Abi rengin burada belli olmuş işte. Olay birşeye baştan izin verip sonra yoketmek değil. Senin dediklerine ilk önce hükümet izin verdi baktı işler karıştı hemen mağdur olayına girip müdahale etti. Herkes neyin ne olduğunu görüyor. Saygılarımla.
Birbirimizi kırmadan
- Konbuyu başlatan çiftcigardo
- Başlangıç tarihi
Abi rengin burada belli olmuş işte. Olay birşeye baştan izin verip sonra yoketmek değil. Senin dediklerine ilk önce hükümet izin verdi baktı işler karıştı hemen mağdur olayına girip müdahale etti. Herkes neyin ne olduğunu görüyor. Saygılarımla.
Bu da benden sana eleştiri
Yazdıklarından okuduğum/anladığım kadarı ile konuşuyorum.
Yazdıklarının hepsine katılıyorum.Bazı şeyler zoruna gidiyo ve kendince düzeltmek için çabalıyorsun ama şöyle bir şey var ki senin anlattıkların karşıdakinin anladıklarıyla sınırlıdır.Demek istediğim karşı taraf anlamak istemiyorsa yapılan konuşmalar boştur aslında.
Genel yazdıkların için yazdım, bu paragraf için değil.
Hocam haklısın çok dert sıkıntı var ancak bu ülke bu kafada gittikçe bizi allahtan başka kurtaracak kimse yok. Millet ya memur ya alım-satımcı esnaf tarımcı hayvancı da gelismis ulkelerin yanına bile yaklasamayacak kadar az verimle iş yapıyor bu ülkenin gelişmesi düzelmesi şuan için bir hayal. Yani hocam bak sende gemide çalışmışsın dünya görmüş adamsın bende gezdim babamın işi hasebiyle afrikada farklı ülkelerde bulundum etiyopya sudan mısır tunus tanzanya zanzibar gezdik hep suudi arabistana da gittik ama orda da gördük ki onlar da bizimle aynı yatıp duruyolar ya memur ya da esnaf hiç bilimsel çalışma yapan katma değer üreten bir allahın kulu yok o yüzden onlar da kötü durumdalar iyi durumda olan bi suudi arabistan vardı o da petrolden bizim petrolümüz felan yok o yüzden çalışmaya bilime mahkumuz başka yolu yok bak sudanda 5 sene kaldım nerdeyse sudan önceden tek ülkeydi dolar 2.5-3 civariydi sonra güney ayrıldı başka bir ülke oldu petrol güneyde kaldı şuanda sudanda dolar 40 civarı. Yani bu demek oluyor ki yakında suudi arabistan da batacak petrolü bitince. Dünyada iyi olan yıkılmayacak ülkeler bellidir rusya amerika avrupadakiler bunlar da hep sanayiyle bilimle ayakta kalıyor yatmayla olmaz abi valla bugün tayyibin bizi kurtaramadigi gibi bizi artik ne muharrem kurtarir ne akşener kimse bizi duzeltemez biz kendimizi duzeltmedikce
rengimi bilemedin.
yine önyargı,yineee önyargı.
bu yaşıma kadar mhp'ye oy verdim.
şimdi yine aynı yoldan yürüyeceğim.
bunuda açıklamaktan onur duyuyorum.
Bu konuya yazmayacaktım ama dayanamadım. Şahsen gönül rahatlığı ile oy vereceğim hiç bir parti veya aday yok. İçimden oy atmak bile gelmiyor. İki ucu boklu değnek derler ya, bana göre durum böyle.
Sadece Muharrem İnce hakkında objektif bir yorum yapacağım. Selahattin Demirtaş ile ilgili tavrını doğru bulmuyorum. Bence kendi ayağına sıkıyor. Halbuki potansiyeli çok yüksek bir aday. Ama cumhurbaşkanı adayının hapiste olmasına değil de, pkk yandaşı bir adamın cumhurbaşkanlığına aday olmasına itiraz etmeliydi!
