Bitkilerde Hastalık Süreçleri

Parazit virüs, bakteri ve fungus türleri bitki bünyesinde önemli hastalıklara neden olur, bunlara "bitki patojenleri" de denir. Esasında bu parazit organizmaların amacı kendi yaşamını sürdürecek besini elde edit, neslini çoğaltmatır; dümnya üzerindeki tüm bitkilere ekonomik zarara uğratıp kıtlık ortaya çıkarmak değildir. Dersimiz olan "Fitopatoloji" nin ana konusu da parazitlerdir.


Bu parazitlerin bitkide hastalandırma kabiliyetine "patojenisite" denir. Her parazitin, her bitkide hastalandırma kabiliyeti farklıdır. Bir parazit bitki üzerinde bulunmasına rağmen tercih etmeme, uygun koşulların bulunmamasından dolayı o bitkiye hiç zarar vermeyebilir, tabi bunun tam tersi; bitkiye zarar vermesi de mümkündür. Şimdi parazitlerin bitkiyi hastalandırma aşamalarına giriş yapalım.


Her bitki paraziti ve hastalık belli bir sıra/düzen içinde olmaktadır ve bu sıranın bozulması söz konusu değildir, aksi iddia edilemez.

1622617692847.png


1) İnokulasyon: Parazit tür ile bitkinin mekanik temas ettiği aşamadır. Bitki zararlısı hayvanlar (başta böcekler), tarım makina ve ekipmanları, su, rüzgar ve hatta farklı bitkileri yapraklarına dokunan insan bile inokulasyona neden olabilir. Parazit ile konukçunun mekanik temasa geçtiği parazitin miktarına inokulum denir. İnokulum virüslerde partiküller, bakterilerde 1 bakteri hücresi, funguslarda ise sporlar, misel ve misel topluluğu olan sklerotium olabilir. İşte bu parazitin bitkiye bulaşmadan önceki beklediği yere İnokulum kaynağı denir. İnokulum kaynakları bitki artıkları veya hastalıklı haldeki bitki, kışlanan bitki veya kışlama materyali olabilir.

1622617832948.png


2) Penetrasyon: Bitki dokusu ile mekanik temas eden patojenin bitki dokularına girme aşamasıdır. Bitki patojenleri topluluğunda başı çeken funguslar bitki dokularına direkt kütikulayı veya hücre duvarını delerek, bitkinin bir nevi burnu olan stoma gibi doğal boşluklarından veya tarım makinaları, parazit bitkiler, böcekler, nematodlar ve diğer parazitler tarafından açılan yaralardan girerler. Diğer parazitler tarafından açılan yararda kural şu şekilde işlemektedir; en büyük fungus olduğu için en büyük yara onun zararında oluşur. Daha sonra delik genişliğinde sırasıyla bakteri ve virüs gelmektedir. Küçük boyutta olan rahatlıkla bir diğerinin açtığı deliklerden girebilir ancak türden türe parazitin büyüklüğünün değiştiğini de unutmamak gerekir. Orta şiddetteki rüzgar bile bitkiler birbirine temas ederek, yaprağın üst kısmındaki kütiküladaki kılları kırabilir, bu da yaralanmaya sebep olur. Bakteriler yine doğal boşluklardan ve yaralanan alanlardan girebilir. Virüsler ise sadece yaralardan girebilmektedir.

1622618049742.png


Yukardaki paragrafta fungusların diğer parazitlerden farklı olarak kütikula ve hücre duvarını delerek giriş yaptığını paylaşmıştık. Şimdi de bunun aşamalarından biraz bahsedelim. Fungun sporu konukçusunun dokularıyla mekanik temas ettikten sonra çimlenerek "hif" yapısını oluşturur. Funguslarda çimlenmenin olabilmesi için yaprak yüzeyinde genel olarak +%70 nem gerekir, çok istisnai funguslar %60 altındaki nemlerde de çimlenebilmektedir. Yine 20-30*C sıcaklıklar da fungus gelişimi için uygundur. Her neyse, hiflere geri dönelim; hifler büyüdükçe fungusun alt kısmında "apresorium" adlı köpük madde çıkar. Köpüğün taban kısmının ucu incelerek topuklu ayakkabı mantığı "penetrasyon peg" i oluşturur. Böylece olası basınç arttırılır ve fungus yukardan daha az güç uygulayarak dokuyu delebilir. Fungusun yukardan az bir hareketi ile doku delinir ve fungus dokuya/hücreye giriş yapar. Böylece fungus hifleri doku/hücre içinde eldiven gibi/kök gibi açılır. Bu aşamada açılan eldivenimsi kısma "hausporium" denir.



