PORTAL
FORUM
Forumlar
Giriş yap
Kayıt ol
Neler Yeni?
Ara
Ara
Sadece başlıkları ara
Kullanıcı:
Forumlar
Menü
Giriş yap
Kayıt ol
Uygulamayı yükle
Yükle
FORUM
Çiftçilik Genel
Tarım ve Hayvancılık Haberleri
TÜRKİYE TARIMININ ÇÖKERTİLMESİ
JavaScript devre dışı. Daha iyi bir deneyim için, önce lütfen tarayıcınızda JavaScript'i etkinleştirin.
Çok eski bir web tarayıcısı kullanıyorsunuz. Bu veya diğer siteleri görüntülemekte sorunlar yaşayabilirsiniz..
Tarayıcınızı güncellemeli veya
alternatif bir tarayıcı
kullanmalısınız.
Konuya cevap ver
Mesaj
<blockquote data-quote="theifheart" data-source="post: 296967" data-attributes="member: 2917"><p>TÜRKİYE TARIMININ ÇÖKERTİLMESİ</p><p></p><p></p><p></p><p>Dr.İdil Konyalı</p><p></p><p></p><p></p><p></p><p>Türkiye ekonomisininin 1980 ' lere kadar itici gücü tarım sektörü</p><p></p><p>olmuştur.Türkiye ihracatının 1923 ' lerden itibaren elli yıl boyunca</p><p></p><p>neredeyse tamamı tarım ürünlerinden ibaretti. Özellikle</p><p></p><p>pamuk,tütün,fındık,üzüm,incir gibi Bu ürünler ihracatın %90 ' ını</p><p></p><p>sağlıyordu .Bu ürünlerin satışı ile Türkiye ekonomisi finanse</p><p></p><p>edilebilmiş. Yollar,fabrikalar,barajlar her türlü yatırım</p><p></p><p>yapılabilmiş ve devlet çarkı döndürülebilmiştir.</p><p></p><p></p><p></p><p>1950 ' lerden itibaren batılı uzmanların Türkiye için hazırladığı</p><p></p><p>raporlarda yatırımların ağır sanayii,makine sanayii,yüksek</p><p></p><p>teknolojiler yerine tarım ve tarıma dayalı hafif sanayilere ağırlık verilmesi</p><p></p><p>ısrarlı ve sürekli şekilde tavsiye edilmiştir.</p><p></p><p></p><p></p><p>İkinci Dünya Savaşı bitmiş Avrupa yanmış yıkılmıştı. Avrupa'da tarım</p><p></p><p>ürünleri alanında büyük bir açık vardı.</p><p></p><p>Avrupa tarım ve hayvancılığa yapılan yatırımlarla ancak 1970 lerde</p><p></p><p>Kendi kendine yeter hale gelmiş daha sonra</p><p></p><p>pek çok üründe ihracatçı durumuna gelmiştir. Amerika gelişen Avrupa</p><p></p><p>üretimi karşısında giderek artan stoklarla karşı karşıya kalmış. Bu</p><p></p><p>stokların nereye satılacağı bir mesele olarak ortaya çıkmıştır.</p><p></p><p></p><p></p><p>Avrupa ve Amerika ' nın gelişen teknolojilerin de etkisiyle artan</p><p></p><p>stoklarının eritilmesi için yeni pazarların oluşturulması için</p><p></p><p>Arjantin,,Brezilya,Meksika,Türkiye ve benzeri ülkelerin tarım ve</p><p></p><p>hayvancılık sektörlerinin çökertilmesi ve bu ülkelere ihracat yolunun</p><p></p><p>açılması için gayet ince ,rafine edilmiş neo-liberal -küreselleşmeci</p><p></p><p>programlar hazırlanarak uygulamaya konmuştur.</p><p></p><p></p><p></p><p>Yeniden yapılanma, istikrar paketleri,yapısal uyum programları,,tarım</p><p></p><p>reformu vb isimler altında ki bu programlar üzerinde</p><p></p><p>düşünülmeden,arka planı bilinmeden,okunduğunda asıl maksadını gizleyen tuzaklarla</p><p></p><p>dolu olduğu halde masum metinler gibi görünür .İMF,Dünya Bankası,Dünya</p><p></p><p>Ticaret Örgütü, GATT(tarifeler ve ticaret genel anlaşması) uygulandığı</p><p></p><p>Ülkelerde tarım ve bütün ekonomiyi imha projeleridir.</p><p></p><p></p><p></p><p>1980 ' lerden sonra Türkiye ve benzeri ülkelerden isteyip uygulattığı programın ana başlıklarını şöyle sıralayabiliriz :</p><p></p><p></p><p></p><p>- Destekleme alımlarını daraltmak</p><p></p><p></p><p></p><p>- Girdi sübvansiyonlarını düşürmek</p><p></p><p></p><p></p><p>- Liberal politikalarla dış ticareti-ithalatı özendirmek</p><p></p><p></p><p></p><p>- Destekleme alımları yapan kurumları ve tarım kit ' lerini özelleştirmek,ortadan kaldırmak</p><p></p><p></p><p></p><p>- Taban fiyat uygulamalarını ortadan kaldırmak</p><p></p><p></p><p></p><p>- Tarım kredi faizlerini yükseltmek</p><p></p><p></p><p></p><p>Gelişmiş ülkelerin sanayii ve hizmet sektörlerinin aşırı gelişmiş</p><p></p><p>Olması dolayısıyla tarımda geçinen nüfus oranı çok düşüktür. Bu ülkeler</p><p></p><p>tarımda ileri teknoloji kullanmaktadır. Toprak toplulaştırmasını</p><p></p><p>tamamlamış,birim alanda yüksek verim elde etmeleri,çiftçiye doğrudan mali destek</p><p></p><p>yapacak güçte olmaları ile fiyatları az gelişmiş ülkelere göre daha düşüktür..</p><p></p><p>Ayrıca bu ülkelerde tarım girdileri (mazot,tohum fide,ilaç,gübre vs.)</p><p></p><p>çok ucuzdurlar . Amerikan köylüsü 1 lt mazotu 250.000 liraya alırken Türk</p><p></p><p>köylüsü 1.250.000 liraya almaktadır. Amerika'da elektrik 1,5-2 cent</p><p></p><p>Türkiye'de 8-9 centtir. Ayrıca ihracat primleri ,vergi iadeleri ve</p><p></p><p>pek çok örtülü açık ihracat destek uygulamaları vardır .Bu şartlar</p><p></p><p>altında ithalatın serbest bırakılması ile ucuz fiyatlarla ürünler az gelişmiş</p><p></p><p>ülkelerin iç pazarlarını işgal etmektedirler. Nasılsa ucuz alıyoruz</p><p></p><p>diye IMF,DB,DTÖ gibi kurumların zorlaması ile hem ithalatın yolu açılmakta</p><p></p><p>hem de uygulanan bu politikalarla tarım sektörü çökertilmektedir. Düşük</p><p></p><p>fiyatlarla yapılan dış alımlarla yine IMF ve Dünya Bankası ' nın yüksek faizli</p><p></p><p>kredileri ile karşılanmaktadır. Öte yandan tarlalar boş kalmakta köylü</p><p></p><p>açlığa mahkum edilmekte,toprak fiyatları sudan ucuz hale</p><p></p><p>gelmektedir.1989 ' da Türkiye mercimek ihracatında üçüncü sırada iken bugün dünyanın</p><p></p><p>dördüncü ithalatçısı olmuştur.