Seçimden sonra ortalık güllük gülistanlık olmayacak. Kim gelirse gelsin bu gidişatı düzeltecek vizyonda, kapasitede değiller. Şunu dağıtacağım, bunu vereceğim diye günü kurtarmalık vaatler...
Tarımı, hayvancılığı, ekonomiyi ancak biz düzeltebiliriz. Yönetimden umudu kestim. Biz kendi başımızın çaresine bakacağız. Bir şekilde dış faktörleri minimuma indirip, daha stabil halde yolumuza devam edeeğiz. Bunu birey olarak halledeceğiz. Başka çaremiz yok. Bunu yöneticilerden beklersek çok geç kalırız. Hadi geç kalalım ona da razıyım ama düzeltmek için ciddi bir değişim şart. Bunda da illa ki kurbanlar verilir. Kurban olmamak için dış etkenlerden olabildiğince az etkilenmemiz lazım. Yani devlet desteği, yem fiyatları, mazot fiyatları gibi belirleyicinin biz olmadığı konularda bağımlılığımızı azaltmamız lazım.
Zengin olmak için 2 yol var. Ya çok para kazanacak bir iş yapacaksın ya da paraya daha az ihtiyaç duyacağın bir iş yapacaksın. Ben görüyorum; köyde yaşayıp da marketten yumurta alan insanlar var. Ya köydesin bütün nimetler elinde. Koca memleketi köyler doyuruyor, kendini niye doyurmuyorsun. 10 tavuk, 5 arı, 2 koyun da kendin için yapacaksın. Para için değil, kendin için çalışacaksın biraz da... Hem cebin için hem de sağlığın için marketten alışveriş yapmayacaksın. Bu imkanın varken kullanacaksın.
Gidip koca koca simentallere, holsteinlere bir dünya para veriyoruz. Yahu süt para etmiyor ki... Çok yiyor, masrafı çok. Halbuki yerli kara öyle mi? Az yer, masrafsız, dağa taşa sür... İleride yerli kara gibi sığır ırklarımıza daha çok yöneleceğiz. Hayvanın rahmini kullanmayı öğreneceğiz. Büyük, gösterişli diye çok yiyen hayvanı bırakacağız. Bu söylediğim küçük çaplı işletmeler ve köyde meraya dayalı çalışanlar için geçerli tabi. Yine köylerde çok gördüğüm bir durum bu. Kocaman simental var, dağda yürüyemez, süt verimi de düşük, zaten etçi özellikte bir simental zaten inek besiciliği yapmıyoruz ki! Yılda 1 yavru alacağız diye bu hayvanı beslemeye ne gerek var? Sütü de az. Bir dünya yem yediriyor ama hayalindeki kilolara yaklaşamıyor bile. Sonra yem pahalı.
Bence bizi ne A partisi ne B partisi kurtaracak, bizi Yerli Kara kurtaracak. Biz zamanında bu yerli hayvanlarla Rusya'ya ve civar ülkelere et ihraç ediyorduk.
Ben yine konuyu ineğe bağladım, uykum kaçtı.
Ülkemiz için hayırlısı olsun.
Sadece Muharrem İnce hakkında objektif bir yorum yapacağım. Selahattin Demirtaş ile ilgili tavrını doğru bulmuyorum. Bence kendi ayağına sıkıyor. Halbuki potansiyeli çok yüksek bir aday. Ama cumhurbaşkanı adayının hapiste olmasına değil de, pkk yandaşı bir adamın cumhurbaşkanlığına aday olmasına itiraz etmeliydi!
Seçimden sonra ortalık güllük gülistanlık olmayacak. Kim gelirse gelsin bu gidişatı düzeltecek vizyonda, kapasitede değiller. Şunu dağıtacağım, bunu vereceğim diye günü kurtarmalık vaatler...
Tarımı, hayvancılığı, ekonomiyi ancak biz düzeltebiliriz. Yönetimden umudu kestim. Biz kendi başımızın çaresine bakacağız. Bir şekilde dış faktörleri minimuma indirip, daha stabil halde yolumuza devam edeeğiz. Bunu birey olarak halledeceğiz. Başka çaremiz yok. Bunu yöneticilerden beklersek çok geç kalırız. Hadi geç kalalım ona da razıyım ama düzeltmek için ciddi bir değişim şart. Bunda da illa ki kurbanlar verilir. Kurban olmamak için dış etkenlerden olabildiğince az etkilenmemiz lazım. Yani devlet desteği, yem fiyatları, mazot fiyatları gibi belirleyicinin biz olmadığı konularda bağımlılığımızı azaltmamız lazım.
