Buğdayda Bitki Besin Noksanlıkları

Ynt: Buğdayda Bitki Besin Noksanlıkları

yılmaz hocam eline emeğine sağlık ...
konu bir akademisyen edasıyla anlatılmış yılmaz hocam bu ve elin deki diğer notları ve fotoları iyi arşivle ve ilerki zamanlarda kitaplaştırıp buğday hakkında kapsamlı kitap yazabilirsin alıcıları hazır
hangi elemente hangi dönemde en çok ihtiyaç duyulur senin deyiminle pik zamanları... ve alımın bittiği dönemler bunlardan önceki konularda hep bahsettin .... tekrar sağol allah razı olsun...
bitki küçükken yaprak numunesi alınıp labaratuara gönderilse hangi elementin eksik olduğu tesbit edilebirmi hocam .....
 
Bu konu çok uzadı. Pek detaya girmeden hızlıca tamamlayalım [emoji35]

Buğdayda azot eksikliği:

Buğday, her 100 kilogram verim için 2.2 kg azot, 1 kilogram fosfor ve 2 kilograma yakın potasyum ister.

Bu cümleden da anlaşılacağı üzere, buğdayın en çok istediği, olmazsa olmazı olan besin "azottur".

Şimdi bu konuya ilginç bir bilgiyle giriş yapalım. Aşağıdaki 2 resim 1938 yılından 2015'e kadar ülke çapında ortalama verimlerimizi gösteren tmo'dan alıntı bir tablo:

9b7a34d74e46f58f5a8f056f3b30b79f.jpg


5084c8a7892a69d030009d2d5b01356f.jpg


Bu tabloları niye verdik?

Eğer tabloları dikkatlice incelerseniz, buğday veriminizin 1970'lere kadar 100-120 kg/da civarında olduğunu, ama bu tarihten itibaren viagra almış gibi fırladığını ve günümüze kadar tam 3 katına çıktığını görebilirsiniz. İşin ilginç yanı ise bu artışın sadece bizde değil, tüm dünyada geçekleşmiş olması.

Peki bu tarihte ne oldu?

İnsanoğlu, azotun verim üzerindeki etkisini keşfetti. Bu kadar basit.

Özet olarak toprakta, bitkinin ihtiyacı kadar azot bulunmuyordu ve dışarıdan azot desteği yapmak tek kelime ile verimi uçuruyordu. Insanoğlu bunu keşfetti.

Tabi insanoğlu rahat durmadı. [emoji857] Verime yaptığı etki yüzünden deli gibi azota yüklenmeye başladı. Sanki bitkinin tek ihtiyacı olan şey azotmuş gibi bilinçsiz azot kullanımı ayyuka çıktı. Hali ile Hastalıklar, toprağın tembelleşmesi/zayıflaması, çoraklaşma, organik madde kayıpları vs aldı başını gitti lakin bu faklı bir başlık konusu.

***

Dönelim konumuza. Bitkide azot eksikliği nasıl saptanır?

Cevap çok basit: "bakarak" [emoji41]

Bitkide eksikliği en bariz şekilde anlaşılan besin elementlerinden biri azottur. Çünkü bitki, protein üretiminde doğrudan azot kullanılır. Yani azot yoksa, gelişim de yok.

Bu durumu anlatan güzel bir animasyon var ama ios uygulamasına gömülü olduğundan paylaşma şansım yok. Ben de sıralı olarak resimlerini koyuyorum:

1-)
f116f5bdedcc59b2e13bf87f19fd2ca4.jpg


Buğday topraktaki azotu alıp çimlenme ve kardeşlenmede kullanır. (tabi toprakta azot varsa) Sürekli olarak bitki için ihtiyaç duyulan azotun 1/3'ünün ekimle ya da ekim öncesi verilmesi gerektiğini söylememizin nedeni de bu. Azot yoksa çıkış zayıf, kardeşlenme düşük.

