Organik tarım rehberi

Organik tarım rehberi

Organik tarımda toprak ve su gibi doğal çevrenin tarım eliyle kirletilmesini engellemek, temiz malzeme ve teknikler kullanılarak üretilen tarım ürünleri ile insan, hayvan ve çevrenin sağlığı üzerinde olumlu katkı sağlamak amaçlanır.

Organik tarım nedir?
Organik tarım, bitki nöbetleşmesi, yeşil gübre, kompost, “biyolojik zararlı kontrolü’nü içeren ve toprak üretkenliğini sağlamada mekanik işlemeye dayanan; sentetik gübre, pestisit, hormon, hayvan yem katkıları ve genetiği değiştirilmiş organizmaların kullanımını reddeden veya sınırlayan tarım yöntemidir.

Organik tarımda toprak ve su gibi doğal çevrenin tarım eliyle kirletilmesini engellemek, temiz malzeme ve teknikler kullanılarak üretilen tarım ürünleri ile insan, hayvan ve çevrenin sağlığı üzerinde olumlu katkı sağlamak amaçlanır.

Organik ürün nedir?
Tohumdan hasata, hasattan son kullanıcıya ulaşıncaya kadar olan bütün aşamalarında, insana ve ekosisteme zararlı kimyasal girdi, katkı maddesi ve işlem/yöntem kullanılmadan üretilen, kontrollü ve sertifikalı ürünler organik ürün olarak kabul ediliyor. Organik ürünler kanun ve yönetmeliklerce tanımlı şartlar dahilinde, tüm süreçte izlenebilirliğin sağlandığı, her bir verinin kayıt altına alındığı bir tarım yöntemiyle üretiliyor.

Organik tarımın temel ilkeleri nelerdir?
Organik tarımın 4 temel ilkesi vardır:
1. Genetik değişikliğe uğratılmamış tohum kullanmak,
2. Toprakta zararlı etki bırakabilecek kimyasal gübre kullanmamak,
3. Zararlı ve hastalıklarla mücadelede; kalıcı, doğaya zarar veren ve parçalanmayan kimyasallar kullanmamak ve
4. Ürünün sertifikasyon ve etiketlenmesini yaptırmak.

Organik tarımın ülkemizdeki serüveni ne zamana dayanıyor?
Ülkemizde organik tarıma 1980’li yılların ortalarından itibaren Avrupalı organik tarım firmalarının öncülüğünde sözleşmeli tarım sistemi ile ihracata yönelik olarak kuru üzüm, kuru incir, kuru kayısı ve fındık üretimiyle başlandı. 1993’e kadar herhangi bir ulusal hukuki düzenleme yoktur. Ülkemiz organik tarımla yeni yeni tanışmaktadır ve üretim ithalatçı ülkelerin kurallarına göre sürdürülmüştür.

İlk yıllarda Avrupa kökenli bazı firmalar kendi ihtiyaçları olan ürünleri anlaşmalı çiftçilerle yetiştirmek ve elde edilen ürünleri Türk ihracatçıları vasıtasıyla kendi ülkelerine ithal edebilmek için Türkiye ' de ekolojik üretim projeleri tesis etmişlerdir. İlk yıllardaki bu ekolojik üretim faaliyetlerinin danışmanlık, teftiş ve sertifikasyon gibi vazgeçilmez esasları tamamıyla yabancı kişi ve kuruluşlarca yerine getirilmiştir. 1990 ' lı yılların başında bu konularda az sayıda da olsa Türk uzmanlar yetişmişler ve yabancı firmaların ülkemizdeki temsilciliğini yapmaya başlamışlardır.

1994’te yönetmelik düzeyinde yasal prosedürler işlemeye başlamıştır.

Bugün ise ürün yelpazemizde genişlemeler olmuş; sert kabuklu ve kuru meyveler, dondurulmuş meyve ve sebzeler, yaş meyve ve sebzeler, baharat ve bakliyat üzerine de üretim ve ihracatımız başlamıştır. Bunların yanı sıra gülsuyu, gülyağı, zeytinyağı, pamuk ve tekstil ürünleri üretim ve ihracatı da hız kazanmıştır. İstenilen seviyede olmasa da yurtiçinde bilinirlilik, tüketim ilk yıllarla kıyaslanamayacak düzeyde artış durumda.


Organik ürünler, besin değeri açısından konvansiyonel ürünlerden farklı mı?
2001’de yürütülen bağımsız bir araştırma raporuna göre, 21 vitamin ve mineral ögesinin hemen hepsinin organik ürünlerde daha bol olduğu belirlendi. Bu ürünlerde demirin yüzde 21, magnezyumun yüzde 29, fosforun yüzde 14 ve C vitamininin yüzde 27 daha fazla olduğu göze çarpıyordu. Toksik olarak bilinen nitrat oranları da organik gıdalarda daha düşüktü. Organik ıspanak, organik marul, organik lahana ve organik patates de daha fazla mineral içeriyordu. 1993’te Chicago’da iki yıl süren ve elma, patates, armut, buğday ve mısırın kullanıldığı bir araştırma yapıldı ve konvansiyonel ürünler, organik ürünlerle karşılaştırıldı. Sonuçlar organik ürünlerde, ortalama yüzde 63 daha fazla kalsiyum, yüzde 78 daha fazla krom, yüzde 390 daha fazla selenyum, yüzde 1 18 daha fazla magnezyum, yüzde 125 daha fazla potasyum ve yüzde 60 daha fazla çinko bulunduğunu gösterdi. Bu maddeler sağlığımız için gerekli ve hastalıklarla savaşmamıza yardımcı olan bağışıklık sistemini güçlendiriyor.

