'BENİ TARİH YAZACAK'


Bakan Eker angus eleştirilerine sert çıktı: Holstein ve montofon yerli mi?

İZMİR - Gıda Tarım ve Hayvancılık Bakanı Mehmet Mehdi Eker, tarım politikaları konusunda kendisini eleştirenlere sert bir üslupla cevap verdi.

Angus getirilmesiyle ilgili eleştirilere tepki gösteren Bakan Eker, holstein ve montofon ırklarının da yerli olmadığını belirterek, tarım hakkında ağzı olanın konuştuğunu söyledi. İzmir Hilton Otel’de düzenlenen “SETBİR Sektör Buluşmaları Toplantısı'na katılan Bakan Eker, konuşmasını siyasetçi gibi değil de meslek erkânından birisi olarak yapacağını ifade ederek, “Bu memlekette, tarım ve hayvancılıkla ilgili herkes konuşuyor ama daha çok bilmeyenler konuşuyor.

Konuyla çok da yakından ilgisi olmayanlar konuşuyor. Hayvanı, otu, yemi çok fazla bilmeyen, tarladaki ürünü, domatesi çileği, meyveyi, sebzeyi çok iyi bilmeyenler konuşuyor. En çok onlar konuşuyor, televizyonlarda da en çok onlar çıkıyor. Bu tabii sektöre de çiftçiye de zarar veriyor.“ dedi.

Bilgisi olmamasına rağmen herkesin konuştuğunu belirten Bakan Mehdi Eker, “Göreve ilk başladığım günlerde şöyle bir şey duymuştum: Birisi çileğe hormon atfederek, ‘Benim bir hastam var. İki tane çilek yemiş. Bu çocuk 4 yaşında, şu hastalıklar oluşmuş.’ dedi. Eğer bilse ki o değerli insan, çilek yetiştiriciliğinde hormona ihtiyaç yoktur. Çileğin üretiminde hormon kullanılmaz. Bilse bunu söylemeyecek. Bunun için bir şey konuşulur, sebze gösterilir, domates gösterilir, salatalık gösterilir. Alakalı alakasız. Mesela enflasyon rakamları verilir. Kışın ortasında domateste, patlıcanda fiyat şöyle oldu diyor. Halbuki onun içindeki oran nedir, kışın çok ucuz patlıcan olması gerekir mi bunlar bilinmez. Hayvancılık için de bu böyledir.“ şeklinde konuştu.

' KÜLTÜRÜ TARIM BELİRLER '

Bir ülkenin kültürünü, coğrafyası ve tarım politikasının belirlediğini söyleyen Bakan Eker, “Tabii bir ülkenin coğrafyası, o ülkenin tarımını tayin eder. Hangi ürünleri yetiştirebiliriz, bize o söyler. Bizim bir manada tarımsal yapımızı, kültürümüzü de tayin eder, çünkü bizim yetiştirdiğimiz tarımsal ve hayvansal ürünler yiyeceklerimizi, içeceklerimizi tayin ediyor. Düzenlemelerimizi, mevzuatımızı, ticaretimizi, sanayimizi de onlar belirliyor. Türkülerimizi, ağıtlarımızı, konuşmalarımızı, âdetlerimizi, geleneklerimizi de tayin edici role sahip oluyor. O bizim kültürümüz oluyor. Onun için boşuna dememişler ki Latince ' de kültür kelimesi ekip biçmektir. Kültür demek, tarım demektir. Ülkenin kültürünü, tarımı ve hayvancılığı belirler.“ dedi.

