26 Mayıs 2007 / Cumartesi
Türk Tarımında 50 yıldır değişen bir şey yok, bıraktığın, bildiğin gibi..
Güngör URAS Olayların içinden
Tarımda alternatif politikaları tartışmaya mecburuz
Orta ve uzun dönemde (1) Buğday, (2) Pamuk, (3) Yağ bitkileri, (4) Pancar, (5) Mısır üretiminden vazgeçmek zorundayız. Mecbur kalırsak üretimi kör topal sürdüreceğiz ama, bunları üretmek çiftçiyi de ülkeyi de mutlu edemeyecektir.
Çünkü bu beş alanda başka ülkelerin üreticileriyle (değişik nedenlerle) rekabet şansımız yoktur. (1) Başka ülkeler iklim ve arazi avantajıyla, (2) Büyük işletmelerde, (3) İleri teknoloji kullanarak, (4) Büyük devlet destekleriyle üretim yaptıklarından, kalite ve maliyet avantajına sahipler.
Bu beş üründe sadece ABD hükümetinin üreticisine verdiği yıllık parasal destek 30 milyar dolar.
Halbuki bu beş ürün bizim tarımsal üretimimizin temel ürünleri. Ama satılamayacak ürün üreterek tarımı ayakta tutmak imkânsız.
Bunun için tarımda alternatif ürünlere yönelmeye mecburuz. Onun için bu konularda devletin alternatif politikaları ortaya koyması, üreticiyi yönlendirmesi önem taşıyor.
Elli yıldır bir şey değişmedi
1970'li yıllarda nüfusumuzun yüzde 40'ından fazlası tarımla uğraşıyordu. Tarımla uğraşanların sayısı şimdilerde yüzde 20'lere doğru indi. Tarımla uğraşan nüfus azaldı ama tarımsal gelir de azaldı. Tarımla uğraşanların geliri düştü.
Tarım konusunda yazarken görüş ve değerlendirmelerinden yararlandığım Dr. Hasan Ünal diyor ki,
(
1) Son elli yıl boyunca tarımda ciddi bir değişiklik olmadı. Tarıma ciddi bir teknoloji giremedi.
(2) Yüzyıllar öncesinin tarım ürünlerini üretiyoruz, fidancılığı sürdürüyoruz, meyveciliğini yapıyoruz.
(3) İnanılamaz ama 3 bin yıl öncesinin sulama tekniklerini kullanıyoruz.
(4) Sadece aşılı fide kullanımıyla sebze üretiminde bir gelişme oldu. İhracatı arttı.
Tarımdaki göstergelerin kötülüğü, alternatif ürünlere yönelmemizin, tarım teknolojilerinden yararlanmamızın sonuçlarını ortaya koyuyor.
Çünkü tarımın istihdamdaki ve milli gelirdeki payı Türkiye için hâlâ çok çok önemli.
Türkiye'de tarımın milli gelirdeki payı yüzde 12 iken, AB ülkelerinde yüzde 2.8, ABD'de yüzde 1.6 oranında.
Tarım sahipsiz
Türkiye'de tarımda çalışanların toplam istihdam içindeki ağırlığı yüzde 30 dolayında iken, AB ülkelerinde de yüzde 4.3, ABD'de yüzde 2.2 oranında.
Bizim tarım işletmelerimiz çok küçük. Bizde toprak çok bölündüğü için, ekonomik büyüklükte işletmemiz yok. Ekonomik büyüklükte işletme olmayınca ileri tarım teknolojisi uygulanamıyor. Bizde ortalama işletme büyüklüğü 6 hektar iken, AB ülkelerinde 15, ABD'de 198 hektar.
Bölünmüş toprakları birleştiremeyeceğiz. Toprak yapısını değiştiremeyeceğiz. O zaman yapılacak olan, sulamaya ve ileri tarım teknolojilerine önem vererek alternatif ürünlere yönelmektir.
İyi de bu konudaki alternatif tarım politikasını kimler ortaya koyacak? Kimler üreticiye anlatarak onları yönlendirecek? İşte sorun burada düğümleniyor. İşte bunun için tarımı birilerinin "sahiplenmesi"ni bekliyoruz. Ne yazık ki çoğu Anadolu kökenli olan politikacılarımız tarımdan hoşlanmıyor.
guras@milliyet.com.tr
Türk Tarımında 50 yıldır değişen bir şey yok, bıraktığın, bildiğin gibi..
