Tarım bakanı cumartesi cnn Türk de saat 20:00 de para dedektifi proğramında

Ynt: Tarım bakanı cumartesi cnn Türk de saat 20:00 de para dedektifi proğramında

ydincbayram link=topic=71408.msg823504#msg823504 date=1389193942' Alıntı:
Bu program gerçekten güzel irdeliyor konuları acaba sorulara, sorunlara ne cevap verecek merak ediyorum.

Aynen bende çok merak ediyorum soruları we cewapları...
 
Ynt: Tarım bakanı cumartesi cnn Türk de saat 20:00 de para dedektifi proğramında

çiftçinin sorunları belli hükümetin tarım politikaları en çok ithalata dayalı tarım politikası,çiftçilerin ortak derdi olan gübre,ve akaryakıt sorunları ile ilgili sorular olabilir ben birkaç mail gönderdim bakalım gündeme gelecek mi?
 
Ynt: Tarım bakanı cumartesi cnn Türk de saat 20:00 de para dedektifi proğramında

diyecegi şu türkiye tarımı avrupayla rekabet ediyor tarımımız dünyada beşinci mazotla bizim alakamız yok dünya piyasaları milyar dollarlar söyleyip milletin kafasını karıştıracak vırt zırt....yine eski tas eski hamam vur cifciye vur nasıl olsa sesimiz cıkmıyor bi avrupalı gibi sütümüzü dökmüyoruz ben olsam bende aynını yaparım demekki kimsenin sesi cıkmıyor durum iyi der normal bişey 1600 maliyeti olan petrölü 4600 verseler vede kimsenin sesi cıkmasa durum iyi demektir yazıklar olsun bu çifci örgütlerine...diyecek bişey bulamıyorum..hayvancılık bitti cok degil iki sene kaldı çifciler son demlerini oynuyor ben şahsen hayvanlar zarar ediyor diye yarısını sattım pazarlarda inek katliyamı var.....
 
Ynt: Tarım bakanı cumartesi cnn Türk de saat 20:00 de para dedektifi proğramında

ydincbayram link=topic=71408.msg823504#msg823504 date=1389193942' Alıntı:
Bu program gerçekten güzel irdeliyor konuları acaba sorulara, sorunlara ne cevap verecek merak ediyorum.
Arkadaşlar bende bu programı izliyorum ama program çok eksik. Tarlaya gidiyor, ürünü nasıl yetiştiriyorsun, kaçtan satıyorsun. sonra bir bakmışsın İstanbul ' da pazarda. Pazarda şu kadar. aradaki farkı kimler kazanıyor? ve program bitiyor.
Gerçekten olay bu kadar basit mi?
1. Bir kamyon mal yüklemenin hamaliyesi kaç lira?
2. Haldeki komisyoncu % kaç komisyon alıyor?
3. Kaç lira vergi kesiliyor?
4. Malın İstanbul ' a nakliyesi kaç lira?
5. Bir kamyon mal indirmenin hamaliyesi kaç lira?
7. Halcinin komisyonu % kaç?
8. Halden pazara kadar nakliye kaç lira?
9. Pazarcının çalıştırdığı işçi, poşet, pazar yeri kirası ve diğer giderler ne kadar?
10. ve aklıma gelmeyen daha bir çok soru?
Bu adamın yaptığı şarlatanlıktan başka bir şey değil.
Eğer gerçek bir gazeteci ise kim ne kadar kazanıyor kalem kalem ortaya çıkarır. Laf salatası yapmaz.
Bence gıdadaki en büyük kalem yüksek akaryakıt fiyatları.
Sadece nakliyeden örnek vereyim.
Binek bir araç Antalya ' dan İstanbul ' a ortama 300 tl yakıt yakar. Bunu kamyonla kıyaslayın + kamyonun amortismanı + vergisi + sigortası + nakliyecinin karı + ++++++
 

