Köylü milletin kölesidir


2015 yılında yapılan nüfus sayımına göre kırsalda yaşayan nüfus %6 civarında inanın bu kesimde şehire gelirse bu ülke gene batmaz
Artık şu kendimizin vazgeçilmez görme huyumuzdan vazgeçelim,

Batmaz canım, sadece kuru fasulye nohutu bile ithal edecek noktaya gelir.

http://www.bloomberght.com/yorum/irfan-donat/1863698-kanada-bakliyatta-turkiyeyi-nasil-solladi

Okumaya üşenecekler için can alıcı noktayı yazayım son 25 yılda bakliyat ekim alanı 20 milyon dekardan 6.5 milyon dekara düşmüş.
 
Köylü Milletin Kölesidir

*

Çoğu kez araçların gidemediği uzak diyarlarda yaşar o. Nasırlanmış elleri, çizgi çizgi yüzüyle hep tebessüm eder. Alın teri çalınsa ve ekmeği ipotek olsa da hırsızlık nedir bilmez.
Bu cümleden şehirdekiler hırsız anlamı çıkmaz. Çıkan anlam şu memlekette hırsız varsa bu çiftçi değildir. Artık geriye kim kalıyorsa ihale onlarda. :)
*

Evet. Köylü milletin kölesi, hizmetin vesilesidir. Metropol halkının kendi terinin kokusunu bastırmak için şişe şişe parfüm kullandığı yerde, alnının teriyle meşhurdur o.

Alın terini kutsal yapan kokusu değil iş yaparken verilen emeğin göstergesi olmasıdır. Bende çiftçiyim bu bana etrafımdakilere ter koklatmak hakkını vermediği gibi bu durumdan hoşlanmıyorumda.

*

En dayanılmaz kokuların kaynağı olan hayvan gübresini; bilmem kaç kez kürekten geçirip tarlasına dökerek, geri dönüşümcünün kralıdır o. Çoğu kez doğum yapacak hayvanı için ahırda sabahlayan fedakârdır o.

*Bu işin yapılış şekli böyle. Evet zor, zahmetli ama fedakarlık burada yok. Çiftçi iyilik olsun diye değil ekonomisini düşünerek sabahlıyor.

Uzak diyarlardaki evladını okutmak için gece gündüz çalışan emekçidir o. Kanaatkârdır. Öyle ki on yıldır bin bir emekle elde ettiği buğdayını 65 kuruştan satar. Sonra gidip hayvanlarına yem olsun diye buğdayın kepeğini(kabuk) 85 kuruştan geri alır.

*Pek çok kişi evladını uzakta okutuyor bu sıkıntının giderilmesi için köye üniversite kurulmalı ve evlat burayı kazanmalı. Buğdayın bu üretim şartlarında fiyatı kesinlikle bu olmamalı, Bu konuda hemfikiriz.

Suyun litresi 1 lira olmuşken, Marketten 2,5 liraya aldığınız sütü 95 kurusa yalvar yakar zorla satabilendir o. Son on yılda en büyük girdisi olan Mazota 2 liraya yakın zam gelmişken, mahsulünü hep aynı fiyata satandır o.

*Katılıyorum.

Bin bir zahmetle yetiştirdiği danasını kilogramı 23 Liradan kestirip, gelen misafirine en kötü eti marketten 35Liraya alandır o. Hayvanlarının sağlık karnesi yoktur. En ucuz ilacı 50 Liraya alır.

*Kısmen... 23 tl nin içerisinde kemik var ama 35 te yok. Markette vergi ve grdiler sonrasında para kazanmalı ki eti daha kolay pazarlayalım. Ama bu zncirde haksızlık olmuyor anlamına gelmiyor.

Düğün bayram bilmez. Cenazesini bile apar topar defnedip davarının pesine düşer. Sosyal hayati yok denecek kadar azdır. Metropollerde her gün dolup taşan AVM leri varsa televizyonundan görür. Sofraların unutulan, bilinmeyen vesilesidir. Vesilesidir çünkü ne o nede bir başkası doğduramaz güneşi.
Ya bu kısım çok ajite edilmiş. Hayvancılık böyle bir şey ama ve kusura bakmayın ama hayvancılığı bırakın denir o zaman adama. Bir manada tarımın yanında ek iş hayvancılık. Sosyal hayat derken göreceli, şehirdeki de dere kenarında yada söğüt gölgesinde 7 gün 3 öğün piknik yapamaz. Hergün bol dedikodulu kahve ortamı bulamaz.
*

Midesinde dönen dolaptan haberi olmayan insanoğlunun gücü yetmez Dünyayı saatte 118 bin km hızla döndürmeye. Dönmezse Dünya, mevsimler oluşmaz. Mevsimler oluşmayınca mahsul olmaz. Güneş doğmayınca fotosentez olmaz. Fotosentez olmayınca da sofrandaki salatalık olmaz..

Bu bir zincir. Salatalığı çiftçi üretecek ama sulama pompasını, boruyu, küreği, şehre götürecek aracıda sanayici üretecek değil mi? Herkes bu üretimin bir ucundan tutuyor. Üstelik biz salatalık üetmezsek salatalık belki piyasada olmaz ama biz nerede oluruz? Tüketende bizim için hayati önem taşıyor. Eğer örneği buğdaya getirirsek işin içine un ve ekmek fabrikalarıda girecek. Biz zincirin ilk halkası olabiliriz ama tek halkadan ne zincir olur nede karnımız doyar.
*

İşte bu yüzden milletin kölesi nimetin vesilesidir o. Domuz ve At'ın da kasaplık hayvanlar listesine alınmasıyla birlikte, sofralardaki etin ne olduğundan bihaber yasayan şehir halkı et fiyatlarından şikâyet etse de gerçekler çok farklı. İthal edilen etin ne şartlarda kesildiğini görseniz yemeye varmaz diliniz.

Kölelik kısmı alengirli pek girmeyeyim oraya. İthal hayvan kısmında hak veriyorum. Bir yönetim daha dorusu yönetememe söz konusu. Arife günü memlekette hayvan kalmamış hemen kurbanlık ithaline başlıyoruz. İşin garibi "ya arkadaş sen veterinersin, seni bakan yaptık ama tarıma bak derken bak ve ilgilen demek istedik diyen olmadı.

