Köylü milletin kölesidir

16.02.2010
769
500

Köylü Milletin Kölesidir

*

Çoğu kez araçların gidemediği uzak diyarlarda yaşar o. Nasırlanmış elleri, çizgi çizgi yüzüyle hep tebessüm eder. Alın teri çalınsa ve ekmeği ipotek olsa da hırsızlık nedir bilmez.

*

Evet. Köylü milletin kölesi, hizmetin vesilesidir. Metropol halkının kendi terinin kokusunu bastırmak için şişe şişe parfüm kullandığı yerde, alnının teriyle meşhurdur o.

*

En dayanılmaz kokuların kaynağı olan hayvan gübresini; bilmem kaç kez kürekten geçirip tarlasına dökerek, geri dönüşümcünün kralıdır o. Çoğu kez doğum yapacak hayvanı için ahırda sabahlayan fedakârdır o.

*

Uzak diyarlardaki evladını okutmak için gece gündüz çalışan emekçidir o. Kanaatkârdır. Öyle ki on yıldır bin bir emekle elde ettiği buğdayını 65 kuruştan satar. Sonra gidip hayvanlarına yem olsun diye buğdayın kepeğini(kabuk) 85 kuruştan geri alır.

*

Suyun litresi 1 lira olmuşken, Marketten 2,5 liraya aldığınız sütü 95 kurusa yalvar yakar zorla satabilendir o. Son on yılda en büyük girdisi olan Mazota 2 liraya yakın zam gelmişken, mahsulünü hep aynı fiyata satandır o.

*

Bin bir zahmetle yetiştirdiği danasını kilogramı 23 Liradan kestirip, gelen misafirine en kötü eti marketten 35Liraya alandır o. Hayvanlarının sağlık karnesi yoktur. En ucuz ilacı 50 Liraya alır.

*

Düğün bayram bilmez. Cenazesini bile apar topar defnedip davarının pesine düşer. Sosyal hayati yok denecek kadar azdır. Metropollerde her gün dolup taşan AVM leri varsa televizyonundan görür. Sofraların unutulan, bilinmeyen vesilesidir. Vesilesidir çünkü ne o nede bir başkası doğduramaz güneşi.

*

Midesinde dönen dolaptan haberi olmayan insanoğlunun gücü yetmez Dünyayı saatte 118 bin km hızla döndürmeye. Dönmezse Dünya, mevsimler oluşmaz. Mevsimler oluşmayınca mahsul olmaz. Güneş doğmayınca fotosentez olmaz. Fotosentez olmayınca da sofrandaki salatalık olmaz..

*

İşte bu yüzden milletin kölesi nimetin vesilesidir o. Domuz ve At'ın da kasaplık hayvanlar listesine alınmasıyla birlikte, sofralardaki etin ne olduğundan bihaber yasayan şehir halkı et fiyatlarından şikâyet etse de gerçekler çok farklı. İthal edilen etin ne şartlarda kesildiğini görseniz yemeye varmaz diliniz.

*

Çünkü Allah adıyla kesilmiyorsa eğer; Domuzdan farksızdır Anguslar, Limuzinler... Büyük sermayeler ve İşgüzar yöneticilerin kıskacında can çekişen köylüler bir bir terk ediyor evini, ocağını. Her yer betonlaşırken merası azaldıkça nüfussuda azalıyor üretenlerin.

*

Öz çekim(selfi) yaptığınız mangal partilerinin hammaddesi olan köylüler yok oluyor yavas yavas. Birgin anlayacak herkes. Kim bilir belki yârin belki yarından da yakın. Son ırmak kuruduğunda, Son ağaç kesildiğinde, Son balık tutulduğunda Beyaz adam Paranın yenmeyecek bir şey olduğunu anlayacak...