Zengin olmak için 2 yol var. Ya çok para kazanacak bir iş yapacaksın ya da paraya daha az ihtiyaç duyacağın bir iş yapacaksın. Ben görüyorum; köyde yaşayıp da marketten yumurta alan insanlar var. Ya köydesin bütün nimetler elinde. Koca memleketi köyler doyuruyor, kendini niye doyurmuyorsun. 10 tavuk, 5 arı, 2 koyun da kendin için yapacaksın. Para için değil, kendin için çalışacaksın biraz da... Hem cebin için hem de sağlığın için marketten alışveriş yapmayacaksın. Bu imkanın varken kullanacaksın.
Gidip koca koca simentallere, holsteinlere bir dünya para veriyoruz. Yahu süt para etmiyor ki... Çok yiyor, masrafı çok. Halbuki yerli kara öyle mi? Az yer, masrafsız, dağa taşa sür... İleride yerli kara gibi sığır ırklarımıza daha çok yöneleceğiz. Hayvanın rahmini kullanmayı öğreneceğiz. Büyük, gösterişli diye çok yiyen hayvanı bırakacağız. Bu söylediğim küçük çaplı işletmeler ve köyde meraya dayalı çalışanlar için geçerli tabi. Yine köylerde çok gördüğüm bir durum bu. Kocaman simental var, dağda yürüyemez, süt verimi de düşük, zaten etçi özellikte bir simental zaten inek besiciliği yapmıyoruz ki! Yılda 1 yavru alacağız diye bu hayvanı beslemeye ne gerek var? Sütü de az. Bir dünya yem yediriyor ama hayalindeki kilolara yaklaşamıyor bile. Sonra yem pahalı.
Bence bizi ne A partisi ne B partisi kurtaracak, bizi Yerli Kara kurtaracak
. Biz zamanında bu yerli hayvanlarla Rusya'ya ve civar ülkelere et ihraç ediyorduk. Ben yine konuyu ineğe bağladım, uykum kaçtı
. Ülkemiz için hayırlısı olsun.
Arkadaşlar herkes çıkarsın şapkasını koysun önüne düşünsün.Bu seçim önceki seçimlerden farklı.Yönetimdeki iktidar 16 yıldır hükümette.16 yıl bir çok şeyi değiştirebilmek ve iyileştirmek için gayet yeterli bir süre.Bu iktidar hükümeti geçen yıl devralmadı 16 yıldır yönetimdeydi.Ben iyiye iyi kötüye de kötü demesini iyi bilirim.Canımı sıkan şey ise iyi yapılan şeylerin biz yaptık biz ettik gibi söylemlerle sahiplenilip, kötü durumlarda ise o yaptı bu yaptı denmesi en bilineni ise dış mihraklar.Böyle bir bahane olamaz ya şu dilden vazgeçin artık.1. dünya savaşında 7 düvelle savaşmış bir milletiz biz.Dostu düşmanı bilmiyorsak yazık bize.Savaşta ya bunlar dış mihrak deyip kenara çekilseydik o zaman.Efendim dış mihraklar bizim güçlenmemizi istemiyor.Niye istesin adam senin güçlenmeni.Sen Yunanistan'ın güçlenmesini ister misin yanı başında?Herkes kendi ülkesinin güçlenmesini ister.Sen güçlenirken birileri de zayıf düşer elbette.Savaşlar, ganimetler ve para için yapılır.E adam sana malını satıyor paranı alıyor hatta ülkendeki fabrikaları, kurumları, bankaları alıyor para kazanıyor.Niye savaşsın adam seninle?Ekonomini yönetemeyen sen fabrikanı satan sen bankanı satan sen ama ülkenin gelişmesini istemeyen dış mihraklar.