PORTAL
FORUM
Forumlar
Giriş yap
Kayıt ol
Neler Yeni?
Ara
Ara
Sadece başlıkları ara
Kullanıcı:
Forumlar
Menü
Giriş yap
Kayıt ol
Uygulamayı yükle
Yükle
FORUM
Hayvancılık
Büyükbaş Hayvancılık
Süt Hayvanclığı
Balın 3te 1i Hileli
JavaScript devre dışı. Daha iyi bir deneyim için, önce lütfen tarayıcınızda JavaScript'i etkinleştirin.
Çok eski bir web tarayıcısı kullanıyorsunuz. Bu veya diğer siteleri görüntülemekte sorunlar yaşayabilirsiniz..
Tarayıcınızı güncellemeli veya
alternatif bir tarayıcı
kullanmalısınız.
Konuya cevap ver
Mesaj
<blockquote data-quote="nforcer" data-source="post: 249050" data-attributes="member: 2468"><p>Türkiye`de bal pazarı 50 bin ton ile 300 milyon dolarlık bir hacme sahip. Bal tüketiminin bu üretilenden çok fazla olduğunu belirten Bal </p><p></p><p>Paketleyicileri İhracatçıları ve Sanayicileri Derneği Başkanı Özen Altıparmak, bu tonaja ulaşmalarının pek mümkün olmadığını,</p><p></p><p></p><p>bu nedenle de hileli bal pazarının varlığını sürdürdüğünü ifade ediyor. Aynı zamanda Balparmak Yönetim Kurulu başkanı olan Altıparmak`ın </p><p></p><p>konuyailişkin çok ciddi bir iddiası da var: Şu anda bal diye satın alınan ürünlerin üçte biri gerçek bal değil, hileli. Bunlar marketlerde gerçek </p><p></p><p>ballarla iç içe duruyor.</p><p></p><p></p><p>Önceleri çiçeği, ağacı bol olan memleketlerden gelirdi petek ballar. Sonra market raflarında sıralanmaya başladı süzme bal kavanozları. Bazıları </p><p></p><p>petek bala dokunmazken, altın sarısından kestane rengine kadar değişen lezzet dolu kavanozlar bal tüketiminin artmasına da sebep oldu. Çok değil bir </p><p></p><p>süre önce akrabalardan gelen kehribar sarısı petek ballar yerlerini kavanozdaki ballara kolayca bıraktılar. `Bal tutan parmağını yalar` söyleminden </p><p></p><p>midir nedir, Balparmak markasını yabancılık çekmeden hemen benimsedik. Ancak bu bizim bildiğimiz bal-parmak ilişkisinin bir hikâyesi varmış. Markanın </p><p></p><p>`bal` kısmı üründen, `parmak` kısmı ise Balparmak Yönetim Kurulu Başkanı Özen Altıparmak`ın soyadından geliyormuş.</p><p></p><p></p><p>`Arı biziz bal bizdedir` adı verilen kurumsal kitap çalışmasında ülkemizdeki arıyla ilgili tüm bilgi, birikim, basılı malzeme ve fotoğrafı toplayan </p><p></p><p>Özen Altıparmak, bu kitapta kendi hikâyesini de şöyle anlatıyor: `ODTÜ İşletme Fakültesi`nden mezun olduğumda tek güvencem diplomamdı. O yıl </p><p></p><p>Öğretmenler Bankası`nın açtığı bilgisayar programcılığı sınavını birincilikle kazandım. Ama aklım ticaret yapmaktan yanaydı. Ticaret de İstanbul`da </p><p></p><p>yapılırdı. Bavulumu topladım ve İstanbul`a geldim. Bir şirkette istihsal pazarlama şefliğinden kısa sürede müdür vekilliğine kadar yükseldim. Maaşım </p><p></p><p>da artmıştı ama benim aklım kendi başıma ticaret yapmaktı. Bir küçük kamyon alıp Derman Baharatları`nı dağıtmaya başladım. O yıllarda kardeşim de </p><p></p><p>mezun olmuştu, birlikte çalışmaya başladık. Babam Köy Enstitülü bir öğretmendi ve balcılık yapan arkadaşı İlyas Pınarbaşı`nı zaman zaman ziyaret </p><p></p><p>ederdim. Bana kendi ballarını da dağıtabileceğimi söyledi. Markasının adını soyadından da esinlenerek Balpınar koymuştu. Öyle zamanlar oldu ki bal </p><p></p><p>dağıtımımız rekor seviyelere geldi. Ben ise bu kadar çok ürünü bir arada dağıtmak yerine bir konuya uzmanlaşmanın doğru olacağı kanaatindeydim. </p><p></p><p>Askere gidip geldiğimde kardeşim Özgür Altıparmak`ın kamyonun tonajıyla birlikte işleri de büyüttüğünü gördüm. Birlikte bal alıp satmaya karar verdik </p><p></p><p>ve İlyas amcanın katkısıyla markamıza soyadımızdan da esinlenerek Balparmak adını verdik. O gece rüyamda Balparmak`ın büyük bir marka olduğunu </p><p></p><p>gördüm.