İTU-İyi Tarım Uygulamaları Nedir? Desteği Ne Kadardır?

02.12.2012
13,461
3,245
Bayburt

itu_logo.jpg



TÜRKİYE’DE İTU-İYİ TARIM UYGULAMALARI

• Giriş
İTU-İyi Tarım Uygulamaları (GAP-Good Agriculturel Practices) adından da anlaşılacağı üzere ülkemize (organik tarım gibi) batıdan gelmiştir.

Tanıma geçmeden önce “iyi tarım” vurgusu üzerinde biraz durmakta fayda var. Burada ilk akla gelen, “demekki kötü tarım diye bişeyde var” olacaktır büyük ihtimalle. Peki en başta insanoğlu olarak tarımı iyi yapsaydık yada ekolojiyi bozmasaydık yine de gerek kalır mıydı tarımın iyisine yada ekolojik tarıma acaba? Bu uzun ince biraz da karmaşık konuyu geçip ülkemizde İTU’da mevcut durumun ne olduğunu ortaya koymaya çalışalım şimdilik.

Ülkemizdeki tabloya geçmeden önce “neden ve nereden başladı böyle bir uygulama” sorusuna kısa bir yanıt verelim. Küresel ölçekte 1940’lar sonrası yaşanan “Yeşil Devrim” ve ardından “gıda güvencesi-güvenliği, ekolojiye dost-sürdürülebilir tarım” arayışlarının sonunda ABD bu konuda başlangıç noktası oldu. İTU’nun başlangıç noktasının ABD gibi çevreyi en çok tahrip eden ve çevre hareketlerinin ilk başladığı (Rachel Carson/Sessiz Bahar) bi ülke olması tesadüf değildir (Nitekim daha önceleri başlamış olan organik tarım hareketlerinin de başlangıcı batıdır). Zira 1962 yılında yayınlanan “Silent Spring-Sessiz Bahar” hem vaktiyle Nobel alan DDT’nin yasaklanmasında hem de batıda çevreci hareketlerin başlamasında dönüm noktası oldu. Ayrıca İTU’nun kendisinden önce başlamış olan “ekolojik-organik-biyolojik” tarım hareketlerinden de etkilendiğini tahmin etmek güç değildir.

• 1997-ABD/İTU-İyi Tarım Uygulamaları başladı,
• 1990’ların sonu FAO/İTU’nun prensipleri üzerinde çalışmaya başladı,
• 1999-Avrupa/EurepGAP Protokolü,
• 2002/Dünya Çapında ulusal ve bölgesel çalışma grupları oluştu,
• 2007/EurepGAP artık GLOBALGAP oldu ve küreselleşti,
 
İTU-İyi Tarım Uygulamaları Nedir?
Ülkemizde bakanlık tarafından İTU konusunda ilk olarak yetkilendirilmiş KSK (kontrol sertifikasyon kuruluşu) olan CTR Uluslararası Belgelendirme şirketinin web sayfasına göz attığımızda şu tanıma rastlıyoruz;
İyi Tarım Uygulamaları (İTU) FAO tarafından, "tarımsal üretim sisteminin sosyal açıdan yaşanabilir, ekonomik açıdan karlı ve verimli, insan sağlığını koruyan, hayvan sağlık ve refahı ile çevreye önem veren bir hale getirmek için uygulanması gereken işlemler" olarak tanımlanmaktadır. İTU’nun amacı, insan sağlığına ve çevreye zarar vermeyecek üretimin yapılmasıdır. Bunun için İTU, Zararlılarla Entegre Mücadele (Integrated Pest Management-IPM) ve Entegre Ürün Yetiştiriciliği (Integrated Crop Management-ICM) tekniklerinin, üretimde birlikte uygulanmasını önermektedir (http://belgelendirme.ctr.com.tr/iyi-tarim-uygulamalari-nedir.html).

