 'İyi Tarım' kavramları hakkında hiçbirşey bilmediğini kanıtladığı için üzülerek cevap veremiyorum. Bu kavramlar hakkında kapsamlı bir inceleme yapıp kendini geliştirirsen, konuyu daha deteylı olarak tekrar tartışmaya açarız.

Toprağın sana 100 kg buğday verebilmesi için (toprak yapısına göre) 2-4 kg saf azota ihtiyacı vardır. Ortalama 3 diyelim. 500 kg buğday için düz hesap 15 kg. Bu tahminen 32 kg Üre gübresi ile sağlanır.

Peki sığır gübresindeki azot miktarı ne kadar? Cevap: % 0,28. Diğer bir değiş ile 1000 ' de 2,8. Bunun anlamı dönümden 500 kg buğday alabilmen için dekara yaklaşık 5.500 kg sığır gübresi dökmen gerekli.

Sen öyle 500-1000 dönüm değil de 100 dönüm yer işleyen basit bir çiftçi isen arazini aynen senin dediğin gibi ORGANİK olarak işleyebilmen için 550.000 kg (550 ton) sığır gübresine ihtiyacın olacak. Ben, bu kadar gübreyi bir yılda üretebilecek 500 tane sığıra ihtiyacın olduğuna hiç değinmeden, bu kadar gübrenin sadece nakliyesinin dahi, o yıl alacağın mahsulün toplam parasını kat be kaç geçeceğini anlamanı istedim. Ha bu arda gübrenin fiyatını, yükleme işlemlerini, gübrenin fermantasyonu için gereken 1 yıllık işlemleri ve o işlemler sırasında iş makinalarının masraflarını daha saymadım.

Üstelik bu buğday için organik sertifikan yoksa, organik olarak da satamazsın. Mecburi olarak TMO ' ya yada tüccara vereceksin. Verirken de 'ama onlar organikti' diye arkalarından ağlarsın.

Yukarıdaki örnek tüm tarımsal ürünler için geçerlidir.


Organik olmayan bir ürünü organik diyerek satmak kanuni bir suçtur. Şikyet halinde ciddi yaptırımları vardır. Çünkü organik ürün sertifikası alabilmen için:
Arazinin 5 yıl boyunca işlenmemesi,
Araziye komşu olan hiçbir tarım arazisinde intansif tarımın yapılmaması,
Düzenli ve kapsamlı toprak analizleri,
Danışman kurumlar ile raporlu ve koordinasyonlu çalışma zorunluluğu, gibi daha sayamadığım çok ciddi maddi emek ve zaman gerekmektedir. Bu şu an işlenen 100 dekar arazi için en az 5 yıl ve (alacağın organik sertifikasına göre değişen) çok ama çok yüklü (yüzbinler ile telafuz edilebilecek) miktarlarda maddi külfet demektir.

Yukarıda, bahsettiğim tarım türleri hakkında yeterli bilginin olmadığı kanısına varmıştım. Bunu nereden anladığımı şimdi sen de daha iyi anlamışsındır. Çünkü:

100 dekar inciri ilaçlaman için 6 ton civarında sirkeye ihtiyacın olur. Bunu da yapabilmek için 8 ton elmaya, bunları yapabilmen için bir üretimhaneye, sıkmak için sanayi tipi prese, aktarmak için sıvı gıda pompalarına, yeterli miktarda tanka......... daha sayamayacağım kadar imkana ihtiyacın olur. Ha satın alsan o da olmaz, sirkenin de organik olması gerekli.

Hepsi için ise çok ama çok fazla paraya ihtiyacın olur.

Biz de ilaçlamayıveririz. Olmuşken tam organik olsun. E bu seferde bir kurt sardı, gitti 100 dekar incir. Kaş yapalım derken 100 dekar inciri berbat ettik ya!..

Senin o tembel köylülere anlatacağın organik tarım maalesef ki 'ucuz' değil, var olan tüm tarım türleri içerisinde 'EN PAHALI' olanıdır.



Uzzuun lafın kısası:

Sana söylemek istediğim şu: mutlaka fikirlerin olacak, mutlaka bunları söyleme ihtiyacı da duyacaksın, hatta bunları rhatça söylemen için ben şahsen elimden geleni yaparım ama:

Senin yaşadığın yaşın 3 katını toprağa adamış insanlara, sırf kendi köyüne bakarak, üstelik de bilip bilmeden 'TEMBEL KÖYLÜ' diyemezsin...
eline yüreğine sağlık hocam çok güzel açıklamışsın tekrar tekrar teşekkürler ağzına sağlık...
 