</p><p></p><p></p><p></p><p>Dünya Ticaret Örgütü, DB ve IMF ile beraber dünya tekellerinin yani</p><p></p><p>mali oligarşinin önündeki bütün engelleri kaldırıp bütün dünyayı tam bir</p><p></p><p>sömürge haline getiren kuralları koymaktadır. Ulus devletler bu</p><p></p><p>kuralları kabul etmezse baskı,ambargo,şantaj,terörist faaliyetlerle karşı karşıya</p><p></p><p>kalmaktadırlar.</p><p></p><p></p><p></p><p>DTÖ nün hedefleri milli pazarların dışa açılması,milli tekellerin</p><p></p><p>yıkılması,gümrüklerin indirilmesi ,sermayenin ve her türlü mal ve</p><p></p><p>hizmetin serbest ve sınırsız dolaşımı demek olan küreselleşmenin</p><p></p><p>gerçekleşmesidir.</p><p></p><p></p><p></p><p>Türkiye ' nin Avrupa Birliği macerası yapılan Gümrük Birliği anlaşması</p><p></p><p>Ve kabul edilen uyum yasaları ekonomik bakımdan aleyhimize sonuçlar</p><p></p><p>vermiştir. Türkiye ekonomisi tahrip olurken tarım ve sanayii çöküşe</p><p></p><p>sürüklenmektedir. AB işbirlikçileri dışında milli düşünen herkesin</p><p></p><p>kabul ettiği gibi GB anlaşması ile sekiz yılda AB 'paranın,malların,hizmetlerin,iş gücünün</p><p></p><p>serbestçe dolaşımını'amaçladığı halde Türkiye'ye iş gücünün Avrupa'da serbest</p><p></p><p>dolaşımını engellemiştir. Türkiye' de iş gücünün serbest dolaşımından</p><p></p><p>vazgeçmiştir.6 Mart 1995 tarihli Gümrük Birliği Anlaşması ile Türkiye tarım,sanayii,hizmet</p><p></p><p>sektörlerindeki ithalatın önündeki bütün engel ve kısıtlamaları</p><p></p><p>kaldırmıştır. Canlı hayvan,et ve et ürünleri,süt</p><p></p><p>ürünleri,sebze,meyve,un,irmik,şeker ve şekerleme,hazır</p><p></p><p>yiyecek,tütün,pamuk ve birçok üründe gümrük vergileri sembolik</p><p></p><p>seviyelere indirilmiştir.</p><p></p><p></p><p></p><p></p><p></p><p></p><p></p><p></p><p></p><p></p><p></p><p></p><p></p><p>Görülmektedir ki Avrupa Birliği ile Dünya Bankası,IMF,Dünya Ticaret</p><p></p><p>Örgütü'nün birbirinden farklılıkları olmadığı çıkarılan uyum</p><p></p><p>yasaları,iktisadi ve siyasi kriterler ve uygulamaları ile</p><p></p><p>anlaşılmaktadır.. IMF ve DB gibi Avrupa Birliği de yerli sanayii ve</p><p></p><p>tarımı destekleyici ve koruyucu uygulamaların kaldırılması,kamu</p><p></p><p>tekellerinin yıkılması,yabancı sermaye için her çeşit kısıtlamanın</p><p></p><p>kaldırılmasını amaçlamakta ve gerçekleştirmektedir. AB bunu gümrük</p><p></p><p>birliği ile yaparken Amerika Dünya Bankası, İMF,DTÖ ile yapmaktadır..</p><p></p><p>AB veya ABD birbirlerinin alternatifi değildir. İkisi de bin yıldır</p><p></p><p>devam eden Haçlı Seferlerinin devamı olarak Türk milletinin ve Türk</p><p></p><p>devletinin Anadolu topraklarından yok edilmesini hedeflemektedirler.</p><p></p><p></p><p></p><p>24 Ocak Kararları ile başlayıp 12 Eylül Darbesi ve ANAP iktidarı ile</p><p></p><p>devam eden Türk Devletinin tasfiyesi için hukuki zemin ve alt yapı</p><p></p><p>çalışmaları süratle tamamlanmış. Türkiye ' nin her alanda</p><p></p><p>liberalizasyonu ,ekonominin dış etkilere açık hale getirilmesi ,milli</p><p></p><p>devlet ve ekonominin çökertilmesi plan ve programları uygulamaya</p><p></p><p>sokulmuştur.Bu dönemde uygulanan programlar 1978 de Tokyo da yapılan</p><p></p><p>Dünya Ticaret Örgütü toplantısında alınan kararlardır. İşte meşhur</p><p></p><p>'Özal reformları' diye yere göğe sığdırılamayan uygulamalar bu toplantılarda</p><p></p><p>alınan kararların noktası noktasına hayata geçirilmeleridir.</p><p></p><p></p><p></p><p>Et Balık Kurumu,Süt Endüstrisi Kurumu,Yem Sanayii ve birçok tarımı</p><p></p><p>destekleyen,köylünün sömürülmesini önleyen tarım kit ' leri özelleştirme</p><p></p><p>adı altında eşe dosta peşkeş çekilerek yok edilmişlerdir. Yine bu dönem</p><p></p><p>sigara tekeli kaldırılmış,yabancı sigara tekellerine iç piyasa</p><p></p><p>açılmış. Tekel yatırımları durdurulmuş,üretim ve kalite kasıtlı olarak</p><p></p><p>düşürülmüştür .Çay üretimi özel firmalara açılmıştır,Bu tarım kit ' leri</p><p></p><p>önce özel bankalara yüksek faizlerle borçlandırılmış, partizanlar</p><p></p><p>tarafından soyulmuş sonra da zarar ediyorlar denilerek satılıp</p><p></p><p>kapatılmışlardır. Bütün bu uygulamalar Dünya Bankası istekleri ve</p><p></p><p>daha sonra İMF ye verilen niyet mektuplarında verilen talimatlara göre</p><p></p><p>yapılmıştır. Özal 1984 yılında G-7 ve uluslararası şirketlerin</p><p></p><p>istekleri doğrultusunda çay tekelini kaldırmış ,sonraki hükümetler de İMF ye</p><p></p><p>verdikleri niyet mektuplarında Çay-kur'u 2003 yılında</p><p></p><p>özelleştireceklerini taahhüt etmişlerdir.</p><p></p><p></p><p></p><p>2001 de yaratılan ekonomik kriz sonrası Türkiye İMF ye tam teslim</p><p></p><p>edilerek Kemal Derviş'in Güçlü Ekonomiye Geçiş Programı ile on beş</p><p></p><p>milyar dolar kredi karşılığı çıkarılan on beş kanunla tarıma son darbe</p><p></p><p>indirilmiştir. Geldiğimiz noktada 1980 den başlayıp günümüzde devam</p><p></p><p>eden emperyalist programla geldiğimiz yer neresidir?