İTU ile Amaçlanan Nedir?
2010 yılında çıkan yönetmelik amaç olarak; “çevre, insan ve hayvan sağlığına zarar vermeyen bir tarımsal üretimin yapılması, doğal kaynakların korunması, tarımda izlenebilirlik ve sürdürülebilirlik ile güvenilir ürün arzının sağlanması için gerçekleştirilecek iyi tarım uygulamalarının usul ve esaslarını düzenlemektir” (Resmi Gazete: 07.12.2010) demiştir.
Amaç ve tanım genel olarak ekolojik-organik tarıma çok benzerdir. Sürekli vurgu yapılan iki şey ise; insan/çevre sağlığı ve izlenebilirlik/belgelendirmedir. İTU aynen organik tarım gibi ülkemize dış taleplerle, ithalatla ilgili olarak gelmiştir, gelişmiştir. Zaten ulusal düzeyde geçerli olan İTU, GLOBALGAP’in ülkemiz koşullarına uyarlanmış halidir. Bugünde dünyadaki gelişmelere paralel olarak devam etmektedir. Peki EurepGAP/GLOBALGAP nedir?

EUREPGAP (GLOBALGAP) Nedir?
Dünya Ticaret Örgütü (DTÖ), tarım ürünleri dış ticaretinde "Hayvan ve Bitki Sağlığı" konusunda uluslararası standartların korunması amacıyla gıda güvenliğine ilişkin düzenlemelerin yer aldığı bir anlaşma oluşturmuştur. Sağlık ve Bitki Sağlığı Önlemleri Anlaşması (Sanitaryand Phytosanitary Measures-SPS Agreement)'nın ilki gıdada Tehlike Analizi ve Kritik Kontrol Noktaları (HACCP-Hazard Analysis Critical Control Points), diğeri ise tarımsal üretimde uygulanmak üzere "İyi Tarım Uygulamaları (İTU)" anlamına gelen GAP (Good Agricultural Practices)'tir. Dünya Gıda Teşkilatı (FAO) da İyi Tarım Uygulamaları (İTU)'nın prensipleri üzerine çalışmalar yapmıştır. Son olarak, AB ülkelerindeki büyük perakendeciler bir araya gelerek Avrupa Perakendeciler Ürün Çalışma Grubunu (EUREP) oluşturmuşlar ve 1999 yılında yaş meyve ve sebzede iyi tarım uygulamalarının esasları ile ilgili EUREPGAP (Avrupa Perakendeciler Ürün Çalışma Grubu İyi Tarım Uygulamaları) Protokolü'nü hazırlamışlardır.
1999'da EurepGAP'den sonra 2002 yılında küresel ölçekte birçok ülke benzer çalışmalar sonrası 2007 tarihinde artık GLOBALGAP oluşmuştur.
 
İTU ve Organik Tarım İlişkisi

En başta organik tarımın mazisinin hem ülkemizde (1984-85 yılında başladı) hem dünyada daha eski olduğunu belirtelim. 2016 verilerine göre ülkemizde 81 ilde az çok organik tarım uygulaması varken İTU olan il sayısı henüz 64'tür.
Tarım bakanlığına göre, Organik tarım; “insan sağlığına ve çevreye zarar vermeyen ve üretimde kimyasal girdi kullanılmadan, üretimden tüketime kadar her aşaması kontrollü ve sertifikalı tarımsal üretim biçimidir.” Doğal dengeyi koruyarak hava ve su gibi yaşamsal kaynakların ve doğal hayatın korunmasını amaçlayan bir üretim yöntemidir (http://www.tarim.gov.tr/Konular/Bitkisel-Uretim/Organik-Tarim/Genel-Bilgiler). AB komisyonu tarafından eşdeğerlilik alan ilk yerli KSK olan ORSER kontrol ve sertifikasyon şirketinin web sayfasında organik tarımın amacıyla ilgili olarak şu ifadeler yer almaktadır; Çevrenin, doğal kaynakların korunması ve bozulan ekolojik dengenin yeniden tesisi, sürdürülebilir tarım, toprağın yaşatılması, flora ve faunanın korunması, biyolojik çeşitliliğin devamı ve kimyasal kirlilik ile zehirli kalıntının sonlandırılması temel amacı oluşturmaktadır.