*

Çünkü Allah adıyla kesilmiyorsa eğer; Domuzdan farksızdır Anguslar, Limuzinler... Büyük sermayeler ve İşgüzar yöneticilerin kıskacında can çekişen köylüler bir bir terk ediyor evini, ocağını. Her yer betonlaşırken merası azaldıkça nüfussuda azalıyor üretenlerin.
Maalesef öyle.
*

Öz çekim(selfi) yaptığınız mangal partilerinin hammaddesi olan köylüler yok oluyor yavas yavas. Birgin anlayacak herkes. Kim bilir belki yârin belki yarından da yakın. Son ırmak kuruduğunda, Son ağaç kesildiğinde, Son balık tutulduğunda Beyaz adam Paranın yenmeyecek bir şey olduğunu anlayacak...
İlk cümle hariç geriye kalan kısım alıntı yani bu yazıyı yazan kişiye ait değil. Alıntı olduğunu belirtmeliydi. Yazıya hırsızlık lafıyla giriş yapıp böyle bir kapanış yapmasıda bir ironi...Hoş olmamış...
*

Alıntı içerisine yazmak daha kolay geldiği için böyle bir cevap oldu. Amaç lafa-laf söylemek değil ;)
 
Herkes kendine göre şehri ve köyü savunmuş.


Şehirdeki adam kafası çalışmaktan ağrır şikayet eder, köye özenir.
Köydeki adamda sırtından geçen yükten, çamurdan, hayvan gübresinden şikayet eder, şehre özenir.

Herkes elinde olmayan imkanları görüp onları istiyor işte şehirde olan imkanlar köyde yok. Köydeki doğallık şehirde yok.
Bir ortasını bulamadık.
 
Okuma zahmetinde bulunsaydın belki daha faydalı bir tartışma yapabilirdik ama zaten okumamaktan oluyor hep bunlar... Boşver.

Sende hangisi yok? Okul? Köprü? Yol? Su? Ya da şükür mü yok acaba? Ya da azim mi yok? Bilemedim. Neyse...

Okulum yok, köprüm senelerdir tek araçlık olması nedeniyle sayısız kazaya sebebiyet vermiş başbakanlığa kadar yazı iletilmiş ama yinede tek bir hamle yapılmamış iki önemli ilçeyi birbirne bağlayan eski bir köprü. Harp zamanında tanklar aktarılırken köprüden geçemediği için dereden geçirilmiş. Şuan sayısız araç ve kamyon bu güzergahtan geçmekte. İstedim yaptıramadım hani yaptırabilirdim ?

Şükürüm var çok şükür ama farming simulatör çocuklarının şükürden bahsetmeside ne enterasandır sizin dünyanız farming simulatördeki pembe dünyaya entegre olduğu için bu tarz eksikliklerin eğitim, gelişim ve ticaret için ne önem taşıdığını bilemediniz tabi..

Siz köyden yeni gelmiş amcanın takıntısı içinde bütün köy halklarını aynı durumda sanıyorsunuz. Kimisi köyden şehre gelir kendini batırır kimisi akıllıdır yükseğe çıkarır. Bu amca göç etmek zorunda olduğu içinde şehire yerleşebilir çocuk okutmak içinde yerleşebilir malını satıp son çare umut olsun diyede şehre yerleşebilir. Bunu ufkunu açmak için söyledim tek bir açıdan değerlendirme diye.

Varlıklı olduğunu söyledin bu adam varlıklıysa ne oturduğu ev nede traktörü hayvanı sana batmasın. Önceleri köylerde 2 3 ağa olurdu geri kalanı onların marabası olurdu. Mesele herkesi amca gibi aynı düşünmen. Batarsam böyle batayım demende çok aşağılayıcı çok seviyesiz.

Sende sistemin kölesi olma ozaman. Cem Yılmaz gibi bir tartı ile başlayıp sonra paraya para demeseydin dosyalarla uğraşacağına. Sisteme niye kızıyorsun ? Sende kendini geliştirememişsin ozaman sende kendine birşey katamamışsın sistemi suçluyorsun aynı kendi mantığınla. Daha yüksek bir bölümde okusaydın genel müdür olsaydın. Köylünün derdi çalışmış olmak ya da deli gibi ter dökmek değil emeğinin karşılığını alamamak. Emekte sallanan kürek ya da çapa değil kendi sattığı ile markette satılan arasındaki farkı anlayamamak... İnsan emeğini burda istiyor yoksa derdi 3 aldım 5 aldım değil. Aradaki fark kime gidiyor sorun bu. Tüketiciye niye az bir farkla gitmiyor 3 katına çıkıyor mesele bu. Senin ürettiğine başkaları pay biçiyor, birileri senden daha fazla kazanıyor olan tüketiciye ve üreticiye oluyor köylünün emeği bu yüzden duygusal bağlamdada fazla değerli oluyor şükretmesini biliriz elhamdülillah.

23 liradan sattığınız etin tamamı kar değil bunun içinde emek uğraş, yem masrafları veterinerlere masraflar var. Biriside alıyor kesiyor hop 35 lira oluyor 1 saat uğraş ile 12 liralık kar. Köylünün emeği buyüzden çok değerli mesele kendine et ayırmak değil. Köydeki insanlar yetiştiricilik çok pahalıya geldiği için marketten alışveriş yapıyor senin anlamadığın nokta bu. Bir şekilde yetiştirmekle uğraşmaktansa bindebir yiyceği etin hazırını almak daha ekonomik geliyor.

Senin bu tüm dediklerini arıdır tavuktur büyükbaştır vesaire yapabilmek için köylü olmak köyde yaşamak gerekiyor bunların bakımı ve yetişmesi kendi kendine olmuyor. Bunun içinde o eksik gördüğüm en başta okul yol su gibi temel ihtiyaçların köylerde olması gerekiyor. Bu şekilde göçlerde önlenmiş olup köylerde yaşamda canlanmış olacak. Benim yapamadığım, devletten beklediğim meselede bu köyler boşalıyor. Aile çiftliklerine ve köyde yaşantıya teşvik edici adımlar atılmalı. Dünya piyasasında söz sahibi olabilmek için tüketen bir toplum değil en başta üreten bir toplum olmalıyız benim milli davam budur köyde en önce ben oturmaya razıyım.

Son olarak çiftçilik forumunda sizin gibileri sadece siyaset konularında ya da bu tarz konulara yorum yaparken değil, kendinize ait tarımsal paylaşımlarıda görmek isteriz..
 
