PORTAL
FORUM
Forumlar
Giriş yap
Kayıt ol
Neler Yeni?
Ara
Ara
Sadece başlıkları ara
Kullanıcı:
Forumlar
Menü
Giriş yap
Kayıt ol
Uygulamayı yükle
Yükle
FORUM
Hayvancılık
Büyükbaş Hayvancılık
Süt Hayvanclığı
Duvar ve Perde
JavaScript devre dışı. Daha iyi bir deneyim için, önce lütfen tarayıcınızda JavaScript'i etkinleştirin.
Çok eski bir web tarayıcısı kullanıyorsunuz. Bu veya diğer siteleri görüntülemekte sorunlar yaşayabilirsiniz..
Tarayıcınızı güncellemeli veya
alternatif bir tarayıcı
kullanmalısınız.
Konuya cevap ver
Mesaj
<blockquote data-quote="KüreLee" data-source="post: 1031987" data-attributes="member: 74139"><p>Kars, Erzurum, Ağrı veya iç kesimlerin -30 u gördüğü yerler perde ile idare edebilirse perde yapmalı. Hayvanları asıl zorlayan ani sıcaklık dalgalanmaları. Yurdumuzun %90 alanında gerek yok belki. Fakat alışkanlık. Bizim çocukluğumuz şöyle geçti. Köy eğimli bir yere kuruludur. Evlerin altı dam ve samanlıktır. Kışın hayvanlar kapalı ahırlardadır. Burada asıl düşünülen hayvan refahı değil. O zamanlar kömür de az kullanılıyor. Damın üstündeki oda, damın sıcaklığından ısınacak. Tabi hemen hemen herkesin evi aynı şekilde olduğu için, kokuya insanlar alışık. İşte kapalı ahırlarda hayvan besleme alışkanlığı buradan geliyor. Tabi hayvanlar yazın köy sığırına katılır veya biz güderdik. Damın da kapıları açık tutulurdu veya avluya bağlanırdı. Alışkanları değiştirmek zordur. Ama o inekler yerli ineklerdi. dayanıklıydı. Yörük kızı gibi. Şimdi siz prenses gibi, manken gibi Holsteini bu şekilde besleyin aynı şekilde dayanamaz.</p><p>Gezinme alanına gelince; bu komplike bir konu. Gezinmeyince hasta eden de olur, gezinince hasta eden de. Ama mutlaka olacak diye tutturmak yanlış. Altı ızgaralı ahırlar bile var günümüzde. hayvanın dışkısı direk ızgaraların altına düşüyor. Şimdi böyle modern bir ahır planı yapsanız bile, metrekaresi tutmuyor, gezinti alanı yok diye Ipradlardan, ruhsatalardan döner. İnsanların yanlış bildiği, esnemekte zorlandığı bir alışkanlığı, bu insanların oluşturduğu Devletin bir anda terk etmesi ne kadar zaman alır siz düşünün. </p><p>Bir de işin şu tarafı var. Devlet çiftçiye % 40 gibi bir hibe verecek. Aslında bu hayvancılığı geliştirmek için ayrılmış bir bütçe. Ama devlet bir taşla birkaç kuş vurmak istiyor. İnşaatçı da kazansın istiyor. Böyle olunca, gökdelen temeli gibi, ahır temelleri, Ameliyathane gibi aydınlık ahırlar yapılıyor. adam 260 tane florasan takmış bir ahıra. Bir de proje danışmanlık şirketiyle, inşaat firması anlaşmışsa, geçmiş olsun bizim hibe alan kardeşimize. Kendi başına 300 bin liraya yapacağı ahırı, hibeli olarak 2 milyona maal ederler.</p><p>Ya da şu son 20 yılda yaygınlaşan ahırlarımızla önceki ahırlarımızı bir karşılaştıralım. Zamanla olmaz dediklerimizin hepsine olur demeye başlıyoruz toplum olarak.</p><p>yapabiliyorsak hiç duvarsız çatısız yapmalı bence. Ben şöyle düşünüyorum. İnsanoğlu bu hayvanları evcilleştirmese bu hayvanlar ne yapıyordu doğada. Bir Ağaç altı kaya önü gibi yerlerde toplu olarak kar kış demeden yaşıyorlardı, ot bulamazlarsa bulacakları yere doğru göçüyorlardı. Ya da yaşayamayacakları kadar soğuk olacaksa, yeterli sıcaklıktaki veya otlu yere göç ederek yaşıyorlardı. Şu kapatılan TV kanalında çok sık çıkan, milyonlarca Afrika Gunuları da timsahlara rağmen böyle yaşıyorlardı. Ben çocukken Hayvan güderken ot çok olur, hayvan az ise inekler, çok az hareket ederdi. Bulundukları yere çakılır kalırdı. Öğleye doğru doyarlardı. Doyunca yatar zaten. Biz kimin inek önce yatacak diye yarışırdık. Benim inek yattı diye sevinirdik. Ben mahalle sığırı da güttüm. 40 - 50 inek olunca ot yetersiz olunca tabi daha fazla yer dolaşıyorduk. Buradan gezinti alanı gerekli gereksiz diye sonuç çıkarılabilir. Biz insanlar olarak da, rahat bir yerde mi yoksa rahatsız olduğumuz yerde mi durmak isteriz?</p></blockquote><p></p>
