PORTAL
FORUM
Forumlar
Giriş yap
Kayıt ol
Neler Yeni?
Ara
Ara
Sadece başlıkları ara
Kullanıcı:
Forumlar
Menü
Giriş yap
Kayıt ol
Uygulamayı yükle
Yükle
FORUM
Çiftçilik Dışı Konular
Genel
Tarih
bu konu buraya uygun bence
JavaScript devre dışı. Daha iyi bir deneyim için, önce lütfen tarayıcınızda JavaScript'i etkinleştirin.
Çok eski bir web tarayıcısı kullanıyorsunuz. Bu veya diğer siteleri görüntülemekte sorunlar yaşayabilirsiniz..
Tarayıcınızı güncellemeli veya
alternatif bir tarayıcı
kullanmalısınız.
Konuya cevap ver
Mesaj
<blockquote data-quote="manas" data-source="post: 146398" data-attributes="member: 4065"><p>okurken cok duygulandım sadece canakkalede sehıt vermedık </p><p>Güneydogu ' nun küçük bir ilçesinde görev yapan hakim, ilçe dısındaki </p><p>lojmanından görünen karakolun bir gecesini söyle anlatır: </p><p></p><p>'Lojmanımızın balkonundan o karakol görünürdü. Yaklasık bir aydır her </p><p>istihbarat kaynagından karakolun basılacağı haberi geliyordu. Üstelik </p><p>baskının simdiye kadar yapılanlardan çok daha büyük olacağı </p><p>söyleniyordu. </p><p>Yakın birliklerden timler getirildi, karakolun etrafına mayınlar </p><p>dösendi, ağır silahlarla takviyeler yapıldı ve baskın beklenmeye </p><p>baslandı. 'En son gelen istihbaratta baskının saati ve baskına </p><p>katılacak terörist sayısı bile veriliyordu. 22:10, 500 terörist. </p><p>Karakol o gün basılmadı.'Bir gün sonra, bildirilen saatte cehennem başladı. </p><p></p><p>Balkonumuzdan izledigim dehşet dolu manzarada, </p><p>daire haline gelmis teröristlerin, dairenin </p><p>ortasına, gecenin karanlığında ateşleri parıldayan silahları ateşlediklerini görüyordum. </p><p>Karakolun, havan ve roket mermilerinin patladığı yerde oldugunu </p><p>biliyorduk.Tam anlamiyla çember içine almıslardı. Lojmandan ayrılıp </p><p>dogruca jandarmanın binasına gittik. Karakolun merkezi, telsizle, sürekli timlerden </p><p>durumlarını bildirmelerini istiyor; dış emniyette bulunan timler de </p><p>bu çağrılara cevap veriyor, havan ve uçaksavar ateşi istedikleri </p><p>yerleri de tarif ediyorlardı.'Bir süre sonra telsiz konuşmaları, timlerden birinin üzerine yoğunlaştı. </p><p>Timden bir türlü cevap alınamıyordu. Üst üste, defalarca çağrı </p><p>yapılıyor ancak bir türlü timle irtibata geçilemiyordu. Konuşmaları </p><p>takip eden askerler timden ümitlerini kesmişlerdi. Ama bir yandan da </p><p>çağrılar devam </p><p>ediyordu. Bir saat kadar sonra, telsizden bitkin bir ses duyuldu: </p><p>'Yaralılarım var, yaralılarımı alın.' </p><p>Tüylerimiz diken diken olmuştu. Hemen cevap verildi. 'Tamam Suat 3, </p><p>sakin olun, az sonra birlik çıkacak. 'İlk yaralı haberi, bu </p><p>saatlerdir aranan timden gelmişti. Tim komutanı konuşurken arkadan </p><p>silah sesleri </p><p>duyuluyordu. </p><p>Herkes bu sözler üzerine yorum yapıyordu. Telsizin başındaki tim </p><p>komutanlarindan biri, bu timde sehit oldugundan emindi. Merkezden </p><p>tekrar çağrı yapıldı. 'Suat 3 , irtibatı kesme. Sakin olun!' Cevapta </p><p>bir değişiklik olmadı : </p><p>'Yaralılarım var. Kan kaybediyorlar. Yaralılarımı alın!' 