Ciftciliğe adim


Ynt: Ciftciliğe adim

sebazios link=topic=78992.msg938327#msg938327 date=1416606548' Alıntı:
Helal süt emmiş bir adam bulunmadığı sürece evet, bunların hepsi olabilir.

***

4 kişi kağıt oynuyor. Içlerinden biri çok, biri de az biliyor.

Çok bilen, az bilene sürekli 'hiç anlamıyon, hiç bilmiyon, yanlış oynuyor, öyle oynanır mı? O öyle yapılır mı?' babında laf çarpıyor. Az bilen sıkıldıkça sıkılıyor.

Garson dayanamıyor olaya, çok bilene yaklaşıp:

'Oyun oynanmayı bilmiyorsa, hesap ödemeyi biliyordur.. Sen kendi oyununa bak arkadaşım' diye bir kapak koyuyor, bir daha masada çıt yok :)

Oyunu çok bilene:
'Nasıl her çoban tıp Fakültesi ' ni kazanıp doktor olabilme hakkına sahipse, her doktor da eğitimini alıp çobanlık yapabilir. Herkes kendi oyununa bakmalı'

Oyunu az bilene:
'Hesap ödemeyi bilmiyorsanız, oyun oynamayın. Daha önemlisi cebinizdekinden büyük hesapı olan masaya oturmayın'

Yılmaz Kardeş Olayı cok iyi özetledin Allahdan ki kave kültürüm yok ama bu olayı çok sevdim :D
 
Ynt: Ciftciliğe adim

m.aktaş75 link=topic=78992.msg938301#msg938301 date=1416604333' Alıntı:
sende iyi anlattın lord anlasalar geçen biri yazmıştı tam hatırlamıyom kusura bakmasın herkes çiftçilik yapmak istiyor ama hiç kimse ben çorap atölyesi ne bileyim bir sürü iş var onları yapmak istemiyor bence korkuyolar
Tarimla uğraşma istegi bir cok faktorten kaynaklanıyor 1- sehir yasaminda doğaya duyulan özlem 2-Tarimsal faaliyetler ile elde edilen ürünlerin bir çoğunun pazarlama ,depolama, tapon kalma ,gibi risklerinin görulmemesi 3-Ana sermaye olan toprağın deger kaybetmesi, çalınması soyulmasi piyasa dagitilip geri toplanmamasi gibi ticari mallarda olan risklerin görülmememesi 4 -Diğer işlerde olduğu gibi vergi memurlarinin 2 elinin 2 yakanda olmaması Bunlar benom ilk planda aklima gelenler.
 
Ynt: Ciftciliğe adim

Zarar etsemde bana dokunmaz diye düşünüyorsanız neden olmasın. Bende ceviz işini araştırdım hatta niyetlendim. Devlet arazisi filan baktım. Uygun yer bulamadım ancak yukarıda bir arkadaş tel örgüden filan bahsetmiş;
Devlet destekli bu işi yapabiliyorsunuz Fideleri ve Etrafına tel örgü masraflarını devlet karşılıyor. Arazi devletinse kiralayabiliyorsunuz. Size toprak bakımı ve budamak,sulamak kalıyor. Ancak bu işi yapan firmalar var sağlam şekilde budama ve bakımla ilgili anlaşırsanız.
Geleceğe dönük ağaç ekmek gibisi yok. Heleki ceviz ağacı eğer şartlar uygunsa çok güzel bir ağaçlık (orman) yetiştirilebilir. Kar etmesenizde torunlarınıza bırakabileceğiniz bir miras...
 
Ynt: Ciftciliğe adim

Göktürk- link=topic=78992.msg938258#msg938258 date=1416599265' Alıntı:
Eğer ceviz bahçesi kurmak istediğiniz Ezine; sizin veye eşinizin memleketi değilse,memleketiniz değil ama işinde sürekli başında bulunamayacaksanız,işin başında bulunamazsanız bile sizin yerinize sizin kadar işinizi takip edebilecek ve işe hakim bir kişi veya yakınınız yoksa,50-100 dekar gibi hobi ötesi ciddi bir yatırımı lojistik olarak destekleyebilecek tesisleri kurmayacaksanız dertsiz başınıza dert alıp bu işe hiç girmeyin.