ANGUS ELEŞTİRİLERİNE SERT CEVAP

Süt ve et üretimindeki hayvanların birbirinden ayrı olması gerektiğini anlatan Bakan Eker, “Hayvancılık da bizim kültürümüz. Büyük ölçüde birkaç havzayı çıkaralım, sonuçta bozkırdır. Orta Anadolu, Güneydoğu Anadolu, önemli ölçüde Doğu Anadolu hububat ve koyun üzerinedir. Boşuna dememişler, ‘Türkiye’de buğday ile koyun, gerisi oyun.’ diye. Bu 50 yılın, 20 yılın kültürü değil, binlerce yılın kültürüdür. Anadolu’da beni, angus getirdi diye tenkit ediyorlar. Sanki holstein, montofon yerliydi, onlar dışarıdan gelmedi. Anadolu’nun varlığı koyun. Sığır otu diliyle koparır, koyun dişiyle.

Diliyle koparabilmesi için şu kadar ot olması lazım, çok yağmur, yağış olması lazım. O ot ve yağış olmadan, 30-35 litre süt veren, 400-500 kilo ağırlığa ulaşan et hayvanı yetiştiremezsiniz. Yetiştirirseniz yüksek yem vereceksiniz, onu da parayla almak zorundasınız. Ot azsa maliyetin yüzde 70’iyle rekabet edemezsiniz, çünkü hayvancılık işletmesinde maliyetin yüzde 70’ini yem oluşturur. Sen şimdi dışarıdan işletmeye yem alacaksan, onunla hayvancılık yapacaksan, bu neye benziyor biliyor musunuz? Kasabada, şehirde oturuyorsunuz, günde üç öğün lokantadan eve yemek taşıyorsunuz. Bunu bileceğiz. Biz ne yaptık? Toplum olarak binlerce senedir küçükbaş hayvancılık üzerine gelişen bir hayvancılık kültürümüz var. Hububat, küçükbaş hayvan, dağlarda keçi, düzlüklerde, yaylalarda koyun, hep böyle. Biz Anadolu’daki yerli sığır ırklarına bakalım, hepsi rengiyle anılır.

Boz ırk, Güney Anadolu kırmızısı, yerli kara. 700-800 litre süt verir, 1 ton bile değil. Nasıl rekabet edeceksin? Onun için cumhuriyet kurulduktan sonra İsviçre’den montofon, Almanya’dan holstein ithal edilmiş. Koyunculuğu, keçiciliği şehirleşmeyle birlikte terketmişiz, hayat tarzını değiştirmişiz.” diye konuştu.

Bunun için meraların ele alınması gerektiğini aktaran Bakan Eker, “Tablo buydu. Ben göreve geldim. Sadece bunları söyleyip şikayet etmek için gelmedim. Neyi nerede, hangi düşünceyle aldığımızı ve nereye taşıdığımızı bileceğiz. İyi mi yaptım, kötü mü yaptım? Hangi konuda hangi stratejiyi uyguladım? 100 sığır varsa 19 tanesi kültür ırkıydı. Verimlilik artacak ki maliyet düşsün. Maliyeti düşüreceksiniz, verimliliği arttıracaksınız. Başka türlü olur mu? Çok ciddi bir strateji değişikliği yaptık hayvancılıkla ilgili. Ben geldiğimde devlet, hayvancılığa tarıma verdiğinin yüzde 4’ünü veriyordu, 83 milyon lira.

Bu sene verdiğimiz destek 1 milyar 700 milyon lira. Sadece hayvancılık için verdiğim para. Bunun önemli bir kısmı hayvan başı destek, süt desteği, küçükbaş hayvan desteği ve yem desteği. Yeme para veriyorum, ekilişine destek veriyorum. Ne kadar arttı destekle? 25 milyon tondu Türkiye’de kaba yem üretimi, şu anda 37 milyon ton. Kaba yem üretimini arttırdım. Sılaj, kaliteli ot falan filan, 1 milyon hektar alan, 2 milyon hektar alana çıktı. Hayvan sayısı 11,5 milyon başa ulaştı. Saf kültür ırkının yüzde 19’dan yüzde 40’a çıkması asıl önemli olan; 170-180 binden 4 milyonun üzerine çıktı, yani o kadar yükseldi.