`</p><p></p><p></p><p>Bugün bal pazarının lider markası Balparmak. Gelişmiş bir laboratuvarda çok özenli bir araştırma sonucunda satın alınan ballar yine aynı özenle </p><p></p><p>paketleniyor. Bütün bu süreçlerde ballara hiç el değmiyor. Altıparmak, süzme balların temizliği ve kalitesi konusunda çok dikkatli davranırken `Petek </p><p></p><p>balı kesinlikle tüketmemelisiniz.` diyor. `Peki, neden tüketmemeliyiz?` soruma ise, `Petekler balın kabıdır. Siz yediğiniz çikolatanın kabını yer </p><p></p><p>misiniz?` diye karşı bir soruyla cevap veriyor. Ayrıca, `Bal tüm toz toprağı ve doğadaki kimyasalları emen bir ürün. Bu nedenle de menşeini </p><p></p><p>bilmediğiniz balların naftalinden tarımda kullanılan tüm zehirli kimyasallara kadar içinde barındırma riski var. Diğer yandan çok doğal gördüğümüz bu </p><p></p><p>ballarda arıcının arılarını hastalıklardan korumak için bilinçsizce verdiği antibiyotikler de var. Doğal bal yiyorum derken pek çok tehlike ile karşı </p><p></p><p>karşıya kalınıyor.` diyor.</p><p></p><p></p><p>Balparmak`ın yaklaşık 3 milyon Euro yatırım yaparak kurduğu, sektörde benzerinin olmadığı bir araştırma ve analiz laboratuvarı var. Balın nereden </p><p></p><p>geldiğinden içindeki çiçeğe kadar her şeyi gören bu laboratuvar sebebiyle yüzde 25 oranında bal kabul edilmeyip geri çevriliyormuş. 65 parametrede </p><p></p><p>milyarda bir hassasiyetle bakılan bal örneklerinden yüzde 75`inin kabul edilmesi bile büyük oran diye düşünüyorum. Özen Altıparmak övündüğü </p><p></p><p>laboratuvarını gezdiriyor el değmeden insansız çalışan hassas ölçüm aletleri gerçekten tek bir poleni bile tespit ediyor.</p><p></p><p></p><p>Antalya`daki otellerde hileli bal servis ediliyor</p><p></p><p></p><p>Balda iki sıkıntılı durum var; katkılı hileli bal, yani yapma bal ile kalıntılı bal. Arıya mısır şurubu verdiğinizde, şurubun içeriği gereği hemen </p><p></p><p>kursağından geçiriyor ve hileli bal üretiyor. İki bölümlü kursağını doğru biçimde kullanamamaktan dolayı da birkaç nesil sonra mutasyona uğruyor ve </p><p></p><p>bunun sonucu da arı sayısı giderek azalıyor. Katkılı balda ise antibiyotik dozu en önemli sorun olarak ortaya çıkıyor. Kaliteli bal servis </p><p></p><p>edildiğinde ciddi bir maliyet oluşturduğunu belirten Altıparmak, ürünlerini 3 kategoride fiyatlandırdıklarını söylüyor. Binbirçiçek markasını da </p><p></p><p>bünyesine katan Balparmak, güneydeki otellerde hileli bal servis edildiğini iddia ediyor. Ülkemiz bal pazarı 50 bin ton ile 300 milyon dolarlık bir </p><p></p><p>hacimde. Buna arıcılar da dahil. Ülkemizdeki bal tüketiminin bu üretilenden çok fazla olduğunu dile getiren Altıparmak, bu tonaja ulaşmalarının pek </p><p></p><p>mümkün olmadığını, bu nedenle de hileli bal pazarının varlığını sürdürdüğünü ifade ediyor. Altıparmak`ın konuya ilişkin çok ciddi bir iddiası da var; </p><p></p><p>şu anda bal diye satın alınan ürünlerin üçte biri gerçek bal değil, hileli. Bunlar marketlerde gerçek ballarla iç içe duruyor. Arıcılar Birliği de bu </p><p></p><p>bal üreticileriyle mahkemelik ama bal aromalı ürünler raflarda satılmakta. Peki, bunun kanun nezdinde bir yaptırımı cezası yok mu? Gıda Kanunu`ndaki </p><p></p><p>açıklardan ötürü bir yaptırımı da yok! Peki biz tüketiciler ne yapmalıyız? Bal diye satın aldığımız ürünün üstünde `bal aromalı` ibaresini </p><p></p><p>gördüğümüzde gerçek bal olmadığını anlamalıyız. Özellikle çocukların sağlıkları açısından sıkıntılı bir durum oluşturan antibiyotikli ballar, hasta </p><p></p><p>olmadan antibiyotik alınmasına sebep oluyor.</p></blockquote><p></p>