</p><p></p><p>İşsizlik,üretimsizlik,gıda maddelerinde pahalılık,yetersiz beslenme ile zekaları yeterince</p><p></p><p>gelişmeyen çocuklar şehirlerde patlayan nüfus artışı,kapkaççılıklar,sokak</p><p></p><p>çocukları sayısında büyük artış. Nihayet tarım ürünlerinde kendi kendine yeten</p><p></p><p>dünyanın yedi ülkesinden biri olan Türkiye ' nin tarım ürünleri</p><p></p><p>ithalatçısı bir ülke konumuna gelmesi. Artık ülkemiz her yıl 500 000 ton</p><p></p><p>pamuk,1.200.000 ton mısır,300.000 ton pirinç ,500.000 ton</p><p></p><p>ayçiçeği ,1400.000 ton soya fasulyesi başta olmak üzere bütün tarım</p><p></p><p>ürünleri dışalımı her geçen gün artmaktadır.</p><p></p><p></p><p></p><p>Uzun yıllar dünyanın en önemli pamuk ihracatçılarından olan ülkemiz</p><p></p><p>Bugün yılda 550-600 milyon dolarlık pamuk ithal etmektedir. Daha yirmi yıl</p><p></p><p>öncesi ihracatının %15 ini pamuk satarak karşılayan Türkiye bugün</p><p></p><p>yılda 500.000 ton pamuk ithal etmektedir. Türkiye bugün pamuk ithalatının %</p><p></p><p>40 ' ını Amerika' dan, %20 sini Yunanistan'dan geri kalanını ise Suriye,</p><p></p><p>Paraguay, Güney Afrika, Çad ve Afganistan'dan yapmaktadır. Bu trajik</p><p></p><p>gelişme kendiliğinden olmamıştır. Amerika tarım sektörünü her yıl 30</p><p></p><p>milyar dolar desteklerken,köylüsüne %0,25 faizli krediler verirken</p><p></p><p>Türkiye yukardan beri anlattığımız İMF ve Dünya Bankası programları</p><p></p><p>İle tarımını yok etmektedir. Keza Avrupa Birliği de kendi köylüsüne yılda</p><p></p><p>45 milyar Euro yardım etmektedir. Türk köylüsü bu gün bankalardan normal</p><p></p><p>ticari faiz üzerinden kredi kullanmaktadır. Doğrudan gelir desteği</p><p></p><p>adı altında dönüm başına 15 milyon lira para verilerek ister ek ister</p><p></p><p>ekme denmektedir.</p><p></p><p></p><p></p><p>Öte yandan Amerikan bankaları Dünya Bankasının klavuzluğunda iplik</p><p></p><p>fabrikalarına Amerikan pamuğu almaları için düşük faizli uzun vadeli</p><p></p><p>krediler açarak yerli pamuk üretimini engellemeye başlamışlardır.</p><p></p><p>Zaten Türk köylüsü Avrupalı ve Amerikalı çiftçiye göre mazot,ilaç,tohum ve</p><p></p><p>diğer girdileri %300-400 pahalıya kullanmaktadır. Bu gidişle yerli</p><p></p><p>pamuk üretimi tarihe karışabilir.</p><p></p><p></p><p></p><p>Pamukta olanlar diğer ürünlerde de olmaktadır. Tütün üretimimizin</p><p></p><p>üzerinde oynanan oyunlar bir başka faciadır. Türkiye on yıllardır</p><p></p><p>tütün ihracatında ilk beş sıradadır. Türkiye bu ihracatından 450.000 milyon</p><p></p><p>dolar gelir sağlamaktayken Özal sigara üretiminde tekeli kaldırarak</p><p></p><p>yabancı sigara tekellerine iç piyasayı açtı. Türkiye tütün ithal eder</p><p></p><p>duruma düştü. Tekel sigara fabrikalarına 1986 dan beri hiçbir yatırım</p><p></p><p>yapılmadı. Kalitesiz üretim için her türlü sabotaj yapıldı. Yabancı</p><p></p><p>sigara tekellerinin iç tüketimde %60 a varan bir pazar payı elde</p><p></p><p>etmeleri sağlandı. Tütün üretimine kotalar konarak 1999 da 251.000 ton olan</p><p></p><p>üretim 2000 yılında 208.000 tona 2002 yılında ise 120.000 tona düşürülmüştür..</p><p></p><p>Amerika'dan ve Nijerya'dan virjinya tipi tütün ithal edilirken</p><p></p><p>Yunanistan ' dan da Türk tipi tütün ithal edilmektedir. Zaten zor durumdaki Türk</p><p></p><p>tütüncülüğüne son darbe Amerika'da hazırlanıp gelen Kemal Derviş'in</p><p></p><p>kabul ettirdiği tütün yasası olmuştur. Devlet artık tütün almayacaktır,</p><p></p><p>üretici tüccarın insafına terkedilmiştir. Türk tütünü en kıraç ve verimsiz</p><p></p><p>topraklarda yetişmektedir Bu topraklarda başka bir ürün</p><p></p><p>yetişmemektedir. Tütün üretimi küçük arazi parçalarında aile tarımı olarak yapılmaktadır.</p><p></p><p>Babalar,çocuklar ve torunlar 14 ay çalışarak ürün elde</p><p></p><p>edilebilmektedir.14 aylık çabanın sonunda asgari ücret seviyesinde</p><p></p><p>bir gelir sağlanmaktadır..500.000 civarında aile aşağı yukarı 2.500.000</p><p></p><p>nüfus,tekel fabrikalarında çalışan otuz bin işçi işsizler ordusuna</p><p></p><p>ilave edilmektedir. 2001 yılında Türkiye'de 8 katrilyonluk sigara satışı</p><p></p><p>yapılmış.Satış fiyatının %70 inin vergi ve çeşitli fonlar olduğu</p><p></p><p>düşünüldüğünde sigaradan devlet gelirinin5.6 katrilyon (4 milyar</p><p></p><p>dolar) olduğu anlaşılır. Ayrıca 2.5 milyon kişiye ekmek kapısı olmasını da</p><p></p><p>düşünürsek böyle bir gelirden devlet nasıl vazgeçer. Türkiye en son</p><p></p><p>Amerika'dan 1 milyar hibe veya 8.5 milyar dolar borç karşılığı dış</p><p></p><p>politikasına ipotek koydurup Amerika'ya destek olmayı kabul</p><p></p><p>etmiştir . Bu kredi Türkiye Kuzey Irak'a kendi başına girdiği takdirde</p><p></p><p></p><p></p><p>durdurulacaktır. Yani Türkiye bu krediyi almak için Kuzey Irak'ta ki</p><p></p><p>politikalarından vazgeçmiş olmaktadır.</p><p></p><p></p><p></p><p></p><p></p><p></p><p></p><p></p><p></p><p></p><p></p><p></p><p></p><p>Fındık,üzüm,incir,şeker pancarı ve diğer ürünler de de aynı oyunlar</p><p></p><p>oynanmakta köylü ve üretim bitirilmektedir .En son fındıkta oynanan</p><p></p><p>oyununun başak aktörünün Tayyip ' in danışmanlarından Cüneyt Zapsu</p><p></p><p>olması dolayısıyla basında geniş yer almıştır. Dünya üretiminin çok düşük</p><p></p><p>olduğu bir yılda ucuz fiyatlarla üreticinin malı alınmak ıstenmektedir.