İyi tarım ve organik tarım ilk çıkış ve amaç olarak çok benzer özellikler göstermektedir. Lakin ayrıntıda, mevzuatta farklılaşmaktadırlar. Yani tamamen aynı şeyler olduğunu söylemek mümkün değildir. En başta İTU’da sentetik ot-böcek ilaçlarının, gübrelerin kontrollü (limitleri geçmeden) kullanımı esasken, organik tarımda organik sertifikalı/logolu ilaçlar, gübreler ve yönetmeliğin izin verdiği girdiler dışındakiler tamamen yasaktır. İTU’da maksimum kalıntı limiti varken organik tarımda hiçbir şekilde kalıntıya müsaade yoktur. GDO (genetiği değiştirilmiş organizmalar) konusunda da organik tarım çok daha kuralcı olarak bunu yasaklamıştır. Nitekim ülkemizde uygulamada organik tarım konusunda başarılı iller ile İTU konusunda başarılı iller birebir örtüşmemektedir. Son olarak ise, organik tarımın 2004 yılında çıkarılmış bir kanun ile düzenlenmiş olması ve başlı başına farklı bir üretim modeli olmasının yanında İTU’nun aslında konvansiyonel tarımın “olması gereken” hali olduğudur.

Aralarındaki önemli bir benzerlik konusu ise kontrol, sertifikasyon ve bu amaçla izlenebilirlik ve nihayet belgelendirmedir. Bakanlık organik tarımda olduğu gibi İTU’da da destek vermektedir (her ikisi de aynı daire başkanlığının içindedir) ve belgelendirmeyi şart koşmuştur. Belgelendirme ve ulusal logo her iki tarımsal yöntemde de çok önemli, hatta en önemli konudur. Bu amaçla bakanlık uygun nitelikteki firmaları KSK (Kontrol Sertifikasyon Kurumu) olarak yetkilendirmiş, akredite olmalarını şart koşmuş ve denetlemektedir. Ülkemizde organik tarım konusunda belgelendirme yapan 34 firmanın içinde 18’i aynı zamanda İTU konusunda da faaliyet göstermektedir. İTU konusunda belgelendirme yapan toplam KSK sayısı ise 31’dir (18’i aynı zamanda organik tarım belgelendirmesi yapmaktadır). Bakanlık web sayfasına göre bunlardan 4’ünün yetkisi iptal edilmiş olup 1'inin de yetki süresi bitmiştir. Yani aslında 26 adet KSK vardır. Bu KSK’ların en çok olduğu iller; İzmir (9 adet), Ankara (7), İstanbul (4), Mersin (3), Malatya (2) Antalya (1), Adana (1), Diyarbakır (1), Gaziantep (1), Hatay (1) ve Yalova (1) şeklindedir. Hem organik hem de İTU olarak Doğu-Karadeniz'deki KSK'ların azlığı, yokluğu dikkat çekmektedir. Oysa üreticilerin yarıdan fazlası doğu-güneydoğu ve karadeniz bölgelerindedir. Organik tarımda da mevcut 34 KSK'nın sadece 3 tanesi (Kayseri, Van, Gaziantep) doğu illerindedir (Erzurum'da 35. KSK kurulmak üzeredir).
 
İTU/Kayıtlı Çiftçi Sayısı?

Ülkemizde İTU konusunda ilk mevzuat 2004 yılına dayanır. Daha sonra 2010 yılında tekrar yönetmelik çıkmıştır (2017/18 gibi yeni bir yönetmelik çıkmak üzeredir). Yani mazisi çok eski olmayan bu alternatif tarımsal üretim konusunda yeni sayılırız.