Ynt: son yılların en düşük fiyatları batmak üzereyiz

Sarhoş da ben sarhoş değilim der zaten. Kimse kendisine toz kondurmaz, hep başkaları hatalıdır ve başkaları yüzünden kendisi bu haldedir.

Bilinçli olmaya, araştırmaya teşvik etmek hatamdı. Baştan ' ' Evet, ne olacak bu halimiz. Öldük, bittik biz ' ' deseydim bu noktalara gelmezdi, aksine destek görürdüm.

Hatayı biraz da kendinizde arayın. ' ' Ben ne yapıyorum, hata yapıyor muyum, bu işi yapmalı mıyım ' ' diye oturun düşünün.

Gübre dedik, ilaç dedik hemen hesap yapmışsınız. Bir defa elinizde olan hayvan gübresini kullansanız, dışarıdan aldığınız gübrenin miktarını azaltırsınız. Elinizde ne kadar hayvan gübresi varsa, o kadar maliyetiniz düşer. Sirke de aynı şekilde... Sirke yapmak için tonlarca elma almanıza gerek yok, sonuçta pazarlanmayacak ve belirli standartlarda olması gerekmiyor. Yediğiniz birçok meyvenin kabuğundan bile sirke yapabilirsiniz. 10 ağaç ilaçlasanız bile dışarıdan aldığınız ilacın miktarını azaltır, maliyetiniz azalır.

Ama yok siz ' ' vay bittik biz ' ' demeye devam edin.

Ben alternatifler sunuyorum, yardımcı olmaya çalışıyorum ama kimsenin işine gelmiyor. Çalışmayan adama ' ' tembel ' ' dedik ya, hemen savunmaya geçildi.
 
Ynt: son yılların en düşük fiyatları batmak üzereyiz

ELPRESACANARİO link=topic=69306.msg790152#msg790152 date=1383400635' Alıntı:
Sarhoş da ben sarhoş değilim der zaten. Kimse kendisine toz kondurmaz, hep başkaları hatalıdır ve başkaları yüzünden kendisi bu haldedir.

Bilinçli olmaya, araştırmaya teşvik etmek hatamdı. Baştan ' ' Evet, ne olacak bu halimiz. Öldük, bittik biz ' ' deseydim bu noktalara gelmezdi, aksine destek görürdüm.

Hatayı biraz da kendinizde arayın. ' ' Ben ne yapıyorum, hata yapıyor muyum, bu işi yapmalı mıyım ' ' diye oturun düşünün.

Gübre dedik, ilaç dedik hemen hesap yapmışsınız. Bir defa elinizde olan hayvan gübresini kullansanız, dışarıdan aldığınız gübrenin miktarını azaltırsınız. Elinizde ne kadar hayvan gübresi varsa, o kadar maliyetiniz düşer. Sirke de aynı şekilde... Sirke yapmak için tonlarca elma almanıza gerek yok, sonuçta pazarlanmayacak ve belirli standartlarda olması gerekmiyor. Yediğiniz birçok meyvenin kabuğundan bile sirke yapabilirsiniz. 10 ağaç ilaçlasanız bile dışarıdan aldığınız ilacın miktarını azaltır, maliyetiniz azalır.

Ama yok siz ' ' vay bittik biz ' ' demeye devam edin.

Ben alternatifler sunuyorum, yardımcı olmaya çalışıyorum ama kimsenin işine gelmiyor. Çalışmayan adama ' ' tembel ' ' dedik ya, hemen savunmaya geçildi.
Milayonlarca ciftci var..Daha dogrusu koyde yasayan herkes otamatik olarak ciftci kabul ediliyor.Bunlarin icinde elbette bir suru tembel insan vardir..
Sizin yazdiklarinizdan,eminim bunu iddia etmiyorsunuzdur, sikayet eden butun insanlarin tembel odugu gibi bir algilama olusuyor.Bu yanlis..
Biz 500 dekar arazide sulu tarim yapiyoruz ve inanin gelir, harcadigimiz yatirima degmiyor..Bazen zarar ettigimiz bile oluyor.Bunun gerekcesi bizim tembelligimiz degil. Ulkenin plansiz programsiz tarim politikasidir. Ciftcilere dunyanin en pahali mazotunu,gubresini satarsaniz onlarda dunyanin en pahali bugdayini uretir..
Siz bu isi bilmiyorsunuz bakin falanca ulkede bugday su kadar demek bizimle dalga gecmektir.
Daha birkac gun once Manisada Bulent Arinca Ne olcek bu uzumun hali diye soran ciftciye manisali bakanimizin verdigi cevap, Ne olcek elinin koru olcek idi..
 