</p><p></p><p></p><p></p><p>Pancarda da aynı oyunlar oynanmaktadır. Bir yanda pancar ekimi</p><p></p><p>Engellenip şeker fabrikaları kapatılırken öte yandan Amerika'dan ithal mısır</p><p></p><p>getirilerek nişasta bazlı şeker üretimi artırılmaya çalışılmaktadır.</p><p></p><p>Pancar üreticileri gazetelere verdikleri tam sayfa ilanlarla bu</p><p></p><p>İhaneti halka duyurmaktadırlar. Avrupa ve Amerika'da nişasta bazlı şeker</p><p></p><p>üretim kotası %2 iken Türkiye'de önce %10a şimdi de %15e</p><p></p><p>çıkarılmaktadır.500.000 ton şeker fazlamız varken şeker fabrikaları kapatılırken bu kararın memlekete ne faydası vardır. Türkiye'de beş büyük nişasta üreticisi</p><p></p><p>vardır. Birisi Cargill ' in yasalara aykırı ve İznik gölü'nü</p><p></p><p>kirletecek fabrikası diğeri yine Cargill ve meşhur ÜLKER 'in ortak olduğu Pendik</p><p></p><p>Nişasta 'dır. Tayyip Erdoğan ' ın yıllardır Ülker ürünlerini Üsküdar</p><p></p><p>dağıtıcısı ve oğlunun da KolaTurka dağıtıcısı olduğunu ;Maliye Bakanı</p><p></p><p>Unakıtan ' ın Ülker ' in muhasebecisi ve oğlunun da mısır ithalatı yapan</p><p></p><p>şirketi olduğunu hatırlarsak iş anlaşılır. Bir yanda sekiz milyon</p><p></p><p>üretici ,otuz şeker fabrikasında otuz bin işçi ve on binlerce</p><p></p><p>kamyoncu esnafı diğer yanda uluslar üstü bir şirket olan Cargill ve müslüman</p><p></p><p>(!) mukaddesatçıI(!) Ülker. Sekiz milyon insanın ekmeğine göz dikerek</p><p></p><p>Amerika ' dan mısır getirip şeker yapacaklar.</p><p></p><p></p><p></p><p>1980lerden beri devam eden Dünya Bankası,İMF Gümrük Birliği</p><p></p><p>politikaları ile Türk tarımı yok edilmektedir .Bu gün ülkemiz yılda 14-15 milyar</p><p></p><p>dolar tarım ürününü dışardan almaktadır.Önümüzdeki beş yılda bu miktarın</p><p></p><p>yirmi milyar doları geçebileceğini tahmin etmekteyiz .Amerika Türkiye' borç</p><p></p><p>vermezse veya Avrupa ve Amerika tarım ürünleri fiyatlarını</p><p></p><p>yükseltirlerse Türk halkı Somali veya Arjantin örneğinde olduğu gibi aç mı</p><p></p><p>kalacaktır?</p><p></p><p></p><p></p><p>Tarım sektörünün tasfiyesiyle nüfusunun %70i doğrudan ve dolaylı</p><p></p><p>olarak tarımdan geçinen bu ülkede insanların nasıl yaşayabileceği hiç</p><p></p><p>hesaplanmamaktadır. Tarımla uğraşan nüfusun gelişmiş ülkelerde olduğu</p><p></p><p>gibi %10 ' lara indirileceğinden söz edilmektedir. Peki bu iş nasıl</p><p></p><p>olacaktır. Mevcut sanayimiz tasfiye edilirken,fabrikalar kapatılırken</p><p></p><p>bu insanları nerede istihdam edeceksiniz.1980lerden beri ülkemizde ciddi</p><p></p><p>bir sanayii yatırımı yapılmamıştır Yapmaya kalksanız bile bunu bu gün</p><p></p><p>nasıl finanse edeceksiniz. Bir kişinin sanayide iş bulabilmesi için 50.000</p><p></p><p>dolarlık yatırıma ihtiyaç vardır.</p><p></p><p></p><p></p><p>Bütün cumhuriyet tarihi boyunca devlet çarkının dönmesi tarım</p><p></p><p>Ürünleri fiyatlarının düşük tutulması sonucu artı değerin devlete ve özel</p><p></p><p>kesime transferi sayesinde olmuştur. Alt yapı ,sağlık,enerji,bankacılık</p><p></p><p>kitler, kamu ve özel sektör yatırımları bu memlekette ne yapılmışsa tarımdan</p><p></p><p>elde edilen kaynaklarla sağlanmıştır. Ekonominin itici gücü seksen yıl</p><p></p><p>boyunca hep tarım olmuştur. 1980lerden beri uygulanan neo-liberal monetarist</p><p></p><p>politikalar sonucu ülkemiz faiz sarmalına sokulmuştur .Bu gün iç borç</p><p></p><p>177 katrilyon liraya bunun faizi ise 85 katrilyon liraya çıkmıştır.85</p><p></p><p>katrilyon liranın % 90 ı 2000 tefeciye ödenirken kırk milyonu aşkın</p><p></p><p>köylü nüfusuna verilen 1-2 katrilyonluk destek kaldırılmaya</p><p></p><p>çalışılmaktadır. Atatürk'ün 'köylü efendimizdir' sözü boş bir laf değildir.</p><p></p><p></p><p></p><p>Tarımın gelir getirmemesi hatta bazı seneler yapılan masrafın bile</p><p></p><p>Geri alınamaması şehirlere göçü artırmakta tarım arazileri ekilememektedir.</p><p></p><p>Köylü geçinememekte, Ziraat Bankası ve kooperatiflere borcunu</p><p></p><p>ödeyememekte traktör ve tarlasına haciz gelmektedir. Bunun sonucu</p><p></p><p>olarak tarım arazisi fiyatları tarımdaki çöküşe bağlı olarak ucuzlamaktadır.</p><p></p><p>İşte bu ortamda yapılan ve yapılacak kanun değişiklikleri çok önem</p><p></p><p>kazanmaktadır. AB ne uyum yasaları içinde olan 'yabancılara toprak</p><p></p><p>edindirme' 57,58 ve 59cu hükümetler zamanında kabul edilen Kamu İhale</p><p></p><p>Kanunu,Endüstri Bölgeleri Kanunu,Yabancıların Çalışma İzinleri</p><p></p><p>Hakkında Kanun, Doğrudan Yabancı Yatırımlar Kanunu gibi kanunlarla</p><p></p><p>sağlanmaktadır .Ayrıca 1934 tarihli Tapu Kanunundaki 35. Madde</p><p></p><p>değiştirilerek yabancıların 300 dönüme kadar toprak almaları</p><p></p><p>sağlanmış.300 DÖNÜMÜN ÜSTÜ İÇİN Bakanlar Kurulu kararına</p><p></p><p>bağlanmıştır .Böylelikle Türkiye topraklarının süratle yabancıların</p><p></p><p>eline geçmesinin önündeki milli hukukun koyduğu bütün engeller kaldırılmaktadır.