Köylerde artık güvende değil, nüfus yok, adres soracak insan yok.
Bu gün araziye gittim, fare zararına karşı ilk defa mücadele etmek için. Öyle çok uzakta değil, nerden baksan 1 km gelmez. Traktörden indim deliklere zehirli buğday atıyorum, bir taraftan da içim rahat değil, ya kuş yerse, ya ölü fareyi yırtıcı kuş veya tilki yerse falan :)
Köpek sesleri geliyor, 200 metre ilerden, ben meraklandım acaba domuz falan mı varda bunlar havlıyor,
Neyse bi taraftan da dolaşıyorum köpekleri gördüm sonunda 7-8 tane var, heralde kızanda köpek var dedim :)
O sırada köpekler beni gördü ve 2-3 tanesi bana doğru havlayarak koşmaya başladı, baktım iş ciddi bende traktöre koştum :)
Benim olduğum tarlaya kadar geldiler, traktörü görünce ilaç attığım tarlada belki 15-20 dakika bana havladılar.
Giderken tüfek almak aklıma geldi, dedim ki; kim olacak? ne olacak?

Bunu niye yazma gereği duydum derseniz; yukarıda yazılanların bir çoğuna katılıyorum, yalnız acitasyon v.s. kelimeleri her iki kesim içinde geçerli. Köylü ve şehirli.
Kısacası; ölüyorum desen, 1 bardak su verecek insan kalmadı köylerde, varın siz düşünün.

Tilkilere we yılanlara can düşmanımız gibi dawranmazsak onlarda DoğaAnanın zincirinin içinde bir parça we farelere karşlı üstlerine düşenleri yapacaklar...

Özellikle köyde yaşayan çiftçilerimiz bu konuda daha duyarlı olmalılar. Olan elbette wardır...

Oğlak beni ısırır mı diyen bir nesil yetişiyor :)
 
  • Beğen
Tepkiler: Ali Dmr
Okulum yok, köprüm senelerdir tek araçlık olması nedeniyle sayısız kazaya sebebiyet vermiş başbakanlığa kadar yazı iletilmiş ama yinede tek bir hamle yapılmamış iki önemli ilçeyi birbirne bağlayan eski bir köprü. Harp zamanında tanklar aktarılırken köprüden geçemediği için dereden geçirilmiş. Şuan sayısız araç ve kamyon bu güzergahtan geçmekte. İstedim yaptıramadım hani yaptırabilirdim ?

Şükürüm var çok şükür ama farming simulatör çocuklarının şükürden bahsetmeside ne enterasandır sizin dünyanız farming simulatördeki pembe dünyaya entegre olduğu için bu tarz eksikliklerin eğitim, gelişim ve ticaret için ne önem taşıdığını bilemediniz tabi..

Siz köyden yeni gelmiş amcanın takıntısı içinde bütün köy halklarını aynı durumda sanıyorsunuz. Kimisi köyden şehre gelir kendini batırır kimisi akıllıdır yükseğe çıkarır. Bu amca göç etmek zorunda olduğu içinde şehire yerleşebilir çocuk okutmak içinde yerleşebilir malını satıp son çare umut olsun diyede şehre yerleşebilir. Bunu ufkunu açmak için söyledim tek bir açıdan değerlendirme diye.

Varlıklı olduğunu söyledin bu adam varlıklıysa ne oturduğu ev nede traktörü hayvanı sana batmasın. Önceleri köylerde 2 3 ağa olurdu geri kalanı onların marabası olurdu. Mesele herkesi amca gibi aynı düşünmen. Batarsam böyle batayım demende çok aşağılayıcı çok seviyesiz.

Sende sistemin kölesi olma ozaman. Cem Yılmaz gibi bir tartı ile başlayıp sonra paraya para demeseydin dosyalarla uğraşacağına. Sisteme niye kızıyorsun ? Sende kendini geliştirememişsin ozaman sende kendine birşey katamamışsın sistemi suçluyorsun aynı kendi mantığınla. Daha yüksek bir bölümde okusaydın genel müdür olsaydın. Köylünün derdi çalışmış olmak ya da deli gibi ter dökmek değil emeğinin karşılığını alamamak. Emekte sallanan kürek ya da çapa değil kendi sattığı ile markette satılan arasındaki farkı anlayamamak... İnsan emeğini burda istiyor yoksa derdi 3 aldım 5 aldım değil. Aradaki fark kime gidiyor sorun bu. Tüketiciye niye az bir farkla gitmiyor 3 katına çıkıyor mesele bu. Senin ürettiğine başkaları pay biçiyor, birileri senden daha fazla kazanıyor olan tüketiciye ve üreticiye oluyor köylünün emeği bu yüzden duygusal bağlamdada fazla değerli oluyor şükretmesini biliriz elhamdülillah.

23 liradan sattığınız etin tamamı kar değil bunun içinde emek uğraş, yem masrafları veterinerlere masraflar var. Biriside alıyor kesiyor hop 35 lira oluyor 1 saat uğraş ile 12 liralık kar. Köylünün emeği buyüzden çok değerli mesele kendine et ayırmak değil. Köydeki insanlar yetiştiricilik çok pahalıya geldiği için marketten alışveriş yapıyor senin anlamadığın nokta bu. Bir şekilde yetiştirmekle uğraşmaktansa bindebir yiyceği etin hazırını almak daha ekonomik geliyor.

Senin bu tüm dediklerini arıdır tavuktur büyükbaştır vesaire yapabilmek için köylü olmak köyde yaşamak gerekiyor bunların bakımı ve yetişmesi kendi kendine olmuyor. Bunun içinde o eksik gördüğüm en başta okul yol su gibi temel ihtiyaçların köylerde olması gerekiyor. Bu şekilde göçlerde önlenmiş olup köylerde yaşamda canlanmış olacak. Benim yapamadığım, devletten beklediğim meselede bu köyler boşalıyor. Aile çiftliklerine ve köyde yaşantıya teşvik edici adımlar atılmalı. Dünya piyasasında söz sahibi olabilmek için tüketen bir toplum değil en başta üreten bir toplum olmalıyız benim milli davam budur köyde en önce ben oturmaya razıyım.

Son olarak çiftçilik forumunda sizin gibileri sadece siyaset konularında ya da bu tarz konulara yorum yaparken değil, kendinize ait tarımsal paylaşımlarıda görmek isteriz..

Dün gece saat 4:15'e kadar cevap yazmışım ve hala bitmemişti :D. Çok uzun olduğu için şimdi tekrardan yazıyorum kısaca :).

Benim tepkim okumadığın halde mesajımı gereksiz bulmanaydı. İlk cümlem bile gereksiz, saçma değil, aksine olumlu bir cümle idi. Diğer yazdıklarım da aslında yine çiftçilerin gelişmesi için eleştiri niteliğinde bir yazıydı. Ben senin yazını sonuna kadar okudum, haberin olsun :).