Tarihinde ilk defa olarak küçükbaş hayvancılığı, koyun ve keçi varlığını desteklemeye aldım. Çok önemlidir. Türkiye, küçükbaş hayvandan vazgeçemez. Diyoruz ki Avrupa’da kişi başına tüketim şu kadar, bizde bu kadar. Bir şeyi söylemiyoruz ya da işimize gelmiyor. Avrupalının yediği her 2 kilodan 1 kilosu domuz etidir. Kırmızı etin önemli bir kısmını domuzdan karşılıyorlar. Şimdi bizde küçükbaş hayvan çok verimli ve çok bereketlidir. Bizim kültürümüze ve damak tadımıza da çok uygundur. Bu kaynağı doğru kullanmak suretiyle kırmızı et üretimi içindeki payını arttırırsak çok daha kısa sürede Avrupa’yı yakalarız.“ dedi.

' BENİ TARİH YAZACAK '

Kendisini eleştirenleri önemsemediğini, çünkü bu çalışmaları tarihin bir gün yazacağını söyleyen Eker, “Muhalefet partileri, angus getirdik diye tenkit ediyor. Helâl olsun onlara, tenkit etsinler, tarih bunu yazacak. Türkiye, etçi ırklardan kırmızı etini üretmeye şu dönemde başladı diyecek tarih. Ben o misyona, o role talibim. Sütçü hayvanın erkeğinden et temin etmek fakir ülkelerin işi. Artık Türkiye bunu geliştirmek, değiştirmek zorunda. Sütünü sütçü ırktan, etini etçi ırktan almak durumunda.

Doğru olanı bu. Aradaki randıman farkı en az 10-15 puandır. Sütçü ırkın erkeğinden yüzde 50 randıman alırsınız, yani 400 kg. canlı ağırlığın 200 kg. ' ı kemikli ettir, ötekinde yüzde 65’tir. Hangisi verimli? Sektör diyecek ki rekabet edemiyoruz, destek verin. Tamam da 15 puan randıman farkın varsa uluslararası pazarda bununla nasıl rekabet edeceksin? Dünyada etçi ırklar var, tıpkı sütçü ırklar gibi. Türkiye holsteini, montofonu ithal etmiş, doğrudur, karar doğru. Etçi ırklar da var, kuzey ülkeleri üretmiş. Orada yağmur yağış çok, ucuza mal ediyor. Hayvan, istediği kadar ot yiyebiliyor. Verimi yüksek. Biraz da ıslah etmişler ve ortaya bu sonuç çıkmış.“ şeklinde konuş
 
Ynt: 'BENİ TARİH YAZACAK'

aklımdan geçenleri yazsam terbiye sınırını aşar
'Sütçü hayvanın erkeğinden et temin etmek fakir ülkelerin işi.'
süt için inek yetiştiriyorum ve sütcü ırk ineklerden erkek buzağı oldu diyelim benim bunu napmamı bekliyor ki bu adam.
he angus et kalitesi iyi bir inek ırkı fakat bu ırkı milletin üzerinde denemek yerine getir belli bir sayıda devlet çiftliklerinde üret daha sonra teşvik ver vatandaşı kobay fare gibi görüp anasını ağlatan diye geçer tarihe evet
gübre tohum mazot alırken anasını anıyoruz o konulara el atsın önce
 
Ynt: 'BENİ TARİH YAZACAK'

1 Cisi Çiftcile destek demiş evet 36 Metre sınırı koyarak süper destekle oldu buralarda ufak çiftcilerin ahırlarının yanında kentleşme dengesiz büyünce şikayetler üzerine bütün ahırlar kapandı milet tavuk bile bakamıyor doğru diyor adam milet şehirleşti köyyerinde.
2 cisi bu basetiği yeşil alanlar artık onlarda belirli şahıslara burada satıldı. (isim vermicem isteyen özelden yaza bilirim kimlere satıldığını,)

3 cüsü Hostain smental meselesi deil miletin derdi senin verdiğin 3-5 lira destekde deil biz karma yeme care bulamıyoruz bırak Besi yemini yada süt yemini , arazimizi çoğaltalım diyoruz icarlık tarla 100TL-125TL arasında
ee ekimi hariç,
satın alalım diyoruz 20.000TL-85.000 TL arasında ekilir tarlanın Dönümü(1000 Metrekare).

