Bu Trakklup Sitesi Ne İçin Var?


Arkadaşlar merak ediyorum çiftçi olarak acaba sadece ben mi zarar ediyorum? Hiçbir çiftçiden ses çıkmıyor, hiç kimse şikayetçi olmuyor. Makine ve ekipmana gelen zamların sayısı artık bilinmiyor. İlaç ve gübrelere gelem zamlar keza yine öyle. Peki buna karşılık ürün fiyatları neden hep yerinde sayıyor?

Bu sene narenciye hep dalda kaldı ve buna çok acıyorum. Biz sesimizi duyurmazsak, tarımı yönetenlerden hesap sormasak üzgünüm ama hepimiz batacağız.

Sadece traktörün özelliklerini ve ekipmanın kalitesini tartışarak hiçbir derdimize derman bulamayız. Bakın Avrupa’da en ufak bir olumsuzluk karşısında her tarafı karıştırdı çiftçiler. Haklı olarak “biz yoksak ekmek de yok” dediler. Ama biz her şeye razıymış gibi bir izlenim sergiliyoruz.

80 milyon insanı ithalatla doyurmak hiçbir devletin harcı değil. Siz çiftçisiniz, siz üretmezseniz ülke batar. Siz çok güçlüsünüz. Gücünüzü gösterin.

Buradan bile toplanıp organize olabiliriz. Yoksa hepimize üretimi bıraktırıp tarlalarımızı da büyük tarım şirketlerine verirler, biz de öylece onları izleriz.
 
"Mazota zam gelecek" haberini duyduğunda, aklına protesto, yürüyüş düzenleme yerine, "depoyu doldurmak" gelen bir toplumdan ne bekleyebilirsin?

Gerçek şu ki sorgulamayan, körü körüne bağlanan insanların, hakkını aramayak yerine, sistemin çarkları içinde ezilip kaybolmaya mahkumdur. Peki neden hakkımızı aramıyoruz ?

1) Bilinçli üreticinin olmaması... Herkes başkasının harekete geçmesini bekliyor. Çoğu kişi "aman başıma bir iş gelmesin, hakkımı ararsam içeri alırlar" mantığında...

2) Adam akıllı üretici birliği yok ? Birlikten kuvvet doğar, hiç uzağa gitmeye gereke yok. Bakın dış ülkelere, bilmem hangi üretici birliği, çiftçileri protesteyo, yürüyeşe çağrıda bulunmuş diye... Peki bizde kaç tane Ziraat Odası protestoya çağırmış ? Başta ziraat odası vb olmak üzere herkes kendi koltuğunun derdinde... Bakın ziraat odalarına, odadan başkan olarak emekli olan var ? Ya arkadaş bu nedir yav ? Kraliyet mi ? Yönetmelik nasıl buna izin veriyor? Adam orda boş boş duruyor, sadece Çiftçilik Belgesi için para al tamam... (Gerçi badem üreticileri başkanı, Mehmet Sena'da çok sivri ayrı bi mesele :) hiçbirşeyi beğenmiyor)

...

Maddeler daha çok uzayıp gider... Son olarak birşey yazayım, geçen aylarda (yanlış hatırlamıyorsam) Adalet Bakan yardımcısına torpille ilgili gelen mesajlar kameralara yansıdı. Akp sözcüsü Ömer Çelik çıkıp ne dedi "Bunlar vatandaşımızın doğal talepleridir, ancak bakanlık bunları değerlendirmeye almaz (mış)" . Ya arkadaş ne demek doğal talep ? Normal bir ülkede olsak, yer yerinden oynar. Bunu söyleyin kişi, insan içine çıkamazdı. Bunları talep edenler açıklanıp, kamuoyunda rencide edilirdi. Ama ne talep eden, nede talebi alanın yüzü kızarmıyor, çünkü ahlak yok...

Bu tür olayların en büyük nedeni, emin olun eğitimle alakalı (eğitim derken, sadece okumayı kastetmiyorum). Herşeyin başı eğitim...
 
  • Beğen
Tepkiler: OnurÖZ ve muyank
Biz sesimizi çıkarmasak daha da zor günler göreceğiz. Lafa gelince Avrupa’nın hepsine gavur deriz ama adamlar aslan gibi hakkını arıyor. Onları tebrik ediyorum helal olsun.