Ayrıca bitki çok küçük olduğu için bu dönem verilen azot, yatma yada hastalık gibi sorunlara neden olmaz. Mis gibi :) sıkıntı olursa sadece yabacı ottan meydana gelir (ki onun da çaresi var)

Not: taban gübrelerinin tamamında amonyum azotu kullanılır. Bu azotun topraktaki ömrü ortalama 1.5 ay civarı.

İşte sorun burada meydana gelir ki tam olarak şudur: Tabana verilen amonyum azotu, bitkinin en ihtiyacı olan kardeşlenme dönemini göremez. Bitki tarafından alınır, yıkanır ya da buharlaşır ama göremez. Üstüne ilk üst gübre de şubat ayına bırakıldığında, yandı gülüm keten helva. En hayati dönem olan kardeşlenme döneminde bitki aç geçirir ve kardeşlenme düşer. Özellikle de bu yılki gibi ılıman senelerde. Bu işin 2 çözümü var:

I-) ekim öncesi tabana 6-10 kg arası üre saçmak. (Taban gübresi niyetine değil, taban gübresinin azotunu artırmak için ek olarak) Çünkü üre azotunun dönüşümü geç olacağından toprakta kalma süresi 3 aya kadar çıkabiliyor.

II-) Aralık ortasında (toprağın durumuna göre) AS yada CAN ile ön tedbir almak. (Üç Anadolu için AS, Trakya için CAN)

Bu iki çözümden biri dahi düzgün bir kardeşlenme için faydalı olacaktır.

2-)
c762e32febdd8f195042d9647dc08c86.jpg


Bu ikinci resim çok önemli. Çünkü dikkatli bakıldığında, bitkinin sapa kalkar kalmaz Başak çıkardığı görülüyor. Bu başak yanlışlıkla çizilmiş bir ayrıntı değil, kasten konmuş bir uyarı. Çünkü bitki sapa kalktığı an, iç kısımda olan Başak taslağı hazırlanmış, diğer bir değiş ile vereceği verim büyük oranda bellirlenmiş oluyor.

DİKKAT!

Bayrak yaprak yada kın dönemi değil. Sapa kalkımla iş bitiyor. Özetle aklınızda yer etmiş klasik azot gübrelemelerini unutun. Bu tarihten sonra yapacağınız gübrelemeler belli oranda verim artışı sağlarken daha çok kaliteye yönelik uygulamalar oluyor. Buğday bakıyorsak elimizi çabuk tutmamız gerekli. Çünkü bayrak yaprağa gelmiş bir bitki, toprakta azotu hazır ister. Sizin azotu vermeniz, yağmurun yağması, gübrenin erimesi, amonifikasyon ve nitrifikasyonla yarayışlı forma dönüşmesi, köke ulaşması, bitkinin bunu alması..... uzun hikaye. Buğday size: "Bana bi azot lazım, o da bu gece lazım" diyor o an. Siz daha yeni gübre atıyorsunuz :)

3-)
0e691080bbbad68ef216ea1e9f82b15e.jpg


Geldik bayrak yaprak ve kın dönemine. Bu dönemde azot döngüsü en yüksek hıza ulaşmış. (Sizin çok önceden attığınız ve yarayışlı haldeki!) azot büyük bir hızla yapraklara taşınıyor. Tabi varsa. Bu dönem bitkinin en hızlı geliştiği dönem. Potasyum, kalsiyum ve magnezyum kullanımı da tavan halde (tabi onlar da zamanında atıldıysa ve varsa).

4-)
1c69b66476e38c85e9708785fc0f0b3a.jpg


Şimdi geldik zurnanın zırt dediği yere: Çiçeklenme. Çiçeklenme dönemi, bitkinin toprakla işinin bittiği dönem diyebiliriz. Bu noktadan sonra bitki alacağını almış, vereceğini vermiştir. Bu dönemde topraktan besin alımı durur. Tövbe kapısı kapanır anlayacağınız. Kın dönemine kadar topraktan ne verdiyseniz o. Bundan sonra atılacak gübre büyük oranda ziyan olur. Bitkinin şu ana kadar aldığı tüm besinler yeşil aksama eşit olarak dağıtılmıştır. Yani bu noktada protein her yerde.