4 cüsü cinsi ne olursa olsun bir veteriner çağırdığımızda adamın kapımıza gelmesi 60TL hiç birşey yapmasın Ahırdan girsin yeter,
Hostain tohumlama en kötüsü 70TL ,
bir Kelebek ilacı 8TL
bir kellik ilacı şırıngası 15TL,
bir meme antibiyoti 9TL
bir isal tableti 12TL
Doğum artık siz düşünün zuha-*-s
bu basetiğim ilacları topdancıdan (hayvan ilac bayi sübürke pazarında ADAPAZARI)alırsanız böyle sakın veterinerden almayın baya bi rakkam uçuyor zuha-*-s

ARKADAŞLAR BENİ YANLIŞ ANLAMAYIN AMA BENİM BU TARZ OLAYLARDA ÇOK CANIM YANDI BEN BİR UFAK ÇOBANIM AMA ZARARIMDA KENDİME GÖRE BÜYÜK duva*-*0
 
Ynt: 'BENİ TARİH YAZACAK'

Birçok arkadaş olaya siyasi gözle bakmış, her ne kadar muhalif de olsam bazı konularda siyasi olarak bakılmasına karşıyım.

Burada mesele yanlış tarım politikaları. Sadaka verir gibi verilen destekler varken asıl önemli olan mazotta verginin sadece kdv ile sınırlı tutulması gerekliliği.

Gerçekten gittikçe saçmalıyor, her tarım bakanı olan neyin ne olduğunu bilmeden işi yapıyor. Hoş bir yerde haklılığı var, yurtdışında bir çok süt işletmesinde erkek buzağıların doğar doğmaz kesilerek ıskartaya atrıldığını okumuştum, ne kadar doğru bilmiyorum, holstein, jersey gibi sığırlarda erkeklerden yeteri kadar besi randımanı alınamadığı gerekçesi ile yapıyorlarmış bunu. Hoş bana pek mantıklı gelmedi, her şekilde bu hayvanlar da kâr getiriyor.

Et işi et hayvanı ile, süt işi süt hayvanı ile yapılsın diyebileceğimiz bir dünyamız yok maalesef, tüm dünya için geçerli bu, kaynaklar artık eskisi kadar bol değil, her şey kısıtlı ve BM ' nin raporuna göre 2020 ' de beklenen bir gıda krizi bekleniyor. Et hayvanları için çayır-mera gerekirken Türkiye ' de her taraf betona dönüştürüldüğü için mera da kalmadı, Türkiye ' nin en verimli toprakları Marmara bölgesinde iken, bütün fabrikalar oraya yığılmış, diğer yandan da bakıyorsunuz bir terör belası var, güneydoğu anadolu bölgesinde bu yüzden hayvancılık bitti. 1985 ' e kadar sadece Güneydoğu Anadolu Bölgesinde gayri resmi rakamlara göre 25 milyon k.baş hayvan varmış.

Özal hükümeti dönemi Arap ülkelerine bol bol ihraç etmişiz koyunları, anaçları da göndermişiz. Eh haliyle bu durum oluşmuş, yine de şu anda politika bir nebze de olsa hayvan sayısının azalmamasına sebep oluyor. Ama göstermelik şekilde :) Türkiye ' nin koyunculuk merkezi G.Doğu Anadolu- Doğu Anadolu bölgeleridir, terör bitmediği sürece koyunculuk eski günlerine geri dönemeyecektir. Nüfus az, otlak bol olan bu bölgelerde koyunculuk çok rahat yapılır.

