Anadolu'ya Yeniden Yerleşmemiz Gerekiyor!

Sonuna kadar katıldığım bir tespit. Böyle donanımlı bir makale için bunu söylemek yersiz gibi görünse de, eksiği var fazlası yok. Eklemek gerekir ki yaşam kaliteniz ' maddi ' anlamda da çok büyük bir dengesizlik var, İstanbul her koşulda geçim sıkıntısı demektir, yaşamsal zorluk demektir. Bu düzeni kim kurguladı bilmem, ama toplum mühendisliğinin ilk aşamasını başardılar, toprağını bırakıp şehre göçen, tam manasıyla kendine yetemeyen bir toplum oluşturdular, 2. aşama ise tarımın diğer sektörler gibi küçüğün, halkın, kendi kendine yetenin elinden alınıp, devasa şirketlere peşkeş çekilmesidir. Böylece bir toplum bağımlı, kontrol edilebilir hale getirilir. Toprağımıza sahip çıkmalıyız.
 
  • Beğen
Tepkiler: Aygün 10
hep düşünülüp; kıyıda köşede parça parça konuşulanları topluca bi arada yazmış.. tebrikler..

1990'larin başından hatta oncesinden beri istanbul la az-çok ama surekli ilişkim var..

En son bikac sene once gittim ve tek kelime ile "ürktüm".. biraz basim döndü biraz midem bulandı..

ve iyi ki burda yaşamıyorum diye düşündüm..

yaziktir-gunahtir..

biran önce anadolu nun kırsal kalkınması sart..
 
  • Beğen
Tepkiler: Aygün 10
Ben İstanbul' da doğan, fakat kırsalla bağı hiç kopmamış bir 2. kuşağım. Size şu kadar diyeyim; en son bir kaç yıl önce geldim ve 'ürktüm' dediğiniz İstanbul' u bile mumla arar olduk, herşey uçurumdan yuvarlanırcasına kötüye gidiyor, burada yaşamak zorunda olmadığınız için o kadar şanslısınız ki kelimelerle anlatamam.
 
  • Beğen
Tepkiler: Aygün 10
üzülmemek mümkün değil..

İstanbul'a ne kadar uzuluyorsak tamı tamına aynı şekilde anadolu ya da yazık ediliyor..

komple terk edilmis binlerce koy milyonlarca dekar arazi..

8 sene önce buyuksehirlerden kaçan biri olarak yazıyorum..
 
Sadece sanayiyi İstanbul'dan çıkarmak yeterli olmaz, ki yıllardır verilen teşviklere rağmen sanayi de kolay kolay İstanbul'dan ve çevresinden çıkmıyor. Sonuçta malınızı satmak için üretiyorsunuz, bir işletmeyi 150 binlik şehirde kurmak da 15 milyonluk şehirde kurmak da yaklaşık aynı yatırımı gerektiriyor. Belki bir miktar arsa ya da kira maliyeti yüksek olabilir ancak 15 milyonluk bir hedef kitle ile 150 binlik hedef kitle bir değil. En iyi üniversiteler, liseler, hastaneler İstanbul'da. Finansın merkezi konumunda. Sadece bu saydıklarım bile müthiş bir çekim yaratıyor. Bu kadar cazip bir şehir kolay kolay terk edilmez.

Yalnız son zamanlarda yeni bir akım var. İstanbul'da gayrımenkul fiyatları uçtu. Örneğin Silivrideki yazlığını satıp Ege tarafındaki görece ucuz kalmış yerlerden iki tane yazlık alanlar falan var. Ya da arsasını çok iyi fiyata satıp Anadolu'dan arazi alanlar var. Belki bu şekilde bir miktar rahatlama olabilir.
 
Rahatlamayı hiç beklemediğimiz bir durum sağlayacak muhtemelen. İnsanların hala umursamadığı, mis gibi köyünü, tarlasını iki paralık halde terkedip günün 12 saatini 2 kuruşa sattığı, yolda ortalama 1.5 - 2 saatini egzoz dumanı ile zehirlediği İstanbul' da insanların çok büyük bir bölümü derme çatma binalarda balık istifi gibi yaşıyor. Deprem bizi ceviz gibi silkelediği vakit, milyonlar köylerinin yollarını tutacak, moloz karın doyurmaz çünkü. Keşke bunlar olmadan gereğini yapabilsek.
 
Bizim buralarida yeni bir istanbul adayi sanayi tesisleri cogaliyor , aranan butun ozellikler var deniz ulasim ucuz arazi uygun iklim
Icdas sirketi geldi simdi bizim kasabada cenal termik santrali bitmek uzere hizmete girecek . Bunlar istanbul dan buralara atiliyor
Canakkale bogaz koprusude olunca ki oda baslayacak birkac ay icinde . Yakinda evin yolunu bulamayiz gibime geliyor
Ben 46 yasindayim bu kasabanin termikbacasiz halinde 40 yildan fazla yasadim cok zor oldu gozumun bacaya alismasi simdi kalabaliga alismaya çalışıyorum
 
köprü sonrası daha kalabaliklasir oralar..

buyumek-kalkınmak güzel lakin..

biçimsiz-dengesiz olunca beş para etmez derim..

buraya yakın trabzon var.. orası da büyüdükçe cirkinlesiyor..

estetik-plan-proje-peyzaj çok önemli..
 

İlerleme, kalkınma olacak elbet kimsenin itirazı olmamalı ama termik santral demek bir bölgeyi katletmek demek. İlerlerlerken toprağımızı, havamızı ve suyumuzu koruyarak ilerlemeliyiz, gerisi boş. Büyükşehirler tüm ülkeye yayılmalı, ancak yayılırken tertemiz yörelere de bu griliğin sebepleri götürülmemeli.
 
Peyzaj ve düzenleme sadece şehirlerle sınırlı kalmamalı. Köyler, kasabalar sosyal tesislerle ve imkânlarla (havuz, güzel botanik parklar,spor tesisleri, düzenli toplu ulaşım ) yatirim yapilip cazip özendirici hale getirilmeli. Köyde çiftcilik yapan delikanlılar evlenmeye kız bulamiyor, kızların tercihi sehirden yana, asgari ücretle calışsın şehirde otursun istiyo.
 
"kırsal kalkınma" baslibasina bir bilim dalidir..

bizde kır-kırsal pek önemsenmediginden kırsal kalkınma da pek bilinmez..

batida-dünyada ciddi büyük bi disiplindir.. rural development.

EN büyük yanlışta kırsal kalkınmayı sadece para dağıtmak sanmaktır.. ki bu yuzden butcesi cuvallarca para olan projeler hiç olmuştur senelerce..

Oysa kır-kırsal kötü-çirkin-pis olmak zorunda değildir..

Yaşanabilir olursa kız verme derdi biter..

Aslında sorun tek kelimeyle "kız verme-evlenme".. niye çünkü yeterince "yasanabilir" değil..

ne kır ne kent "yasanabilir" değil..

tıpkı sadece karın doyurmak için zorla yenilen hasta yemeği gibi!

Oysa insan ruhu estetik olmayan hiçbir şeyi sevmiyor.. adı ne olursa olsun.
 

Benzer Konular