Ynt: son yılların en düşük fiyatları batmak üzereyiz

Osman Musaogullari link=topic=69306.msg790163#msg790163 date=1383402120' Alıntı:
Milayonlarca ciftci var..Daha dogrusu koyde yasayan herkes otamatik olarak ciftci kabul ediliyor.Bunlarin icinde elbette bir suru tembel insan vardir..
Sizin yazdiklarinizdan,eminim bunu iddia etmiyorsunuzdur, sikayet eden butun insanlarin tembel odugu gibi bir algilama olusuyor.Bu yanlis..
Biz 500 dekar arazide sulu tarim yapiyoruz ve inanin gelir, harcadigimiz yatirima degmiyor..Bazen zarar ettigimiz bile oluyor.Bunun gerekcesi bizim tembelligimiz degil. Ulkenin plansiz programsiz tarim politikasidir. Ciftcilere dunyanin en pahali mazotunu,gubresini satarsaniz onlarda dunyanin en pahali bugdayini uretir..
Siz bu isi bilmiyorsunuz bakin falanca ulkede bugday su kadar demek bizimle dalga gecmektir.
Daha birkac gun once Manisada Bulent Arinca Ne olcek bu uzumun hali diye soran ciftciye manisali bakanimizin verdigi cevap, Ne olcek elinin koru olcek idi..

Ben zaten şikayet edenlerin hepsi tembel demiyorum. Ama o kadar köy gezdim, o kadar insan tanıdım (sadece çiftçi de değil) hep şikayetçiler. Adamlara anlatıyorum, şunları yapsana diyorum ama ya ' ' ben bu işi sevmiyorum ' ' diyorlar ya da ciddiye bile almıyorlar. Allah belamı versin bildiğimi esirgiyorsam, o kadar anlatıyorum ' ' biz bu işi sevmiyoruz ' ' diyorlar. Bu adama ne denir?

Tamam hükümetin yanlış politikaları var, ona da bir şey demiyorum. Hatta adam akıllı bir tepki verilse ben de destek vereceğim. Ama biz dört dörtlük, minimum maliyet ile ve helalinden yapıyor muyuz işlerimizi benim sorguladığım yer bu. Yoksa hükümet politikaları zaten bütün sektörlerde berbat.

Ama görüyorum ki boşuna dil döküp, boşuna zaman harcıyorum. Bundan sonra ' ' geçmiş olsun ' ' deyip bırakacağım. Ne haddime akıl vermek, alternatifler sunmak. Herkes bildiği yolda devam etsin.

Allah herkese helalinden kazanç nasip etsin.
 
Ynt: son yılların en düşük fiyatları batmak üzereyiz

ELPRESACANARİO link=topic=69306.msg790166#msg790166 date=1383403252' Alıntı:
Ben zaten şikayet edenlerin hepsi tembel demiyorum. Ama o kadar köy gezdim, o kadar insan tanıdım (sadece çiftçi de değil) hep şikayetçiler. Adamlara anlatıyorum, şunları yapsana diyorum ama ya ' ' ben bu işi sevmiyorum ' ' diyorlar ya da ciddiye bile almıyorlar. Allah belamı versin bildiğimi esirgiyorsam, o kadar anlatıyorum ' ' biz bu işi sevmiyoruz ' ' diyorlar. Bu adama ne denir?

Tamam hükümetin yanlış politikaları var, ona da bir şey demiyorum. Hatta adam akıllı bir tepki verilse ben de destek vereceğim. Ama biz dört dörtlük, minimum maliyet ile ve helalinden yapıyor muyuz işlerimizi benim sorguladığım yer bu. Yoksa hükümet politikaları zaten bütün sektörlerde berbat.

Ama görüyorum ki boşuna dil döküp, boşuna zaman harcıyorum. Bundan sonra ' ' geçmiş olsun ' ' deyip bırakacağım. Ne haddime akıl vermek, alternatifler sunmak. Herkes bildiği yolda devam etsin.