Bizim arkadaşlardan biri Kadın doğum doktoru.İstanbul çocuğu.Toprağı saksıda görmüşlerden.Nerden öğrenmişse öğrenmiş geçen yıl kafayı cevize taktı.Ceviz aşağı ceviz yukarı.Bütün mevzu ceviz.Şöyle karlı böyle kazançlı.Bu durum haftalarca sürdü.Etrafındaki avanesinden 3-4 doktoruda etkiledi.Bunlar kalkıp Sakarya nın kuş uçmaz kervan geçmez bir yerinde 40 dekar yer buldular,görmeye gittiler.Ben sadece bunları izliyorum.Hiç yorum yapmıyorum.Birgün bana bu işimiz için ne düşünüyorsun dedi.Şöyle konuştuk:
-Senin Sakarya ' nın dağlarında ne işin var?40 dönüm arazide ne işin var?Al 1-2 dekar yer,hobi olarak uğraş.İş olmazsa toprağın kalır.
-Beraber uğraşıcaz.
-Hangi boş zamanınızda?Ayrıca burayı nasıl sevk ve idare edeceksiniz?40 dekar yeri direk ve tel örgüyle çevireceksin.Kaç tane direk kaç metre tel? Ayrıca ağaçların altındaki toprağı işlemen lazım.
-Niçin?
-Çünkü otlanacak.Otlar ağaçların besinine ortak olacak.Sonbahar gelince otlar kuruyacak.Oralardan geçen kötü niyetli birinin bir izmariti veya kibrit tanesi senin belki 5-6 yıllık emeğini ve bütün ağaçlarını yok edecek.
-Ne yapmam gerekir?
-Uygun güçte bir traktör ve uygun toprak işleme makinaları alacaksın.Bunları siz gidip yapamayacağınıza göre kullanan bir kişi bulacaksınız ve bu kişi aynı zamanda ailesiyle birlikte orayı bekleyecek.Bu kişiye maaş vereceksin.bahçede yatamayacaklarına göre uygun sosyal tesis yapacaksın. Bu kişiyi memnun kalmadık diye 5-6 yıl sonra işten çıkartırsanız sigortasız çalıştırdı diye sizi mahkemeye verecek.Nasıl sulayacaksınız,taşıma suyla değirmen döner mi,dönerse değer mi?Yıllarca uğraşacaksınız.Daha ortada ceviz yok.Üstüne üstlük eğitim ve bilgi anlamında hiçbir tarımsal altyapınız yok.Siz bu işten ne kazanacaksınızki bunlara değsin? Gübre ve ilaçlama makinalarından,budama masraflarından da bahsediyim mi,devam ediyim mi?
Arkadaş o günden sonra bir daha cevizi ağzına almadı.

Olacağı buydu :)
Tavsiyem:Erken emeklilik düşünmeyin.İstanbul ' a yakın yerlerde tarımsal işler yapıp hem güzel vakit geçirin hem de asıl işinizden para kazanmaya devam edin. Hayvancılık yapacaksanız büyük hocamız ' Yılmaz ' kardeşimizlede tanışıyorsunuz nasıl olsa.Sırtınız yere gelmez.Sizi ziyaret etmek isterim.

Benimde etrafımdaki insanlarda da gördüğüm çok güzel tespit, elinize sağlık... Ama insanımızın içinde acaip bir yapamadığını yapma duygusu war, bende, sende, hepimizde...

Sayın doktorum üstüne alınmasın buradaki mesajları genele yönelik bizim bakışlarımız, ama illaki emekli olupda başarılı olanda çok girdiği işlerde, istatistiki olarak düşük olsa da...

Koskoca OPET Akaryakıt A.Ş. bugün pazarın yerli en önemli oyuncusudur, ki ilk üçdedir bana göre...Öğretmenliği bırakan karı kocanın kurduğu şu an KOÇ ile ortak bir işletmedir... Bakınız => http://www.opet.com.tr/tr/Icerik.aspx?cat=1&id=60 Daha örnekleri sayabilirim ama parmakla gösterilir...

Türkiye ' nin sayılı uzman göz doktorlarından bir aile dostum war, eşi de üniwersitede uzman profesör, dünyalıkları her şeyleri war, iki oğlu da Amerikada en büyük şirketlerde çalışıyor, çocukları elimde büyüdü desem yeridir, hiç bir şeylere ihtiyaçları yok, diyeceğim o ki hayatları mükemmel hepimizin istediği yerdeler, bir gün sohbetimizde dedi ki : Emekli olunca kahwaltı salonu açmak istiyorum... :)

Şükür şimdi emekli oldu bu sağlık politikalarına dayanamayıp, özelde şimdi...

Yani içimizde bir ukte war hepimizin niteliği, niceliği, amacı farklı olsada....