Ynt: Tarım bakanı cumartesi cnn Türk de saat 20:00 de para dedektifi proğramında

stulu link=topic=71408.msg824241#msg824241 date=1389258247' Alıntı:
Arkadaşlar bende bu programı izliyorum ama program çok eksik. Tarlaya gidiyor, ürünü nasıl yetiştiriyorsun, kaçtan satıyorsun. sonra bir bakmışsın İstanbul ' da pazarda. Pazarda şu kadar. aradaki farkı kimler kazanıyor? ve program bitiyor.
Gerçekten olay bu kadar basit mi?
1. Bir kamyon mal yüklemenin hamaliyesi kaç lira?
2. Haldeki komisyoncu % kaç komisyon alıyor?
3. Kaç lira vergi kesiliyor?
4. Malın İstanbul ' a nakliyesi kaç lira?
5. Bir kamyon mal indirmenin hamaliyesi kaç lira?
7. Halcinin komisyonu % kaç?
8. Halden pazara kadar nakliye kaç lira?
9. Pazarcının çalıştırdığı işçi, poşet, pazar yeri kirası ve diğer giderler ne kadar?
10. ve aklıma gelmeyen daha bir çok soru?
Bu adamın yaptığı şarlatanlıktan başka bir şey değil.
Eğer gerçek bir gazeteci ise kim ne kadar kazanıyor kalem kalem ortaya çıkarır. Laf salatası yapmaz.
Bence gıdadaki en büyük kalem yüksek akaryakıt fiyatları.
Sadece nakliyeden örnek vereyim.
Binek bir araç Antalya ' dan İstanbul ' a ortama 300 tl yakıt yakar. Bunu kamyonla kıyaslayın + kamyonun amortismanı + vergisi + sigortası + nakliyecinin karı + ++++++
Adam doğru olanı yapıyor ilk üretenle son satıcı arasında fiyat farkını vurguluyor...Bugün çiftçinin 50 kuruşa sattığı malı pazarda 3 liraya alıyorsa tüketici bu işte aradakiler çok ekmek yiyor demektir.Zaten bi hal e gidin belli olur hepsinin altında son model arabalar çoğununda kendine ait birsürü sıfır kamyonu vardır.
Sadece nakliye; bir kamyon 20 ton mal alsa ortalama 2000 liraya gitse 2000 lira/20 000 kg= 10 kuruş fark yapar
 
Ynt: Tarım bakanı cumartesi cnn Türk de saat 20:00 de para dedektifi proğramında

HassaN20 link=topic=71408.msg824246#msg824246 date=1389259659' Alıntı:
Adam doğru olanı yapıyor ilk üretenle son satıcı arasında fiyat farkını vurguluyor...Bugün çiftçinin 50 kuruşa sattığı malı pazarda 3 liraya alıyorsa tüketici bu işte aradakiler çok ekmek yiyor demektir.Zaten bi hal e gidin belli olur hepsinin altında son model arabalar çoğununda kendine ait birsürü sıfır kamyonu vardır.
Sadece nakliye; bir kamyon 20 ton mal alsa ortalama 2000 liraya gitse 2000 lira/20 000 kg= 10 kuruş fark yapar
Aradaki farkı kim ne kadar paylaşıyor incelemedikten sonra ortada kalır kimse sahiplenmez. O adam sonsuza kadar program yapsa da hiç bir şey değişmez. Halciye yada pazarcıya arkadaşım şu mal sana şu fiyattan geldi, sen bu ürüne % 100 zam yaptın diyemedikten sonra boş. Ortada fahiş bir kazanç var ama kimin cebine girdiği belli değil.
 
Ynt: Tarım bakanı cumartesi cnn Türk de saat 20:00 de para dedektifi proğramında

Aslında bizlerin çiftçi olarak şunu vurgulamak istedim. Pazarcının halcinin malı millete kaç paraya sattığından ziyade benim malımın tarladan çıkış fiyatı bana para kazandırıyor mu maliyetimden yukarı fiyata satabiliyor muyum beni asıl ilgilendiren konu bu.
Bizim sorunumuz düzenli bir fiyat istikrarı yok. Patates geçen sene çöpe gitti, bu sene kilosu 3 TL. Bizim tüccarımızda insanımızda insafsız. Geçen sene şu malı 50 krş tan aşağı düşürmeyelim de çiftçi zarar etmesin demez vurur gözünün üstüne öldürür de öldürür. Bu sene de çiftçi ekmez böyle olur. Şu anda çiftçide bekliyor 5 TL olacak diye onunda yaptığı yanlış fiyat iyiyse ver malını gitsin. Fiyat 5 TL olunca alan kişiyi de düşünmek gerekir. Ama aracılar seni beni engelliyor sen 3 ten versen malını stokçu alacak o bekleyecek bu sefer 5 TL olmasını. Vesselam herkes fırsatçı ve herkes kendi çapında haklı gibi görünüyor bu durumda.
Programı yapan adamı da şarlatan olarak değerlendirmiyorum çünkü en azından yanlışlık olduğu kesin bir konuyu gündeme getiriyor sağolsun. O yanlışlık da benim en başında söylediğim şey, ben çiftçi olarak bazen maliyetimi kurtaramıyorum. Zarar ediyorum. Ama ben hiç bir halcinin zarar ettiğini pek duymadım bilinçsizce bir iş yapmadıktan sonra.
Pazarcıları da ele alırsak eğer yapılan işin zorluğunu kabul ediyorum ama hem pazarcılık hem çiftçilik yapan kişilerle de durumlarımızı değerlendiriyoruz. Sizler tabiri caizse safsınız diyor çiftçilik yapmakla ben sadece kendi malımı satıyorum ve çiftçilikten 3-4 kat fazla para kazanıyorum diyor.
Bu konu ile ilgili olarak yanıldığım noktalar belki olabilir ama benim gördüğüm durum bu.
 