*
 
güzel bir yazı,
çiftçiyi bilerek borçlandırıyorlar ki, köleliğe devam etsin.

yoksa bir düşünsenize
hiç bir çiftçinin hiç bir kimseye borcu yok, ve birlikte karar alıp hareket edebiliyorlar....
canlarına tak ettiğinde diyorlar ki "bu sene sadece kendimize yetecek kadar ekip üreteceğiz..."
sonuç ne olur sizce ???

işte bu yüzden çiftçiyi sürekli borçlu halde tutun ki, sürekli size kölelik edip üretsin, elindekini de ucuza alın...
 
güzel bir yazı,
çiftçiyi bilerek borçlandırıyorlar ki, köleliğe devam etsin.

yoksa bir düşünsenize
hiç bir çiftçinin hiç bir kimseye borcu yok, ve birlikte karar alıp hareket edebiliyorlar....
canlarına tak ettiğinde diyorlar ki "bu sene sadece kendimize yetecek kadar ekip üreteceğiz..."
sonuç ne olur sizce ???

işte bu yüzden çiftçiyi sürekli borçlu halde tutun ki, sürekli size kölelik edip üretsin, elindekini de ucuza alın...


Çok doğru bi tespit aynını milletler we ülkeler için olanını da makro ölçekte yapıyorlar... Bu işler Titan Titana yani :)
 
Haberiniz varmı bilmiyorum ama bizim burda tüm muhtarlıklara geçen hafta bildiri gelmişti ve muhtarlardan 1 hafta gibi bir süre içinde geri dönüş istendi sorularda şu şekildeydi.

Mahallenizde (köyünüzde) barınan (oturan) Suriye'li kişiler varmı ?

Mahallenizde kaç hane var, hanelerde oturanlar oturmayanlar ?

Kişinin mahallesinde oturduğu yer ev yerimi arsamı gibi gibi sorular vardı göz ucuyla denk gelmişti.

Acaba amaç nedir Türkiye'deki Suriye'li nüfusunumu belirlemek yoksa köylerde ikamet edilmeyen yerlere Suriye'lileri yerleştirmek gibi bir düşüncemi var ben anlayamadım. Yani Suriye'lilerle ilgili olan bir ankete köydeki arsalarda oturan varmı yokmu gibi sorular eklemek açıkçası kafa karıştırıyor.
 
Yazının sahibini yazmayı unuttuk hem teşekkür edeyim hemde hakkını teslim edeyim

Hasan Kaynak
bilgi@e-tarim.com.tr

Evet. Köylü milletin kölesi, hizmetin vesilesidir. Metropol halkının kendi terinin kokusunu bastırmak için şişe şişe parfüm kullandığı yerde, alnının teriyle meşhurdur o.
 
Haberiniz varmı bilmiyorum ama bizim burda tüm muhtarlıklara geçen hafta bildiri gelmişti ve muhtarlardan 1 hafta gibi bir süre içinde geri dönüş istendi sorularda şu şekildeydi.

Mahallenizde (köyünüzde) barınan (oturan) Suriye'li kişiler varmı ?

Mahallenizde kaç hane var, hanelerde oturanlar oturmayanlar ?

Kişinin mahallesinde oturduğu yer ev yerimi arsamı gibi gibi sorular vardı göz ucuyla denk gelmişti.

Acaba amaç nedir Türkiye'deki Suriye'li nüfusunumu belirlemek yoksa köylerde ikamet edilmeyen yerlere Suriye'lileri yerleştirmek gibi bir düşüncemi var ben anlayamadım. Yani Suriye'lilerle ilgili olan bir ankete köydeki arsalarda oturan varmı yokmu gibi sorular eklemek açıkçası kafa karıştırıyor.

bizim muhtardan da duydum böyle bir durumdan bahsetti nedeni nedir ne değildir kimse bilmiyor...
 
Haberiniz varmı bilmiyorum ama bizim burda tüm muhtarlıklara geçen hafta bildiri gelmişti ve muhtarlardan 1 hafta gibi bir süre içinde geri dönüş istendi sorularda şu şekildeydi.