[QUOTE="nforcer, post: 249050, member: 2468"] Türkiye`de bal pazarı 50 bin ton ile 300 milyon dolarlık bir hacme sahip. Bal tüketiminin bu üretilenden çok fazla olduğunu belirten Bal Paketleyicileri İhracatçıları ve Sanayicileri Derneği Başkanı Özen Altıparmak, bu tonaja ulaşmalarının pek mümkün olmadığını, bu nedenle de hileli bal pazarının varlığını sürdürdüğünü ifade ediyor. Aynı zamanda Balparmak Yönetim Kurulu başkanı olan Altıparmak`ın konuyailişkin çok ciddi bir iddiası da var: Şu anda bal diye satın alınan ürünlerin üçte biri gerçek bal değil, hileli. Bunlar marketlerde gerçek ballarla iç içe duruyor. Önceleri çiçeği, ağacı bol olan memleketlerden gelirdi petek ballar. Sonra market raflarında sıralanmaya başladı süzme bal kavanozları. Bazıları petek bala dokunmazken, altın sarısından kestane rengine kadar değişen lezzet dolu kavanozlar bal tüketiminin artmasına da sebep oldu. Çok değil bir süre önce akrabalardan gelen kehribar sarısı petek ballar yerlerini kavanozdaki ballara kolayca bıraktılar. `Bal tutan parmağını yalar` söyleminden midir nedir, Balparmak markasını yabancılık çekmeden hemen benimsedik. Ancak bu bizim bildiğimiz bal-parmak ilişkisinin bir hikâyesi varmış. Markanın `bal` kısmı üründen, `parmak` kısmı ise Balparmak Yönetim Kurulu Başkanı Özen Altıparmak`ın soyadından geliyormuş. `Arı biziz bal bizdedir` adı verilen kurumsal kitap çalışmasında ülkemizdeki arıyla ilgili tüm bilgi, birikim, basılı malzeme ve fotoğrafı toplayan Özen Altıparmak, bu kitapta kendi hikâyesini de şöyle anlatıyor: `ODTÜ İşletme Fakültesi`nden mezun olduğumda tek güvencem diplomamdı. O yıl Öğretmenler Bankası`nın açtığı bilgisayar programcılığı sınavını birincilikle kazandım. Ama aklım ticaret yapmaktan yanaydı. Ticaret de İstanbul`da yapılırdı. Bavulumu topladım ve İstanbul`a geldim. Bir şirkette istihsal pazarlama şefliğinden kısa sürede müdür vekilliğine kadar yükseldim. Maaşım da artmıştı ama benim aklım kendi başıma ticaret yapmaktı. Bir küçük kamyon alıp Derman Baharatları`nı dağıtmaya başladım. O yıllarda kardeşim de mezun olmuştu, birlikte çalışmaya başladık. Babam Köy Enstitülü bir öğretmendi ve balcılık yapan arkadaşı İlyas Pınarbaşı`nı zaman zaman ziyaret ederdim. Bana kendi ballarını da dağıtabileceğimi söyledi. Markasının adını soyadından da esinlenerek Balpınar koymuştu. Öyle zamanlar oldu ki bal dağıtımımız rekor seviyelere geldi. Ben ise bu kadar çok ürünü bir arada dağıtmak yerine bir konuya uzmanlaşmanın doğru olacağı kanaatindeydim. Askere gidip geldiğimde kardeşim Özgür Altıparmak`ın kamyonun tonajıyla birlikte işleri de büyüttüğünü gördüm. Birlikte bal alıp satmaya karar verdik ve İlyas amcanın katkısıyla markamıza soyadımızdan da esinlenerek Balparmak adını verdik. O gece rüyamda Balparmak`ın büyük bir marka olduğunu gördüm.