'Ve tam bir </p><p>buçuk </p><p>saat, beser dakika arayla Suat 3 kodlu timle muhabere aynen bu </p><p>sözlerle sürdü : 'Yaralılarımı alın' , 'Sakin olun, geliyoruz. </p><p>'Hepimiz o time kimsenin yardıma gidemeyecegini çok iyi biliyorduk. </p><p>Karakola düsen mermi sayısında azalma olmuyor, aksine, takviye alan </p><p>teröristler baskının şiddetini gittikçe arttırıyorlardı. Kimsenin, </p><p>degil karakolun dışına çıkmak, mevzi degistirebilecek firsatı dahi </p><p>olmadığı apaçıktı. 'Bir süre sonra, Suat 3 ' ün telsizinden hırs dolu </p><p>kelimelerini işittik: </p><p>'Hemen gelip yaralılarımı almazsanız, karakola dönüp bölüğü </p><p>tarayacagim. </p><p>'Hepimiz şok olmustuk. Hemen tabur komutanı devreye girdi. Hemen </p><p>hemen Aynı sözcüklerle tim komutanına sakin olma çağrısı yaptı. Ama </p><p>işe yaramıyordu. Tim komutanı 'Yaralılarımı alın!' dışında başka bir </p><p>şey demiyordu. Tabur komutanının da telsizi bırakmasıyla, bir saat </p><p>kadar daha tim komutanından ses çıkmadı. Birer dakika arayla yapılan </p><p>yogun çagrılara </p><p>cevap vermedi. Hepimiz tim komutanının da şehit olduğunu </p><p>düşünüyorduk. </p><p>İçim </p><p>burkuluyor, başım dönüyor, tanık olduğum bu anlardan nefret </p><p>ediyordum. </p><p>Telsizin başına tim komutanının okuldan devre arkadası geldi. Son bir </p><p>ümitle eline mikrofonu alıp, cevap beklemeden, telsizin kodlarını da </p><p>kullanmadan, konuşmaya basladı: 'Devrem ben Hüseyin. Geçmiş olsun </p><p>devrem. </p><p>Biraz daha dayan olur mu? Bak destek timleri yola çıktı. Sana doğru </p><p>geliyorlar. Devrem aman pes etme olur mu?' </p><p>'Telsizin mandalını bırakıp beklemeye başladı. Hepimiz Motorola </p><p>marka,duvara monteli telsiz cihazının hoparlör kısmına gözlerimizi </p><p>dikmiş bekliyorduk. Ve konuştu : 'Devrem, bölük komutanı nerde?' </p><p>Hepimiz derin </p><p>bir </p><p>'Oh!' çektik. Telsizden, 'İzinde devrem' yanıtı verildi. Suat 3 , </p><p>artık tükenen bir sesle konusmayı sürdürdü: 'Ne olur yaralılarımı </p><p>alın. Bende yaralıyım. 'O ana kadar kendisinin de yaralı olduğunu </p><p>söylememişti. </p><p>Hepimiz </p><p>donup kalmıştık. Telsizin başındaki devre arkadaşı da bu sözü üzerine </p><p>mikrofonu fırlattı ve odadan çıktı. Ben kapının hemen eşiğinde ayakta </p><p>duruyor,duyduklarım ve gördüklerimle bir tarihe tanıklık ettiğimi </p><p>düşünüyordum. 'Ben de yaralıyım' dan sonra yine ses kesildi. Sabaha </p><p>kadar hiç konuşmadı. Yüzlerce kez yapılan çağrılara cevap vermedi. </p><p>Artık onun şehit olduğuna ben de inanmıştım. 'Gün ağarırken hepimiz </p><p>yorgun düşmüş, telsizden yapılan 'Suat 3, Konusan Suat, Cevap ver!' </p><p>çağrısından bıkmış halde bir köşede </p><p>yığılmışken, </p><p>birden telsizin mandalına basıldığını fark ettik. Telsizden silah </p><p>sesleri geliyordu. Ve on on beş saniye sonra hayatım boyunca </p><p>unutamayacağım bir İstiklal Marşı dinlemeye basladım. Mandala sürekli </p><p>basıldığı için bütün telsizlerin konuşma imkanı durmuştu. 