PORTAL
FORUM
Forumlar
Giriş yap
Kayıt ol
Neler Yeni?
Ara
Ara
Sadece başlıkları ara
Kullanıcı:
Forumlar
Menü
Giriş yap
Kayıt ol
Uygulamayı yükle
Yükle
FORUM
Çiftçilik Genel
Tarım ve Hayvancılık Haberleri
Organik Tarım ve Mevcut Durumu
JavaScript devre dışı. Daha iyi bir deneyim için, önce lütfen tarayıcınızda JavaScript'i etkinleştirin.
Çok eski bir web tarayıcısı kullanıyorsunuz. Bu veya diğer siteleri görüntülemekte sorunlar yaşayabilirsiniz..
Tarayıcınızı güncellemeli veya
alternatif bir tarayıcı
kullanmalısınız.
Konuya cevap ver
Mesaj
<blockquote data-quote="Hermiyas" data-source="post: 792875" data-attributes="member: 41641"><p><span style="color: blue"><strong>Organik Tarım ve Mevcut Durumu</strong></span></p><p><span style="color: blue"><strong></strong></span></p><p><span style="color: blue"><strong>Organik tarımın yaygınlaştırılması ile tarım-çevre ilişkilerinde daha olumlu gelişmeler yaşanacak.</strong></span></p><p><span style="color: blue"><strong></strong></span></p><p><span style="color: blue"><strong>Toplumlar açlık (burada GDOlu ürünlerin açlığa ne derece çözüm ürettiği halen soru işaretidir) ve sağlık ikilemini yaşamaktadır. Doğal olarak gelir düzeyi yüksek olan toplumlar organik ürünlere olan talebi artırmakla birlikte, özellikle Afrika ülkeleri gibi dünyanın açlıkla mücadele eden toplumları endüstriyel tarıma yoğunlaşmaktadır.</strong></span></p><p><span style="color: blue"><strong></strong></span></p><p><span style="color: blue"><strong>Dr. Yurdakul SAÇLI</strong></span></p><p><span style="color: blue"><strong><a href="mailto:y.sacli@hotmail.com">y.sacli@hotmail.com</a></strong></span></p><p><span style="color: blue"><strong></strong></span></p><p><span style="color: blue"><strong>Tarım-Organik Tarım-Ekolojik Tarım Kavramları</strong></span></p><p><span style="color: blue"><strong>Tarım, başta gıda olmak üzere insan ihtiyaçlarının karşılanması amacıyla, bitki ve hayvan türlerinin kültüre alınması ve bunun için gerekli hammadde veya nihai ürün üretim sanatıdır. Aynı zamanda tarım, bu ürünlerin uygun koşullarda muhafazası, işlenip değerlendirilmesi ve pazarlanmasını da içermektedir. Bu çerçevede doğada bulunan ve ekonomik olarak üretime uygun türlerin ıslahı ve yetiştiriciliği yapılmakta, büyük oranda birim alan veya hayvandan en fazla verimi almaya gayret edilmektedir. Tarım sektörü yüzyıllardır bu minvalde gelişmiş ve temel olarak daha fazla ürün ve üretim, daha fazla gelir hedeflenmiştir.</strong></span></p><p><span style="color: blue"><strong></strong></span></p><p><span style="color: blue"><strong>Tarımsal üretim yapılış şekli itibarıyla organik ve inorganik olmak üzere iki şekilde yapılmaktadır. İnorganik tarım olarak adlandırdığımız tarım şekli, bugünkü bilinen haliyle endüstriyel tarımı ifade etmektedir. Nitekim bugün tarımsal üretim, üretimde ve verimlilikte en üst seviyeye ulaşmak amacıyla, minimum maliyet ve maksimum kar odağında çalışmakta ve bunun için de bilim ve teknolojinin tüm yeniliklerinden mümkün olduğunca yararlanarak sürdürülmektedir.</strong></span></p><p><span style="color: blue"><strong></strong></span></p><p><span style="color: blue"><strong>Organik tarım ise, literatürde değişik tarif şekilleri ve değişik adlandırmaları bulunmakla birlikte genel olarak; bitki ve hayvan türlerinin kültüre alındığı, bitkilerde münavebeli üretimi gözeten, kontrollü ve doğal gübre kullanımı yapılan, zararlılar ile mücadelede biyolojik mücadele yöntemleri kullanılan, üretim miktarından çok, sağlıklı üretim ve tüketim kaygısı taşıyan tarımsal üretim biçimi olarak tarif edilebilir. </strong></span></p><p><span style="color: blue"><strong></strong></span></p><p><span style="color: blue"><strong>Organik tarımda sentetik gübre, pestisit ve kimyasal ilaçlar, hormon ve benzeri maddeler, hayvan yem katkıları ve genetiği değiştirilmiş organizmaların (GDO) kullanımı ya tamamen yasak veya sınırlandırılmış bir durumdadır. Organik hayvancılıkta da aynı kurallar geçerli olup, biyolojik farklılıklar nedeniyle bazı uygulamalar değişiklik gösterebilmektedir.</strong></span></p><p><span style="color: blue"><strong></strong></span></p><p><span style="color: blue"><strong>Organik tarım bazı kesimlerce ekolojik tarım olarak da adlandırılmakta olup, bu iki kavram aslında farklılık arz etmektedir. Nitekim ekoloji esas itibarıyla çevre bilimi olup, bulunulan ortamın canlı cansız tüm varlıklarını içermektedir. Bu tanımdan da anlaşılacağı üzere bitki ve hayvanların doğal süreçte ve doğal ortamda yetişmeleri ekolojinin konusu olmakla birlikte, bunların kültüre alınması yani doğal ortamlarına müdahale edilerek ve ıslah edilerek yetiştirilmesi farklı bir kavram ve olgudur.</strong></span></p><p><span style="color: blue"><strong></strong></span></p><p><span style="color: blue"><strong>Bununla birlikte ekolojik tarımı; avcılık ve bazı meyve türleri ile tıbbi ve aromatik bitkiler gibi bitki türlerinin doğal (ekolojik) ortamlarından yapılan toplayıcılık faaliyeti olarak ifade etmek mümkündür. Nitekim yukarıda da ifade edildiği gibi tarım kavramı içerisinde depolama, işleme, değerlendirme ve pazarlama basamakları da bulunmakta olup, bitki ve hayvan türlerinin doğal ortamlarından yapılan avcılık ve toplayıcılığın piyasaya arzı için tarımsal üretim zincirinin üretimden sonraki halkasına eklendiği ve bunun da bir tarımsal faaliyet olarak adlandırılmasının mümkün olduğu görülmektedir.