Marketlerdeki Süt Fiyatları


12705658_950777104970769_3752718205237786670_n.jpg

Bir ticari kural vardır ki Dünya'da değişmez, arz talep dengesi bu kuralın adı. Türkiye'deki süt işleyen firmalar sütte arz fazlalığı olduğunu ve talebin azlığını bahane ederek yetiştiricilerden satın aldıkları süt fiyatlarını yaklaşık % 10 düşürdü ama raf fiyatlarına zam Yaptılar . Şimdi bir kişi çıksın da biz yetiştiricilere açıklama yapsın. Talep olmayan bir Ürünün fiyatı artar mı? Talep var ise Arzı sağlayan yetiştiricinin fiyatını düşürmenin adı ticari yamyamlık değilde nedir? GIDA tarım ve HAYVANCILIK bakanlığının yetiştiriciyi desteklemek için yapmış olduğu yemde KDV nin sıfırlanması hammadde tüccarlarına , süt tozu ihracatındaki desteklemin 2,5 tl den 4 tl ye çıkartılması ise mandıracının kursağında kaldı, Yük yine yetiştiricinin sırtından alınmadı. Tarım Bakanlığından ülkemizdeki bu kaosu çözecek etkili bir çözüm beklemekteyiz.

-------A L I N T I -------
 
Bizim süt toplama merkezimiz var. Geçen yıl birsürü firma süt istiyordu. Ve bu ay süt verdiğimiz şirket süt almayı keseceğini söyledi. Trakya nın tüm mandıralarını gezdik 1 tane bile süt alan mandıra bulamadık . Hatta bazı mandıralar kapanma durumunda. Birsürü büyük çiftlik iflas eşiğinde .

Ee şimdi ne olacak. Köyümüzde 50 tane büyükbaş hayvan bakan var . Bızde dahil. 15 gün sonra sütlerimizi yere dökecez gibi duruyor. Allah sonumuzu hayır etsin. Bu işte bir oyun dönüyor ama belli değil yakında çıkar ortaya.
 
Kasım ayının parasını Cuma günü aldık, buna da şükür piyasa ne halere geldi.

Fabrikalar bir tek sütten kar etmiyor. Biz adama satıyoruz %4 yağlı süt, adam vatandaşa satıyor %3 yağlı süt. %1 yağ nerede? Tabiki kaymak, tereyağ vs. olarak market raflarında. 100g kağmağı 15 liradan satıyorlar. Bizden 1 ton süt alıyor, yağının %1'ini yani 10kg yağı ayırıp satıyor. Yani bizim süt sırf kaymağı ile kendisini amorti etmiş oluyor, 1 ton süt firmaya kar kalıyor.
 
beyler benim anlamadığım 2 tl ye satılan süt markası da para kazanıyor 3.25 tl ye satılan markanın şirketi para kazanıyor ? birde bunların çeşitlendirip sütün içindeki bazı yağları aldıklarında dahada pahalıya satıyorlar.
 

Uzun süredir devam eden istikrar bozuldu büyük bir süt krizinin içindeyiz hayırlısıyla üretici,yetiştiriciler olarak atlatırız.Kdv indirimi bizlere yeni bir yük getirdi yemler bir ay düştü tekrar zamlandı yemdeki kdv sanayicinin cebinde müstahsil olan süt işletmeleri %8 kdv alıyor kesif yemde iyi bir gider olduğu için kdv nin büyük miktarını karşılıyordu şimdi bu kdv yi ödemek zorunda kalacağız yani elde var -8 ne anladık bu işten.Şu anda sanayici daha çok kazanıyor devlette verdiği kdv yi geri alıyor kaybeden tüketici ve üretici.
 
Biz Kırklareli Vize liyiz. Ege den adam 2 ton süt için Vize ye gelir mi acaba? Ama şöyle de bir durum var. Pınar Veya Sütaş ın Trakya da bulunan süt merkezi var mı ?

Şöyle köyün tamamı verirse gelir. Bizim burada eskişehire süt almaya gidiyorlardı. Yoksa 2 ton sütten dolayı gelmezler. Büyük firmalara danışmak lazım.
 