Organik Tarımda sözleşmeli çiftçi uygulaması nedir?
Bu uygulamada çiftçilerle üretici firmalar üretim aşamasında girdilerin temini ve hasat aşamasında ürünlerin alımı konularında, mahkemeye başvurma hakkı saklı kalmak koşuluyla, bir sözleşme yaparlar. Sözleşmeli tarım üreticilere pazar, fiyat, satış ve prim garantisi getirerek avantaj sağlamaktadır.

Sözleşmeli üretim yapan çiftçiler tarla ve bahçelerinde organik tarımın ortaya çıkarttığı yararları gözlemleyerek ve bilinçlenerek organik tarımın avantajlarını izleyebilmektedirler. Organik tarım dededen kalma usullerle yapılan tarım değildir, aksine üretimde ve mücadelede modern teknolojiler ve üretim teknikleri gerektirmektedir. Ayrıca organik tarımda, geleneksel tarıma göre girdi maliyetlerinin düşük olması çiftçileri olumlu etkilemekte ve organik tarıma olan ilgi her geçen gün artmaktadır.

Organik ürün sertifikası nedir?
Çevre ile uyumlu bir üretim şekli olan organik üretim, çiftlik ve yerel kaynakların kullanımına dayanan kendine yeterli kapalı bir sistemin oluşturulması ve nihai ürün yerine tüm üretim sürecinin kontrol edilip sertifikalandığı üretim sistemidir. Sözleşmeli çiftçiler, bahçelerinde ve tarlalarında hiçbir şekilde sentetik kimyasal ilaç, hormon ve gübre kullanmamayı imzaladıkları sözleşmelerle taahhüt ederler. Bu şartlara uygun olarak üretimi yapılan organik ürünlerin her birine, Gıda Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı tarafından denetleme yetkisi verilen uluslar arası bağımsız denetleme firmaları, ürünlerin organik ürün olarak kontrollü yetiştirildiğini belgeleyen, ‘Organik Ürün Sertifikası” verirler.

Kontrol ve Sertifikasyon firmaları, Organik Tarım Kanunu ve yönetmeliğinde belirlenen görevlendirme esaslarına göre kontrol ve sertifikasyonu yaparlar. Bu kanun ve yönetmelikte aynı zamanda kontrol organlarının kimler olabileceğini, hangi hususları yerine getirmeleri gerektiğini de belirlerler.

Organik tarım yapmak isteyen girişimci veya firma nasıl bir yol izlemek zorunda?

Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanlığından tarafından geçen yıl yayımlanan Organik Tarımın Esasları ve Uygulanmasına İlişkin Yönetmeliğine göre şu koşullar sağlanmalı:
Organik tarım faaliyetinde bulunmak isteyen müteşebbis, başvurduğu yetkilendirilmiş kuruluş ile sözleşme yapar. Müteşebbis, organik tarım faaliyetini bireysel olarak yapabildiği gibi, üretici grubu ile de yapabilir. Üretici grubu organik tarım faaliyetini ancak tüzel kişilik altında yapabilir. Müteşebbis organik tarım faaliyetini üretici grubu ile yapıyorsa her üretici ile sözleşme imzalamak zorundadır. Bu durumda, müteşebbis üretici grubu adına yetkilendirilmiş kuruluş ile sözleşme yapar. Bu üretici grubu içinde yer alan çiftçi müteşebbis olarak değerlendirilir ve bir kod verilerek kayıt altına alınır. Müteşebbis; aracı tüccar, depolama, işleme ve benzeri fason hizmetleri yaptırdığı gerçek ve tüzel kişi ile de sözleşme yapar. Bu fason üretim yapan işletmeler de organik tarım kontrol sistemine dâhildir.

Organik olarak değerlendirilecek bitkisel ürünler için, tek yıllık bitkilerde ekim tarihinden itibaren en az iki yıl, mera ve yem bitkilerinde yem olarak kullanılmasından önce en az iki yıl, yem bitkisi dışındaki çok yıllık bitkilerde ise ilk organik ürün hasadından önce üç yıllık geçiş sürecinin uygulanması gerekir. Geçiş sürecinde bitkisel üretim için ilgili üretim alanında bu Yönetmelik ile yasaklanmış girdinin kullanıldığı en son tarih temel alınır.

-Dünyada ne kadar alanda organik tarım yapılıyor?
Dünya organik ürün ticareti 1980’li yıllarda gelişme göstermiş, 1990’lı yılların sonlarında özellikle deli dana, dioksin ve GDO gibi konulara karşı duyulan endişe ve tepkiler nedeni ile organik ürünlere karşı tüketici talebinde ciddi artışlar meydana gelmiş ve organik tarım birçok uluslararası kuruluşun gündemine girmiştir.

Organik tarım özellikle son 5-6 yılda dünya çapında hızlı bir gelişme seyri göstermiştir. Günümüzde dünya üzerinde 120 ülkede yaklaşık 31,5 milyon hektar alanda ve 622 bin 782 tarım işletmesinde organik tarım yapılmaktadır. Dünya’da en geniş organik tarım arazisine sahip ülkeler sırasıyla Avustralya (11,8 milyon ha), Arjantin (3,1 milyon ha, Çin (2,3 milyon ha) ve ABD (1,6 milyon ha) olarak sıralanır. Bu ülkeleri sırasıyla İtalya, Brezilya, İspanya, Almanya, Uruguay, İngiltere izlemektedir.

Dünyada kıtalara göre organik tarım alanlarını incelersek; Avrupa’da 10 milyon, Amerika’da 11 milyon ha, Afrika’da 1,1 milyon, Asya’da 2,8 milyon, Avustralya’da 12,1 milyon ha alanda organik tarım yapılmaktadır.
 

Benzer Konular