Not: Hayvancılık yapanlar için bir uyarı, buğdayı (ya da herhangi bir bitkiyi) ota biçecekseniz, bileceğiniz zaman tam olarak bu dönemdir. Çiçeklenme ortası. Çünkü saptan yaprağa, başaktan kılçığa bitkinin her yerinde protein eşit seviyelerdedir. Bu Zaman biçilen bitkiyi hayvan yemelere doyamaz. Bu arada "bizde gübre geç atılır" diyenlere bir bilgi, geçe kalan toprakta kalır. Bu kadar basit.

Peki bu noktadan sonra ne oluyor?

Bakalım:

5-)
adf48f0f67b9a946ea6be2473a7e2458.jpg


Süt olum evresi. Hani az önce demiştik ya, çiçeklenmeye geldiğimizde bitkinin toprakla işi bitiyor diye. Peki başak daha dolmadı? O iş nası oluyo? Diye merak edenler için:

Bu noktadan sonra bitki, tüm vücudunda bulunan proteini başağa toplamaya başlıyor. Yani bu noktaya kadar var gücü ile sap ve yaprak kasan bitki, bu noktadan sonra azot olarak alıp proteine dönüştürdüğü, sonra da tüm vücuduna yaydığı proteini başağa topluyor. Bu döneme kadar bitki ne kadar büyürse, ne kadar gelişirse, ne kadar dal budak yaparsa, verim de o derece fazla oluyor Aynı zamanda başaktaki protein de o kadar artıyor.

İşte tam bu noktada bir hile yapma şansımız var: "yapraktan azot takviyesi"

Az önce söyledik. Bu aşamada topraktan yapılacak hiç bir işlem işe yaramaz. Ama yapraktan yapılacak (500gr/da üre gibi) bir azot gübrelemesi, yapraktaki protein oranını hızlıca artırıyor. Çünkü bitki yapraktaki proteini seve seve taşımak zorunda. Gider ayak takviye yapıyoruz bu şekilde. Sonuç: tanedeki proteinde "en az" yarım puanlık artış (ki bu tonda 45-50 liralık fiyat artışı demek)

Bu nedenle çiçeklenme biter bitmez yapraktan azot uygulamamız, kalite açısından hayati öneme sahip. Almanya ve İngiltere'de bu iş öyle bir hale gemiş ki, Çiçek sonrası yaprak uygulaması bizdeki üst gübreler gibi standart. Ondan sonra gelsin 14 protein, gitsin 14,5 protein. Elin oğlu zehir gibi [emoji2]

Ayrıca bu dönemdeki buğday, ununu eleyip eleğini asmış olduğundan herhangi bir yan etkisi / riski de yok. Azotu yedikten sonra tekrar yeşerip yatacak hali yok yani [emoji108]

6-)
c915c5a91f5c157a136fe1dbb9c7c47c.jpg


Tane olum döneminde azot taşınmaya devam ediyor. Ta ki:

7-)
e8c6dddcfa922e62b9714379a1031cb9.jpg


Bitki ölene kadar. Başak bu taşınım esnasında "başımın gözümün sadakası olsun" diyerek çok az bir miktar proteini yaprak kısmında bırakır. (Aslında onu da bırakmayacaktı da, ömrü el vermiyo [emoji15] )

Bu sapta kalan çok az miktardaki proteinin tamamı (taşınması zor olan) yapraklarda kalır. Eğer bu yapraklar biçerdöverin batöründen tek parça kurtulursa, üstüne sapı haşbaysız bağlatırsanız, belki bir umut hayvanlarınızın önüne ulaşır ama bence çok da şeetmemek lazım [emoji17]

***

Bu noktaya kadar muhabbetle karışık buğdayda azot döngüsünü gördük. Çaktırmadan araya kakaladığım bilgiler için kusura bakmayın.
 
Son düzenleme:
Şimdi geldik asıl noktaya: "Azot eksikliğinin semptomları (belirtileri)"

Bir saattir anlattığımız üzere azot bitki bünyesinde gezen bir element. Yani sürekli oradan Oraya taşınıyor. Peki bu bilgi ne işimize yarayacak?

