Çiftçilik, meslek olarak benimsetilmeli

Çiftçilik, meslek olarak benimsetilmeli
Hedefinde başarı olmayan bir tarım anlayışı ile Türkiye’nin lig atlaması ve rakebet gücünü artırması zor.

HEDEFINDE BAŞARI OLMAYAN BIR TARIM ANLAYIŞI ILE TÜRKIYE’NIN LIG ATLAMASI VE RAKEBET GÜCÜNÜ ARTIRMASI ZOR.

14 Kasım 2013

Şems Ajans Genel Müdür Yardımcısı ve ziraat mühendisi Levent Özdemir’in tarım dünyası için kaleme aldığı yazıda tarım sektörünün sorunları masaya yatırılarak uluslararası rekabete ayak uydurmak için çözüm önerileri getiriyor.

Tarım hiçbir ülkenin vazgeçemeyeceği kadar önemli bir sektördür. Daralan gıda kaynakları, küresel ısınmanın tarımsal üretim üzerindeki olumsuz etkileri ve artan nüfus bu gerçeği her geçen gün daha da ortaya koymaktadır. Enerji ile birlikte gıda geleceğin en stratejik konusunu oluşturmaktadır. Özellikle geri kalmış ülkeler başta olmak üzere ülkemizde de yıllarca uygulanan yanlış tarım politikaları kırsal kesimle şehirde yaşayan kesim arasındaki uçurumu giderek artırmıştır. Bu fark, başlangıçta belirgin olmasa da şimdilerde sağlıklı beslenme konusunda önemli bir boyuta gelmiştir. Yetersiz imkanlar (Eğitim, kültür, sağlık, teknoloji vs.) kentlere göçün ardından büyük oranda eğitimsiz ve algısı düşük topluluğun kırsalda kalmasına neden olmuştur. Ben bir çiftçi ailenin çocuğuyum. İşimiz gereği ülkemizin büyük bir bölümünü karış karış gezdim. Kırsalda yaşayan ve üretim yapan insanlarımızın neler yaptığını, nasıl yaptığını ve ne düşündüğünü aşağı yukarı tahmin ediyorum. Çocukluğumdan beri hep kendi kendine yetebilen bir ülke olduğumuz hikâyelerini dinledim durdum. Durum böyle ise, dört mevsimi bir arada yaşayan, toprak çeşitliliği zengin, her türlü sebze ve meyvenin yetiştirildiği, küçükbaş ve büyükbaş hayvancılık olarak birçok cinsin yetiştirildiği ülkemizde neden verimlilik sağlanamıyor, neden bu işi yapan insanımız karın tokluğuna yaşıyor?

Dünya pazarlarında tek rekabet etme gücüne sahip olduğumuz hatta çoğu üründe üst sıralarda olduğumuz tarım sektörünün en önemli bileşeni olan bu insanlarımızın sıkıntısının nedeni nedir, sorun çözülebilir nitelikte mi yoksa çözümsüz mü? Çünkü, kâr getirmeyen hiçbir iş ve faaliyet uzun süre yapılamaz. Her şeye rağmen üretimde dünyada üst sıralamalarda yer alıyorsak bu sıkıntıyı ortadan kaldıracak radikal düzenlemelerle üreticisinden tüketicisine kadar sağlanacak ekonomik, sosyal ve kültürel zenginlikle gelecekte nasıl bir yerde olacağımızı herkes tahmin edebilir. Ben bu radikal düzenlemenin en önemlisinin çiftçiliğin bir meslek olarak benimsetilmesi olduğuna inanıyorum. Hem de okuma yazma seferberliği gibi...

Eğer bir kişi köyde yaşıyorsa, bir ineği, beş dönüm bağı bahçesi varsa, ekim dikim işi yapıyorsa çiftçi olması gerekir. Ziraat odalarına kayıtlı, bir birliğe üye olması tek başına çiftçi olduğunun resmiyeti olmamalıdır. Mecidiyeköy’de bir elektrik tesisatçısı dükkanı bulunan kişi nasıl elektrikçiyim diyorsa tarımla uğraşan bir kimse de ben çiftçiyim diyebilmeli. Tarımın artık bir kanunu var. Miras hukuku, mera kanunu ve toplulaştırma gibi uygulamaları yürüten Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı, tüm teşkilatları ile çiftçilik mesleğini tüm bileşenleriyle insanlarımıza öğretebilir. Bakanlığın geçen yıllarda yaptığı çalışmalar sonucunda Gıda Yönetmeliği yürürlüğe girdi. Buna göre tarladan çatala, memeden sofraya kadar tüm ürünler kayıt altına alınarak izlenmeye başlandı.

Eskiden çiftçilerimiz böyle düzenlemeler olmadığından verginin ne olduğunu bilmez sadece kayıtlanmama adına bundan korkar, ‘zaten az kazanıyoruz bir de bunu kayıt altına alırsak halimiz ne olur’ derdi. Şimdi ise tüm çiftçilerimiz gıda güvenliği genelgesine göre ürünlerini kayıt altında pazarlamak zorunda oldukları için farkına varmadan birçok vergi veriyorlar, bilmediklerinden zarar bile ediyorlar. Belki de bu yazımı okuyan çiftçilerimiz bana kızabilirler ama benim amacım çiftçilerimizden vergi alınması yönünde değil, tam tersi çiftçilerimiz kazanmadığının vergisini peşin vermesin diyedir.

Çiftçilerimiz hesap kitap öğrenmeliler artık. Gerekirse devletimiz tüm çiftçilerimize muhasebe konusunda destek vermelidir. Toprak analiz desteği gibi, tarım danışmanlığı desteği gibi, ürün desteği gibi.. Tarım danışmanları konusunun içeriğinde çiftçilerimizin gelir giderlerini ve kârlılığını düşünmek bulunuyor ama benim bahsettiğim teori ve uygulama bazında bir işletmenin defter kayıtlarının tutulması ile ilgilidir.

Meyvecilik, sebzecilik ve hububat üretimi yapan hayvancılıkla uğraşan bir çiftçimizin bu üretimden dolayı birçok gideri bulunmaktadır. İşletmenin yatırım tesisi, beklenen ve beklenmeyen giderler, sabit giderler, üretim giderleri, pazarlama giderleri, amortismanlar ve en önemlisi aile işletmelerinde kendi işgücü giderleri.

Sonuç olarak, son yıllarda gelişen yazılı ve görsel tarımsal medyanın etkin kullanılmasının; organik tarım, iyi tarım, hibrit tohum, GDO gibi üketiciyi yakından ilgilendiren kavramlarla ilgili, verilecek doğru ve bilinçli mesajlar anlamında önemli hale geldiğini unutmamak gerekir.