Güngör URAS Olayların içinden
Tarımda alternatif politikaları tartışmaya mecburuz
Orta ve uzun dönemde (1) Buğday, (2) Pamuk, (3) Yağ bitkileri, (4) Pancar, (5) Mısır üretiminden vazgeçmek zorundayız. Mecbur kalırsak üretimi kör topal sürdüreceğiz ama, bunları üretmek çiftçiyi de ülkeyi de mutlu edemeyecektir.
Çünkü bu beş alanda başka ülkelerin üreticileriyle (değişik nedenlerle) rekabet şansımız yoktur. (1) Başka ülkeler iklim ve arazi avantajıyla, (2) Büyük işletmelerde, (3) İleri teknoloji kullanarak, (4) Büyük devlet destekleriyle üretim yaptıklarından, kalite ve maliyet avantajına sahipler.
Bu beş üründe sadece ABD hükümetinin üreticisine verdiği yıllık parasal destek 30 milyar dolar.
Halbuki bu beş ürün bizim tarımsal üretimimizin temel ürünleri. Ama satılamayacak ürün üreterek tarımı ayakta tutmak imkânsız.
Bunun için tarımda alternatif ürünlere yönelmeye mecburuz. Onun için bu konularda devletin alternatif politikaları ortaya koyması, üreticiyi yönlendirmesi önem taşıyor.
Elli yıldır bir şey değişmedi
1970'li yıllarda nüfusumuzun yüzde 40'ından fazlası tarımla uğraşıyordu. Tarımla uğraşanların sayısı şimdilerde yüzde 20'lere doğru indi. Tarımla uğraşan nüfus azaldı ama tarımsal gelir de azaldı. Tarımla uğraşanların geliri düştü.
Tarım konusunda yazarken görüş ve değerlendirmelerinden yararlandığım Dr. Hasan Ünal diyor ki,
(
1) Son elli yıl boyunca tarımda ciddi bir değişiklik olmadı. Tarıma ciddi bir teknoloji giremedi.
(2) Yüzyıllar öncesinin tarım ürünlerini üretiyoruz, fidancılığı sürdürüyoruz, meyveciliğini yapıyoruz.
(3) İnanılamaz ama 3 bin yıl öncesinin sulama tekniklerini kullanıyoruz.
(4) Sadece aşılı fide kullanımıyla sebze üretiminde bir gelişme oldu. İhracatı arttı.
Tarımdaki göstergelerin kötülüğü, alternatif ürünlere yönelmemizin, tarım teknolojilerinden yararlanmamızın sonuçlarını ortaya koyuyor.
Çünkü tarımın istihdamdaki ve milli gelirdeki payı Türkiye için hâlâ çok çok önemli.
Türkiye'de tarımın milli gelirdeki payı yüzde 12 iken, AB ülkelerinde yüzde 2.8, ABD'de yüzde 1.6 oranında.
Tarım sahipsiz
Türkiye'de tarımda çalışanların toplam istihdam içindeki ağırlığı yüzde 30 dolayında iken, AB ülkelerinde de yüzde 4.3, ABD'de yüzde 2.2 oranında.
Bizim tarım işletmelerimiz çok küçük. Bizde toprak çok bölündüğü için, ekonomik büyüklükte işletmemiz yok. Ekonomik büyüklükte işletme olmayınca ileri tarım teknolojisi uygulanamıyor. Bizde ortalama işletme büyüklüğü 6 hektar iken, AB ülkelerinde 15, ABD'de 198 hektar.
Bölünmüş toprakları birleştiremeyeceğiz. Toprak yapısını değiştiremeyeceğiz. O zaman yapılacak olan, sulamaya ve ileri tarım teknolojilerine önem vererek alternatif ürünlere yönelmektir.
İyi de bu konudaki alternatif tarım politikasını kimler ortaya koyacak? Kimler üreticiye anlatarak onları yönlendirecek? İşte sorun burada düğümleniyor. İşte bunun için tarımı birilerinin "sahiplenmesi"ni bekliyoruz. Ne yazık ki çoğu Anadolu kökenli olan politikacılarımız tarımdan hoşlanmıyor.
guras@milliyet.com.tr