Köydeki amca dediğin konuya pek girmeyelim, konu uzun :). Sadece keyfi harcamalar ve hava atma merakı yüzünden battı. Güya battı yani, hala ev dubleks olsun, telefon son model olsun filan diyor. Traktör aldığı zaman ben ona demiştim, bu traktöre ihtiyacınız yoktu niye aldınız diye. Bana "köye en güçlü ve sıfır traktörü ilk ben getirdim" demişti. Adamın zihniyeti böyle. Tabi biz de dahil bir çok kişiye borçlanarak (borç takarak) aldı. Dedem kanserden hasta yatarken bu adam, "neyin var" diye bile sormadan "amca bana para gönder" diyen adam. Dedem de neyi var neyi yok gönderdi. Neyse daha fazla girmeyim artık... :) Bu örneği sadece köydekilerin hırsları, hava atma arzuları, çekememezlikleri üzerine anlatmaya çalışmıştım (tabi herkes aynı değil, bütün köylüler böyle demiyorum). Yoksa aldığı evler, arabalar herşeye rağmen batmıyor bana :).

Belki de sadece şehirde yaşadığımız için bize karşı önyargılı ve gözlemdiğim kadarıyla neredeyse düşmanca yaklaşılıyor. "Farming simulatör çocukları" demen de bu önyargılı duruma işaret ediyor. Bunu köyde çok hissediyorum ve ağrıma gidiyor. Burada da arada hissettiriyorsunuz :). Köye gittiğimiz ilk gün bile "yolculuk ne zaman" diye soruyorlar :D. Köydeki adamlar ile akşam sığırın gelmesini bekleriz. Sadece ineklerin dağdan gelişini sevdiğim için ve bildiklerimi paylaşmak için gidiyorum. Mesela bizim köy çok sulak ama tarlalar sulanmaz. Toprak analizini geçtim, ineğin artığını bile çoğu zaman gübre diye atmazlar. İlaçlama da yok. Ben birlik olalım da tarlalara su getirelim dediğimde inanın yüzüme bile bakmıyorlar, dinlemiyorlar, hatta sırtını dönen oluyor. Saçma sapan sohbetleri tercih ediyorlar. Geçenlerde mera ıslahını anlatayım, ayrıca meranın birinde çeşme yok hayvanlar susuz, buna çare olalım dedim de dinlemediler :). Burada da o sebeple paylaşım yapmaya korkuyorum açıkçası. Ben genelde her insanı sonuna kadar dinlerim, ciddiye alırım saçmalasa bile ve düzgünce cevap veririm. Aynı davranışı da karşıdan beklerim. Her ne kadar artık anlatmayacağım desem de dayanamıyorum :).

Çiftçinin birlik olup da yaptıramayacağı şey yok. X partisini indirip, Z partisini zirveye çıkartacak potansiyel var. Kırsalda olan veya kırsal kökenli olan insan sayısını azımsayamayız. Tek sorun BİRLİK OLAMAMAK! Birlik olan, altyapısını, yollarını ve hatta evlerini bile baştan sona yapan köyler var. Pilot köy filan seçiyorlar hatta. Bu tamamen zihniyet meselesi.

"Haramlardan sakın, Allah'ın en abid kulu ol! Allah'ın sana ayırdığına razı ol, insanların en zengini ol! Komşuna ihsanda bulun, mü'min ol. Kendin için istediğini başkaları için de iste, Müslüman ol!" [Tirmizi, Zühd 2, (2306); İbnu Mace, Zühd 24, (4217)]

"Bir kimse kendisi için istediği bir şeyi, mümin kardeşi için de istemedikçe, hakiki mümin sayılamaz." (Ebu Davud)

Dinimiz bunu emrediyor. Ancak eminim siz de yaşıyorsunuzdur, ciddi bir hasetlik söz konusu. Komşusu araba alsa, onda var bizde niye yok oluyor. Traktör alma yarışına giriyorlar. Mesela bir örnek vereyim kendi yaşadığım. Biz her yaz köye gider kalırız. Arabamız vardı ama satmak zorunda kalmıştık. 3-4 sene arabamız olmadı. Arabayı sattığımız sene, yazın yine köydeyiz. Komşumuz da o sene yeni araba almış. Köy konağında da iftar yemeği var. Ama konak bize biraz uzak, köyün iki ucundayız. Neyse evden çıkıyoruz, yürüyerek gideceğiz. Komşumuz diyor ki önümüzden geçerken imalı bir tavırla "biraz da biz arabayla gezelim". Evimizi açtığımız, bahçelerimizi, tarlalarımızı kullanmasına izin verdiğimiz, her anlarında yanında olmaya çalıştığımız kadın bize bunu diyor. Arabasına atlayıp gitti.

Hani anlatırlar ya, adama ne istersen yapacağım ama aynısından komşuna da 2 katını yapacağım demiş. Adamda tek kolumu kes demiş. O hesap yani.

Köprüden, yoldan dolayı derdiniz vardır. Doğrudur, inanırım ama yeterince istemiyorsunuz ya da derdinizi tam anlatamıyorsunuz gibi geliyor. Birlik olup yetkilileri sıkıştırmak lazım. Köyümdeki olumsuzlukları anlatayım, sonra bununla ilgili de bir anım var. Bizim köyde yol yok, okul yok, köprümüz sizinki gibi, kanalizasyon yolun kenarından dereye akıyor, bakkal büfe filan yok (perşembe günleri kamyonla gelir) vs. Geçen senelerde ilçede gezerken köylüler ile kaymakama denk geldik. Ben ve benim gibi olan bir kaç kişi dedik ki, "yolu suyu geçtik şu kanalizasyon sorununu anlatalım". Biz kaymakama "kanalizasyon.." diyemeden bizimkiler atıldı. Neredeyse bize saldıracaklar. Ayıp olurmuş, söylenmezmiş, falan filan. Ya sen köyde bizden çok yaşıyorsun, o pis suyun verdiği zarara sen daha çok maruz kalıyorsun. Ama yok adamlar bize saldıracaktı neredeyse.

Sistemin kölesi durumuna da açıklık getireyim. Eğitim sistemin hala kölesiyim. İnşallah bu yaz bitiyor ve köye yerleşme planlarım var. Tanıdığım herkes memur neredeyse. Onların neler yaşadığını çok iyi biliyorum. Haklarının yendiğine çok defa da şahit oldum. Bizim ailede herkes işini hakkıyla yapmaya çalışır. Aldığı maaşını sonuna kadar hak etmek için uğraşır. Hatta kurumlardaki en kritik işler bile bizimkilere verilir. Annem yabancı dil bilmediği halde, yabancı dilde yazışmalar yapıyor. Yerine adam bulamıyorlar. Amerikan adam gelmiş, senin burada en az müdür olman lazım demiş. Dayım milyonluk ihaleleri ayarlıyor, en riskli işlerden birini yapıyor ama sınav açmıyorlar ve yükselmesine izin vermiyorlar. Müdür konuyu bilmediği için toplantıya dayımla gidiyor. O kadar üst düzey adamın yanında tek memur toplantı yapıyor. Ailede herkes böyle. Ama işi bilmeyen bir adam başlarına geçebiliyor. Bunu anlatmaya çalıştım.

