Tarım üzerinden stratejik hamle yapabiliriz

‘Tarım üzerinden stratejik hamle yapabiliriz’
05 Haziran 2015 Cuma, 00:56:05 Güncelleme:09:48:37
Abdurrahman Yıldırım

ayildirim@htgazete.com.tr

Meğer bizim fiyatı çok arttı diye tartıştığımız patates 1789’daki Fransız ihtilaline kadar hayvan yiyeceğiymiş. İhtilal sırasında açlıktan kıvranan Avrupalılar hayvanların yemini yemek zorunda kalmışlar ve çok sevmişler. Patates Rusya üzerinden Türkiye’ye gelmiş.

■ Çok sevdiğimiz ve milli yiyeceğimiz kuru fasulye ise Güney Amerika kökenli ve Türkiye’ye gelişi ancak 200 yılı buluyor.

■ Dünyanın en büyük üreticileri arasına girdiğimiz domatesi ancak 1859’dan beri Anadolu’da üretiyoruz.

■ Çay artık milli içeceğimiz. Kişi başına çay tüketiminde dünya birincisiyiz. Ancak şekerin ülkemize gelişi 1906 ve çayın yetiştirilmesi de 1940’tır.

■ Uluslararası literatüre göre buğday, arpa, yonca, soğan, sarmısak, üzüm, elma, armut, incir, kavun, mercimek, nohut, zeytin, bezelye ve lahananın anavatanı Anadolu.

■ Bugün dünyadaki 140 civarı meyveden 75’i ülkemizde üretiliyor. Yine ekonomik değeri olan 150 çeşit tarımsal ürün üretimiyle dünyanın en önemli tarımsal üretim merkezlerinden biri Türkiye.

Bu bilgileri son 10 yılın Tarım Bakanı Dr. Mehdi Eker’in yeni çıkan “Tarımdan Kültüre Agrostrateji” kitabından derledik. Çeşitli defalar kendisiyle söyleşi de yapmış biri olarak Sayın Eker’in tarım konusunda bilgi ve tecrübe düzeyinin yüksek olduğunu biliyorum. Zaten kendisinin hem eğitimi ve kariyeri hem de çalışma hayatı tarım konusunda. Siyasete atılmadan önce Tarım Bakanlığı’nda çalışıyordu, içeriden ve meslekten yetişme biri.

NE YAPTI?: Tarım ülkemizin belki de en çok dönüşüm yapılması gereken ve en iyi sonuç alınacak alanlarının başında geliyor.
Tarımın bir mevzuata kavuşturulması, tarım havzalarının ve toprak yapısının belirlenmesi, üretimin ve çiftçi bilgilerinin kayıt altına alınması, arazi toplulaştırmasında kanun çıkarılması ve bu konuda hızlı yol alınması, et ve süt hayvancılığının birbirinden ayrılması, küçükbaş hayvancılığa yeniden ve güçlü dönüş yapılması, dünyanın üçüncü büyük tohum ve gen bankasının kurulması, Türkiye Geofitleri (soğansı ve süs bitkileri) Bahçesi’nin, alanında dünyanın en büyüğü iddiasıyla kurulması, uluslararası standartlara sahip ilk Milli Botanik Bahçesi’nin kurulması Mehdi Eker döneminin önemli icraatlarıydı. Yapılan çalışmaların ilerdeki yıllarda sonuçlarını daha iyi görebiliriz.

Ancak tarım alanında yapılanlar doğrudan siyasetle bire bir ilişkili. Türkiye’de fındık bahçelerinin sınırlandırılması ve sökülmesine teşvik verilmesi kararı çok yerinde olmasına karşılık, uygulanamadı.

NEDEN GERİ KALDIK: Gerçi Mehdi Eker’in yakınması 2002 öncesine ait. Eker kitabında şöyle diyor: “Ülkemizde maalesef 2002 yılı öncesine kadar tarım diğer sektörlerin üvey evladı olmuştur. Çünkü sanayileşememe endişesi ve problemiyle ülkenin kalkınmasının ancak sanayi üzerinden uygulanacak politikalarla sağlanabileceğine dair kesin bir inanç oluşmuştur. Osmanlı’nın yıkılması ve Cumhuriyet boyunca bu psikoloji etkisini hissettirmiştir. Bu inancın tarıma yansıması entelektüel anlamda yoksunluk, siyasi açıdan politikasızlık, ekonomik anlamda katma değeri düşük ve devlet destekleri anlamında ilgisizlik ve desteksizlik şeklinde olmuştur.”
SONUÇ: “Coğrafya kaderdir” İbn-i Haldun

‘TARIM KENTLİLERİN TÜKETİMİDİR’
Tarım Bakanı Eker: Yeni tarım paradigmasına olan acil ihtiyacı gidermek, coğrafya üzerindeki agrostratejik değere dikkatleri çekmek için bu kitabı yazdık.

■ ”Türkiye’de tarım, geçmişte sadece üreticileri ilgilendiren bir sektör olarak algılanmakta ve değerlendirilmekteydi. Oysa üreticilerin yanında gıda güvenliği, hijyen ve sağlık boyutuyla tarım, bütün tüketicileri de ilgilendirmektedir. Çünkü bütün yediklerimiz ve içtiklerimiz tarım sektörüyle ilgilidir.

■ Tarım sadece köylerde yaşayan üreticilerin uğraş alanı değil, aynı zamanda kentlilerin tüketim alanıdır. Tarım sektörü ülkemizde bu kapsamda algılanmadığı için maalesef bu sektör gerekli ilgi ve desteği görmemiş, temel sorunlar üzerinden tartışılmamış ve entelektüel sermayesi oluşmamıştır.

■ Yakın bir döneme kadar gerçek anlamda tarımın siyasetiyle kimse ilgilenmemiştir. Zamanla bütün bunlar tarımın stratejik önemi üzerinde yoğunlaşmamayı ve tarımın insan hayatında önemli bir anahtar konumda olduğunu fark edememeyi beraberinde getirmiştir.

■ Türkiye, dünyamızın sahip olduğu ekosistem içinde özellikle konumlandığı coğrafya bakımından agrostratejik önemli bir pozisyona sahiptir. Bugüne kadar yeryüzünde tespit edilen endemik bitkiler içinde 4.000’inin anayurdunun bereketli topraklarımız olması bunun somut bir göstergesidir.

■ Ülkemizin dünyada en büyük stratejik değeri ve önemi, Anadolu havzasının içinde barındırdığı biyolojik tür zenginliğidir. Türkiye biyolojik çeşitlilik bakımından kıskanılacak bir zenginliğe sahiptir. Anadolu’nun en önemli doğal kaynakları yeraltında değil, bulunduğu coğrafyanın sahip olduğu bitki, hayvan ve Anadolu’ya ait endemik türlerin çeşitliliğinde yatmaktadır. Özellikle endemik bitkiler konusunda Anadolu’nun önemi bütün dünyaca bilinmektedir.

■ Tarım aynı zamanda ülkelerin ebedi servet alanıdır. Eğer bu servet alanını doğru kullanırsak birçok ihtiyacımızı ve kalkınmamız için gerekli olan birçok stratejik hamleyi tarım üzerinden gerçekleştirebiliriz. Geleceğin dünyasında insanoğlunun en büyük servet ve en önemli zenginlik kaynağı hiç şüphesiz tarım olacaktır.
 

Benzer Konular