</strong></span></p><p><span style="color: blue"><strong></strong></span></p><p><span style="color: blue"><strong>Sonuç olarak tarım konusunda iki farklı üretim yapısı ortaya çıkmakta olup, bunlar, kültüre alınarak yapılan üretim ile avcılık-toplayıcılıktır. Buradan hareketle tarımın yapılış biçimlerini de;</strong></span></p><p><span style="color: blue"><strong></strong></span></p><p><span style="color: blue"><strong> Endüstriyel tarım (inorganik tarım)</strong></span></p><p><span style="color: blue"><strong></strong></span></p><p><span style="color: blue"><strong> Organik tarım (kısaca doğal yöntemler ile yapılan üretim)</strong></span></p><p><span style="color: blue"><strong></strong></span></p><p><span style="color: blue"><strong> Ekolojik tarım (avcılık ve toplayıcılık)</strong></span></p><p><span style="color: blue"><strong></strong></span></p><p><span style="color: blue"><strong>olarak sınıflandırmak mümkündür. Bu çerçevede, tarımsal üretime ilişkin istatistikî verilerin de bu sınıflandırmaya göre gruplandırılması ve uygulanması öngörülen politikaların yine buna göre şekillendirilmesi önem arz etmektedir. Bu yazıda ise, yukarıda yapılan organik tarım kavramına uygun olarak mevcut durum açıklanmış ve değerlendirilmiştir.</strong></span></p><p><span style="color: blue"><strong></strong></span></p><p><span style="color: blue"><strong>Dünyada Organik Tarım</strong></span></p><p><span style="color: blue"><strong></strong></span></p><p><span style="color: blue"><strong>Son dönemlerde ve özellikle kişi başına gelir düzeyi yüksek gelişmiş ülkelerde organik ürünlere olan talep giderek artmakta olup, bu durum organik tarımın da öne çıkmasına ve dünya toplam tarım alanları içerisindeki organik tarım alanları ve çiftlik sayılarının oranlarının artışına neden olmaktadır. Bu kapsamda genellikle ülkelerin geleneksel ve yerel ürünleri önem kazanmakta olup, Hindistan ' da çay, Danimarka ' da süt ve süt ürünleri, Arjantin ' de et ve et ürünleri, Orta Amerika ve Afrika ülkelerinde muz, Tunus ' ta hurma ve zeytinyağı, Türkiye ' de ise, kurutulmuş ve sert kabuklu meyveler organik olarak üretilen ürünler olarak ilk sırayı almaktadır.</strong></span></p><p><span style="color: blue"><strong></strong></span></p><p><span style="color: blue"><strong>Gıda Tarım ve Hayvancılık Bakanlığının (GTHB) 2010 yılı verilerine göre, dünyadaki tarım alanlarının yüzde 0,9u organik üretime ayrılmaktadır. Dünyada bugün için 1,8 milyon işletmede ve 37,2 milyon ha alanda organik tarım (geçiş süreci dâhil) yapılmaktadır. Ayrıca, ekolojik tarım olarak adlandırılabilecek olan doğal toplama alanları da (toplayıcılık) 32,5 milyon ha alana ulaşmıştır. Bunun yanı sıra organik hayvancılık için kullanılan otlak alanları ise, 23,7 milyon ha düzeyindedir. Buradan da anlaşılacağı üzere dünya organik tarım alanlarının toplam büyüklüğü 94 milyon ha alanı bulmaktadır</strong></span></p><p><span style="color: blue"><strong></strong></span></p><p><span style="color: blue"><strong>Organik tarım alanları içerisinde Avustralya kıtası 12,1 milyon ha alanla başta gelmektedir. Bu kıtayı 10 milyon ha alan ile Avrupa ve 6,9 milyon ha alan ile Güney Amerika takip etmektedir. Üretim yapılan alan bazında en fazla büyüme sağlanan ülkeler ise; Fransa, Polonya ve İspanyadır.</strong></span></p><p><span style="color: blue"><strong></strong></span></p><p><span style="color: blue"><strong>AB üyesi ülkelerde organik tarım yapan 219 bin 431 işletme ve 9 milyon ha alan bulunmaktadır. Yani AB üyesi ülkelerde toplam tarım alanlarının yüzde 5,4ü organik tarıma ayrılmış durumdadır.</strong></span></p><p><span style="color: blue"><strong></strong></span></p><p><span style="color: blue"><strong>Organik tarımsal üretim yapan üreticilerin yaklaşık yüzde 34ü Afrikada, yüzde 29u Asyada ve yüzde 18i Avrupa kıtalarındadır. Bu sıralamada Hindistan 400 bin 551 üretici ile ilk sırada yer almakta olup, bu ülkeyi 188 bin 625 üretici ile Uganda ve 128 bin 862 üretici ile Meksika izlemektedir. Organik tarım yapılan ülkeler içerisinde üretim alanı bakımından Türkiye 443 bin halık alan ile 18 inci sırada yer almaktadır.</strong></span></p><p><span style="color: blue"><strong></strong></span></p><p><span style="color: blue"><strong>Dünyada organik tarım ticaretinin ekonomik boyutu da hızlı bir büyüme göstermekte olup, 2010 yılı verilerine göre organik gıda pazarı yaklaşık olarak 59 milyar ABD Dolarına ulaşarak bir önceki yıla göre yaklaşık yüzde 5lik artış göstermiştir.</strong></span></p><p><span style="color: blue"><strong></strong></span></p><p><span style="color: blue"><strong>Türkiye Organik Tarımsal Üretiminin Gelişimi ve Durumu</strong></span></p><p><span style="color: blue"><strong></strong></span></p><p><span style="color: blue"><strong>GTHBnin 2012 yılı verilerine göre Türkiye ' de toplam tarım alanları içerisinde organik tarım yapılan alanın payı yüzde 2,2 seviyelerinde bulunmaktadır. Ancak, dünyada ve özellikle Avrupa ' da gelişen organik ürün tüketimi, Türkiye için önemli bir fırsat olarak ortaya çıkmakta olup, bu alanların daha da artması beklenilmektedir. Bu anlamda görece avantajlı durumda bulunulan organik yaş meyve-sebze üretiminin öne çıkması olası görülmektedir.</strong></span></p><p><span style="color: blue"><strong></strong></span></p><p><span style="color: blue"><strong>Türkiyede temel olarak 1985 yılında başladığı varsayılan ve sadece 8 ürüne yönelik yapılan organik üretim 2013 yılında 204 ürün çeşidine ulaşmıştır. GTHBnin 2012 yılı verilerine göre Türkiyede 54 bin 635 üretici tarafından 702 bin 909 ha alanda organik tarım yapılmaktadır. Bu alanın 179 bin 282 halık bölümü doğadan toplama yapılan alan (ekolojik tarım) olup, 523 bin 627 ha alanında yetiştiricilik (organik tarım) yapılmaktadır. Bu üretimlerde kurutulmuş ve sert kabuklu meyveler ile yaş meyve sebzeler ön plana çıkmakta olup, işlenmiş ürünlerden de çeşitli meyve suları ve konsantreleri, dondurulmuş meyve ve sebzeler ile zeytinyağı başı çekmektedir.