Mahallenizde (köyünüzde) barınan (oturan) Suriye'li kişiler varmı ?

Mahallenizde kaç hane var, hanelerde oturanlar oturmayanlar ?

Kişinin mahallesinde oturduğu yer ev yerimi arsamı gibi gibi sorular vardı göz ucuyla denk gelmişti.

Acaba amaç nedir Türkiye'deki Suriye'li nüfusunumu belirlemek yoksa köylerde ikamet edilmeyen yerlere Suriye'lileri yerleştirmek gibi bir düşüncemi var ben anlayamadım. Yani Suriye'lilerle ilgili olan bir ankete köydeki arsalarda oturan varmı yokmu gibi sorular eklemek açıkçası kafa karıştırıyor.

kuvvetle muhtemel,
suriyelileri yerleştirecekler ve onlara vatandaşlık verecekler.
gerekçesi için de "alın size çoban getirdik" diyecekler...
bir Türk olarak vatanımı, egemenliğimi - hakimiyetimi başka bir unsur ile asla bölüşmeye niyetim yok.

çocukken meraya çadır kuran çingenelerin çadırlarını yaktık, taşladık, patlayıcı attık vs...

bu suriyelilerin başlarına hiç iyi şeyler gelmeyeceğini, milletini, köylüsünü ve zihniyetini tanıyan biri olarak tahmin edebiliyorum.
bir sabah bir uyanacağız ve "xxxx köyündeki 15 suriyeli evinde ölü bulundu" diye bir haber göreceğiz...
köydeki her türlü hırsızlık, zarar, ziyan bunlardan bilinecek emin olun...
köyler, büyük bir oranda homojen, insan ilişkilerinin kuvvetli olduğu yerlerdir, yabancılar şehirlerde barınabilir ama köylerde barınamaz...

malesef sosyoloji, tarih bilmeyen yöneticilerin yanlış uygulamaları...
 
  • Beğen
Tepkiler: Atatürkçü

kuvvetle muhtemel,
suriyelileri yerleştirecekler ve onlara vatandaşlık verecekler.
gerekçesi için de "alın size çoban getirdik" diyecekler...
bir Türk olarak vatanımı, egemenliğimi - hakimiyetimi başka bir unsur ile asla bölüşmeye niyetim yok.

çocukken meraya çadır kuran çingenelerin çadırlarını yaktık, taşladık, patlayıcı attık vs...

bu suriyelilerin başlarına hiç iyi şeyler gelmeyeceğini, milletini, köylüsünü ve zihniyetini tanıyan biri olarak tahmin edebiliyorum.
bir sabah bir uyanacağız ve "xxxx köyündeki 15 suriyeli evinde ölü bulundu" diye bir haber göreceğiz...
köydeki her türlü hırsızlık, zarar, ziyan bunlardan bilinecek emin olun...
köyler, büyük bir oranda homojen, insan ilişkilerinin kuvvetli olduğu yerlerdir, yabancılar şehirlerde barınabilir ama köylerde barınamaz...

malesef sosyoloji, tarih bilmeyen yöneticilerin yanlış uygulamaları...

Bizim mahallede (köyde) kış mevisiminde kalıyor en fazla 5 hane. Ben kış mevisimde olacakları düşünemiyorum... Hırsızlığın cezasıda yok adliyenin ön kapısından gir arka kapısından çık. Nefis bu, açlık bu, bir bakıma yaşam savaşı.. olur mu olur. Ha onların başına birşey gelirmi bilemem. Gerçi kutuplaştığımız şu 15 senede hemen hemen herkes birilerine dolu, bir olay olur patlak verir, olmaz diye de birşey yok. Ama ben ve açık ve açık bir şekilde istemiyorum.