Şimdi sorarım size dış mihraklar yabancı ülkeler midir yoksa kendimiz miyiz?Kendi fikriniz kendi hür iradenizle kendinize cevaplayın bu soruyu ona göre bir yol seçin kendinize.Geçen bir açıklama yaptı bir zat adı Bekir Bozdağ."Doların yükselişinin faturası hükümete kesilemez" dedi.Ben şimdi araştırıyorum ya bunun faturasını kime keseceğiz?2 seçenek buldum.1. seçenek bize mallarını satıp dolarlarımızı alan yabancı ülkeler ve buna karşılık üretim ve ihracat yapmayan ekonomimiz.2. seçenek sattığımız fabrikaları bankaları alıp doğal olarak bizden kazandıkları paraları kendi ülkelerine götürenler.1. seçeneğe bakıyorum ya biz niye üretim yapmıyoruz bu üretimi kim fazlalaştırır kim destekler?2. seçeneğe bakıyorum ya biz bu fabrikaları bankaları niye sattık biz zarar ediyoruz da alanlar niye kar ediyor?Kararsız kaldım bir türlü bulamıyorum.E Bekir Bozdağ da hükümete kesmeyin diyor faturayı.Şimdi biz faturayı kime keselim arkadaşlar?Bir akıl verin ya tıkandım kaldım...
Bir
İki
Üç
.
.
.
Beş yorum derken farkettim ki gene hiç kimse birbirini kırmamış.
İyi ki cennet ve cehennem var.
Sıkıntı yapmayın efendim.
İki
Üç
.
.
.
Beş yorum derken farkettim ki gene hiç kimse birbirini kırmamış.
İyi ki cennet ve cehennem var.
Sıkıntı yapmayın efendim.
Genç, mesele benim 400 ya da 500 kilo verim almam değil; mesele arkadaşın dekarda 500 kilo altı alıyorsan çiftçilik yapma, buğday ekme demesi. Diyor ki , ben 500 kg ortalama ürün alıyorum ama 400 TL de dekara masraf yapıyorum, geçen sene ki alım fiyatlarından hesap edince arkadaşın dekarda karı 100 TL , dekarda 100 TL getiriye değmesi için en az 300-400 dönüm ekmesi lazım..
İç Anadolu 'da 400 TL masraf etmeden yaklaşık 100 TL masraf ile dekara 250-300 kilo kaldıran kişi bu arkadaştan daha fazla kazanıyor demektir. Bunun nesini anlamadın ?
Resmen sallıyosun bi kere kaliteyi inkar edemezsin sen şimdi bana doğru düzgün ilaç atmayıp sadece ektik allah verdi 250 biçtik dediğin buğdayı kaça veriyosun abicim 80 kuruş o da en baba verilen fiyat süne nedir bilmeyen insanlar var oysa 500 kg alan çiftçi napıyosa işini bildiği için. 500 kg alıp buğdayı 1100 e vermek var bi de 250 kg alıp 800 kuruşa onuda vadeli bilmem ne zamana vermek var lütfen biraz yenilikçi ol abicim nasıl yasıyosun bu kafayla sırf senin gibi insanlar yüzünden avrupa birliğine giremiyoruz.
Hocam 150 tl icar maliyeti var. 250 lira maksimum maliyetle 500-600 kg verim alınır bizde. Yanlış olmasın. Dediginiz gibi toprağın kirlenmesi içinde yem bezelyesi ve ayçiçeği sıralı ekimi yapılır. Ayçiçeğinde taban ve yaprak gübresi verilir. Ekimde bir ilaçlama yapılır. Bezelye de eser miktarda gübre ve sıfır kimyasal ilaç.
Tarımsal Ekonomi için güzel bir örnek vereceğim.
2008 yılında Rusya'ya gittim. Oradan da şu an Defacto bağımsız Abhazya Cumhuriyetine geçtim. Gözlemlerim sonucu inanılmaz derecede Mısır, Fasulye ve Patates tüketiminin olduğu buna rağmen ise üretimin az olması sebebi ile de fiyatların yüksek olduğuna kanaat getirdim.