Allah herkese helalinden kazanç nasip etsin.

anlattıgın şeyler dogruda olabilir yanlışda olabilir
tüm msjlarını okuum bu konu içerisnde yazılmış olan
ve cevaplarıda okudum
burda sorun şu
şuanda sistem yanlış işliyor
bunun suçlusuda yönetilenler degil yönetenler yani hükümet
tembel çiftçi kendini batırır
tembel hükümet ne yapar bir düşün
defalarca ben ve birçok site üyesi arkadaş belirtti
şuanda hükümet tarım ve milli egitim konusunda tembel sınıfta kaldı
11-12 senedir tarım ve milli egitim içler acısı durumda bunu kimse inkar edemez bukadar uzun soluklu ülke yönetipte bukadar başarısız olan tarım ve milli egitimi 50 sene geriye götüren başka yigit varmı acaba
 
Ynt: son yılların en düşük fiyatları batmak üzereyiz

YAVUZ_13 link=topic=69306.msg790193#msg790193 date=1383408894' Alıntı:
anlattıgın şeyler dogruda olabilir yanlışda olabilir
tüm msjlarını okuum bu konu içerisnde yazılmış olan
ve cevaplarıda okudum
burda sorun şu
şuanda sistem yanlış işliyor
bunun suçlusuda yönetilenler degil yönetenler yani hükümet
tembel çiftçi kendini batırır
tembel hükümet ne yapar bir düşün
defalarca ben ve birçok site üyesi arkadaş belirtti
şuanda hükümet tarım ve milli egitim konusunda tembel sınıfta kaldı
11-12 senedir tarım ve milli egitim içler acısı durumda bunu kimse inkar edemez bukadar uzun soluklu ülke yönetipte bukadar başarısız olan tarım ve milli egitimi 50 sene geriye götüren başka yigit varmı acaba

Hükümetin hemen her sektöre el atması lazım. Sadece tarım ve hayvancılıkla uğraşanlarda değil, bütün sektörler durumlarından şikayetçi. Bu kadar çok şikayet varken bu hükümete kim oy veriyor onu da anlayamıyorum...

Bir ülkenin ekonomisi ancak tarım ve hayvancılığı sağlam ise gelişir. Hollanda denizden çektiği topraklarla tarım yapıyor ve tarımları çok gelişmiş. Zamanında bizden aldıkları laleler ile -hatta ilk verdiğimizde soğan diye yemişler- şimdi lale turizmi yapıyorlar. İthalat yerine yerli ürünleri destekleyeceğine, ' ' ister üretin ister üretmeyin ' ' mantığı ile ithal et, saman getiriyorlar. Yakıt fiyatlarından bahsetmiyorum bile... Saymakla bitmeyecek sıkıntılar.

Halk gitse sıkıntıları söylese, hakkını arasa tamam diyeceğim ama bu şikayet edenlerin tepkilerini gösterdiklerini hiç görmedim. Ancak sana bana anlatıyorlar.
 
Ynt: son yılların en düşük fiyatları batmak üzereyiz

her konuda oldugu gibi suçlu yine tembel ve köylü oldu.
arkadaşlar konu tembellik degil olay ithalat ve maliyet.
2013 yılında...bu çiftçi bu tembel ddiğiniz adamlar garibanlar
1-nohut ekti ithalat yüzünden batılar...fiyat etmedi..hasatalık ve poyraz vurdu...
2- aspir ektiler ne hayeller kurarak 700 krş zor sattılar.. dekardan 30-70 kğ verim verdi.
3-yaglık çekirdek ektiler para etmedi..
4 arpa ve buğday para etmedi...
5- elma elde kaldı-nar para etmedi malı para etmedi...
mazot kaç lira oldu...gübre kaçlira oldu..geçimin aylık gideri ne oldu...bu köylü millti tembel çalışmıyor da bu ülkenin bu ürünlerini kim yetiştiriyor..
köylü kalkınmassa sanayi batar-şehirli batar...
bayramlarda otobüsler arabalar köyden gelen yiyyecekle doluyor...
BURADA KONU MALİYET VE PAZAR SIKINTISI VE İTHALAT....

bakanlık hükümet ziraat odası yetkililer buna çare bulursa tembel köylü üretir...
bu hükümetin tarım politikası bizleri batırdı..ne derseniz deyin...
 
