Silaj Rehberi

Faydalı ve çok iyi bir rehber, forum ve google arama sonuçlarında görüntülenmesi için bir kısmını burada paylaşıp, dosya olarak ekliyorum, umarım faydalı olur.

İçindekiler:

SİLAJ NEDİR? FAYDALARI NELERDİR?
SİLAJ NASIL YAPILIR?
Silo Yeri Nasıl Seçilir?
Silo (Kabı) Nedir? Özellikleri Nelerdir?
Silo Kabı Çeşitleri Nelerdir?
Silo Büyüklüğüne Nasıl Karar Verilir?
Hangi Yemler Nasıl Silolanır? Bu Yemlerin Özellikleri Nelerdir?
Yemler Silolanmak Üzere Nasıl Hazırlanır?
Dolum Aşamasında Siloya Hangi Katkı Maddeleri Eklenir?Neden?
Silo Nasıl Örtülür?
Silolama Sırasında Besin Madde Kaybı Olur mu?
Silo Kabı Nasıl Açılır ve Silaj Nasıl Korunur?
Silaj Kalitesi Nasıl Tayin Edilir?
SİLAJLA BESLEMEDE NELERE DİKKAT EDİLMELİ?

SİLAJ NEDİR?
FAYDALARI NELERDİR?
Silaj (=silo yemi= turşu), suca zengin yemlerin, beton, taş, tahta veya plastik malzemeden hazırlanan silo kabı içinde havasız ortamda süt asidi (laktik asit)bakterilerinin etkinliğine bırakılarak fermente edilmeleriyle elde edilen yemdir. Yani hayvanlar için suca zengin yemlerden hazırlanan bir çeşit turşudur.
İyi bir silolama ile silolanan yemlerin bozulmadan ve besin madde içeriklerinde önemli bir kayıp olmadan saklanması sağlanır. Böylece hayvanların kaba yem gereksinimlerinin karşılanması açısından yıl içinde süreklilik sağlanabileceği gibi ekonomik bir besleme uygulamak da mümkün olabilir. Silo yeminin hayvan beslemeye ve işletme
ekonomisine getireceği yararlar aşağıdaki şekilde sıralanabilir.

1. Suca zengin kaba yemlerin yetişmediği dönemlerde hayvanların suca zengin kaba yem gereksinimlerini karşılar.

2. İklim koşullarının yeşil otların kurutulmasına olanak tanımadığı bölgelerde silolama, yani yeşil yemlerden silaj hazırlama en uygun saklama yöntemidir.

3. Suca zengin yemlerin her türlü iklim koşullarında saklanmasına imkan sağlar.

4. Yeşil otları kurutarak saklamaya göre silaj yaparak saklamada yemlerin besin madde kaybı daha az olur, yani yeşil yemler besin madde içerikleri açısından fazla bir kayba uğramadan uzun süre saklanabilirler.

5. Silaj, hayvanların hoşlanacağı koku, tat ve yumuşaklığa sahip olması nedeniyle hayvanlar tarafından sevilerek tüketilir ve hayvanların iştahlarını açar.

6. Silolanacak yem içine karışmış her türlü yabancı ot silolama ile hayvanlara zararsız hale gelir, toksik etkili bazı bitkiler, fermantasyon nedeniyle bu etkilerini yitirirler ve daha kaliteli ve sindirilebilirliği daha yüksek kaba yem elde edilir.

7. Başka metotlarla saklanması zor olan veya mümkün olmayan suca zengin yem kaynaklarının saklanmasına imkanı sağlar.

8. Kurutma işlemiyle saklamaya göre silolayarak saklama, çiftlik içinde daha kolay, küçük hacim ve mekanlarda depolama imkanı sağlar. Örneğin bir ton kuruot depolamak için 14m3 alan gerekirken, aynı miktar silajı depolamak için 1.5-2m3 alan yeterlidir.

9. Silolama, silo kapları açılmadığı sürece suca zengin yemlerin dış çevre koşullarından etlkilenmeden ve bozulmadan 2-3 yıl gibi uzun süre ile saklanmasına imkan sağlar.

10. Silolanacak yemler erken biçileceği için işletme ekim alanlarının daha rasyonel kullanımına imkan sağlar.

11. Yem maliyeti açısından kuru madde bazında kuruotlara göre çok daha ucuz kaba yem teminine imkan sağlar.

12. İleri düzeyde mekanizasyona imkan tanıdığı için işçilik giderlerinde azaltır ve böylece işletme ekonomisini olumlu yönde etkiler.
Söz konusu bu yararlar, işletmede uygulanan üretim tekniği, yem ve hayvan kaynaklarına göre daha da çoğaltılabilir.

Özetle, silolayarak saklama yani silaj yapımı, özellikle kaba yem kaynakları sınırlı olan ülkemizde sığır yetiştiricileri için hem ekonomik hem de dengeli besleme açısından büyük faydalar sağlayabilecek potansiyeldedir. Bu potansiyelin değerlendirilmesi, silaj
yapma işleminin daha yakından tanınması ile mümkündür.

SİLAJ NASIL YAPILIR?
Silaj üretiminde çok ileri düzeyde teknik bilgi ve donanıma gerek yoktur. Ancak kaliteli silaj üretimi için gerekli temel bilgi ve donanımın mutlaka sağlanmasında fayda vardır. Kaliteli silaj üretimi için öncelikle silo yeri için uygun mekanın seçimi, silo kabının seçimi, işletmede gereksinim duyulan silaj miktarının tespiti, yani silo büyüklüğünün
hesabı, silolanacak yem veya yemlerin miktarı ve seçimi, yemlerin silolaya doldurulmak üzere hazırlanması, yemlerin siloya doldurulması, silolama olayının kolaylaştırılması ve silaj kalitesinin artırılması amacıyla siloya katkı maddeleri eklenmesi, silonun kapatılması
ve silaj oluşumu için bekleme ve silo kabını açma, silaj yapımında bilinmesi gereken temel bilgilerdir. Bu bilgiler aşağıda sunulmuştur.

Silo Yeri Nasıl Seçilir?
Silaj yapmak amacıyla kurulacak silo kapları için uygun yer seçimi son derece önemlidir. Silo kapları için yer seçimi yapılırken aşağıda belirtilen faktörlerin göz önüne alınması ve buna göre yer seçilmesi gerekir.
1. Silo yemi her gün hayvan barınağına taşınacağından öncelikle siloların buraya yakın olmasına özen göstermek gerekir. Silolanacak materyalin üretildiği tarlaya yakınlık, ikinci derecede dikkate alınması gereken unsurdur.
2. Silo kaplarının doldurulması, boşaltılması ve hayvan barınaklarına
taşınmasının kolaylaştırılması için tüm iklim koşullarında taşıtların ulaşımına elverişli; ancak barınak içerisine silaj kokusu sinmeyecek, şekilde hakim rüzgarın ters istikametinde bir yer seçilmelidir.
3. Silo yapım yerinin taban suyu düzeyi dikkate alınarak silo derinliği
ayarlanmalıdır. Ayrıca silo yeri temel için yeterli sağlamlıkta olmalıdır.
4. Silo kapları, silo içerisine sızma olasılığı nedeniyle şerbet çukurları ve gübreliklerin yakınında yapılmamalıdır.
5. Silo suyu drenajını sağlamak için silo yerinin en az %1-2 eğime sahip olmasına dikkat edilmelidir. Bu amaçla eğimli araziler kullanılabileceği gibi,düz arazilerde silo tabanında %1-2 eğim oluşturulması gereklidir.
6. Silolar yapılırken işletmenin ilerdeki genişleme durumu mutlaka gözönüne alınmalıdır. Silo yemine gereksinimin artması halinde, yeni siloların yapımına olanak verecek yeterli alan olmalıdır. Ayrıca yemlerin, kolay doldurulup boşaltılması için taşıma araçları trafiğine uygun boş alan bulunmalıdır.
Siloların mimari yapıları çiftliğin genel görünümünü bozmayacak şekildeplanlanmalıdır.