Ynt: Tarım bakanı cumartesi cnn Türk de saat 20:00 de para dedektifi proğramında

ydincbayram link=topic=71408.msg824325#msg824325 date=1389274574' Alıntı:
Pazarcıları da ele alırsak eğer yapılan işin zorluğunu kabul ediyorum ama hem pazarcılık hem çiftçilik yapan kişilerle de durumlarımızı değerlendiriyoruz. Sizler tabiri caizse safsınız diyor çiftçilik yapmakla ben sadece kendi malımı satıyorum ve çiftçilikten 3-4 kat fazla para kazanıyorum diyor.
Geri kalanıda doğruda 11 yaşında pazarda mal satmaya başlamış biri olarak söylüyorum burası çok doğru pazarların geliri güzeldir ama yorucu ve yıpratıcıdır...
 
Ynt: Tarım bakanı cumartesi cnn

tarım bakanına sorulması gereken soru dünyada türk tarımı kaçıncı bir önceki ve bir sonraki ülkelerde mazot. gübre ve desdekleri sorulmalı bizim bakan dicekki biz çiftçiye su kadar para veriyoz bizden önce su kadar çekirdek vardı şimdi su kadar oldu mısır içinde aynısı dicek geçen sene yağlık bu kadardı bu sene bu oldu demicek kesir olarak :)
 

Ynt: Tarım bakanı cumartesi cnn Türk de saat 20:00 de para dedektifi proğramında

Eyvallah bakanlığın daha ÇOK ekmek yemesi lazım ama iğneyi de kendimize azıcık bi batırsak daha adil olur...


*****************

Seyrediyorum.. Aha bakanın konuşacakları.. :)


http://www.hasad.com.tr/Yazar.aspx?DataID=26

Ülkenin kazançlı, tarımın kayıp yılları

Tarımda yaprak kıpırdasa, sinek kanadını oynatsa Gıda Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı kendi başarısı gibi gösteriyor. Ama çiftçilerin sıkıntılarından ve olumsuzluklardan hiç bahsetmiyor.

2002 yılını milat ilan eden Gıda Tarım ve Hayvancılık Bakanı Sayın Eker hemen her konuşmasında; 10 yılda tarımsal milli hâsılanın 23 milyar dolardan 62 milyar dolara, tarım sektöründe fert başına düşen milli gelirin 1064 dolardan 3591 dolara, gıda ihracatımızın 4 milyar dolardan 16 milyar dolara çıktığını, tarımsal üretim bakımından dünyada 11., Avrupa’da dördüncü iken bugün dünyada 7., Avrupa’da birinci olduğumuzu söylüyor. Ama çiftçinin köylünün içinde bulunduğu durumdan, mazot, gübre ve elektrik fiyatlarındaki artışlardan, başta bitkisel yağ olmak üzere bazı gıda maddeleri ile tarım ürünlerindeki açıktan, gıda ithalatımızın her yıl artan faturasından hiç bahsetmiyor.

Geçen ay Türkiye’nin en büyük ve en popüler tarım fuarı olan Antalya Growtech’deydik. Fuarlarda bizim stant genellikle çok kalabalık olur. Değerlendirmeler yapılır, sorunlar tartışılır, çözüm önerileri üretilir. Bu arada çokça da şikâyet dillendirilir. Böyle bir sohbet esnasında durumdan şikâyet eden bir çiftçi dostumuza, Sayın Bakanın yukarıdaki ifadelerini hatırlattıktan sonra, “Bakan, Türkiye tarımının 2002’den buyana adeta baş döndürücü bir hızla büyüdüğünü, sektörde fert başına düşen millî gelirin 10 yılda yaklaşık üç katı arttığını söylüyor, siz hâlâ şikâyet ediyorsunuz” dedim.