'Çatışmanın </p><p>altında yaralı bir tim komutanının, makamıyla söylediği İstiklal </p><p>Marşı ' nı dinliyordum. Gözlerim dolmuştu. O ana kadar duyduğum en </p><p>güzel </p><p>İstiklal Marşı ' ydı. </p><p>Birinci dörtlüğü bitirdi. İkinci dörtlükte sesi çatallaştı. Kelimeler </p><p>uzadı. Ama marşı söylemeyi bırakmadı. Bozuk bir ses tonuyla, kendini </p><p>zorlayarak okumaya devam etti. Marşı bitirdiğinde, ben de bitmistim. </p><p>Hemen </p><p>orayı terk ettim.'Bir daha onun sesini hiç duymadım. </p><p></p><p>Toplam 22 şehidin verildiği o baskın gecesinde, vücuduna saplanmış 7 </p><p>merminin acısıyla söylediği İstiklal Marşı ' nı ruhuma işleten tim </p><p>komutanının ölmediğine ise hala inanamıyorum.'Hakimin anıları burada </p><p>sona eriyor. İşte benim Türk subayından anladığım budur. Vücudunda </p><p>yedi mermi olduğu halde makamı ile istiklal Marşı söyleyen adamdır. </p><p>Okuyun Arkadaslar ve bu VATAN için kanlarını akıtan Kahramanlarımızla </p><p>övünün, gururlanın...... </p><p>ALINTIDIR...</p></blockquote><p></p>
[QUOTE="manas, post: 146398, member: 4065"] okurken cok duygulandım sadece canakkalede sehıt vermedık Güneydogu ' nun küçük bir ilçesinde görev yapan hakim, ilçe dısındaki lojmanından görünen karakolun bir gecesini söyle anlatır: 'Lojmanımızın balkonundan o karakol görünürdü. Yaklasık bir aydır her istihbarat kaynagından karakolun basılacağı haberi geliyordu. Üstelik baskının simdiye kadar yapılanlardan çok daha büyük olacağı söyleniyordu. Yakın birliklerden timler getirildi, karakolun etrafına mayınlar dösendi, ağır silahlarla takviyeler yapıldı ve baskın beklenmeye baslandı. 'En son gelen istihbaratta baskının saati ve baskına katılacak terörist sayısı bile veriliyordu. 22:10, 500 terörist. Karakol o gün basılmadı.'Bir gün sonra, bildirilen saatte cehennem başladı. Balkonumuzdan izledigim dehşet dolu manzarada, daire haline gelmis teröristlerin, dairenin ortasına, gecenin karanlığında ateşleri parıldayan silahları ateşlediklerini görüyordum. Karakolun, havan ve roket mermilerinin patladığı yerde oldugunu biliyorduk.Tam anlamiyla çember içine almıslardı. Lojmandan ayrılıp dogruca jandarmanın binasına gittik. Karakolun merkezi, telsizle, sürekli timlerden durumlarını bildirmelerini istiyor; dış emniyette bulunan timler de bu çağrılara cevap veriyor, havan ve uçaksavar ateşi istedikleri yerleri de tarif ediyorlardı.'Bir süre sonra telsiz konuşmaları, timlerden birinin üzerine yoğunlaştı. Timden bir türlü cevap alınamıyordu. Üst üste, defalarca çağrı yapılıyor ancak bir türlü timle irtibata geçilemiyordu. Konuşmaları takip eden askerler timden ümitlerini kesmişlerdi. Ama bir yandan da çağrılar devam ediyordu. Bir saat kadar sonra, telsizden bitkin bir ses duyuldu: 'Yaralılarım var, yaralılarımı alın.' Tüylerimiz diken diken olmuştu. Hemen cevap verildi. 'Tamam Suat 3, sakin olun, az sonra birlik çıkacak. 'İlk yaralı haberi, bu saatlerdir aranan timden gelmişti. Tim komutanı konuşurken arkadan silah sesleri duyuluyordu. Herkes bu sözler üzerine yorum yapıyordu. Telsizin başındaki tim komutanlarindan biri, bu timde sehit oldugundan emindi. Merkezden tekrar çağrı yapıldı. 'Suat 3 , irtibatı kesme. Sakin olun!' Cevapta bir değişiklik olmadı : 'Yaralılarım var. Kan kaybediyorlar. Yaralılarımı alın!' 'Ve tam bir buçuk saat, beser dakika arayla Suat 3 kodlu timle muhabere aynen bu sözlerle sürdü : 'Yaralılarımı alın' , 'Sakin olun, geliyoruz. 'Hepimiz o time kimsenin yardıma gidemeyecegini çok iyi biliyorduk. Karakola düsen mermi sayısında azalma olmuyor, aksine, takviye alan teröristler baskının şiddetini gittikçe arttırıyorlardı. Kimsenin, degil karakolun dışına çıkmak, mevzi degistirebilecek firsatı dahi olmadığı apaçıktı. 