Sayın hocam çok iyi planlama, bol okuma, bol analiz ( bizim çiftçimizin yapmadığı şekilde) hareket ederse bir neticeye kawuşabilir...
Ricam sitemiz ile irtibatını koparmasın, hiç bir şey yapmasa bile yıllar boyu bize sorabilir, okuyabilir, planlayabilir, en sonunda nokta atışı yaparak hedefi tutturabilir...Şarjör boş, kowanda bir tek mermi war...

'Hedefsiz dostun olacağına, hedefi olan düşmanın olsun'
 
Ynt: Ciftciliğe adim

dünyaca sayılı makam mevkilere gelip.. toprakla uğaşan, hatta çobanlık yapanlar var.. Zamanın Tanığı belgeselinde doğu karadeniz yaylalarında kendi köyünün çobanlığını yapan bi albay vardı mesela.. yine emekli olunca civciv besleyecem diyen paşalar.. vs..

ÇOK normal.. TOPRAKtan geldik ona dönecez.. şu en son nesil hariç;

*aramızda civciv büyütmemiş olan
*ata-eşeğe binmemiş olan, traktörü hiç saymıyom zaten.. traktör sürmemiş olan GİREMEZ bu foruma kural 1:)
*derede cıscıplak yüzmemiş, balık tutmamış olan
*ağaça çıkmamış, konu komşunun ağacına sulanıp gündüzden keşif yapıp hava kararaınca dalmamış olan
*köyünde kısa süreliğinede olsa çobanlık yapmamış olan, hayvan gütmemiş olan
*kurbanda kasaplık yapmamış olan
*tavuklarının yumurtalarını bahçede sağda solda bulup gömü bulmuş gibi sevinmeyen
*arı sokmamış olan

* vs...

KAÇ kişi vardır.. son nesil hariç köyleri bırak TÜM şehirde yaşayanların bile KESİN butür hatıraları vardır..

BU virüsü kapan bidaha iflah olmaz.. yağmurdan sonra toprağın kokusunu 1 kere alan, tandırdan 1 kere ekmek yemek yiyen ölene kadar onu arar vesselam:)


Bunu yaparken SAKIN falanca tarım yapmış yok 3 günde köşeyi dönmüş.. yok şimdi dünya deviymiş.. vs bunlara kulak asıp inanmayın.. zaten hedef ne kadar büyürse mutluluk o kadar küçülür!

*****

Sazı elime aldım son bi karikatür anlatıp bitiriyom;

yabancı bi karikatürdü galiba.. Adam küçük işadamı.. büyüdükçe büyüyo.. en son iş çığrından çıkınca.. doktora gidiyo..

Doktorda bikaç dönüm yer al lahaha ek oyalan diyo, yoksa adam balatayı sıyırcak..

Adam aynen yer alıp lahana üzerine okudukça okuyo.. lahananın kralını üretmeye başlıyo, en büyük en lezzetli (bazı yerleri kendim ekleyip, yorumluyom tabi)

Sonra talep artınca, yanından yöresinden yerler alıp işi büyütüyo.. işçiler, traktörler.. arayan soran.. satış bölümü-pazarlama reklam bölümü derken..

AYNEN adamın şaftı dağıtmaya yakınki iş adamlığı günlerinin KOPYASI oluyo.. orda sanayi burda güya tarım tek fark bu:)


Sizi mutlu etmeyecek, sanayi tarzı-vahşi kapitalist bi TARIMda aslında tarım değildir.. bugün KIRSAL onca sıkıntıya, soruna, yokluğa rağmen hala mutluysa, ve burda biçoğumuzun sıkıntısı olmasına rağmen bu muhabbetler dönebiliyosa.. bu vahşi kapitalizmin henüz köyümüze uğramaması bahtiyarlığıdır, çok şükür:)


bu yaşıma kadar şunu öğrendim.. Gerçek tarım, toprakla uğraşmak insanı belki zengin etmez ama MUTLU edeceği kesin..

M. Fukuoka var efsane tarım felsefecisi.. şuna benzer bi cümlesi var.. 'insanoğlu aya niye giderki, ne arıyo.. bok mu var (içinden geçen ama yazamadığını ben ekledim).. gündüzleri oturup toprakla, ağaçla uğraşmak.. geceleri şiir yazmak duruken'..
 