Ynt: son yılların en düşük fiyatları batmak üzereyiz

Kendimizden örnek vereyim,
Bundan 10 sene 20 sene öncesine göre daha çok çalışıyoruz , daha çok hayvanımız var , daha çok tarlamız var.
Lakin kesinlikle bundan 10 sene 20 sene önceki refahımızda değiliz , hangi siyasi görüşte olursanız olun bunda gelin hemfikir olalım. Lakin bunun sebebi bu iktidar mı? başımızdakiler mi? bunu gerçekten anlayamıyorum. Elimizde sihirli bir değnek olsa , yarın bu başımızdakileri değiştirme güne bambaşka bir iktidar ile uyanma şansımız olsa , işlerimizin bugünden daha iyi olacağı , daha refah içinde yaşayacağız düşünceside bana bir ütopya olarak geliyor.
Birçok sektörde olduğu gibi tarımdada deniz bitti gibime geliyor. Yani kim gelirse gelsin , bundan daha iyi olmayız.
Bu durumdan nasıl kurtuluruz , neler yapılabilir bunlara ülkesel bazda çözüm aranması lazım.
Güya istikrar var , neden bizim refahımız artmıyor , bunu sorguluyorum. Zaten bunu çözemezsek , ileride koalisyon olursa , istikrarsızlık olursa dahada kötü olacağımız kesin teorik olarak.
Bilinçli akıllı insanlar zaten sürekli arayışlarda , yeni ne ekebiliriz diye , neler yapabiliriz diye. Ama bazı fikirleri hayata geçirmek için ciddi sermaye gerekiyor oda bizim hepimizde yok.
Ben işin çözümünü köyden çıkıp bir meslek sahibi olarak , çiftçiliği ek iş olarak yapmakta buldum. Başka türlü başedemiyoruz çünkü.
 

Ynt: son yılların en düşük fiyatları batmak üzereyiz

beyler şuda bir gerçektirki 5-6 sene önce yaşadığım olay şudurki kendi tarlamı sulamak musade alarak 8 tane tarlanın içinden geçtim . yanından geçtiklerimi saymıyorum bile haber verdiğim halde mazotunu koyup tarlanızı sulayabilirsiniz dediğim halde hiçbiri mazot koyupta tarlasının içinden geçen boruyu çıkarıp öylesinede olsa suyu akıtmadı Allah ne kadar verirseymiş. Taktirde sizin.
Çifçiyle birlikte devlet büyüklerimizde çalışana destek vermesi gerektiği kanaatindeyim.
 
Ynt: son yılların en düşük fiyatları batmak üzereyiz

arkadaşlar konuyu ikdar ve ya koalisyon meselesi degil.konu maliyet..ve ithalat..
bugün tarım ihracatı artıyor ama ithal edilen mal ihracaat yapılıyor.niye konuyu tembellige ve yatmaya götürüyorsunuz anlamış degilim.çalışan çalışamyan kendi bilir..
tembellige bu iktar alıştırdı.makarna kömür para vs bunu herkes biliyor bu rant gitsin istermi tembeller..

çiftçilikte üretimde girdi ve pazar sorunu..
bügün ürünlerimizi satamıyorsak bu temmellik mi?
bugün tarlanı hakkıyla işleyemiyorsan gübre kullnamıyorsan tembellik mi?
bir ürün köylünün elinde kalıyor para etmiyorsa tarla kalıyorsa markette -hal de ateş pahası oluyorsa sıkıntı burada işte..
çiftçi ürettiğinin karşılıgını bulamıyor sorun bu...
 
Ynt: son yılların en düşük fiyatları batmak üzereyiz

köylü link=topic=69306.msg790617#msg790617 date=1383563139' Alıntı:
arkadaşlar konuyu ikdar ve ya koalisyon meselesi degil.konu maliyet..ve ithalat..
bugün tarım ihracatı artıyor ama ithal edilen mal ihracaat yapılıyor.niye konuyu tembellige ve yatmaya götürüyorsunuz anlamış degilim.çalışan çalışamyan kendi bilir..
tembellige bu iktar alıştırdı.makarna kömür para vs bunu herkes biliyor bu rant gitsin istermi tembeller..

çiftçilikte üretimde girdi ve pazar sorunu..
bügün ürünlerimizi satamıyorsak bu temmellik mi?
bugün tarlanı hakkıyla işleyemiyorsan gübre kullnamıyorsan tembellik mi?
bir ürün köylünün elinde kalıyor para etmiyorsa tarla kalıyorsa markette -hal de ateş pahası oluyorsa sıkıntı burada işte..
çiftçi ürettiğinin karşılıgını bulamıyor sorun bu...

Dünya bundan 10 seneki dünya değil, rekabet edeceksin daha ucuza daha fazla üreteceksin, yeni dünyanın kuralı ezileni kimse dönüp bakmıyor. bunun için zaman yok. Nasıl portakalı, domatesi ihraç ediyorsan. buğdayıda nohutuda ithal edeceksin kural bu.
 

Benzer Konular