[QUOTE="KüreLee, post: 1031987, member: 74139"] Kars, Erzurum, Ağrı veya iç kesimlerin -30 u gördüğü yerler perde ile idare edebilirse perde yapmalı. Hayvanları asıl zorlayan ani sıcaklık dalgalanmaları. Yurdumuzun %90 alanında gerek yok belki. Fakat alışkanlık. Bizim çocukluğumuz şöyle geçti. Köy eğimli bir yere kuruludur. Evlerin altı dam ve samanlıktır. Kışın hayvanlar kapalı ahırlardadır. Burada asıl düşünülen hayvan refahı değil. O zamanlar kömür de az kullanılıyor. Damın üstündeki oda, damın sıcaklığından ısınacak. Tabi hemen hemen herkesin evi aynı şekilde olduğu için, kokuya insanlar alışık. İşte kapalı ahırlarda hayvan besleme alışkanlığı buradan geliyor. Tabi hayvanlar yazın köy sığırına katılır veya biz güderdik. Damın da kapıları açık tutulurdu veya avluya bağlanırdı. Alışkanları değiştirmek zordur. Ama o inekler yerli ineklerdi. dayanıklıydı. Yörük kızı gibi. Şimdi siz prenses gibi, manken gibi Holsteini bu şekilde besleyin aynı şekilde dayanamaz. Gezinme alanına gelince; bu komplike bir konu. Gezinmeyince hasta eden de olur, gezinince hasta eden de. Ama mutlaka olacak diye tutturmak yanlış. Altı ızgaralı ahırlar bile var günümüzde. hayvanın dışkısı direk ızgaraların altına düşüyor. Şimdi böyle modern bir ahır planı yapsanız bile, metrekaresi tutmuyor, gezinti alanı yok diye Ipradlardan, ruhsatalardan döner. İnsanların yanlış bildiği, esnemekte zorlandığı bir alışkanlığı, bu insanların oluşturduğu Devletin bir anda terk etmesi ne kadar zaman alır siz düşünün. Bir de işin şu tarafı var. Devlet çiftçiye % 40 gibi bir hibe verecek. Aslında bu hayvancılığı geliştirmek için ayrılmış bir bütçe. Ama devlet bir taşla birkaç kuş vurmak istiyor. İnşaatçı da kazansın istiyor. Böyle olunca, gökdelen temeli gibi, ahır temelleri, Ameliyathane gibi aydınlık ahırlar yapılıyor. adam 260 tane florasan takmış bir ahıra. Bir de proje danışmanlık şirketiyle, inşaat firması anlaşmışsa, geçmiş olsun bizim hibe alan kardeşimize. Kendi başına 300 bin liraya yapacağı ahırı, hibeli olarak 2 milyona maal ederler. Ya da şu son 20 yılda yaygınlaşan ahırlarımızla önceki ahırlarımızı bir karşılaştıralım. Zamanla olmaz dediklerimizin hepsine olur demeye başlıyoruz toplum olarak. yapabiliyorsak hiç duvarsız çatısız yapmalı bence. Ben şöyle düşünüyorum. İnsanoğlu bu hayvanları evcilleştirmese bu hayvanlar ne yapıyordu doğada. Bir Ağaç altı kaya önü gibi yerlerde toplu olarak kar kış demeden yaşıyorlardı, ot bulamazlarsa bulacakları yere doğru göçüyorlardı. Ya da yaşayamayacakları kadar soğuk olacaksa, yeterli sıcaklıktaki veya otlu yere göç ederek yaşıyorlardı. Şu kapatılan TV kanalında çok sık çıkan, milyonlarca Afrika Gunuları da timsahlara rağmen böyle yaşıyorlardı. Ben çocukken Hayvan güderken ot çok olur, hayvan az ise inekler, çok az hareket ederdi. Bulundukları yere çakılır kalırdı. Öğleye doğru doyarlardı. Doyunca yatar zaten. Biz kimin inek önce yatacak diye yarışırdık. Benim inek yattı diye sevinirdik. Ben mahalle sığırı da güttüm. 40 - 50 inek olunca ot yetersiz olunca tabi daha fazla yer dolaşıyorduk. Buradan gezinti alanı gerekli gereksiz diye sonuç çıkarılabilir. Biz insanlar olarak da, rahat bir yerde mi yoksa rahatsız olduğumuz yerde mi durmak isteriz? [/QUOTE]
Alıntı ekle…
İnsan doğrulaması
Cevapla
FORUM
Hayvancılık
Büyükbaş Hayvancılık
Süt Hayvanclığı
Duvar ve Perde
Bu site çerezler kullanır. Bu siteyi kullanmaya devam ederek çerez kullanımımızı kabul etmiş olursunuz.
Kabul
Daha fazla bilgi edin…
Üst
Alt