Türk Tarımında 50 yıldır değişen bir şey yok, bıraktığın, bildiğin gibi..


26 Mayıs 2007 / Cumartesi


Türk Tarımında 50 yıldır değişen bir şey yok, bıraktığın, bildiğin gibi..


Güngör URAS Olayların içinden
Tarımda alternatif politikaları tartışmaya mecburuz

Orta ve uzun dönemde (1) Buğday, (2) Pamuk, (3) Yağ bitkileri, (4) Pancar, (5) Mısır üretiminden vazgeçmek zorundayız. Mecbur kalırsak üretimi kör topal sürdüreceğiz ama, bunları üretmek çiftçiyi de ülkeyi de mutlu edemeyecektir.

Çünkü bu beş alanda başka ülkelerin üreticileriyle (değişik nedenlerle) rekabet şansımız yoktur. (1) Başka ülkeler iklim ve arazi avantajıyla, (2) Büyük işletmelerde, (3) İleri teknoloji kullanarak, (4) Büyük devlet destekleriyle üretim yaptıklarından, kalite ve maliyet avantajına sahipler.

Bu beş üründe sadece ABD hükümetinin üreticisine verdiği yıllık parasal destek 30 milyar dolar.

Halbuki bu beş ürün bizim tarımsal üretimimizin temel ürünleri. Ama satılamayacak ürün üreterek tarımı ayakta tutmak imkânsız.
Bunun için tarımda alternatif ürünlere yönelmeye mecburuz. Onun için bu konularda devletin alternatif politikaları ortaya koyması, üreticiyi yönlendirmesi önem taşıyor.

Elli yıldır bir şey değişmedi
1970'li yıllarda nüfusumuzun yüzde 40'ından fazlası tarımla uğraşıyordu. Tarımla uğraşanların sayısı şimdilerde yüzde 20'lere doğru indi. Tarımla uğraşan nüfus azaldı ama tarımsal gelir de azaldı. Tarımla uğraşanların geliri düştü.

Tarım konusunda yazarken görüş ve değerlendirmelerinden yararlandığım Dr. Hasan Ünal diyor ki,
(
1) Son elli yıl boyunca tarımda ciddi bir değişiklik olmadı. Tarıma ciddi bir teknoloji giremedi.

(2) Yüzyıllar öncesinin tarım ürünlerini üretiyoruz, fidancılığı sürdürüyoruz, meyveciliğini yapıyoruz.

(3) İnanılamaz ama 3 bin yıl öncesinin sulama tekniklerini kullanıyoruz.

(4) Sadece aşılı fide kullanımıyla sebze üretiminde bir gelişme oldu. İhracatı arttı.

Tarımdaki göstergelerin kötülüğü, alternatif ürünlere yönelmemizin, tarım teknolojilerinden yararlanmamızın sonuçlarını ortaya koyuyor.

Çünkü tarımın istihdamdaki ve milli gelirdeki payı Türkiye için hâlâ çok çok önemli.
Türkiye'de tarımın milli gelirdeki payı yüzde 12 iken, AB ülkelerinde yüzde 2.8, ABD'de yüzde 1.6 oranında.


Tarım sahipsiz
Türkiye'de tarımda çalışanların toplam istihdam içindeki ağırlığı yüzde 30 dolayında iken, AB ülkelerinde de yüzde 4.3, ABD'de yüzde 2.2 oranında.

Bizim tarım işletmelerimiz çok küçük. Bizde toprak çok bölündüğü için, ekonomik büyüklükte işletmemiz yok. Ekonomik büyüklükte işletme olmayınca ileri tarım teknolojisi uygulanamıyor. Bizde ortalama işletme büyüklüğü 6 hektar iken, AB ülkelerinde 15, ABD'de 198 hektar.

Bölünmüş toprakları birleştiremeyeceğiz. Toprak yapısını değiştiremeyeceğiz. O zaman yapılacak olan, sulamaya ve ileri tarım teknolojilerine önem vererek alternatif ürünlere yönelmektir.