Tablo 1: İTU/Türkiye Toplam Üretici Sayısı (2016)
YILLAR ÜRETİCİ SAYISI
2007 651
2009 6.020
2011 3.042
2013 8.170
2014 21.332
2015 39.740
2016 55.609
*Tablo bitkisel üretim içindir. Hayvansal üretimde (ilk 2014 yılında başladı) 2016 yılında 22 ilde 1.106 üretici vardır. Hayvancılık desteklenmemesine rağmen indirimli zirai kredi için yapıyor olabilirler.

Ülkemiz istatistiklerine bakıldığında ilk dikkati çeken 2007 yılında başlayan uygulamaların 2009 ve 2014 yıllarında sıçrama yaptığıdır. Üreticilerin İTU’ye hızla yönelmelerinde en büyük etken desteklerdir. Nitekim 2009 yılında ilk defa dekara 18 tl destek açıklanmıştır. Ardından 2010 yılında dekara meyve-sebze için 15 ve örtü altı için 75 tl destek varken 2014 yılında bu rakamlar sırasıyla 50-150 tl olmuştur.

2014 yılında toplam 18.802.000 tl İTU desteği dağıtılırken 2016’da bu rakam 7 kattan fazla artmış olup 135.078.000 tl olmuştur. 2017 kesinleşmemiş rakamlarına göre de üretici artışı devam etmektedir (Yaklaşık 65 bin üretici). 2017 yılında İTU desteklemesi; çeltik, örtüaltı, süs bitkileri-tıbbi aromatik bitkiler (2016'da ilk defa desteklenmişlerdi), meyve-sebze için dekara 10-150 tl arası (2016 ile aynı) olmuştur. Ayrıca 2016'da ilk defa alabalık, çipura, levrek için verilen 25 kuruş/kg destek kalkmıştır. 2017’de bireysel-grup sertifikasyonundaki destek çeltik ve örtüaltı için aynı iken, diğerlerinde %20 düşüktür.
 
Tablo 2: İTU/Destekler (2017)
İyi Tarım Uygulamaları Destekleri TL/Dekar

Örtü Altı /Bireysel-Grup 150
Süs Bitkileri-Tıbbı Aromatik Bitkiler /Bireysel-Grup 100 -80
Meyve-Sebze /Bireysel-Grup 50-40
Çeltik /Bireysel-Grup 10
Kaynak: 17.09.2017/Resmi Gazete

Dekara verilen bu destekler dışında hem yatırım hem işletme kredisi şeklinde üreticilere verilen indirimli zirai kredi destekleri de vardır. Hem İTU hem organik tarım kapsamında %50 daha düşük faiz ile 5.000.000 tl üst limite kadar kredi kullanmak mümkündür (üreticilerin yaklaşık %2’si kullanmaktadır). İTU ile ilgili olarak zararlılarla entegre mücadele (faydalı böcek ve feromon-tuzak) destekleri de vardır. Yetiştiricilikte polinasyon için Bombus arısı desteği 2017 için 60 tl/koloni olarak açıklanmıştır.

Tablo 3: Biyolojik-Biyoteknik Mücadele Destekleri (2017)
ÜRÜN
BİYOLOJİK(TL/da) BİYOTEKNİK(TL/da)
Örtüaltı
(Domates, Biber, Patlıcan, Hıyar, Kabak) 350 110 (Feromon+Tuzak)
60 (Yalnızca Feromon)
Turunçgil 35 45 (Feromon+Tuzak)
25 (Yalnızca Feromon)

Domates (Açıkta) - 45 (Feromon+Tuzak)
25 (Yalnızca Feromon)
Elma - 35 (Feromon yayıcısı)
Bağ - 35 (Feromon yayıcısı)
Zeytin - 30
Kayısı - 35
Nar 35 -
Kaynak: 17.09.2017/Resmi Gazete

Özetle 2007’den buyana üretici sayısı ve üretim alanı dalgalansa da artmıştır. 2007 yılında 651 üretici ile 18 ilde var olan İTU, 2016 itibariyle 64 il ve 55.609 üreticiye çıkmıştır. Üretim alanı 2016 yılında 4.741.075 dekar olarak gerçekleşmiştir (2017’de daha da artmıştır). 2016 yılında organik tarım yapan üretici sayısı geçiş süreci dâhil 67.878 kişidir. Toplam alan ise 523.778 dekardır. 2017 resmileşmemiş istatistiklere göre; üretici rakamı olarak İTU, organik tarımdaki üretici sayısıyla yaklaşık aynı olsa bile alan olarak nerdeyse 10 (On) kat daha fazladır.
 