Silo (Kabı) Nedir? Özellikleri Nelerdir?

Silolanacak suca zengin yemlerin içine sıkıştırıldığı beton, taş, tahta veya plastik malzemeden mamul kaplara silo veya silo kabı adı verilir. Silo kabının en önemli özelliği içerisinde bulunan yem ile dışarıdaki nem ve hava arasında tam bir izolasyon sağlamasıdır. Bu sağlanamazsa elde edilecek silo yemi veya silaj hayvan besleme
açısından iyi bir yem özelliği taşımayacağı gibi hayvanlar için zararlı etkilere de sahip olacaktır. Özetle silo kabı, içine konan yemlerin fermentasyonunu hayvanların severek yiyecekleri sınırlar arasında tutacak nitelikte olmalıdır. Buna göre, silo kapları hangi
malzemeden yapılırsa yapılsın aşağıdaki teknik özelliklere sahip olmalıdır.
1. Silo yapı malzemesi yem suyunu emmemeli ve yem suyundan
etkilenmemelidir. Kullanılan malzeme yemin kalitesinin ve bozulmasına nedenolmamalıdır.
2. Yapı elemanları hava ve suyu içeriye sızdırmayacak özellikte olmalıdır.Duvarların iç yüzeyinde hava boşluğu oluşumuna yol açacak girinti, çıkıntı veköşeler bulunmamalıdır.
3. Silo duvarları ve tabanı yem kitlesinin yaptığı yatay ve dikey basıncı
karşılayabilecek dirence sahip olmalıdır. Silo yapımında kolay temin edilebilirve ucuz malzeme kullanılmalıdır.

Silo Kabı Çeşitleri Nelerdir?
Silolar özelliklerine göre çeşitli gruplara ayrılabilirler. Yapılış şekillerine göre silolar,düşey veya yatay, toprak üstü veya toprak altı, silindirik veya hendek silolar şeklinde sınıflandırılabilirler. Kullanılan yapı malzemesinin cinsine göre de kargir (taş, tuğla, biriket,
betonarme), çelik, ahşap silolar şeklinde sınıflandırılabilir. Aynı şekilde geçici veya sürekli oluşlarına göre de sınıflandırılabilirler.
Bütün bunlar dikkate alınarak silolar genellikle aşağıdaki gibi sınıflandırılabilir.

A- Toprak üstü silolar
1. Toprak üstü silindirik silolar (kule tipi silolar)
a. Toprak üstü silindirik-sürekli silolar: Ahşap, tuğla, beton ve metal silolar.
b. Toprak üstü silindirik geçici silolar: Çit ve demet silolar.
2. Toprak üstü yatay silolar
a. Sürekli yatay silolar-Bank silolar-Betonarme
b. Geçici yatay silolar-Plastik bez silolar, sosis tipi silolar, ahşap duvarlı silolar
B- Toprak altı (derin) silolar
1. Toprak altı silindirik silolar: Çukur veya silindirik silolar: beton, taş, tuğla
2. Toprak altı yatay silolar: Hendek silolar: beton, taş, tuğla, ahşap
Silindirik silolarda yapı malzemesi olarak en fazla beton kullanılmakla birlikte,briket, taş, tuğla ve sac da kullanılabilir. Ahşap veya sacdan yapılmış silindirik silolar çok dayanıklıdır. Çelik sacla yapılan silolarda, hava ve su ile teması olan kısımlar kolay
aşındıklarından, iç kısmın koruyucu bir madde ile kaplanması zorunluluğu doğar. Silindirik silolar için en uygun yapı malzemesi galvanizli oluklu sacdır. Ahşap malzeme ile yapılan siloların yatay basınca karşı dirençleri, duvar dışına yerleştirilen çelik halkalarla sağlanır.
Silaj suyu, kereste yapı malzemesinin dayanıklılığını koruyucu bir madde gibi arttırır.
Ancak, duvar dış yüzeyinin yağış sularına karşı boyanarak korunması gerekir.

Kargir silo yapımında, duvar iç yüzeyi silaj suyunun etkisine dayanıklı malzeme ile sıvanmalıdır. Ayrıca silonun boş olduğu zamanlarda duvar iç yüzeyi her sene veya iki senede bir yağlanmalıdır. Aksi halde betonarme duvarların içindeki demir döşeme aşınır.
Yapı malzemesi olarak tuğla kullanılan silolar silaj etkisine daha dayanıklı olmakla birlikte duvar harcı silaj suyundan etkilenir. Bu yüzden harçla oluşturulan yüzeyin koruyucu bir madde ile kaplanması önerilir.

Kuyu veya çukur silolar, silindirik siloların toprak içine gömülmüş şeklidir. Bu tip silolar yağmur sularının kuyu çevresine sızma olasılığı bulunmayan yerler için uygundur.
Kuyu siloların duvarları da dik, pürüzsüz ve kaygan olmalıdır. Kuyunun çevresi 120-150cm yükseklikte bir çitle çevrilerek insan veya hayvanların düşmesi önlenmelidir. Çukur siloların kuruluş maliyetleri düşük olmakla birlikte, her yerde yapılma olanağı yoktur. Bu
siloların en büyük eksikliği, yemin günlük olarak çıkarılmasının zor oluşudur. Yem en kolay şekilde elavatörler kullanarak çıkarılır. Yem çıkartırken silo içerisinde oluşabilecek bazı zehirli gazların boğucu etkilerine karşı dikkatli olmak gerekir.
Yer düzeyinin altında veya üstünde yatay bir şekilde fazla yükseklik veya derinlik uygulanmadan yapılmış silolara yatay silolar denir. Bunlardan yer üstünde olan silolara bank silolar, yer düzeyinden aşağıda olanlara da hendek silolar denir. Duvarlar hariç,
inşaat tekniği her iki tipte de aynıdır. Aradaki fark hendek siloların duvarlarının toprakla temasta olması, buna karşın bank silolarda ise toprak üzerinde istinat duvarlarının bulunmasıdır.
Hendek silolar, gerek yapılışlarının basitliği, gerekse doldurma ve boşaltmanın kolay olması nedeniyle yaygın bir silo tipidir. Duvar yüzeyleri kaplanmayan hendek silolar,yalnız işçilik masrafı ile yapılabilirler. Hendek silolar, duvar yüzeyleri kaplanmadan bir iki
yıl kullanılabilir. Geçici hendek siloların duvar yüzeylerinin kaplanmalarına gerek yoktur.
Hendek siloların, yağmur sularının sızmasına olanak vermeyecek şekilde bir yamaç eteğine yerleştirilmeleri gerekir. Silonun yağış sularından bu şekilde korunması, silo tabanında biriken silaj suyunun drenajını sağlar. Yüzey sularının silo içine akışını
önleyecek oluk şeklinde hendeklerin silo yanlarında oluşturulması daha da uygundur.
Hendek silolardan silaj, silonun bir ucundan alınabileceği gibi, her iki ucundan da çıkarılabilir. Hava teması nedeniyle oluşacak bozulmayı engellemek için, açılan uçtan hergün ortalama olarak sadece 10 cm kalınlığında bir yem kitlesi çıkarılır ve tekrar kapatılır. Hendek siloların yan duvarlarına 1/3 oranında bir eğim verilir. En çok uygulanan
taban genişliği 2-3 m kadardır. Kazı toprağının taşınmasında, silo yeminin boşaltılmasında ve sıkıştırılmasında kolaylık sağlamak için, eğimli arazide bir uç, düz arazide ise her iki uç rampalı olarak kazılmalıdır. Sürekli hendek siloların duvar yüzeylerinin taş, tuğla, beton, briket, demirli beton,katranlanmış ahşap gibi malzemelerle döşenmesi gerekir. Siloların doldurulması sırasında traktör ve benzeri ağır vasıtalar kullanılmıyorsa, silo tabanının döşenmesi
zorunlu değildir. Tabanın döşenmesinde beton, taş ve çakıl kullanılabilir. Silo tabanı döşenmişse veya su geçirmez killi topraktan oluşmuşsa, tabanın duvarlara yakın kısmında dren olukları yapılmalıdır. Taban kumlu veya suyu sızdıran bir cinstense,
drenajla ilgili herhangi bir önleme gerek yoktur.
Ülkemizde küçük tarım işletmeleri hakim olduğu için kule tipi sürekli silolar pek bulunmamaktadır. Özellikle kurak bölgeler için küçük boyutlu sürekli yada geçici kuyu ve hendek siloların uygun olduğunu söylemek mümkündür. Ayrıca sap ve saman balya
siloları, tahta ve çit silolar ile plastik bez silolar maliyetlerinin düşük olması nedeniyle ülkemiz için önerilebilecek silo tipleridir.