İyi de bu konudaki alternatif tarım politikasını kimler ortaya koyacak? Kimler üreticiye anlatarak onları yönlendirecek? İşte sorun burada düğümleniyor. İşte bunun için tarımı birilerinin "sahiplenmesi"ni bekliyoruz. Ne yazık ki çoğu Anadolu kökenli olan politikacılarımız tarımdan hoşlanmıyor.

guras@milliyet.com.tr
 
yazıyı yazan hal... etmiş tarımımız nasıl değişmemiş. öküz koşarken şimdilerde 10 dölüm yeri olan bile 4*4 traktöre biniyor, kahveye bile traktörle gidiyoruz, öyle yaptılar böyle yaptılar buralarda pancar ekimini bitirme noktasına getirdiler, Bazı yıllarda alım yapan TMO yu kapatma kararı almak üzereler, teknoloji teknoloji diye diye bizlere avrupadan 40-50 yıl öncesinin mallarını pahalıya kakalıyorlar.........
<Ne yazık ki çoğu Anadolu kökenli olan politikacılarımız tarımdan hoşlanmıyor > diyerek suçun bizde olduğu doğru.(yanlış yere çekilmesin diye yazıyorum kimi seçtiğimizi bilmiyoruz.)
 
Yazarın bilgisinden yararlandığı kişiye katılmıyorum.
1-Katılmıyorum.Son 50 yılı bilmem son 40 yılı biliyorum.Türkiye tarımına muazzam teknoloji girdi.Hem motorlu hem motorsuz tarım aletlerinde,gübrede,ilaçlamada,ekim makinalarında,ilaçlarda,toprak işlemede herşey çok değişti.Pancar tarlasında pancarlar tek tek pancar beli ile sökülür,halka yapılır,işçiler etrafına oturur,tek tek milyonlarca pancar bıçakla kesilir, tel yabalarla römorklara yaba yaba atılır ve yağmur çamur fabrikaya götürülürdü.Şimdi dev bir yürüyen fabrika görünümünde makina tarlaya giriyor 40 dönüm yerini akşama bitiriyor,deposu neredeyse bir kamyon pancar alıyor.Bu makinayı alamayan kendi traktörüyle yine makina ile hasat yapıyor.Bu sadece pancarda.Her üründe herşey modernleşti.En azından benim etrafımda böyle.
2-Katılmıyorum.Silajlık mısır,kivi,kanola,çay,muz,avakado vs yüzyıllardır yetiştirdiğimiz ürünler mi?40 sene önce aralık,ocak,şubat ayında domates,biber,salatalık,patlıcan yenebiliyor muydu?Bursa tarım fuarına gidenler meyvecilik ve fidancılığımızın da nerelerde olduğunu görürler.En son geliştirilen anaçlarla aşılanmış fidanlarla dünya çapında bahçeler kuruluyor.
3-Katılmıyorum.3000 yıl öncesinin yöntemi ile sulama yapılan yerler vardır ama sulama sistemlerimizde çok modernleşti ve modernleşenlerde demode kaldığı için tekrar yenileniyor.
Yazarın yazısının ilk bölümüne katılıyorum.Bu konu ile ilgili bir makale ile biraz sonra bir konu açacağım.
 