3) Enfeksiyon: Penetrasypnun gerçekleşmesiyle bitkinin canlı kısmıyla temasa geçen parazitin bitkiden besin maddeleri teminidir. Parazit tarafından hücre duvarının parçalanması ve hücre suyunun hücreler arası boşluklarda serbest gelmesi için bir takım enzimler salgılanır. Patojenlerin ortama salgıladıkları toksinler ile ilerideki aşamalarda gözde görülebilecek sararlamalar ortaya çıkar. Salgıladıkları antibiyotiklerle hücrenin başta protein sentezi yapmasını engelleyerek, hücrenin daha kolay teslim olmasını sağlar. Salgıladıkları polisakkarit dediğimiz büyük şekerlerle de bitkinin köklerinden toprak üstü dokulara madde ve su geçisini sağlayan iletim demetlerinin de tıkanmasına sebep olup bitkide genel solgunluk ortaya çıkarmaktadırlar. Bitki hücresi de hiç birşey olmamış gibi davranmayacak tabiki, bitki de parazite karşı savaşır. Savaşın galibini genelde çevre şartları belirlemektedir. Yukarı da da belirttiğimiz ideal olan 20-30*C sıcaklıklarda fungusların mücadele gücü önemli ölçüde artmaktadır ancak parazitten parazite çevre istekleri değiştiği için hepsini kapsayacak bir sıcaklık yoktur. Çevre şartlarının dışında bitkinin o parazite karşı toleransı ve çeşidine özgü savunma gücü de bitkinin o çeşide özel avantajlarındandır.



Varsayalım ki parazit tür bu savaştan galip çıktı ve hızla diğer hücrelere yayılıyor. Ancak insan gözü parazitin kısa vadedeki zararını göremez. Aradan zaman geçip, parazit aktivitesi biraz büyüyecek, bitki dokuları zarar görecek ki insan gözü oluşan belirtileri görüp gerekli mücadeleyi yapabilsin. İşte enfeksiyonun başlamasıyla insan gözünün görebileceği ölçüde zarar yapamsı arasındaki süreye "İnkubasyon süresi" denir. Bitki türünden, iklime ve parazit türüne göre bu süre değişmektedir.


1622618208496.png


4) Sporulasyon - Früktifikasyon: Konukçü bitkinin dokularından besin tedarik edip bitkideki sayısınını arttırmasından sonra, konukçunun yakınındaki diğer bitkilere yayılmak için neslini devam ettirecek olan üreme sürecine geçmesidir. Funguslar sporulasyon ile yayılsa da virüs ve bakteride bu tür eşeyli çoğalma söz konusu olmadığı için eğer parazitlerin üremesini genelleştirmek için bir kavram kullanacaksak "früktifikasyon" ifade daha kapsayıcı olmaktadır. Çoğu parazit türünde bu aşamaya geçme süresi değişmektedir, bazı parazitler bitkinin ölüp çürümesini beklemektedirler.




5) Parazitlerin yayılması: Bitkinin bir dokusunda üreme görevini yerine getiren parazitler aynı bitkinin diğer dokularına ve başka bitkilere geçmek için girerken de kullandıkları delikleri/açıklıkları tercih ederler. Rüzgar, böcek, kuş, su , tarım aletleri ile başka doku ve bitkilere yayılabilir. Örneğin pas hastalıkları binlerce kilometre, buğday mozaik virüsü de onlarca kilometre rahatlıkla yayılabilir. Parazitler içerisindeki virüsler konukçusundan çıktıktan sonra aktivitesini durdurur, bu durumda canlı olmadıkları için belli bir zaman sonra tekrar hücresinden besleneceği bir canlı bulamazsa çevre şartlarından etkilenerek zararsız halde geçmektedir. Funguslar da yayılma gerçekleştirkten sonra yeterli sıcaklık ve nemi bekleyip çimlenmektedir. Bakteriler ise yayılma esnasında canlı olduklarından dolayı çevresel faktörler izin verdiği sürece üremelerine devam edebilmektedirler. Kimi zaman ise bazı bakteriler sporları vasıtasıyla kötü çevre şartlarından kendini koruyabilmektedir ancak buradaki sporlar funguslardaki sporlar gibi üreme organı değil, korunma işlevini yerine getirecek organdır.



6) Patojenlerin kışlaması: Patojenin bir zarar verme-beslenme döneminin sona erip, uygun çevre şartlarının gelmesi için bir nevi uykuya dönmesidir. Çevre şartlarından korunup bir sonraki vejetasyon dönemini görebilen patojenler seneye aynı zararı yapabilir. Bu durumu önlemek için hastalıklı bitki artıkları, patojenin konukçusu olan yabancı otlar üretimin yapıldığı alandan uzaklaştırılıp yakılmalıdır.

1622618253072.png



KAYNAKLAR
- Güncan Ahmet ve Poyraz Nuh. Fitopatoloji ders kitabı. 1998
-http://gardenbotanik.blogspot.com /Paraziter Hastalık Etmenleri
-Bostan Hidayet vd. TÜRKİYE’DE TAHILLARDA VERİM VE KALİTE KAYIPLARINA NEDEN OLAN VİRÜS HASTALIKLARI
-Prof. Dr. Kubilay Kurtuluş Baştaş hocamızın ders anlatımı.
 
Son düzenleme:
  • Beğen
Tepkiler: adurak59
Paylaşımınız için teşekkürler. Özellikle funguslar için buğday özelinde soruyorum. Genel olarak dengeli yağış alan bölgeler için koruma amaçlı kullanımında kritik uygulama zamanları ne olmalıdır?
 

Benzer Konular