  • Beğen
Tepkiler: islam doğan
Ekli dosyayı görüntüle 8116

Bir ticari kural vardır ki Dünya'da değişmez, arz talep dengesi bu kuralın adı. Türkiye'deki süt işleyen firmalar sütte arz fazlalığı olduğunu ve talebin azlığını bahane ederek yetiştiricilerden satın aldıkları süt fiyatlarını yaklaşık % 10 düşürdü ama raf fiyatlarına zam Yaptılar . Şimdi bir kişi çıksın da biz yetiştiricilere açıklama yapsın. Talep olmayan bir Ürünün fiyatı artar mı? Talep var ise Arzı sağlayan yetiştiricinin fiyatını düşürmenin adı ticari yamyamlık değilde nedir? GIDA tarım ve HAYVANCILIK bakanlığının yetiştiriciyi desteklemek için yapmış olduğu yemde KDV nin sıfırlanması hammadde tüccarlarına , süt tozu ihracatındaki desteklemin 2,5 tl den 4 tl ye çıkartılması ise mandıracının kursağında kaldı, Yük yine yetiştiricinin sırtından alınmadı. Tarım Bakanlığından ülkemizdeki bu kaosu çözecek etkili bir çözüm beklemekteyiz.

-------A L I N T I -------
Eskiden ben de öyle düşünüyordum ancak ufak bir araştırma sonrası bunun böyle olmadığını gördüm. Bu süt işletmeleri gerçekten düşük karlarla çalışıyorlar.

1) Sütün üreticiden alınması: bazı köylerden o kadar az süt alıyorlar ki, tankı doldurmak için bayağı bir gezmeleri gerekiyor bu da mazot ve personel demek. Ayrıca çok yol yaptığı için aracın bakım gideri artıyor.

2) Genellikle köylüden kalitesiz süt alıyorlar. Türkiye' de kaliteli süt üretimi oldukça düşük. Yağ protein oranları önemli. Düzgün bir rasyon ile süt hayvanı yetiştiren işletme az.

3) Fabrikaya götürme ya da sonrasında oluşan belli bir süt kaybı

4) Sütün pastorizasyonu işlenmesi vs. Masraflar

5) Paketleme

6) Depolama ve dağıtım

7) Pazarda yer kapmak için tanıtım çalışmaları.


Bu kalemler tek tek yazıldığında adamlar oldukça fazla ciro elde ediyorlar ama karlılık az. Evet Avrupa'dan daha pahalıya süt satıyoruz ama Avrupa'dan daha pahalıya da süt alıyor bu fabrikalar. Avrupa'da süt bizden daha ucuz şu anda. Fransa çiftçisi isyan bayraklarını açmış, Avrupa'da durum hiç iç açıcı değil.

Hükümetlerin çoğu iflas noktasında son yıllarda Dünya inanılmaz bir savaş zamanı yaşadı. 15 yıldır aralıksız savaşlar var.

Afganistan, ardından Irak, sonra Arap baharı ve petrolün ucuzlaması. Biz bizde neden düşmüyor Dünyanın her yerinde düşüyor diyoruz ya yok öyle bir şey. Petrolün varil fiyatı füşüyor bu sadece ABD'YE yarıyor. €/$ paritesi 1.30'lardan, 1.10 seviyelerine düştü, Ruble %50 değer kaybetti, Suudi Riyali aynı şekilde. Suudiler aralıkta ülke içinde benzine bir anda %50 zam yaptı. Evet onlarda yine ucuz ama, yine de %50 ne demek!

Bana kızmayın kimsenin savunuculuğunu yapmıyorum, ben tüm düzeni eleştiriyorum. Devlet politikası yanlış ama maalesef devlet değil AB belirliyor bu politikayı. Düzen yanlış ama ama maalesef düzen değişir ama çarklarda Ezilenler değişmez. Herkes birlik olmadıkça değişmez.

Ne yapılmalı:

Kooperatiflere geri dönmeli, 10-20 başı olanlar bir araya gelmeli, tek işletme kurmalı herkes çalışmalı. Tıpkı Konya Şeker gibi olmalı gerekirse. Köy Köy bölge bölge. Yem daha ucuza alınırken, sütün taşıma maliyeti azalacağından 10 kuruş daha fazlaya satılır süt, ayrıca eğer KDV geri geldiyse şirketleşin, Tekim nasıl olacak demeyin, artık birey olarak bile Limited açılabiliyor. Birlik olmaktan korkmayın, klasik hikaye tek kibrit çöpü mü daha kolay kırılır, 20 tane mi?
 