Neden ? sevmediğimden mi ? Hayır, bir kardeşimizin sebebi ne olursa olsun hırsızlığa vurgunculuğa başvurduğunu görüp kendi umudumu kaybetmeyeyim diye... Devletimiz bu sorumluluğu nasıl kendi başına aldıysa, kendi başınada yardım etsin. Elbetteki gücü yeten zengin yurttaşlarımızında büyük destekleri olur mutlaka.
 
Kimse kusura bakmasın ama tamamen ajitasyon üzerine kurulu bir yazıdır. Bu tür yazıların köylüye bırakın en ufak bir faydası olsun zararı bile olur.
Bu ülkede neden sürekli birileri ötekileştirmek için uğraşıyorlar. Bu milletin %70-80 zaten köyden gelmiş neden ısrarla bu milleti sınıflandırmaya çalışılıyor, köylü hırsızlık nedir bilmez denince şehirlinin hepsi hırsız sahtekar anlamı çıkmıyor mu?
Yada köyde yaşarken dürüst oluyorda şehire gidince mi sahtekar oluyor
Yılın 365 günü sabahtan akşama çalışıp asgari ücretle şehirde çalışan bir insanın hakkı yenilmiş olmuyor mu?
Şehirde yaşayanlar çok mu rahat yaşıyorlar, her yaz 5 yıldızlı otellerde tatil yaptıklarını mı zannediyorsunuz?
Sofralarında istedikleri herşey olduğunu mu zannediyorsunuz, yada istedikleri zaman işyerlerinden izin alıp o AVM senin bu AVM benim
diye gezdiklerini mi zannediyorsunuz
Madem şehirde herşey dört dörtlük buyurun herkes şehire gitsin, bu ülkede kimse zorla köyde tutulmuyor, madem köylü köle, şehirli efendi oluyor
bırakın köleliği sizde şehirli olun buna engel olan yok, bir zamanlar bakkalcılılar bakkallar kapanırsa memleketin batacağını söylüyorlardı,
2015 yılında yapılan nüfus sayımına göre kırsalda yaşayan nüfus %6 civarında inanın bu kesimde şehire gelirse bu ülke gene batmaz
Artık şu kendimizin vazgeçilmez görme huyumuzdan vazgeçelim,
Bende köyde doğdum büyüdüm, hem köy hayatını hemde şehir hayatını iyi bilirim, köyde cebinizde para olmazsa idare edersiniz ama şehirde evinize dahi gidemezsiniz
Bu ülkede bir sıkıntı varsa köylüde,şehirliside aynı sıkıntıyı çekiyor. Bu ülkede yeterince ayrıştırdılar birde şehirli efendi-köylü köle diye ayrıştırmaya çalışmayalım
 
Son düzenleme:
Kimse kusura bakmasın ama tamamen ajitasyon üzerine kurulu bir yazıdır. Bu tür yazıların köylüye bırakın en ufak bir faydası olsun zararı bile olur.
Bu ülkede neden sürekli birileri ötekileştirmek için uğraşıyorlar. Bu milletin %70-80 zaten köyden gelmiş neden ısrarla bu milleti sınıflandırmaya çalışılıyor, köylü hırsızlık nedir bilmez denince şehirlinin hepsi hırsız sahtekar anlamı çıkmıyor mu?
Yada köyde yaşarken dürüst oluyorda şehire gidince mi sahtekar oluyor
Yılın 365 günü sabahtan akşama çalışıp asgari ücretle şehirde çalışan bir insanın hakkı yenilmiş olmuyor mu?
Şehirde yaşayanlar çok mu rahat yaşıyorlar, her yaz 5 yıldızlı otellerde tatil yaptıklarını mı zannediyorsunuz?
Sofralarında istedikleri herşey olduğunu mu zannediyorsunuz, yada istedikleri zaman işyerlerinden izin alıp o AVM senin bu AVM benim
diye gezdiklerini mi zannediyorsunuz
Madem şehirde herşey dört dörtlük buyurun herkes şehire gitsin, bu ülkede kimse zorla köyde tutulmuyor, madem köylü köle, şehirli efendi oluyor
bırakın köleliği sizde şehirli olun buna engel olan yok, bir zamanlar bakkalcılılar bakkallar kapanırsa memleketin batacağını söylüyorlardı,
2015 yılında yapılan nüfus sayımına göre kırsalda yaşayan nüfus %6 civarında inanın bu kesimde şehire gelirse bu ülke gene batmaz
Artık şu kendimizin vazgeçilmez görme huyumuzdan vazgeçelim,
Bende köyde doğdum büyüdüm, hem köy hayatını hemde şehir hayatını iyi bilirim, köyde cebinizde para olmazsa idare edersiniz ama şehirde evinize dahi gidemezsiniz
Bu ülkede bir sıkıntı varsa köylüde,şehirliside aynı sıkıntıyı çekiyor. Bu ülkede yeterince ayrıştırdılar birde şehirli efendi-köylü köle diye ayrıştırmaya çalışmayalım
Ben şehirde yaşayana hırsız dendiğinde rastlamadım ama sizde öyle deyin bakalım
 