Aracılardan şikayet ediyorsunuz ya. Aracıları ortadan kaldırmak aslında çok da zor değil. Mesela tanıdığım, doğrudan müşteriye ulaşan insanlar var. Düzenli ve sürekli artan müşterileri var. Şehirden gelip doğal diye adamdan hayvan kestirip gidiyorlar. Bir de arıcı tanıdığım var. Kendisi için 2-3 kovanla başladı. Kısa sürede 20 kovana çıktı. Sürekli talep görüyor ve aracıyla filan uğraşmasına gerek kalmıyor. Şimdi dört bir yana bal gönderiyor. Hem üretici daha yüksek fiyattan satıyor, hem de tüketici daha kaliteli ve daha uygun fiyata ürün buluyor. Yani aracıların karını bölüşüyorlar. Aradaki karın kime gittiğinin önemi vardır tabi ama ona kafa yormaktansa bu aracıları nasıl ortadan kaldırırım ona kafa yorarım.

Son olarak siyaset demişsin. İnan hiç sevmem ve uzak durmaya çalışırım. Tabi ülkemizde siyasetten uzak kalmak çok zor.

Kısaca tek derdim köylerin, çiftçilerin, tarımın ve hayvancılığın gelişmesi. Bir çok projem var, gece uyumadığım bile oluyor kafa yormaktan. Hatta kızıyorlar bana hayvanın yok bir şeyin yok niye bu kadar okuyorsun diye :D. İnşallah olur da uygulamalı öğrenirim. Tabi kurulu düzenim yok, dedemin babası bile köyde yaşamamış. Sadece bir evimiz vardı, dedem vefat edince o da harabeye döndü. Zaten koca ailede dedem ve benim dışında köye meraklı olan yoktu. Şimdi tek kaldım. Eğitim sisteminin kölesi olduysam da, belki başka işlerle de uğraşacak olsam da tek amacım köye yönelik sermaye biriktirmek. Ondan sonra karın tokluğuna köyde yaşayacağım :D.

Yine çok uzattım kusura bakma. Okumak istemesen de hak veririm yani :D. Gerçi sabah 4:15'e kadar yazdığımdan çok daha kısa oldu :D. Sadece kötü niyetimin, insanları yargılama amacımın olmadığını bilmeni istedim.
 
  • Beğen
Tepkiler: DuSTeRo ve Ali Dmr
Dün gece saat 4:15'e kadar cevap yazmışım ve hala bitmemişti :D. Çok uzun olduğu için şimdi tekrardan yazıyorum kısaca :).

Benim tepkim okumadığın halde mesajımı gereksiz bulmanaydı. İlk cümlem bile gereksiz, saçma değil, aksine olumlu bir cümle idi. Diğer yazdıklarım da aslında yine çiftçilerin gelişmesi için eleştiri niteliğinde bir yazıydı. Ben senin yazını sonuna kadar okudum, haberin olsun :).

Köydeki amca dediğin konuya pek girmeyelim, konu uzun :). Sadece keyfi harcamalar ve hava atma merakı yüzünden battı. Güya battı yani, hala ev dubleks olsun, telefon son model olsun filan diyor. Traktör aldığı zaman ben ona demiştim, bu traktöre ihtiyacınız yoktu niye aldınız diye. Bana "köye en güçlü ve sıfır traktörü ilk ben getirdim" demişti. Adamın zihniyeti böyle. Tabi biz de dahil bir çok kişiye borçlanarak (borç takarak) aldı. Dedem kanserden hasta yatarken bu adam, "neyin var" diye bile sormadan "amca bana para gönder" diyen adam. Dedem de neyi var neyi yok gönderdi. Neyse daha fazla girmeyim artık... :) Bu örneği sadece köydekilerin hırsları, hava atma arzuları, çekememezlikleri üzerine anlatmaya çalışmıştım (tabi herkes aynı değil, bütün köylüler böyle demiyorum). Yoksa aldığı evler, arabalar herşeye rağmen batmıyor bana :).

Belki de sadece şehirde yaşadığımız için bize karşı önyargılı ve gözlemdiğim kadarıyla neredeyse düşmanca yaklaşılıyor. "Farming simulatör çocukları" demen de bu önyargılı duruma işaret ediyor. Bunu köyde çok hissediyorum ve ağrıma gidiyor. Burada da arada hissettiriyorsunuz :). Köye gittiğimiz ilk gün bile "yolculuk ne zaman" diye soruyorlar :D. Köydeki adamlar ile akşam sığırın gelmesini bekleriz. Sadece ineklerin dağdan gelişini sevdiğim için ve bildiklerimi paylaşmak için gidiyorum. Mesela bizim köy çok sulak ama tarlalar sulanmaz. Toprak analizini geçtim, ineğin artığını bile çoğu zaman gübre diye atmazlar. İlaçlama da yok. Ben birlik olalım da tarlalara su getirelim dediğimde inanın yüzüme bile bakmıyorlar, dinlemiyorlar, hatta sırtını dönen oluyor. Saçma sapan sohbetleri tercih ediyorlar. Geçenlerde mera ıslahını anlatayım, ayrıca meranın birinde çeşme yok hayvanlar susuz, buna çare olalım dedim de dinlemediler :). Burada da o sebeple paylaşım yapmaya korkuyorum açıkçası. Ben genelde her insanı sonuna kadar dinlerim, ciddiye alırım saçmalasa bile ve düzgünce cevap veririm. Aynı davranışı da karşıdan beklerim. Her ne kadar artık anlatmayacağım desem de dayanamıyorum :).

Çiftçinin birlik olup da yaptıramayacağı şey yok. X partisini indirip, Z partisini zirveye çıkartacak potansiyel var. Kırsalda olan veya kırsal kökenli olan insan sayısını azımsayamayız. Tek sorun BİRLİK OLAMAMAK! Birlik olan, altyapısını, yollarını ve hatta evlerini bile baştan sona yapan köyler var. Pilot köy filan seçiyorlar hatta. Bu tamamen zihniyet meselesi.