çözüm esasında basit süt toplama birlikleri peynir üretsin ve satsın yapılırmı evet diyorum çünki bu işin içindeyim semt pazarlarında kilosu 10 liradan köy peyniri diyin kapış kapış gider bu sadece bir ORGANİZASYON işi yada süt birlikleri süt tozu yapsın şunu idda ediyorum 1 ay endüstriye süt verilmesin tamamı İFLAS EDER
 
1.Firmaların tamamı endüstriyel araç kiralama yapıyor yani aracın bakımı ve masrafı''sıfır'' ayrıca harcadıkları mazotu gider gösterip ödedikleri vergiden düşüyorlar daha fazlası araclar kiralık olduğu için ödedikleri kiralarıda vergiden düşüyorlar

2.Aldıkları sütlerin tamamı karıştığı için ortalama yag ve protein oranı tutturuluyor yani bundada bir kayıpları söz konusu değil

3.sütler alınırken PH değerlerine bakılarak alınıyor PH ı düşük sütü kesinlikle almıyorlar.


diğer maddeler içinse şunu söyleyebilirim bu maddeler giderlerin büyük tarafı değil kaldıki otomize edilmiş bir fabrikadaki operasyon genele bakıldığında giderde çok büyük yer tutmaz
 
Et hayvanını da süt hayvanını da inekler doğuruyor. inek artışı artıp, "doyma noktasına" ulaşınca ne olacak peki? İnekler ne zaman kesilmez? bu soruyu biz soruyoruz da acaba hayvan bakanlığı yetkilileri de düşünüyorlar mı bu sorunun cevabını? Süt konseyi var değil mi ülkede süt fiyatlarını belirleyen.
Bakın Hollanda da bu denge bozulduğunda neler oluyormuş? Amcalar köle gibi çalışmayız demişler. birkaç gün sonra çözüm bulunmuş.Hollandada süt protestosu.jpg
Bir de marshall planı benzeri proje süt sığırcılığına çözüm olabilir mi diye konu açmıştım? pek takan olmadı. Bakın ABD "doyma noktasına" ulaşınca ne yapmış tarihte. 3 milyona yakın suriyeli kendi ülkende var zaten para vereceğine süt tozu, peynir ver, hem de başka fakir ülkelere dağıt kalıcı çözüm bulunasıya kadar.ABD-Yardımı-sut-tozu.jpg 3.jpg marshal kutusu.jpg
 
Eylem yapma işini unutalım bence. :) Burası Türkiye, çiftçilerin eylem yapacağını sanmam. Süt tozu bence süt fazlası için kesin çözüm. Ayrıca süt ürünleri tüketimini artırmamız lazım. Bu işe önce kendimiz başlamalıyız. Burada iş en çok mandıralara düşüyor. Süt ürünleri tüketimini artırmak amaçlı reklamlar yaptırılmalı.
 