  • Beğen
Tepkiler: KüreLee
Yazarın bilgisinden yararlandığı kişiye katılmıyorum.
1-Katılmıyorum.Son 50 yılı bilmem son 40 yılı biliyorum.Türkiye tarımına muazzam teknoloji girdi.Hem motorlu hem motorsuz tarım aletlerinde,gübrede,ilaçlamada,ekim makinalarında,ilaçlarda,toprak işlemede herşey çok değişti.Pancar tarlasında pancarlar tek tek pancar beli ile sökülür,halka yapılır,işçiler etrafına oturur,tek tek milyonlarca pancar bıçakla kesilir, tel yabalarla römorklara yaba yaba atılır ve yağmur çamur fabrikaya götürülürdü.Şimdi dev bir yürüyen fabrika görünümünde makina tarlaya giriyor 40 dönüm yerini akşama bitiriyor,deposu neredeyse bir kamyon pancar alıyor.Bu makinayı alamayan kendi traktörüyle yine makina ile hasat yapıyor.Bu sadece pancarda.Her üründe herşey modernleşti.En azından benim etrafımda böyle.
2-Katılmıyorum.Silajlık mısır,kivi,kanola,çay,muz,avakado vs yüzyıllardır yetiştirdiğimiz ürünler mi?40 sene önce aralık,ocak,şubat ayında domates,biber,salatalık,patlıcan yenebiliyor muydu?Bursa tarım fuarına gidenler meyvecilik ve fidancılığımızın da nerelerde olduğunu görürler.En son geliştirilen anaçlarla aşılanmış fidanlarla dünya çapında bahçeler kuruluyor.
3-Katılmıyorum.3000 yıl öncesinin yöntemi ile sulama yapılan yerler vardır ama sulama sistemlerimizde çok modernleşti ve modernleşenlerde demode kaldığı için tekrar yenileniyor.
Yazarın yazısının ilk bölümüne katılıyorum.Bu konu ile ilgili bir makale ile biraz sonra bir konu açacağım.
Güngör Bey yazıyı yazalı neredeyse 9 yıl olmuş. Biz o zaman sizin anlattığınız gibi pancar söküyorduk. Yani çokşey değişmemişti aslında. Şimdi de ekmiyoruz, ekemiyoruz 》kazanamadığımız için. Tabi bu durum yazının ilk bölümüyle daha alâkalı. Küresel dünyada oyunun kuralları kapitalist sistemle düzenleniyor. Buda demektir ki zengin daha da zengin olacaktır. Bu açıdan baktığımızda da aslında çokşey değişmemiş. Saygılarımla.
 
Üretmesine izin verme senin ürettiğini satın aldır...

Satın alacak gücü yoksa, ülkesine soktuğun bankandan kredi kullandır borçlandır hem malını satmış ol hem parana faiz işletmiş ol...

Son olarak seni o ülkeye hem sanayinle hem bankanla sokan işbirliklçilerine teşekkür et...

Suçlu kim ? Tabiki günah keçisi olarak KÖYLÜ !!! Başka hiçkimse suçlu değil elhamdülillah..
 
Üretmesine izin verme senin ürettiğini satın aldır...

Satın alacak gücü yoksa, ülkesine soktuğun bankandan kredi kullandır borçlandır hem malını satmış ol hem parana faiz işletmiş ol...

Son olarak seni o ülkeye hem sanayinle hem bankanla sokan işbirliklçilerine teşekkür et...

Suçlu kim ? Tabiki günah keçisi olarak KÖYLÜ !!! Başka hiçkimse suçlu değil elhamdülillah..

dustero kardeşim yazınızı çok beğendim . altına imza atarım . zaten yapılmak istenen oydu sen ekme sen üretme . BEN SANA DEKAR PARASI vereyim, ben sana mal vereyim .sen onu kullan . bu millet neleri yapar üretir ama arge ve imkanlar yok .sonrada herkez bankalara hücum. sonuç hep aynı . BATAN BATANA .
sonuç bir ülkenin TARIM POLİTİKASI yoksa, malesefki yok . trakya kadar bir HOLLANDA nın tarım ihracatı tüm türkiyenin kat ve kat fazlası .bunu sebebide tarım politikaları olması .bizimse malesef günlük hesaplar yapılıyor .köklü bir tarım projemiz hiç bir zaman olmadı .
 
