Çiftçi : "Üretici Don Kişot Gibi" | Söz Sizde

Antalya Ticaret Borsası tarafından dün, 14 Mayıs Dünya Çiftçiler Gününde "Söz Çiftçide" video konferansı yapıldı. Konferansa her üretim kolundan çiftçi ve hayvancı katıldı.




*Antalya Ticaret Başkanı Ali Çandır:
“Kalkınmanın temeli tarımdır. Tarım stratejik bir sektör olmasının yanında artık beka sorunu var. Çiftçinin sorunlarını çözmeliyiz. Çiftçiye itibarını yeniden kazandırmalıyız. Çiftçi zenginleşirse ülke zenginleşir. Her türlü zorluğa rağmen alın teriyle toprağa değer katan çiftçilerimizin ellerini öpüyorum” dedi.



*Zeytin ve muz üreticisi Zafer Tan:
"Türk çiftçisini yel değirmenleriyle savaşan Don Kişot’a benzetiyorum. Don Kişot yel değirmeniyle tek başına savaştı, bizim çiftçimiz de Don Kişot gibi tek başına mücadele ediyor, sahipsiz” dedi.



*Domates üreticisi Ramazan Koç:
“Pandemide domates üretimi ve satışında sıkıntı yaşamadık. Gelirimiz iyi oldu ama girdi fiyatları çok yüksek olduğu için karımızda ciddi sıkıntı var. Üre gübresinde geçen yıla göre yüzde 100 artış var. Girdilerdeki artışı ürünün satış fiyatına yansıtamadık. Kişisel giderlerimizden kısarak ayakta kalmaya çalışıyoruz. Çiftçinin hiçbir sosyal faaliyeti yok” dedi.



*Küçükbaş hayvan yetiştiricisi Nevzat Bayındır:
"Yeni neslin hayvancılıkla uğraşmak istemiyorum. Böyle giderse özellikle küçükbaş hayvanda 5-10 sene sonra yetiştirici kalmaz. Bizim nesilden sonra bu işi yapacak kimse yok. Hayvanı otlatacağımız mera alanları giderek daralıyor. Hayvan otlatacak yer bulamıyoruz” dedi.



*Portakal üreticisi Mete Apaydın:
"Endüstri mühendisliği bölümü mezunuyum. İstanbul’da üniversiteyi bitirdikten sonra Finike’ye döndüm ve 3 nesildir uğraştığımız portakal üretimine devam ettim. 2013 yılından beri e ticaretle dünyaya Finike portakalı ulaştırıyorum. Ancak, son 10-15 yıldır motivasyonumuz düşük. Çiftçi hak ettiğini kazanamıyor. Ana sorunumuz girdi maliyetlerinin yüksekliği. Armatör gemisine ÖTV’siz mazot alıyor, üreten çiftçi neden mazotu ÖTV’li alıyor. Yeni yılda Tarım Bakanlığı portakal ihracatına kısıtlama getirdi. İç piyasada fiyatı indirmek için üreticiyi bitirdiler. Enflasyonu baskılamak için arz talep dengesine müdahale ederseniz üreticiyi bitirirsiniz. Yıllardır zorla kazandığımız yurtdışı pazarına 20 gün mal gönderemezsek o pazarı kaybeder, kazanmak için de 10 yıl daha uğraşırız”.



*Yeşillik üreticisi Yadigar Dalkıran:
"17 günlük kapanma döneminde pazar kurulmadığı için ürünler elde kaldı. Ciddi zararımız oldu. Çiftçi olarak veresiye alıyoruz, kazanınca borcumuzu krediyle kapatıyoruz. 1 domates fidesi 3-4 TL, ilaç, gübre, plastik dolara endeksli, girdi maliyetleri düşürülmeli”



*50 yıl çiftçilik yaptıktan sonra çiftçiliği bırakan Mustafa Ateş:
“Çiftçilikten para kazanmadığım için vazgeçtim. Eskiden 2 dönüm sera ile ya traktör alıyor ya ev alıyorduk. 2 dönüm alandan kazanıyorduk, şimdi 20 dönümden para kazanmıyoruz. Üretimden vazgeçtim artık seralarımı kiraya veriyorum”



*Armut üreticisi Süleyman İnce:
"Korkuteli’de Coğrafi İşaretli Karyağdı Armudu üretimi yapıyoruz. Bu yıl ürünümüz elde kaldı. Çevremizdeki çoğu üretici girdi maliyetleri nedeniyle üretimden vazgeçiyor, ağaçlarını kesiyor. Kooperatiflerin daha etkin çalışmalı, örgütlü olan çiftçi birlikte hareket ederek kazanabilir."