Bence köylü milletin efendisidir, fakat köylü bunun farkında değil... Bu ülkede köylünün, çiftçinin isteyip de yaptıramayacağı (ayrıca isteyip de yapamayacağı) hiç bir şey yok.

Ayrıca ben bir de şükür eksikliği görüyorum. Köylü şehirliden daha iyi durumda olabiliyor. Zenginlik sadece çok para kazanmak ile elde edilmez. Paraya daha az ihtiyaç duyarak da zenginleşebilir insan. Gerçi köyde yaşayıp da marketten yumurta, süt alan komşumu gördükten sonra bu dediğimin pek de anlamı kalmıyor ne yazık ki.

Dedemin babası bile köyde yaşamamış. Ben de kendimi bildim bileli Ankara'dayım. Ailecek memuruz. Biz 30-40 senelik evde oturuyoruz, daha fazlası bizi aşıyor. Ama köyden yeni gelmiş adam yan sitedeki bahçeli dubleks eve yerleşebiliyor.

Ve bu adam battım diye geldi. Öğlene kadar uyuyan, 80-90 bin TL'lik traktörü, 30 tane ineği olan, dönüm dönüm bahçesi olan, yüzlerce dönüm işleyen adam... Günde 2 paket sigara içip de ciğeri tertemiz olan, saçında tek beyaz bile olmayan, yüzünde sivilce bile çıkmayan adam... Bazen düşünüyorum, böyle batacaksam ben de batayım...

Ben ise 23 yaşında hem şeker hem de kalp hastası olma potansiyelindeyim. Alkol, sigara kullanmadığım halde her gün zehirleniyorum bu şehirde.

Köydeki adam kendi işini yapar. İsterse küçülür, isterse büyür. Araştırarak öğrenerek 1 birimden daha fazla kazanç elde edebilir. Şehirde ise sistemin kölesi oluyorsun. Önüne gelen dosyaları sabahtan akşama kadar, gözün kör olurcasına bilgisayara giriyorsun. Kendini eğitsen bile yükselmen hep başkalarının elinde. Sınavlar, mülakatlar geçmek zorundasın. Bunda bile dayın olmadan bir şey yapman zor. Sadece ismini, memleketini sevmedi diye yükselmen engellenebiliyor, hatta düşebiliyorsun veya başka yerlere gönderilebiliyorsun. Şehirde doğruları her zaman söyleyemiyorsun veya yapamıyorsun, sesini kesiyorlar hemen. Evet köydekilerin işleri yoğun oluyor, belki tatil yapmak için işlerini sıkıştırmaları gerekiyor ama şehirde öyle değil. 1 saat geç gelmek veya erken çıkmak için bile izin almak zorundasın. İzin bile alınsa ailede herkesin izni aynı zamana denk gelmeyebilir.

