Gıda Sektöründe Kooperatifler Neden Öne Çıkmalı? başlıklı yazımda özetle kooperatif sektöründe elde edilen artı değerin üreticide kaldığını, ortaklık payı ne olursa olsun her kişinin bir oyu olduğunu, koopların birey ya da toplulukları tekelleşme ve yabancılaşmaya karşı koruduğunu, buna karşılık şirket yönetiminde bireylerin sahip oldukları sermaye payına göre egemenlik kurduklarını belirtmiştim.
Gıda üreten tarımsal amaçlı kooperatifler nasıl desteklenmeli?
Türkiyede gıda üreten kooperatiflerin büyük bir çoğunluğu Köy-Kooplar olarak örgütlenmişlerdir. 7500ü geçen kooperatif sayısı ile yaklaşık 800.000 bin civarında çiftçi, Köy-Koopların ortağıdırlar. Tabandan kurulmuştur. Bu yapılarıyla siyasal iktidarların güdümüne karşı en fazla direnç gösterme yeteneğine sahiptirler ve dahi demokratik denetime en açık örgütlerdir.
Köy-Koopların güçlendirilmesi İçin;
Köy-Koopların çiftçilere sağladığı girdilerden (tohum, ilaç, gübre, mazot vb.) alınan KDVler özellikle sınırlanmalı,daha doğrusu aşağı çekilmeli.Bu destek için üye sayısı,bir başka deyişle örgütlenen çiftçi sayısı dikkate alınmalı. Salt bu desteği almak için az sayıda varlıklının kuracağı kooperatif örgütlenmeye destek verilmemeli.
Köy-Koopların tarımsal girdileri üreten ve de ortaklarının ürünleri değerlendirmelerini sağlayan tesisleri kurmaları için her türlü ekonomik-sosyal ve yasal önlemler alınmalı, kısa deyişle çiftçilerin aynı zamanda kooperatifler ile sanayici olmaları sağlanmalı.
Köy-Koopların pazarladığı ürünlerde KDV düşürülmeli (Örneğin süt ve ürünlerinde KDV yüzde 1e düşürülmeli).
Köy-Koopların ürünlerinin pazarlamasını sağlamak üzere yerel yönetimler devreye sokulmalı, bu amaçla ilçe ve il genelinde satış yerleri verilmeli.
Tarım ürünlerinin pazarlanmasında kayıt dışı ekonomiyle etkin bir mücadele yapılmalı.
Özellikle kooperatiflere ve kooperatif üyelerine sağlanan kredilerin faizleri düşürülmeli ve geri ödeme süresi uzatılmalı.
Tarım ürünlerinin fiyat oluşumunda Avrupa Birliğinde olduğu üzere Ortak Piyasa Düzenlerine benzeyen kurulların oluşturulmasında Köy-Kooplara ağırlık verilmeli.
Sonuç olarak çiftçilerin dirliğinin artırılmasında Köy-Koopları öne çıkarmak zorunluluğu var.
Ancak Köy-Kooplar da kendi örgütlenmelerini yeniden gözden geçirmeli. Zayıf noktalarını belirlemeli.
Bunlardan birisi şu; Küçük köy kooperatifleri yerine, teknik alt yapı ve kadroya sahip ilçe düzeyinde merkezi kooperatifler kurulmalı. Bu amaca yönelik olarak İl ve Merkez Birliğinin ivedilikle harekete geçmesinde yarar var.
Küçük köy kooperatiflerinin devri artık geçmiş durumda. Üreticiler küçük olsun, benim olsun anlayışını terk etmeli. Aksi takdirde aracıların ve sanayicilerin elinde oyuncak olacaklardır. Daha kötüsü büyümedikleri ve birleşmedikleri için topraklarını da kaybedecekler ya da özellikle yabancı ortaklı büyük çiftliklerin tarım işçiliğini kabulleneceklerdir.
Prof. Dr. Mustafa Kaymakçı
Odatv.com
Gıda üreten tarımsal amaçlı kooperatifler nasıl desteklenmeli?
Türkiyede gıda üreten kooperatiflerin büyük bir çoğunluğu Köy-Kooplar olarak örgütlenmişlerdir. 7500ü geçen kooperatif sayısı ile yaklaşık 800.000 bin civarında çiftçi, Köy-Koopların ortağıdırlar. Tabandan kurulmuştur. Bu yapılarıyla siyasal iktidarların güdümüne karşı en fazla direnç gösterme yeteneğine sahiptirler ve dahi demokratik denetime en açık örgütlerdir.
Köy-Koopların güçlendirilmesi İçin;
Köy-Koopların çiftçilere sağladığı girdilerden (tohum, ilaç, gübre, mazot vb.) alınan KDVler özellikle sınırlanmalı,daha doğrusu aşağı çekilmeli.Bu destek için üye sayısı,bir başka deyişle örgütlenen çiftçi sayısı dikkate alınmalı. Salt bu desteği almak için az sayıda varlıklının kuracağı kooperatif örgütlenmeye destek verilmemeli.
Köy-Koopların tarımsal girdileri üreten ve de ortaklarının ürünleri değerlendirmelerini sağlayan tesisleri kurmaları için her türlü ekonomik-sosyal ve yasal önlemler alınmalı, kısa deyişle çiftçilerin aynı zamanda kooperatifler ile sanayici olmaları sağlanmalı.
Köy-Koopların pazarladığı ürünlerde KDV düşürülmeli (Örneğin süt ve ürünlerinde KDV yüzde 1e düşürülmeli).
Köy-Koopların ürünlerinin pazarlamasını sağlamak üzere yerel yönetimler devreye sokulmalı, bu amaçla ilçe ve il genelinde satış yerleri verilmeli.
Tarım ürünlerinin pazarlanmasında kayıt dışı ekonomiyle etkin bir mücadele yapılmalı.
Özellikle kooperatiflere ve kooperatif üyelerine sağlanan kredilerin faizleri düşürülmeli ve geri ödeme süresi uzatılmalı.
Tarım ürünlerinin fiyat oluşumunda Avrupa Birliğinde olduğu üzere Ortak Piyasa Düzenlerine benzeyen kurulların oluşturulmasında Köy-Kooplara ağırlık verilmeli.
Sonuç olarak çiftçilerin dirliğinin artırılmasında Köy-Koopları öne çıkarmak zorunluluğu var.
Ancak Köy-Kooplar da kendi örgütlenmelerini yeniden gözden geçirmeli. Zayıf noktalarını belirlemeli.
Bunlardan birisi şu; Küçük köy kooperatifleri yerine, teknik alt yapı ve kadroya sahip ilçe düzeyinde merkezi kooperatifler kurulmalı. Bu amaca yönelik olarak İl ve Merkez Birliğinin ivedilikle harekete geçmesinde yarar var.
Küçük köy kooperatiflerinin devri artık geçmiş durumda. Üreticiler küçük olsun, benim olsun anlayışını terk etmeli. Aksi takdirde aracıların ve sanayicilerin elinde oyuncak olacaklardır. Daha kötüsü büyümedikleri ve birleşmedikleri için topraklarını da kaybedecekler ya da özellikle yabancı ortaklı büyük çiftliklerin tarım işçiliğini kabulleneceklerdir.
Prof. Dr. Mustafa Kaymakçı
Odatv.com