PORTAL
FORUM
Forumlar
Giriş yap
Kayıt ol
Neler Yeni?
Ara
Ara
Sadece başlıkları ara
Kullanıcı:
Forumlar
Menü
Giriş yap
Kayıt ol
Uygulamayı yükle
Yükle
FORUM
Çiftçilik Dışı Konular
Genel
Edebiyat - Şiir
A kadınım
JavaScript devre dışı. Daha iyi bir deneyim için, önce lütfen tarayıcınızda JavaScript'i etkinleştirin.
Çok eski bir web tarayıcısı kullanıyorsunuz. Bu veya diğer siteleri görüntülemekte sorunlar yaşayabilirsiniz..
Tarayıcınızı güncellemeli veya
alternatif bir tarayıcı
kullanmalısınız.
Konuya cevap ver
Mesaj
<blockquote data-quote="yanigli" data-source="post: 53004" data-attributes="member: 802"><p>Köhne bir yük katarı gibi ayak parmaklarımızı ezerek </p><p>önümüzsıra geçen yorgun asır, bizim asrımız değildi. </p><p></p><p>Korkarım, tozu dumana katarak pürtelaş gelen yenisi de, </p><p>o imanla beklediğimiz ahengin asrı olmayacak. </p><p></p><p>Raylar üstünde alelade bir tımarhane bu.. </p><p></p><p>.. tıklım tıkış vagonlarında vahşi bir itiş kakış; </p><p>dumanında genzi yakan bir ihtiras kokusu.. </p><p></p><p>Şüphesiz zamanla bu cinnet de ufukta yitip gidecek; </p><p>lakin bizim için başka katar yok ömrümüzün içinden geçecek. </p><p></p><p>Görünen o ki kadınım, seninle biz, 'hayat' denen bu </p><p>metruk peronda, üzerinde adres yazmayan mektuplar </p><p>gibi bekleşip, aşkımızı acılardan damıtarak yaşlanacağız.. </p><p></p><p>Öyle bir çağdayız ki, insanoğlu geçen asır düşünü </p><p>gördüğü 'denizler altında 20 bin fersah' yolu katedip, </p><p>'arzın merkezine' yaklaştıkça, uzaklaştı insanlığından.. </p><p></p><p>Kalabalıklaştıkça arttı kayıtsızlığın ıssızlığı.. </p><p></p><p>Her bineni ise bulayan sefil bir trenle onun borsadan </p><p>başka tapınak, paradan başka tanrı tanımayan son </p><p>yolcuları, kainatın raylarındaki şiiri, ilhamı, aşkı ezip geçti. </p><p></p><p>'Ah o gönül şarkıları' sustu önce.. </p><p></p><p>Sonra, sevdaların ömrü kısaldı; tadı kaçtı hasretin, şehvetin harı söndü. </p><p></p><p>Sanal posta kutusu, mektubu öldürdü; bak, </p><p>bir tek satır yok kalemimden sana kalacak. </p><p></p><p>Silinip gidiyor telefondaki aşk mesajları; 'seni seviyorum', </p><p>-ki amentüsüdür itiraf gecelerinin- parfüm sıkılmış plastik </p><p>bir gül dalının teybinde tutsak.. </p><p></p><p>Korkuyorum gülüm; 'Seni seviyorum' desem sana, plastik kokacak.. </p><p></p><p>A kadınım, </p><p></p><p>A hüznümün bahçesi.. </p><p></p><p>Görmem mi sanırsın; sesi kısık gözlerinin nicedir.. </p><p>dudakların buselere sağır.. </p><p></p><p>Oysa ben, haykırmak için sesine, solumak için nefesine muhtacım. </p><p></p><p>Bilsen neler verirdim bakışlarından o kederi silebilmek, </p><p>sana itimadın hazzını yeniden verebilmek için.. </p><p></p><p>Lakin öyle bir tufana yakalandık ki, birbirimize </p><p>kavuşmak için çekiştirdiğimiz kement boğuyor bizi.. </p><p></p><p>Mübadele garında saadet ülkesine kesilmiş iki </p><p>'açık' biletle mecalsiz bekleşiyoruz. </p><p></p><p>Kudretim olsa, seni bu harabe istasyondan kapar, </p><p>koştukça yelelerinden takvim sayfaları uçuşan bir </p><p>kısrağın terkisine attığım gibi, o çok sevdiğin ihtişam </p><p>romanlarının mağrur asrına taşırdım. </p><p></p><p>Soyunurduk bütün o delik deşik kostümlerimizden, </p><p>boyası akmış maskelerimizden.. mecburi rollerimizden.. </p><p></p><p>'Devamsızlık yüzünden' tarihten kovulmuş iki </p><p>muzip çocuk gibi, azad olurduk kendimizden.. </p><p></p><p>Benim boynumda alıçtan kolyeler, senin tebessümünde </p><p>sümbülden gamzeler; çözüp dudaklarımızın mührünü, </p><p>iççekişlerimizi toprağa gömer, her akşam ilk sana </p><p>gülümseyen yıldızına ip dolayıp keyifle ayaklarımızı </p><p>sallandırırdık dünyaya.. </p><p></p><p>Dilimizde, 'kavuşmanın tadını/ ayrılık feryadını' taşıyan bir şarkıyla.. </p><p></p><p>Uşşak makamında...</p></blockquote><p></p>