Ynt: Ciftciliğe adim

UÖZKAN.77 Umut usta senin anlattığının, bir de Amerikan Rüyasını we Kapitalizmini tiye alan bir wersiyonu daha war, biliyorsundur muhakkak arkadaşlar için paylaşayım dedim:

Meksikalı Balıkçı ve Amerikalı İş Adamı

Bir Meksika sahil kasabasına yolu düşen Amerikalı iş adamı, kıyıya yanaşan kayıktaki balıkçıyla konuşur.

Kayığın içinde, henüz tutulmuş birkaç ton balığı bulunmaktadır.

Amerikalı iş adamı balıkların iriliğinden dolayı balıkçıyı över ve bu birkaç balığı ne kadar zamanda yakaladığını sorar.

Balıkçı, “Fazla sürmedi, senyör” der.

Amerikalı hayretle sorar: “Öyleyse neden daha fazla denizde kalıp da daha çok balık tutmadın?”

“Bu kadarı bugünlük aileme yeter.”

“Peki”, der Amerikalı iş adamı.

“Geri kalan zamanın nasıl dolduruyorsun?”

“Sabahları geç kalkıyorum. Sonra birkaç balık tutuyorum. Sonra çocuklarla oynuyorum. Öğleden sonra eşimle biraz şekerleme yapıyorum. Akşamları da kasabaya iniyorum; Amigolarla birşeyler içip gitar çalıyoruz. Böylece hayatı dolu dolu yaşıyoruz, senyör.”

Amerikalı iş adamı bu hayatı son derece sevimsiz bulur.

“Ben Harvard mezunuyum, sana yardımım dokunabilir” der.

“Herşeyden önce, daha fazla balık tutmalısın.”

Balıkçı hayretle sorar: “Niçin senyör?”

“Artan balıkları satar, daha çok kazanırsın.”

“Sonra senyör?”

“Zamanla kendine daha büyük bir tekne alırsın.”

“Sonra senyör?”

“Daha büyük tekneyle daha çok balık tutar, daha çok kazanırsın.”

“Sonra senyör?”

“Daha başka tekneler alır, bir filo kurarsın.”

“Sonra senyör?”

“Sonra balıkları işlemek için kendin konserve tesisleri kurarsın. Böylece kârın önemli bir kısmını başkalarına kaptırmamış olursun.”

“Sonra senyör?”

“Tabii, bütün bu işleri böyle küçük bir sahil kasabasında yürütemezsin. bu arada Los Angeles veya New York gibi büyük bir dünya kentine taşınmış olursun.”

“Sonra senyör?”

“Yeteri kadar büyüyünce halka açılır, hisse senetlerini satarsın. Büyük zengin olursun. Milyonlarca doların olur.”

“Sonra senyör?

“Bu kadar paran olduktan sonra çalışmana gerek kalmaz. Emekliye ayrılır, bir sahil kasabasında kafanı dinlersin. Sabah geç saatlere kadar uyursun. Biraz balık tutar, çocuklarla oynar, öğlenleri de şekerleme yaparsın. Akşamları ise amigolarınla bir şeyler içip gitar çalarsın.”

“Şu an bunları yapıyorum zaten senyör!..”
 
Ynt: Ciftciliğe adim

sağol abi güzeldi.. aslında içinde yaşadığımız medeniyetin, zamanın özeti..



ADEMoğlu garip, sır küpü.. kendi aklıyla başedemeyen bi mahluk..

özellikle BATI.. önce insanları hasta etti şimdi DEV-DEVRİM niteliğinde çalışmalarla insanı iyileştirmeye çalışıyo:) HİÇ ellemese daha iyiydi ya..

2 dünya savaşına harcanan emek-para-güç.. dünyayı cennet ederdi, cehenneme çevirdi!

ŞU AN tüm gıda üretimi TÜM insanlara rahat yetiyo.. hatta %30 ' a yakını İSRAF edildiği halde..

Savaş sonrası elimiz mecbur deyip YEŞİL devrim adı altında toprağı-ekolojiyi sentetik kimyasal bombardımanına tuttular.. minik minik atom bombaları.. kıtlığı önleme kılıfıyla..

ŞİMDİ bide bu kadar insan neyle doyacak deyip GDO-genetiğiyle oynanmış tohumları dayadılar!


Sözün özü tarıma girmek için.. mesela organik/ekolojik bahçecilik-hayvancılık iyi bi seçenek olabilir.. hem farklı hem faydalı bi iş olur..
 