'Bir süre sonra, Suat 3 ' ün telsizinden hırs dolu kelimelerini işittik: 'Hemen gelip yaralılarımı almazsanız, karakola dönüp bölüğü tarayacagim. 'Hepimiz şok olmustuk. Hemen tabur komutanı devreye girdi. Hemen hemen Aynı sözcüklerle tim komutanına sakin olma çağrısı yaptı. Ama işe yaramıyordu. Tim komutanı 'Yaralılarımı alın!' dışında başka bir şey demiyordu. Tabur komutanının da telsizi bırakmasıyla, bir saat kadar daha tim komutanından ses çıkmadı. Birer dakika arayla yapılan yogun çagrılara cevap vermedi. Hepimiz tim komutanının da şehit olduğunu düşünüyorduk. İçim burkuluyor, başım dönüyor, tanık olduğum bu anlardan nefret ediyordum. Telsizin başına tim komutanının okuldan devre arkadası geldi. Son bir ümitle eline mikrofonu alıp, cevap beklemeden, telsizin kodlarını da kullanmadan, konuşmaya basladı: 'Devrem ben Hüseyin. Geçmiş olsun devrem. Biraz daha dayan olur mu? Bak destek timleri yola çıktı. Sana doğru geliyorlar. Devrem aman pes etme olur mu?' 'Telsizin mandalını bırakıp beklemeye başladı. Hepimiz Motorola marka,duvara monteli telsiz cihazının hoparlör kısmına gözlerimizi dikmiş bekliyorduk. Ve konuştu : 'Devrem, bölük komutanı nerde?' Hepimiz derin bir 'Oh!' çektik. Telsizden, 'İzinde devrem' yanıtı verildi. Suat 3 , artık tükenen bir sesle konusmayı sürdürdü: 'Ne olur yaralılarımı alın. Bende yaralıyım. 'O ana kadar kendisinin de yaralı olduğunu söylememişti. Hepimiz donup kalmıştık. Telsizin başındaki devre arkadaşı da bu sözü üzerine mikrofonu fırlattı ve odadan çıktı. Ben kapının hemen eşiğinde ayakta duruyor,duyduklarım ve gördüklerimle bir tarihe tanıklık ettiğimi düşünüyordum. 'Ben de yaralıyım' dan sonra yine ses kesildi. Sabaha kadar hiç konuşmadı. Yüzlerce kez yapılan çağrılara cevap vermedi. Artık onun şehit olduğuna ben de inanmıştım. 'Gün ağarırken hepimiz yorgun düşmüş, telsizden yapılan 'Suat 3, Konusan Suat, Cevap ver!' çağrısından bıkmış halde bir köşede yığılmışken, birden telsizin mandalına basıldığını fark ettik. Telsizden silah sesleri geliyordu. Ve on on beş saniye sonra hayatım boyunca unutamayacağım bir İstiklal Marşı dinlemeye basladım. Mandala sürekli basıldığı için bütün telsizlerin konuşma imkanı durmuştu. 'Çatışmanın altında yaralı bir tim komutanının, makamıyla söylediği İstiklal Marşı ' nı dinliyordum. Gözlerim dolmuştu. O ana kadar duyduğum en güzel İstiklal Marşı ' ydı. Birinci dörtlüğü bitirdi. İkinci dörtlükte sesi çatallaştı. Kelimeler uzadı. Ama marşı söylemeyi bırakmadı. Bozuk bir ses tonuyla, kendini zorlayarak okumaya devam etti. Marşı bitirdiğinde, ben de bitmistim. Hemen orayı terk ettim.'Bir daha onun sesini hiç duymadım. Toplam 22 şehidin verildiği o baskın gecesinde, vücuduna saplanmış 7 merminin acısıyla söylediği İstiklal Marşı ' nı ruhuma işleten tim komutanının ölmediğine ise hala inanamıyorum.'Hakimin anıları burada sona eriyor. İşte benim Türk subayından anladığım budur. Vücudunda yedi mermi olduğu halde makamı ile istiklal Marşı söyleyen adamdır. Okuyun Arkadaslar ve bu VATAN için kanlarını akıtan Kahramanlarımızla övünün, gururlanın...... ALINTIDIR... [/QUOTE]
Alıntı ekle…
İnsan doğrulaması
Cevapla
FORUM
Çiftçilik Dışı Konular
Genel
Tarih
bu konu buraya uygun bence
Bu site çerezler kullanır. Bu siteyi kullanmaya devam ederek çerez kullanımımızı kabul etmiş olursunuz.
Kabul
Daha fazla bilgi edin…
Üst
Alt