Çiftçi dostumuzun benim bu iğneli eleştirime şu cevabı çok manidardı:
“Seyfettin Bey… Seyfettin Bey… Nasrettin Hoca’ya demişler karın çok geziyor. Hoca da çok geziyor da bizim eve niye hiç uğramıyor? demiş. Neredeymiş o fert başına düşen 3591 dolar. Hocanın dediği gibi bizim eve niye hiç uğramıyor? Bizim hanede 7 kişi var. 7x3592=25144 dolar eder. Ben bu sene 15000 kg buğday, 6000 kg mısır, 5 kamyon karpuz sattım. Bunlara karşılık aldığım, ama cebimde hiç durmayan para 16.000 lira. Eyi dinle 16000 dolar değil, lira. Unu-bulguru tarladan, soğanı-patatesi bahçeden yetiştirmesek, hanımla kızlar gündeliğe gitmeseler, ne yiyecek ekmeğimiz olur, ne sırtımıza gömlek, ne de ayağımıza ayakkabı alabiliriz. Ben 70 dönüm arazi işleyen orta ölçekli 7 nüfuslu bir çiftçiyim. Bırak 25144 doları, senede 25000 Türk Lirası bile kazanamıyorum. Bu sene sattığım ürünlerden aldığım 16000 liranın içinde mazot parası var, tohum parası var, gübre parası var, ilaç parası var, benim yevmiye var, traktörün arızası ve lastiği var. Var oğlu var… Tarımda fert başına düşen milli gelir 10 yılda 1064 dolardan 3591 dolara çıkmış. Hani nerede? Ben 10 yıl önce de aynı tarlaları ekip biçiyordum, şimdi de aynı tarlaları ekiyorum. 10 yıl önce de 14-15 ton buğday kaldırıyordum, şimdi de. Ne kaldırdığım buğday arttı, ne de buğdayın fiyatı. Ama mazot, gübre ve elektrik fiyatları sürekli artıyor.”

Bunları söyleyen çiftçi gittikten sonra biri ziraat mühendisi, diğeri siyasal mezunu Kütahyalı iki kardeş geldi. Bunlar biraz önceki çiftçi gibi orta ölçekli değil, büyük çiftçi. 1500 dekar arazi işliyorlar. Çiftçiliğin yanında ticaret de yapıyorlar.
Ziraat mühendisi olanla eskiden beri tanışırız. Siyasalcı kardeşiyle yeni tanıştık. Donanımlı birisi düzgün de konuşuyor.
“Seyfettin Bey, elektriğe, mazota ve gübreye çalışıyoruz. Kaldırdığımız ve sattığımız ürün yaptığımız harcamaları bile karşılamıyor. Kaldı ki biz büyük çiftçiyiz. Geniş arazi işliyoruz. Bir de küçük çiftçinin halini düşünün” dedi.
“Biliyorum. Az önce size komşu illerin birinden bir grup çiftçi gelmişti. Onlardan birisini dinledim.” Deyince o zaman biz fazla başını ağrıtmayalım diyerek müsaade istediler.
Evet, bir yanda Tarım Bakanı Sayın Eker, Türkiye tarımının son 10 yıldan beri sürekli büyüdüğünü üretimin ve çiftçinin gelirinin arttığını söylüyor, öte yanda çiftçinin küçüğü de büyüğü de, emeklerinin ve yaptıkları masrafların karşılığını alamadıklarını belirterek durumdan şikâyet ediyorlar.
Bu nasıl iş?...