Çiftçimizin vatandaşların en büyük eksikliği Amerikayı, Meksikayı, Kanadayı ve Avrupayı görmemesi. Zannediyor ki dünya bir tek Türkiye. Boş vaadlere çabuk kanıyor. Sene 1965 Adana Milletvekili Kemal Sarıibrahimoğlu Meclise Traktör ve ekipmanları hakkında soru önergesi veriyor. 1961 yılından bu yana memleketimize ithal olunan veya monte edilen traktör ve ekipmanları hakkında bilgi verilmesini istiyor. Tarım Bakanlığı ve Türkiye Ticaret Odaları, Sanayi Odaları ve Ticaret Borsaları Birliği, Devlet İstatistik Enstitüsü Başkanlığı ve Türkiye Cumhuriyeti Ziraat Bankası ile temas edilerek, elde olunan malûmata(?) göre Fordson Dexta 32 Beygir Hidrolikli Kasnaklı 1962 yılı fabrika imalatı 224 adet, Satılan 224 adet, Fabrika Maliyeti 18975TL, Fabrika Satış Fiyatı 19367 TL. (Fabrika Karı:392TL) Çiftçiye traktörün banka kredisi ile satışı 30696TL. Traktörün fiyatını en büyük arttıran Gümrük Vergisi. Fabrikanın karı ile devletin karını kıyaslamanızı istiyorum.

Tabi o yıllar bayilerin peşinatı alıp, gerisini taksitlendirip, çiftçiye traktörü al götür deyip senetsiz sepetsiz verdiği yıllardı. Güven vardı.


İnanmayanlar bakabilir. https://www.tbmm.gov.tr/tutanaklar/TUTANAK/MM__/d01/c042/b132/mm__010421320393.pdf
 
Son düzenleme:
Çiftçimizin vatandaşların en büyük eksikliği Amerikayı, Meksikayı, Kanadayı ve Avrupayı görmemesi. Zannediyor ki dünya bir tek Türkiye. Boş vaadlere çabuk kanıyor. Sene 1965 Adana Milletvekili Kemal Sarıibrahimoğlu Meclise Traktör ve ekipmanları hakkında soru önergesi veriyor. 1961 yılından bu yana memleketimize ithal olunan veya monte edilen traktör ve ekipmanları hakkında bilgi verilmesini istiyor. Tarım Bakanlığı ve Türkiye Ticaret Odaları, Sanayi Odaları ve Ticaret Borsaları Birliği, Devlet İstatistik Enstitüsü Başkanlığı ve Türkiye Cumhuriyeti Ziraat Bankası ile temas edilerek, elde olunan malûmata(?) göre Fordson Dexta 32 Beygir Hidrolikli Kasnaklı 1962 yılı fabrika imalatı 224 adet, Satılan 224 adet, Fabrika Maliyeti 18975TL, Fabrika Satış Fiyatı 19367 TL. (Fabrika Karı:392TL) Çiftçiye traktörün banka kredisi ile satışı 30696TL. Traktörün fiyatını en büyük arttıran Gümrük Vergisi. Fabrikanın karı ile devletin karını kıyaslamanızı istiyorum. Fazlada yorum yazmayacağım.

İnanmayanlar bakabilir. https://www.tbmm.gov.tr/tutanaklar/TUTANAK/MM__/d01/c042/b132/mm__010421320393.pdf

Anlaşılan o ki doğruymuş çiftçiyi en küçükten dewlete warıncaya kadar aradaki her aracı TİTANLamış....En büyük TİTANlayanda DEWLETmiş...Titan Tiitanaa..
 
Son düzenleme:

Burada fabrika traktörü tasarlıyor, çiziyor, döküyor, yapıyor montaj ediyor. Fabrika kârına bakın, birde taş atıp kolu ağrımayanların kârına bakın. O yıllarda ufak bir çiftçilik bile yapsan ürettiğin para yapıyordu.
 