Silo Büyüklüğüne Nasıl Karar Verilir?
Silo büyüklüğü veya silo hacmi, çitlikte yapılacak silaj miktarına bağlı olarak belirlenir. Silaj miktarı belirlenirken öncelikle,
1. İşletmenin büyüklüğü, yani işletmede silajla beslenecek hayvan sayısı ve türü,
2. Silajın hayvanlara verilme süresi,
3. Üretilecek silajın yoğunluğu, yani 1m3
silajın kg olarak ağırlığı,
4. Silodan yararlanma oranının bilinmesi ve tüm bunlara göre işletmenin ihtiyacı olan toplam silajın ton olarak belirlenmesi gerekir.
şletmede silajla beslenecek hayvanlar Büyükbaş Hayvan Birimi (BBHB) cinsine dönüştürülerek hayvan sayısı olarak standardize edilir.
Büyükbaş Hayvan Birimi: 500 kg canlı ağırlıkta gelişmesini tamamlamış ergin sığır olarak tanımlanır. 1 BBHB’ne verilecek günlük silo yemi miktarı aşağıda verilmiştir.

1 yaşından küçük sığır 0.12 BBHB
1-2 yaş arası sığırlar 0.70 BBHB
Gebe düve 1 BBHB
Ergin sığır 1 BBHB
Boğalar 1.4 BBHB
Gebe koyunlar 0.1 BBHB
Toklu 0.1 BBHB
Kuzu 0.05 BBHB

İşletme içindeki hayvan sayısının standardizasyonundan sonra, 1 BBHB’ne günde yaklaşık 20 kg silaj verilecek şekilde işletmenin günlük silaj tüketimi bulunur. Bu değer işletmede silajla beslemenin uygulanacağı gün sayısı ile çarpılarak, işletmenin o dönem
için gereksinim duyduğu toplam silaj miktarı ton olarak bulunur. Bu değer silajın yoğunluğu ile çarpılarak, bu miktar silajın hacimsel büyüklüğü hesaplanır. Elde edilen bu hacimsel büyüklük, silo kullanım oranına bölünerek bu hacimsel büyüklükteki silajın üretimi için
gerekli olan silo kabının hacimsel ölçüsü bulunur. Böylece silo kabının büyüklüğü hacimsel olarak hesaplanmış olur.

Çeşitli Silajların Yoğunlukları
Silajın cinsi kg/m3
Çayır otu 680-800
Üçgül 680-800
Şeker ve hayvan parcarı yaprakları 700-900
Şeker pancarı 900
Patates 800-1000
Mısır (hasıl) 650-750
Yonca (% 25 kuru madde) 650
Yonca (% 40 kuru madde) 400

Yukarıdaki hesaplamada gerekli olan diğer bir bilgi de silo kullanım oranıdır. Silo kabından her zaman %100 yararlanmak mümkün değildir. Normal koşullarda silo kabından yararlanma oranı %80 civarındadır. Silo hacminin yaklaşık %20’si sıkıştırma
sonucu oluşan hacim azalması nedeniyle kullanılamaz. Silo hacmine duyulan gereksinim hesaplanırken bunun mutlaka dikkate alınması gerekir.Öte yandan, yukarıdaki hesaplama yardımıyla silaj üretimi için ekimi yapılacak yeşil yem bitkisinin ekim alanı büyüklüğü de hesaplanabilir. Örneğin mısır silajı üretilecekse 1 dönümden elde edilecek silajlık mısır (süt olum döneminde) yeşil yem
olarak yaklaşık 4250 kg civarındadır. Normal koşullarda silaj olum aşamasında bu ağırlığın yaklaşık %25-27’si kaybolacağından, 1 dönüm mısır ekim alanından elde edilecek mısır silajı miktarı yaklaşık 3200 kg'dır. İşletmenin bir dönemde 150 ton silaja gereksinimi varsa, bu miktar mısır silajı üretebilmek için 47 dönüm mısır ekimi yapılması
gerekir.

Ülkemiz açısından yapımı daha uygun olan toprak üstü betonarme bank silolarda silo kabı ölçüsü işletmenin silajlık yeşil yem üretimi ve silaj gereksinimine bağlı olarak değişir. Bununla ilgili bir örnek şu şekilde verilebilir. Yılda 660 ton silaj üretimine (200 baş
sağmal süt ineği 165 gün, günde hayvan başına 20 kg silaj tüketimi için) gereksinim duyan bir işletme için işletmenin silo yan duvarlar yüksekliği yaklaşık 2 metre, silo eni (tabangenişliği) yaklaşık 3.5 metre ve silo kabı uzunluğu yaklaşık 20 metre olan 6 adet silo kabı
yeterlidir Silindirik silolarda silo yüksekliği, silo çapının en az 2, en fazla 3-3.5 katı (5-20 m)olmalıdır. Günlük yem tüketimi fazla olan büyük işletmelerde, çok büyük bir silo yerine, iki
veya daha fazla silo yapılması önerilir. Böylece silolama zamanı farklı olan çeşitli yembitkileri en uygun zamanda silolanabilecekleri gibi, herhangi bir şekilde silajla yemlemeye ara verilmesi halinde siloda artan silajın bozulması da önlenmiş olur.

Hangi Yemler Nasıl Silolanır? Bu Yemlerin Özellikleri Nelerdir?
Genel bir kavram olarak suca zengin kaba yemlerin hepsi silolanabilir; ancak bunların silolanabilme yetenekleri farklıdır. Silolanacak suca zengin yemlerin kuru madde içeriklerinin %25-35 arasında, kolay eriyebilir karbonhidrat içeriklerinin ise en az %3
olması gerekir. Bitkinin türüne ve biçim zamanına bağlı olarak su ve kuru madde içerikleri
değişmekle birlikte ideal biçim dönemindeki kimyasal yapılarına göre suca zengin yeşil
yemler silolanma yeteneklerine göre 3 grup altında incelenir.
I. Kolay silolanabilen yeşil yemler: Silolanmak için yeterli düzeyde kuru madde
ve kolay eriyebilir karbonhidrat içeriğine sahip olduklarında bunların silolanmalarında
herhangi bir katkı maddesine gereksinim duyulmaz. Bu yemler;
1. Mısır hasılı, sudan otu (süt olumunda KM miktarı %20'nin üzerinde olacak)
2. Lahana yaprakları
3. Ayçiçeği (iyi doğranacak ve parçalanacak)
4. Yer elması yeşil kısımları
5. Şeker ve hayvan pancarı yaprakları (taze durumda ve temiz)
6. Darı hasılı
II. Orta derecede silolanabilen yeşil yemler: Kuru madde ve kolay eriyebilir
karbonhidrat içerikleri orta düzeyde olduğundan bunların silolanmaları esnasında katkı
maddesi olarak %1-2 tahıl kırması, %0.5-1 şeker veya %1-2 melas tavsiye edilir. Bu
yemler;
1. Çavdar hasılı
2. Bakla
3. Baklagil karışımları
4. Lüpen çeşitleri
5. Üçgül çeşitleri (çiçekte veya çiçeklenmeden sonra)
6. Yeşil hardal
7. Ayçiçeği (körpe)
8. Çayır otu
III. Silolanmaları güç olan yeşil yemler: Bunların kuru madde ve kolay eriyebilir
karbonhidrat içerikleri düşüktür. Bunları silolamak için kuru madde ve/veya kolay eriyebilir
karbonhidrat içeriğini artırıcı özelliklere sahip tahıl kırmaları (%3-4), melas (1-2), sapsaman
(%1-2) vb. gibi katkı maddelerine ihtiyaç vardır. Bu yemler;
1. Mer'a otları (körpe)
2. Fiğ ve bezelye çeşitleri
3. Üçgül çeşitleri (çiçeklenmeden önce)
4. Tatlı lüpen
5. Yonca