Bunlar benim kendi düşüncem. Ben birilerinin ağzından çıkacak iki kelimeye göre çalışmaktansa, kendi işimi yapmayı tercih ederim. Kendi işimin patronu olurum, batarsam kendi hatamdan, çıkarsam da kendi imkanlarımdan...

Bence köylüler çok şanslılar. Tabi bazılarına göre de şehirdekiler çok şanslı. Bu tamamen kişisel tercihler ve ihtiyaçlar ile alakalı.

Ayrıca köydeki insanların sadece ürettikleri ürünler veya yaptıkları işler ile ilgili değil, aynı zamanda pazarlama, tutundurma, muhasebe konularında da kendilerini geliştirmeleri sisteme bağlılıklarını azaltır. Yani sen birilerinin belirlediği süt fiyatına göre hareket etmeyebilirsin. "Süt para etmiyor ise ben bundan peynir, tereyağ vs yapar satarım" diyebilirsin. Ya da "bu sütü satmayıp etçi ırk buzağı alırım ve onlara içiririm, taş gibi buzağılar elde ederim" diyebilirsiniz. Tabi bunlar yüzeysel örnekler, siz daha yaratıcı ve gerçekçi fikirler yürütebilirsiniz. Köyde yaşayan insanların adaptasyon gücü yüksek. Et para etmez, süt yapabilir; süt para etmez, tavuk besler; tavuk para etmez arı besler vs... Hatta bence hepsini birlikte yapması, yani hem arıcılık hem tavukçuluk, hem büyükbaş, hem tarım, hem bahçe vs. yapması riskleri dağıtır. Az sayıda çok çeşit stratejisi...

"Bin bir zahmetle yetiştirdiği danasını kilogramı 23 Liradan kestirip, gelen misafirine en kötü eti marketten 35Liraya alandır o. "
Evet, gerçekten de böyle ama niye? Paranın yenmeyen bir şey olduğunu öğrenemedik galiba. Bu bana çok mantıksız geliyor. O kadar hayvan bakan adamın kendisi için de en azından 1 tane ayırması gerekir bence. Kendisine dana fazla geliyorsa kuzu beslesin bir kaç tane. Köydeki insanların marketten et, süt, yumurta, peynir, yoğurt, tereyağ, ekmek filan alması bana garip geliyor. Kaliteli ve daha az maliyetli ürün yerine kalitesiz ve pahalı ürünü tercih ediyorlar. İlginç! Peki bu köylünün kendi elinde olan bir şey değil mi?

Kesinlikle kötüleme gibi bir amacım yok. Ben de köye yerleşmeyi, köylü olmayı istiyorum. Allah nasip ederse de bu yaz ufaktan bir şeyler yapacağım. Sadece, iplerin hala köylünün kendisinde olduğunu düşünüyorum. Dışa daha az bağımlı olabilirler, tabi isterlerse...
 
  • Beğen
Tepkiler: kaynari
Bence köylü milletin efendisidir, fakat köylü bunun farkında değil... Bu ülkede köylünün, çiftçinin isteyip de yaptıramayacağı (ayrıca isteyip de yapamayacağı) hiç bir şey yok.

Ayrıca ben bir de şükür eksikliği görüyorum. Köylü şehirliden daha iyi durumda olabiliyor. Zenginlik sadece çok para kazanmak ile elde edilmez. Paraya daha az ihtiyaç duyarak da zenginleşebilir insan. Gerçi köyde yaşayıp da marketten yumurta, süt alan komşumu gördükten sonra bu dediğimin pek de anlamı kalmıyor ne yazık ki.

Dedemin babası bile köyde yaşamamış. Ben de kendimi bildim bileli Ankara'dayım. Ailecek memuruz. Biz 30-40 senelik evde oturuyoruz, daha fazlası bizi aşıyor. Ama köyden yeni gelmiş adam yan sitedeki bahçeli dubleks eve yerleşebiliyor.