  • Beğen
Tepkiler: EROL AKGÜN
Prof. Dr. Tevfik Güngör Uras İlk ve ortaöğrenimini Ankara'da TED Yenişehir Koleji'nde tamamlayan Güngör Uras; 1955 yılında Ankara Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi 'mali Şube'sinden mezun olmuş, 1988'de Boğaziçi Üniversitesi'nde doçentliğe hak kazanmış, 1994'te Marmara Üniversitesi'nde Profesör olmuştur. Çalışma hayatına Halk Bankası Genel Müdürlüğü ile başlayan Uras, daha sonra Başbakanlık Devlet Planlama Teşkilatı, İktisadi Planlama Dairesi Uzmanı olarak görev yaptı.
Bu ürünlerin nasıl yetiştiğinden zerre haberi olmayanlardan. Bunun yerine bir köylü çocuğunun görüşleri daha muteberdir benim için. Bunlar gibi birçok yurdum aydını yazarı çizeri, rakı içerken yediği leblebiyi, ağaçta yetişiyor sanan, yurdum burjuvalarındandır. Ayyy oğlum, onlar pis, onlara dokunma diye büyütülen bebelerden.
Türk tarımı kötüydü de, İktisadi planlama uzmanıyken sen naaptın derler adama?
Benim de hükümetin tarım politikalarına eleştirilerim var ama, ben bu adamların eleştirilerini kaala almam. Bunu Dr. Hasan beye ayrı cevap olarak yazacağım. Belki alıntıyı bile yanlış anlatmıştır.

2007 de Milliyet muhalif medya iken, Türk Tarımında 50 yıldır değişen bir şey yok, bıraktığın, bildiğin gibi... diye yazı yazıp, tarımdaki stratejik ürünleri yerin dibine vuran, biri.
2012 den sonra Milliyet el değiştirip havuz gazetesi olunca, 2016 da Her şeye rağmen bütçemiz sağlam diye yazılar yazan, övgüler yazan yazarlardan.
Kaala alan kardeşlerime sözüm yok. Ben kaale almıyorum.
 
Son düzenleme:
Yaw He He... Orta ve uzun dönemde (1) Buğday, (2) Pamuk, (3) Yağ bitkileri, (4) Pancar, (5) Mısır üretiminden vazgeçmek zorundaymışız.
Vazgeç de, Bi ağzımıza toptan, s...çmadıkları kaldıydı onu da yapsınlar.
1.(buğday) hem insan hem hayvan için protein, karbonhidrat.
2.Pamuk( Sağlıklı giyecek. Hem asker hem sivil için. Tohumu yağ, Posası da proteinli yem. Ete dönüşecek madde. Yani hayvansal protein)
3. Yağ bitkileri(Kanola, Ayçiçeği, Haşhaş, Susam, Çörekotu, Aspir vb.) Sağlıklı gıda maddesi, Vücudun yapı taşlarından yağların en sağlıklıları. ve ilaç hammadesi.
4.Pancar(sağlıklı glikoz, karbonhidrat) ve posası, hayvansal gıda. Yani ete dönüşebilecek madde. Almanyanın en çok ektiği ürünlerden biri.
5. Mısır. Günümüzde işlenmesi oldukça kolay artık. Yaz kuraklığı olmayan yerlerde Buğday, arpa alternatifi. Soya ile birlikte hayvansal üretimin temel taşı.