Çok yazdım klavyeyi kapatayım en iyisi :)
 
Ynt: 'BENİ TARİH YAZACAK'

Dehliz kardeş yerden göe kadar haklısın katılıyorum devlet bu mazot işine el atacaktı ama gene çiftciyi unutular normaldir avrupa birliği istedi diye şimdi bizim 80Milyon insanımız açmı kalsın ,ben iyice hastanelik oldum gurbetin gözünü sevem yau hic ilgilenmiyordum bu konularla kafam rahattı Memlekete bi geldik ruhsal bunalıma girdim duva*-*0
Kardeş ben bir süt içen Holştain bızayı 700TL-1000 TL cıvarına alıyorum saten ...
Adamlar iyi ce beni kanser etti adamlara baş vuru yaptım zamanında 0 faizli Çiftci kredisine adamlar işleme alcaz dediler kredi cıkmadı bi okadar da koşturduk sonra adamlar açıklama yapıyor çiftciye şukadar para dağıtık iyide kardeşim benim ailem yılardır çiftcilik yapıyor sırf o yüzden halan ahırdaki tavuk bile Anemin adına kayıtlı kadın geldi 60 yaşına bi hayvan satarken kadının imzasını alıyorum .
Her yıl ,benden ,tarladan, Sütten, İnekden, Danadan, Traktör ' den, çöpten ,sudan, havadan vergi alıyorlar....
 
Gümrüksüz et ithalatı denen ihaneti bir kenara bırakın, ardından gümrüksüz ithal kesif yemin önünü açın, tarih yazar mı bilmem ama belki günahlarınızın bir kısmı affolur.

Bu arada 'inekler 4 ayaklı ve cüsseli hayvanlardır, bayırlarda yuvarlanır' diyen bakanımız di mi bu :D
 
Ynt: 'BENİ TARİH YAZACAK'

tarımsal yapımız.. o kadar karmaşık, dolambaçlı, bilmem ne durumdaki.. bildiğim bişe varsa hiçbirşey bilmediğimdir:)


100 varisli tarlalar, tarlaların yerini bilmeyen varisler..

İstanbulun-büyükşehirlerin göbeğinde oturup tarımsal destek alan binler..

Traktörü bırak ekipmanla kelle olarak yerinden kaldıramayan mühendisler, teknik eleman ve beyaz gömlekliler..

Bakanlığın en seçme koltuklarında oturan ahır/köy/köylü görmemişler..

Üretimden kopmuş tatil beldesine, yazlıkcı mekanına dönmüş köyler..

Toprağı saksıda, hayvanı belgeselde görmüş yeni nesil şehirliler..

Çiftçinin kurup büyüttüğü değil, devlete karşı kırsalı koruyan birlikler değil.. yasayla devletin kurduğu ve kağıt üzerinde çiftçiyi-köylüyü koruyup kollayacak üretici birliktelikleri, odalar..

Ziraat-veteriner fakültelerinde okuyanların çoğunluğunun şehirli olması ve çoğunun asıl işini yapmaması..

Avcılık üzerine kurulmuş TV kanalı bile tarım üzerine kurulmuş olandan daha eski bu memlekette daha ne diyim:)

ÇOK ciddi ve radikal değişiklikler yapmadıkça sürer gider bu çarpık yapı..

Şehirlerde nasıl çarpık kentleşme-gecekondu var.. tarımsal yapımızda aynen budur.. vesselam!


daha yazmıyım akşam akşam oturup birlikte halimize ağlarız yeter :)

hayırlısı..
 