Ve bu adam battım diye geldi. Öğlene kadar uyuyan, 80-90 bin TL'lik traktörü, 30 tane ineği olan, dönüm dönüm bahçesi olan, yüzlerce dönüm işleyen adam... Günde 2 paket sigara içip de ciğeri tertemiz olan, saçında tek beyaz bile olmayan, yüzünde sivilce bile çıkmayan adam... Bazen düşünüyorum, böyle batacaksam ben de batayım...

Ben ise 23 yaşında hem şeker hem de kalp hastası olma potansiyelindeyim. Alkol, sigara kullanmadığım halde her gün zehirleniyorum bu şehirde.

Köydeki adam kendi işini yapar. İsterse küçülür, isterse büyür. Araştırarak öğrenerek 1 birimden daha fazla kazanç elde edebilir. Şehirde ise sistemin kölesi oluyorsun. Önüne gelen dosyaları sabahtan akşama kadar, gözün kör olurcasına bilgisayara giriyorsun. Kendini eğitsen bile yükselmen hep başkalarının elinde. Sınavlar, mülakatlar geçmek zorundasın. Bunda bile dayın olmadan bir şey yapman zor. Sadece ismini, memleketini sevmedi diye yükselmen engellenebiliyor, hatta düşebiliyorsun veya başka yerlere gönderilebiliyorsun. Şehirde doğruları her zaman söyleyemiyorsun veya yapamıyorsun, sesini kesiyorlar hemen. Evet köydekilerin işleri yoğun oluyor, belki tatil yapmak için işlerini sıkıştırmaları gerekiyor ama şehirde öyle değil. 1 saat geç gelmek veya erken çıkmak için bile izin almak zorundasın. İzin bile alınsa ailede herkesin izni aynı zamana denk gelmeyebilir.

Bunlar benim kendi düşüncem. Ben birilerinin ağzından çıkacak iki kelimeye göre çalışmaktansa, kendi işimi yapmayı tercih ederim. Kendi işimin patronu olurum, batarsam kendi hatamdan, çıkarsam da kendi imkanlarımdan...

Bence köylüler çok şanslılar. Tabi bazılarına göre de şehirdekiler çok şanslı. Bu tamamen kişisel tercihler ve ihtiyaçlar ile alakalı.

Ayrıca köydeki insanların sadece ürettikleri ürünler veya yaptıkları işler ile ilgili değil, aynı zamanda pazarlama, tutundurma, muhasebe konularında da kendilerini geliştirmeleri sisteme bağlılıklarını azaltır. Yani sen birilerinin belirlediği süt fiyatına göre hareket etmeyebilirsin. "Süt para etmiyor ise ben bundan peynir, tereyağ vs yapar satarım" diyebilirsin. Ya da "bu sütü satmayıp etçi ırk buzağı alırım ve onlara içiririm, taş gibi buzağılar elde ederim" diyebilirsiniz. Tabi bunlar yüzeysel örnekler, siz daha yaratıcı ve gerçekçi fikirler yürütebilirsiniz. Köyde yaşayan insanların adaptasyon gücü yüksek. Et para etmez, süt yapabilir; süt para etmez, tavuk besler; tavuk para etmez arı besler vs... Hatta bence hepsini birlikte yapması, yani hem arıcılık hem tavukçuluk, hem büyükbaş, hem tarım, hem bahçe vs. yapması riskleri dağıtır. Az sayıda çok çeşit stratejisi...

"Bin bir zahmetle yetiştirdiği danasını kilogramı 23 Liradan kestirip, gelen misafirine en kötü eti marketten 35Liraya alandır o. "
Evet, gerçekten de böyle ama niye? Paranın yenmeyen bir şey olduğunu öğrenemedik galiba. Bu bana çok mantıksız geliyor. O kadar hayvan bakan adamın kendisi için de en azından 1 tane ayırması gerekir bence. Kendisine dana fazla geliyorsa kuzu beslesin bir kaç tane. Köydeki insanların marketten et, süt, yumurta, peynir, yoğurt, tereyağ, ekmek filan alması bana garip geliyor. Kaliteli ve daha az maliyetli ürün yerine kalitesiz ve pahalı ürünü tercih ediyorlar. İlginç! Peki bu köylünün kendi elinde olan bir şey değil mi?