"Haramlardan sakın, Allah'ın en abid kulu ol! Allah'ın sana ayırdığına razı ol, insanların en zengini ol! Komşuna ihsanda bulun, mü'min ol. Kendin için istediğini başkaları için de iste, Müslüman ol!" [Tirmizi, Zühd 2, (2306); İbnu Mace, Zühd 24, (4217)]

"Bir kimse kendisi için istediği bir şeyi, mümin kardeşi için de istemedikçe, hakiki mümin sayılamaz." (Ebu Davud)

Dinimiz bunu emrediyor. Ancak eminim siz de yaşıyorsunuzdur, ciddi bir hasetlik söz konusu. Komşusu araba alsa, onda var bizde niye yok oluyor. Traktör alma yarışına giriyorlar. Mesela bir örnek vereyim kendi yaşadığım. Biz her yaz köye gider kalırız. Arabamız vardı ama satmak zorunda kalmıştık. 3-4 sene arabamız olmadı. Arabayı sattığımız sene, yazın yine köydeyiz. Komşumuz da o sene yeni araba almış. Köy konağında da iftar yemeği var. Ama konak bize biraz uzak, köyün iki ucundayız. Neyse evden çıkıyoruz, yürüyerek gideceğiz. Komşumuz diyor ki önümüzden geçerken imalı bir tavırla "biraz da biz arabayla gezelim". Evimizi açtığımız, bahçelerimizi, tarlalarımızı kullanmasına izin verdiğimiz, her anlarında yanında olmaya çalıştığımız kadın bize bunu diyor. Arabasına atlayıp gitti.

Hani anlatırlar ya, adama ne istersen yapacağım ama aynısından komşuna da 2 katını yapacağım demiş. Adamda tek kolumu kes demiş. O hesap yani.

Köprüden, yoldan dolayı derdiniz vardır. Doğrudur, inanırım ama yeterince istemiyorsunuz ya da derdinizi tam anlatamıyorsunuz gibi geliyor. Birlik olup yetkilileri sıkıştırmak lazım. Köyümdeki olumsuzlukları anlatayım, sonra bununla ilgili de bir anım var. Bizim köyde yol yok, okul yok, köprümüz sizinki gibi, kanalizasyon yolun kenarından dereye akıyor, bakkal büfe filan yok (perşembe günleri kamyonla gelir) vs. Geçen senelerde ilçede gezerken köylüler ile kaymakama denk geldik. Ben ve benim gibi olan bir kaç kişi dedik ki, "yolu suyu geçtik şu kanalizasyon sorununu anlatalım". Biz kaymakama "kanalizasyon.." diyemeden bizimkiler atıldı. Neredeyse bize saldıracaklar. Ayıp olurmuş, söylenmezmiş, falan filan. Ya sen köyde bizden çok yaşıyorsun, o pis suyun verdiği zarara sen daha çok maruz kalıyorsun. Ama yok adamlar bize saldıracaktı neredeyse.

Sistemin kölesi durumuna da açıklık getireyim. Eğitim sistemin hala kölesiyim. İnşallah bu yaz bitiyor ve köye yerleşme planlarım var. Tanıdığım herkes memur neredeyse. Onların neler yaşadığını çok iyi biliyorum. Haklarının yendiğine çok defa da şahit oldum. Bizim ailede herkes işini hakkıyla yapmaya çalışır. Aldığı maaşını sonuna kadar hak etmek için uğraşır. Hatta kurumlardaki en kritik işler bile bizimkilere verilir. Annem yabancı dil bilmediği halde, yabancı dilde yazışmalar yapıyor. Yerine adam bulamıyorlar. Amerikan adam gelmiş, senin burada en az müdür olman lazım demiş. Dayım milyonluk ihaleleri ayarlıyor, en riskli işlerden birini yapıyor ama sınav açmıyorlar ve yükselmesine izin vermiyorlar. Müdür konuyu bilmediği için toplantıya dayımla gidiyor. O kadar üst düzey adamın yanında tek memur toplantı yapıyor. Ailede herkes böyle. Ama işi bilmeyen bir adam başlarına geçebiliyor. Bunu anlatmaya çalıştım.

Aracılardan şikayet ediyorsunuz ya. Aracıları ortadan kaldırmak aslında çok da zor değil. Mesela tanıdığım, doğrudan müşteriye ulaşan insanlar var. Düzenli ve sürekli artan müşterileri var. Şehirden gelip doğal diye adamdan hayvan kestirip gidiyorlar. Bir de arıcı tanıdığım var. Kendisi için 2-3 kovanla başladı. Kısa sürede 20 kovana çıktı. Sürekli talep görüyor ve aracıyla filan uğraşmasına gerek kalmıyor. Şimdi dört bir yana bal gönderiyor. Hem üretici daha yüksek fiyattan satıyor, hem de tüketici daha kaliteli ve daha uygun fiyata ürün buluyor. Yani aracıların karını bölüşüyorlar. Aradaki karın kime gittiğinin önemi vardır tabi ama ona kafa yormaktansa bu aracıları nasıl ortadan kaldırırım ona kafa yorarım.

Son olarak siyaset demişsin. İnan hiç sevmem ve uzak durmaya çalışırım. Tabi ülkemizde siyasetten uzak kalmak çok zor.

Kısaca tek derdim köylerin, çiftçilerin, tarımın ve hayvancılığın gelişmesi. Bir çok projem var, gece uyumadığım bile oluyor kafa yormaktan. Hatta kızıyorlar bana hayvanın yok bir şeyin yok niye bu kadar okuyorsun diye :D. İnşallah olur da uygulamalı öğrenirim. Tabi kurulu düzenim yok, dedemin babası bile köyde yaşamamış. Sadece bir evimiz vardı, dedem vefat edince o da harabeye döndü. Zaten koca ailede dedem ve benim dışında köye meraklı olan yoktu. Şimdi tek kaldım. Eğitim sisteminin kölesi olduysam da, belki başka işlerle de uğraşacak olsam da tek amacım köye yönelik sermaye biriktirmek. Ondan sonra karın tokluğuna köyde yaşayacağım :D.

Yine çok uzattım kusura bakma. Okumak istemesen de hak veririm yani :D. Gerçi sabah 4:15'e kadar yazdığımdan çok daha kısa oldu :D. Sadece kötü niyetimin, insanları yargılama amacımın olmadığını bilmeni istedim.