Yemler Silolanmak Üzere Nasıl Hazırlanır?
İyi bir silo yemi yapabilmek için silolanacak yemlerin belli kimyasal ve fiziksel
yapıya sahip olması gerekir. Kimyasal yapı bakımından silolanacak yemlerin su ve
karbonhidrat içerikleri açısından silolanmaya uygun olması veya uygun hale getirilmesi
gerekir. Silolanacak yemler başlangıçta %80 civarında su içerirler, yani %20 kuru
maddeye sahiptirler. İyi bir silo yem yapabilmek için yeşil yemlerin su içeriklerinin bir
miktar düşürülmesi gerekir. Bunun için de bu yemlerin bir miktar soldurulması veya
pörsütülmesi gerekir. Ancak mısır hasılı ve pancar yaprakları silolanmadan önce
pörsütülmemelidir. Özellikle pancar yapraklarının pörsütülmemesinin 2 nedeni vardır.
1. Zedelenmiş, kopmuş yapraklar pörsütme sırasında çabucak bozulacaklarından
yani çürüyeceklerinden diğer sağlam yaprakları etkileyerek bozulmaya neden
olur.
2. Pörsütme sırasında pancar yapraklarının diğer yemlere göre çok fazla besin
madde kayıplarına uğramasıdır.
Mısır hasılının pörsütülmeme nedeni ise yüksek düzeyde kuru madde içermesidir.
Bu nedenle doğrudan silolanabilir. Pancar yaprakları ve mısır hasılı dışındaki diğer yeşil
yemler soldurularak silolanırsa ve tam soldurma yapılmışsa silo yeminin kuru madde
içeriği %30-35’e kadar yükselir ve daha kaliteli silo yemi elde edilir. Daha yüksek kuru
madde içeriğine sahip yemlerin silolanması uygun değildir. Materyalin fazla kuru ise iyice
sıkıştırılamaz ve silo içinde hava kalır. Ayrıca fazla kuru materyal ölü olduğu için ilk 48
saat içerisinde gerekli olan solunum bitki tarafından yapılamaz ve silo içinde kalan oksijen
tüketilemez ve silaj kalitesi bozulur. Silolanacak materyalin su içeriği fazla ise
fermentasyon sırasında fazla su açığa çıkacağından, bu su ile kaybolan besin madde
miktarı da yüksek olur. Ayrıca silajlık materyal içindeki fazla su fermentasyonu sağlayan
bakteri faaliyetini engelleyerek silaj kalitesini bozar. Tüm bu nedenlerden dolayı genel bir
kural olarak silolanacak materyalin kuru madde içeriğinin %30-35 civarında olması arzu
edilir.
Başarılı bir fermentasyonun gerçekleştirilerek kaliteli silaj eldesi için gerekli bir
diğer kimyasal özellik silolanacak yemlerin karbonhidrat içerikleridir. Çünkü
fermentasyonu gerçekleştiren bakterilerin faaliyeti için enerji kaynağı olarak yeterli
düzeyde kolay eriyebilir karbonhidratlara gereksinim vardır. Genel bir kural olarak
silolanacak materyalin kolay eriyebilir karbonhidrat içeriğinin %3’den az olmaması ve ideal
olarak %6 civarında olması gerekir. Yulaf, mısır, arpa, buğday gibi tahıl hasıllarının kolay
eriyebilir karbonhidrat yönünden zengin olmalarına karşın yonca ve üçgül gibi baklagiller
kolay eriyebilir karbonhidratlarca fakirdirler ve silolanmaları daha güçtür.
Silolanacak materyalin kuru maddece ve/veya kolay eriyebilir karbonhidratlarca
fakir oldukları durumlarda silo katkı maddelerinden yararlanılarak silo materyalinin
kimyasal içeriğinin fermentasyona uygun hale getirilmesi gerekir.
Silolanacak yemlerin silolama açısından bir diğer önemli özeliği de fiziksel
yapısıdır. Öncelikle silolanacak materyal içi dolu saplardan oluşmalıdır. Aksi halde
silolama sırasında içi boş saplarda hava kalacak, silaj kalitesi bozulacaktır. Silolanacak
yemlerin bir diğer fiziksel özelliği de uygun sap uzunluğuna sahip olmaları, yani bunlara
doğrama işlemi uygulanmasıdır. Yeşil yemlerin silo kabı içerisinde daha iyi sıkışıp kap
içerisinde hava kalmasını engellemek ve birim hacme daha fazla yem sığdırabilmek
açısından doğrama çok önemlidir. Ayrıca elde edilecek silajla beslenecek hayvanlar bu
yemi parçalamak için fazladan enerji sarfetmeyeceklerinden silajın yarayışlılığı artacaktır.
Silolamada en uygun doğrama uzunluğu tahıl hasılları için 5-7 cm, mısır hasılı için ise 2-3 cm’dir. Daha uzun doğrama uzunluğu amaca uygun değildir. Daha kısa olanlar ise iş
gücünü artıracağından ve silo kabı içinde topaklaşmaya neden olacağından tavsiye
edilmez.
Öte yandan, günümüzde silajlık materyalin özel ekipmanlarla hazırlanması, uygun
doğrama uzunluğuna ve iş gücünün ekonomik kullanımına imkan sağlamaktadır.
Yemler Siloya Nasıl Doldurulur?
Yemlerin siloya doldurulmasından önce silo kabının genel bakımının yapılması,
yıkık veya dökük yüzeylerin onarılması, aside dayanıklı koruyucu maddelerle kaplanması
gerekir. Hatta silo kabı duvarlarında yeterli izolasyonun yapılması yararlı olur. Gerekli
onarım veya bakımdan sonra silo tabanı ve yan duvarlarının temizlenerek yem artıklarının
uzaklaştırılması gerekir. Silo kabının genel temizliğinden sonra silo duvarları %10’luk
sodalı su ile ve arkasından temiz su ile yıkanmalı ve doldurma işlemine hazır hale
getirilmelidir. Ayrıca silo suyunun tahliyesini sağlayan kanal ve boruların da gözden
geçirilmesi gerekir. Silonun tabanı toprak ise, yemler doldurulmadan önce tabana sapsaman
ve kuruot gibi maddeler serilerek, toprakla karışma yüzünden oluşabilecek silo
kayıpları azaltılmalıdır.
Silonun doldurulmasında dikkat edilmesi gereken en önemli nokta yemi en alt
tabakadan başlayarak sıkıştırmaktır. Bu sıkıştırmayla bir yandan ortamdaki hava
uzaklaştırıldığı gibi diğer yandan süt asiti bakterilerinin etkinlikte bulunacağı 30°C ortam
sıcaklığı sağlanır. Büyük kapasiteli bank veya hendek siloların doldurulması birkaç gün
sürebilir. Bu tür siloların doldurulmasında “Kama” yöntemi adı verilen bir doldurma
yönteminin uygulanmasında yarar vardır. Bu yönteme göre, siloya hergün doldurulan
yemler sıkıştırılarak birbiri üzerine yaslanmış kama şeklini almaktadırlar.