</strong></span></p><p><span style="color: blue"><strong></strong></span></p><p><span style="color: blue"><strong>Bunun yanı sıra son yıllarda organik hayvansal üretim de gelişme göstermeye başlamış olup, bu alanda yine aynı verilere göre toplam 6 bin 792 başı tamamen organik süreçte olmak üzere toplam 56 bin 204 adet büyük baş, 6 bin 839 başı tamamen organik süreçte toplam 33 bin 985 adet küçükbaş ve 240 bin 152 adedi tamamen organik süreçte toplam 281 bin 132 adet kanatlı varlığı ve 47 bin 65 adedi tamamen organik süreçte olmak üzere toplam 92 bin 142 adet kovan varlığına ulaşılmıştır. Bu gelişmelerin sonucu olarak artık et, süt, yoğurt, peynir ve yumurta organik hayvansal ürün olarak piyasalarda yerini almaya başlamıştır.</strong></span></p><p><span style="color: blue"><strong></strong></span></p><p><span style="color: blue"><strong>Organik tarım yapılan alanlar bölgeler bazında incelendiğinde ise, Doğu Anadolu Bölgesi organik tarım yapılan alanlar içerisinde yüzde 70,7 ile ilk sırayı almakta olup, bu bölgeyi sırasıyla yüzde 11,9 ile Ege Bölgesi, yüzde 6,8 ile Güneydoğu Anadolu Bölgesi, yüzde 4,5 ile İç Anadolu Bölgesi, yüzde 3,7 ile Karadeniz Bölgesi, yüzde 1,3 ile Akdeniz Bölgesi ve yüzde 1,1 ile Marmara Bölgesi izlemektedir.</strong></span></p><p><span style="color: blue"><strong></strong></span></p><p><span style="color: blue"><strong>İller bazında organik tarım yapılan alan büyüklükleri incelendiğinde ise; 2012 yılı itibarıyla 101 bin 403 ha ile Van birinci sırada yer almaktadır. Bu ili 58 bin 918 ha ile Ağrı, 52 bin 606 ha ile Erzurum, 49 bin 493 ha ile Kars ve 49 bin 129 ha ile Bitlis izlemektedir.</strong></span></p><p><span style="color: blue"><strong></strong></span></p><p><span style="color: blue"><strong>Ekolojik tarım konusunda ise Türkiye, doğada kendiliğinden yetişen kuşburnu, böğürtlen, ahududu, kekik gibi ürünlerin toplanması ve değerlendirilmesi açısından büyük potansiyele sahiptir.</strong></span></p><p><span style="color: blue"><strong></strong></span></p><p><span style="color: blue"><strong>Türkiyedeki organik tarımsal üretime ilişkin göstergeler Tablo-1, 2, 3, 4 ve 5te gösterilmiştir (Kaynak: GTHB, 2013).</strong></span></p><p><span style="color: blue"><strong></strong></span></p><p><span style="color: blue"><strong>Tablo-1. Organik Tarım Bitkisel Üretim Verileri (Geçiş Süreci Dâhil)</strong></span></p><p><span style="color: blue"><strong></strong></span></p><p><span style="color: blue"><strong>Yıllar Ürün Sayısı Çiftçi sayısı Yetiştiricilik Yapılan Alan (ha) Doğal Toplama Alanı (ha) Toplam Üretim Alanı (ha) Üretim Miktarı (ton)</strong></span></p><p><span style="color: blue"><strong>2002 150 12.428 57.365 32.462 89.827 310.125</strong></span></p><p><span style="color: blue"><strong>2003 179 14.798 73.368 40.253 113.621 323.981</strong></span></p><p><span style="color: blue"><strong>2004 174 12.751 108.598 100.975 209.573 377.616</strong></span></p><p><span style="color: blue"><strong>2005 205 14.401 93.134 110.677 203.811 421.934</strong></span></p><p><span style="color: blue"><strong>2006 203 14.256 100.275 92.514 192.789 458.095</strong></span></p><p><span style="color: blue"><strong>2007 201 16.276 124.263 50.020 174.283 568.128</strong></span></p><p><span style="color: blue"><strong>2008 247 14.926 109.387 57.496 166.883 530.224</strong></span></p><p><span style="color: blue"><strong>2009 212 35.565 325.831 175.810 501.641 983.715</strong></span></p><p><span style="color: blue"><strong>2010 216 42.097 383.782 126.251 510.033 1.343.737</strong></span></p><p><span style="color: blue"><strong>2011 225 42.460 442.581 172.037 614.618 1.659.543</strong></span></p><p><span style="color: blue"><strong>2012 204 54.635 523.627 179.282 702.909 1.750.127</strong></span></p><p><span style="color: blue"><strong></strong></span></p><p><span style="color: blue"><strong>Tablo-2. Organik Hayvancılık Verileri (Çiftçi: İşletme, Hayvan Türü; Baş)</strong></span></p><p><span style="color: blue"><strong></strong></span></p><p><span style="color: blue"><strong>Yıllar Çiftçi sayısı Büyükbaş Küçükbaş Kanatlı</strong></span></p><p><span style="color: blue"><strong></strong></span></p><p><span style="color: blue"><strong>2002 0 0 0 0</strong></span></p><p><span style="color: blue"><strong>2003 0 0 0 0</strong></span></p><p><span style="color: blue"><strong>2004 10 1.480 24.420 250</strong></span></p><p><span style="color: blue"><strong>2005 6 1.953 10.066 890</strong></span></p><p><span style="color: blue"><strong>2006 12 2.400 11.002 5.894</strong></span></p><p><span style="color: blue"><strong>2007 27 4.497 16.711 22.247</strong></span></p><p><span style="color: blue"><strong>2008 37 4.578 12.180 22.428</strong></span></p><p><span style="color: blue"><strong>2009 150 7.207 16.374 111.760</strong></span></p><p><span style="color: blue"><strong>2010 174 37.432 21.454 342.329</strong></span></p><p><span style="color: blue"><strong>2011 225 12.162 33.818 431.754</strong></span></p><p><span style="color: blue"><strong>2012 1.587 56.204 33.985 281.132</strong></span></p><p><span style="color: blue"><strong></strong></span></p><p><span style="color: blue"><strong>Tablo-3. Yıllar İtibarı ile Organik Hayvansal Ürün Verileri</strong></span></p><p><span style="color: blue"><strong>Yıllar Et (ton) Süt (ton) Yumurta (adet) Bal (ton)</strong></span></p><p><span style="color: blue"><strong></strong></span></p><p><span style="color: blue"><strong>2009 376 12.994 11.767.400 206</strong></span></p><p><span style="color: blue"><strong>2010 6.803 11.605 17.889.808 208</strong></span></p><p><span style="color: blue"><strong>2011 1.358 14.794 26.236.920 221</strong></span></p><p><span style="color: blue"><strong>2012 481 17.627 36.105.556 517</strong></span></p><p><span style="color: blue"><strong></strong></span></p><p><span style="color: blue"><strong>Tablo-4. Organik Arıcılık Göstergeleri (Geçiş Süreci Dahil)</strong></span></p><p><span style="color: blue"><strong>Yıllar Çiftçi sayısı Kovan Varlığı(Adet) Üretim Miktarı (ton)*</strong></span></p><p><span style="color: blue"><strong></strong></span></p><p><span style="color: blue"><strong>2005 370 50.486 573</strong></span></p><p><span