John Deere American Farmer

OYUN HAKKINDA BİLGİ...

Toprakta yuvarlanmamışsa, gübre ile oynamamışsa, yağmurda ıslanmamışsa ne ona çiftçi derim ne de dedirtirim, diyeni de sevmem. Sen ki devlete olan faiz borcun yüzünden topraktan daha kara düşüncelere dalmamışsan, nerede bunun çiftçiliği, ekip biçmesi. İki traktör, bir biçer döver midir çiftçi görünümünü sağlayan, ziyadesiyle hepsine deyineceğiz, oyun yapmak isteyip de çamurdan olsun oyun olsun diyenlere iki çift laf edeceğiz.

Hiç de güzel olmayan açılış ekranlarımızı takiben, ki bu ekranlarda demoya itafen hiçbir şey yok, ulaştığımız ana menümüz bize oyunun, “belki grafikler sağlam olmayabilir ama özü önemli, bunu amaçladık” şeklinde bir giriş yapacağı kuşkusunu içimize salar. Bu sadeliği ayarlar menüsünde de görünce hafiften kuşkularımız su yüzüne çıkmaya başlamıştır. İşini bilen kişiler olduğumuz için paramızı sokağa atmayacağımızı biliriz ve aldığımız bu oyunun da kaliteli olmasını arzu ederek devam ederiz. Fakat bu güzel rüya “New Game” ikonuna tıklamamızla sona erecektir ki felaket “dolu” şeklinde değil, dönmeyen tekerlekler, vasat grafikler, yetersiz seçenekler şeklinde gelecektir (bir çiftçinin kabuslarından önemli bir tanesinin “dolu” olduğunu düşünürsek durumun vahimliği ortaya çıkar).

Gönlüm oyundan ekran görüntüsü bile almak istemedi, ki az biraz bir tarla, bahçe görüp heyecanlanmayasınız, oyunun bir şeye benzediğini sanmayasınız. Adı üstünde, çiftçilik yapacağımız oyunumuzun temeli toprak ilişkilerine dayanmakta. Feodal yapılarda bile çiftçi böyle eziyet görmemiştir ki bizim yanımızda lafı bile olmaz. Eziyet, oyunda bir “tutorial” seçeneği olmadığı için bir an da, tarlada kendinizi çıplak hisseder gibi kalmanızla başlıyor. Siz, yardımcınız, küçük bir köpek, ki oyunda en takdir ettiğim karakterdir, en azından vazifesini yapıyor, etrafta salak salak geziniyor, peşinizden ayrılmıyor. Küçük bir ev ve bir kaç dönüm (kaç yıl oldu hala dönümü metreye çeviremem, dönümün büyüklüğünü kavrayamam, ayıp bana) tarlanızla başlıyorsunuz. Tabii ortada herhangi bir yardımcı olmadığı için ilk başlarda gördüğünüz herşeye (çok fazla şey olmadığını göz önüne alırsak uzun sürmüyor) tıklayarak deniyor, ne işe yaradığını anlamaya çalışıyorsunuz ki “HELP” ikonunu görmenizle bir nebze rahatlayıp, “tutorial” menusunun yazılı şekli de olsa bu kısmı okuyup hatmediyorsunuz. Neymiş; “corn”, “April”ayında ekilir, “September” ayında biçilir, toprağı ekilir hale getirmek için “tiller”, ekmek için de “planter” kullanılır, bu edevatlar da traktöre şu şekilde (resim ile gösterim) monte edilir. Anladığınız üzere elinizde İngilizce - Türkçe sözlüğünüzün bulunması şart, kimi yerler kabartma ile anlatılıyor ama çok fazla yormayacak bir İngilizce çevirisi sizi bekliyor.