Ankara'ya döndüğümde Abim ile yaptığım konuşma aynen şöyle,
-Adamlar deli gibi fasulye, mısır, patates tüketiyor ama eken, biçen yok.
-Ne yapacağız?
-Burada üretip, oraya satacağız ya da en temizi orada üretip nakliye ile uğraşmayıp daha çok kazanacağız.
- Yaa ne uğraşıyon tarla ile, onla bunla.. Ne kadar Türkiye de patatesin kilosu; alalım götürüp oaraya satalım, al gülüm ver gülüm, paramıza bakalım.
Diyalogdaki son cümle Türkiye ekonomisinin özetidir. Az biraz parası olan ya da az biraz çevresi olan dışarında ucuza getirip iç piyasaya satma derdine düşmüştür. Bunda birşey yok aslında ithalat da ihracat kadar doğaldır; ama, bizim tüm sektörlerin patronları uyanık olduğu için uğraşmamak namına, 'al gülüm ver gülüm' yoluna gitmiştir. Buna da müsade eden hatta teşvik eden bir de yönetim olunca iş çığrından çıktı. Buna teşvik eden yönetim, gümrük verigisi almayan, girdi maaliyetlerini görmeksizin iç piyasada üretimi sadece yüzeysel olarak teşvik eden. Ne gereği var üretimin bir akraba, arkadaş yurtdışından gümrüksüz getirir daha kolay değil mi ?
Yurtdışına dolar ver , iç piyasaya TL ile sat, sonra elde biriken TL yi merkez bankasından piyasayı canlı tutmak için sürülen dolardan al , bir daha doları götür, malı getir.. sonra merkez bankası rezervi azalsın. Bir daha dolar sürsün bir daha almak iste, baktın fiyat yüksek fiyatın düşmesini, düşürülmesini; yani merkez bankasının müdahalesini bekle. Çevren de varsa değme keyfine..
Bunların sonucunda; iç piyasada dolar azaldı, halbu ki aynı gemideyiz batıyorsak beraber batacağız. Bu durum bile zenginin çok umrunda olmaz, Murat Ülkerin yapmış olduğu gibi alır dolarını, basar gider yurtdışına..
2008 yılında Rusya'ya gittim. Oradan da şu an Defacto bağımsız Abhazya Cumhuriyetine geçtim. Gözlemlerim sonucu inanılmaz derecede Mısır, Fasulye ve Patates tüketiminin olduğu buna rağmen ise üretimin az olması sebebi ile de fiyatların yüksek olduğuna kanaat getirdim.
Ankara'ya döndüğümde Abim ile yaptığım konuşma aynen şöyle,
-Adamlar deli gibi fasulye, mısır, patates tüketiyor ama eken, biçen yok.
-Ne yapacağız?
-Burada üretip, oraya satacağız ya da en temizi orada üretip nakliye ile uğraşmayıp daha çok kazanacağız.
- Yaa ne uğraşıyon tarla ile, onla bunla.. Ne kadar Türkiye de patatesin kilosu; alalım götürüp oaraya satalım, al gülüm ver gülüm, paramıza bakalım.
Diyalogdaki son cümle Türkiye ekonomisinin özetidir. Az biraz parası olan ya da az biraz çevresi olan dışarında ucuza getirip iç piyasaya satma derdine düşmüştür. Bunda birşey yok aslında ithalat da ihracat kadar doğaldır; ama, bizim tüm sektörlerin patronları uyanık olduğu için uğraşmamak namına, 'al gülüm ver gülüm' yoluna gitmiştir. Buna da müsade eden hatta teşvik eden bir de yönetim olunca iş çığrından çıktı. Buna teşvik eden yönetim, gümrük verigisi almayan, girdi maaliyetlerini görmeksizin iç piyasada üretimi sadece yüzeysel olarak teşvik eden. Ne gereği var üretimin bir akraba, arkadaş yurtdışından gümrüksüz getirir daha kolay değil mi ?