style="color: blue"><strong>2006 188 33.278 640</strong></span></p><p><span style="color: blue"><strong>2007 241 31.183 497</strong></span></p><p><span style="color: blue"><strong>2008 281 27.380 181</strong></span></p><p><span style="color: blue"><strong>2009 465 25.531 206</strong></span></p><p><span style="color: blue"><strong>2010 403 25.607 208</strong></span></p><p><span style="color: blue"><strong>2011 754 72.659 221</strong></span></p><p><span style="color: blue"><strong>2012 750 92.142 517</strong></span></p><p><span style="color: blue"><strong>*Organik üretim miktarını ifade eder</strong></span></p><p><span style="color: blue"><strong></strong></span></p><p><span style="color: blue"><strong>Tablo-5. Organik su ürünleri göstergeleri 2012</strong></span></p><p> <span style="color: blue"><strong>Toplam İşletme Sayısı Tür Toplam İşletme Kapasitesi (ton/yıl) Yıllık Üretim Miktarı(kg)</strong></span></p><p><span style="color: blue"><strong>Geçiş* 1 Alabalık 50 50.000</strong></span></p><p><span style="color: blue"><strong>Toplam 1 50 50.000</strong></span></p><p><span style="color: blue"><strong></strong></span></p><p><span style="color: blue"><strong>Organik Ürünler Dış Ticareti</strong></span></p><p><span style="color: blue"><strong>Türkiye organik tarım ürünleri bakımından net ihracatçı olarak değerlendirilebilir. Nitekim işlenmiş bazı ürünler dışında önemli bir ithalat bulunmamakta olup, ihracat değeri olarak bazı yıllarda 35 milyon ABD Dolarına kadar yükselmiştir. Burada organik ürünlere özgü bir Gümrük Tarife İstatistik Pozisyon (GTİP) numarası bulunmaması ve bazı organik ürünlerin bu nedenle konvansiyonel ürün olarak değerlendirilmek suretiyle kayda girmemesi nedeniyle ihracat rakamları bir miktar eksik görülmektedir. Bu konuda aynı zamanda organik tarıma geçişin zor ve uzun bir süreç alması, buna karşılık çıkışın her an olabilmesi önemli bir engel olarak ortaya çıkmaktadır.</strong></span></p><p><span style="color: blue"><strong></strong></span></p><p><span style="color: blue"><strong>İhraç edilen ürünlerin önemli bir bölümünü ise, konvansiyonel ihraç ürünlerinde de başı çeken Türkiyenin geleneksel ürünleri olan fındık ve fındık ürünleri, kuru üzüm, kayısı ve kayısı ürünleri, incir ve incir ürünleri, mercimek ve çeşitleri ile pamuk ve tekstil ürünleri oluşturmaktadır. Organik tarımsal ürünlerin ihracatına ilişkin veriler Tablo-6da gösterilmiştir.</strong></span></p><p><span style="color: blue"><strong></strong></span></p><p><span style="color: blue"><strong>Tablo-6. Yıllar İtibarıyla Organik Tarımsal Ürün İhracatı</strong></span></p><p><span style="color: blue"><strong></strong></span></p><p><span style="color: blue"><strong>YIL Miktar (Kg) Tutar (ABD Doları)</strong></span></p><p><span style="color: blue"><strong>1998 8.616.687 19.370.599</strong></span></p><p><span style="color: blue"><strong>1999 12.049.949 24.563.892</strong></span></p><p><span style="color: blue"><strong>2000 13.128.934 22.756.297</strong></span></p><p><span style="color: blue"><strong>2001 17.556.280 27.242.407</strong></span></p><p><span style="color: blue"><strong>2002 19.182.859 30.877.140</strong></span></p><p><span style="color: blue"><strong>2003 21.083.351 36.932.995</strong></span></p><p><span style="color: blue"><strong>2004 16.093.189 33.076.319</strong></span></p><p><span style="color: blue"><strong>2005 9.319.328 26.230.259</strong></span></p><p><span style="color: blue"><strong>2006 10.374.493 28.236.617</strong></span></p><p><span style="color: blue"><strong>2007 9.346.677 29.359.321</strong></span></p><p><span style="color: blue"><strong>2008 8.628.790 27.260.473</strong></span></p><p><span style="color: blue"><strong>2009 7.565.607 27.504.928</strong></span></p><p><span style="color: blue"><strong>2010 3.593.000 15.879.571</strong></span></p><p><span style="color: blue"><strong>2011 3.371.298 15.529.388</strong></span></p><p><span style="color: blue"><strong>Kaynak: GTHB, 2013</strong></span></p><p><span style="color: blue"><strong></strong></span></p><p><span style="color: blue"><strong>Desteklemeler</strong></span></p><p><span style="color: blue"><strong>Türkiyede organik tarıma yönelik desteklemeler esas itibarıyla 2004 yılı itibarıyla başlatılmış olup, her geçen yıl artan bir şekilde sürmektedir. Nitekim 2011 yılına kadar bitkisel ürünlere verilen destekleme ödemelerine bu yıldan itibaren hayvancılık da dâhil edilmiş ve organik hayvancılık yapan işletmelere ilave organik üretim desteği verilmeye başlanmıştır. Desteklemelere ilişkin veriler ise Tablo-7 ve 8de gösterilmiştir.</strong></span></p><p><span style="color: blue"><strong></strong></span></p><p><span style="color: blue"><strong>Tablo-7. Organik Tarım Destekleri (Alan Bazlı Destekler)</strong></span></p><p><span style="color: blue"><strong>Yıllar Müteşebbis Sayısı Alan (da) Destekleme Birim Fiyatları (TL/da) Tutar (TL)</strong></span></p><p><span style="color: blue"><strong>2005 1.042 43.758 3 131.275</strong></span></p><p><span style="color: blue"><strong>2006 1.536 117.188 3 351.564</strong></span></p><p><span style="color: blue"><strong>2007 1.615 130.747 5 653.732</strong></span></p><p><span style="color: blue"><strong>2008 5.467 368.581 18 6.634.464</strong></span></p><p><span style="color: blue"><strong>2009 4.976 351.825 20 7.036.497</strong></span></p><p><span style="color: blue"><strong>2010 23.575 2.423.983 25 60.599.577</strong></span></p><p><span style="color: blue"><strong>2011 28.045 2.711.899 25 67.797.484</strong></span></p><p><span style="color: blue"><strong>Kaynak: GTHB, 2013</strong></span></p><p><span style="color: blue"><strong></strong></span></p><p><span style="color: blue"><strong>Tablo-8. İlave Organik Hayvancılık Destek Ödemeleri 2011</strong></span></p><p><span style="color: blue"><strong>Destekleme Türü İşletme/Çiftçi Sayısı (Adet) Desteklenen Hayvan/Kovan Sayısı (Adet) Destekleme Tutarı (TL)</strong></span></p><p><span style="color: blue"><strong></strong></span></p><p><span style="color: blue"><strong>Anaç Sığır İlave 27 1.213 136.462,5</strong></span></p><p><span style="color: blue"><strong>Koyun Keçi İlave 1 196 1.470</strong></span></p><p><span style="color: blue"><strong>Arılı Kovan İlave 17 1.344 4.704</strong></span></p><p><span style="color: blue"><strong>TOPLAM 45 142.636</strong></span></p><p><span style="color: blue"><strong>Kaynak: GTHB, 2013</strong></span></p><p><span style="color: blue"><strong></strong></span></p><p><span style="color: blue"><strong>Sertifikasyon</strong></span></p><p><span style="color: blue"><strong>Organik tarım; üretimin her aşamasının kontrol edildiği ve nihai ürünün sertifikalandırıldığı bir üretim şekli olduğundan, kontrol ve sertifikasyon kuruluşlarının denetiminde ve sözleşme dâhilinde yapılmaktadır. Bu çerçevede Türkiyede 25 kontrol ve sertifikasyon kuruluşu faaliyet göstermektedir. Bunlardan 19 adedi tamamen yerli, 1 tanesi yerli-yabancı ortaklığı ve 6 tanesi ise yabancı sermayeli kontrol ve sertifikasyon kuruluşlarıdır. Bu kuruluşlar ağırlıklı olarak İzmir ve Ankarada bulunmaktadır.</strong></span></p><p><span style="color: blue"><strong></strong></span></p><p><span style="color: blue"><strong>Sonuç</strong></span></p><p><span style="color: blue"><strong></strong></span></p><p><span style="color: blue"><strong>Dünya genelinde olduğu gibi Türkiyede de organik ürünlere olan talep gittikçe artmakta, GDOlu ürünlerin gündeme gelmesi nedeniyle daha da öne çıkmaktadır. Bu anlamda toplumlar açlık (burada GDOlu ürünlerin açlığa ne derece çözüm ürettiği halen soru işaretidir) ve sağlık ikilemini yaşamaktadır. Doğal olarak gelir düzeyi yüksek olan toplumlar organik ürünlere olan talebi artırmakla birlikte, özellikle Afrika ülkeleri gibi dünyanın açlıkla mücadele eden toplumları endüstriyel tarıma yoğunlaşmaktadır. Bu gelişmeler çerçevesinde gelişmekte olan ülke konumunda bulunan Türkiyenin tarım topraklarının görece kirlenmemiş olması, ürün çeşitliliğine sahip olması ve olası ihraç pazarlarına yakınlığı oldukça büyük avantaj sağlamaktadır.</strong></span></p><p><span style="color: blue"><strong></strong></span></p><p><span style="color: blue"><strong>Buna karşılık; organik tarımda kullanılan girdilerde ithalata bağımlı olunması, organik tarım yapan işletmelerin küçüklüğü, yetersiz örgütlenme, bilgi eksikliği, yüksek maliyet, düşük verimlilik ve Türkiyedeki kalıntı, katkı, vb analizleri yapacak laboratuvarların akreditasyon işlemlerinin tamamlanmamış olması gibi sorunlar organik tarımı ve üretim düzeyini olumsuz olarak etkilemektedir.</strong></span></p><p><span style="color: blue"><strong></strong></span></p><p><span style="color: blue"><strong>Bu sorunların çözümü ile Türkiye, hem üretim, hem iç tüketim ve hem de ihracatını arttırmak gibi bir fırsata sahiptir. Bu durum aynı zamanda yeni işleme ve paketleme tesislerini gündeme getirecek olup, hem üretici gelirine ve hem de tarım, sanayi ve hizmet sektörü istihdamına olumlu katkılar sağlayacaktır. Aynı zamanda organik tarım agro/eko-turizm açısından da bir gelişme potansiyeli içermekte olup, önümüzdeki dönemde özellikle büyük şehir çeperlerinde talebin artması beklenilmektedir.</strong></span></p><p><span style="color: blue"><strong></strong></span></p><p><span style="color: blue"><strong>Bunlara ilave olarak, organik tarımın yaygınlaştırılması ile tarım-çevre ilişkilerinde daha olumlu gelişmeler yaşanacak, tarımın zirai ilaçlar ve doğal ve sentetik gübreler aracılığı ile yarattığı kirliliğinin azalması temin edilecek, endemik bitki ve hayvan türlerinin korunması sağlanacak, ekosistemde sarsılan doğal dengenin yeniden düzenlenmesine katkı verecek ve biyo çeşitlilik ve sürdürülebilir tarımın garanti altına alınmasına yönelik önemli bir adım olacaktır.</strong></span></p><p><span style="color: blue"><strong></strong></span></p><p><span style="color: blue"><strong>Ayrıca, organik tarımın geliştirilmesi açısından gen bankaları önemli ve vazgeçilmez bir unsur olarak ortaya çıkmaktadır. Nitekim endemik türlerin ve diğer önemli genotiplerin muhafaza edildiği gen bankaları üretimde sürdürülebilirliğin garantisi konumundadır. Türkiyede bugün için bitkiler için Ankara ve İzmirde olmak üzere 2 adet gen bankası ve hayvancılık açısından sadece Ankara-Lalahanda bulunmakta olup, söz konusu gen bankalarının geliştirilmesi ve alt yapılarının iyileştirilmesi ayrı bir öneme sahiptir.</strong></span></p><p><span style="color: blue"><strong></strong></span></p><p><span style="color: blue"><strong>Bütün bu gelişmelerin yanı sıra, 2012 Yılı Programında GTHB sorumluluğuna verilen 111 numaralı tedbir kapsamında ilgili paydaşların katkıları ile birlikte hazırlanan Organik Tarımın Geliştirilmesi ve Yaygınlaştırılmasına Yönelik Eylem Planı 23 Ekim 2012 tarih ve 233 sayılı GTHB makam olurlarıyla yürürlüğe girmiştir. Bundan sonraki aşamada organik tarıma ilişkin faaliyetler ağırlıklı olarak bahse konu Eylem Planı kapsamında yürütülecek olup, organik tarımın gelişmesi için; organik ürünlere olan talebin yanı sıra, söz konusu Eylem Planının ilgili taraflarca sahiplenilmesi ve gerekli katkının verilmesi önemli bir rol oynayacaktır.</strong></span></p></blockquote><p></p>