Ynt: Ciftciliğe adim

Hermiyas link=topic=78992.msg938401#msg938401 date=1416647302' Alıntı:
UÖZKAN.77 Umut usta senin anlattığının, bir de Amerikan Rüyasını we Kapitalizmini tiye alan bir wersiyonu daha war, biliyorsundur muhakkak arkadaşlar için paylaşayım dedim:

Meksikalı Balıkçı ve Amerikalı İş Adamı

Bir Meksika sahil kasabasına yolu düşen Amerikalı iş adamı, kıyıya yanaşan kayıktaki balıkçıyla konuşur.

Kayığın içinde, henüz tutulmuş birkaç ton balığı bulunmaktadır.

Amerikalı iş adamı balıkların iriliğinden dolayı balıkçıyı över ve bu birkaç balığı ne kadar zamanda yakaladığını sorar.

Balıkçı, “Fazla sürmedi, senyör” der.

Amerikalı hayretle sorar: “Öyleyse neden daha fazla denizde kalıp da daha çok balık tutmadın?”

“Bu kadarı bugünlük aileme yeter.”

“Peki”, der Amerikalı iş adamı.

“Geri kalan zamanın nasıl dolduruyorsun?”

“Sabahları geç kalkıyorum. Sonra birkaç balık tutuyorum. Sonra çocuklarla oynuyorum. Öğleden sonra eşimle biraz şekerleme yapıyorum. Akşamları da kasabaya iniyorum; Amigolarla birşeyler içip gitar çalıyoruz. Böylece hayatı dolu dolu yaşıyoruz, senyör.”

Amerikalı iş adamı bu hayatı son derece sevimsiz bulur.

“Ben Harvard mezunuyum, sana yardımım dokunabilir” der.

“Herşeyden önce, daha fazla balık tutmalısın.”

Balıkçı hayretle sorar: “Niçin senyör?”

“Artan balıkları satar, daha çok kazanırsın.”

“Sonra senyör?”

“Zamanla kendine daha büyük bir tekne alırsın.”

“Sonra senyör?”

“Daha büyük tekneyle daha çok balık tutar, daha çok kazanırsın.”

“Sonra senyör?”

“Daha başka tekneler alır, bir filo kurarsın.”

“Sonra senyör?”

“Sonra balıkları işlemek için kendin konserve tesisleri kurarsın. Böylece kârın önemli bir kısmını başkalarına kaptırmamış olursun.”

“Sonra senyör?”

“Tabii, bütün bu işleri böyle küçük bir sahil kasabasında yürütemezsin. bu arada Los Angeles veya New York gibi büyük bir dünya kentine taşınmış olursun.”

“Sonra senyör?”

“Yeteri kadar büyüyünce halka açılır, hisse senetlerini satarsın. Büyük zengin olursun. Milyonlarca doların olur.”

“Sonra senyör?

“Bu kadar paran olduktan sonra çalışmana gerek kalmaz. Emekliye ayrılır, bir sahil kasabasında kafanı dinlersin. Sabah geç saatlere kadar uyursun. Biraz balık tutar, çocuklarla oynar, öğlenleri de şekerleme yaparsın. Akşamları ise amigolarınla bir şeyler içip gitar çalarsın.”

“Şu an bunları yapıyorum zaten senyör!..”
aklıma direk bu video geldi...
çakır ' ın temel fıkrası
 
Ynt: Ciftciliğe adim

sebazios link=topic=78992.msg938327#msg938327 date=1416606548' Alıntı:
Helal süt emmiş bir adam bulunmadığı sürece evet, bunların hepsi olabilir.

***

4 kişi kağıt oynuyor. Içlerinden biri çok, biri de az biliyor.

Çok bilen, az bilene sürekli 'hiç anlamıyon, hiç bilmiyon, yanlış oynuyor, öyle oynanır mı? O öyle yapılır mı?' babında laf çarpıyor. Az bilen sıkıldıkça sıkılıyor.

Garson dayanamıyor olaya, çok bilene yaklaşıp:

'Oyun oynanmayı bilmiyorsa, hesap ödemeyi biliyordur.. Sen kendi oyununa bak arkadaşım' diye bir kapak koyuyor, bir daha masada çıt yok :)

Oyunu çok bilene:
'Nasıl her çoban tıp Fakültesi ' ni kazanıp doktor olabilme hakkına sahipse, her doktor da eğitimini alıp çobanlık yapabilir. Herkes kendi oyununa bakmalı'

Oyunu az bilene:
'Hesap ödemeyi bilmiyorsanız, oyun oynamayın. Daha önemlisi cebinizdekinden büyük hesapı olan masaya oturmayın'

Yılmaz, güzel demişsin. Çok bilen az bilene bilmiyorsun diyene kadar oyunu öğretse, aslında her şey daha güzel olacak.