Kesinlikle kötüleme gibi bir amacım yok. Ben de köye yerleşmeyi, köylü olmayı istiyorum. Allah nasip ederse de bu yaz ufaktan bir şeyler yapacağım. Sadece, iplerin hala köylünün kendisinde olduğunu düşünüyorum. Dışa daha az bağımlı olabilirler, tabi isterlerse...

Sadece ilk cümleni okudum gerisini okumaya gerek görmedim. OKUL, KÖPRÜ, YOL, SU. Daha sayayımmı ?
 

Köylerde artık güvende değil, nüfus yok, adres soracak insan yok.
Bu gün araziye gittim, fare zararına karşı ilk defa mücadele etmek için. Öyle çok uzakta değil, nerden baksan 1 km gelmez. Traktörden indim deliklere zehirli buğday atıyorum, bir taraftan da içim rahat değil, ya kuş yerse, ya ölü fareyi yırtıcı kuş veya tilki yerse falan :)
Köpek sesleri geliyor, 200 metre ilerden, ben meraklandım acaba domuz falan mı varda bunlar havlıyor,
Neyse bi taraftan da dolaşıyorum köpekleri gördüm sonunda 7-8 tane var, heralde kızanda köpek var dedim :)
O sırada köpekler beni gördü ve 2-3 tanesi bana doğru havlayarak koşmaya başladı, baktım iş ciddi bende traktöre koştum :)
Benim olduğum tarlaya kadar geldiler, traktörü görünce ilaç attığım tarlada belki 15-20 dakika bana havladılar.
Giderken tüfek almak aklıma geldi, dedim ki; kim olacak? ne olacak?

Bunu niye yazma gereği duydum derseniz; yukarıda yazılanların bir çoğuna katılıyorum, yalnız acitasyon v.s. kelimeleri her iki kesim içinde geçerli. Köylü ve şehirli.
Kısacası; ölüyorum desen, 1 bardak su verecek insan kalmadı köylerde, varın siz düşünün.
 
  • Beğen
Tepkiler: sezgin39
Köylerde artık güvende değil, nüfus yok, adres soracak insan yok.
Bu gün araziye gittim, fare zararına karşı ilk defa mücadele etmek için. Öyle çok uzakta değil, nerden baksan 1 km gelmez. Traktörden indim deliklere zehirli buğday atıyorum, bir taraftan da içim rahat değil, ya kuş yerse, ya ölü fareyi yırtıcı kuş veya tilki yerse falan :)
Köpek sesleri geliyor, 200 metre ilerden, ben meraklandım acaba domuz falan mı varda bunlar havlıyor,
Neyse bi taraftan da dolaşıyorum köpekleri gördüm sonunda 7-8 tane var, heralde kızanda köpek var dedim :)
O sırada köpekler beni gördü ve 2-3 tanesi bana doğru havlayarak koşmaya başladı, baktım iş ciddi bende traktöre koştum :)
Benim olduğum tarlaya kadar geldiler, traktörü görünce ilaç attığım tarlada belki 15-20 dakika bana havladılar.
Giderken tüfek almak aklıma geldi, dedim ki; kim olacak? ne olacak?

Bunu niye yazma gereği duydum derseniz; yukarıda yazılanların bir çoğuna katılıyorum, yalnız acitasyon v.s. kelimeleri her iki kesim içinde geçerli. Köylü ve şehirli.
Kısacası; ölüyorum desen, 1 bardak su verecek insan kalmadı köylerde, varın siz düşünün.
Aman abi fareleri hafife alıp mücadeleyi bırakma %80 yakın zarar verebiliyorlar mahsule
 

Benzer Konular