Demek ki çiftçilerin ineklerin kapasitesini maksimum zorlayarak çok süt üretmeleri, üreticiler için avantajlı görünmüyor. Önemli olan para kazanacağı kadar üretmek. Aynı zamanda öğretmenlik yapıyorum. Üç sene önce milletvekili maaşlarına zam yapılırken, bir gündem olmuştu. Bir de öğretmenler ne iş yapıyor da bu kadar zam istiyor lafı edilmişti o sıralarda. Bu sırada bir milletvekili, kendi maaşlarının yetmediğini söyledi basın önünde. Okuldaki bir öğretmen arkadaşım, adam haklı, bir sürü masrafı oluyormuş, diye ciddi ciddi savunmaya başladı. Ne kadar trajik bir durum değil mi. İnsanlar önce kendi haklarını savunmayı bilmeli. Sonra başkasına merhem olabilir belki. TV programlarında veya değişik platformlarda bu konu gündeme geldiğinde de ya süt patronları da haklı, adamlar kazanamıyorlar, gibi laflar ediliyor. Okuldaki arkadaşımı hatırlıyorum ben de. De ja vu Süt konseyi fiyatalarına göre Marmarada 1,04lira 1 lit. süt maliyeti. Şu an 1,15 sütün alınışı. 15 krş. için çalışan çiftçi, yarım yağlıyı en az 2 tlye tam yağlıyı en az 2,80e satan süt patronlarının derdine düşmüş. Belki şu son birkaç aydır, karları düşmüştür. Ama 15 kuruştan az mı kazanıyorlardır sizce. Çiftçi 1,04 liraya mal ettiği sütü 90 krşa verince süt piyasası düzelecek mi? Acaba bu patronlar, karları fazla olduğu dönemlerde, eyy üreticiler ben sizden çok kar ettim, bu ay paraları 90’a anlaştık ama ben 1,20 den ödeyeceğim mi dediler? Bunu duydunuz mu hiç?
Peki çözüm ne?
1.Çiftçi borçlanmadan gerekirse, gıdım gıdım ilerleyecek, köle gibi bedavaya üretmeyecek, gerekirse buzağı toplayıp sütü mama yerine kullanacak. Bir şekilde dengeleyecek, hem kendini hem piyasayı. Yani fren mekanizmaları olmalı.
2. Herkes damızlıkçı olmayacak. Elinde iyi ırk bulunanlar, damızlıkçı sayılacak, süratle bu işletmeler ari sertifikasyonuna gidecek. Damızlık birliği hem süt hem yavru hem üretici temsilcisi olarak her duruma müdahale etmeyecek.
3. Acilen Avrupa ve Abd deki gibi sütün miktarına değil yağ, protein, kazein oranına göre fiyatlandırma yapılacak.
4. Devlet hibe vermemeli bence, obudsmanlık görevini yerine getirse daha iyi. ya da üreticiyi ve tüketiciyi koruma gibi rol üstlenmeli. Kendisinden kaynaklanan girdi maliyetlerini düşürmeli mazot, enerji gibi. Yemdeki kdv gibi olmamalı. Yine dağdaki yörüğün sırtından kurban kestiler bu arada. Yemciler kısmen memnun oldu da çiftçi memnun olmadı mesela. Mesela ahırdaki elektrikten TRT payı gibi pay alınmamalı, sağım makineleri ya da inekler TRT izlemiyor değil mi? ya da mazot bu kadar pahalı olmamalı.
5. Batıda Saf ırk olmayan, ya da damızlık puanı yüksek olmayan holsteinlere 5 yaş sınırı kaldırılmalı mesela. Bunlar sütçü simentallerle melezlenmeli. erkekleri besi materyali yapılıp, dişileri sim-holş gibi etiketlenip geçiş süreci damızlığı yapılmalı, bunu damızlık birlikleri savunmalı ve koordine etmeli. Veya süt kapasitesi düşük olanlar angusla melezlenmeli.
6. Jerseyler için eylem planı hazırlanmalı ama Jerseyler ayrı bir konu. ve çok uzun bir konu.
 