Bu doldurma yönteminde yemin sıkıştırılmasında genellikle traktörlerden
yararlanılacağı için kama şeklindeki yığının eğiminin traktörün rahat çalışmasını
sağlayacak derecede olmasına özen gösterilmelidir. Silonun doldurulmasının birkaç gün
sürmesi halinde, günlük doldurma işlemi tamamlandıktan sonra yemin üzeri plastik örtü
ile geçici olarak kapatılarak sıkıştırılmış silajlık materyalin bünyesine hava işlemesi de
engellenmelidir. Bank ve hendek tipi siloların yanısıra, silajın açık alanda plastik bez
üzerinde yapımı sırasında da silajlık materyal “kama” şeklinde yığılarak ve traktörle
çiğnenerek sıkıştırılmaktadır. Bu şekilde açıkta hazırlanan silajlık yem kitlesinin yan
kenarları ve iki ucunun eğiminin 20° olması traktörle çiğnemenin gerçekleşebilmesi
açısından gereklidir.

Kuyu veya silindirik silolarda sıkıştırma daha çok insan gücü ile çiğnenerek yapılır.
Çiğneme işi hiçbir zaman yürüme şeklinde değil, bir ayak diğer ayağın yanına basacak
şekilde olmalıdır. Doldurma işleminin sonuna gelindiğinde, siloların duvar seviyesinin
üzerini aşacak şekilde doldurulması ile çökme sonucunda silajın silo üst seviyesinin
altına inmesi de önlenmiş olur. Bunun için özellikle kuyu tipi siloların üzerine portatif kısım
eklenir ve yem çöktükten sonra bu kısım alınır.