Çok basit. Bitki toprakta azot bulamadığı anda, yaşlı yapraklardaki azotu alıp (hadi kızancıklarım şimdilik idare edin" diyerek genç yapraklara taşıyor. Hali ile ilk noksanlık belirtileri, azotu elinden alınan yaşlı yapraklarda (özellikle de uç kısımlarında) görülüyor.

Peki Nasıl görülüyor?

Aynen şöyle:

a2bb6e8d5542806172757add502df350.jpg


Yukarıdaki resim para gibi bir azot noksanlığıdır. Üstteki yeşil yaprak azot bakımından tok iken, alttaki şiddetli noksanlık çekiyor. (Üsttekinde de inceden potasyum eksikliği başlamış ama konumuz o değil [emoji848])

Peki azotun yeşil renk üzerine etkisi var mı?

Elbette var.

Hatırlarsanız (7. Sınıf Fen bilgisi dersi) bitkilerde solunum hücrelerini meydana getiren klorofil isimli yeşil renkli bir madde vardı. Bu klorofil ne kadar çoksa, bitki o kadar iyi solunum yapıyor (nefes alıyor) ve o kadar yeşil görünüyor, o kadar çok geçişiyor ve doğal olarak o kadar fazla verim yapıyor.

İşte bu klorofil merkez atomu magnezyumdur. Kendisi şöyle bişi:

8041476412fe245520d90b672dc9c240.jpg


Madem biyolojiye daldık, dibine kadar vuralım. Aha, bu da klorofilin yapısı (tam merkezindeki magnezyum atomuna dikkat! Kısaltması "Mg")

0dd8794f4d0d7fdf7f4387af330b6eb1.jpg


İşte bu klorofilin oluşabilmesi için ilk işlem, magnezyum'un azot atomları ile birleşmesidir. Yukarıdaki resme tekrar baktığınızda, magnezyum atomunun N harfleri ile (yani azot atomları ile) çevrelendiğini görebilirsiniz. (Birleşmeleri esnasında katalizör olarak Demir kullanıyorlar)

Fazla detaya indik. Toparlayalım.

Bitki azota toksa "yeşildir". İşte bu mantıktan hareket eden akıllılar, sadece yapraktaki yeşil rengin tonunu ölçme mantığı ile çalışan azotölçer'ler yapmış ve yeşil rengi ayırt edemeyen çiftçilere deli paralara satmaktadır. (Sanki renk bozukluğu sadece azot noksanlığından kaynaklanıyormuş gibi)

Özetle bitkinin yeşil rengi, azotu alıp alamadığı hakkında yeterli bilgiyi verir bize. (Topraktaki azot miktarını değil. Sadece alıp alamadığını)

Peki azot noksanlığında başka ne oluyor?

Alt yapraklar uç kısımlarından başlayarak sararmaya / kurumaya başlıyor:

b654c17220c4368bd264b48da4903ddb.jpg


Başka?

Gelişemeyerek çalımsı bir görünüm alıyor:

5db6a77e6963d151a07263a5ff786cd1.jpg


Kardeşlenme çok ciddi şekilde düşüyor:

46d86b016b83733c89eb9d7fcf7492aa.jpg


Başka?

Bitki büyümüyor. Boy yapmıyor:

93c20f03e74ca8262ffe7b5ed7cc696f.jpg


Hali ile protein, başak boyu ve verim korkunç şekilde düşüyor:

a19ccca64db878b1c7df0dc35a2070c4.jpg


e1e9cb7d2301d45e154a9da3d20f759a.jpg


Azot noksanlığı görüldüğü üzere çok bariz şekilde farkedilebilir bir eksiklik. Bitkinizin yaşlı yaprakları uç kısıklarından merkeze doğru sararıyorsa, eksiklik var denektir.