Özellikle Hermiyas Kardeşim için yazıyorum.
Jerseyler en verimli süt ırkıdır. bu hayvanları ne yapıp edip değerlendirmeliyiz.
Jerseyler Karadeniz sahil boyunca beslenen, süt yağ ve protein oranları yüksek, küçük cüsseli, hayvanlardır. Şimdi özelleştirilen Bafra Karaköy İşletmesi Bu ırkın burada yayılmasını sağlamıştır. Bu halk bu hayvanları, kışın 1, 2 ay Fındık bahçelerini temizledikleri otlarla, yazın da her yer yeşillik olduğu için taze otla besler. Yaylası olan yazın zaten yayladadır. Karadeniz jersey ırkına uygun olmakla birlikte, aslında yurdumuzun güney kesimleri de jersey için uygundur. Çünkü bu hayvanlar sıcaklık stresine çok töleranslı hayvanlardır. Karadenizde 4 yıl yaşadım. Oradan evliyim. Kayınvalidemin bu hayvanlardan en az bir tane olurdu. Onlar siğir derler. Artık köyde neredeyse kimsede kalmadı. Yaylacılık yapanlarda var. Sahil şeridinde hemen herkeste var iken şimdi yok. Bu insanlar bunları, nefis kaymak, tereyağı, yoğurt, Trabzon peyniri için üretirler. Çoğu melezdir, verimleri saf Jersey ırklara göre daha düşüktür. Ayrıca erkekleri kurbanlık yaparlar. Karadeniz insanı eskiden beri kurbanda pek küçükbaş kesmeyen bir halktır. Jerseyler dünyadaki en karlı, en verimli sütü üreten sığır ırkıdır. (Eşref beyin dediği gibi: Japon arabası gibi, az yakar, çok kaçar)
1. Yoğun besin içeren Jersey sütünün tadı da çok daha güzeldir.
2. Jersey sütü ile peynir üreticileri %25 daha fazla ürün elde ederken tereyağı üreticileri de %30 daha fazla ürün alırlar-bu sayede her iki ürünün de kilogram maliyeti düşer.
3. Jersey ineği erken ergenliğe girer ve küçük doğurduğu için kendi kendine doğurabilir. Yüksek miktarda süt verir. Verimli ömürleri daha uzundur.
4. Jersey sığır yetiştiricileri sıcaklık 40 derecenin üzerine çıkmış olsa bile Jersey ineklerinin ahırlarda ya da otlakta beslenmeye devam ettiğini söylemektedirler.
5. Yemle beslemeden tut, gütme, yoğun otlamaya kadar farklı besleme sistemlerine de uyum sağlar
6. Hem tek başına 1 inek olarak bakıma, hem ahırlara, hem de, büyük ya da küçük sürülere uyum sağlamıştır.
Dezavantajları:
1. Hipokalsemi, bu holsteinlerde de var aslında.
2. Erkeklerinin besi materyali olmaması, canlı ağırlık artışının az olması.
Benim eylem planı önerim Şu:
1. Damızlık birliklerinin hızlı bir şekilde Jersey damızlıkları temin etmeleri. Jerseyleri daha küçük çiftçilere dağıtmaları. Örneğin 5 hayvanın altında olan çiftçiler. Bunlar da bu birliklere kayıt altına alınabilir.
2. Kooperatif, süt birliği vb. kuruluşların bu verimli sütleri kendilerinin işlemesi veya bu sütlerin ayrı fiyatlandırılmasına öncülük etmesi.
3. Hem Karadenizde hem Akdenizde Karaköy İşletmesi gibi yerler kurularak, ABD den ithal edilen hayvanlarla gen havzaları kurulmalı. Dişi sperma teknolojisi ile birkaç yıl damızlık genç düve çoğaltılmalı. Bunu yaptığı projelerle damızlık birliği yapmalı devlet ise finanse etmeli.
4. Erkek doğan buzağılar 2 yaşına kadar en düşük maliyetle beslenmeli, Bir veya iki hisselik kurbanlık yapılmalı, Kurban Bayramı, Erkeklerinin besi materyali olmamasına çözüm olabilir. Bunun için erkek buzağıları sütten kestikten ot ağırlıklı besleyip Kurbana iki üç ay kala besiye çekilmeli.
Şimdi neredeyse bütün Anadoluda da ağırlıklı olarak büyükbaş kesiliyor. Benim çocukluğumda, bizim köyde neredeyse 300 hayvan kesilirse, bir iki büyükbaş kesilirdi. Şimdi ise neredeyse hep büyükbaş.
Türkiye Müslüman ve ağırlıklı Hanefi bir toplum. Bu yüzden Avrupa ülkeleriyle kıyaslama yaparken bazı hatalar yapılır. Örneğin Avrupada daha hızlı üreyen ve her türlü pisliği yiyen malum hayvanı et için beslerler, ve et ihtiyacının büyük bir bölümünü onunla karşılar. Bir de Kurban gibi bir günleri yok. Bizim ülkemizde Bir yıl hiç et satın alamayan insanlar bile bir hafta et tüketir kurbanda. Bu durum Jerseyler için avantaja dönüştürülebilir. Zaten 7 hisseli kurban pek kesilmiyor. Bunların erkek buzağılarından doğacak dezavantajı kaldırırsak Daha az tüketen, Daha nitelikli ve fazla süt veren ineklerimiz olacaktır. İşletmeler yeterli dişi hayvan sayısına ulaşınca bazı ineklerini Angus gibi küçük doğuran etçi ırklarla melezleyerek, ( Bu uyumu bilmiyorum) bunların hem dişi hem erkek buzağıları besi materyali yapılabilir.
5. Doğu Karadeniz meralarının çoğu, düzlüğü az olduğu için, Holsteinlere uygun değildir. Zaten Holstein sütünü de bu insanlara pazarlamanız zordur. 4 lira da deseniz bu insanlar Jersey sütünü alır. Bu damak tadı kaybolmadan Doğu Karadeniz için, ayrı teşvikler çıkarılmalıdır.
 
"Trakkulup yemini" Bulduklu kardeşim çok önceden göndermiş ben yeni gördüm :eek:
Madde 10-Zırtı pırtı yanlış yerlere konu açıp yetkililerin işlerini başından aşırmayacağıma. :eek:
Sayın yetkililerim :eek: ve [MENTION=41641]Hermiyas[/MENTION] kardeşim Jerseyler kısmını ilgili bölüme taşıya bilir misiniz:eek:
 

Benzer Konular