</p><p></p><p></p><p></p><p>Devlet bütçe açıklarını kapamak,faiz ödemelerini yapmak için</p><p></p><p>Topraklarını satacak. Köylü ekemediği biçemediği,geçinemediği için topraklarını elden</p><p></p><p>çıkaracak .Bu paralar faiz ödemesi ,tarım ürünleri ,içki , lüks ve</p><p></p><p>tüketim maddeleri dış alımı için yine dışarıya gidecektir. Devletin</p><p></p><p>ve milletin topraklarının kaybedilmesi yanımıza kar kalacaktır.</p><p></p><p></p><p></p><p>Bu senaryo gerçekleşirken Ziraat Bankası'da Citibank , HSCB veya</p><p></p><p>Bunlara bağlı bir bankaya satılarak borçlu, hacizli, ipotekli köylünün</p><p></p><p>toprakları da otomatik olarak uluslar üstü tekellerin eline geçecektir.</p><p></p><p>İnsanımız iş bulabilirse kendi toprağında 1dolar yevmiye ile köle olacaktır .Orta</p><p></p><p>ve Güney Amerika Afrika halkları gibi.Tabii bu gidiş</p><p></p><p>engellenmezse .Değişimci, dönüşümcü, küreselleşmeci, neo -liberal</p><p></p><p>hainler durdurulmazsa... Bu bir komplo teorisi değildir. Aynen Osmanlı</p><p></p><p>devleti ' nde yaşanmıştır. 1867 de bugün olduğu gibi 'yabancılara</p><p></p><p>toprak-mülk edindirme yasası' çıkarıldı .Bu yasa sonucunda başta ege bölgesi</p><p></p><p>olmak üzere sadece İngilizler 2.8 milyon dönüm toprak aldılar .Buna</p><p></p><p>Rum,Ermeni,Yahudilerin eline geçen topraklar da ilave edilirse 5-6</p><p></p><p>Milyon dönüm toprak Türk köylüsünün elinden alınmış olmaktadır. Toprağı</p><p></p><p>olmayan bir toplumun hiç bir hakkının olmayacağı açıktır. Mehmet Akif'in</p><p></p><p>dediği gibi 'Hiç ibret alınsaydı tekerrür eder miydi tarih' Aynı felaketleri</p><p></p><p>yaşamamak için bütün millicilerin bu emperyalist saldırıya karşı tek</p><p></p><p>vücut olarak savaşmaları gerekmektedir...</p><p></p><p></p><p></p><p></p><p></p><p></p><p></p><p></p><p></p><p>KAYNAKÇA</p><p></p><p></p><p></p><p>1-Bolluk içinde Yoksulluk, çeviren A. Başer Kafaoğlu ,Kaynak yayınları 2001</p><p></p><p></p><p></p><p>2-Tarladan sofraya tarım,Abdullah Aysu, Su Yayınları 2002</p><p></p><p></p><p></p><p>3-Ziraat Odaları Birliği basın bültenleri ve web sayfaları</p><p></p><p></p><p></p><p>4-Yabancılar Toprak Ediniyor,Turgay Tüfekçioğlu, Orkun Dergisi,Eylül 2003</p></blockquote><p></p>
[QUOTE="theifheart, post: 296967, member: 2917"] TÜRKİYE TARIMININ ÇÖKERTİLMESİ Dr.İdil Konyalı Türkiye ekonomisininin 1980 ' lere kadar itici gücü tarım sektörü olmuştur.Türkiye ihracatının 1923 ' lerden itibaren elli yıl boyunca neredeyse tamamı tarım ürünlerinden ibaretti. Özellikle pamuk,tütün,fındık,üzüm,incir gibi Bu ürünler ihracatın %90 ' ını sağlıyordu .Bu ürünlerin satışı ile Türkiye ekonomisi finanse edilebilmiş. Yollar,fabrikalar,barajlar her türlü yatırım yapılabilmiş ve devlet çarkı döndürülebilmiştir. 1950 ' lerden itibaren batılı uzmanların Türkiye için hazırladığı raporlarda yatırımların ağır sanayii,makine sanayii,yüksek teknolojiler yerine tarım ve tarıma dayalı hafif sanayilere ağırlık verilmesi ısrarlı ve sürekli şekilde tavsiye edilmiştir. İkinci Dünya Savaşı bitmiş Avrupa yanmış yıkılmıştı. Avrupa'da tarım ürünleri alanında büyük bir açık vardı. Avrupa tarım ve hayvancılığa yapılan yatırımlarla ancak 1970 lerde Kendi kendine yeter hale gelmiş daha sonra pek çok üründe ihracatçı durumuna gelmiştir. Amerika gelişen Avrupa üretimi karşısında giderek artan stoklarla karşı karşıya kalmış. Bu stokların nereye satılacağı bir mesele olarak ortaya çıkmıştır. Avrupa ve Amerika ' nın gelişen teknolojilerin de etkisiyle artan stoklarının eritilmesi için yeni pazarların oluşturulması için Arjantin,,Brezilya,Meksika,Türkiye ve benzeri ülkelerin tarım ve hayvancılık sektörlerinin çökertilmesi ve bu ülkelere ihracat yolunun açılması için gayet ince ,rafine edilmiş neo-liberal -küreselleşmeci programlar hazırlanarak uygulamaya konmuştur. Yeniden yapılanma, istikrar paketleri,yapısal uyum programları,,tarım reformu vb isimler altında ki bu programlar üzerinde düşünülmeden,arka planı bilinmeden,okunduğunda asıl maksadını gizleyen tuzaklarla dolu olduğu halde masum metinler gibi görünür .İMF,Dünya Bankası,Dünya Ticaret Örgütü, GATT(tarifeler ve ticaret genel anlaşması) uygulandığı Ülkelerde tarım ve bütün ekonomiyi imha projeleridir. 1980 ' lerden sonra Türkiye ve benzeri ülkelerden isteyip uygulattığı programın ana başlıklarını şöyle sıralayabiliriz : - Destekleme alımlarını daraltmak - Girdi sübvansiyonlarını düşürmek - Liberal politikalarla dış ticareti-ithalatı özendirmek - Destekleme alımları yapan kurumları ve tarım kit ' lerini özelleştirmek,ortadan kaldırmak - Taban fiyat uygulamalarını ortadan kaldırmak - Tarım kredi faizlerini yükseltmek Gelişmiş ülkelerin sanayii ve hizmet sektörlerinin aşırı gelişmiş Olması dolayısıyla tarımda geçinen nüfus oranı çok düşüktür. Bu ülkeler tarımda ileri teknoloji kullanmaktadır. Toprak toplulaştırmasını tamamlamış,birim alanda yüksek verim elde etmeleri,çiftçiye doğrudan mali destek yapacak güçte olmaları ile fiyatları az gelişmiş ülkelere göre daha düşüktür.. Ayrıca bu ülkelerde tarım girdileri (mazot,tohum