Bu noktada hatırlatılması gereken bir ayrıntı var. Azot noksanlığı, potasyum noksanlığı ile bazen karıştırılır. Oysa ikisini ayırmaya yarayan çok basit bir detay vardır: "yaprak uçlarındaki kurumanın şekli"

Şöyle ki potasyum eksikliğinde yine yaşlı yaprakların uçları sararır ve kurur ama bir farkla: "potasyum noksanlığında yaprağın ucundaki kuruma V şeklinde, yani yaprağın kenarlarında iken azot noksanlığında uçtan içe (yaprağın göbeğine) doğru bir kuruma olur. Ayrıca yaprağın tamamında bir renk kaybı vardır". Resimlerde kuruma şekline bakarsanız farkı anlarsınız:

Potasyum noksanlığı:

5456bfa7a512f71eeda8e1229b363c58.jpg


Azot noksanlığı:

895b9cbdeba11f76a24e1a60a3c05a18.jpg


Azot üzerine daha çok söylenecek şey var. Samimi olarak söylüyorum çok kabaca değindik konuya. Daha detaylı bir anlatım yapma niyetim vardı ama gübreleme vakti geçtikten sonra yapılacak bir anlatımın hiç bir önemi kalmaz. "Tavşan kaçtıktan sonra al o tüfeği...." atasözünde bahsedildiği gibi.

Fırsat buldukça ekleme yapmaya çalışacağım.

En son olarak, günün anlam ve önemine binaen hazırladığım (buram buram reklam kokan) bir video ile konuyu noktalayalım:

Tüm çiftçilerin bereketli bir gübreleme sezonu geçirmesi dileğiyle:

http://youtu.be/5iQsSbwumxE

Not: Mustafa 10.000 karakterden uzun mesajları (bu çok uzun aga diyerek) kabul etmiyor. Bu yüzden konuyu ikiye bölmek zorunda kaldım. Müsait zamanda sevabına bi el atıver.. [emoji7]
 
Son düzenleme:
Yılmaz hocam, eline emeğine sağlık
Ama..
Nadastan , Hasata eksiksiz bir Arpa ve Buğday tarımı anlatımı sözün vardı
Sende gittin sanayici oldun , bu dediğim konuyuda bir bütün olarak paylaşırsan Ahirette sana çok faydası olur :)
 

Yılmaz hocam, eline emeğine sağlık
Ama..
Nadastan , Hasata eksiksiz bir Arpa ve Buğday tarımı anlatımı sözün vardı
Sende gittin sanayici oldun , bu dediğim konuyuda bir bütün olarak paylaşırsan Ahirette sana çok faydası olur :)

Abi arpa/buğday yok bu yıl. Biraz ihmal ettik. O paylaşım için malum kendim ekmem lazım.

Önümüzdeki sezon ne yapıp edip Arpa konusuna giricem. Söz olsun.
 
Yılmaz abi çok yararlı bilgiler gerçekten. Vallahi okurken beynim döndü. ( çoğu şeyi anlamadığım için). :D

Şimdi demişsin Almanya ve İngiltere ' de yapraktan azot verilmesi standart hale gelmiş. EE verecekler tabi adamlar traktörün yakacağı mazotu mu düşünüyor?Gübreye vereceği parayı mı düşünüyor? Bizim burada çoğu insan sırf traktör mazot yakmasın diye , sırf gübreye para vermesin diye bu işlemi yapmaz. Çünkü buğdaydan aldığı fazla verim , mazota ve gübreye verdiği parayı kurtaracak mı düşüncesi var kafasında.

Yanlış düşünüyorsam affola. Benim düşüncem bu .

Şimdi benim bir sorum olacak abi. Diyelim buğday başakta iken azot atacağız. Gübreyi attıktan sonra yağmur yağmaz ise(1 hafta içinde) gübre işe yarar mı ? Belki yukarıda sorumun cevabı yazıyordur ama dediğim gibi beynim döndü :D

Ayrıca bu verdiğin bilgiler için sonsuz teşekkürler. Eline diline sağlık Yılmaz abi. Sizin ve sizin gibiler sayesinde forumdaki çoğu kişinin kafasında ki soru işaretleri kalkacaktır. Saygılar..
 