Biz de onlar gibi yapmalıyız. Biz güçlüyüz.
Orada hukuk var. hak arama hürriyeti var.
bizde daha sesini çıkaramadan paket ederler,
derdini de kimseye anlatamazsın.
seni ibret olasın diye süründürürler
Yasama = yürütme = yargı aynılaşırsa sonuç bu dur.
300 sene önce bunları ayırmanın toplumun yararına olacağını anlamışlar
ve erkler ayrılığı prensibini getirmişler.
biz ise Cumhurbaşkanlığı sistemi ile hepsini tek kişiye tek partiye verdik.
bundan gayrı onların hoşuna gitmeyen hiç bir şey yapılamaz.
 
  • Beğen
Tepkiler: Aşıcı ve muyank
"Mazota zam gelecek" haberini duyduğunda, aklına protesto, yürüyüş düzenleme yerine, "depoyu doldurmak" gelen bir toplumdan ne bekleyebilirsin?

Gerçek şu ki sorgulamayan, körü körüne bağlanan insanların, hakkını aramayak yerine, sistemin çarkları içinde ezilip kaybolmaya mahkumdur. Peki neden hakkımızı aramıyoruz ?

1) Bilinçli üreticinin olmaması... Herkes başkasının harekete geçmesini bekliyor. Çoğu kişi "aman başıma bir iş gelmesin, hakkımı ararsam içeri alırlar" mantığında...

2) Adam akıllı üretici birliği yok ? Birlikten kuvvet doğar, hiç uzağa gitmeye gereke yok. Bakın dış ülkelere, bilmem hangi üretici birliği, çiftçileri protesteyo, yürüyeşe çağrıda bulunmuş diye... Peki bizde kaç tane Ziraat Odası protestoya çağırmış ? Başta ziraat odası vb olmak üzere herkes kendi koltuğunun derdinde... Bakın ziraat odalarına, odadan başkan olarak emekli olan var ? Ya arkadaş bu nedir yav ? Kraliyet mi ? Yönetmelik nasıl buna izin veriyor? Adam orda boş boş duruyor, sadece Çiftçilik Belgesi için para al tamam... (Gerçi badem üreticileri başkanı, Mehmet Sena'da çok sivri ayrı bi mesele :) hiçbirşeyi beğenmiyor)

...

Maddeler daha çok uzayıp gider... Son olarak birşey yazayım, geçen aylarda (yanlış hatırlamıyorsam) Adalet Bakan yardımcısına torpille ilgili gelen mesajlar kameralara yansıdı. Akp sözcüsü Ömer Çelik çıkıp ne dedi "Bunlar vatandaşımızın doğal talepleridir, ancak bakanlık bunları değerlendirmeye almaz (mış)" . Ya arkadaş ne demek doğal talep ? Normal bir ülkede olsak, yer yerinden oynar. Bunu söyleyin kişi, insan içine çıkamazdı. Bunları talep edenler açıklanıp, kamuoyunda rencide edilirdi. Ama ne talep eden, nede talebi alanın yüzü kızarmıyor, çünkü ahlak yok...

Bu tür olayların en büyük nedeni, emin olun eğitimle alakalı (eğitim derken, sadece okumayı kastetmiyorum). Herşeyin başı eğitim...
Geçen sene Mehmet Sena da badem için çok uğraştı ama nafile. Açıklanan fiyatla anca masraflarımız karşılandı. Fiyatı açıklayan TKK. Kendi ürünlerine gelince %200-300 zam yapıyorlar, bademe gelince aynı hassasiyeti göstermek bi yana dursun sanki alakaları yokmuş gibi davranıyorlar.

Amerika’dan bayat bademleri ülkeye sokuyorlar sıfır gümrük vergisiyle. Daha sonra da vay Amerika vay şöyle rest çekmiş. Hikaye hikaye işte.
 
Arkadaşlar merak ediyorum çiftçi olarak acaba sadece ben mi zarar ediyorum? Hiçbir çiftçiden ses çıkmıyor, hiç kimse şikayetçi olmuyor. Makine ve ekipmana gelen zamların sayısı artık bilinmiyor. İlaç ve gübrelere gelem zamlar keza yine öyle. Peki buna karşılık ürün fiyatları neden hep yerinde sayıyor?

Bu sene narenciye hep dalda kaldı ve buna çok acıyorum. Biz sesimizi duyurmazsak, tarımı yönetenlerden hesap sormasak üzgünüm ama hepimiz batacağız.