` Bugün bal pazarının lider markası Balparmak. Gelişmiş bir laboratuvarda çok özenli bir araştırma sonucunda satın alınan ballar yine aynı özenle paketleniyor. Bütün bu süreçlerde ballara hiç el değmiyor. Altıparmak, süzme balların temizliği ve kalitesi konusunda çok dikkatli davranırken `Petek balı kesinlikle tüketmemelisiniz.` diyor. `Peki, neden tüketmemeliyiz?` soruma ise, `Petekler balın kabıdır. Siz yediğiniz çikolatanın kabını yer misiniz?` diye karşı bir soruyla cevap veriyor. Ayrıca, `Bal tüm toz toprağı ve doğadaki kimyasalları emen bir ürün. Bu nedenle de menşeini bilmediğiniz balların naftalinden tarımda kullanılan tüm zehirli kimyasallara kadar içinde barındırma riski var. Diğer yandan çok doğal gördüğümüz bu ballarda arıcının arılarını hastalıklardan korumak için bilinçsizce verdiği antibiyotikler de var. Doğal bal yiyorum derken pek çok tehlike ile karşı karşıya kalınıyor.` diyor. Balparmak`ın yaklaşık 3 milyon Euro yatırım yaparak kurduğu, sektörde benzerinin olmadığı bir araştırma ve analiz laboratuvarı var. Balın nereden geldiğinden içindeki çiçeğe kadar her şeyi gören bu laboratuvar sebebiyle yüzde 25 oranında bal kabul edilmeyip geri çevriliyormuş. 65 parametrede milyarda bir hassasiyetle bakılan bal örneklerinden yüzde 75`inin kabul edilmesi bile büyük oran diye düşünüyorum. Özen Altıparmak övündüğü laboratuvarını gezdiriyor el değmeden insansız çalışan hassas ölçüm aletleri gerçekten tek bir poleni bile tespit ediyor. Antalya`daki otellerde hileli bal servis ediliyor Balda iki sıkıntılı durum var; katkılı hileli bal, yani yapma bal ile kalıntılı bal. Arıya mısır şurubu verdiğinizde, şurubun içeriği gereği hemen kursağından geçiriyor ve hileli bal üretiyor. İki bölümlü kursağını doğru biçimde kullanamamaktan dolayı da birkaç nesil sonra mutasyona uğruyor ve bunun sonucu da arı sayısı giderek azalıyor. Katkılı balda ise antibiyotik dozu en önemli sorun olarak ortaya çıkıyor. Kaliteli bal servis edildiğinde ciddi bir maliyet oluşturduğunu belirten Altıparmak, ürünlerini 3 kategoride fiyatlandırdıklarını söylüyor. Binbirçiçek markasını da bünyesine katan Balparmak, güneydeki otellerde hileli bal servis edildiğini iddia ediyor. Ülkemiz bal pazarı 50 bin ton ile 300 milyon dolarlık bir hacimde. Buna arıcılar da dahil. Ülkemizdeki bal tüketiminin bu üretilenden çok fazla olduğunu dile getiren Altıparmak, bu tonaja ulaşmalarının pek mümkün olmadığını, bu nedenle de hileli bal pazarının varlığını sürdürdüğünü ifade ediyor. Altıparmak`ın konuya ilişkin çok ciddi bir iddiası da var; şu anda bal diye satın alınan ürünlerin üçte biri gerçek bal değil, hileli. Bunlar marketlerde gerçek ballarla iç içe duruyor. Arıcılar Birliği de bu bal üreticileriyle mahkemelik ama bal aromalı ürünler raflarda satılmakta. Peki, bunun kanun nezdinde bir yaptırımı cezası yok mu? Gıda Kanunu`ndaki açıklardan ötürü bir yaptırımı da yok! Peki biz tüketiciler ne yapmalıyız? Bal diye satın aldığımız ürünün üstünde `bal aromalı` ibaresini gördüğümüzde gerçek bal olmadığını anlamalıyız. Özellikle çocukların sağlıkları açısından sıkıntılı bir durum oluşturan antibiyotikli ballar, hasta olmadan antibiyotik alınmasına sebep oluyor. [/QUOTE]
Alıntı ekle…
İnsan doğrulaması
Cevapla
FORUM
Hayvancılık
Büyükbaş Hayvancılık
Süt Hayvanclığı
Balın 3te 1i Hileli
Bu site çerezler kullanır. Bu siteyi kullanmaya devam ederek çerez kullanımımızı kabul etmiş olursunuz.
Kabul
Daha fazla bilgi edin…
Üst
Alt