Yılmaz abi çok yararlı bilgiler gerçekten. Vallahi okurken beynim döndü. ( çoğu şeyi anlamadığım için). :D

Şimdi demişsin Almanya ve İngiltere ' de yapraktan azot verilmesi standart hale gelmiş. EE verecekler tabi adamlar traktörün yakacağı mazotu mu düşünüyor?Gübreye vereceği parayı mı düşünüyor? Bizim burada çoğu insan sırf traktör mazot yakmasın diye , sırf gübreye para vermesin diye bu işlemi yapmaz. Çünkü buğdaydan aldığı fazla verim , mazota ve gübreye verdiği parayı kurtaracak mı düşüncesi var kafasında.

Yanlış düşünüyorsam affola. Benim düşüncem bu .

Şimdi benim bir sorum olacak abi. Diyelim buğday başakta iken azot atacağız. Gübreyi attıktan sonra yağmur yağmaz ise(1 hafta içinde) gübre işe yarar mı ? Belki yukarıda sorumun cevabı yazıyordur ama dediğim gibi beynim döndü :D

Ayrıca bu verdiğin bilgiler için sonsuz teşekkürler. Eline diline sağlık Yılmaz abi. Sizin ve sizin gibiler sayesinde forumdaki çoğu kişinin kafasında ki soru işaretleri kalkacaktır. Saygılar..
İslam bey söyledikleriniz eğer iç yada doğu anadolu çiftçisi olsanız haklı olabilirdi.Ancak trakya çiftçisi ben gübre mazot masrafı düşünürüm dedimi orda bi durmalı.Neden? Ülkemizin neredeyse en çok yağış alan bölgesindesiniz( kurak yılları saymıyorum) arazileriniz nispeten daha verimli yani her anlamda iç bölgelere göre daha şanslısınız.şimdi izzet abim ben afyonda bu kadar azot vermem bu makadar mazot yakamam dese hak veririm . Zaten 2 yılda bir ekiyor tarlasını.ama şu var getiri kısmına gelecem şimdi buğdaya güzel baktınmı veriyor kardeşim güzelde para kazandırıyor.muhtemelen arazi olarak benden çok daha fazla araziniz var . En azından kesin net konuşmak yerine doğru gübrelemeyi ufak bi paraelinizde denerseniz artısını eksisini görürsünüz.800-1000 kg verimler hayal değil.saygılar
 
Çiftçilikte model almamız gereken insan Yılmaz abi.

Tam da bitki biyolojisi çalışırken denk geldim konuya. Hazır kitap elimde kısa fotoğraflar atayım dedim.

Yılmaz abi onlarca kez söyledi ama tekrar paylaşmaktan zarar gelmez.

a73252fa8b7e2f917394009a07c87812.jpg
42b9f92791e5de44645b1217cb4749ce.jpg
a77798673eda8513cfda412655e2d478.jpg
89078fd0b3f93ca403a0c9d7dd0c1928.jpg
 
  • Beğen
Tepkiler: gkhAn
Konu çok güzel.Yılmaz kardeşim, iyi iş çıkarıyorsunuz, elinize sağlık.Yalnız bazı noktalar ince bir detay atlıyorsunuz gibi geliyor.Nacizane bir kaç şey eklemek istiyorum.

Şöyle ki; tek başına azotun kardeş sayısını artırdığı düşünülüyor.Bu yüzden de bazı çiftçilerimiz de buna güvenerek taban gübresi kullanmadan veya az kullanarak üre veya nitrat ile ekim yapıyor.Yada; çıksın buğday, yapıştırırız üstüne üreyi kardeş yaptırırız diyor :)