*Süt üreticisi Ünal Çoban:
"Ürün fiyatları ithalat sopasıyla sürekli baskılanıyor ancak girdi maliyetlerin herhangi bir müdahale olmadan her gecen gün artacaktır. Çiğ süt fiyatları baskılanarak enflasyonun önüne geçilemez. Süt yem paritesi bozuldu. 1 litre sütle bir kilo yem alınıyor, bu şartlarda üretici para kazanamaz”


*Kırmızı et üreticisi İlhan Ayhan:
"Kurdaki yükselişle birlikte yem fiyatının önüne geçilemedi. Bu maliyetlerle üretim yapmamız olanaksızlaşıyor. Kırmızı Et Üretici Birliği’ne her gün ‘para kazanamıyoruz işten ayrılıyoruz’ diye istifa dilekçeleri geliyor. Bu politikalarla Eylül- Ekim ayından sonra et fiyatlarının önüne geçilemez”


*Mantar üreticisi Osman Yapıcı, :
"Kompost, elektrik, işçi fiyatları gibi girdilerin yüksekliğinden yakınırken, komposttaki yüzde 18 KDV’nin düşürülmeli."


*Pamuk üreticisi Süleyman Bacak:
"Pamuk stratejik bir ürün , Türkiye’de tekstil sektörünün 1.5 milyon ton lifli pamuğa ihtiyacı varken, 650 bin ton üretim oldu. Aradaki farkı ithal edip döviz kaybediyoruz. Pamukta tekstilcinin ihtiyacını karşılayacak hale gelmeliyiz. İnsanlar para kazanmayınca pamuğu bıraktı. Pamuk üretiminde kooperatifleşme çok önemli”

1621079618189.png




Söz sizde, siz üyelerimiz bu konuya neler eklemek istersiniz?
 
Çiftçiyi dar bakis acisiyla bakip, sadece kendine traktör ve ayfon almak icin çalışıp yolunu bulmaya calisan biri degil ayni zamanda ülke insanlar için vazgecilmez olan gıda üretimini yapan ve dış ülkelere gıda bağımlılıgimizi azaltan kisiler olarak görülmesi gerekiyor. bugune kadar disaridan pahali da olsa parayi bastigimizda gida ürünlerini alabiliyorduk. ama oyle bir gun gelir ki disarida da gida az olabilir; ülkeler kendine ancak yetebilir ya da fuze veya uçak gibi istedigi ahbapına sadece satabilir... cifcilik yillarin birikimi ve tecrubesidir, bir çiftçi kolay yetismiyor. cifciligi birakip insanlar sehirlere calismaya gittiğinde bunun bir daha geri dönüşü de yok. devlet calisan bir cifcinin kac ailenin gida ihtiyacini karsiladiginin bilincinde olarak, ulkemiz cifcilerini kollayip, gerçek degerini cifcilere vermesi gerekiyor... satici firmaların paylastiklari traktor almis aile resimlerindeki arka fona baktigimizda, cifcilerin ne kadar zor kosullarda kendilerine zorla traktor aldiklarini, evlerinin hallerinden ustlerinden baslarindan anlasiliyor... Avrupa ulkelerinde oldugu gibi bizim cifcimizde daha iyi ekonomik ve daha iyi hayat kosulları ile islerini yapmayı hakediyor.
 
Çiftçi gelirini tekrar anında ekonomiye katar bu gün yılda ortalama 300 ton Mısır ayçiçeği ve buğday üreten biri olarak kazandığından sadece en fazla 20-30 bin kendine ayırıp olduğu gibi ya makineye ya toprağa yatırım yapıyoruz çiftçiye gelen zaten çiftçide kalmaz hiç aklımıza yahu gidelimde bi Alp dağlarında kayak yapalım ya da bodrumda yazlık alalım çoluk çocuk dünya turu yapalım gelmiyor o yüzden bence çiftçiye verilen para zaten ülkede tekrar ekonomiye katılıyor bırakın kazansın ama çalışan kazansın adam köyde yaşayıp 50 dönüm yerini sulamıyor İstanbul’daki mühendis gelip 150 dönüm araziyi sulayıp 20-25 dönüm ceviz yetiştiriyor şuan tamda dönüşüm zamanı çalışıp çalışmayan ayrılması için bazen bu tür ortamlar gerekiyor
 

Benzer Konular