[QUOTE="Hermiyas, post: 792875, member: 41641"] [color=blue][b]Organik Tarım ve Mevcut Durumu Organik tarımın yaygınlaştırılması ile tarım-çevre ilişkilerinde daha olumlu gelişmeler yaşanacak. Toplumlar açlık (burada GDOlu ürünlerin açlığa ne derece çözüm ürettiği halen soru işaretidir) ve sağlık ikilemini yaşamaktadır. Doğal olarak gelir düzeyi yüksek olan toplumlar organik ürünlere olan talebi artırmakla birlikte, özellikle Afrika ülkeleri gibi dünyanın açlıkla mücadele eden toplumları endüstriyel tarıma yoğunlaşmaktadır. Dr. Yurdakul SAÇLI [email]y.sacli@hotmail.com[/email] Tarım-Organik Tarım-Ekolojik Tarım Kavramları Tarım, başta gıda olmak üzere insan ihtiyaçlarının karşılanması amacıyla, bitki ve hayvan türlerinin kültüre alınması ve bunun için gerekli hammadde veya nihai ürün üretim sanatıdır. Aynı zamanda tarım, bu ürünlerin uygun koşullarda muhafazası, işlenip değerlendirilmesi ve pazarlanmasını da içermektedir. Bu çerçevede doğada bulunan ve ekonomik olarak üretime uygun türlerin ıslahı ve yetiştiriciliği yapılmakta, büyük oranda birim alan veya hayvandan en fazla verimi almaya gayret edilmektedir. Tarım sektörü yüzyıllardır bu minvalde gelişmiş ve temel olarak daha fazla ürün ve üretim, daha fazla gelir hedeflenmiştir. Tarımsal üretim yapılış şekli itibarıyla organik ve inorganik olmak üzere iki şekilde yapılmaktadır. İnorganik tarım olarak adlandırdığımız tarım şekli, bugünkü bilinen haliyle endüstriyel tarımı ifade etmektedir. Nitekim bugün tarımsal üretim, üretimde ve verimlilikte en üst seviyeye ulaşmak amacıyla, minimum maliyet ve maksimum kar odağında çalışmakta ve bunun için de bilim ve teknolojinin tüm yeniliklerinden mümkün olduğunca yararlanarak sürdürülmektedir. Organik tarım ise, literatürde değişik tarif şekilleri ve değişik adlandırmaları bulunmakla birlikte genel olarak; bitki ve hayvan türlerinin kültüre alındığı, bitkilerde münavebeli üretimi gözeten, kontrollü ve doğal gübre kullanımı yapılan, zararlılar ile mücadelede biyolojik mücadele yöntemleri kullanılan, üretim miktarından çok, sağlıklı üretim ve tüketim kaygısı taşıyan tarımsal üretim biçimi olarak tarif edilebilir. Organik tarımda sentetik gübre, pestisit ve kimyasal ilaçlar, hormon ve benzeri maddeler, hayvan yem katkıları ve genetiği değiştirilmiş organizmaların (GDO) kullanımı ya tamamen yasak veya sınırlandırılmış bir durumdadır. Organik hayvancılıkta da aynı kurallar geçerli olup, biyolojik farklılıklar nedeniyle bazı uygulamalar değişiklik gösterebilmektedir. Organik tarım bazı kesimlerce ekolojik tarım olarak da adlandırılmakta olup, bu iki kavram aslında farklılık arz etmektedir. Nitekim ekoloji esas itibarıyla çevre bilimi olup, bulunulan ortamın canlı cansız tüm varlıklarını içermektedir. Bu tanımdan da anlaşılacağı üzere bitki ve hayvanların doğal süreçte ve doğal ortamda yetişmeleri ekolojinin konusu olmakla birlikte, bunların kültüre alınması yani doğal ortamlarına müdahale edilerek ve ıslah edilerek yetiştirilmesi farklı bir kavram ve olgudur. Bununla birlikte ekolojik tarımı; avcılık ve bazı meyve türleri ile tıbbi ve aromatik bitkiler gibi bitki türlerinin doğal (ekolojik) ortamlarından yapılan toplayıcılık faaliyeti olarak ifade etmek mümkündür. Nitekim yukarıda da ifade edildiği gibi tarım kavramı içerisinde depolama, işleme, değerlendirme ve pazarlama basamakları da bulunmakta olup, bitki ve hayvan türlerinin doğal ortamlarından yapılan avcılık ve toplayıcılığın piyasaya arzı için tarımsal üretim zincirinin üretimden sonraki halkasına eklendiği ve bunun da bir tarımsal faaliyet olarak adlandırılmasının mümkün olduğu görülmektedir. Sonuç olarak tarım konusunda iki farklı üretim yapısı ortaya çıkmakta olup, bunlar, kültüre alınarak yapılan üretim ile avcılık-toplayıcılıktır. Buradan hareketle tarımın yapılış biçimlerini de; Endüstriyel tarım (inorganik tarım) Organik tarım (kısaca doğal yöntemler ile yapılan üretim) Ekolojik tarım (avcılık ve toplayıcılık) olarak sınıflandırmak mümkündür. Bu çerçevede, tarımsal üretime ilişkin istatistikî verilerin de bu sınıflandırmaya göre gruplandırılması ve uygulanması öngörülen politikaların yine buna göre şekillendirilmesi önem arz etmektedir. Bu yazıda ise, yukarıda yapılan organik tarım kavramına uygun olarak mevcut durum açıklanmış ve değerlendirilmiştir. Dünyada Organik Tarım Son dönemlerde ve özellikle kişi başına gelir düzeyi yüksek gelişmiş ülkelerde organik ürünlere olan talep giderek artmakta olup, bu durum organik tarımın da öne çıkmasına ve dünya toplam tarım alanları içerisindeki organik tarım alanları ve çiftlik sayılarının oranlarının artışına neden olmaktadır. Bu kapsamda genellikle ülkelerin geleneksel ve yerel ürünleri önem kazanmakta olup, Hindistan ' da çay, Danimarka ' da süt ve süt ürünleri, Arjantin ' de et ve et ürünleri, Orta Amerika ve Afrika ülkelerinde muz, Tunus ' ta hurma ve zeytinyağı, Türkiye ' de ise, kurutulmuş ve sert kabuklu meyveler organik olarak üretilen ürünler olarak ilk sırayı almaktadır. Gıda Tarım ve Hayvancılık Bakanlığının (GTHB) 2010 yılı verilerine göre, dünyadaki tarım alanlarının yüzde 0,9u organik üretime ayrılmaktadır. Dünyada bugün için 1,8 milyon işletmede ve 37,2 milyon ha alanda organik tarım (geçiş süreci dâhil) yapılmaktadır. Ayrıca, ekolojik tarım olarak adlandırılabilecek olan doğal toplama alanları da (toplayıcılık) 32,5 milyon ha alana ulaşmıştır. Bunun yanı sıra organik hayvancılık için kullanılan otlak alanları ise, 23,7 milyon ha düzeyindedir. Buradan da anlaşılacağı üzere dünya organik tarım alanlarının toplam büyüklüğü 94 milyon ha alanı bulmaktadır Organik tarım alanları içerisinde Avustralya kıtası 12,1 milyon ha alanla başta gelmektedir. Bu kıtayı 10 milyon ha alan ile Avrupa ve 6,9 milyon ha alan ile Güney Amerika takip etmektedir. Üretim yapılan alan bazında en fazla büyüme sağlanan ülkeler ise; Fransa, Polonya ve İspanyadır. AB üyesi ülkelerde organik tarım yapan 219 bin 431 işletme ve 9 milyon ha alan bulunmaktadır. Yani AB üyesi ülkelerde toplam tarım alanlarının yüzde 5,4ü organik tarıma ayrılmış durumdadır. Organik tarımsal üretim yapan üreticilerin yaklaşık yüzde 34ü Afrikada, yüzde 29u Asyada ve yüzde 18i Avrupa kıtalarındadır. Bu sıralamada Hindistan 400 bin 551 üretici ile ilk sırada yer almakta olup, bu ülkeyi 188 bin 625 üretici ile Uganda ve 128 bin 862 üretici ile Meksika izlemektedir. Organik tarım yapılan ülkeler içerisinde