Madem bu elektrikli traktör işi olmadı, yapamadık öyleyse çiftçilikteki girdi maliyetlerine (tohum, gübre, ilaç, elektrik v.s) düzenleme getirsinler. Mazotu ucuz versinler, tohum, gübre, ürün desteklerini arttırsınlar, ürün fiyatlarını hasattan önce açıklasınlar gibi gibi. Sistem bu şekilde devam ederse şayet hayat pahalığı, her gün artan gübre mazot fiyatlarıyla bir çok küçük çitçi (50/100 dönüm tarlası olan için söylüyorum) çiftçiliği istemeye isteye de olsa bırakmak zorunda kalacak. Çalışırken alın terinin son damlasına kadar döken çiftçi çalışarak batmaktansa kapıya kilidi vuracak traktörü tarlayı satıp şehirde alabilirse bir ev alıp sigortalı bir işte çalışacak. Etrafımda bu tarz bir çok insan var. Bu yazdıklarım, bu düşüncelerim hayvancılık yapanlar için de geçerli. Elektrikli traktör bir rüzgardı geldi geçti. Üretemediğimiz teknoloji ile zaten bundan öteye gidemeyeceği de en başından belliydi. Yerli otomobil içinde aynısını düşünüyorum, TOGG da hayallerin ötesine geçemeyecek. Otomotiv sektörü dünya devlerinin teknolojide, sürdürülebilirlikte, yedek parçada, servis ağında sürekli yarış halinde olduğu bir alan. Her geçen gün teknoloji gelişiyor, değişiyor. Bu teknolojiyi üretebilecek, geliştirebilecek sonrasında sürdürülebilir hale getirebilecek altyapıya, donanıma sahip olmamız lazım ki dünya piyasasındaki diğer markalar ile rekabet edelim. Dünya piyasasında yerini bulmuş yıllarca dünyanın en ücra köşelerine otomobil satmış, bu alanda kendilerini kanıtlamış, kendi teknolojilerini üretip kullanan markalar ile aynı sofraya oturup masadaki pastadan pay almak bu kadar kolay değil. Bunlar tamamen benim şahsi düşüncelerim. İnşallah ben yanılırım da bizimde bir dünya markamız olur.