Ynt: 'BENİ TARİH YAZACAK'

Angusa dışarıdan geliyor diye karşıydım,nasıl olduysa baytar angus tohum koymus o angusu bu kurbanda kestik harbiden güzel eti var. Bu ırkın bulunması iyi bir şey. Yanlız et ile süt ırkını bizim gibi en fazla 2-3 inek besleyen bir aile ne yapsın. Süt ırkı beslesek yemle baş edemicez. Bu kez sütü satıp iyice ticarete dökmek zorunda kalıcaz. Satarken zarar etmeyelim desek bu kez et ırkı beslicez onunda sütü düzgün olmayacak. Satarken etten zarar ettirmeyen aşırı süt vermesede eve yetecek kadar veren inek besliyoruz. Şuanda Simental gayet ideal bizim için. Yani vatandaşı ya et besle ya süt diyerek zorlayamazlar.
 
Ynt: 'BENİ TARİH YAZACAK'

Çiftlikler için kombine ırkların, özellikle sütçü simental varyetelerinin kullanılmasını doğru buluyorum. Köylerde ise angus ve angus kırması hayvanların kullanılması doğru bir tercih olur. Yani sütçü bir ırkın etini kullanmakta ne gibi sakınca var anlamadım? Erkek hayvanlar süt veriyor da biz mi bilmiyoruz? Bu konuda izlenmesi gereken strateji et özelliği elimizdeki sütçü ırklardan daha fazla olan sütçü ırkları tercih etmek olmalıdır. Ayrıca yeni ırk oluşturmak öyle zor bir şey değil. Biraz zaman alır ama mümkün. Hiç değilse yerli, verimli bir ırkımız var deriz!
 
Ynt: 'BENİ TARİH YAZACAK'

Angus özelinde şunu karıştırmayalım.. angus ÇOK iyi bi etçi.. ve eti çok değerli lezzetli.. burda erzurumda bi çiftlik ciddi büyük yatırım yaptı.. ve eti erzurumdaki şeflere, etçilere denetti hepsi beğendi..

sorun bunların İTHAL edilmesi ve içerdeki hayvancının ezilmesi.. bide ithal edilen angusların GDO ile nam salmış ülkelerden gelmiş olması.. yani GDO ' lu yemle beslenmiş anguslar sorun..

Yoksa burda biz yetiştirsek hatta melezleme yapıp Anadolu Angusu olsa fena değil çok iyi de olur..

*****

tarımsal yapımız genelinde..


bakanlığımızın adından başlayıp..

tarım liselerinin yurt genelinde yaygınlaştırılması

hatta ilkokul seviyesinde tarıma-ekolojiye-toprağa meraklı yatkın çocukların seçilmesi

tarımı sadece ziraat/veteriner gibi dar değil.. biyoloji-çevre-ekoloji-çoğrafya-tıp-sağlık.. vs ile birlikte ele alacak bi eğiim yapısına kavuşturmak..

gıda güvenliğini, ve güvenli gıdayı.. TIP ve Sağlık meselesi ve Ulusal Güvenlik meselesi.. olarak gören politikalar geliştirecek kafalar yetiştirmek..

Kırsalın yüzü gülmeden memleketin tam olarak hiçbir zaman kalkınamayacağını anlamak..

Aslında köysel dönüşümün kentsel dönüşümden ÇOK önemli olduğu ve onunda temeli olduğunu görmek..

Çok basite indirgenen peynir ekmek olarak görülen tarımın-kırsalın aslında ülkenin kaderi ve temeli olduğunu idrak etmek..

Toprağın kutsal bi emanet olduğunu görüp, kaderine terketmemek..

Tarımın uygulamalı bi bilim olduğundan hareketle Bakanlık yapısının masa başından mutlaka tarla başına kayması yönünde ciddi değişiklikler şart..

AB uyumu süreci ile.. Kopya taklit mevzuatlardan çıkıp.. burya has politika ve sistemler üretmek..


mesele dünyanın en karışık düğümünü çözmek kadar zor... aslında bi o kadar da kolay.. kesip atacan olup bitecek :)
 

Benzer Konular