üretim alanı bakımından Türkiye 443 bin halık alan ile 18 inci sırada yer almaktadır. Dünyada organik tarım ticaretinin ekonomik boyutu da hızlı bir büyüme göstermekte olup, 2010 yılı verilerine göre organik gıda pazarı yaklaşık olarak 59 milyar ABD Dolarına ulaşarak bir önceki yıla göre yaklaşık yüzde 5lik artış göstermiştir. Türkiye Organik Tarımsal Üretiminin Gelişimi ve Durumu GTHBnin 2012 yılı verilerine göre Türkiye ' de toplam tarım alanları içerisinde organik tarım yapılan alanın payı yüzde 2,2 seviyelerinde bulunmaktadır. Ancak, dünyada ve özellikle Avrupa ' da gelişen organik ürün tüketimi, Türkiye için önemli bir fırsat olarak ortaya çıkmakta olup, bu alanların daha da artması beklenilmektedir. Bu anlamda görece avantajlı durumda bulunulan organik yaş meyve-sebze üretiminin öne çıkması olası görülmektedir. Türkiyede temel olarak 1985 yılında başladığı varsayılan ve sadece 8 ürüne yönelik yapılan organik üretim 2013 yılında 204 ürün çeşidine ulaşmıştır. GTHBnin 2012 yılı verilerine göre Türkiyede 54 bin 635 üretici tarafından 702 bin 909 ha alanda organik tarım yapılmaktadır. Bu alanın 179 bin 282 halık bölümü doğadan toplama yapılan alan (ekolojik tarım) olup, 523 bin 627 ha alanında yetiştiricilik (organik tarım) yapılmaktadır. Bu üretimlerde kurutulmuş ve sert kabuklu meyveler ile yaş meyve sebzeler ön plana çıkmakta olup, işlenmiş ürünlerden de çeşitli meyve suları ve konsantreleri, dondurulmuş meyve ve sebzeler ile zeytinyağı başı çekmektedir. Bunun yanı sıra son yıllarda organik hayvansal üretim de gelişme göstermeye başlamış olup, bu alanda yine aynı verilere göre toplam 6 bin 792 başı tamamen organik süreçte olmak üzere toplam 56 bin 204 adet büyük baş, 6 bin 839 başı tamamen organik süreçte toplam 33 bin 985 adet küçükbaş ve 240 bin 152 adedi tamamen organik süreçte toplam 281 bin 132 adet kanatlı varlığı ve 47 bin 65 adedi tamamen organik süreçte olmak üzere toplam 92 bin 142 adet kovan varlığına ulaşılmıştır. Bu gelişmelerin sonucu olarak artık et, süt, yoğurt, peynir ve yumurta organik hayvansal ürün olarak piyasalarda yerini almaya başlamıştır. Organik tarım yapılan alanlar bölgeler bazında incelendiğinde ise, Doğu Anadolu Bölgesi organik tarım yapılan alanlar içerisinde yüzde 70,7 ile ilk sırayı almakta olup, bu bölgeyi sırasıyla yüzde 11,9 ile Ege Bölgesi, yüzde 6,8 ile Güneydoğu Anadolu Bölgesi, yüzde 4,5 ile İç Anadolu Bölgesi, yüzde 3,7 ile Karadeniz Bölgesi, yüzde 1,3 ile Akdeniz Bölgesi ve yüzde 1,1 ile Marmara Bölgesi izlemektedir. İller bazında organik tarım yapılan alan büyüklükleri incelendiğinde ise; 2012 yılı itibarıyla 101 bin 403 ha ile Van birinci sırada yer almaktadır. Bu ili 58 bin 918 ha ile Ağrı, 52 bin 606 ha ile Erzurum, 49 bin 493 ha ile Kars ve 49 bin 129 ha ile Bitlis izlemektedir. Ekolojik tarım konusunda ise Türkiye, doğada kendiliğinden yetişen kuşburnu, böğürtlen, ahududu, kekik gibi ürünlerin toplanması ve değerlendirilmesi açısından büyük potansiyele sahiptir. Türkiyedeki organik tarımsal üretime ilişkin göstergeler Tablo-1, 2, 3, 4 ve 5te gösterilmiştir (Kaynak: GTHB, 2013). Tablo-1. Organik Tarım Bitkisel Üretim Verileri (Geçiş Süreci Dâhil) Yıllar Ürün Sayısı Çiftçi sayısı Yetiştiricilik Yapılan Alan (ha) Doğal Toplama Alanı (ha) Toplam Üretim Alanı (ha) Üretim Miktarı (ton) 2002 150 12.428 57.365 32.462 89.827 310.125 2003 179 14.798 73.368 40.253 113.621 323.981 2004 174 12.751 108.598 100.975 209.573 377.616 2005 205 14.401 93.134 110.677 203.811 421.934 2006 203 14.256 100.275 92.514 192.789 458.095 2007 201 16.276 124.263 50.020 174.283 568.128 2008 247 14.926 109.387 57.496 166.883 530.224 2009 212 35.565 325.831 175.810 501.641 983.715 2010 216 42.097 383.782 126.251 510.033 1.343.737 2011 225 42.460 442.581 172.037 614.618 1.659.543 2012 204 54.635 523.627 179.282 702.909 1.750.127 Tablo-2. Organik Hayvancılık Verileri (Çiftçi: İşletme, Hayvan Türü; Baş) Yıllar Çiftçi sayısı Büyükbaş Küçükbaş Kanatlı 2002 0 0 0 0 2003 0 0 0 0 2004 10 1.480 24.420 250 2005 6 1.953 10.066 890 2006 12 2.400 11.002 5.894 2007 27 4.497 16.711 22.247 2008 37 4.578 12.180 22.428 2009 150 7.207 16.374 111.760 2010 174 37.432 21.454 342.329 2011 225 12.162 33.818 431.754 2012 1.587 56.204 33.985 281.132 Tablo-3. Yıllar İtibarı ile Organik Hayvansal Ürün Verileri Yıllar Et (ton) Süt (ton) Yumurta (adet) Bal (ton) 2009 376 12.994 11.767.400 206 2010 6.803 11.605 17.889.808 208 2011 1.358 14.794 26.236.920 221 2012 481 17.627 36.105.556 517 Tablo-4. Organik Arıcılık Göstergeleri (Geçiş Süreci Dahil) Yıllar Çiftçi sayısı Kovan Varlığı(Adet) Üretim Miktarı (ton)* 2005 370 50.486 573 2006 188 33.278 640 2007 241 31.183 497 2008 281 27.380 181 2009 465 25.531 206 2010 403 25.607 208 2011 754 72.659 221 2012 750 92.142 517 *Organik üretim miktarını ifade eder Tablo-5. Organik su ürünleri göstergeleri 2012 Toplam İşletme Sayısı Tür Toplam İşletme Kapasitesi (ton/yıl) Yıllık Üretim Miktarı(kg) Geçiş* 1 Alabalık 50 50.000 Toplam 1 50 50.000 Organik Ürünler Dış Ticareti Türkiye organik tarım ürünleri bakımından net ihracatçı olarak değerlendirilebilir. Nitekim işlenmiş bazı ürünler dışında önemli bir ithalat bulunmamakta olup, ihracat değeri olarak bazı yıllarda 35 milyon ABD Dolarına kadar yükselmiştir. Burada organik ürünlere özgü bir Gümrük Tarife İstatistik Pozisyon (GTİP) numarası bulunmaması ve bazı organik ürünlerin bu nedenle konvansiyonel ürün olarak değerlendirilmek suretiyle kayda girmemesi nedeniyle ihracat rakamları bir miktar eksik görülmektedir. Bu konuda aynı zamanda organik tarıma geçişin zor ve uzun bir süreç alması, buna karşılık çıkışın her an olabilmesi önemli bir engel olarak ortaya çıkmaktadır. İhraç edilen ürünlerin önemli bir bölümünü ise, konvansiyonel ihraç ürünlerinde de başı çeken Türkiyenin geleneksel ürünleri olan fındık ve fındık ürünleri, kuru üzüm, kayısı ve kayısı