Oyunu çok bilene verdiğin cevap aslında çok anlamlı, düşünün bir ömründe köyden çıkmamış, sadece liseye kasabaya gitmiş bir çoban çocuğuna kimse 'Hoop dur bakalım, seni orada yerler, hiç bulaşma dön köye senin neyine doktorluk' denilir mi?

Forumda 'Hayvancılık yapmak istiyorum, çiftçilik yapmak istiyorum' gibisinden açılan başlıklara yaklaşımı ele alalım. 'Hiç girme kardeşim, hayvanın b.kuyla uğraşılmaz' 'hiç girme kardeşim batarsın' 'Hiç girme kardeşim git o kadar paran varsa kuyumculuk yap' gibisinden cevapların yanında;

Senin gibi, Cemal Hoca ' m gibi, Murat Ağabey gibi ve size benzer şekilde cevap verenler gibi cevaplarla da karşılaşıyoruz. Biliyorsun bir süre önce sana yazmış, fikrimi sormuştum. Dün Cemal Hoca ' m bana, benim düşündüğüm ve sana sorduğum düşünceyi önerdi. Fikrimi sorduğumda bana cevaben ' Doğru düzgün kazanamazsın ama önemli olan bu değil, insan Dünya ' ya bir kere geliyor ve sen nasıl mutlu olacaksan onu yap' dedin. Zaten Cemal Hoca ' mın Kadın Doğum Uzmanı arkadaşına verdiği gibi açıklayıcı bir cevaptan sonra farklı hayaller ile bu işleri düşünen adamlar, (Bir örnek de benim dayım :D ) bundan vazgeçeceklerdir. Diğer türlü verilen cevaplarda ise iş inada biner, 'Efendim ben bilimsel yapacağım, şöyle yapacağım böyle yapacağım' der, nedenleri anlatılmadan yapma denilince de, bu böyle uzar gider...

Ne kadar da güzel dedin aslında, zenginlik hayalleri ile değil, mutlu olmak istediğiniz hayat buysa yapın kardeşim. Ama bunun için de ek geliriniz olması gerektiğini unutmayın.

Bir de, 'Ömründe toprak görmemiş insan yapamaz' gibi bir laf var ki insanı çileden çıkartıyor. Çok adamlar da biliyoruz toprakta doğduğu halde o toprağı hiçbir şekilde tanıyamayan. Buna 2 örnekle anlatayım size, Biri bizim okulda, köyden çıkıp gelmiş, lise için ilçesi haricinde başka bir yer görmemiş bir arkadaş, diğeri ise babası, annesi ve hatta amcaları ile dedesi diş hekimi olan başka bir arkadaş. Bu çekirdekten bile diş hekimliği genleri içine işlemiş olan arkadaş ilk başlarda herkesten iyi biliyor, yaptığı modeller, sabundan dişler herkesinkinden iyi oluyordu. Gıpta ile bakıyorduk, yetenek ayrı bir de işi fakülteye girmeden biliyordu. Diğer arkadaş ise tıpkı benim gibi, dişi ömründe sadece diş olarak görmüş, ne anatomisini biliyoruz ne bir şeyini, daha ilk hafta Bismillah sabunu, modelaj spatülünü aldırttılar oturun diş yapın diye bir kere uzaktan örnek gösterdiler. Adam çatır çatır yapıyor, bizim yaptığımız ön diş küreğe benziyor, ilerleyen zamanlarda da yaptığımız arka dişleri hiç bir şeye hala benzetemiyorum :) Avrupa ' da diş hekimliği fakültelerine yetenek sınavı ile adam alıyorlar bizde sadece ÖSS ÖYS LYS vs. sınavlar ile, haliyle sınıfın yarısı yeteneksizlerden oluşuyor.

Sene sonuna geldik tabi ki, diğer arkadaş sene içinde notlardan 80 alırken biz ala ala 40 alıyorduk, sene sonunda ise biz de 70 çıktık, çalışarak, öğrenerek, soru sorarak. 2. senede daha iyi olduk, 3. sınıfta kliniğe çıktığımızda aramızdaki uçurum kapanmaya iyice başlamış, zaten mezun olduğumuzda eşit düzeye gelmiştik. Elbette o halen benden biraz daha yetenekli, ama daha bilgili değil. Şimdi aynı kongrelerde, aynı seminerlerde aynı bilgileri dinliyor ve öğreniyoruz.

