Karşılığında çiftçinin alım gücü eridi eridi ve eriyip de kül oldu.
Kime ne! Çekmiş postasını dış mihraklara, açmış göğsünü vur diye!
Sen yeter ki incinme ağam, sen yeter ki rahat yaşa.
Biz senin yerine üzülürüz de, senin yerine rahatımızdan feragat da ederiz.
Gemicikler dalgalara inat yeter ki yol alsın.
O zaman gör beni yedi cihana nasıl da meydan okuyorum.
Karşılıksız köprülere ve yollara kurban edilmiş aşklarım var.
Altın tepside bir genç kızın çeyizliği gibi peşkeş çekilen topraklarım var!
He desen sunulmaya hazır, saltanıtın için serden geçmeye hazır ve nazır.
Yeter ki bu ezanlar susmasın, bu iman bitmesin.
Bitmesin ki örtü olup senin kusurlarını örtsün.
Aydınlığa inat karınlık olsun.
Olsun da kimsenin kimseden haberi olmasın.
Sadece sen iyi ol, varsın biz yanalım bu kör aşkın oduna
(Bu şiirdeki olayların gerçek kişi ve kurumlarla bir ilgisi yoktur, daha çok bir ironidir.)