Sıkıştırma sırasında, yığının ön ve arka kısımlarının temiz olmasına dikkat
edilmelidir. Sıkıştırma aracı olan traktör veya ağır taşıtın lastiklerinin toz-toprakla
bulaşarak yemi kirletmesi önlenmelidir Bu amaçla yığının önüne ve arkasına (aracın
manevra yapacağı yere) eski kilim, plastik örtü, sap-saman vb. materyal serilerek arac
lastiklerinin yeme taş, toprak karıştırması engellenmelidir.
Dolum Aşamasında Siloya Hangi Katkı Maddeleri Eklenir?
Neden?
Yeterli düzeyde kuru madde ve suda eriyebilir karbonhidrat içeriğine sahip suca
zengin yemlerin silolanmasında katkı maddesine gereksinim yoktur. Bu yemler uygun
uzunlukta doğranmışsa ve yeterli sıkıştırma ile depolanmışsa katkı maddesi olmadan
silolanabilir. Siloda oluşan laktik asit bir çeşit sterilizatör işlevi görerek istenmeyen asetik
asit ve butirik asit bakterilerinin çoğalmasını önler. Kuru madde içeriği düşük,
karbonhidratlarca yetersiz veya proteince zengin yemler silolanırken bazı katkı
maddelerini dışardan mutlaka katmak gerekir.
Öte yandan, silaj kalitesinin artırılması ve bunun silo kabı açıldıktan sonra dahi
kalitesinin uzun süre korunabilmesi içi silaj bakterileri bazı katkı maddelerinin hangi yemin
silajı yapılırsa yapılsın silaj içinde kullanımı tavsiye edilmektedir.
Silolamada kullanılan katkı maddeleri aşağıda sınıflandırılarak sunulmuştur.
a) Karbonhidrat Kaynakları: Silajdaki fermentasyon olaylarını düzenlemek ve
kaliteli silaj elde etmek amacıyla tahıl kırmaları, melas, peynir suyu, şeker, hayvan
pancarı, şalgam, patates ve çeşitli tahıl unları karbonhidrat kaynağı olarak kullanılabilir.
Tahıl Kırmaları: Arpa, buğday ve mısır gibi karbonhidratlarca zengin dane yem
kırmalarının, silaj yapım aşamasında silajlık materyalin karbonhidrat içeriğine bağlı olarak
%1-4 arasında kullanımı tavsiye edilir. Öte yandan, silolanması güç olan yemler için kolay
ve hızlı süt asiti oluşumunu sağlamak amacıyla bu tahıl kırmaları yanında suda kolay
eriyebilir karbonhidrat içeriği yüksek melas gibi ucuz karbonhidrat kaynaklarına da yer
verilmelidir.
Melas: Ucuz olması ve kolayca bulunması yanında kuru maddede %65 sakkaroz
içermesi nedeniyle günümüzde en fazla kullanılan katkı maddesidir. Silolanacak yemin
çeşidine göre %1-6 oranında katılması önerilir. Melasın siloya katılması (3-4 kat su ile
seyreltildikten sonra), büyük silolarda makine ile küçük silolarda ise elle yapılmaktadır.
Makine ile daha homojen bir karışım elde edildiğinden, istenen asitliğin sağlanması elle
yapılanlara göre daha kolay olmaktadır. Melas katılması silajın süt asiti içeriğini artırırken,
kuru madde kaybını azaltmaktadır. Son yıllarda tarlada namlu haline getirilmiş silajlık
materyalin üzerine melas püskürtme yöntemi özellikle İngiltere'de yaygınlaşmıştır.
Peynir Suyu: Yaklaşık %7 kuru madde ve %4.4 laktoz içeren peynir suyunun,
proteince zengin yemlere %2-3 oranında katılması uygundur. Bu iş için kurutulmuş veya
koyulaştırılmış peynir suyu belli bir yoğunluğa kadar sulandırıldıktan sonra katılmalıdır.
Peynir suyunun içerdiği laktoz disakkariti bazı süt asiti bakterileri tarafından süt asitine
fermente edilmektedir.
Şeker: Hayvancılığı ileri ülkelerde özel olarak üretilmiş silo şekerlerini ucuz fiyatla
piyasadan sağlamak mümkündür. Şekerin etkisi de diğer karbonhidratlarda olduğu gibi süt
asiti, fermentasyonunu artırıcı yöndedir. Bu amaçla glukoz veya sakkaroz şekerleri
üretilmektedir. Silaja katılacak şeker miktarının 10-20 kg/ton arasında olması gerektiği
bildirilmektedir.
Diğer Karbonhidrat Kaynakları: Bu gruba giren hayvan pancarı, şalgam, patates
ve çeşitli tahıl unları, aynı amaçla kullanılabilir. Bununla beraber, patates ve tahıllardaki
nişastanın fermentasyonu geciktiğinden, süt asiti oluşumu yeterli düzeyde olmamaktadır. Silolanması güç olan materyallerin silolanmasında süt asiti oluşumunu hızlandıran diğer
karbonhidrat kaynaklarına da ağırlık verilmelidir.
b) Yemlerin Su İçeriğini Düşüren Katkı Maddeleri Daha önce yemler
silolanmadan soldurularak kuru madde içeriklerinin %30-35'e çıkartılması gerektiği
belirtilmişti. Yemlerin su oranı fazlayken silolanmaları zorunlu ise, siloya fazla suyu
emecek maddelerin konması gerekir. Bu iş için en fazla kuru pancar talaşı ve buğday
kepeği kullanılmaktadır. Bunlar için katılması önerilen miktar bir ton silo yemi için 25-30 kg
kadardır. Sap ve saman gibi maddeler silajın kalitesini düşürdüklerinden zorunluluk
olmadıkça kullanılmaları önerilmez.
c) Tuz (Öğütülmüş Kaya Tuzu)
Tuzun silaj içine katılmasının iki nedeni vardır. Birinci neden, sodyum açısından
hayvanların gereksinimini karşılayamayan suca zengin yeşil yemlerin sodyumca
desteklenmesidir. İkinci neden ise tuzun silo içerisinde drenajı arttırarak, süt asiti
fermentasyonunu hızlandırması, yani daha kaliteli silaj yapımına imkan sağlamasıdır. Silo
yemlerine %1-1.5 kadar kalın öğütülmüş kaya tuzu katılması yeterlidir. Koyunlarda
silajdan alınan kuru madde tüketimi tuz katıldığında değişmediği halde süt ineklerinde
düşmektedir.
d) Sterilizasyonu Sağlayan Katkı Maddeleri
Karbondioksit, formaldehit, karbonbisülfit, kükürtdioksit, mineral ve organik asit gibi
çeşitli kimyasal maddeler, siloda sıcaklık artışını ve oksidatif fermentasyonu engelleyerek
silaj kalitesini olumlu yönde etkilemektedirler. Henüz deneysel aşamada olan bu
maddelerin ekonomik manada silaj katkı maddesi olarak kullanımları konusundaki detaylı
bilgiler daha ileride verilebilecektir.
e) Bakteri Kültürleri veya Bakteriyel İnokulantlar:
Bunların temel özelliği, iyi bir silo yemi oluşumu için fermentasyon aşamasında
istenen düzeyde süt asiti üretimi sağlamasıdır. Genel olarak silaj inokulantları süt asiti
üreten Lactobacillus, Streptococcus veya Pediococcus bakteri türleri ve homofermentatif
(gaz üretmeyenler) canlı bakteri türlerinden oluşmaktadır. Bu bakteriler şekerleri (öncelikli
olarak glükoz ve fruktoz) tamamıyla süt asitine dönüştürmekte ve oluşan süt asiti
fermentasyonu ile besin madde kayıpları azalmaktadır. Silaj inokulantlarının etkinliği, silaj
yapılacak üründeki faydalı bakteri varlığına, yemin kolay çözünebilir karbonhidrat
içeriğine, tampon kapasitesine ve ayrıca inokulant mikroorganizmaların kalite (büyüme
hızı ve çevresel adaptastonu) ve miktarına (her gram yeşil yemin canlı koloni oluşturan
birimleri) bağlı olarak değişim gösterir. Soldurulmuş baklagiller veya yeşil yemlere
(%30’dan daha fazla kuru madde içeren) fermente olabilir bakteri ihtiyacını karşılamak için
yeterli düzeyde şeker katılmaktadır. %30’dan daha az kuru madde içeriğine sahip silajlık
yeşil yem materyalinde ise fermentasyon süresi uzamaktadır.
Hangi koşullar altında olursa olsun ve hangi yeşil yem kaynağı kullanırsa
kullanılsın kaliteli silaj eldesi için silolama aşamasında inokulant takviyesi, gerekli
ve pratik bir uygulamadır. Hayvancılığı gelişmiş ülkelerde kullanımı çok yaygın olan silaj
üretiminde silo içerisinde fermentasyonun hızlı ve istenilen düzeyde gelişmesi, kısa
sürede ve besleme değeri daha zengin, yüksek kaliteli silaj eldesi amacıyla silaj inokulantları çok yaygın olarak kullanılmaktadır. Öte yandan orta düzeyde veya zor
silolanabilen yeşil yemlerin silolanmasında ise başarılı ve kaliteli silaj üretimi için silaj
inokulantları silaj yapımında vazgeçilmez katkı maddelerinin başında gelmektedir. Ayrıca,
bakteri kültürleri sadece kaliteli bir silaj oluşumuna değil aynı zamanda silajın
açıldıktan sonra uzun süre kalitesini yitirmeden stabıl bir şekilde kalmasına da
imkan sağlamaktadır.
f) Enzimler:
Silajlara daha çok amilaz ve selülaz enzimleri katılarak silaj kalitesine etkileri
incelenmektedir. Bu enzimlerin silaja katılmasının temel amacı bitki hücre duvarlarında
bulunan selüloz ve benzeri polisakkaritlerin fermentasyonunu hızlandırarak laktik asit
oluşumuna katkılarını sağlamak ve aynı zamanda silajın sindirilebilirliğini artırmaktır.
Ancak henüz deneme aşamasındadır. Enzimlerin ekonomik manada silaj katkı maddesi
olarak kullanım imkanları daha ileride ortaya çıkacaktır.
g) Besin Etkili Katkı Maddeleri:
Besin etkili katkı maddeleri silaj tüketen hayvanların bazı besin maddeleri
gereksinimlerini karşılamak üzere silaja katılan maddelerdir. Bunlardan, melas, tahıl
daneleri veya kırmaları, pancar posası, peynir suyunun özellikleri daha önce incelenmişti.
Bu besin kaynaklarının yanında üre, amonyak, biüret gibi azot kaynağı bileşikler ile
mineral madde kaynakları da aynı amaçla kullanılmaktadır. Azot kaynağı olarak ucuz ve
kolay bulunması nedeniyle en çok üre katılmaktadır. Proteince fakir olan mısır hasılının
silaj sak aşamasında silajın ham protein değerini artırmak için ürenin %0.5-2 arasında
katılması önerilir. Mineral maddelerden, magnezyumlu bileşikler süt ineklerinde olası
magnezyum noksanlığını (hipomagnesia) engellemek için silaja katılmaktadır. Kalsiyum
kaynağı olarak kireçtaşı katılması ise silajda butirik asit düzeyinin yükselmesine neden
olduğu için pek tavsiye edilmez.
Silo Nasıl Örtülür?
Doldurulan silonun üzeri örtülerek içindeki yemin hava ile ilişkisinin kesilmesinde
çeşitli olanaklardan yararlanılabilir. Önceleri bu iş için çamur kullanılırken, günümüzde
plastik örtüden yararlanılmaktadır. Silo kenarlarına iyice sıkıştırılan plastik örtü üzerine
kum torbaları, otomobil, kamyon, traktör dış lastikleri konarak kum veya toprak dökülerek,
hem plastik örtünün açılması önlenmiş olur, hem de silajın daha iyi sıkışması sağlanır. Bu
şekilde dikkatlice kapatılan silo kabı, fermentasyona hazırdır ve yaklaşık 6 hafta sonra
silaj elde edilebilecek durumdadır.