fide,ilaç,gübre vs.) çok ucuzdurlar . Amerikan köylüsü 1 lt mazotu 250.000 liraya alırken Türk köylüsü 1.250.000 liraya almaktadır. Amerika'da elektrik 1,5-2 cent Türkiye'de 8-9 centtir. Ayrıca ihracat primleri ,vergi iadeleri ve pek çok örtülü açık ihracat destek uygulamaları vardır .Bu şartlar altında ithalatın serbest bırakılması ile ucuz fiyatlarla ürünler az gelişmiş ülkelerin iç pazarlarını işgal etmektedirler. Nasılsa ucuz alıyoruz diye IMF,DB,DTÖ gibi kurumların zorlaması ile hem ithalatın yolu açılmakta hem de uygulanan bu politikalarla tarım sektörü çökertilmektedir. Düşük fiyatlarla yapılan dış alımlarla yine IMF ve Dünya Bankası ' nın yüksek faizli kredileri ile karşılanmaktadır. Öte yandan tarlalar boş kalmakta köylü açlığa mahkum edilmekte,toprak fiyatları sudan ucuz hale gelmektedir.1989 ' da Türkiye mercimek ihracatında üçüncü sırada iken bugün dünyanın dördüncü ithalatçısı olmuştur. Dünya Ticaret Örgütü, DB ve IMF ile beraber dünya tekellerinin yani mali oligarşinin önündeki bütün engelleri kaldırıp bütün dünyayı tam bir sömürge haline getiren kuralları koymaktadır. Ulus devletler bu kuralları kabul etmezse baskı,ambargo,şantaj,terörist faaliyetlerle karşı karşıya kalmaktadırlar. DTÖ nün hedefleri milli pazarların dışa açılması,milli tekellerin yıkılması,gümrüklerin indirilmesi ,sermayenin ve her türlü mal ve hizmetin serbest ve sınırsız dolaşımı demek olan küreselleşmenin gerçekleşmesidir. Türkiye ' nin Avrupa Birliği macerası yapılan Gümrük Birliği anlaşması Ve kabul edilen uyum yasaları ekonomik bakımdan aleyhimize sonuçlar vermiştir. Türkiye ekonomisi tahrip olurken tarım ve sanayii çöküşe sürüklenmektedir. AB işbirlikçileri dışında milli düşünen herkesin kabul ettiği gibi GB anlaşması ile sekiz yılda AB 'paranın,malların,hizmetlerin,iş gücünün serbestçe dolaşımını'amaçladığı halde Türkiye'ye iş gücünün Avrupa'da serbest dolaşımını engellemiştir. Türkiye' de iş gücünün serbest dolaşımından vazgeçmiştir.6 Mart 1995 tarihli Gümrük Birliği Anlaşması ile Türkiye tarım,sanayii,hizmet sektörlerindeki ithalatın önündeki bütün engel ve kısıtlamaları kaldırmıştır. Canlı hayvan,et ve et ürünleri,süt ürünleri,sebze,meyve,un,irmik,şeker ve şekerleme,hazır yiyecek,tütün,pamuk ve birçok üründe gümrük vergileri sembolik seviyelere indirilmiştir. Görülmektedir ki Avrupa Birliği ile Dünya Bankası,IMF,Dünya Ticaret Örgütü'nün birbirinden farklılıkları olmadığı çıkarılan uyum yasaları,iktisadi ve siyasi kriterler ve uygulamaları ile anlaşılmaktadır.. IMF ve DB gibi Avrupa Birliği de yerli sanayii ve tarımı destekleyici ve koruyucu uygulamaların kaldırılması,kamu tekellerinin yıkılması,yabancı sermaye için her çeşit kısıtlamanın kaldırılmasını amaçlamakta ve gerçekleştirmektedir. AB bunu gümrük birliği ile yaparken Amerika Dünya Bankası, İMF,DTÖ ile yapmaktadır.. AB veya ABD birbirlerinin alternatifi değildir. İkisi de bin yıldır devam eden Haçlı Seferlerinin devamı olarak Türk milletinin ve Türk devletinin Anadolu topraklarından yok edilmesini hedeflemektedirler. 24 Ocak Kararları ile başlayıp 12 Eylül Darbesi ve ANAP iktidarı ile devam eden Türk Devletinin tasfiyesi için hukuki zemin ve alt yapı çalışmaları süratle tamamlanmış. Türkiye ' nin her alanda liberalizasyonu ,ekonominin dış etkilere açık hale getirilmesi ,milli devlet ve ekonominin çökertilmesi plan ve programları uygulamaya sokulmuştur.Bu dönemde uygulanan programlar 1978 de Tokyo da yapılan Dünya Ticaret Örgütü toplantısında alınan kararlardır. İşte meşhur 'Özal reformları' diye yere göğe sığdırılamayan uygulamalar bu toplantılarda alınan kararların noktası noktasına hayata geçirilmeleridir. Et Balık Kurumu,Süt Endüstrisi Kurumu,Yem Sanayii ve birçok tarımı destekleyen,köylünün sömürülmesini önleyen tarım kit ' leri özelleştirme adı altında eşe dosta peşkeş çekilerek yok edilmişlerdir. Yine bu dönem sigara tekeli kaldırılmış,yabancı sigara tekellerine iç piyasa açılmış. Tekel yatırımları durdurulmuş,üretim ve kalite kasıtlı olarak düşürülmüştür .Çay üretimi özel firmalara açılmıştır,Bu tarım kit ' leri önce özel bankalara yüksek faizlerle borçlandırılmış, partizanlar tarafından soyulmuş sonra da zarar ediyorlar denilerek satılıp kapatılmışlardır. Bütün bu uygulamalar Dünya Bankası istekleri ve daha sonra İMF ye verilen niyet mektuplarında verilen talimatlara göre yapılmıştır. Özal 1984 yılında G-7 ve uluslararası şirketlerin istekleri doğrultusunda çay tekelini kaldırmış ,sonraki hükümetler de İMF ye verdikleri niyet mektuplarında Çay-kur'u 2003 yılında özelleştireceklerini taahhüt etmişlerdir. 