Hem bunları başka ülkelerden pahalı üretiyoruz diye, bir mantık olmaz. Teknolojide de yakalayamayacak, yakalasak da Çin Hindistan kadar ucuza üretemeyiz diye teknoloji de üretmeyelim mi o zaman? Gıda stratejik üründür. Nüfusun 80 milyonsa pahalı da maal etsen bunu kendin üretmelisin. Yoksa teknoloji ithal ettiğin gibi, dana ithal eder durursun.
Para ediyor diye, Her tarafı kiraz, Kivi, elma, armut, erik, doldur da Allah korusun, bi savaş çıktığında bir haftada teslim ol. Askerine eğer mevsimiyse bir hafta kiraz, erik ya da kurusunu yedir, İshalden bir hafta sonra tek mermi sıkmadan, gör anyayı konyayı.
Herşey akar. (panta rei) Heraklitos.
Herşey akar su, tarih, insan, yıldız ve fikir, NFK.
Hiç gelişme olmadı lafları da yanlış. Bu zaten eşyanın tabiatına aykırı.
Evet tarım politikaları çok doğru oluşturulup yönetilmiyor, çiftçi sahipsiz bırakılıyor olabilir. Yazı yanlışla, Mantık hatalarıyla dolu. Hükümete Eleştiri yapacaksan doğru tezlerle yap. Tarım politikalarının doğru yönetildiği söylenemez. Evet. Çiftçi sahipsiz.
Tarımda çalışan nüfusun oranını düşürmek, tarımsal ürün üretmemekle olmaz, diger tarım dışı Hi-tech ürünleri artırırsan hem tarımda çalışan oranı, hem tarımın bütçedeki payı düşmüş olur. Doğru olan da budur.
Fidancılığı meristem kültürü ile üretiyoruz, sulamayı da damlama ya da yeraltı hat damlama suyuyla yapıyoruz. Şimdi soruyorum? 50 yıldır hangi arkadaşım bu kadar bilgiye sahipti? derler adama.
Bu yazarlar proxy mi acaba diye aklımdan geçiyor? Bize direnmeyin t....z kaçınılmaz, zevk almaya bakın mı denmiş acaba?
Bu yazarlar okumuştur ama. ben yine de kendilerine Jared Diamondun Tüfek, Mikrop ve Çelik adlı kitabını bir daha okumalarını tavsiye ediyorum.
 
Son düzenleme:
  • Beğen
Tepkiler: cemaltan
Fordson Dexta 32 Beygir Hidrolikli Kasnaklı 1962 yılı fabrika imalatı 224 adet, Satılan 224 adet, Fabrika Maliyeti 18975TL, Fabrika Satış Fiyatı 19367 TL. (Fabrika Karı:392TL) Çiftçiye traktörün banka kredisi ile satışı 30696TL. Traktörün fiyatını en büyük arttıran Gümrük Vergisi. Fabrikanın karı ile devletin karını kıyaslamanızı istiyorum.
İnanmayanlar bakabilir. https://www.tbmm.gov.tr/tutanaklar/TUTANAK/MM__/d01/c042/b132/mm__010421320393.pdf
Ne inanmaycağız kardaşım. Bir de aynı yıllarda prototipini ürettiğimiz, Devrim adlı arabaların üfürükten bahanelerle üretilmemesini de ilave edelim:)
 
Yazının 2007 tarihli olduğunu görseydim yorum yapmazdım.Konuyu açan Murat bey olduğu için bu kadar yazayım.
On senede bile etrafımda ileriye doğru çok şey değişti.Ülkede tarımı geriye giden yerlerde olmuştur,mümkündür.Altı yıl yerinde sayan tarla ve icar fiyatları bölgemizde son iki yılda % 50 arttı.Tarımsal kazanç yoksa bu artış nerden geliyor.İstanbul'a yakın bir yerde değilki,parayı bulan İstanbullu köy kökenlilerin hafta sonu heveslerini gidermek için 5-10 dekar kapıştıkları dağ bayır,yolsuz,susuz demeyip para yatırdıkları yer olsunda fiyatları artsın. İlimizin içinde belki gerileyen yerlerde olmuştur.Ben kendi gözlemimi yapıyorum,etrafımdaki makinaları ve teknolojiyi görüyorum.Yazdıklarım ülke tarımına elbette genellenemez.Yazdıklarımı herhangi bir yeri övmek için diye asla düşünmeyin.Politikacının görevi milletinin önünü açmaktır.Översem çiftçimizin çalışkanlığını övebilirim.Karınca gibi çalıştıklarını görüyorum.
Pahalıya maloluyor diye buğday,yem bitkisi,yağ bitkisi,pancar üretmekten vazgeçemeyiz.Bunlar masa başından konuşulacak işler değildir.Aslında
pahalıya ürettiğimizi kimlerin üflediği belli.Şu konuma göz atarsanız (10 yıllık değil 10 günlük yazı) bana hak vereceksiniz.
http://www.trakkulup.net/showthread.php?t=79362
Kısaca; ileriye gidiyoruz,daha da ileriye gideceğiz ve önümüzdekileri onların ürettiği teknolojiyle de olsa yakalayacağız.
 