Yurtdışına dolar ver , iç piyasaya TL ile sat, sonra elde biriken TL yi merkez bankasından piyasayı canlı tutmak için sürülen dolardan al , bir daha doları götür, malı getir.. sonra merkez bankası rezervi azalsın. Bir daha dolar sürsün bir daha almak iste, baktın fiyat yüksek fiyatın düşmesini, düşürülmesini; yani merkez bankasının müdahalesini bekle. Çevren de varsa değme keyfine..
Bunların sonucunda; iç piyasada dolar azaldı, halbu ki aynı gemideyiz batıyorsak beraber batacağız. Bu durum bile zenginin çok umrunda olmaz, Murat Ülkerin yapmış olduğu gibi alır dolarını, basar gider yurtdışına..
Bak güzel kardeşim birincisi ben Buğday ekmem, ikincisi senin yaşında iken aldığım Mazot dışında işin nasıl yürüdüğünü dahi bilmez idim. Çünkü çiftçilik nasıl yapılır, ne masraf edip ne alınır işim olmazdı, çünkü büyüklerim vardı. Sen bu işi öğrenmişsin tebrik ediyorum!
Çeşitli Hububat başlıkları altında bir çok tecrübeli arkadaş çuval çuval gübre atmadan 800 kilo mahsulü nasıl kaldırdıklarını yazmışlar, bir kaç yerde benim iletilerim de var. Oku, sonra gel..
erdoğanda mı akşeneri destekliyo feto kırığı yaDediklerinizde haklısınız hükümetimiz malesef tarım politikaları konusunda çok başarısız. Ancak ben bu ülkede tarımı toparlayabilecek kimsenin olduğunu düsünmüyorum. Çünkü istanbul nüfusu 20 ankara nufusu 6 milyon olmuş herkes bu işten kaçar olmuş bu işi kimse toparlayamaz. Ben bak şehirde yaşyorum üniversite tercihi yapacağım ziraat seçeceğim diye ikinci sınıf insan muamelesi görüyorum
Tahminim seçimden sonra mazot artmasın diye sabitlenen mazot fiyatı birden artacak. Çünkü devletin en büyük gelirleri sabit gelirler. Mazot sigara alkol ve maaşlı işçiden peşin kesinlen gelirler oluşturuyor. Mazota zam gelecek. Birde enflasyon artmasın diye önlem alacaklar. Enflasyonu en çok gıda arttırıyor. Bu sebeple ülke içinde pahalı olabilecek ne varsa ekmek et kuru bakliyat ne varsa yurt dışından sıfır gümrük vergisi ile getirilecek. Bu da en çok çiftçi kesimini vuracak. Bu benimki kötü senaryo tabi. Hükümet 16 yıldır çiftçiyi nasıl koruduysa nasıl destek olduysa yine destek olur ve çiftçi yine refah içinde yaşamaya devam eder... Ama diğer insanları düşünemiyorum. Büyük bir borç bizi bekliyor. bizler çalışmadan kredilerle borçlarla yollar köprüler yaptık. Arabalar aldık, telefonlar aldık. Hani diyorlar ya gormuyor musun yolları arabaları felan dıye ha iişte onlar hep kredilerle ülkeye gıren yabancı yatırımcının getırdıgı dolarlarla aldık. Sıra geldi bu borcları ödemeye bakalım ne .ok yıyecegız.