Siloda Oluşan Kimyasal Olaylar Nelerdir?
Bitkiler büyümeleri sırasında topraktan aldıkları suyu, güneş enerjisinin katalitik
etkisi altında havanın karbondioksiti ile fotosentez yoluyla birleştirerek karbon
asimilasyonunu gerçekleştirirler. Bitki biçildiği anda fotosentez olayı da durur. Yeşil yemler
biçildikten sonra bir süre daha canlılıklarını korurlar ve solunum yaparlar. Solunum
sırasında aldıkları oksijen ile bünyelerindeki karbonhidrat, protein ve yağların bir kısmını
parçalar, bu arada çıkan bir miktar enerji ısı enerji olarak ortama yayılacağından silo
içerisinde sıcaklık artışı meydana gelir. Yemler biçildikten kısa bir süre sonra taşınır ve
siloya doldurulurken de iyice sıkıştırılırsa, arada hava kalmayacağından, silo içerisinde
meydana gelmesi olası solunum olayı dolayısıyla da sıcaklık artışı kontrol altında
tutulmuş olur.
Hücreler öldükten sonra, yani silo içerisinde solunum durduktan sonra yemlerin
içerdikleri karbonhidrat, protein ve yağ gibi besin maddeleri, ortamın koşullarına göre
çeşitli mikroorganizmaların etkisi altına girerler. Silo içinde faaliyet gösteren
mikroorganizmalar; bakteriler, mantarlar ve mayalardır. Bu mikrorganizmaların bir kısmı
oksijenli ortamda, bir kısmı ise oksijensiz ortamda yaşarlar. Bu mikroorganizmaların
faaliyetleri sonucu silaj içerisinde asetik asit, propiyonik asit, butirik asit ve laktik asit gibi
çeşitli organik asitler ile bazı alkoller oluşur. Silo kabı içinde silo yeminin bozulmadan
kalmasını sağlayan en önemli organik asit süt asidi yani laktik asittir. Oksijensiz ortamda,
süt asidi bakterileri tarafından üretilen laktik asit (süt asiti), bu bakterilerin sentezlediği
laktasidaz enzimi yardımıyla yemlerdeki karbonhidratların parçalanması sonucu oluşur.
Bu bakteriler aynı zamanda antibiyotik etkili maddeler meydana getirerek silo içerisinde
çoğalması arzu edilmeyen asetik asit ve bütirik asit bakterilerinin gelişmesini ve
faaliyetlerini engellerler ve böylece yemin bozularak çürümesi önlenir. Silaj kalitesini
olumsuz yönde etkileyen bakteri faaliyetinin engellenmesi için silo içerisinde hava
bırakılmamalı ve silo içi sıcaklığı kontrol edilmelidir.
Uygun yem materyali ve doldurma ve depolama koşullarında hazırlanmış ve
dışarıdan herhangi bir katkı maddesi katılmamış olan bir siloda birbirini izleyen silaj
oluşum devreleri ve bu devrelerde oluşan değişiklikler şöyle özetlenebilir;
Birinci devre; Canlı hücrelerin solunumlarına devam etmeleri nedeniyle, kolay
çözünebilir karbonhidratların tüketilmesi, karbondioksit oluşması, bu biyolojik olay ve
mekanik sıkışma nedeniyle su sızmasının görüldüğü devredir. Bu olaylar sırasında az
miktarda sıcaklık artışı da meydana gelir. Bu devre yaklaşık 1-2 gün sürelidir.
İkinci devre; Koli ve diğer bazı bakteriler grupları tarafından az miktarda asetik
asitin oluşturulduğu devredir. Bu devre kısa süreli olup üçüncü devre içerisine karışıp
gider.