Sadece traktörün özelliklerini ve ekipmanın kalitesini tartışarak hiçbir derdimize derman bulamayız. Bakın Avrupa’da en ufak bir olumsuzluk karşısında her tarafı karıştırdı çiftçiler. Haklı olarak “biz yoksak ekmek de yok” dediler. Ama biz her şeye razıymış gibi bir izlenim sergiliyoruz.

80 milyon insanı ithalatla doyurmak hiçbir devletin harcı değil. Siz çiftçisiniz, siz üretmezseniz ülke batar. Siz çok güçlüsünüz. Gücünüzü gösterin.

Buradan bile toplanıp organize olabiliriz. Yoksa hepimize üretimi bıraktırıp tarlalarımızı da büyük tarım şirketlerine verirler, biz de öylece onları izleriz.
Maalesef bunu değiştirmek, geçen sene elimizdeydi ama yine aynı partiyi ve adamı seçtiler. O yüzden çiftçilere emeklilere ve alt tabakadakilere acımıyorum. Kendileri etti kendileri buldu. Artık gülüp geçeceğim.
 
Arkadaşlar merak ediyorum çiftçi olarak acaba sadece ben mi zarar ediyorum? Hiçbir çiftçiden ses çıkmıyor, hiç kimse şikayetçi olmuyor. Makine ve ekipmana gelen zamların sayısı artık bilinmiyor. İlaç ve gübrelere gelem zamlar keza yine öyle. Peki buna karşılık ürün fiyatları neden hep yerinde sayıyor?

Bu sene narenciye hep dalda kaldı ve buna çok acıyorum. Biz sesimizi duyurmazsak, tarımı yönetenlerden hesap sormasak üzgünüm ama hepimiz batacağız.

Sadece traktörün özelliklerini ve ekipmanın kalitesini tartışarak hiçbir derdimize derman bulamayız. Bakın Avrupa’da en ufak bir olumsuzluk karşısında her tarafı karıştırdı çiftçiler. Haklı olarak “biz yoksak ekmek de yok” dediler. Ama biz her şeye razıymış gibi bir izlenim sergiliyoruz.

80 milyon insanı ithalatla doyurmak hiçbir devletin harcı değil. Siz çiftçisiniz, siz üretmezseniz ülke batar. Siz çok güçlüsünüz. Gücünüzü gösterin.

Buradan bile toplanıp organize olabiliriz. Yoksa hepimize üretimi bıraktırıp tarlalarımızı da büyük tarım şirketlerine verirler, biz de öylece onları izleriz.
Diyelim burada anlaştık şurada buluşacağız, eylem başlatacağız vs..
Siz güveniyor musunuz insanlara? Ben şahsen güvenmiyorum. Forum özelinde konuşmuyorum, genel bir toplum problemi bu. Biz anlaşır buluşuruz, hainin biri terörist diye ihbar eder bizi, kendimizi karakolda kime çalışıyorsun sorgusunda buluruz. (Pardon filmi bana hiç absürd gelmemişti mesela)
Bizim sorunumuz ekonomi falan değil. Bizim sorunumuz TOPLUMSAL YOZLAŞMA. Kur artışını, enflasyonu bahane edip onların iki katı artış yapanlar mı dersin, devletin en ufak toplumsal tepkide aracıya değil de üreticiye baskın atmasını mı dersin..
Acayip bir dönemdeyiz, daha da acayip şeyler olacak. En kötüsü bu süreç hissedilmiyor, yıllar sonra fark edip bir an şaşırıyorsun, sonra hemen alışıyorsun yine. En basit örnek, 10 sene önceki tv dizilerine bir de şimdikilere bakınız, programlara bakınız. Toplum belki sistematik, kasıtlı bir şekilde belki de toplum gerçekten öyle olmayı seçtiği için, bilemiyorum, saygısız, sevgisiz, kavgacı mağara adamı gibi bir şeye dönüştürülüyor. Konu yine bambaşka yere geldi de, laf lafı açıyor işte :)
 

Arkadaşlar merak ediyorum çiftçi olarak acaba sadece ben mi zarar ediyorum? Hiçbir çiftçiden ses çıkmıyor, hiç kimse şikayetçi olmuyor. Makine ve ekipmana gelen zamların sayısı artık bilinmiyor. İlaç ve gübrelere gelem zamlar keza yine öyle. Peki buna karşılık ürün fiyatları neden hep yerinde sayıyor?