Yetenek, aileden gelen bilgi ve tecrübeler elbette ki önemlidir, ancak bu %10 ' u kapsar. Geriye kalan %90 ' lık iş yapabilme sizin kendi tecrübeniz ile olur. Kimse babası doktor diye doktor olamayacağı gibi, babası kasap diye kasap da olamaz, öğrenmeden, üstüne bir şey koymadan bu işler hiçbir zaman olmaz.

En önemli kısım yine dediğimiz gibi istek ve nerede mutlu olacağına karar vermektir, eğer isteğin olmazsa, mutlu olmazsan zaten hiçbir şey öğrenemezsin.

O yüzden forumda çiftçilik yapan arkadaşlardan ricam, bu işlere heves etmiş, hiç toprak, hayvan görmemiş ya da benim gibi vaktinde az da olsa toprakla, hayvanla haşır neşir olmuş, o hastalığı kapmış insanların heveslerini 'yapamazsın kardeşim git işini yap' diyerek kırmayın.

Not: Umut Ağabey, bizim orada Traktör yoktu bağcılık yaptığımız için :D Traktöre binmedim o sayılmasın ya :D Diğer tüm özellikler tamam :p :D

PS: Bugün 22 Kasım Diş Hekimleri Günü, forumda benim haricimde diş hekimi varsa kutlarım, yoksa da kendi kendimi kutlarım :D
 

Ynt: Ciftciliğe adim

ne yapabilirim babadan kalma 35 donum arazi var. neyapıyım. bizde baba malı satılmaz ben bu prensipteyim cocuklarımada onu soyluyorum.baba malı derken topraktan bahsediyorum. kahve kulturum yok. alkol yok sigara yok. sosyal yaşantım sıfır.evimi geçindirmek için yıllarca didindim. artık kendi koyumde uc dört hayvan beslemeyi biraz meyva ağacı dikmeyi cok görmeyin. benim çocukluğumda bin civarında komuş yani manda vardı koyumuzde şimdi bir adet bile yok.iki adet manda alsam belki bir başlangıç olur.obur köylülerimize . birde şehirdeki parayı kırsala taşıyan insanları teşvik etmek lazım.
koy için ruzgar tribunu yaptım 3kw lık hayvan gübresinden gaz uretmek istiyorum.bazılarınız boş şeyler diyebilir .ben harcanan karşılığı kazanç olarak bakmıyorum olaya .
harcanan karşılığı verdiği huzur ve mutluluk tur benim hayat düsturum budur.
 
Ynt: Ciftciliğe adim

Konu çok güzel gelişiyor.
Evet toprağı hiç tanımayan birşey yapamaz demek yanlış.Çünkü girer çıkar öğrenir ama toprağı sevmeyen toprakla ilgili bireysel ticari iş yaparsa pek başarılı olamaz.Zaten sevilmeden yapılan hangi işin verimi tatmin edicidir ki?Daha birkaç gün önce toprağın nasıl bir ' ' canlı ' ' olduğunu trakkulup ' te okuduk.
Toprak ve toprakla uğraşmak aynı zamanda büyük terapi.Salonda begonyam var hergün ilgilenirim.İki yapraklı bir fideydi şimdi küçük bir ağaç gibi oldu.Apartmanın bahçesine 1.5 yıl önce 2 elma,1 kayısı,1 kiraz diktim.Diktiğim yerin %70 i taş ve taşlar 6-7 santimlik. toprakta çorak..Geçen yıl köke çalıştılar.Bu sene bol koyun gübresi ve memleketten getirdiğim çinkolu 3-15 kompoze gübre ile hepsini kudurttum.Kayısımın bu seneki sürgünleri 210 cm! Girişteki hepsi ayrı renk 7-8 ' ' gül ' ' üme hiç girmeyim.Her sabah evden çıkarken hepsini biraz seyreder sonra giderim.Toprağı sevmeyen bunları yapabilir mi?
2 yıl önce 25 dekar soğanı memlekette ekimden hasata kendim yaptım.Süreci Trakkulup te paylaştım.Köyün ortalama verimi ile aynı verimi aldım.Ama ortaklıktan daha fazla kazanamadım çünkü gel git masrafı ve ölçek ekonomisine aykırılık ( küçük parça) yüzünden ürünün tamamı kendime kalsa bile maliyet yüksekliğinden ek kazanç elde edemedim.Ama hevesimi aldım içimde kalmadı.Emekli oluyumda soğan ekiyim diyemem artık.Şimdide ortak verdiğim tarlalarımın bile hep içindeyim,her tarlamın her evleğini gezer ürünlerin gidişatını izlerim.Şu anda da yeni projeler yürütüyorum.
Demek istediğim emekliliği beklemeyin.Hayallerinizi ertelemeyin.Toprağınız yoksa edinin.Akmaz kokmaz kaybettirmez.Yukarıda çok güzel görüşler var.Topla tüfekle ve iki ayakla girilmedikten ,başka mesleğiniz olup ondan para kazanmaya devam ettikten ,hobi veya orta ölçekte ve severek yaptıktan sonra ne kaybınız olacak?Ömrünüz uzar.Ama iş ticarete gelince değişir .O zaman toprağı sevsenizde,saksıda görsenizde işi bilmiyorsanız ,ihtiyaçlarınızın farkında ve bilincinde değilseniz sadece para batırırsınız.Saydığımız şartlar olursa 100 dekar cevizi başarıyla yetiştirebilirsiniz ama para kazanırsınız kazanamazsınız ayrı konu.
ALINTI:*tavuklarının yumurtalarını bahçede sağda solda bulup gömü bulmuş gibi sevinmeyen(Bahçede 20 civarında hindi yumurtası bulmuştum, gerçekten gömü bulmuş gibi sevinmiştim)
 