Az çok bir şeyler öğrendik, oyuna başladık, takvimimiz yavaş yavaş ayları geçerken Nisan ayına gelince okuduklarımızdan anladığımız üzere mısırımızı ekmek için traktörümüze biniyor, önce toprağımız ekilir hale getirmek için “tiller”ımızı monte edip toprağı sürüyor, sonra da “planter”ı traktörümüze monte edip, tohumumuzu seçip ekiyoruz. Bu arada belirteyim, bu saydığım aletlere ilk anda sahip olamayabilirsiniz, kimi görevlerde size veriliyor ama sıfırdan başladığınız bölümlerde “market” bölümünden satın alıyorsunuz. Her neyse, seçenek dedik, mesela tarlanızı süreceksiniz, ekilir hale getireceksiniz, bunun için alacağınız parçanın değişik modelleri olabiliyor, model farklılığı genel olarak aletin büyüklüğü ve gücü ile ilgili. Traktörde güç, ekip biçme de büyüklük, büyüklük de tahmin ettiğiniz gibi size tek seferde daha fazla ekip biçme olanağı sağlıyor. Traktörünüz tarlada bir aşağı, bir yukarı giderek ekip biçerken, bu gidişlerde ne kadarlık bir şeritte işlem yapacağı aldığınız parçanın büyüklüğüne bağlı olarak değişiyor. Bu da traktörünüzün daha az zamanda tarlada ki işini bitirmesini sağlıyor ki; birden fazla tarla, yakın tarihli hasat zamanları ve tek traktör olunca zaman kıymete biniyor, öyle ki geç kalınan hasat, vasata dönüşebiliyor.

Seçimlerinizden bir tanesi de ürünlerin markası ile ilgili, tohum ekerken ucuzuna kaçarsanız kalitesiz, pahalısına kaçarsanız tarlada havyar yetiştirmeye çalışır hale geldiğiniz durumlar söz konusu, balıkların Karadeniz yöremiz dışında toprakta yetişmediğini düşünürsek meşakatli bir işlem. Tabii tarlayı ekip gidemiyorsunuz, bunun sulaması var. Asıl önemli olan ise sulanan toprağın verimliliği. Bu gibi işlemler içinde su kuyusu ve toprak bakımı gibi seçenekleriniz mevcut. İlk aşamaları atlattıktan sonra geriye yıl boyunca tarla ile ilgilenmek kalıyor, ki binbir çeşit demek isterken sadece ot ve böcek saldırısına uğradığınızı belirtebiliyorum. Bunlar da gözle görülür şeyler değil, böcekleri görüyorsunuz ama onlar tarla boşken de sürü halinde gezdikleri için pek bir mana veremiyoruz.

Böcek ve ot gibi yabani unsurları tarlanızdan iki şekilde uzaklaştıyorsunuz; birincisi araç gereç satın alarak el yordamıyla, böceklere ilaç sıkarak “kışt” diyor, otları da “cart” diye kökünden kazıyoruz. İkincisi de bu işleri başkalarına yaptırmak. Tarladaki böceklerinize sortiler yaparak saldırmak istiyorsanız, küçük hesaplarla, araç gereç alırsam uzun vadede kim kazanır, uçak kiralarsam belim bükülür mü diyerek karar veriyor, uçak kiralarsanız, sadece ilacın türünü seçip saldırıyorsunuz. Bu ilaç türleri arasında “tarlada ne var ne yok, bütün bitkileri yok eder” açıklamalı ilacın ilaç mı olduğu, yoksa otları “cıss” ettirerek yakan bir asit banyosu mu olduğu konusunda şüphelerim var, nasıl bir açıklamadır bu! O an tarlada bulunuyor olsak bizi de götürecek...

Oyunun diğer öğesi de hayvan yetiştiriciliği. İster tarlayla beraber, isterseniz sadece hayvan yetiştirmesiyle uğraşabiliyorsunuz. Buradaki tek seçenek bir ahır kurup, üreteceğiniz şeyi seçmek. Bunlar; domuz ve kesilmek ve süt üretmek için dana üretmenizden ibaret. Genel olarak prensipler aynı, ahırı temiz tutun, yemlerini eksik etmeyin ve aşılarını yaptırın. Aslına bakarsanız, tarla ile uğraşmaktan daha zevkli geldi diyebilirim.

Uğraştık ettik, hasat zamanına tek parça çıktık, boy boy ekinler aldık veya küçük ve büyük baş hayvanlarımızı pazara çıkaracak duruma getirdik. Burada iş bilirlik devreye giriyor. Oyun esnasında ara ara ekrana haberler geliyor; şunun fiyatı düştü, bunun fiyatı arttı diye size bağ, bahçe piyasasından hububat ve et, süt danalarının fiyatları gösteriliyor. İş bilirlik elinizde bulunan ürünü doğru anda satmak oluyor. Fiyatının yükseleceğini öngördüğünüz ürünü yetiştirip de tepetaklak olmanız içten değil. Bu açıdan zarar etmemek için piyasa ekranını takip ediyorsunuz (Cnbc-e’nin piyasa ekranı gibi oldu). Uygun fiyatı yakaladığınız zaman ürünü satıyorsunuz. Mahsülün uzun zaman elinizde tutamayacağınızı da göz önünde bulundurmanız gerekiyor, yoksa yavaş yavaş eriyip gitmekte.