Bu sene narenciye hep dalda kaldı ve buna çok acıyorum. Biz sesimizi duyurmazsak, tarımı yönetenlerden hesap sormasak üzgünüm ama hepimiz batacağız.

Sadece traktörün özelliklerini ve ekipmanın kalitesini tartışarak hiçbir derdimize derman bulamayız. Bakın Avrupa’da en ufak bir olumsuzluk karşısında her tarafı karıştırdı çiftçiler. Haklı olarak “biz yoksak ekmek de yok” dediler. Ama biz her şeye razıymış gibi bir izlenim sergiliyoruz.

80 milyon insanı ithalatla doyurmak hiçbir devletin harcı değil. Siz çiftçisiniz, siz üretmezseniz ülke batar. Siz çok güçlüsünüz. Gücünüzü gösterin.

Buradan bile toplanıp organize olabiliriz. Yoksa hepimize üretimi bıraktırıp tarlalarımızı da büyük tarım şirketlerine verirler, biz de öylece onları izleriz.
Bende zarar ediyorum
 
Diyelim burada anlaştık şurada buluşacağız, eylem başlatacağız vs..
Siz güveniyor musunuz insanlara? Ben şahsen güvenmiyorum. Forum özelinde konuşmuyorum, genel bir toplum problemi bu. Biz anlaşır buluşuruz, hainin biri terörist diye ihbar eder bizi, kendimizi karakolda kime çalışıyorsun sorgusunda buluruz. (Pardon filmi bana hiç absürd gelmemişti mesela)
Bizim sorunumuz ekonomi falan değil. Bizim sorunumuz TOPLUMSAL YOZLAŞMA. Kur artışını, enflasyonu bahane edip onların iki katı artış yapanlar mı dersin, devletin en ufak toplumsal tepkide aracıya değil de üreticiye baskın atmasını mı dersin..
Acayip bir dönemdeyiz, daha da acayip şeyler olacak. En kötüsü bu süreç hissedilmiyor, yıllar sonra fark edip bir an şaşırıyorsun, sonra hemen alışıyorsun yine. En basit örnek, 10 sene önceki tv dizilerine bir de şimdikilere bakınız, programlara bakınız. Toplum belki sistematik, kasıtlı bir şekilde belki de toplum gerçekten öyle olmayı seçtiği için, bilemiyorum, saygısız, sevgisiz, kavgacı mağara adamı gibi bir şeye dönüştürülüyor. Konu yine bambaşka yere geldi de, laf lafı açıyor işte :)
Türkiye’nin neresinde olursa ben hazırım. Çünkü çiftçilere uygulanan bu rejimi ben kabul etmiyorum.
Ankara Büyükşehir belediye başkan adayının mal varlığı 10 köyün çiftçisine eşdeğer. Hayırdır ya sabahtan akşama kadar çalışıyoruz biz niye kazanamıyoruz?
 
Türkiye’nin neresinde olursa ben hazırım. Çünkü çiftçilere uygulanan bu rejimi ben kabul etmiyorum.
Ankara Büyükşehir belediye başkan adayının mal varlığı 10 köyün çiftçisine eşdeğer. Hayırdır ya sabahtan akşama kadar çalışıyoruz biz niye kazanamıyoruz?
10 köyün çiftçisi biraz hafif kalır adam mülk Allah’ındır diye diye Ankara’yı tutmuş komple 🤣 Bir de miras diyor.
İmkanı yok alın teriyle öyle bir kazancın.
 
  • Beğen
Tepkiler: Blackview
Geçen sezon tarla dinlendirmek için ektiğimiz buğday verimi 300 kg/dk dı, Masrafını kurtarır mı bilemedik.
700 kg/dk verimdeki mısır tarlası da aynı şekilde oldu.
Fındıktan kazanamıyoruz diyeni de duymadık.
Zamanın birinde fındık 1 dollars olmalı diyen bakanımız vardı, neymiş Dünya ile rekabet etmeliymişiz.
Fındık fiyatları 3-4 dollars arasında seyrediyor ve fındık çiftçisi memnundur.
Elli dekar, marul tarlası ekilip iki kez satıldıysa adam parayı koyacak yer bulamaz.
Fındık yevmiyesini geçen sezon 500-600 TL idi.
20 dekar süpürge ekilip 3 ton süpürge satılırsa 200 000 TL kazanılabilir.
20 dekar fındıktan 3 ton fındık satılırsa 300 000 TL bürüt kazanılabilir.
Bizde ürün çeşitliliği olduğu için çok etkilenmiyoruz ama
fiyatı sürünen ürünü de hiç ekmeyiz veya dekarını azaltırız.
 