Tarım Bakanlığı sektörde 10 yıl içerisinde meydana gelen tüm olumlu gelişmeleri kendi başarı hanesine yazarken kötü gidişin üstünü örtmeye çalışıyor.
Örneğin 1980’li ve 90’lı yıllarda Türkiye dünyanın önde gelen bakliyat üreticisi ve ihracatçısı ülkelerden birisiydi. Bugün bize özgü olan yeşil mercimeği bile ithal ediyoruz. Susam da bize özgü ürünlerden birisiydi. Bundan tahin ve helva gibi özel ürünler yaparız. Simit ve birçok çörekte susam kullanırız. Ama bugün ihtiyacımız olan susamı da ithal ediyoruz. Bitkisel yağ açığımız her geçen gün büyüyor. Kırmızı et olayını söylemeye gerek yoktur. Türkiye’nin bir vilayeti büyüklüğündeki Avrupa ülkelerinden et, Güney Amerikalardan canlı hayvan ithal ediyoruz. 2012’de kuru ot ve samanı bile ithal ettik. Buğdayda dekara ortalama verimimiz hâlâ dünya ortalamasının altında. 28 milyon hektar tarım arazimizin 25 milyon hektarı sulamaya uygun, ama bunun ancak beşte biri sulanabiliyor. Kalan 20 milyon hektar alanda kuru tarım yapılıyor.
Tarım Bakanlığı, kendisini başarılı göstermek için kaynağı ve doğruluğu meçhul bazı rakamlarla tarımın sürekli büyüdüğünü ve geliştiğini söyleyerek sorunların hep üstünü örtüyor. Bu bana göre doğru değil.
Türkiye’nin 10 yıl öncesine kadar ihracatçı olduğu bakliyatta ve susamda bugün neden ithalatçı olduğunu, bitkisel yağ açığını niye bir türlü kapatamadığını, 1970’li ve 80 yıllarda Ortadoğu’nun en büyük koyun ihracatçısı iken bugün kendisine yetecek kırmızı eti neden üretemediğini, buğdayın anavatanı olan Anadolu’da dekara ortalama verimin neden hâlâ dünya ortalamasının altında olduğunu, tarım arazisi varlığımızın 25 milyon hektarı sulu tarıma elverişliyken, 20 milyon hektarda neden hâlâ kuru tarım yaptığımızı tartışmalıyız ve sorgulamalıyız ki bu sorunlara çözüm üretebilelim. Ama Tarım Bakanlığı her şeyi güllük gülistanlık göstererek bunun önünü tıkıyor. Hep olumlu gelişmelerden bahsediyorlar.
Evet, yıllardan beri devam eden bu sorunların yanında Türkiye tarımında son yıllarda iyiye doğru bazı gelişmeler de oldu. Ancak bunların çoğunda Tarım Bakanlığı’nın öyle övünülecek bir payı olduğunu kimse iddia edemez. Mesela meyve/sebze üretimi ve ihracatı artıyor. Hem meyvede hem de sebzede Tarım Bakanlığı’nın ne üretimi, ne ihracatı artırıcı bir tedbiri ve teşviki yoktur. Hatta Bakanlığın meyve ve sebze konusunda bir politikasından bile söz etmek mümkün değil. Biraz daha ileri giderek bazı yanlış politikalarıyla ihracata köstek olduğunu bile söylemek mümkündür. Örneğin, tazminat ödeyerek fındık bahçelerini söktürmesi, fidan desteklerini azaltması gibi…
Türkiye’nin en çok ihracat yaptığı; fındık, kuru kayısı, kuru incir, yaş ve kuru üzüm, elma portakal, domates, biber, hıyar gibi ürünlerin üretiminde Tarım Bakanlığı’nın hiçbir dahli yoktur. Yani bunların ne üretimini teşvik eder, ne üreticisine, ne de ihracatçısına prim verir.
Öte yandan Tarım Bakanlığı’nın dahli olan; hububat, yağlı tohumlar ve yem bitkileri gibi tarla kültürlerinin birçoğunda büyük sıkıntılar var, birçoğunda da açık giderek büyüyor. Hal böyle iken Bakanlık en küçük bir olumlu gelişmeyi kendi icraatının sonucuymuş gibi göklere çıkartıyor.
Türkiye’deki medya mensupları arasında tarımı ve tarımın sorunlarını bilen gazeteci yok denecek kadar azdır. O yüzden gazeteler, dergiler ve televizyonlar, Tarım Bakanlığı’nın servis ettiği bültenlerdeki bilgileri ve rakamları sorgulamadan haber diye yayınlıyorlar. Böyle olunca da kamuoyu Bakanlığın işine geldiği şekilde bilgilendirilmiş oluyor.
HASAD’ın Kasım 2013 tarihli 342. sayısındaki yazımda “Türkiye’nin tarımda Avrupa’da birinci, dünyada yedinci olduğu” iddiasını sorgulamış, en çok tarım ürünü üreten ve ihraç eden 22 ülkenin üretim ve ihracat rakamlarını verdikten sonra “Türkiye tarımda neye göre Avrupa’da birinci dünyada yedinci?” diye sormuştum. Bu yazımın yer aldığı Kasım 2013 sayısı piyasaya çıktıktan sonra Tarım Bakanlığı (11 Kasım 2013 tarihinde) medyaya şu bülteni servis etti:

“TÜRKİYE TARIM VE HAYVANCILIKTA REKOR ÜSTÜNE REKOR KIRIYOR.
BU YIL BUĞDAY, MISIR, ÇELTİK VE AYÇİÇEĞİNDE CUMHURİYET TARİHİNİN ÜRETİM REKORUNU KIRAN TÜRKİYE, SÜT, KIRMIZI ET VE YUMURTADA YENİ REKORLARA İMZA ATTI.
Gıda Tarım ve Hayvancılık Bakanı Mehmet Mehdi Eker, sütte yüzde 107, kırmızı ette yüzde 118 ve yumurta da yüzde 21 üretim artışıyla Cumhuriyet tarihinin rekorunun kırıldığını bildirdi.
Eker, tarımsal ve hayvansal üretimde bu yılın verimli geçtiğini belirterek, bunda alınan tedbirlerin ve uzun vadeli planların etkili olduğunu kaydetti.
Eker “Tarım ve hayvancılığı stratejik bir bakış açısıyla ele aldık ve bu sayede başarılı sonuçlar elde ettik. Yakın gelecekte diğer üretim alanlarında yeni rekorlar kırılacağı müjdesini verebilirim” diye konuştu.
Mehdi Eker, büyükbaş hayvan sayısının son 10 yılda yaklaşık 10 milyondan 15 milyona, küçükbaş hayvan sayısının da 32 milyondan 36 milyona yükseldiğini belirtti.
Eker, hayvancılıkta yüksek verimli saf ırkların geliştirilmesine önem verdiklerini belirterek, bu alanda yüzde 205’lik artış oranına ulaşıldığını bildirdi.
Türkiye’nin süt üretiminde son 10 yılda yüzde 107 artış sağladığını belirten Eker, süt üretiminin 17 buçuk milyon tonu geçtiğini söyledi.
Kırmızı et üretiminde de önemli başarılara imza atıldığını belirten Eker, bir milyon tona yaklaşan üretimle son 10 yılda yüzde 118’lik artış kaydedildiğini ifade etti.
Mehdi Eker, önemli yumurta üreticisi konumundaki Türkiye’nin 15 milyar yumurta üretimiyle Cumhuriyet tarihinin rekorunu kırdığını hatırlattı.
Beyaz et üretimindeki artışın da dikkat çekici olduğunu belirten Eker, yaklaşık 700 bin ton üretime 10 yıllık dönemde 1 milyon ton ilave yapılarak rakamın 1,7 milyon tona çıkarıldığını kaydetti.
Ülkemizdeki hayvancılığın geliştirilmesi kapsamında verilen desteklere de değinen Eker, bu yıl karşılıksız, hibe hayvancılık desteğinin yaklaşık 2,5 milyar lira civarında olacağını söyledi.
Gıda Tarım ve Hayvancılık Bakanı Mehdi Eker, son üç yılda 210 bin üreticiye 7,3 milyar liralık faizsiz kredi kullandırıldığını da anlattı.
Hayvancılığın tekrar eski günlerine kavuşması ve hayvan varlığının artırılması için son 10 yılda yapılanları sıralayan Bakan Eker, bunun en önemli adımlarından birisinin Et ve Süt Kurumu’nun kurulması olduğunu bildirdi.
Eker, hayvancılıkta tohumlama projelerinde çok önemli artışlar sağlandığını, 2002 yılında 624 bin olan tohumlamanın 10 yılda 3,7 milyona ulaştığını anlattı.
Bakan Eker, yem bitkileri üretimine yoğun destek primi ödemesi yapıldığını, yem bitkileri ekim alanlarının artırıldığını, mera ıslah çalışmalarına ağırlık verildiğini, hayvancılığın 2010 yılından itibaren sıfır faizli kredi kapsamına alındığını ve 2006 yılında ıslah amaçlı birlikler kurularak cumhuriyet tarihinde ilk kez küçükbaş hayvancılığın destekleme kapsamına alındığını ifade etti.
Mehdi Eker, son 10 yılda içinde 50 ve üzeri büyükbaş hayvan bulunan işletme sayısı 4 bin 300 iken bu rakamın yüzde 561 artarak 28 bin 412’ye yükseldiğine dikkat çekti.
Bakan Eker, su ürünlerinde aşırı avlanmayı önleyerek sürdürülebilir üretime katkı sağlamak amacıyla 10 metre ve üzerindeki balıkçı gemilerinin gönüllü olarak avcılıktan çekilmesinin destek kapsamına alındığını söyledi.
Mehdi Eker, önümüzdeki yıl hayvancılık alanında gerçekleştirilecek projeler hakkında da bilgi verdi.
Buna göre, Ülkemizin artan kırmızı et ihtiyacını karşılamak üzere etçi ırklarla tohumlama yapılarak etçi sığır ırkları geliştirilecek.
“Eti etçi, sütü sütçü ırktan alma” hedefi çerçevesinde, etçi ırklarla tohumlanan hayvanların buzağılarına iki kat destek sağlanarak etçi ırk sığır sayısı artırılacak.
Belli bir büyüklükteki küçükbaş hayvancılık işletmelerinde eğitimli sürü yöneticilerinin (çoban) kayıtlı olarak istihdamı teşvik edilecek. Eğitimli çoban istihdamına destek sağlanacak.