ürünleri, incir ve incir ürünleri, mercimek ve çeşitleri ile pamuk ve tekstil ürünleri oluşturmaktadır. Organik tarımsal ürünlerin ihracatına ilişkin veriler Tablo-6da gösterilmiştir. Tablo-6. Yıllar İtibarıyla Organik Tarımsal Ürün İhracatı YIL Miktar (Kg) Tutar (ABD Doları) 1998 8.616.687 19.370.599 1999 12.049.949 24.563.892 2000 13.128.934 22.756.297 2001 17.556.280 27.242.407 2002 19.182.859 30.877.140 2003 21.083.351 36.932.995 2004 16.093.189 33.076.319 2005 9.319.328 26.230.259 2006 10.374.493 28.236.617 2007 9.346.677 29.359.321 2008 8.628.790 27.260.473 2009 7.565.607 27.504.928 2010 3.593.000 15.879.571 2011 3.371.298 15.529.388 Kaynak: GTHB, 2013 Desteklemeler Türkiyede organik tarıma yönelik desteklemeler esas itibarıyla 2004 yılı itibarıyla başlatılmış olup, her geçen yıl artan bir şekilde sürmektedir. Nitekim 2011 yılına kadar bitkisel ürünlere verilen destekleme ödemelerine bu yıldan itibaren hayvancılık da dâhil edilmiş ve organik hayvancılık yapan işletmelere ilave organik üretim desteği verilmeye başlanmıştır. Desteklemelere ilişkin veriler ise Tablo-7 ve 8de gösterilmiştir. Tablo-7. Organik Tarım Destekleri (Alan Bazlı Destekler) Yıllar Müteşebbis Sayısı Alan (da) Destekleme Birim Fiyatları (TL/da) Tutar (TL) 2005 1.042 43.758 3 131.275 2006 1.536 117.188 3 351.564 2007 1.615 130.747 5 653.732 2008 5.467 368.581 18 6.634.464 2009 4.976 351.825 20 7.036.497 2010 23.575 2.423.983 25 60.599.577 2011 28.045 2.711.899 25 67.797.484 Kaynak: GTHB, 2013 Tablo-8. İlave Organik Hayvancılık Destek Ödemeleri 2011 Destekleme Türü İşletme/Çiftçi Sayısı (Adet) Desteklenen Hayvan/Kovan Sayısı (Adet) Destekleme Tutarı (TL) Anaç Sığır İlave 27 1.213 136.462,5 Koyun Keçi İlave 1 196 1.470 Arılı Kovan İlave 17 1.344 4.704 TOPLAM 45 142.636 Kaynak: GTHB, 2013 Sertifikasyon Organik tarım; üretimin her aşamasının kontrol edildiği ve nihai ürünün sertifikalandırıldığı bir üretim şekli olduğundan, kontrol ve sertifikasyon kuruluşlarının denetiminde ve sözleşme dâhilinde yapılmaktadır. Bu çerçevede Türkiyede 25 kontrol ve sertifikasyon kuruluşu faaliyet göstermektedir. Bunlardan 19 adedi tamamen yerli, 1 tanesi yerli-yabancı ortaklığı ve 6 tanesi ise yabancı sermayeli kontrol ve sertifikasyon kuruluşlarıdır. Bu kuruluşlar ağırlıklı olarak İzmir ve Ankarada bulunmaktadır. Sonuç Dünya genelinde olduğu gibi Türkiyede de organik ürünlere olan talep gittikçe artmakta, GDOlu ürünlerin gündeme gelmesi nedeniyle daha da öne çıkmaktadır. Bu anlamda toplumlar açlık (burada GDOlu ürünlerin açlığa ne derece çözüm ürettiği halen soru işaretidir) ve sağlık ikilemini yaşamaktadır. Doğal olarak gelir düzeyi yüksek olan toplumlar organik ürünlere olan talebi artırmakla birlikte, özellikle Afrika ülkeleri gibi dünyanın açlıkla mücadele eden toplumları endüstriyel tarıma yoğunlaşmaktadır. Bu gelişmeler çerçevesinde gelişmekte olan ülke konumunda bulunan Türkiyenin tarım topraklarının görece kirlenmemiş olması, ürün çeşitliliğine sahip olması ve olası ihraç pazarlarına yakınlığı oldukça büyük avantaj sağlamaktadır. Buna karşılık; organik tarımda kullanılan girdilerde ithalata bağımlı olunması, organik tarım yapan işletmelerin küçüklüğü, yetersiz örgütlenme, bilgi eksikliği, yüksek maliyet, düşük verimlilik ve Türkiyedeki kalıntı, katkı, vb analizleri yapacak laboratuvarların akreditasyon işlemlerinin tamamlanmamış olması gibi sorunlar organik tarımı ve üretim düzeyini olumsuz olarak etkilemektedir. Bu sorunların çözümü ile Türkiye, hem üretim, hem iç tüketim ve hem de ihracatını arttırmak gibi bir fırsata sahiptir. Bu durum aynı zamanda yeni işleme ve paketleme tesislerini gündeme getirecek olup, hem üretici gelirine ve hem de tarım, sanayi ve hizmet sektörü istihdamına olumlu katkılar sağlayacaktır. Aynı zamanda organik tarım agro/eko-turizm açısından da bir gelişme potansiyeli içermekte olup, önümüzdeki dönemde özellikle büyük şehir çeperlerinde talebin artması beklenilmektedir. Bunlara ilave olarak, organik tarımın yaygınlaştırılması ile tarım-çevre ilişkilerinde daha olumlu gelişmeler yaşanacak, tarımın zirai ilaçlar ve doğal ve sentetik gübreler aracılığı ile yarattığı kirliliğinin azalması temin edilecek, endemik bitki ve hayvan türlerinin korunması sağlanacak, ekosistemde sarsılan doğal dengenin yeniden düzenlenmesine katkı verecek ve biyo çeşitlilik ve sürdürülebilir tarımın garanti altına alınmasına yönelik önemli bir adım olacaktır. Ayrıca, organik tarımın geliştirilmesi açısından gen bankaları önemli ve vazgeçilmez bir unsur olarak ortaya çıkmaktadır. Nitekim endemik türlerin ve diğer önemli genotiplerin muhafaza edildiği gen bankaları üretimde sürdürülebilirliğin garantisi konumundadır. Türkiyede bugün için bitkiler için Ankara ve İzmirde olmak üzere 2 adet gen bankası ve hayvancılık açısından sadece Ankara-Lalahanda bulunmakta olup, söz konusu gen bankalarının geliştirilmesi ve alt yapılarının iyileştirilmesi ayrı bir öneme sahiptir. Bütün bu gelişmelerin yanı sıra, 2012 Yılı Programında GTHB sorumluluğuna verilen 111 numaralı tedbir kapsamında ilgili paydaşların katkıları ile birlikte hazırlanan Organik Tarımın Geliştirilmesi ve Yaygınlaştırılmasına Yönelik Eylem Planı 23 Ekim 2012 tarih ve 233 sayılı GTHB makam olurlarıyla yürürlüğe girmiştir. Bundan sonraki aşamada organik tarıma ilişkin faaliyetler ağırlıklı olarak bahse konu Eylem Planı kapsamında yürütülecek olup, organik tarımın gelişmesi için; organik ürünlere olan talebin yanı sıra, söz konusu Eylem Planının ilgili taraflarca sahiplenilmesi ve gerekli katkının verilmesi önemli bir rol oynayacaktır.[/b][/color] [/QUOTE]
Alıntı ekle…
İnsan doğrulaması
Cevapla
FORUM
Çiftçilik Genel
Tarım ve Hayvancılık Haberleri
Organik Tarım ve Mevcut Durumu
Bu site çerezler kullanır. Bu siteyi kullanmaya devam ederek çerez kullanımımızı kabul etmiş olursunuz.
Kabul
Daha fazla bilgi edin…
Üst
Alt