2001 de yaratılan ekonomik kriz sonrası Türkiye İMF ye tam teslim edilerek Kemal Derviş'in Güçlü Ekonomiye Geçiş Programı ile on beş milyar dolar kredi karşılığı çıkarılan on beş kanunla tarıma son darbe indirilmiştir. Geldiğimiz noktada 1980 den başlayıp günümüzde devam eden emperyalist programla geldiğimiz yer neresidir? İşsizlik,üretimsizlik,gıda maddelerinde pahalılık,yetersiz beslenme ile zekaları yeterince gelişmeyen çocuklar şehirlerde patlayan nüfus artışı,kapkaççılıklar,sokak çocukları sayısında büyük artış. Nihayet tarım ürünlerinde kendi kendine yeten dünyanın yedi ülkesinden biri olan Türkiye ' nin tarım ürünleri ithalatçısı bir ülke konumuna gelmesi. Artık ülkemiz her yıl 500 000 ton pamuk,1.200.000 ton mısır,300.000 ton pirinç ,500.000 ton ayçiçeği ,1400.000 ton soya fasulyesi başta olmak üzere bütün tarım ürünleri dışalımı her geçen gün artmaktadır. Uzun yıllar dünyanın en önemli pamuk ihracatçılarından olan ülkemiz Bugün yılda 550-600 milyon dolarlık pamuk ithal etmektedir. Daha yirmi yıl öncesi ihracatının %15 ini pamuk satarak karşılayan Türkiye bugün yılda 500.000 ton pamuk ithal etmektedir. Türkiye bugün pamuk ithalatının % 40 ' ını Amerika' dan, %20 sini Yunanistan'dan geri kalanını ise Suriye, Paraguay, Güney Afrika, Çad ve Afganistan'dan yapmaktadır. Bu trajik gelişme kendiliğinden olmamıştır. Amerika tarım sektörünü her yıl 30 milyar dolar desteklerken,köylüsüne %0,25 faizli krediler verirken Türkiye yukardan beri anlattığımız İMF ve Dünya Bankası programları İle tarımını yok etmektedir. Keza Avrupa Birliği de kendi köylüsüne yılda 45 milyar Euro yardım etmektedir. Türk köylüsü bu gün bankalardan normal ticari faiz üzerinden kredi kullanmaktadır. Doğrudan gelir desteği adı altında dönüm başına 15 milyon lira para verilerek ister ek ister ekme denmektedir. Öte yandan Amerikan bankaları Dünya Bankasının klavuzluğunda iplik fabrikalarına Amerikan pamuğu almaları için düşük faizli uzun vadeli krediler açarak yerli pamuk üretimini engellemeye başlamışlardır. Zaten Türk köylüsü Avrupalı ve Amerikalı çiftçiye göre mazot,ilaç,tohum ve diğer girdileri %300-400 pahalıya kullanmaktadır. Bu gidişle yerli pamuk üretimi tarihe karışabilir. Pamukta olanlar diğer ürünlerde de olmaktadır. Tütün üretimimizin üzerinde oynanan oyunlar bir başka faciadır. Türkiye on yıllardır tütün ihracatında ilk beş sıradadır. Türkiye bu ihracatından 450.000 milyon dolar gelir sağlamaktayken Özal sigara üretiminde tekeli kaldırarak yabancı sigara tekellerine iç piyasayı açtı. Türkiye tütün ithal eder duruma düştü. Tekel sigara fabrikalarına 1986 dan beri hiçbir yatırım yapılmadı. Kalitesiz üretim için her türlü sabotaj yapıldı. Yabancı sigara tekellerinin iç tüketimde %60 a varan bir pazar payı elde etmeleri sağlandı. Tütün üretimine kotalar konarak 1999 da 251.000 ton olan üretim 2000 yılında 208.000 tona 2002 yılında ise 120.000 tona düşürülmüştür.. Amerika'dan ve Nijerya'dan virjinya tipi tütün ithal edilirken Yunanistan ' dan da Türk tipi tütün ithal edilmektedir. Zaten zor durumdaki Türk tütüncülüğüne son darbe Amerika'da hazırlanıp gelen Kemal Derviş'in kabul ettirdiği tütün yasası olmuştur. Devlet artık tütün almayacaktır, üretici tüccarın insafına terkedilmiştir. Türk tütünü en kıraç ve verimsiz topraklarda yetişmektedir Bu topraklarda başka bir ürün yetişmemektedir. Tütün üretimi küçük arazi parçalarında aile tarımı olarak yapılmaktadır. Babalar,çocuklar ve torunlar 14 ay çalışarak ürün elde edilebilmektedir.14 aylık çabanın sonunda asgari ücret seviyesinde bir gelir sağlanmaktadır..500.000 civarında aile aşağı yukarı 2.500.000 nüfus,tekel fabrikalarında çalışan otuz bin işçi işsizler ordusuna ilave edilmektedir. 2001 yılında Türkiye'de 8 katrilyonluk sigara satışı yapılmış.Satış fiyatının %70 inin vergi ve çeşitli fonlar olduğu düşünüldüğünde sigaradan devlet gelirinin5.6 katrilyon (4 milyar dolar) olduğu anlaşılır. Ayrıca 2.5 milyon kişiye ekmek kapısı olmasını da düşünürsek böyle bir gelirden devlet nasıl vazgeçer. Türkiye en son Amerika'dan 1 milyar hibe veya 8.5 milyar dolar borç karşılığı dış politikasına ipotek koydurup Amerika'ya destek olmayı kabul etmiştir . Bu kredi Türkiye Kuzey Irak'a kendi başına girdiği takdirde durdurulacaktır. Yani Türkiye bu krediyi almak için Kuzey Irak'ta ki politikalarından vazgeçmiş olmaktadır. Fındık,üzüm,incir,şeker pancarı ve diğer ürünler de de aynı oyunlar oynanmakta köylü ve üretim bitirilmektedir .En son fındıkta oynanan oyununun başak aktörünün Tayyip ' in danışmanlarından Cüneyt Zapsu olması dolayısıyla basında geniş yer almıştır. Dünya üretiminin çok düşük olduğu bir yılda ucuz fiyatlarla üreticinin malı alınmak ıstenmektedir. Pancarda da aynı oyunlar oynanmaktadır. Bir yanda pancar ekimi Engellenip şeker fabrikaları kapatılırken öte yandan Amerika'dan ithal mısır getirilerek nişasta bazlı şeker üretimi artırılmaya çalışılmaktadır. Pancar üreticileri gazetelere verdikleri tam sayfa ilanlarla bu İhaneti halka duyurmaktadırlar. Avrupa ve Amerika'da nişasta bazlı şeker üretim kotası %2 iken Türkiye'de önce %10a şimdi de %15e çıkarılmaktadır.500.000 ton şeker fazlamız varken şeker fabrikaları kapatılırken bu kararın memlekete ne faydası vardır. Türkiye'de beş büyük nişasta üreticisi vardır. Birisi Cargill ' in yasalara aykırı ve İznik gölü'nü kirletecek fabrikası diğeri yine Cargill ve meşhur ÜLKER 'in ortak olduğu Pendik Nişasta 'dır. Tayyip Erdoğan ' ın yıllardır Ülker ürünlerini Üsküdar dağıtıcısı ve oğlunun da KolaTurka dağıtıcısı olduğunu ;Maliye Bakanı Unakıtan ' ın Ülker ' in muhasebecisi ve oğlunun da mısır ithalatı yapan şirketi olduğunu hatırlarsak iş anlaşılır. Bir yanda sekiz milyon üretici ,otuz şeker fabrikasında otuz bin işçi ve on binlerce kamyoncu esnafı diğer yanda uluslar üstü bir şirket olan Cargill ve müslüman (!) mukaddesatçıI(!) Ülker. Sekiz milyon insanın ekmeğine göz dikerek Amerika ' dan mısır getirip şeker yapacaklar. 