İTU/Bölgeler ve İller?

İTU’ya kayıtlı üretici sayısı en çok olan iller bakanlığın 2015 verileriyle aşağıdaki gibidir;
Tablo 4: İTU/İlk 5 İl (2015)
İLLER ÜRETİCİ SAYISI
Gaziantep 8.419
Şanlıurfa 8.293
Malatya 3.790
Denizli 3.219
Aydın 1.798

Aydın’ı sırasıyla; Mersin (1.604), İzmir, Samsun, Balıkesir ve Adana (849 üretici) izlemektedir. Bölgeler bazında ise; Güneydoğu Anadolu %55,4 ile başı çekmektedir. Bunu sırasıyla Ege (%18,2), Akdeniz (%9,7), Karadeniz (%8,3), Marmara (%6,2) ve İç Anadolu (%1,6) izlemektedir. Doğu Anadolu’da ise yok denecek kadar azdır bu rakam. Dikkat çeken başka bir ayrıntı ise; Aydın, Malatya ve İzmir gibi illerin hem İTU konusunda hem de organik tarım konusunda ilk 10 içerisinde yer almalarıdır.
 
NETİCE OLARAK

Çevre ve sağlık sorunları sanayi devrimi, kapitalist tarım sonrası hızla ve gözle görülür derecede arttı. Hatta bu konuda ilk tartışmalar 1800’lere kadar gitmektedir. Modern organik kimyanın babası ve sentetik tarımsal gübrelerin ilk mucidi Liebig, 1862-Tarımsal Kimya kitabında modern tarımın yıkıcı tarafını ilk dillendirenlerden olmuştur. Bugün için İTU ve çevreye dost tarım uygulamaları tüm dünyada giderek artmaktadır. Ülkemizde İTU ve organik tarım yapanları hepsini toplasak bile tüm çiftçilere/tarım alanlarına oranı bugün için %5'ler civarındadır. 2023 hedefi %10'lardır. Bardağın boş tarafına bakarsak hâlihazırda %90-95'lik bir risk, tehlike söz konusudur!
Bu yüzden konuya sadece tarım gözlüğüyle bakmak yapılacak en büyük hata olur. Ekoloji, çevre, sağlık gibi farklı açılardan da bakıp bu tür alternatif üretim sistemlerinin her türlü desteklenmesi (üretici-çiftçi, KSK, işleme-depolama, tüketici bazında) hepimiz için kelimenin tam anlamıyla “hayati” önem taşımaktadır.

Belki de 1950'lerden bu yana hiç bir modern tarımsal teknik kullanmadan Japon tarım ortalamasına üzerinde verim alarak "ekin sapı devrimi" yapan Fukuoka'ya bi kulak vermek yada S. H. Nasr'ın 1960'lardan beri dediği gibi en başta "insanın ne yapması gerektiğini sormadan önce, onun ne olduğunu bilmesi" ve "kutsal bir bilim" gerekliydi.


KAYNAKLAR
*Ekin Sapı Devrimi- M. Fukuoka
*1962/Sessiz Bahar- Rachel CARSON
*1968/İnsan ve Tabiat- S. Hüseyin NASR
*1991/Bir Kutsal Bilim İhtiyacı- S. Hüseyin NASR
*2017/Muhafazakâr Düşünce Dergisi/Sayı:50 “Ekolojik Düşünce”
*2017/Monthly Review/Sayı: Ağustos “Marksizm ve Ekoloji”
*2017/İTU Kontrolör Eğitimi/Ders Notları
 

Benzer Konular