Ynt: Ciftciliğe adim

UÖZKAN.77 link=topic=78992.msg938396#msg938396 date=1416646477' Alıntı:
*ata-eşeğe binmemiş olan, traktörü hiç saymıyom zaten.. traktör sürmemiş olan GİREMEZ bu foruma kural 1:)

Abi bitirdin Gürsel ' i.. Yazık ettin valla, dağ gibi delikanlıydı..

'Oyunu az bilenlere' (bu terimi de kullanıyoruz ama yapışacak kalacak diye korkuyorum) bir tavsiye daha:

Oyunu değiştirin. Bilenin çok az olduğu oyunları seçin. Aynı şartlarda başlayın.

Tıbbi yada peyzaj bitkileri mesela...

Yada yaygın olmayan hayvancılık türleri.

Kemal Abi ' min var burda. Alamancı. Zehir bulaşmış bir kere, illa hayvancılık yapacak. Çok düşündü, araştırdı. Klasik hayvancılıkların hepsi zevkli ama getirisi düşük, vazgeçti.

Sonunda şunda karar kıldı:

'Sülük yetiştiriciliği'

Gayet iyi kazanıyor. 7-8 yıl önce Avusturalya ' ya gönderdiği 1 parti (2 yada 3 kg olması lazım) sülüğün faturasını görmüştüm. 8.500 € ' ydu.

Tabi bu hem çiftçilik yapıp hem para kazanmak isteyenlere tavsiye. Sadece mutluluk için yapılacaksa 10 dönüm bostan yada 50 koyun yeterli :)
 
Ynt: Ciftciliğe adim

işi bilip bilmemeyle ilgili bi anı..

ek iş olsun diye.. 3 sene önce biladerle HİÇ aklımızda yokken ve HİÇ bilmediğimiz halde biraz traktör sevgisinden.. gel bi hidromek alalım dedim..

parayı denkleştirdik.. operatör yok.. bi arkadaşın yiğeni.. HİÇ kepçe kullanmamış hatta içine binmemiş..

ama hem cesur hem dikkatli.. oldu operatör.. ŞU an inanın en iyi traktör sürücüleri binse inanın bilemeyeni adam verem eder kazıcı yükleyici.. iş makinelerinin en büyüğü değil ama en zoru sayılabilir.. hem önü hem arkası var.. lastikli olduğundan paletli kadarda güvenli değil.. vs.

çok acemilik yaşadık hatta ilk sene iş kaçırdığımızda oldu.. bize hiç acemi adama sıfır kepçe teslim edilirmi diyende oldu..

2. sene acemiliği attı.. şimdi nerdeyse 1 kere iş yaptığımız tüm insanlar tekrar bizi çağırıyo.. buranın en iyi operatörlerinden biri oldu çıktı.. Allah ' a şükür ne kendine ne etrafa ve makineye büyük bi zarar gelmedi, ufak tefek şeyler o kadar..


Yani öğrenmenin yaşı yoktur.. öğrenmeyi sadece okula-resmi kurumlara bırakmak, o bilgilerle sınırlandırmak kadar da yanlış bişeyde yoktur..

Ucundan ucundan girin baktın gidiyo aynen devam :) çok para kazanılmasada tecrübe olur.. toprak hayattır..
 

Benzer Konular