Süt üretiminde ve pazarlanmasında sürdürülebilirliğin sağlanması amacıyla “Süt Tedarik Sözleşmesi Yönetmeliği” hazırlanacak.
Üreticinin korunması ve sanayiye yüksek kalitede süt tedarik edilerek tüketicinin güvenli süt ürünlerine ulaşması sağlanacak.”
HASAD’ın Aralık 2013 tarihli 343. sayısında da, Kasım 2013 sayımızda yayınlanan “Türkiye tarımda neye göre Avrupa’da birinci, dünyada yedinci?” başlık yazımla ilgili okuyucu görüşlerine yer vermiştim. Bu yazımdan sonra da Tarım Bakanlığı medyaya aşağıdaki bülteni servis etti:
“TÜRKİYE’NİN TARIM ÜRÜNLERİ İHRACATI 10 YILDA 4 KAT ARTARAK 16 MİLYAR DOLAR OLDU. TARIM SEKTÖRÜ 53 YILDIR İLK KEZ 6 YIL ÜST ÜSTE BÜYÜDÜ
2002 yılından bu yana tarım sektöründe rekor düzeyde büyüme gerçekleşti. Son 10 yılın 9’unda istikrarlı büyüme gösteren tarım sektörü, 53 yıldır ilk kez 6 yıl üst üste büyüyerek rekor kırdı. Bu dönemde tarımsal hâsıla 23.7 milyar dolardan 62 milyar dolara çıktı.
Çiftçilere 2003 yılından bu yana toplam 60 milyar lira nakit destek sağlandı. Verilen desteklerin de etkisiyle son 10 yılda tahıl üretimi yüzde 22, meyve üretimi yüzde 36 oranında arttı.
Bu yıl buğday, mısır, çeltik ve ayçiçeğinde Cumhuriyet tarihinin üretim rekorları kırıldı. Yaşanan tüm bu gelişmeler ihracata da olumlu yansıdı. 2002 yılında 4 milyar dolar olan tarım ürünleri ihracatı 4 kat artarak 2012 yılında 16 milyar dolara yükseldi.
Bu yılın Ocak-Ekim döneminde ise tarımsal ihracat geçen yılın aynı dönemine göre %10 artarak 14 milyar 27 milyon dolar olarak gerçekleşti. İhracatın ithalatı karşılama oranı %101 oldu.
Türkiye, dünyada ihracatında birinci olduğu çekirdeksiz kuru üzüm, kuru kayısı, kuru incirde rekor kırarak ilk kez 2011 yılında 1 milyar dolar barajını geçti.
3 Nisan 2013’te Türk firmalarının AB ülkelerine süt ve süt ürünleri satılabilecek standartta olduğu kabul edildi ve Türkiye’nin AB ülkelerine süt ve süt ürünleri ihracatı için izin çıktı.
2002 yılında 24 milyon dolar süt ve süt ürünleri ihracatı 2012 yılında 189 milyon dolara ulaştı.
Aynı dönemde, yumurta ihracatı 4 milyon dolardan 351 milyon dolara, domates ihracatı 70 milyon dolardan 401 milyon dolara çıktı. Geçen yıl 683 milyon dolarlık üzüm, 841 milyon dolarlık buğday unu ihracatı yapıldı. Türkiye un ihracatından 2005 yılından beri oturduğu dünya liderliği koltuğunu hiç bırakmadı.
2012-2013 sezonunda rekor kırarak ihracat miktarı 300 bin tonun üzerine çıkan fındıkta 1,8 milyar dolarlık ihracat gerçekleştirdi.
2013 yılı Aralık ayında Türkiye bir ilki gerçekleştirdi ve büyükbaş düve ihracatına başladı. İlk parti büyükbaş hayvan Türkmenistan’a gönderildi. Böylece yıllardır hayvan ithal eden Türkiye, hayvan ihraç eder hale geldi.”
İki bültendeki rakamlar da ifadeler de gerçekleri yansıtmadığı gibi hemen her kelimesi, her cümlesi çelişkiler içermektedir. Çünkü doğru olmayan iddialar, zorlamayla doğru gibi gösterilmeye çalışılmıştır. Mesela Türkmenistan’a düve gönderme olayı... Dost bir ülkeye iki üç tane düve göndermek başka bir şey, hayvan ihracatı başka şeydir. Fındık ihracatına ilişkin rakamlara gelince, Türkiye geçmişten çok daha fazla fındık ihraç etmiş, bu ihracatlardan 1,8 milyar dolardan daha fazla gelir elde etmişti. Öte yandan tazminat ödeyerek fındık bahçelerini söktüren bir Bakanlığın fındık ihracatıyla övünmeye ne kadar hakkı olabilir? Domates, üzüm, kuru kayısı, kuru incir ve un ihracatında Tarım Bakanlığı’nın ne gibi bir payı var acaba? Bu buğday, mısır, çeltik ve ayçiçeğinde cumhuriyet tarihinin üretim rekorları kırıldı deniyor, ama rakamlar verilmiyor. Tıpkı tarımda Avrupa’da birinci olduğumuzu iddia ederken, hububat üretiminde Fransa ve Almanya’yı, meyve/sebze üretiminde İspanya’yı ve İtalya’yı görmezlikten gelmek gibi...