Bu kadar yerin dibine soktum oyunu, rezil ettim, kepaze dedim, peki hiç mi iyi yanları yok. Aslında olabilirmiş, Sim City oynayanlarınız ve zevk alanlarınız sabrederek oyun oynamanın nasıl olduğunu bilirler. Özellikle “Pharaoh”u bu alanda örnek göstermek istiyorum, bu oyunda ki tarla işlemleri bile, ki oyunun firavun hanedanlığı üzerine kurulu bir şehir yönetme oyunu olduğunu düşünürsek, daha meşakatli ve işin doğrusu zevkli idi. Bu sene hasat nasıl olacak, Nil taşacak mı, Osiris’e yakarsam acaba yardım eder mi derken en büyük derdiniz tarlalar oluyordu. Bu oyunda ise direkt tarla ile uğraşan işçi olmamız itibari ile daha büyük bir derde girmemiz gerekir gibi gözüküyor ama nerde... Paragrafın başında güzel taraflardan bahsedeyim diye giriş yaptım, yine nereye geldim. Ama bir kaç iyi şeyden bahsedeceğim.

Misal olarak, ektiğiniz, araç satın alıp uğraşlara girdiğiniz zaman sonrasında bunun karşılığını yavaş yavaş büyüyen (yanılmıyorsam 4 veya 5 resimlik büyüme evreleri) ekinlerinizle almanız bir haz uyandırmıyor değil ama bu oyundan ziyade psikolojik bir şey. Mısır ektikten sonra hasat zamanı karnı davul gibi olmuş “kımıl zararlıları” görmemenin rahatlığı ama oyun bu hazzı yaşattığı için yine de artı diyebiliriz. Müzikler zaten Country müziği denen türde. “Tini mini hanım” şeklinde sürekli bir tekrardan ibaret tını olduğu için fazla söylenecek bir şey yok. Grafikler ise vasat ki, vasat görsün gözünüz. En başta da dedim, traktörünüzün tekerleri bile dönmüyor, kutuya traktör çizmişler, bir ileri bir geri gidiyor. Sizin dünya olmadığınızı göz önüne alırsak, atmosfer de pek saracak cinsten değil, sıkılmanız an meselesi. Sıkılmadaki en büyük etkenlerden biri de oyunun sürekli çökmesi. Aynı grafik ayarları ile iki kez üst üste oynayamadım, bir 800x600, bir 1024x768, yok mu bunun ayarı!

Sonuç olarak uzak durmanızı şiddetle tavsiye ederim, hatta oyunu gördüğünüz dükkanlara girip oyunu parçalamanızı, dükkan sahibine, nasıl büyük bir iyilik yaptığınızı anlatmanızı salık verir, balkonunuzda veya pencere önünüzde soğan yetiştirmenin daha zevkli olacağını belirtirim. Kısa bir süre de olsa, ailenin taze soğan ihtiyacını karşılamış bir çiftçi olarak tarlama dönerim.
| |
|
\/ resimleri
|
\/
http://img842.imageshack.us/img842/6391/americanfarmer2byk.jpg
http://img692.imageshack.us/img692/9972/americanfarmer4byk.jpg
http://img405.imageshack.us/img405/5690/americanfarmer9byk.jpg
http://img152.imageshack.us/img152/2928/americanfarmer10byk.jpg
 
Ynt: John Deere American Farmer

MİNUMUM SİSTEM GEREKSİNİMLERİ

866 MHz
128 MB RAM
350 MB HDD alanı
16 MB DirectX 9 destekli ekran


..:*:.. İNDİR ..:*:..
http://hotfile.com/dl/24936981/30e15de/JODEAMFADE.FO.Max.Payne.part1.rar.html
http://hotfile.com/dl/24936979/3da4945/JODEAMFADE.FO.Max.Payne.part2.rar.html
http://hotfile.com/dl/24936978/4264da9/JODEAMFADE.FO.Max.Payne.part3.rar.html
http://hotfile.com/dl/24936980/251ef33/JODEAMFADE.FO.Max.Payne.part4.rar.html

Bir arkadaşımızın isteiği üzerine yapılmış uplaodtır
alternatif tek link
http://rapidshare.de/files/21274366/J.D.A.B.D-RL.rar
uyrra*-*-emeğe saygı sop-*-sa
 

Benzer Konular