Son cümleni okyunca güldüm. :)

Güzel yazmışsın. Köylerde dediğin hasetlikler fazlasıyla mevcut. Ne zaman bir iş yapacak olsan olmaz derler. Örneğin pulluk aldın. Hem de ülke genelinde tutulan bir marka. Köyde keşke falanca marka alsaydın derler. Hayvan alırsın sen bakamazsın derler. Bunun gibi birçok şey.

Gelen yetkiliye iyi bakılır, yedirilir içirilir. Amaaaa derdini söyleyemezsin. Köylerde hala o gelenlere misafir gözüyle bakılır. Eyv. misafir ama o sana hizmet etmek için var. Bunu öğrendiğimiz zaman çok şeyi aşacağız.
 
  • Beğen
Tepkiler: ELPRESACANARİO
Dün gece saat 4:15'e kadar cevap yazmışım ve hala bitmemişti :D. Çok uzun olduğu için şimdi tekrardan yazıyorum kısaca :).

Benim tepkim okumadığın halde mesajımı gereksiz bulmanaydı. İlk cümlem bile gereksiz, saçma değil, aksine olumlu bir cümle idi. Diğer yazdıklarım da aslında yine çiftçilerin gelişmesi için eleştiri niteliğinde bir yazıydı. Ben senin yazını sonuna kadar okudum, haberin olsun :).

Köydeki amca dediğin konuya pek girmeyelim, konu uzun :). Sadece keyfi harcamalar ve hava atma merakı yüzünden battı. Güya battı yani, hala ev dubleks olsun, telefon son model olsun filan diyor. Traktör aldığı zaman ben ona demiştim, bu traktöre ihtiyacınız yoktu niye aldınız diye. Bana "köye en güçlü ve sıfır traktörü ilk ben getirdim" demişti. Adamın zihniyeti böyle. Tabi biz de dahil bir çok kişiye borçlanarak (borç takarak) aldı. Dedem kanserden hasta yatarken bu adam, "neyin var" diye bile sormadan "amca bana para gönder" diyen adam. Dedem de neyi var neyi yok gönderdi. Neyse daha fazla girmeyim artık... :) Bu örneği sadece köydekilerin hırsları, hava atma arzuları, çekememezlikleri üzerine anlatmaya çalışmıştım (tabi herkes aynı değil, bütün köylüler böyle demiyorum). Yoksa aldığı evler, arabalar herşeye rağmen batmıyor bana :).

Belki de sadece şehirde yaşadığımız için bize karşı önyargılı ve gözlemdiğim kadarıyla neredeyse düşmanca yaklaşılıyor. "Farming simulatör çocukları" demen de bu önyargılı duruma işaret ediyor. Bunu köyde çok hissediyorum ve ağrıma gidiyor. Burada da arada hissettiriyorsunuz :). Köye gittiğimiz ilk gün bile "yolculuk ne zaman" diye soruyorlar :D. Köydeki adamlar ile akşam sığırın gelmesini bekleriz. Sadece ineklerin dağdan gelişini sevdiğim için ve bildiklerimi paylaşmak için gidiyorum. Mesela bizim köy çok sulak ama tarlalar sulanmaz. Toprak analizini geçtim, ineğin artığını bile çoğu zaman gübre diye atmazlar. İlaçlama da yok. Ben birlik olalım da tarlalara su getirelim dediğimde inanın yüzüme bile bakmıyorlar, dinlemiyorlar, hatta sırtını dönen oluyor. Saçma sapan sohbetleri tercih ediyorlar. Geçenlerde mera ıslahını anlatayım, ayrıca meranın birinde çeşme yok hayvanlar susuz, buna çare olalım dedim de dinlemediler :). Burada da o sebeple paylaşım yapmaya korkuyorum açıkçası. Ben genelde her insanı sonuna kadar dinlerim, ciddiye alırım saçmalasa bile ve düzgünce cevap veririm. Aynı davranışı da karşıdan beklerim. Her ne kadar artık anlatmayacağım desem de dayanamıyorum :).

Çiftçinin birlik olup da yaptıramayacağı şey yok. X partisini indirip, Z partisini zirveye çıkartacak potansiyel var. Kırsalda olan veya kırsal kökenli olan insan sayısını azımsayamayız. Tek sorun BİRLİK OLAMAMAK! Birlik olan, altyapısını, yollarını ve hatta evlerini bile baştan sona yapan köyler var. Pilot köy filan seçiyorlar hatta. Bu tamamen zihniyet meselesi.

"Haramlardan sakın, Allah'ın en abid kulu ol! Allah'ın sana ayırdığına razı ol, insanların en zengini ol! Komşuna ihsanda bulun, mü'min ol. Kendin için istediğini başkaları için de iste, Müslüman ol!" [Tirmizi, Zühd 2, (2306); İbnu Mace, Zühd 24, (4217)]

"Bir kimse kendisi için istediği bir şeyi, mümin kardeşi için de istemedikçe, hakiki mümin sayılamaz." (Ebu Davud)

Dinimiz bunu emrediyor. Ancak eminim siz de yaşıyorsunuzdur, ciddi bir hasetlik söz konusu. Komşusu araba alsa, onda var bizde niye yok oluyor. Traktör alma yarışına giriyorlar. Mesela bir örnek vereyim kendi yaşadığım. Biz her yaz köye gider kalırız. Arabamız vardı ama satmak zorunda kalmıştık. 3-4 sene arabamız olmadı. Arabayı sattığımız sene, yazın yine köydeyiz. Komşumuz da o sene yeni araba almış. Köy konağında da iftar yemeği var. Ama konak bize biraz uzak, köyün iki ucundayız. Neyse evden çıkıyoruz, yürüyerek gideceğiz. Komşumuz diyor ki önümüzden geçerken imalı bir tavırla "biraz da biz arabayla gezelim". Evimizi açtığımız, bahçelerimizi, tarlalarımızı kullanmasına izin verdiğimiz, her anlarında yanında olmaya çalıştığımız kadın bize bunu diyor. Arabasına atlayıp gitti.

Hani anlatırlar ya, adama ne istersen yapacağım ama aynısından komşuna da 2 katını yapacağım demiş. Adamda tek kolumu kes demiş. O hesap yani.