Türk tarımında gelişme olmadığı tezi şöyle gerçek. Arkadaşların saydıkları gelişmeler hep yurtdışından gelen gelişmeler. Son 50 yılda tarımımızı kendimiz geliştirmek adına ülke olarak ne yaptık? Ülkemize has ve uygun sığır, koyun, keçi geliştirdik mi? Ülkemize uygun kaç tane bitki ıslah ettik? Ülke şartlarına uygun sulama, toprak işleme sistemleri mi geliştirdik? Bugün bütün Türkiye AOÇ'ni süt ve dondurma markası sanıyor ama AOÇ aslında Türkiye'de tarımın geliştirilmesi için kurulmuş bir kuruluştu. Gerektiği gibi işletilse bugün elin mısır tohumu yerine kendi mısırlarımızı ekiyor olabilirdik.

Kısacası demek istediğim, elalemin geliştirdiği yenilikleri parayı bastırıp almak gelişmek değil. Asıl gelişme elaleme satabileceğin veya en azından kendine yetecek gelişmeler kaydetmekte.
 

Son 50 yılda tarımımızı kendimiz geliştirmek adına ülke olarak ne yaptık? Ülkemize has ve uygun sığır, koyun, keçi geliştirdik mi? Ülkemize uygun kaç tane bitki ıslah ettik? Ülke şartlarına uygun sulama, toprak işleme sistemleri mi geliştirdik?
Var kardeşim. Hem de bir sürü var. Sığır yok. Yeni sığır ırkı son 50 yılda zaten kaç ülkede kaç tane var? Tahirova koyunu var. Bitkiye gelince, meyve de var sebze de var tahıl da var. Araştırma enstitülerinin sitelerine gir bulursun. Hem, Bilim evrenseldir, birikimli olarak ilerler, bugün ABD veya Avrupanın geliştirdikleri de kendinden önceki toplumların, birikimi üzerine binadır. Böyle yazarları, Kaala alırsanız alın dedim ama, pişman etmeyin:)

Uzun yaşam sürelerimiz olmadığı ve akademik çalışmaların para etmemesi düşünüldüğünde;
Mukayeseli tarih, hadis, din, sosyoloji açıklayanları anlamak çoğumuz için mümkün değil. Biz eskiden ..... ;)
Anlaşılmamak ne kadar zor değil mi? 2007 de biri kuyuya bi taş atmış, hey ya rabbi...
 
Var kardeşim. Hem de bir sürü var. Sığır yok. Yeni sığır ırkı son 50 yılda zaten kaç ülkede kaç tane var? Tahirova koyunu var. Bitkiye gelince, meyve de var sebze de var tahıl da var. Araştırma enstitülerinin sitelerine gir bulursun. Hem, Bilim evrenseldir, birikimli olarak ilerler, bugün ABD veya Avrupanın geliştirdikleri de kendinden önceki toplumların, birikimi üzerine binadır. Böyle yazarları, Kaala alırsanız alın dedim ama, pişman etmeyin:)

Anlaşılmamak ne kadar zor değil mi? 2007 de biri kuyuya bi taş atmış, hey ya rabbi...

Girip bulmak başka bişi memleket olarak rantabl rekabetçi şartlarda kullanabilmek başka bir başka bişi. Mısır da warsa neden çoğunluk yabancı tohumcuların elinde...Daha bir sürü war ama kullanımı düşük, kamu personeli yapmış olmak için yapmışlar ama fizibl mı rekabetçi mi bunlara bakmamışlar. İstisnalar elbette war genel kaideyi bozmaz....
 

Benzer Konular