Türkiye tarım ülkesi deniliyor, bir çiftçi olarak hiçde öyle olmadığını görüyorum, herkes görüyor.

Türkiye devalüasyon enflasyon faiz ülkesi, rant ülkesi

Emeği ile az olan sermayesi ile bişeyler yapmaya çalışan çiftçi ile, hiç bu rant ekonomisine su taşıyanlar kıyaslanamaz bile, bunların kökünüde kazıyamazsınız artık ülkeden, kimse sesini çıkaramıyor, çiftçinin emeklinin toplumun alt kesimlerin eli kolu bağlı, fakat dümeni çevirenler istediği faize, istediği ranta çok kolay getirebiliyor ülkeyi.

Ne diyelim, helal olsun diyemeyiz tabiki, ama eli kolu bağlı kesimler hiçbişey yapamaz, benzer ülkeler aynı şekilde devam dünyada, Bakınız arjantin, 100 yıldır aynı, bizdede aynı neden? çünkü özelliği bu, seciyesi karakteri bu, özünden ayrılamaz, değişmez yani, güçsüzlerinde değiştirmeye gücü yok malesef, olmayacakda.
 
  • Beğen
Tepkiler: The_Hoca
Konya’da mısır üretimi için çok objektif bir hesaplama yaptım. Tarla icarını eklemeden mısırın dekara 7.000₺ masrafı var. 3.000 lirada icar parası koyarsak 10.000₺/dekar maliyeti var. Çiftçiyi bu ürün fiyatlarıyla çok zor bir yıl bekliyor.
 
  • Beğen
Tepkiler: The_Hoca
Milletler hakedildiği şekilde yönetilir
Cehaletin kol gezdiği bir toplumun daha güzelini daha müreffehini hakettiğini düşünmek cahil cesaretidir, gayet tutarlı bir durum, sorun görünmüyor.
Önünüzde iki seçenek var ya sevmek ya terketmek
Canınız istiyorsa yapacaksınız, seve seve yapacaksınız, yapmıyor musunuz o zaman hadi yallah köyden kente
Terkettiğiniz toprakları sonsuz krediye ulaşan kesimler satınalacak, köyünüzde son üç beş yıl içinde karun gibi zengin olanlar satın alacak, belki Suriyeliler satın alacak.
O topraklarda Suriyeli ve Afgan işçilerle minimum maliyetle üretim yaparak sürümden kazanacaklar.
Çiftçi zaten hükümetin başına bela, devletin ayağına ayak bağıdır.
Peygambermişçesine tapındığınız, toz konduramadığınız, yaaawwww başka adam mı var diye diye kılıf uydurarak yönetimde tuttuğunuz firavun sürülerinin başlıca niyeti amacı zaten en başından beri budur.
Daha önce yazmıştım yine yazıyorum bizim işletmemiz aile işletmesi olmasaydı toprakların en az yarısını satıp kentte arsa veya kira geliri olan dükkan tarzı yatırıma yönelirdim.üç beş sene sonra tarla para da etmeyecek.
 
Son düzenleme:

İşten bazen fırsat bulup insan yazamıyor. Çünkü hep çalışıyoruz ama neye ve kime çalıştığımızı bilmiyoruz.

Nohutlara silindir çektim çok da güzel yeşermişler. Öte yandan bademlere çiçek monilya ilacı ve sürümleri yapıyoruz. Diğer yandan hayvanların yemleri falan. Bir de yağmurdan fırsat bulamayıp boş bıraktığımız arazilerin pulluk sürümü var. Zeytinlerde de ufak ufak işlemler başlar. Üzüm bağını da bir türlü telin üstüne kaldıramadık yoğunluktan dolayı. Cevizlerin de budaması duruyor daha.

Gel gör ki bu işlerin hepsini toplasan şehirde bir dükkan kirasının gelirine bile eşit değil. Üretici bu derecede ayaklar altında, üreten bu derece değersiz.

Yemin ederim yaptığım işten zevk almıyorum artık, valla bıktım.
 

Benzer Konular