1980lerden beri devam eden Dünya Bankası,İMF Gümrük Birliği politikaları ile Türk tarımı yok edilmektedir .Bu gün ülkemiz yılda 14-15 milyar dolar tarım ürününü dışardan almaktadır.Önümüzdeki beş yılda bu miktarın yirmi milyar doları geçebileceğini tahmin etmekteyiz .Amerika Türkiye' borç vermezse veya Avrupa ve Amerika tarım ürünleri fiyatlarını yükseltirlerse Türk halkı Somali veya Arjantin örneğinde olduğu gibi aç mı kalacaktır? Tarım sektörünün tasfiyesiyle nüfusunun %70i doğrudan ve dolaylı olarak tarımdan geçinen bu ülkede insanların nasıl yaşayabileceği hiç hesaplanmamaktadır. Tarımla uğraşan nüfusun gelişmiş ülkelerde olduğu gibi %10 ' lara indirileceğinden söz edilmektedir. Peki bu iş nasıl olacaktır. Mevcut sanayimiz tasfiye edilirken,fabrikalar kapatılırken bu insanları nerede istihdam edeceksiniz.1980lerden beri ülkemizde ciddi bir sanayii yatırımı yapılmamıştır Yapmaya kalksanız bile bunu bu gün nasıl finanse edeceksiniz. Bir kişinin sanayide iş bulabilmesi için 50.000 dolarlık yatırıma ihtiyaç vardır. Bütün cumhuriyet tarihi boyunca devlet çarkının dönmesi tarım Ürünleri fiyatlarının düşük tutulması sonucu artı değerin devlete ve özel kesime transferi sayesinde olmuştur. Alt yapı ,sağlık,enerji,bankacılık kitler, kamu ve özel sektör yatırımları bu memlekette ne yapılmışsa tarımdan elde edilen kaynaklarla sağlanmıştır. Ekonominin itici gücü seksen yıl boyunca hep tarım olmuştur. 1980lerden beri uygulanan neo-liberal monetarist politikalar sonucu ülkemiz faiz sarmalına sokulmuştur .Bu gün iç borç 177 katrilyon liraya bunun faizi ise 85 katrilyon liraya çıkmıştır.85 katrilyon liranın % 90 ı 2000 tefeciye ödenirken kırk milyonu aşkın köylü nüfusuna verilen 1-2 katrilyonluk destek kaldırılmaya çalışılmaktadır. Atatürk'ün 'köylü efendimizdir' sözü boş bir laf değildir. Tarımın gelir getirmemesi hatta bazı seneler yapılan masrafın bile Geri alınamaması şehirlere göçü artırmakta tarım arazileri ekilememektedir. Köylü geçinememekte, Ziraat Bankası ve kooperatiflere borcunu ödeyememekte traktör ve tarlasına haciz gelmektedir. Bunun sonucu olarak tarım arazisi fiyatları tarımdaki çöküşe bağlı olarak ucuzlamaktadır. İşte bu ortamda yapılan ve yapılacak kanun değişiklikleri çok önem kazanmaktadır. AB ne uyum yasaları içinde olan 'yabancılara toprak edindirme' 57,58 ve 59cu hükümetler zamanında kabul edilen Kamu İhale Kanunu,Endüstri Bölgeleri Kanunu,Yabancıların Çalışma İzinleri Hakkında Kanun, Doğrudan Yabancı Yatırımlar Kanunu gibi kanunlarla sağlanmaktadır .Ayrıca 1934 tarihli Tapu Kanunundaki 35. Madde değiştirilerek yabancıların 300 dönüme kadar toprak almaları sağlanmış.300 DÖNÜMÜN ÜSTÜ İÇİN Bakanlar Kurulu kararına bağlanmıştır .Böylelikle Türkiye topraklarının süratle yabancıların eline geçmesinin önündeki milli hukukun koyduğu bütün engeller kaldırılmaktadır. Devlet bütçe açıklarını kapamak,faiz ödemelerini yapmak için Topraklarını satacak. Köylü ekemediği biçemediği,geçinemediği için topraklarını elden çıkaracak .Bu paralar faiz ödemesi ,tarım ürünleri ,içki , lüks ve tüketim maddeleri dış alımı için yine dışarıya gidecektir. Devletin ve milletin topraklarının kaybedilmesi yanımıza kar kalacaktır. Bu senaryo gerçekleşirken Ziraat Bankası'da Citibank , HSCB veya Bunlara bağlı bir bankaya satılarak borçlu, hacizli, ipotekli köylünün toprakları da otomatik olarak uluslar üstü tekellerin eline geçecektir. İnsanımız iş bulabilirse kendi toprağında 1dolar yevmiye ile köle olacaktır .Orta ve Güney Amerika Afrika halkları gibi.Tabii bu gidiş engellenmezse .Değişimci, dönüşümcü, küreselleşmeci, neo -liberal hainler durdurulmazsa... Bu bir komplo teorisi değildir. Aynen Osmanlı devleti ' nde yaşanmıştır. 1867 de bugün olduğu gibi 'yabancılara toprak-mülk edindirme yasası' çıkarıldı .Bu yasa sonucunda başta ege bölgesi olmak üzere sadece İngilizler 2.8 milyon dönüm toprak aldılar .Buna Rum,Ermeni,Yahudilerin eline geçen topraklar da ilave edilirse 5-6 Milyon dönüm toprak Türk köylüsünün elinden alınmış olmaktadır. Toprağı olmayan bir toplumun hiç bir hakkının olmayacağı açıktır. Mehmet Akif'in dediği gibi 'Hiç ibret alınsaydı tekerrür eder miydi tarih' Aynı felaketleri yaşamamak için bütün millicilerin bu emperyalist saldırıya karşı tek vücut olarak savaşmaları gerekmektedir... KAYNAKÇA 1-Bolluk içinde Yoksulluk, çeviren A. Başer Kafaoğlu ,Kaynak yayınları 2001 2-Tarladan sofraya tarım,Abdullah Aysu, Su Yayınları 2002 3-Ziraat Odaları Birliği basın bültenleri ve web sayfaları 4-Yabancılar Toprak Ediniyor,Turgay Tüfekçioğlu, Orkun Dergisi,Eylül 2003 [/QUOTE]
Alıntı ekle…
İnsan doğrulaması
Cevapla
FORUM
Çiftçilik Genel
Tarım ve Hayvancılık Haberleri
TÜRKİYE TARIMININ ÇÖKERTİLMESİ
Bu site çerezler kullanır. Bu siteyi kullanmaya devam ederek çerez kullanımımızı kabul etmiş olursunuz.
Kabul
Daha fazla bilgi edin…
Üst
Alt