Tarım Bakanlığı’nın bültenlerinde ve açıklamalarındaki çelişkileri ve abartılı rakamları çoğaltmak mümkün, ama benim asıl vurgulamak istediğim bunlar değil. Ben diyorum ki olumlu gelişmeleri övünme vesilesi yaparken, sorunların ve gerçeklerin de üstü örtülmesin. Tarım Bakanlığı’nın her şeyi güllük gülistanlık göstermesi yüzünden hükümet tarımın sorunlarından bihaber kaldı, bu yüzden de çözüm üretilemedi. Bu Türkiye için büyük bir kayıp oldu. 10 yıl az bir zaman değildi. Çok şey yapılabilirdi. Eğer tarımın sorunlarının üstü örtülmeseydi, binlerce kilometre duble yol yapılırken, her ile üniversite kurulurken, devasa hastaneler, adliye binaları inşa edilirken irili ufaklı yüzlerce baraj ve gölet de yapılabilirdi. DSİ birçok yerde de sondaj kuyuları açardı. Bunların hiçbirisi yapılamadı. Çünkü buğdayda dekara verimimizin neden hala dünya ortalamasının altında olduğunu tartışmadık. Bunu yapsaydık sorunun suda düğümlendiği görecekti. Görülemedi, çünkü Tarım bakanlığı, kendisini başarılı göstermek için, Türkiye tarımının hep büyüdüğünü, geliştiğini iiddia etti. Ne yazık ki birçok kimseyi de buna inandırdı.
 
Ynt: Tarım bakanı cumartesi cnn Türk de saat 20:00 de para dedektifi proğramında

vay arkadaş çiftçi oysa ki ne kadar mutlu mesut yaşıyor be.! bakana soracak olursan herşey günlük gülistanlık hiç bir sıkıntı yok.. ama her çiftçinin aklında bir soru acaba yarın ne olucak ? gübremi nasıl alıcam ilacımı nasıl alıcam.. adam birde utanmaz satılan mazatun %45-50 si vergi diyor.. 1ton mazot alıyorsak 500ünü sana alıyoruz işte kendin söylüyosun be insanlıksız
 

Benzer Konular