http://www.dirilispostasi.com/dunyanin-en-pahali-baligi-ve-ihh/
Sene 1960. Tanzanyanın en büyük gölü olan Victoria Gölüne Avrupadan gelen bir beyaz deneme maksatlı bir balık bırakıveriyor.
Victoria Gölüne bırakılan bu balığın adı Nil levreği. Bırakıldığı andan itibaren göldeki bütün balıkları yiyerek 200 balık türünü de bir anda yok ediyor. Bu etçil balığın Victoria Gölünde yaşamaya başlaması ile birlikte gölün yalnızca ekosistemi değil, Tanzanya halkının hayatı da tam bir yıkım, felaket ve sefalete dönüyor.
Borges, Alçaklığın Evrensel Tarihini bugün yazsaydı, bu denemeyi yapan Avrupalı ve hempaları baş alçaklar olurdu muhtemel ki!
Bir anda oluşan balık sektörü Hintli kalantorların ilgisini çekiyor ve Hindistandan kalkıp Tanzanyada fabrika kuruyorlar.
Hintli fabrika müdürü Günde en az 500 ton Nil levreği üretiyoruz diye şişinerek anlatıyor. 500 ton balıkla günde kaç kişinin doyacağı sorulduğunda ise bunu bilmediğini söylüyor. Fabrika müdürünün bilmediği(!) şey, her gün 2 milyon Avrupalı ve Japonun beyaz Victoria Gölünün balıklarını yediği gerçeği
Doğu Afrikanın rantını yiyen kalantor Hintliler, değer verdikleri 3 şeyi şöyle sıralıyorlar:Balık, para ve çocuklarımız. Balık Avrupa ve Japonyaya; paralar İsviçreye; çocukları da Amerika ve Kanadaya gidiyor.
Kılçıkları boğazlarında kalsın diyeceğim ama diyemiyorum; çünkü balıklar, fabrikada fileto haline getirilip satılırken kurtlanmış kafa ve kılçıklar yoksul halka satılıyor. Evet, kurtlanmış kılçıklar Tanzanyalılara para karşılığında satılıyor! Creme de la creme yani!
Sonra bir gün, Avusturyadan Hubert Sauper adlı bir insan evladı çıkıyor ve Tanzanyaya gidip durumu olanca çıplaklığı ile kameraya alıp belgesel yapıyor; kışkırtma yok, dramatizasyon yok, yalnızca yalın gerçekler var belgeselde ve o yalın gerçekler insan olma mesuliyeti taşıyan herkesi allak bullak etmeye yetiyor.
Gündüz karın doyuruyorlar
Rus pilotlar tarafından kullanılan uçaklar günde 55 ton balık filetosunu bu fabrikalardan Avrupa ve Japonyaya taşıyor. Ve aynı uçaklar Tanzanyaya gelirken Kongo ve Ruandadaki iç savaş için Kalaşnikof ya da bomba getirip balık götürüyorlar.
...
Sene 1960. Tanzanyanın en büyük gölü olan Victoria Gölüne Avrupadan gelen bir beyaz deneme maksatlı bir balık bırakıveriyor.
Victoria Gölüne bırakılan bu balığın adı Nil levreği. Bırakıldığı andan itibaren göldeki bütün balıkları yiyerek 200 balık türünü de bir anda yok ediyor. Bu etçil balığın Victoria Gölünde yaşamaya başlaması ile birlikte gölün yalnızca ekosistemi değil, Tanzanya halkının hayatı da tam bir yıkım, felaket ve sefalete dönüyor.
Borges, Alçaklığın Evrensel Tarihini bugün yazsaydı, bu denemeyi yapan Avrupalı ve hempaları baş alçaklar olurdu muhtemel ki!
Bir anda oluşan balık sektörü Hintli kalantorların ilgisini çekiyor ve Hindistandan kalkıp Tanzanyada fabrika kuruyorlar.
Hintli fabrika müdürü Günde en az 500 ton Nil levreği üretiyoruz diye şişinerek anlatıyor. 500 ton balıkla günde kaç kişinin doyacağı sorulduğunda ise bunu bilmediğini söylüyor. Fabrika müdürünün bilmediği(!) şey, her gün 2 milyon Avrupalı ve Japonun beyaz Victoria Gölünün balıklarını yediği gerçeği
Doğu Afrikanın rantını yiyen kalantor Hintliler, değer verdikleri 3 şeyi şöyle sıralıyorlar:Balık, para ve çocuklarımız. Balık Avrupa ve Japonyaya; paralar İsviçreye; çocukları da Amerika ve Kanadaya gidiyor.
Kılçıkları boğazlarında kalsın diyeceğim ama diyemiyorum; çünkü balıklar, fabrikada fileto haline getirilip satılırken kurtlanmış kafa ve kılçıklar yoksul halka satılıyor. Evet, kurtlanmış kılçıklar Tanzanyalılara para karşılığında satılıyor! Creme de la creme yani!
Sonra bir gün, Avusturyadan Hubert Sauper adlı bir insan evladı çıkıyor ve Tanzanyaya gidip durumu olanca çıplaklığı ile kameraya alıp belgesel yapıyor; kışkırtma yok, dramatizasyon yok, yalnızca yalın gerçekler var belgeselde ve o yalın gerçekler insan olma mesuliyeti taşıyan herkesi allak bullak etmeye yetiyor.
Gündüz karın doyuruyorlar
Rus pilotlar tarafından kullanılan uçaklar günde 55 ton balık filetosunu bu fabrikalardan Avrupa ve Japonyaya taşıyor. Ve aynı uçaklar Tanzanyaya gelirken Kongo ve Ruandadaki iç savaş için Kalaşnikof ya da bomba getirip balık götürüyorlar.
...