Köprüden, yoldan dolayı derdiniz vardır. Doğrudur, inanırım ama yeterince istemiyorsunuz ya da derdinizi tam anlatamıyorsunuz gibi geliyor. Birlik olup yetkilileri sıkıştırmak lazım. Köyümdeki olumsuzlukları anlatayım, sonra bununla ilgili de bir anım var. Bizim köyde yol yok, okul yok, köprümüz sizinki gibi, kanalizasyon yolun kenarından dereye akıyor, bakkal büfe filan yok (perşembe günleri kamyonla gelir) vs. Geçen senelerde ilçede gezerken köylüler ile kaymakama denk geldik. Ben ve benim gibi olan bir kaç kişi dedik ki, "yolu suyu geçtik şu kanalizasyon sorununu anlatalım". Biz kaymakama "kanalizasyon.." diyemeden bizimkiler atıldı. Neredeyse bize saldıracaklar. Ayıp olurmuş, söylenmezmiş, falan filan. Ya sen köyde bizden çok yaşıyorsun, o pis suyun verdiği zarara sen daha çok maruz kalıyorsun. Ama yok adamlar bize saldıracaktı neredeyse.

Sistemin kölesi durumuna da açıklık getireyim. Eğitim sistemin hala kölesiyim. İnşallah bu yaz bitiyor ve köye yerleşme planlarım var. Tanıdığım herkes memur neredeyse. Onların neler yaşadığını çok iyi biliyorum. Haklarının yendiğine çok defa da şahit oldum. Bizim ailede herkes işini hakkıyla yapmaya çalışır. Aldığı maaşını sonuna kadar hak etmek için uğraşır. Hatta kurumlardaki en kritik işler bile bizimkilere verilir. Annem yabancı dil bilmediği halde, yabancı dilde yazışmalar yapıyor. Yerine adam bulamıyorlar. Amerikan adam gelmiş, senin burada en az müdür olman lazım demiş. Dayım milyonluk ihaleleri ayarlıyor, en riskli işlerden birini yapıyor ama sınav açmıyorlar ve yükselmesine izin vermiyorlar. Müdür konuyu bilmediği için toplantıya dayımla gidiyor. O kadar üst düzey adamın yanında tek memur toplantı yapıyor. Ailede herkes böyle. Ama işi bilmeyen bir adam başlarına geçebiliyor. Bunu anlatmaya çalıştım.

Aracılardan şikayet ediyorsunuz ya. Aracıları ortadan kaldırmak aslında çok da zor değil. Mesela tanıdığım, doğrudan müşteriye ulaşan insanlar var. Düzenli ve sürekli artan müşterileri var. Şehirden gelip doğal diye adamdan hayvan kestirip gidiyorlar. Bir de arıcı tanıdığım var. Kendisi için 2-3 kovanla başladı. Kısa sürede 20 kovana çıktı. Sürekli talep görüyor ve aracıyla filan uğraşmasına gerek kalmıyor. Şimdi dört bir yana bal gönderiyor. Hem üretici daha yüksek fiyattan satıyor, hem de tüketici daha kaliteli ve daha uygun fiyata ürün buluyor. Yani aracıların karını bölüşüyorlar. Aradaki karın kime gittiğinin önemi vardır tabi ama ona kafa yormaktansa bu aracıları nasıl ortadan kaldırırım ona kafa yorarım.

Son olarak siyaset demişsin. İnan hiç sevmem ve uzak durmaya çalışırım. Tabi ülkemizde siyasetten uzak kalmak çok zor.

Kısaca tek derdim köylerin, çiftçilerin, tarımın ve hayvancılığın gelişmesi. Bir çok projem var, gece uyumadığım bile oluyor kafa yormaktan. Hatta kızıyorlar bana hayvanın yok bir şeyin yok niye bu kadar okuyorsun diye :D. İnşallah olur da uygulamalı öğrenirim. Tabi kurulu düzenim yok, dedemin babası bile köyde yaşamamış. Sadece bir evimiz vardı, dedem vefat edince o da harabeye döndü. Zaten koca ailede dedem ve benim dışında köye meraklı olan yoktu. Şimdi tek kaldım. Eğitim sisteminin kölesi olduysam da, belki başka işlerle de uğraşacak olsam da tek amacım köye yönelik sermaye biriktirmek. Ondan sonra karın tokluğuna köyde yaşayacağım :D.

Yine çok uzattım kusura bakma. Okumak istemesen de hak veririm yani :D. Gerçi sabah 4:15'e kadar yazdığımdan çok daha kısa oldu :D. Sadece kötü niyetimin, insanları yargılama amacımın olmadığını bilmeni istedim.

Mizahla karşıladığın önce tebrik ederim hemde gerçekten tebrik ederim düşündüğüm gibi biri değilmişssin beni yanılttın :)

Bu tarz amcalar heryerde var sadece sizin amcaya özgü birşey değil insanın doğasındanmıdır yaratılışıdanmıdır bilmem ama bu tip insanlar heryerde var. 400 dekarla köyde yaşadığı halde yetinemeyip kısım kısım satan 1000 dekar araziyi şehrin görkemli akışına ve ışıklarına kapılıp batıran etrafımdan örnekler var bu tip insanlar köyde ağayken şehirde bekçi ya da temizlikçi oluyor. Hangi mesleği icra ettiği ile ilgisi olmayarak dediğim gibi insanın fıtratındanmıdır bilinmez :)

Hasetlik fesatlık bölge gözetmeksizin hepimizde var. Komşun bir mal almış önce hayırlı olsun demek yerine bunun daha büyüğüde var ondan niye almadınız gibi karşılık veren kitleler hepimizin içinde var. Belki de sırf bı yüzden İslam aleminin kılıcını rabbimiz bize vermiyor ben böyle düşünüyorum. İnsanlar mezhep ya da ırk olarak ayrılmazlar ten rengi gözetmeksizin hepimizin yaratılış amacı aynıdır önce iyi bir insan olmak gerekir. En önce iyi ruhlu merhametli olursan, kıskanç olmazsan mevlam sana gerisini verir.

Derdi anlatmak mesele değil anlatıyoruz üstelik bu bir devlet meselesi vatan millet meselesi ama yinede ulaştığın yerde dayın hısmın olmadan bu işler yürümüyor ülke olarak o noktadayız mesele çoğunlukla da bölgesel.

Aracıyı ortadan kaldırmak yasal bir şekilde olmalı yani ben ürettim balı tamam ama yasal olarak satma hakkım yok kdv ödemem gerekiyor. Bu genel bir çözüm olmaz kooperatifleşip aracıyı tamamen ortadan kaldırmak gerek bunu içinde malesef senin uğraştığın köy meseleleri gibi birlik olamıyoruz :) illa bir ağaçkakan çıkıyor. Bu konuda suç bizimmi bizim ona laf yok. Bu şekilde enflasyonunda önüne geçilmiş olcak halbuki milli gelirimizde insan başına artacak.

Aradığını bulmanı temenni ederim inşallah herşey düşündüğün gibi olur :)
 
  • Beğen
Tepkiler: ELPRESACANARİO

Benzer Konular