s.a arkadaşlar. konu başlığı birbirizi kırmadan olmasına rağmen tansiyon ara ara yükselmiş. mevzi bahis ekonomi siyaset oy hükümet vs olunca birbirimize tahammül edemeyecek hale gelmişiz. Peki sebebi ne ? Bu sorunun cvbıda yok. Niye yok ? Çünkü herkes cvbı kendine göre yontuyor. Şimdi bende mevcut durumu biraz değerlendirmek istiyorum. Şuanki ikdidar hükümeti 2002 yılında devraldında ülkenin 220 milyar dolar toplam borcu vardı ve bo borcu cumhuriyet tarihinden itibarek 50 küsür hükümet kurulmuş hepsinin yaptığı bor miktarı bu rakam. Şuanki gülcel borç 921 milyar dolar olmuşş. 50 küsür hükümet 80 yılda 220 milyar dolar borç yapmış 1 hükümet 16 yılda 701 milyar dolar borç yapmış. Bunu bana biri açıklayabilirmi? Yada hiç açıklamayın şimdi yol yaptı hastane yaptı havalimanı yaptı köprü yptı tünel yaptı diye başlarsınız. Evet bunları yaptı bunları kimse inkar etmiyor o kadar mal değiliz. Ama bunları yaparkende faiş vergi fiyatları ve o kadar özerlleştirmeden devletin kasasına girdi varken bu borç fazla değilmi allah aşkına bi söyleyin ya, tarımdaki bu mazot gübre vs bunları tekrar tekrar yazmanın bi mantığı yok. zaten bi hayli yaqzılmış. vay efendim ihracat % bilmem karç artmış, evet arttı diğer yandan ithalatı niye ağzınıza almıyorsunuz ? 76 veya 79 milyar dolar dış ticaret açığı var o nolacak ? herkes bu demirtaşın dışarı çıkma yorumlarına tekpi göstermiş. bu adam madem terör örgütü yandaşı üyesi sözcüsü vs madem tutuklu yargılanıyor, devlet olarak sen deki siktirlan ordan pkk lı it sende cumhurbaşkanı adayı olmaz hasddini bi it herif der. E bunu demiyorda aday oluyorsa bu adam, madem demokratik özgür ve hukuk devletinde yaşıyoruz, bende derimki bu adamı seçim süresince sebest bırak oda diğer adaylar gibi ona oy vermiş kesimlere hitap etsin seçim çalışmasını yapsın. Gelelim başka konuya, geçenlerde atanmış başbakan binali yıldırımın bi videosunu seyrettim. Bir okula gidiyor ve muhtemelen bu akıllı tahtalar faliyete geçiği aralar. Sınıfa giriyor ve tahtaya Sevgili ogrenciler yazıyor, bak lafa bak 'ogrenciler' öğrenciler yazmaktan aciz ve seçilmemiş ATANMIŞ bi başbakanı var bu ülkenin sevgili arkadaşlar. Daha çok sayarımda iş biraz yoğun şimdilik bu kadar yeter. hepinize hayırlı ve bereketli günler diliyorum.
sevgili looper kardeşim.
demişsinki;
geçenlerde atanmış başbakan binali yıldırımın bi videosunu seyrettim. Bir okula gidiyor ve muhtemelen bu akıllı tahtalar faliyete geçiği aralar. Sınıfa giriyor ve tahtaya Sevgili ogrenciler yazıyor, bak lafa bak 'ogrenciler' öğrenciler yazmaktan aciz ve seçilmemiş ATANMIŞ bi başbakanı var bu ülkenin sevgili arkadaşlar.
Bende diyorumki;
sen sınıfa konulan KOSKOCA akıllı tahtayı değilde;
Başbakanın yazısındaki küçücük ayrıntıyı görmüşsen.
bizim millet olarak hele çok zamana ihtiyacımız var.
demişsinki;
geçenlerde atanmış başbakan binali yıldırımın bi videosunu seyrettim. Bir okula gidiyor ve muhtemelen bu akıllı tahtalar faliyete geçiği aralar. Sınıfa giriyor ve tahtaya Sevgili ogrenciler yazıyor, bak lafa bak 'ogrenciler' öğrenciler yazmaktan aciz ve seçilmemiş ATANMIŞ bi başbakanı var bu ülkenin sevgili arkadaşlar.
Bende diyorumki;
sen sınıfa konulan KOSKOCA akıllı tahtayı değilde;
Başbakanın yazısındaki küçücük ayrıntıyı görmüşsen.
bizim millet olarak hele çok zamana ihtiyacımız var.
| Benzer Konular | |||
|---|---|---|---|
|
Twitter'ı olanlar varsa birbirimizi takip edelim ;) | 5 | 1K |
Benzer Konular
Son Gönderiler
-
-
-
-
-
-
-
-
-
-
Diyarbakır'da 15. Mezopotamya Tarım ve Hayvancılık Fuarı Açıldı
- En son: TrakKulüp Gündem