[QUOTE="yanigli, post: 53004, member: 802"] Köhne bir yük katarı gibi ayak parmaklarımızı ezerek önümüzsıra geçen yorgun asır, bizim asrımız değildi. Korkarım, tozu dumana katarak pürtelaş gelen yenisi de, o imanla beklediğimiz ahengin asrı olmayacak. Raylar üstünde alelade bir tımarhane bu.. .. tıklım tıkış vagonlarında vahşi bir itiş kakış; dumanında genzi yakan bir ihtiras kokusu.. Şüphesiz zamanla bu cinnet de ufukta yitip gidecek; lakin bizim için başka katar yok ömrümüzün içinden geçecek. Görünen o ki kadınım, seninle biz, 'hayat' denen bu metruk peronda, üzerinde adres yazmayan mektuplar gibi bekleşip, aşkımızı acılardan damıtarak yaşlanacağız.. Öyle bir çağdayız ki, insanoğlu geçen asır düşünü gördüğü 'denizler altında 20 bin fersah' yolu katedip, 'arzın merkezine' yaklaştıkça, uzaklaştı insanlığından.. Kalabalıklaştıkça arttı kayıtsızlığın ıssızlığı.. Her bineni ise bulayan sefil bir trenle onun borsadan başka tapınak, paradan başka tanrı tanımayan son yolcuları, kainatın raylarındaki şiiri, ilhamı, aşkı ezip geçti. 'Ah o gönül şarkıları' sustu önce.. Sonra, sevdaların ömrü kısaldı; tadı kaçtı hasretin, şehvetin harı söndü. Sanal posta kutusu, mektubu öldürdü; bak, bir tek satır yok kalemimden sana kalacak. Silinip gidiyor telefondaki aşk mesajları; 'seni seviyorum', -ki amentüsüdür itiraf gecelerinin- parfüm sıkılmış plastik bir gül dalının teybinde tutsak.. Korkuyorum gülüm; 'Seni seviyorum' desem sana, plastik kokacak.. A kadınım, A hüznümün bahçesi.. Görmem mi sanırsın; sesi kısık gözlerinin nicedir.. dudakların buselere sağır.. Oysa ben, haykırmak için sesine, solumak için nefesine muhtacım. Bilsen neler verirdim bakışlarından o kederi silebilmek, sana itimadın hazzını yeniden verebilmek için.. Lakin öyle bir tufana yakalandık ki, birbirimize kavuşmak için çekiştirdiğimiz kement boğuyor bizi.. Mübadele garında saadet ülkesine kesilmiş iki 'açık' biletle mecalsiz bekleşiyoruz. Kudretim olsa, seni bu harabe istasyondan kapar, koştukça yelelerinden takvim sayfaları uçuşan bir kısrağın terkisine attığım gibi, o çok sevdiğin ihtişam romanlarının mağrur asrına taşırdım. Soyunurduk bütün o delik deşik kostümlerimizden, boyası akmış maskelerimizden.. mecburi rollerimizden.. 'Devamsızlık yüzünden' tarihten kovulmuş iki muzip çocuk gibi, azad olurduk kendimizden.. Benim boynumda alıçtan kolyeler, senin tebessümünde sümbülden gamzeler; çözüp dudaklarımızın mührünü, iççekişlerimizi toprağa gömer, her akşam ilk sana gülümseyen yıldızına ip dolayıp keyifle ayaklarımızı sallandırırdık dünyaya.. Dilimizde, 'kavuşmanın tadını/ ayrılık feryadını' taşıyan bir şarkıyla.. Uşşak makamında... [/QUOTE]
Alıntı ekle…
İnsan doğrulaması
Cevapla
FORUM
Çiftçilik Dışı Konular
Genel
Edebiyat - Şiir
A kadınım
Bu site çerezler kullanır. Bu siteyi kullanmaya devam ederek çerez kullanımımızı kabul etmiş olursunuz.
Kabul
Daha fazla bilgi edin…
Üst
Alt