Üçüncü devre; Yeterli miktardaki karbonhidrat sayesinde laktabasil ve streptokok
türü laktik asit bakterilerinin faaliyeti sonucunda süt asiti fermantasyonunun başladığı
devredir.
Dördüncü devre; Dinlenme devresidir. Süt asiti oluşumu en yüksek düzeye
ulaşmıştır ve taze materyalin %1-1.5'unu oluşturur. Materyalin pH'sı sabittir ve 4.2'nin
altındadır.
Bu dört devre 17-21 gün arasında tamamlanır. İlk üç devrenin tamamlanması ise
3-5 günü gerektirmektedir. Dördüncü devre sonunda 3 haftalık bir süre bitmiş ve silaj
oluşumu büyük miktarda tamamlanmıştır. Ancak bir kural olarak 6 haftadan önce silo
kaplarının açılması tavsiye edilmez. Silaj oluşumunda fermentasyon faaliyetini hızlandırıcı
katkı maddeleri kullanımı ile silaj oluşum süresi daha da öne çekilebilir.
Beşinci devre; Bütirik asit oluşturan mikroorganizmalar geriye kalan çözünebilir
karbonhidratlara ve oluşmuş laktik aside hücum ederler. Bu olay, seyrek hallerde, amino
asitlerin yıkılması; uçucu yağ asitlerinin, amonyağın, amin ve karbondioksidin
fermentasyonu ile birlikte oluşur. Silaj oluşumunun tamamlanmasından sonra gelişen bu
aşama, silaj iç koşullar kontrol edilemezse bir miktar besin madde kaybına neden olur.
Ayrıca silo kabı açıldıktan sonra, yani tüketilmeye başlandıktan sonra her alım sonrası
uygun şeklide kapatılmazsa silajın dış ortama maruz kalan bölümlerinde bozulma
hızlanacak, silaj kalitesi düşecektir.
Silolama Sırasında Besin Madde Kaybı Olur mu?
Silolamada kuru madde ve dolayısıyla besin madde kayıpları oluşur. Bu kayıplar,
silo yapısı ve silaj materyalinin çeşidi, hasat çağına, silonun dolduruluş şekline, silaj
yapmada gerekli olan koşullara uygunluk durumuna göre değişir. Söz konusu kayıplar
silolamanın çeşitli dönemlerinde ortaya çıkar. Yeşil otların biçilmesi ve doğranması
aşamasında tarlada, yemlerin silo kabına taşınması aşamasında yolda, fermentasyon
aşamasında silo kabında oluşan kayıplar toplam yem materyalinin ağırlık olarak %25-
30’na ulaştığı gibi önemli oranda da besin madde kaybını ortaya çıkarır. Bu kayıplar şu
şekilde özetlenebilir;
Mekanik Kayıplar: Biçim, pörsüme, ve siloya taşınma esnasında silolanacak
yemde meydana gelen dal ve yaprak dökülmeleri, mekanik kayıpları oluşturmaktadır.
Buradaki kayıplar, kuruot hazırlamaya göre daha azdır ve %1-4 arasında değişir. Yalnız
mekanik kayıpların daha çok proteince zengin ve sindirilebilirliği yüksek yaprak
kısımlarında söz konusu olduğu dikkate alınırsa, mekanik kayıpların da önemsenmesi
gereken kayıplar arasında olduğu görülecektir.
Solunum Kayıpları (Oksidasyon): Oksijenin neden olduğu kayıplar, bitki
solunumu, yüzey kayıpları ve yemleme sırasında silajın açılması şeklinde ortaya çıkar.
Solunum kayıpları biçim ve soldurma süresince tarlada 24 saatte silaj materyalinin kuru
maddesinin yaklaşık %2-3'ü kadardır. Buna karşın silolama sırasında siloda kalan havanın
neden olduğu kolay eriyebilir karbonhidratların oksidasyonu sonucunda ortaya çıkan kayıp
yaklaşık kuru maddenin %0.3'ü düzeyinde olup, silaj içerisinde 2°C'lik bir sıcaklık artışına
neden olur. Bu nedenle silaj sıcaklığında meydana gelen artış düzeyi, silo içerisinde kalan
hava miktarının da göstergesi olmaktadır. Depolama süresince silo tipine göre değişmekle
birlikte siloya sızan havanın etkisi sonucu ortaya çıkan kuru madde kaybı da yaklaşık %2'ye ulaşmaktadır. Özellikle iyi kapatılmamış yatay silolarda dışardan sızan havanın
etkisi ile yüzeydeki silajın yapısı bozularak tüketilemeyecek kitle haline dönüşebilir.
Silajın hayvanlara yedirilmesi aşamasında açılması sonucunda silaj içerisine sızan
hava maya ve bakterilerin oksijenli ortamdaki aerobik fermentasyon etkinliğini arttırarak,
kolay eriyebilir karbonhidratlar, laktik asit ve yapısal karbonhidratların parçalanmasına
neden olarak siloda sıcaklığın artmasına ve bozulmaya neden olabilir. Marjinal koşullarda
bu yolla kayıp, 10 gün içerisinde kuru maddenin %10'u düzeyine ulaşabilir. Silolarda,
solunum yolu ile ortaya çıkan kayıp düzeyini etkileyen başlıca etkenler aşağıdaki gibi
sıralanabilir.
a. Silajın kimyasal bileşimi; Silajın asetik ve bütirik asit içeriğinin yüksek olması
kayıp oranını azaltmaktadır.
b. Silaj içerisindeki mikroorganizma sayısı; silaj içerisindeki mayalar 10/g'dan
fazla ise solunum kaybı artmaktadır.
c. Silajın fiziksel yapısı; fiziksel yapı özellikle silaj içerisine hava sızma oranını
belirleyerek solunum kayıplarını etkilemektedir.
Fermentasyon Kayıpları: Siloda homolaktik fermentasyonun hakim olması
halinde eriyebilir karbonhidratların fermentasyonu sonucu kuru madde ve brüt enerji
şeklindeki kayıplar sırasıyla %0 ve %1 olmaktadır. Buna karşın laktik asidin Clostridium
türü bakterilerin etkinliği ile oluşması halinde ise kayıp oranları kuru madde için %51 ve
brüt enerji için %18'e kadar çıkabilmektedir. Silolanan yeşil yemin toplam kuru maddesi
esas alındığı zaman, fermentasyon yolu ile oluşan kayıplar düşük düzeyde kalmaktadır.
Bunun da temel nedeni yeşil yemin fermentasyon ön maddesi olarak kullanılan besin
maddeleri düzeyinin hiçbir zaman toplam kuru maddenin %20'sini aşmamasıdır.
Silo Suyu Sızması ile Oluşan Kayıplar: Silajlık materyalin su oranının çok
yüksek olması halinde, silo suyu sızması ile kuru madde kaybı %12'ye kadar
çıkabilmektedir. Bu nedenle, silo suyu sızması ile kuru madde kaybını belirleyen en
önemli etken silajlık materyalin kuru madde içeriğidir. Ayrıca bitki karbonhidrat içeriğinin
yapısal ve suda eriyebilir yapıda olup olmaması, bitkinin parçalanma derecesi ve katkı
maddelerinin kullanılıp kullanılmaması da silo suyu sızması ile kuru madde kayıpları
üzerinde etkilidir.
Silo Kabı Nasıl Açılır ve Silaj Nasıl Korunur?
Silo doldurulup üstü örtüldükten sonra 3-6 hafta içerisinde kullanıma hazır hale
gelir. Yalnız bu süre üzerine bitki türü, katkı maddesi kullanılıp-kullanılmadığı, silo dışı
hava koşulları gibi bazı faktörler etki edebilir. Normal olarak silo yemi kışın kullanılacağı
için ilkbahar ve yaza doğru yapılan doldurmalarda silo açımı için en az 4-5 aylık bir
zamanın olacağı muhakkaktır. Bu zaman içinde silonun tamamen olgunlaştığı kesindir.
Silolama süresi tamamlanan veya kullanımına başlanmak istenen silo kapları, önce
üzerindeki örtüden tek taraflı başlanarak gayet dikkatli bir şekilde açılır veya aralanır. Üst
tarafta çamur veya toprakla bulaşmış veya hava teması nedeniyle bozulmuş yemler
ayrılmalı ve silodan uzaklaştırılmalıdır. Yüksek silolarda ve hendek tipi silolarda silo yemi,
üst taraftan itibaren yatay olarak 5-10 cm, bank silolarda ise üst taraftan itibaren dikey
olarak aşağıya doğru 40-50 cm'lik kesitler halinde bir kepçe veya kesici yardımıyla silo %2'ye ulaşmaktadır. Özellikle iyi kapatılmamış yatay silolarda dışardan sızan havanın
etkisi ile yüzeydeki silajın yapısı bozularak tüketilemeyecek kitle haline dönüşebilir.
Silajın hayvanlara yedirilmesi aşamasında açılması sonucunda silaj içerisine sızan
hava maya ve bakterilerin oksijenli ortamdaki aerobik fermentasyon etkinliğini arttırarak,
kolay eriyebilir karbonhidratlar, laktik asit ve yapısal karbonhidratların parçalanmasına
neden olarak siloda sıcaklığın artmasına ve bozulmaya neden olabilir. Marjinal koşullarda
bu yolla kayıp, 10 gün içerisinde kuru maddenin %10'u düzeyine ulaşabilir. Silolarda,
solunum yolu ile ortaya çıkan kayıp düzeyini etkileyen başlıca etkenler aşağıdaki gibi
sıralanabilir.
a. Silajın kimyasal bileşimi; Silajın asetik ve bütirik asit içeriğinin yüksek olması
kayıp oranını azaltmaktadır.
b. Silaj içerisindeki mikroorganizma sayısı; silaj içerisindeki mayalar 10/g'dan
fazla ise solunum kaybı artmaktadır.
c. Silajın fiziksel yapısı; fiziksel yapı özellikle silaj içerisine hava sızma oranını
belirleyerek solunum kayıplarını etkilemektedir.
Fermentasyon Kayıpları: Siloda homolaktik fermentasyonun hakim olması
halinde eriyebilir karbonhidratların fermentasyonu sonucu kuru madde ve brüt enerji
şeklindeki kayıplar sırasıyla %0 ve %1 olmaktadır. Buna karşın laktik asidin Clostridium
türü bakterilerin etkinliği ile oluşması halinde ise kayıp oranları kuru madde için %51 ve
brüt enerji için %18'e kadar çıkabilmektedir. Silolanan yeşil yemin toplam kuru maddesi
esas alındığı zaman, fermentasyon yolu ile oluşan kayıplar düşük düzeyde kalmaktadır.
Bunun da temel nedeni yeşil yemin fermentasyon ön maddesi olarak kullanılan besin
maddeleri düzeyinin hiçbir zaman toplam kuru maddenin %20'sini aşmamasıdır.
Silo Suyu Sızması ile Oluşan Kayıplar: Silajlık materyalin su oranının çok
yüksek olması halinde, silo suyu sızması ile kuru madde kaybı %12'ye kadar
çıkabilmektedir. Bu nedenle, silo suyu sızması ile kuru madde kaybını belirleyen en
önemli etken silajlık materyalin kuru madde içeriğidir. Ayrıca bitki karbonhidrat içeriğinin
yapısal ve suda eriyebilir yapıda olup olmaması, bitkinin parçalanma derecesi ve katkı
maddelerinin kullanılıp kullanılmaması da silo suyu sızması ile kuru madde kayıpları
üzerinde etkilidir.
Silo Kabı Nasıl Açılır ve Silaj Nasıl Korunur?
Silo doldurulup üstü örtüldükten sonra 3-6 hafta içerisinde kullanıma hazır hale
gelir. Yalnız bu süre üzerine bitki türü, katkı maddesi kullanılıp-kullanılmadığı, silo dışı
hava koşulları gibi bazı faktörler etki edebilir. Normal olarak silo yemi kışın kullanılacağı
için ilkbahar ve yaza doğru yapılan doldurmalarda silo açımı için en az 4-5 aylık bir
zamanın olacağı muhakkaktır. Bu zaman içinde silonun tamamen olgunlaştığı kesindir.
Silolama süresi tamamlanan veya kullanımına başlanmak istenen silo kapları, önce
üzerindeki örtüden tek taraflı başlanarak gayet dikkatli bir şekilde açılır veya aralanır. Üst
tarafta çamur veya toprakla bulaşmış veya hava teması nedeniyle bozulmuş yemler
ayrılmalı ve silodan uzaklaştırılmalıdır. Yüksek silolarda ve hendek tipi silolarda silo yemi,
üst taraftan itibaren yatay olarak 5-10 cm, bank silolarda ise üst taraftan itibaren dikey
olarak aşağıya doğru 40-50 cm'lik kesitler halinde bir kepçe veya kesici yardımıyla silo
 

Resimler ve ekler

  • SILAJ El KTABI.pdf
    686.4 KB · Görüntüleme: 311
Güzel bir paylaşım ama çoğu bildiğimiz ve her yerde bulabileceğimiz bilgiler kendi deneyimlerini paylaşsanız daha verimli olurdu çünkü kolay kolay kimse bunu okumaz şahsen bende az bir kısmını okudum. Kendi denetimin varsa bunları duymayı daha çok isteriz.
 

Benzer Konular