En alttaki fotoğrafta görülen problem karşısında üreticimiz hemen üreye, sülfata sarılıyor.Ancak asıl problem fosfor!Azot sadece fosfor alımını bir nebze teşvik edebilir, fosfor olmadan tek başına ne kardeş yaptırabilir ne de kök.Fosforun başlıca görevi de zaten hücre bölünmesi, kalıtım karakterlerinin iletimi yani nesil devamını sağlamak, kök oluşturmak.
En uygun kullanım zamanı da tabandan ve bitkinin de fosfor alımının tamamını kardeşlenme sonuna kadar bitirdiği düşündüğümüzde işin çözümü ekim ile başlıyor ve bitiyor.
Yapraktan takviye de bir yere kadar fosfor için.
Yani taban gübresinin en büyük amacı fosfor takviyesi ve bitkide kardeş sayısını arttırmaktır.
Dekardan her 100kg verim için bitki 1.2 kg fosfor harcar.700 kg üzerinden hesap yaparsak saf 8.4 kg yapar.Tabii ki bu hesap Ph'nız nötr ise. Yüksek ise kirecin fosforu bağlama oranı da artacaktır.Kullanmanız gereken fosfor miktarı da artar.Yada toprağınızda fazladan fosfor vardır miktar düşebilir.
 

Resimler ve ekler

  • 10550884_10153902524672975_643359782493159244_n.jpg
    10550884_10153902524672975_643359782493159244_n.jpg
    33.5 KB · Görüntüleme: 1,246
  • fosfor 1.jpg
    fosfor 1.jpg
    199.8 KB · Görüntüleme: 360
  • fosfor 2.jpg
    fosfor 2.jpg
    209.6 KB · Görüntüleme: 315
Yilmazhocam eline sağlık,hele de potasyum ile azot noksanlığınin tespitindeki nüans bir harika.Bu belirtilerin bir eksiklik olduğunu düşünür ama karıştırıyordum.
hocam benim buğday Adelaide ,bu dönemde 10-15 kg ure atmali miyim?
 

Resimler ve ekler

  • IMAG0028.jpg
    IMAG0028.jpg
    3.5 MB · Görüntüleme: 287
  • IMAG0029.jpg
    IMAG0029.jpg
    3.1 MB · Görüntüleme: 274
  • IMAG0047.jpg
    IMAG0047.jpg
    3 MB · Görüntüleme: 296
  • IMAG0043.jpg
    IMAG0043.jpg
    3.2 MB · Görüntüleme: 300

İslam bey söyledikleriniz eğer iç yada doğu anadolu çiftçisi olsanız haklı olabilirdi.Ancak trakya çiftçisi ben gübre mazot masrafı düşünürüm dedimi orda bi durmalı.Neden? Ülkemizin neredeyse en çok yağış alan bölgesindesiniz( kurak yılları saymıyorum) arazileriniz nispeten daha verimli yani her anlamda iç bölgelere göre daha şanslısınız.şimdi izzet abim ben afyonda bu kadar azot vermem bu makadar mazot yakamam dese hak veririm . Zaten 2 yılda bir ekiyor tarlasını.ama şu var getiri kısmına gelecem şimdi buğdaya güzel baktınmı veriyor kardeşim güzelde para kazandırıyor.muhtemelen arazi olarak benden çok daha fazla araziniz var . En azından kesin net konuşmak yerine doğru gübrelemeyi ufak bi paraelinizde denerseniz artısını eksisini görürsünüz.800-1000 kg verimler hayal değil.saygılar

Söylediklerinizde kesinlikle haklısınız. Fakat ben kendimden örnek vereyim.

Mesela bizim arazilerimiz Allah 'a Şükür verimliler ama tarlalar hep parça parça.

Şimdi ben diyelim ki buğdaya tüm atılacak ilaçları gübreleri vsvs hesapladım . X TL tutuyor. Aklımda ki soru ise Ben bu kadar işçilik ve masraf yaptım ama , elde edilen buğday masrafı karşılayacak mı ? He ama o sene hava şartları uygun olursa o zaman ayrı tabi. Dediğiniz 700 800 kg verim elbette olur.

Ve bu kadar işçiliğe rağmen o sene ya kurak giderse ? İşin bu tarafı var. Benim de şahsi düşüncem ben de bu işçiliği yaparsam ya kurak gider de tüm emeklerim boşa gider diye korkuyorum. Bir de araziler parçalık işin o tarafı da var .

Ama işin sonucuna gelir isek tabi ki de ektiğimiz tüm ürünlere gereken işçiliği vermeliyiz. Allah emeklerimizin karşılığını verir elbet.
 
  • Beğen
Tepkiler: cemaltan

Benzer Konular